Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Yaşamı Tamamlayan Uğraşılar > Avcılık > Balık Avcılığı


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 27.01.2009, 05:34   #1
Çevrimdışı
Kartal
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Zıpkın ile Balık Avcılığı - Dalış Riskleri - Dalış Teknikleri

Zıpkın ile Balık Avcılığında Kullanılan Ekipmanlar.
Zıpkın avcılığında kullanılan malzemeler oldukça çok çeşitlidir. Burada genel anlamda başlıca ekipmanları kısaca tanıtacağız. Gelişen teknolojiyle beraber yeni malzemelerden yapılan ekipmanlar mağazaların raflarında yerlerini almaktadırlar.
ZIPKIN :
Zıpkın ile balık avcılığının temel ekipmanıdır. Diğer malzemelerimiz ne kadar iyi olursa olsun avı tamamlayacak olan iyi dizayn edilmiş bir zıpkındır.
Zıpkınlar genel olarak üç ana sınıfa ayrılır.
1-Lastikli zıpkınlar, 2-Havalı zıpkınlar, 3-Yaylı zıpkınlar.
1-Lastikli zıpkınlar:
Tüm avcıların kullandığı zıpkın çeşididir. Zıpkın gücünü lastiklerden alır. Çeşitli ebatlarda üretilirler (45–60–75–90–100…).

Ebat seçiminde önemli olan zıpkının kullanılacağı yerdir. Ör: 45cm’lik bir zıpkınla uzak mesafe atışları yapmanız mümkün olmadığı gibi 100 lük zıpkınlarla taş altı avı yapmanız 60cm’lik zıpkının kullanımı zordur. Bu verilenlere kullanılan zıpkında boy arttıkça zıpkının atış mesafesi de artar.(Ör: 100 cm.lik bir zıpkın ile 5-6 metreye isabetli atış yapılabilirken, 75 cm.lik zıpkın ile isabetli atış azalır) Bunun yanı sırada kullanılan zıpkının uzun olmasının dezavantajları da olabilir. Uzun bir zıpkını suyun içinde hareket ettirmek kısaya göre daha zordur.

Lastikli zıpkınlarda çeşitli boy ve çaplarda lastikler kullanılır. Bunlar, 16–18–20–22 cm lastiklerdir. Lastik uzunlukların yanında birde lastik çapları vardır, bunlarda 16,18,20mm (çap) gibi ölçülerle ifade edilir. Bu ölçüler, standart ölçülerdir. Bunların yanı sıra özel olarak üretilen ebatlarda bulunmaktadır..

2-Havalı ve Yaylı Zıpkınlar:
Zıpkının çalışma prensibi, sıkıştırılmış hava veya yay gücüne dayanır. Havalı zıpkınlar, Yaylı zıpkınlara göre daha çok tercih edilir. Lastikli zıpkında bahsedilen dezavantajlarının yanında Havalı Zıpkınların da dezavatajları bulunmaktadır. Meydana gelecek arızalar karşısında tecrübe ve bilgi istemektedir. Zıpkın avcıları bu yüzden lastikli zıpkınları havalı zıpkınlara göre daha çok tercih ederler.

MİLLER (ŞİŞLER)

Zıpkınlarda kullanılan Miller(Şiş) de standart kalınlık ve boylarda üretilir. Bu ölçüler, 6,25—6,50– 7,00 olup, üretildikleri malzemelere göre farklılıklar gösterebilirler. Demir miller tercih edilmezler. Bu tip miller ağırlık, mukavemet ve paslanma bakımından kullanımı pek tavsiye edilmemektedir.

Mil seçiminde tercih inox tahittien olarak isimlendirilen miller seçilmektedirler. Paslanmayan ve belli bir esnekliğe sahip miller her zaman avantaj sağlar. Mil seçiminde mono-blok olarak adlandırılan düz ve üzerinde uç takmak için yiv bulunmayan kelebeği üzerinde olan şişler kişilerin ve avın durumuna göre tercih sebebidir.

Milin ucunda bulunan ve Kelebek olarak adlandırılan kısım, taş altı için kısa, genel için ise normal boyutlar kullanılmalıdır.

Zıpkın milleri, mono yani tek mil üzeri kelebek olabileceği gibi yivli uç takılan Uçlar biçiminde olabilir.

MASKE

Zıpkın ile Balık Avcılığında, dalgıcın verimliliği sağlayan en önemli bir diğer malzemede şüphesiz maskedir. Dalış esnasında dalgıcı rahatsız etmeyen maskelerin kullanılması gerekmektedir. Maskeler genellikle silikon malzemelerden yapılır. Silikon malzemelerin işlevliği, diğer plastiklere göre daha Dalgıcın yüz şeklini alması ve su sızdırmaması en büyük etkenlerinden. Maske seçiminde dikkat edilecek önemli nokta yüzümüze iyi oturmasıdır.Burnu veya alnı sıkan maskeler tüm dalış zevkimizi bitirebilir.Sığ dalışlarda iç hacmi geniş derin su dalışlarında ise iç hacmi daha düşük tutulmuş maskeler tercih edilmelidir.

Avcı maskelerinin dış yüzeyi tercihen daha az ilgi çekici renklerde olmalıdır.Fosforlu veya parlak renkler (kırmızı, yeşil, sarı) balık tarafından nasıl algılanacağı belli olmaz ama genelde balık bu renkleri uyarı olarak algılar.
Bu yüzden daha siyah ağırlıklı veya daha kamfulajlı maskeler kullanılması avcı için bir artıdır.

ŞNORKEL

Şnorkel tercihinde ise yine tercih avcıya kalmıştır.Düz şnorkel ve tahliyeli şnorkel ve mantarlı şnorkeller piyasada mevcuttur.Düz şnorkeller avcılar tarafından daha çok tercih edilmektedir .Bunun sebebi ise hava çıkışı sırasında tahliyeli şnorkellerden çıkan sesleri yapmamasıdır. Fakat snorkel içersinde biriken sudan rahatsız olanlar için basit tahliyeli şnorkellerde tercih edilebilir.
Resimler apnea.com.tr'dan alınmıştır
PALETLER

Paletler zıpkın avcılığında performans ağırlıklı malzemelerdir.Paletler zıpkıncının performansını etkiler.Çok farklı malzemelerden paletler üretilmiştir.Kompozitler burada devreye girer.’’Carbon’’ palet diye adlandırılan kompozit malzemeli paletler en iyi performansı alınan paletlerdir.Tabi palet tercihinde dalınacak mesafe ve dalış yerinin dip yapısı önemlidir.Mesela uzun palalı (80-90cm) paletler derin sularda çok iyi iş görürken sığ suda avlanan ve devamlı kayaların arasında yol alan avcılar için kullanışlı olmayacaktır.

Carbon diye tabir edilen palalar kolay kırılan malzemelerden yapılmışlardır.Herhangi bir kuvvet altında kırılmaları daha kolaydır.Bu yüzden bu palalı paletler derin su dalgıçları tarafından daha çok tercih edilirler.Taş altı ve daha sığ derinliklerde avlanan avcılar plastik malzemeden üretilmiş palalı paletleri daha çok tercih ederler.Bu sayede paletin kullanım ömrü artar.En ideal palet suda hareket halinde ‘’S’’ harfi şeklini alır.Bunu görebilmek için dalışa geçen bir arkadaşınızı belirli bir derinlikte yandan izleyin.Bu hali aldığını göreceksiniz.
ELBİSE

Zıpkıncılıkta kullanılan kıyafetler tüplü dalış için kullanılan kıyafetlerden farklıdır.Zıpkın avcısın kıyafeti fermuarsız olmalıdır.İç yüzeyi açık hücre (open-cell) olmalıdır. Açık hücre şeklindeki malzeme avcının vücudunu sararak ısı yalıtımını maksimuma çıkarır. Fakat içi havlu elbiseler giyilmeleri kolay olmasına karşın ısı yalıtımları azdır. Daha fazla su tuttukları için avcı bu tip kıyafetlerde üşür.

Avcı elbise seçiminde alt kısmı pantolon biçiminde olanlardan seçmelidir. Bahçıvan kesim altlar göğüs kafesinin olduğu bölüme daha fazla baskı yapar. Bu da nefes kapasitesini azaltır. Üst olarak ise başlık kısmı bütün olan modeller tercih edilmelidir. Dediğimiz gibi fermuarlı modeller tercih edilmemelidir.

Kıyafetin kısmı jarse kumaş kaplı veya dışı da açık hücre yada ikisinin bileşiminden oluşan açık hücre+jarse kombinasyondan oluşabilir. Derin su dalgıçları sürtünmeyi en aza indirmek için dışı açık hücre kıyafetler tercih eder. Bu şekilde hidrodinami üst seviyelerde tutulmuş olur. Fakat bu tip kıyafetler özellikle taş altı avlananlar için pek de makbul değildir.Sebep olarak ise çok çabuk yıpranmalarıdır. Bu yüzden genelde dışı jarse kumaş kaplı kıyafetler tercih edilir.
ELDİVEN VE PATİKLER

Eldiven ve patikler genelde standarttırlar.Tercihen altı takviyeli olanları da mevcuttur. Eldivenlerde ise farklı modeller vardır. Avuç içi ve dışı jarse kumaş kaplı olanlar,avuç içi güderi dışı jarse kumaşlı neopren kaplı olanlar veya avuç içi kevlar gibi ekstra takviyeli malzemeler kaplı eldivenler olabilir. Zıpkıncı bunların içinden sağlam olanlarından seçmelidir. Çünkü zıpkıncılık sporunda yaralanmalar oldukça fazladır. Bu yüzden iyi bir eldiven hep yararınıza olacaktır.


AĞIRLIK KEMERLERİ ve AĞIRLIKLAR

Ağırlık kemerleri ve ağırlıklar: ağırlık kemerleri genelde plastik malzemelerden yapılır.Hali hazırda bulunanlar ya naylon malzemeli kemerler yada kauçuk kemerlerdir. Kemer seçiminde önemli olan kemerin iyi oturması ve istenildiğinde rahatça çıkarılabilmesidir. Bu yüzden kemer seçiminde kıstırmalı modeller öncelikli tercihiniz olsun.Tokalı kemerler diğerlerine göre daha zor çıkarlar.Rahat nefes almak açısından en iyi tercih kauçuk malzemeden yapılmış kemerler olacaktır.Tabi bu tip kemerlerin tokalı olduklarını da unutmamalıyız.

Ağırlık tercihinde ise bel ağırlıkları dışında bilek ağırlıkları da mevcuttur.Bu ağırlıklar sayesinde agaşon sırasında paletlerin havalanmasını önlemiş oluruz. Kilogram olarak da bizi suya burun hizamız veya biraz daha fazla batırabilen seviyede ağırlık seçmeliyiz. Tamamen batıyorsak ağırlığımızı azaltmalıyız.Suda yüzerliliğimizi kaybedersek dibe indiğimizde çıkmamız oldukça zorlaşır.
DİĞER EKİPMANLAR

A. ŞAMADIRA
B. BIÇAK
C. TAŞIMA İPLERİ / TELLERİ

Şamandıra: Zıpkın ile avcılığın gereklerindendir.Bulunduğunuz yerde bir dalgıç bulunduğunu gösterir.Bazı modellerde zıpkıncı yedek malzemelerini de burada taşıyabilir.


Bıçak : Dalış malzemeleri içinde hayati önem taşıyan bir ekipmandır.Dalış bıçağı takriben tek veya çift yüzü keskin veya tek yüzü keskin olabilir.Çok büyük ve kullanışsız modeller tercih edilmemelidir.Sap kısmı çok küçük olan modellerde tutulması kolay olmadığı için tercih edilmezler.Önemli olan bıçağın işlevselliğidir.Bıçak oldukça keskin olmalıdır.Tehlike anında keskin bir bıçak rahatça işinizi görecektir.Bıçağınızda ip kesmek için oyuk bulunan modelleri tercih edin.Ve tabiî ki bıçağınızda sırt kısmında tırtık olması da işinize misina gibi kaygan yüzeyli malzemeleri kesmede yardımcı olur.


Taşıma İpleri/Telleri : Taşıma ipleri çoğunlukla balık öldürme şişleri ile beraber satılıyor.Tercihiniz bele sarılanlardan yana olsun.Kemere takılan ve aşağı sarkan malzemeleri pek tercih etmeyiniz.Bunların takılması halinde zor durumda kalabilirsiniz.tercihen orta kalınlıkta bakır telden beliniz ölçüsünde kesip kullanabilirsiniz.Fakat kesinlikle bunların ucunu düğümlemeyiniz.Bir tarafını kıvırıp halka yapın diğer tarafını da ‘’C’’ şeklinde yapıp içinden geçirin.Böylece takılma anında kendiliğinden kolayca çıkacaktır.


BU LİNKE TIKLA AV VİDEOLARINI İZLE
  Alıntı ile Cevapla
9 Üyemiz Kartal'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 27.01.2009, 05:35   #2
Çevrimdışı
Kartal
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Zıpkın İle Balık Avcılığı - Dalış Riskleri - Dalış Teknikleri



Zıpkın Nasıl Kurulur...


1-Uzun tüfek kurulumu esnasında tek elinizle zıpkının lastiğini palamut kısmından yakalayın ve diğer elinizle kabzanın hemen bitiminden zıpkının gövdesini tutun.. Eğer zıpkını göğsünüze dayadığınızda eliniz palamutlara rahatlıkla erişiyorsa birinci işleme gerek yok.

2-Zıpkını gövdesinden tuttuğunuz elinizle ileriye iterek zıpkının göğüs dayama kısmını göğüs pedine yerleştirin.Uzun tüfeklerde tek elinizle tuttuğunuz lastik de bir miktar gerilecektir.

3-Zıpkını göğsünüze yerleştirdikten sonra boşta kalan elinizi öne doğru uzatarak diğer lastiği yakalayın. Böylece iki eliniz de artık lastiklere kavuşmuş ve germeye hazır olacaktır.

4-Artık iki eliniz de lastiklere kavuştu ve hızlı bir hareketle lastikleri gererek palamutu ilk çentiğe alıyoruz. Bu işlemden sonra kabzadaki göğüs dayama yerini göğsümüzde zıpkını en rahat kurduğumuz bölgeye yerleştirerek zıpkını 2. çentiğe kurabiliriz.


Zıpkın kurulumu sırasında kabzayı göğsümüzde doğru noktaya dayamak çok önemlidir. Zıpkının göğüs dayama yerini göğüs kemiğinin en alt kısmına (sternum) üzerine yerleştirin. Ben zıpkını en rahat şekilde bu noktaya dayayarak geriyorum. Kişiden kişiye göre bunun farklılık gösterdiğini gördüm. Bazı arkadaşlarım zıpkını karın kasları üzerinde kurduğunu gördüm. Ancak bu şekilde kurarken çok fazla enerji harcarsınız tavsiye etmem. İdeal noktayı zamanla deneyerek kendiniz bulacaksınızdır.

Uyarılar:

1-Lastikli zıpkınları kurarken elimizde mutlaka eldiven olmalı. Palamutların şiş üzerindeki çentiklere tam olarak oturduğuna emin olmadan lastikleri kesinlikle bırakmayın. Aksi taktirde palamut çentikten kurtulup elde yaralanmalara sebep olabilir. Bu yüzden eldivensiz kesinlikle zıpkın kurmayın.

2-Zıpkını çıplak ten üzerinde kesinlikle kurmamalıyız. Göğüs ile zıpkının göğüs dayama yeri arasında muhakkak bir pet olmalıdır. Aksi taktirde ciddi ağrılar ve deride hasar meydana gelebilir.



1. resimde görüleceği gibi öncelikle belimizi içe doğru kırarak zıpkına yetişmemizi sağlayacak kol boyumuzu uzatmalı sağ elimizle dipçiğin dibinden ve sol elimizle lastiğin sol kısmını sıkıca kavramalıyız.


2- Sağ elimizle kavradığımız dipçiği kendimizden ileri doğru iterek göğüs bölgemize getirmeliyiz.


3- Dipçik göğsümüze yerleştiği anda boşa çıkacak sağ elimizle lastiğin sağ kısmını yakalayıp hızlı hareketlerle şişin 1. çentiğine hızlı bir şekilde çekmeliyiz. Bunu hızlı yapmamız önemlidir çünkü sol eldeki lastik dipçik göğsümüze konduğu an el, kol ve göğsümüze baskı yapacak duruma gelir.


4- Son olarak 1. çentiğe çekilen lastiği istersek 2. çentiğe germeliyiz.

Kazasız ve bol trofeli avlar.


  Alıntı ile Cevapla
8 Üyemiz Kartal'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 27.01.2009, 05:35   #3
Çevrimdışı
Kartal
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Zıpkın İle Balık Avcılığı - Dalış Riskleri - Dalış Teknikleri



Ağırlık Kemerleri ve Ayarları

Sualtı avcılığında, en önemli konulardan biri, yüzerliğimizi ayarlamaktaki sorunlardır. Vücudumuz, içinde barındırdığı hava ve yağ miktarlarına göre çıplakken su üstünde durur, yani yüzerliği pozitiftir. Pozitif olmanın değeri, ciğerlerimize doldurduğumuz hava miktarına ve vücut yapımıza göre değişir. Satıhta dolu ciğerle hareketsiz dururken, ciğerlerimizi boşalttığımız zaman, batmaya başlarız. Ciğerlerdeki havanın yüzerlik sağladığını bu şekilde net olarak görebilirsiniz.

Yüzerliğe etki eden başka parametreler de vardır.

Sualtı avcılığı için, neopren bir elbise kullanıyoruz. Neopren malzeme, dokusunda, minik hava kabarcıkları barındırır. Isı izolasyonu sağlamak gibi önemli bir avantajı olan bu kabarcıklar, diğer taraftan, yüzerliği pozitif etkiler ve problem yaratır. Sonuç olarak, ciğerlerimizdeki hava, vücudumuzun kısmen yüzer olması ve kullandığımız dalış malzemelerinin etkileri biraraya geldiğinde, palet gücü ile aşağı inmek mümkün olmaz.

Bu problemi ortadan kaldırmak için, çeşitli ağırlıklar kullanmamız gerekiyor, asıl sorun da, bu noktada ortaya çıkıyor. Satıhta 1 tmosfer olan dış basınç, suyun yoğunluğu nedeni ile çok çabuk değer değiştirir.

Bu değişikliği birkaç metrede bile kulak eşitleme ihtiyacı oluşturduğu için, hissedebilirsiniz. Basınç değişikliği, aynı şekilde, ciğerlerimizde ve neopren doku içinde bulunan havayı da etkiler. Basınç arttıkça, hava hacmi aynı oranda küçülür. Örneklersek, ciğerlerimize doldurduğumuz, 6 litre hava, ilk on metrede basıncın 2 atmosfere çıkması sonucunda 3 litreye düşer. Burada aklınıza, derinlik arttıkça ciğer hacminin nereye kadar küçüleceği sorusu gelecektir. Deniz memelileri, 1000 metre gibi çok büyük derinliklere inebilirler. Yukarıdaki teoriye göre, ciğerlerinin çökmesi gerekir, oysa, " Diving Reflex " olarak bilinen ve organizmanın ciğerleri korumak için geliştirdiği yöntemle, ciğer çeperlerinde, basıncın artması ile birlikte, kan miktarı artar. Sıvılar, basınç altında sıkışmadıkları için, ciğerler belli bir hacme indikten sonra daha fazla küçülmezler. Bu refleks, insanlarda da vardır.

Taşıyıcı hava hacminin küçülmesi ile, yüzerliğimiz azalır ve pozitiften negatife doğru gider. Başka bir anlatımla, derinlik arttıkça, yüzerliğimiz azalır, nötr olduğumuz andan itibaren de, düşmeye başlarız. Bu problemle, tam anlamı ile başa çıkmak için, derinlik ve basınca göre, kendi kendine artan veya azalan ağırlık sistemleri kullanmak gerekir. Henüz teknoloji, buna bir çare bulmuş değil, bu nedenle, elimizdeki imkanlar ve bilgimiz doğrultusunda bazı yöntemler uyguluyoruz. Elbisenizin kalınlığı ve dalış derinliği, temel alındığında, aşağıdaki gibi bir genel tablo ortaya çıkıyor.



Bu değerler, işin başında, deneme yanılma yaparak vakit kaybetmemeniz için faydalıdır. Bundan sonra, işin teknik kısmı, çok daha hassas ayarlar yapmayı sağlar. Kendinize en uygun ağırlığı bulabilmek için, belirlemeniz gereken koşullar vardır, daha sonra bu koşullar altında deneme yapmanız gerekiyor.

Öncelikle, aşağıdaki parametreleri belirleyin ;

Dalış yapacağınız suyun kaldırma gücü, yani tuzluluk oranını öğrenin.

Güneyde yaptığınız keyifli avlar için kullandığınız kemeri, Marmara' da kullanırsanız, ilk 5 metrede düşmeye başlarsınız. Aksini yaparsanız, ilk metreleri inmek için fazla enerji tüketirsiniz.

Avlanacağınız ortalama derinliği ve yapacağınız av türünü muhakkak önceden belirleyin.
Örneğin sığ suda, levrek peşinde iken kullandığınız kilo, 10 metreler için fazla gelir.

Bu bilgileri oluşturduktan sonra, sıra malzeme seçimine geliyor. Daha önceki konularda gördüğümüz gibi, sualtı avcılığı için kullanılacak kemerin esnek olması gerekiyor.

İhtiyaç duyduğunuz ağırlık miktarını belirledikten sonra, bu ağırlığı, kemer üzerinde, mümkün olduğu kadar çok parçada ve eşit olarak dağıtın. Örneğin 8 kilo gerekiyorsa, 2 adet 3 kilo, 1 adet 2 kilo yerine 4 adet 2 kilo kullanın.

Bu ağırlıkları, beliniz etrafında dengeli olarak dağıtın. Bir yanınıza doğru kayan ağırlık, vücudunuzu, o tarafa çevirmeye çalışır.

Yukarıda saydığımız temel kuralları oluşturduktan sonra, sıra denemelere geliyor. Dalışa giderken yanınıza birkaç çeşit ağırlık alın. Ortalama hesaplarla oluşturduğunuz ağırlık kemeriniz, fazla veya eksik kalabilir. Genellikle en çok kullanılan kurşun külçeleri 2 kilodur. Yanınıza fazladan 2 kilo ile birkaç adet 1 kiloluk külçe alın.

Kemerinizi taktıktan sonra, tüm donanımınız ile suya girin. Eksik malzeme olursa, yüzerliğiniz fark yapar.

Satıhta dik pozisyonda iken, ciğerlerinizi doldurun ve nefesinizi tutun. Su seviyesi, maskenizin alt hizasında kalıyorsa, ortalama olarak, ağırlığınız tamamdır. Eğer batma eğiliminde iseniz, ağırlığınız fazla gelmiştir. İhtiyaca göre önce 1 kilo eksiltin yetmiyorsa 2 kilo deneyin. Aksine, su seviyesi, omuzlara kadar çıkıyorsa bir miktar ilave istiyor demektir.

Bu kaba ayarı yaptıktan sonra, derinlik arttırarak daha ince ayarlar yapmak gerekiyor, örnekliyelim ;

7 - 10 metrelerde taşaltı avı yapacaksınız. Elinizde 50 veya 60 cm tüfeğinizle birlikte satıh denemesinde oluşturduğunuz kemeri taktınız ve inmeye başladınız. Dibe ulaştığınız zaman, rahat bir av yapabilmek için yüzerliğinizin aşağı yukarı nötr olması gerekir. Eğer düşüyor veya yukarı çıkıyorsanız problem var demektir.

Bu problemi gözünüzde canlandırın. Tüm bilgi ve becerinizle, av olabileceğini tahmin ettiğiniz bir taşa, mükkemmel bir şekilde indiniz. Bir elinizde tüfeğiniz var, diğer elinizle, taşın üstüne değdiniz ve kendinizi frenlediniz, bu anda, yüzerliğinin negatif olduğunu farkediyorsunuz, başaşağı olan pozisyonunuz bozuluyor, o noktada dengede kalmak için, en iyi ihtimalle, yatay pozisyona geçip, palet vurmanız veya, bir yerlere tutunmanız gerekir, çıkan sesler ve yaptığınız gereksiz devinimler, avınızı uyarır ve tüm emeğiniz boşa gider.

Aynı şekilde, ağırlığınız eksik kalmışsa, yüzerliğiniz pozitif olacak ve olduğunuz yerde sabit kalabilmek için sürekli aşağı doğru palet vurmanız gerekecektir.

Her iki durum da aleyhinize olur. Bu senaryo, avlanacağınız tüm derinlikler için geçerlidir. Sığ suda levrek bakarken, avınızı gördüğünüz zaman düşemiyorsanız, ağırlığınızı arttırmanız gerekir.

Bu bilgileri doğru olarak değerlendirdikten sonrası, tamamen deneyim ve birikime dayanıyor.


Ağırlık kullanmanın ihtiyaca göre farklı yöntemleri vardır


Klasik kemerler, tokalı veya klipsli, elastik bir kemer üzerine dizilen kurşun külçelerinden oluşur.
Bu kemerleri, mümkün olduğu kadar, kalça kemiklerinin üzerinde taşıyın ve bol olmamasına özen gösterin. Bol kemer, aşağı inerken göğsünüze doğru kayar ve rahatsızlık verir.


Sırt ağırlıkları, beldeki kemere, omuz askılıkları takılmış olarak imal edilirler. Ana ağırlık,
sırtta tek 7 kiloluk yassı külçeden oluşur. Geri kalan küçük kilolar, bele takılır. Bu kemerler, özellikle bel kemiği problemleri olanlar için önerilir. Sığ suda agaşon ve baskın avı için oldukça uygundur.


Ayak ağırlıkları, sığ sularda av yaparken, paletlerin, su üstüne çıkmaması için kullanılır. Bazı markaların, altlarına kendi özel ağırlıklarının takabildiği palet modelleri mevcut.
Genellikle, içi ince saçma ile doldurulan bantlardan yapılan ayak ağırlığı, ayak bileğine takılır. Bu ağırlığın, her ayak için 500 gramı geçmemesine dikkat edin ve kullanacağınız zaman, kemerinizden 1 kilo eksiltmeyi unutmayın.


Değişken ağırlık

Yukarıda verilen bilgiler sabit ağırlık kullanımı için oluşturulan bilgilerdir. Daha derinde av yapacaksanız, değişken ağırlık kullanmanızda fayda var.

Dış basıncın artması ile yüzerliğimizin azalması, yani derine indikçe, negatif olmamız prensibi değişmez.

Bu teoriden yola çıkarsak, şu sonuç ortaya çıkıyor. Negatif olduktan sonra, inişimize rahatlıkla ve hiç palet kullanmadan devam edebilir. Ancak, bu inişin bir de çıkışı olması gerekiyor. Belimizdeki sabit kemerle, aşağıdan palet basmak, hele de, avımızı vurup almak için güç harcadıktan sonra bunu yapmak, cehennem azabı gibi gelir, son metreler bir türlü bitmez. Bu işin kolayı değişken ağırlık kullanmaktır.

20 metre civarında avlanacaksınız. Bu durumda, belinizdeki kemerle, 7 metrede nötr oluyorsanız, bu seviyede, düşmeye başlayacak ve 20 metreye güç harcamadan ineceksiniz. Aynı şekilde, çıkışta, 7 metreye kadar, yani pozitif olana kadar, sağlam palet vurmanız gerekecektir ve oldukça da yorucu olduğunu bilmenizde fayda var. Bunun yanında, o derinlikte, hep düşer pozisyonda olacağınız için, rahat av yapamayacaksınız. O halde ağırlık ayarımızı 20 metrelerde nötr olacak şekilde yapalım. Kaba bir hesapla, bu ağırlık, 5 mm elbise ile 5 kilo civarında olmalıdır. Ancak bu defa da, batma problemi ortaya çıkıyor. Yani satıhta iken dalışa geçtiğimiz zaman, uzun müddet, kuvvetli palet vurmamız gerekecektir.

Bu efor güç ve oksijen kaybına sebep olur. Çözüm, 5 kiloluk kemerimizi taktıktan sonra elimize 3 kiloluk bir ağırlık almak ve bu ağırlığı dibe vardığımızda elimizden bırakmaktır.


Bu yöntem için, kullanılacak malzemeleri ve kullanım şekillerini görelim.


Aşağı beraberimizde indireceğimiz ağırlığı sonra geri çekmemiz gerektiğine göre, öncelikle, bir şamandra ve dalış derinliğinin % 30 fazlası kadar ip gerekiyor.

Ağırlık olarak, ortalama 3 kilo gelen bir kurşun külçe iş görür. Boşta kalan elimizle kulak eşitleyeceğimize göre, bu ağırlığı elde taşımak pek doğru değil. Külçenin şekli yassı bir dikdötrgen olursa, bunu kemerimizle vücudumuz arasına kolaylıkla sıkıştırabiliriz.

Değişken ağırlık yöntemi için, ikinci bir kemer de kullanabilirsiniz.

Kullanacağınız ip, ince fakat sağlam örme yapıda olmalıdır. Ağırlığa doğru son 7 metreyi, monofilament naylon malzemeden yaparsanız, agaşonda, avınızın ipi görerek ürkmesini önlemiş olursunuz.

Ağırlığı elinizden mümkün olduğu kadar sessiz bırakın.

Değişken ağırlık yöntemi ile, hem inişiniz, hem de çıkışınız çok daha kolaylaşacaktır. Daha derin avlar için, şamandra ipini standart kemerinize bağlayın ve normal ağırlıkla inin. Çıkıştan önce kemerinizi atın. 3 kilodan daha fazla değişken ağırlığı taşımak veya bele sıkıştırmak nispeten zor olduğu için, bu yöntemle, ağırlık kemerinin tamamını, değişken ağırlık sistemi olarak kullanmış oluruz.


Saygılar
Jak Boeno



CEPLİ AĞIRLIK KEMERİ: Cepli model ağırlık kemerleri son derece pratik bir kullanıma sahiptirler. Ağırlıklar ceplere koyulduğundan dolayı, kemer üzerinde kayarak simetri ve dengenin bozulma ihtimali yoktur. Ayrıca kurşun ağırlıklar vücut ya da elbise ile temas etmedikleri için ilave bir konfor elde edilmiş olur.







KURŞUN AĞIRLIK: 2 kg.lık parçalar halinde üretilmiştir. Ağırlıklar üzerlerindeki delikler sayesinde standart ağırlık kemerlerine dizilerek kullanılabildikleri gibi aynı zamanda cepli model (pocket) ağırlık kemerlerinin ceplerine koyularak da kullanılabilirler.


  Alıntı ile Cevapla
8 Üyemiz Kartal'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 27.01.2009, 05:36   #4
Çevrimdışı
Kartal
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Zıpkın İle Balık Avcılığı - Dalış Riskleri - Dalış Teknikleri

Zıpkınla Avcılık Teknikleri - Balığı Söndürmek

Avcılık, su üstünde veya altında, sonuç olarak bir canlının öldürülmesini hedefler.

Üst seviye, avın vurulduğu anda ölmesini sağlayacak atışı yapabilmektir. Ne yazık ki, bu, en ustalarımız için bile mümkün olmuyor.

Vuruş noktası, hayati organlara isabet etmediği zaman, avınız yaralı kalır. Karada, özellikle yivli avcılığında, iyi atıcı iseniz, hareketsiz hedefe isabet ortalamanız yüksek olur.

Su altında işler böyle yürümüyor. Avınız genellikle hareketli ve kaçmaya hazırdır. Atışınızı, su ortamında, çok fazla parametre etkilemektedir ve parabol eğimi fazladır. Bunun gibi sebeplerle, istediğiniz noktayı vurma ortalaması oldukça düşüktür.

Bunun anlamı, genellikle avınız vurulduktan sonra canlıdır, yani yaralıdır. Aşağıda açıklayacağım birkaç nedenden ötürü, yaralı avın en kısa zamanda öldürülmesi gerekir.



Öncelikle ahlaki yönden, yaralı avın, ızdırabına, mümkün olduğu kadar çabuk son verin.

Yaralı balık, kurtulabilmek için çırpınacaktır. Hareket ve titreşimler, su içinde, kolaylıkla iletilir. Balıklar bu titreşimlere duyarlıdırlar. Onlara ulaşan her uyarı, beslenme,çiftleşme veya tehdit olarak algılanır. Büyük bir kütle oluşturduğumuza göre, bizden gelecek hareketler, olasılıkla tehdit olarak agılanacak ve avın kaçmasına neden olacaktır.

Yaralandıktan sonra, kurtulmak için mücadele eden balığın toksin üretimi artar ve etinin tadı bozulur.

Belinizdeki yaralı ve kanayan balık, başka avcıların da dikkatini çekebilir, düşüncesi bile hoş değil ancak yaşanmış olaylar, buna da dikkat etmemizi gerektiriyor.

Balığı nasıl öldürelim ?

Atışınız hayati bölgelere yapılmışsa, avınız sönecektir.Bu durumda, hem yakalamak, hem de zaptetmek kolay olur. Aksi takdirde, yaralı balığı hemen yakalamak ve sıkı tutmak gerekir. Eğer avınız, küçük ve orta boylarda ise, vurduktan ve yakaladıktan sonra beraberce satha çıkarsınız. İlk şoktan sonra kısa bir müddet hareketsiz kalan balık, çok sürpriz çırpınmalar yapabilir. Bu nedenle, şişten çıkarmadan, balığı ipe geçirmekte fayda var.

Taşıma ipinizin ucundaki sivri uçlu kısa şiş, öldürme işlemi için çok uygundur. Bıçak ta kullanabilirsiniz, ancak küçük balıklarda, kafanın diğer tarafından kolaylıkla çıkan bıçak elinizi de kesebilir.

Boşta kalan elinizle balığı kafasından tutun, diğer elinizle, taşıma ipinin kısa şişini, balığın solungaç altına sokun.

Beyin, gözlerin arka geri bölgesinde yer alır. Solungaçların altına soktuğunuz şişi bu doğrultuda iterek beyni delin. Öldürme işlemi sonucunda, balık ağzını açarak tepki verecek ve ölecektir. Bundan sonra, balığı ipe geçirin ve tüfeğinizin şişini çıkarın.

Avınız büyükse, bıçak kullanmanızda fayda var,aynı şekilde, beyni hedef alın fakat bıçağı dışarıdan kullanın.

Özellikle orfoz için, solungaç altına kesinlikle elinizi sokmayın, çok kötü yaralanabilirsiniz.


Avcılık ve ahlak

Kara veya sualtı avcılığında olsun, iyi avcı olmanın belirli disiplin ve kuralları vardır. Bu disiplin, zaman içinde ahlak ve tecrübe ile oluşmuştur. Teknik konuda, yazılabilecek çok detay var, ancak avlanmak, nedeni ne olursa olsun, bir canlının öldürülmesini amaçlar ve gerçekleştirir. Bu nedenle avcılık disiplininin ahlaki tarafını, bir kaç basit fakat anlamlı cümle belirler.

Curnatada 450 bıldırcın vurmak, veya kıstırdığınız çil sürüsünün tamamını avlamak, ahlaki açıdan avcılık disiplini dışında kalır. Taşaltında sıkıştırdığınız karagöz sürüsünün hepsini vurmak da aynı anlama gelir.

Çil yerli kuştur ve barındığı merada üreyip çoğalır. Sürüde kuş bırakırsanız, seneye de av yaparsınız. Bugün çil kekliğe rastlamak çok çok zor. Nedeni dar görüşlü, ahlaki yönden gelişmemiş vatandaşlarımızdır.

Bu kafa yapısı aynı zararı bayrağımıza, ülkemize, değerlerimize, ekonomimize ve tabi ki, denizlerimize ve canlılarına da vermekteler.

Avcılığın ahlaki disiplini bu konuları kapsıyor. Bir çoğumuzun düşündüğü ve yaptığı gibi,

" Ben bıraksam bile nasıl olsa başkası avlayacak " fikrinden biran önce kurtulalım .

  Alıntı ile Cevapla
7 Üyemiz Kartal'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 27.01.2009, 05:36   #5
Çevrimdışı
Kartal
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Zıpkın İle Balık Avcılığı - Dalış Riskleri - Dalış Teknikleri


Zıpkınla Avcılık Teknikleri (Agaşon Tekniği)
Balığı Çağırma Sanatı

Balıkların doğal koşullarda meraklı canlılar olduklarını farketmişsinizdir. Agaşon tekniği, onların bu davranış biçimlerinden faydalanma temeline dayanır ve açık suda yapılabilecek en uygun avlanma şeklidir. Diğer tekniklerle avlanması pek mümkün olmayan birçok makbul balık bu teknikle avlanabilir.

Başarılı bir agaşon sonsuz keyif verir. Su altında, avınız ile aynı şartları paylaşarak giriştiğiniz düello, bu ortama ne kadar uyum sağlayabildiğinizle orantılı olarak başarıya ulaşır.

Her mevsim ve derinlikte yapılabilen agaşon avının tecrübelerle oluşmuş genel kurallarına göz atalım .


GENEL KURALLAR

Yer seçimi başarılı bir agaşonun püf noktasıdır. Yattığınız yer ve pozisyonunuz yanlış ise, uzun süre beklersiniz. Görüş iyi ise, keşif dalışına pek gerek duymadan, satıhtan yer seçimi yapabilirsiniz. Avınızın aydınlık taraftan gelmesini sağlamak için gölge ve aydınlığın karıştığı yerleri tercih edin ve yatacağınız yeri gölgede seçin.

Genellikle aynı meralarda dalıyorsanız, dip yapısını ve balık davranışlarını inceleyin ve hatırlayın. Balıklar tehdit altında iken sığdan derine doğru kaçmayı tercih ederler, o halde, derinden sığa doğru yatıp beklemek daha iyi sonuç verir.
Aynı noktada arka arkaya agaşon yapmayın. İlk denemenize kimse gelmemişse, hemen arkasından yapacağınız ikinci denemeye de kimse gelmeyecektir.

Seçtiğiniz yere olabildiğince farkedilmeden ulaşın. Dip yapısı uygunsa, apnea kondisyonunuzun izin verdiği ölçüde, dalışınıza geriden başlayın ve agaşon noktasına dipten saklanarak ulaşın.

Dibe birkaç metre kala palet vurmayı kesin, negatif iseniz sessizce düşmek çok avantaj getirir.

Seçtiğiniz yere ulaşınca doğru yönde yatın ve dip yapısının size sunduğu tüm imkanlardan faydalanın. İçine sığabileceğiniz derin çatlaklar, erişteler, üzerine yatabileceğiniz yukarı meyilli büyük taşlar uygun yerlerdir.

Cinslerin davranış biçimleri farklıdır. Levrek, karagöz, kikla agaşona iyi gelirler. Saklandıktan sonra kendinizi göstermeniz hemen sonuç verir. Aksine sinarit ve çipura son derece temkinli ve kurnaz balıklardır.

Dip yapısı çok engebeli ve taşlık ise, çok zor yaklaşırlar, bu nedenle sinarit avı için düz zeminler daha uygundur.
Balık davranışları ve avlanma yöntemlerini ayrı bir konu olarak ele alacağız.

Saklanmanın yanısıra, ses kaynakları kullanmak da balıkların dikkatini çeker. Gırtlağınızdan çıkaracağınız ritmik sesler, kemere veya taşa vurulan kabza, lastik gıcırtıları meraklarını cezbeder.

Kumluk dipte iseniz, önünüzde bir miktar kum kaldırıp bulanıklık sağlayın. Bu yöntemi sadece kumluk zeminde uygulayın, çamur varsa bulanıklık uzun süre kaybolmaz. Avınız sizi net olarak göremediği için yakınınıza kadar sokulabilir, ancak sizin de onu görme imkanınız kısıtlıdır. Karşılaşma çok ani olabilir. Buna hazırlıklı olun.
Atış için her zaman hazır olmanız gerekir. Tüfeğinizi kolunuzun devamı gibi ileri uzatabilecek kadar müsait çatlak veya zemin bulmak zordur, ayrıca yön değiştrmeniz gerekirse, kolun tamamı hareket edeceği için avınız büyük ihtimalle kaçacaktır.

Tüfeğinizi, önünüzdeki uygun bir noktaya, ortasından dayayın. Dirseğiniz kırık pozisyonda iken, küçük bir bilek hareketi ile, tüfeğin yönünü değiştirebilirsiniz. Yattıktan sonra hareket etmek doğru değildir ancak çok küçük değişiklikler gerekebilir.

Başınızı oynatmayın. Sığ agaşonlarda geniş görüşlü maskeler kullanırsanız, sadece gözlerinizle etrafı ve avınızın hareketlerini takip edebilirsiniz.

Üzerinize birden fazla balık geliyorsa, içlerinden birine odaklanın. Daha büyüğünü görürseniz bile, hedefinizi değiştirmeyin. Çok sık yapılan bir hatadır ve genellikle agaşon, boşa atışla veya hiç atış yapmadan sonuçlanır.
Tüfeğinizin yönünü değiştirmek isterseniz, bu hareketi çok ağır yapın ve boşta kalan elinizle lastiklerin titreşmelerini önleyin.

Yer seçimini yaptıktan sonra pozisyon alabileceğiniz noktaları tespit etmek için birkaç keşif dalışı yeterli olur.
Derinde avlanacaksanız, kemerinizi mümkün olduğu kadar hafif ayarlayın. Değişken ağırlık iyi bir yötemdir ancak elinizden bırakırken çıkacak sesler yüzünden önerilmez.
Kısa tüfeklerle agaşon yapılmaz. 100 cm idealdir. Güçlü lastik ve 6.5 mm uzun kelebekli şiş kullanın. Makara kullanın ve içinde dalış derinliğinin % 30 fazlası kadar ip olmasına dikkat edin.

Limitlerinizi aşmayın, son anda yapacağınız atıştan sonra vurduğunuz balığı yakalamak için nefesiniz yetmeyebilir, stres yaşarsınız. Bazen avınız çok nazlanır, bilin ki sizden çok daha uzun süre bekleyebilir.

Çok sığ suda özellikle levrek avı için, bilek ağırlığı kullanın. Kemeriniz de biraz ağır olsun. Tam doldurduğunuz ciğerleriniz sizi taşıdığı için, bir miktar hava bırakırsanız, düşersiniz. Bu hareketiniz, avınızın üstünüze gelmesini sağlar. Bu avlanma şeklini 1 metreden daha derin suda kesinlikle yapmayın.


Agaşon yapmak için uygun koşullar nelerdir ?

Görüş iyi değilse, aşağıdaki balığı göremeyeceğiniz için kule yapamazsınız. Aynı şekilde taşaltı avı için yer seçemezsiniz. Bu durumda, agaşonda balık vurma şansınız daha fazladır.
Çalkantılı deniz, taş içinde barınan balığı rahatsız ve dışarıda durmaya zorlar. Tekniğinizi ilerletmek için iyi fırsatlarla karşılaşabilirsiniz.

Agaşon yapmak için balık görmeniz gerekmez, seçiminiz doğru ise ve tekniğiniz oturmuş ise, yattığınız zaman balık sizi görecektir.

Farklı dip yapılarının birbirini kestiği yerlerde örneğin, eriştelerin içinde döküntüler bulursanız, şansınızı muhakkak deneyin.

Ani yükselen kıyılar ve topuklar derinden sığa doğru yatmak için idealdir. Avınız yukarıdan aşağıya daha rahat gelir.


Sığ ve derin suda agaşon

Agaşon tekniği, varyasyonlarını da hesaba katarsanız, her derinlik ve dip yapısında uygulanabilir. Ancak derinlik farkı, bu tekniğin başarısına doğrudan etki eder.

Avlanma bölgesini iyi tanıyor ve derinliği biliyorsanız bu faktörlere göre hareket etmenizde fayda var.



Sığ suda agaşon

Özellikle kış aylarında daha verimlidir. Yaz mevsiminde, avlanacağınız sığlıklar, daha yoğun bir baskı altındadır.
Tekne trafiği, olta balıkçıları, denizi diğer kullananlar, balığı rahatsız eder ve açığa sığınmaya zorlar. Kışın bu hendikaplar olmayacaktır.

Sessizliğin çok önemli olduğunu tekrar hatırlatalım.Sığ suda, özellikle de çalkantı veya akıntı varsa paletleriniz başınıza dert olur. Onları mümkün olduğu kadar su üstüne çıkarmadan kullanın. Özellikle inerken paletlerin sağa sola kayması, büyük ve siyah bir kütle görüntüsü verir. Bu görüntü, avınız için tehlike ve uyarı anlamını taşır. Çabalarınız boşa gider. Yatacağınız yere mümkün olduğu kadar çabuk inin ve hemen pozisyon alın. Şnorkelinizi atmak önemlidir, dalış derinliğiniz, şnorkeliniz içinde kalan havanın boşalmasına yetecek süreyi tanımaz.

Çalkantı, sığ suda bulanıklığa neden olur, avınızla aniden karşılaşabilirsiniz. Bu karşılaşmayı beklediğiniz için balığa oranla daha avantajlı durumda olursunuz. Ancak atış yapmak için çok hızlı adeta reflekslerinizle hareket etmeniz lazım. Tüfek boyu için 90 cm uygundur.

Ağırlığınızı dikkatle ayarlayın, yattığınız zaman pozitif olmamalısınız.

Sığ suda gün ışığı filtre olmaz ve tüm renkler görünür, bu nedenle kamuflaj elbiseler çok daha iyi sonuç verir.


Derin suda agaşon

Denize dik inen kayalıklar, açıktaki topuklar veya önceden belirlediğiniz sığlıklar, derin suda avlanmak için çok imkan tanır. Öncelikle, av merası denizden faydalanan diğer gruplar tarafından bozulmaz. Büyük balık, derinde daha rahattır.

20 metrelerde avlanabilmek, iyi bir apnea disiplini ve su içinde hareket becerisi gerekir. Nefes alma tekniğinizin gelişmiş olması çok önemlidir, bu ilerlemenin de ancak doğru ntrenmanlarla olabileceğini unutmayın.

Agaşon avı, saklanarak beklemeye dayandığı için, aşağıda geçireceğiniz süreye çok dikkat edin. Ciğerlerinizdeki oksijenin kısmi basıncı derine indikçe artar. Bu da size konfor ve rahatlık getireceği gibi tehlike de oluşturur.
Bu rahatlığa aldanıp dip süresini zorlamak muhtemel bir senkop için davetiye demektir. Limitlerinizi bilin ve saygı gösterin. İniş ve çıkışınız dahil olmak üzere 1'15" iyi süredir.
Uygun yer belirlemek için yarım kule ve keşif dalışı yapın, akıntıya karşı inin. Tüfeğinizi, ileri uzatılmış pozisyonda taşıyorsanız, dibe varmadan yanınıza alın.

Dip yapısı belirlenince, gözlemlerinizi tamamlamak için etrafınızda yavaşça dönün, küçük balıkların varlığı, büyüklerin de orada fakat ilk anda göremiyeceğiniz uzaklıkta olabileceklerini gösterir. İlk yatışınızda gelmemişlerse, büyük ihtimalle, merakları yeterince uyanmamıştır. Küçük yer değişiklikleri ile devam edin.

100 cm tüfek, güçlü lastikli uzun kelebekli şiş ve muhakkak makara kullanın.

Agaşon tekniği, her seferinde yeni deneyimler ve heyecan demektir.

Bu konuda tecrübelerimizin kısa bir özetini paylaştık. Faydalı olacağını ümit ederiz.
  Alıntı ile Cevapla
7 Üyemiz Kartal'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 27.01.2009, 05:36   #6
Çevrimdışı
Kartal
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Zıpkın İle Balık Avcılığı - Dalış Riskleri - Dalış Teknikleri

Zıpkınla Balık Avı -Endien Baskın Tekniği

Endien, Fransızca kızılderili anlamına gelir.

Bu avlanma tekniğinde amaç, balık sizi farketmeden atış menziline kadar sokulabilmektir. Özellikle yeni başlayanlar için uygulanması, diğer tekniklere oranla daha kolaydır ancak yine de beceri gerektirir. Genellikle sığ suda yapılır, iniş çıkışlarda ve dipte de fırsat bulursanız deneyin.

Endien tekniğinin sığ suda daha verimli olmasının nedeni, dikkati başka yönde olan balığa baskın yapmanın daha kolay olmasıdır. Gününü açık suda veya derinde saklanarak geçiren balıklar, gün batımında, beslenmek amacı kıyılara yaklaşırlar. Geceyi geçirdikten sonra, güneşin doğuşu ile birlikte tekrar açığa dönerler. Endien avının en verimli olduğu zamanlar sabah erken ve akşam üstüdür. Ayrıca, uygun zaman parametresi kadar önemli bir diğer konu, suyun hareketleridir. Çalkantı ve akan su, hareketlilik getirir, hareket ise besin demektir. O halde, yukarıda bahsettiğimiz zamanlarda çalkantılı bir kıyı bulursanız şansınız çok artacaktır.

Endien avının, bazen inanılmaz sürprizler ve ödüller getirebileceğini unutmayın.


Genel kurallarına göz atalım ;



Sessizliğin ve yavaş hareket etmenin çok önemli olduğunu unutmayın. Taşlık kıyılar, döküntüler ve burunlar uygun yerlerdir.

Malzeme olarak, 75 veya 90 cm tüfek kullanın. Kuvvetli lastik tercih edin ve makara kullanmayın.

Ayak bileklerinize ağırlık bağlamakta fayda vardır. Bunun için üretilen bilek ağırlıklarını piyasada bulabilirsiniz. Her ayak için 1/2 Kg.ı geçmeyin. Çok sığda avlanacaksanız, ağırlığınızı biraz arttırın.

Suya girdikten sonra, mümkün olduğu kadar palet vurmayın ve ilerlemek için ellerinizi kullanın.

Arkasına saklanabileceğiniz her oluşumdan faydalanın. Döküntüler, iri taşlar ve kırıklar sizi balığın gözünden saklayacaktır.

Avlanacağınız derinlik artıyorsa, çok sessiz inin ve ilk fırsatta saklanın, bundan sonra, aynı şekilde ellerinizi kullanarak, balığın olduğunu tahmin ettiğiniz yere ulaşmaya çalışın.

Tüfeğinizi kolunuz ilerde ve atış pozisyonunda taşıyın.

Endien tekniğinin en zor kısmı atış yapmaktır. Karşılaşma çok ani olduğu için, tetik çekmek de çok ani olabilir. Bu durumda tek avantajınız, balığın sizi beklemiyor olmasıdır. Bu sürpriz, size birkaç saniye kazandırır.

Hiç tereddüt etmeden reflekslerinizle atışınızı yapın. Deneyiminiz arttıkça, atışlarınızdaki isabetler de artacaktır.

Durağan ve sabır isteyen bir av şekli olmasından dolayı özellikle kış aylarında, 7 mm elbise kullanırsanız üşümezsiniz.

Henüz atış mesafesine gelmeden beklemediğiniz anda avınız sizi farkederse, iyi bir agaşon yapmanın tam zamanıdır, dezavantajları lehinize çevirebilirsiniz.

Bazen başka av teknikleri uygularken fırsatlar çıkabilir. Bu fırsatları değerlendirin. Örneğin taşaltı avı yaparken bazı balıkların merakını çekersiniz ve siz taşın içine bakarken oldukça yakınınıza gelmiş olabilirler. Böyle bir durumla karşılaşabileceğinizi unutmayın ve temkinli olun. Taşaltından yavaşça çıkın ve atışa hazır olun.

Balıklar içgüdüsel olarak yukarıdan gelen her hareketi tehdit olarak algılarlar. Davranışları derine veya taşaltına kaçmaktır. Uzaktan gördüğünüz bir gruba alttan yaklaşırsanız, şansınız artar.

Kamuflaj renkli elbiseler kullanın.

Tüfeğinizin neoprenle kaplı olması sessizlik için avantajdır.

Baskın avcılığının genel kurallarını gördük, geliştirmek size kalıyor.
  Alıntı ile Cevapla
6 Üyemiz Kartal'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 27.01.2009, 05:37   #7
Çevrimdışı
Kartal
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Zıpkın İle Balık Avcılığı - Dalış Riskleri - Dalış Teknikleri



Zıpkınla Balık avı ( Kule Tekniği ; Balığa yaklaşma sanatı)


Kule sözcüğü fransızca " couler " fiilinden gelir ve akmak anlamını taşır. Çok incelik ve teknik beceri gerektirmesine rağmen balığa en doğal yaklaşma şeklidir. Variasyonları yok denecek kadar azdır ve diğer tekniklere göre çok sadedir. Kule avcılığının temelinde, su içinde hareket etme şekliniz ve bu konudaki beceriniz yatar.

Amaç, atış yapmadan önce, avınıza mümkün olduğu kadar yaklaşmaktır. Balıklar, meraklı canlılardır, tedirgin veya stres altında değillerse, onlara yaklaşabilirsiniz. Stres altında balıklar, yavaşça uzaklaşmak ile aniden kaybolmak arasında çeşitli davranış biçimleri gösterirler. Bu davranışları, ne kadar etkilendikleri ile orantılıdır. O halde, avınızı tedirgin etmeden yaklaşabilmeyi başarmalısınız. Bunun için gerekli olan şartları gözden geçirelim.

Öncelikle, efektif bir kule, palet vuruşlarının sona erdirilip, negatif yüzerliğe geçtikten sonraki düşüş veya " akış " ile başlar. Bu andan itibaren, paletlerinizi sadece hafif yön değişiklikleri için hareket ettirmelisiniz. Ağırlık hesabı ve ayarı çok önemlidir. Avlanacağınız derinliği önceden belirleyin ve kemerinizi ona göre ayarlayın. Örneğin, 10 metrelerde avlanacaksanız, ilk 5 - 6 metrelerde nötr yüzerlikte olacak şekilde yüklenin. Kule avcılığında değişken ağırlık kullanılabilir ancak, tavsiye edilmez. Özellikle, kule için inildiğinde, avınız uzaklaşmış ise, bu hareketi, iyi bir agaşon ile devam ettirebilirsiniz. Eğer değişken ağırlık kullanmış iseniz, elinizden bırakırken çıkacak sesler, balığı ürkütebilir.

Başarılı bir kule gerçekleştirebilmek için, başlangıcından sonuna kadar her safhasının da başarı ile uygulanması gerekir.


Satıhta, yüzünüz aşağı dönük pozisyonda, tamamen gevşemek ve konsantre olabilmek için, 3 - 4 dakika diyafram soluması yapın ve ritmi düşürün.

Ciğerlerinizi, diyaframdan başlayarak göğüs kafesi ve omuzlarla sonuçlandıracağınız standart bir teknikle tam olarak doldurun.

Nefesinizi gırtlağınız ile tutun. Yeni başlayanların sıkça yaptıkları bir hata olan, diyaframdan nefes tutmak, oksijen tüketimini çok arttırır. Diyafram, oldukça büyük bir kastır ve fazlaca oksijen tüketir.

Snorkeli ağzınızdan atın.

Mükemmel bir ördek dalışı gerçekleştirin.

İlk metreleri sağlam palet vuruşları ile geçin.

Sessizlik, bütün av tekniklerinde olduğu gibi kule tekniğinde de ana kuraldır. Bu nedenle, palet vurmayı, negatif olduğunuz anda kesin.

İnişiniz sırasında, ani hareketler yapmayın. Vücudunuzu ve hareketlerinizi, dışarıdan seyrediyormuş gibi görmeye çalışın ve hatalarınızı düzeltin.

Kule avcılığı için, uzun tüfek gerekir. 100 cm. tüfek boyu, uzun kelebekli 6.5 mm şiş ve kuvvetli lastik kullanın, tüfeğinizde, dalış derinliğinizin % 30 fazlası kadar iple birlikte, makara bulundurun.

Tüfek taşımak, önemli bir detaydır. İnişte, tüfeği, vücudun bir uzantısı gibi ilerde tutmak, hidrodinami açısından avantaj getirir, ancak, uzantılar, özellikle, doğal ortama uymayan malzemeden yapılmışsa, balıklar tarafından tehdit olarak algılanır. Tüfeğinizi, kolunuz geride, kabzasından tutarak, vücudunuza yapışık ve yanında gizleyerek taşırsanız, hidrodinami kaybedersiniz ancak, balıklar daha az tedirgin olurlar.
Bu konuda seçiminizi, dip yapısı, av bölgesinin bakirliği ve balıkların genel davranışlarına göre siz belirleyeceksiniz.


Kulak eşitlemek için kullandığınız elinizle, bakışlarınızı biraz gizleyin. Bu konu tartışmaya açıksa da, avcı bakışının avı tedirgin ettiği olasıdır. Uygulamakta artılar olabilir.

Eğer tüfeğinizi yanınzda taşımışsanız, atış menziline girerken çok ağır hareket ederek, pozisyona girin. Son metrelerde, tüfeği yavaşça ileri uzatın.

Avınız halen rahat ve hareketsiz ise tetiği kararlılıkla çekin.

Tekniğiniz geliştikçe, avcılık başarınız artacaktır. Unutmayın ki, su altı avcılığı, çok antrenman ve deneyim gerektirir, bunun başka yolu yoktur. Şampiyonlar, senenin 300 gününü suda geçirmektedirler. Okuduklarınızı, anlayarak ve uygulayarak çalışın. İlk denemelerin başarılı olması ancak şanstır, ancak zaman içinde ilerleyecek ve su altı avcılığının keyfine varacaksınız.


  Alıntı ile Cevapla
6 Üyemiz Kartal'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 27.01.2009, 05:37   #8
Çevrimdışı
Kartal
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Zıpkın İle Balık Avcılığı - Dalış Riskleri - Dalış Teknikleri

Zıpkınla Avcılık Teknikleri (Apnea süreleri)
Su altı avcılığında önemli konuların başında apnea süresi geliyor. Bu konuya biraz değinmek istiyorum. Nefes tutma süremiz, o anda hangi şartlar altında ve ne yapıyor olduğumuza doğrudan doğruya bağlıdır. Ciğerlerimiz dolu iken, dinlenmiş ve rahat bir pozisyonda apnea süremiz örneğin 2 dakika iken hızlı tempolu bir yürüyüş esnasında bu süre 45 saniyeye düşebilir. Daha bir çok alt parametreye bağlı olarak değişkenlik gösteren bu süreyi kolay anlaşılabilir olması için dolaylı olarak kalp atım ritmine bağlayalım.
Fiziki yapımız yani kas, kemik yağ dokularımız ve bunların birbirine oranları ile ciğer kapasitemiz apnea süremizi etkileyen faktörler olmasına rağmen hepsi demek değildir.
Bunların yanına psikolojik durumumuzu da ilave edelim ve standart bir fizik ve 6 litrelik standart ciğer yapısı olan bir dalıcıyı örnek alalım.

Rahat bir koltukta çizgi roman okuyarak dinlenirken kalp atım ritmi ortalama 60 – 70 civarındadır. Bu şartlar altında ciğerlerimizi doğru ve tam olarak doldurduktan sonra nefesimizi tutalım. Zihnimizi nefes tuttuğumuzdan uzaklaştırmak için, okumaya veya seyretmeye devam edelim. Kendimizi fazla zorlamadan ilk diyafram kasılması ile nefes tutmaya son verelim.

Bu sürenin 2 dakika olduğunu varsayalım ve temel alalım.
Avlanmak üzere suya girmeyi bırakın, düşünmeye başladığınız anda işler değişiyor.

Kalp atım ritminin yükselmesine neden olan herşey apnea süremizi kısaltacaktır. Bunları kabaca sıralarsak;

Malzeme

İyi ve doğru malzeme kendini hissettirmiyor olması ile anlaşılır. Suda iken aklınız herhangi bir malzemenize gidiyorsa sorun var demektir. İyi malzemeden muhakkak pahallı malzeme değildir. Bu konunun içinde özellikle ağırlık hesapları ve ayarları çok önemli yer tutuyor.


Dinlenmiş olmak

Ava hazırlık safhasından suya girene kadar olan sürede dahi kalp atım ritminizi standartlar içinde tutmaya bakın.


Su içinde hareket kabiliyeti

Satıhta gözlem yapmaktan yer değiştirmeye, aşağı inişten yatmaya veya diğer aktivitelere kadar tüm hareketleriniz suya uyumlu, sessiz ve yavaş, gerçekten çok yavaş olmalıdır.


Zihnen hazır olmak

Stres en büyük düşmandır. Birinci sırada stres yaratacak faktörlerin oluşmasına izin vermemek geliyor. İki kişi avlanın, yanınızda güveneceğiniz bir arkadaşınızın olması çok fark yaratıyor.

Avlandığınız mera hakkında bilgili olun. Hava tahmini konusunda çok sağlıklı siteler var, özellikle suya gireceğiniz kıyının rüzgara göre konumuna bakın. Dalgalarla boğuşmak randımanınızı düşürür.

Hedeflediğiniz ava ve tekniğe göre kuşanın.

Yukarıda saydığım şartları yerine getirdik. Kalp atım ritmimiz inişten hemen önce bile standartlar dahilinde. Stres altında değiliz, eşitleme sorunumuz yok. Bu şartlar altında dinamik süremiz, statik süremizin beşte ikisine yani, 2 dakika statiğimiz varsa iniş çıkış dahil olmak üzere 45 saniyeye kadar çıkabilir.

Bu örnekten yola çıkarak, statik süreniz 2 dakika olduğu halde, dinamik süreniz 15 saniyede kalıyorsa bir sorun var demektir. Ava hazırlanırken yukarıda kaba hatlarına değindiğim başlıkları tekrar gözden geçirmek gerekir.
Statik apnea süreniz çok kısa ise, antrenmanlarla geliştirmek mümkündür.

Apnea süremizi kısaltmaya yönelik dış etkenlerin yanısıra dostumuz olan etkenler de var.

Kısaca Diving Reflex olarak adlandırdığımız ve deniz memelilerinin uzun apnea süreleri ile çok derinlere inebilmelerine olanak veren reflex, özellikle eğitimli dalıcılarda da oluşuyor.

Dalış refleksinin iki temel ayağı var;

Vasoconstriction

Anaerobik yani oksijen eksikliğinde çalışmaya tahammülü olan organlarımızda yer alan damarların çeperleri soğuğa ve basınç artışına dayalı olarak daralır. Bunun sonucunda, kalbe daha az yük biner, oksijensizliğe tahammülü olmayan ve standart beslenmeye ihtiyaç duyan kalp ve beyin için sürekli ve sağlıklı bir oksijen akışı sağlanır.

Bradycardi

Daralan ve hacmi azalan damarlardaki kan akış debisi de azalır. Dolayısı ile kalp atım ritmi düşer. Bu düşüş antrenmansız ve eğitimsiz dalıcılarda % 10-30 arasında iken eğitimli dalıcılarda % 50 lere varır hatta üzerine çıkar. Düzenli antrenmanın önemini vurgulamak isterim.
Dalış refleksi, nefes tutmaya başlamamızla birlikte harekete geçer ve aynı şekilde son bulur.

Bu refleks, aşağı inmeye başladığımız andan itibaren asil organlar dediğimiz kalp ve beyin adına sağlıklı bir oksijen akışı için elinden geleni yapacaktır.
  Alıntı ile Cevapla
6 Üyemiz Kartal'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 27.01.2009, 05:38   #9
Çevrimdışı
Kartal
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Zıpkın İle Balık Avcılığı - Dalış Riskleri - Dalış Teknikleri


Zıpkınla Avcılık Teknikleri (Ördek Dalışı)


Ördek dalışının önemi:


Serbest dalış veya sualtı avı olsun her iki sporda da, oksijen kullanımının ne kadar önemli olduğunu hepimiz biliyoruz. Nefesimizi tuttuğumuz andan itibaren, ciğerlerimize depoladığımız havanın içindeki oksijeni tüketmeye başlarız. Bu tüketimin hızı ve oranı tamami ile bizim hareket etme birçimimize göre değişir.

Temel kural, kaslarımızı mümkün olduğu kadar az kullanmaktır Kaslarımız ne kadar az çalışırsa, oksijeni o kadar az tüketirler. Oksijen ihtiyacı minimum düzeyde olan bedenimizin dolaşım sistemi de aynı düzeyde çalışacaktır.

Rahat bir beyin, düşük bir kalp ritmi ve bir balık gibi su ile bütünleşmiş bir beden.

İşte size mükemmel bir tablo. Bu tabloyu oluşturabilirseniz, nefes tutma süreniz uzayacağı gibi, sualtı canlıları da sizi aynı ortamın bir varlığı gibi algılayacaklardır.

Suyun havaya oranla çok daha yoğun olmasının hareket etme kabiliyetimiz açısından dezavantajları olduğu gibi avantajları da vardır. Bu avantajları doğru kullanmak gerekiyor.

Temel prensip, suyla mücadele etmek yerine uyum göstermektir. Uyum göstermek için de suyun yoğunluğunu lehimize kullanmamız, kısaca mümkün olduğu kadar hidrodinamik olmamız gerekiyor.
İneceğimiz derinlik ne olursa olsun, ilk metreleri geçmek için belirli bir fizik güç harcarız. Oksijenin ilk ciddi tüketimi bu safhada olur. Çok önemli olan bu safhada en az tüketim ile en fazla verimi alabilmenin yolu, iyi bir ördek dalışı tekniğinden geçiyor. Bu tekniğin temelini, su kuşlarının dalışları sırasındaki vücut hareketleri oluşturur.

Dalış arkadaşınızın, bir sürü patırtı gürültü arasında etrafa sular sıçratırken oksijenini de ciddi boyutlarda tüketerek dalışa geçişini, bıyık altından tebessüm ederek seyretmişizdir. Aslında bu tekniği uygularken kendimizi de seyredebilsek, ortada pek de gülünecek şey olmadığını üzülerek farkederiz. Kolay gibi görünse de bu tekniği mükemmel uygulayabilmek için ciddiye alarak çalışmak gerekiyor.

Kötü bir başlangıcın bize kaybettirdikleri oldukça çoktur. Öncelikle çıkardığımız gürültü, avlanma verimini yarıya düşürür. Gereksiz yere harcadığımız enerji ve tükkettiğimiz oksijeni de buna ilave edersek avlanmak hem balık vuramamaktan hem de yorulmak ve sıkılmaktan dolayı son derece keyifsiz bir hale dönüşür. Üstelik arkadaşlarınızla beraberseniz, biran önce bitse de çıksam gibi negatif düşüncelerle onların da keyfini kaçırırsınız.

İyi bir tekniğe sahip olmak için öncelikle bir kaç püf noktasına değineyim.
Antrenman yaparken kemerinize iki kilo ilave edin. Bu fazlalık, çıraklık döneminizde, denge sorunlarını ortadan kaldırdığı gibi, ilk metreyi geçip dik pozisyona geçmenize yardımcı olacaktır.

Aynı şekilde, tamamen ağırlıksız denemeler yapın. Bu çalışma, kollarınızla suyu çekmenin ilk bir kaç metrede ne kadar faydalı olacağını gösterecektir.
Dalışlarınızı mümkün olduğu kadar kıyılarda yapın. Bunun nedeni inişiniz sırasında, etrafınızdaki sabit bir yapı ile göz temasında olmanın getirdiği avantajlardır. İniş hızınız ve vücudunuzun pozisyonunu, etrafınıza bakarak hissedebilirsiniz.

Çalışmalarınızı arkadaşınızla birlikte yapın. Birbirinizin hatalarını düzelterek vakit kazanırken, paylaşmanın da keyfini yaşarsınız. Gelelim işin tekniğine.
Ördek dalışını tek veya iki bacağınızı da kaldırarak yapabilirsiniz. Sadece tek bacağı kaldırarak dalışı gerçekleştirmeyi, biraz daha beceri istemesine rağmen tavsiye ederim. Tek bacağı kaldırmak daha az efor gerektirir, daha az oksijen tüketir. Bir paletin suyun sathında yatay vaziyette durması, diğeri havada iken vücuda bir dayanak noktası teşkil eder. Bu pozisyon, özellikle vücudun tam dikey hale gelmesini kolaylaştıracağı için daha dengeli bir başlangıç sağlar. Havadaki paletin de yavaş ve sessizce suya girmesinden sonra dengeli ve sağlam palet vurmak yeterli olur.
Tek bacağın kaldırılması ile yapılan ördek dalışının dezavantajı, iki bacağın suyun dışında iken daha ağır olması ve vücudu aşağı doğru daha çok itmesidir. Bu kaybı kollarımızın çekiş hareketi ile geri kazanacağız.

Bu tekniği safhalara ayırarak görelim.

* Satıhta durağan bir dinlenme ve gevşeme ile birlikte nefes alıp verme ve ciğerleri doldurma tekniklerini doğru olarak uygulayın. İneceğiniz noktayı belirleyin. Eğer akıntı varsa, inerken bu noktayı geçebileceğinizi hesap edin ve akıntıya göre poziyon alın.

* Satıhta bir kaç paletle hareket sağladıktan sonra, belinizden itibaren 90 dereceyi sağlayacak bir kırılma yapın. Bu an çok öemlidir zira, satıhta iken dip yapısını görebilirken, dikey konuma gelen baş, arkanızdaki boşluğa döner. Konumunuzu belirleyecek herhangi bir şey göremiyebilirsiniz. Vücud dikey konumda iken, dip yapısını görmeye çalışmak, başın enseye doğru bir açı yapmasına neden olur. Bu poziyon hidrodinamiyi bozacağı gibi, karotidien sinüsleri sıkıştıracağı için stres duygusu yaratır. Ayakta dururken nasıl ileri bakıyorsanız, tersine inerken de başınız doğal yani ters olarak arkanızı görecek pozisyonda olmalıdır, İlk metreleri geçtikten sonra inişiniz rahatlarken vücud açısını da biraz değiştireceğiniz için, bakışlarınızı aşağıya çevirebilirsiniz.

* Kollarınız bu kırılma esnasında, ineceğiniz yere yönlenmiştir. Paletlerinizden birini yukarı dikerken, diğerini satıhta tutarak destek alın.

* Havaya kaldırılan tek bacağın ağırlığı sizi aşağı iterken, boşta kalan elinizle kendinizi aşağı çekin. Bu hareket, kurbağa stilindeki kol hareketi ile aynıdır. Bir kere yapılan çekme işleminin havadaki bacakla senkronize olması gerekir. Bu kombinasyonun uyumu ve kalitesi, aşılması fazla güç gerektiren ilk metreler için çok önemlidir.

* Kolunuzu tek bir defa için güçlü bir şekilde kullanın. Frenzel veya valsalva yapıyorsanız bu eliniz işlevini tamamladıktan sonra kulak eşitleme için kullanılacaktır. Kol kasları, bacaklara oranla çok daha az oksijen tüketir. Dolayısı ile, dalışınızın kalitesi artar.

* Her iki paletinde sathın altına süzülmesi ile, palet vurmaya başlayabilirsiniz.

Dalışın ilk metrelerinde, vücudunuzun pozisyonu, inişinizi etkiler. Dalışa açı veya yan pozisyonla başlamışsanız, düzelmek için fazladan birkaç palet ve kol hareketi gerekecektir. Bu nedenle satıhta hazır olduktan sonra acele etmeden kendinizi dışarıdan seyretmeye konsantre olarak dalışa geçin.

Su içindeki hareketlerinizi, inişinizden itibaren üçüncü bir gözle bakıyormuşçasına görmeye çalışın ve bunu bir disiplin haline getirin.

Bu alışkanlık size dalış kaliteniz hakkında sürekli veri taşır. Sualtında iki temel duyunuz olan görme ve duyma, bu verilerin toplanmasında rol oynayacaktır. Avlandığınız merada etrafı dikkatle gözlemlerken, nesnelere uzaklığınız, pozisyonunuz, hızınız ve yönünüz konusunda da veri alırsınız. Diğer yandan, suya ne kadar direnç gösterirseniz o kadar gürültü yaparsınız. Bu verilerin her zaman farkında ve uyanık olun. Zaman içinde üçüncü gözünüzle kendinizi seyrediyor ve hatalarınızı minimuma indiriyor olacaksınız.
  Alıntı ile Cevapla
7 Üyemiz Kartal'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 27.01.2009, 05:38   #10
Çevrimdışı
Kartal
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Zıpkın İle Balık Avcılığı - Dalış Riskleri - Dalış Teknikleri


Zıpkınla Avcılık Teknikleri - Atıştan hemen sonra

Tetiği çektiğiniz o adrenalin dolu an, tüm bilgi, tecrübe ve emeğinizin iyi veya kötü sonuçlandığı saniye ile sınırlıdır. Avı görmek, yaklaşmak ve tetiği çekme kararının parmağınıza iletildiği andan sonra, avlanma duygusunun yaptığı pik bir kaç saniye daha sürer ve düşüşe geçer. Avınız şişin ucundadır ve ondan sonraki saniyeler içinde çabuk, doğru ve sağduyulu karar vermek gerekir.

Tüm sualtı avcılığı sürecinin içinde çok kısa süreye sığsa da, atış yapmanın önemini bir kez daha vurgulamak gerekiyor. Bu yazıda konu ile ilgili yanlış ve doğrulara bir kaç öneri ve püf noktasına değinerek yer verdim.

Tetiğin istinat ayarı varsa, biraz ilerde olmasına dikkat edin. Parmağınızı değdirdiğiniz anda boşalan tetik, avın kaçması, şişin zedelenmesi gibi istenmeyen olaylara ve kazalara da neden olur. Çok geride olan tetik ise, size zaman kaybettirir. İstinat ayarını bir kez yaptıktan sonra değiştirmeyin.

Diğer avlanma tekniklerine göre, tetiği çekmeden önce en çok taşaltı tekniğinde düşünmemiz gerekir. Başaşağı pozisyonda üstelik biraz da sıkışmış isek, tetik çekmek için sabırsızlanırız. Ancak taşın içine bakarken, bir veya daha fazla balığın varlığı, hangisini vuracağınız, başka çıkışların olup olmadığı, atış açısına göre şişin sıkışma olasılığı gibi tetik çekme kararını etkileyecek bir çok parametrenin önce analizini yapmanız gerekir.

Büyük bir balık daha dikkatli ve düşünerek atış yapmayı hakkeder. Böyle bir avla karşılaştığınızda, onu ele geçireceğinizden emin olmadan tetiği çekmeyin. Zor da olsa böyle bir disipline ulaşmak, daha büyük ve kaliteli trofelerin avını getirir.

Gerçek anlamda nişan almak yani, kol ileriye uzatılmış pozisyonda yüzümüz kabzanın tam arkasında gizli tüfek boyunca bakarak atış yapmak çoğunlukla uzak atışların yapıldığı agaşon tekniğinde uygulanır.

Birden fazla balığın yoğunluğunda tek atışta iki av yapabilmek için, öndeki tek bir balığa konsantre olun ve diğer birinin nişan aldığınız balığın hizasına gelmesini bekleyin. Genellikle yapılan hata, öndeki yerine arka plandaki balığa nişan almaktır. Bu durumda öndekini kaçırmanın yanısıra arkadakini de yaralı bırakma ihtimali artar.

Ne kadar çok atış yaparsanız, tecrübeniz ve isabet oranınız da o denli artar. Bu prensip tabi ki doğrudur ancak, dikkatsizce ve gelişigüzel yapılan atışlar, aksine isabet disiplinini bozar.

Agaşonda üstünüze doğru gelen balığa ne zaman ve ne pozisyonda atış yapacağınız çok önemlidir. Dik açı ile size gelen balığın yan vermesini beklemek bazen tatsız sürprizler yapar. Balığın ne tarafa döneceğini kestirmek çok zordur, üstelik yön değiştiren avınız, sizin hareket etmenizden de huylanarak sürratlenebilir. İyi nişan almak şartı ile, gelişine atış yapmak çoğunlukla iyi sonuç verir. Sese çok hızlı reaksiyon veren balık hemen dönecektir, genellikle de aradaki mesafeye göre, şiş kafaya yakın yanlara isabet eder.

Uzak atışlarda şiş parabolik bir hat çizer. Hedefin biraz üzerine atış yapmakla isabet şansınızı arttırırsınız. Şiş balistiği, kullandığınız malzemelere göre değişir. En iyisi, sığ bir kumlukta dibe sabitleyeceğiniz hedeflere deneme atışları yapmaktır. Bu yöntemle tüfeğinizin farklı mesafelerdeki performansını öğrenmiş olursunuz.

Kule tekniğinde, avınıza mümkün olduğu kadar yaklaşın. Belirli bir mesafeye kadar gelebilmiş iseniz ve avınız hala sakin ise, tekniğiniz iyi demektir. Kule tekniğinde arada kalan mesafeyi tahmin etmek oldukça zordur. Garantili bir atış için mümkün olduğu kadar yaklaşmaya devam edin.

Kalabalık bir sürü bile olsa, tek bir hedef seçin ve ona konsantre olun.

Uzun bir agaşondan sonra, vurduğunuz balığı almak limitlerinizi zorlamanızı gerektirebilir. Emniyetinizi her zaman ön planda tutun. Böyle bir durumda, makarayı sağarak çıkın. Avınızın yırtıp kaçması risk almanıza kesinlikle değmez.

Olması gerektiği halde, makarasız daldınız ve gözardı edemeyeceğiniz boyda bir sinariti kötü yerinden vurdunuz. Çekiştirerek satha çıkmak büyük ihtimalle avınızın yırtılarak kaçması ile sonuçlanır. Avlandığınız yer fazla derin değilse, tüfeği bırakın. Sinarit genellikle sığınacak bir kovuk, çatlak, plakalık veya eriştelik arayacaktır. Takip ederek yerini belirleyin ve ikinci bir atış için tekrar inin. Başarı şansınız artar.

Vurulan balığı şiş üzerinde bloke edebilmek için, bir elinizle şişi tutarken diğeri ile de balığı kelebeğe doğru sıkıştırın.

Avınızı şişten çıkarmadan önce öldürün. Çok iyi bir atışla balığı söndürmüş bile olsanız güvenmeyin. Son bir refleks tepki ile elinizden kaçırabilirsiniz.

Yırtılacak kadar kötü bir isabet almışsa, mümkün olduğu kadar çabuk balığı yakalayın. Şişi sıkıca tutmak, balığın yırtılmasını kolaylaştırır.

Mümkün olan her fırsatta makara kullanın. Riskleri azaltacağınız gibi güven ve konfor sağlarsınız.

  Alıntı ile Cevapla
7 Üyemiz Kartal'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
agaşon tekniği, dalış yaparken riskler, dalışa yasak bölgeler, deniz gözlüğü, frenzel tekniği, kulak eşitlemek, kule yekniği, mendirek, mendirek zıpkınla balık, miller, palet, zıpkınla balık avı, şnorkel


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 06:44.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.