Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Gezelim & Görelim > Buram Buram Türkiye'm > Marmara


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 01.03.2013, 20:05   #1
Çevrimdışı
Banemin
» » » Çapulcu « « «

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart İstanbul Caddelerinin Damalı Taksileri | Dolmuşlar





"Taksimmm-Karakööyyy, Taksimmm-Karakööyyy beklemeden kalkıyor abiler, ablalar"...

Artık bağırmaktan mı yoksa sigaradan mı sesi çatallaşmış olan, dişleri sigaradan sararmış, uzun paltoları ve sıska bedenleri, kafalarına taktıkları ve soğuk havada iyice kulaklarına çektikleri şapkalarıyla, zayıf, belli bir yaşın üzerinde olan dolmuş kahyalarının görüntüleri ve sesi geldi kulağıma.

Dolmuş duraklarının bu vazgeçilmez simaları gün boyu bu şekilde bağırarak yolcu toplamaya çalışır ve sırası gelen dolmuş hareket ettiği an da şöförün camına yaklaşır ve oradan uzatılan sakal'ı (Kahya ücreti) cebine indirirdi.

"Hadiiii beklemeden konuya, beklemeden konuyaaa sayın forumdaşlaaağğğrr, kalkıyooğğğğrrrrr"...





Konuyu açmadan önce kısa bir araştırma yapmak zorunda hissettim kendimi ve dolmuş ve dolmuşçuluğun İstanbul'dan çıkmış olduğunu öğrendim. Hatta o kadar bize özgü bir işmiş ki Dünya dillerinde karşılığı bile yokmuş. Ana Britannica'ya göre dolmuş 16. yüzyılın başlarında İstanbul boğazı ve Haliç'te çalışan kayıklar için kullanılmış. Araba dolmuşlar ise 1929 yılında tüm dünya'yı saran ekonomik kriz neticesinde, ulaşımı daha ucuza getirmek isteyen İstanbul'luların bir düşüncesi olarak ortaya çıkmış ve hala da sürmekte.

Uzun burunları ve hantal görünümlerine, küçücük camlarına rağmen içleri sımsıcak olurdu. Nasıl olmasın ki? Daha binerken yolcuların sohbeti başlardı. Çünkü en arka köşeye oturan birinin diğerlerinden önce inecek olması çok sıkıntıya yol açardı ve buna önlem olarak herkes daha duraktayken ineceğe yerin önceliğine göre bir oturma planı yapar ve diğer yolcuları en az rahatsız etmenin hesabına girerlerdi. Şöförler ise günümüzün dolmuşçularından çok farklıydı. Hepsi yaptığı işe önem verir, müşteriye karşı saygılı ve kibar olmaya çalışır, ekmek teknesinin bakımını, temizliğini hiç ihmal etmezdi.




İçlerinde en bitirimleri bile; Briyantinli saçları, arkasına basılmış ve illa beyaz çoraplarıyla rugan ve yumurta topuk ayakkabıları, dudaklarının üzerindeki ince bıyıkları, sırtlarındaki deri ceketlerle sanki hepsi bir Ayhan Işık'mış gibi dolaşırlardı. Havalı havalı direksiyonu tutar, vitesi değiştirirken sağ elinle artistlik hareketler yapar ama saygı ve seviyeyi hiç bozmazlardı. Durakta beklerlerken de ellerinde bir bez sürekli olarak arabanın orasını burasını silerler, pırıl pırıl parlayan nikelajları daha da parlatabilmek için çaba harcarlardı.

Arabanın içi de dışından farklı olmazdı. Dikiz aynasından sarkan boncuklar, tespihler, arka camın önüne serilmiş dantel örtüler, ön kaportada toplanan paralar kaymasın diye düzenli bir şekilde serilmiş tertemiz bir havlu ve yabancılık çekmeyeceğimiz bize dair ne varsa bir şekilde o arabanın içinde olurdu.


Değişik markalar vardı. (okunuşları ile) Doç, Desoto, kraysler ama illa Şavrole... Hele bunların bazılarında araba pikapı bulunur, plaklar özenle bir çanta içinde saklanırdı. Cızırtılı da olsa müzik harika gelirdi yolculuklarda. Daha sonra Kartuşlu teypler ve kaset çalarlar devreye girdi. Taş plaklarla başlayan dolmuş müziği daha sonra kasetler devreye girince Ferdi, Orhan, Müslüm olarak şekillenmeye başladı. Hatta bunlar arasında rekabet o kadar artmıştı ki Ferdiciler, Orhancılar ve Müslümcüler olarak gruplara bile bölünmüşlerdi.


1963 Yılında James Bond Filminin Bir Sahnesinde Damalı Taksi



İstanbul caddelerinde dolaşan modelleri ve göz alıcı renkleriye eski dolmuş ve taksiler hemen farkedilirdi. Hatta bu fark yetmezmiş gibi ön kapının çamurlukla birleştiği yerden, hemen camların altından başlayan ve arka camın altından da dolaşarak diğer tarafta ön kapının yine çamurlukla birleştiği yerde sonlanan, kabaca "U" şeklinde sarı siyah damalı kuşaklar ne güzel dururdu.

Taksilerde iki sıralı kareden oluşan ve biri siyah biri sarı olan bu pötikare bant, dolmuşlarda sarı veya siyah olarak tek renk olurdu.
80'li yıllarda araçiçi taksimetre mecburiyetinden sonra getirilen "kanarya sarısı" standart kaporta boyası ile zaman içerisinde bu kuşaklar terkedildi ve şimdi sadece anılarda kaldı.





Neyse biz günümüzün dolmuşlarını bırakıp yine eskilere dönelim. Bindiğimiz dolmuşta şöförün ücret toplaması bittikten sonra kimi gazetesine gömülür, kimi yanındakiyle bir sohbete başlar, kimi ise dolmuşun küçük penceresinden akıp giden İstanbul görüntüsünü seyre dalardı. Şöför ise yanındakiyle ufak ufak, benzin zamlarından bahseder veya arabasının özeliklerini büyük bir gururla anlatır, sağlamlığı konusunda "beni bile gömer" gibisine bilimsel tespitlerde bulunurdu. Bu arada deri koltukların kokusuna karışan benzin ve motor yağı kokusu insanın genzinde hoş bir tat bırakırdı. O zamanlar arabanın orasına burasına takılan koku veren aletler olmadığı için içlerindeki koku da doğal olurdu. Otomobil otomobil gibi kokmalı arkadaş ya!.. Hatta ön konsol parlasın diye gazyağı kullanan şöförler bile vardı ve bu işlemi yeni yapmışsa gazyağının kokusunu keskin bir şekilde hissederdiniz.




Madem Dolmuş konusunda nostaljiye daldık "Şoför Nebahat" filmini atlamamamız gerekir. O zamanlar dolmuş şoförlerini en iyi anlatan filmlerden biridir. Nebahat ablanın dışında filmde gececi Neşet tiplemesiyle içlerindeki çürük yumurtalara gönderme yapılırken, büyük bir çoğunluğunu Kadir Savun'un canladırdığı babacan rolde bulabiliriz.

Yine mi çok uzattım ya? Okudunuz mu peki? E o zaman iyi ki uzatmışım ve buraya kadar okumuşsunuz. Hadi bakalım eksik kalan, unuttuğum veya yanlış anlattığım yerleri sizler tamamlayın veya düzeltin ki benim keyfim daha da artsın.

Şoför nebahat filminden "gececi Neşet kaçar" repliğine gönderme yaparak ben de, "geveze Banemin kaçar" diyorum...

Banemin





__________________
Ben hiç insan kaybetmedim...
Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim...


Konu Ekin tarafından (25.11.2015 Saat 19:00 ) değiştirilmiştir.. Sebep: Silinmiş Resimlerin Düzenlenmesi
  Alıntı ile Cevapla
Eski 02.03.2013, 17:19   #2
Çevrimdışı
Banemin
» » » Çapulcu « « «

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: İstanbul Caddelerinin Damalı Taksileri | Dolmuşlar


Taksi ya da Dolmuş, Sultan Ahmet Çeşmesi Önünde
-1920'lerin sonları ya da 1930'ların başları-


















__________________
Ben hiç insan kaybetmedim...
Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim...


Konu Ekin tarafından (25.11.2015 Saat 19:03 ) değiştirilmiştir.. Sebep: Silinmiş Resimlerin Düzenlenmesi
  Alıntı ile Cevapla
Eski 03.03.2013, 14:41   #3
Çevrimdışı
ReaL
Deniz Sevengillerden

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: İstanbul Caddelerinin Damalı Taksileri | Dolmuşlar

Artık görüp bizzat yaşadıklarımız, bir bir nostalji haline geliyor..

Tam bir Pazar gününe has konu olmuş. Yazıyı ve resimleri dikkatlice inceledim. Modellerini ezbere bildiğim otomobilleri gördüm. 55 model Chevrolet, 58 model Chevrolet.. Sadece 63 model Chevrolet'i göremedim...

Ellerine sağlık, teşekkürler Banemin..


__________________



Tüm katılımcı arkadaşların okumasını rica ediyorum... Lütfen Tıklayınız..
* * *
  Alıntı ile Cevapla
16 Üyemiz ReaL'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 03.03.2013, 15:22   #4
Çevrimdışı
Liaaa
Geciken gözyaşı hiçbir şey çözmez...

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: İstanbul Caddelerinin Damalı Taksileri | Dolmuşlar

Bineriz yeşil dolmuşlara. Veririz 1.50 kuruşu.

Omzunu oyacak gibi şu parayı uzatır mısız demeleri yok mu, dilsiz sağır olasım gelir. Sürekli de yapılmaz yahuu.

Bunları hatırlattığın için ve güzel konu için, teşekkürler Banemin.

__________________
  Alıntı ile Cevapla
14 Üyemiz Liaaa'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 03.03.2013, 18:08   #5
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: İstanbul Caddelerinin Damalı Taksileri | Dolmuşlar

Alıntı:
Yine mi çok uzattım ya? Okudunuz mu peki? E o zaman iyi ki uzatmışım ve buraya kadar okumuşsunuz. Hadi bakalım eksik kalan, unuttuğum veya yanlış anlattığım yerleri sizler tamamlayın veya düzeltin ki benim keyfim daha da artsın.
Okudum. Hemde zevkle okudum. Okurken de keşke biraz daha uzatsaydın demeden kendimi almazken "eksiğini gediğini tamamlamak için geç kalmışız bu güzellikleri yaşamak için" diye de kendi kendime konuştum.

Anılarımı yokladım var mı yok mu diye sadece "ön koltukta ben oturacağım" diye cazgırlık yaptığımı hatırlıyorum o kadar.

Eskiden Bostancı'dan kalkarmış. Yine olduğu gibi ama sahilden değil tam göbeğinden. Akraba ziyaretine gidilecektik yada Yurt dışından gelen babamın cimri zengin ablasını görmeye gidiyorduk sanırım. Küçüktüm yerden bitme tombul bişi idim işte tam hatırlamıyorum ama Süslü püslü annemin diktiği kısacık bir elbise giyindiğimi sarı saçlarımı babama tarattırdığımı ve yüzüm asık bir şekilde babamın elinde gelmiştik durağa. Anneme kızgındım "bende Havilland Krem sürüp üzerine o mis gibi kokan pudrasından sürecektim ama izin vermemişti" Huysuzluk evde başlamıştı yani. Durakta sarı değil de beyaz olanlardan bir tanesine binmiştik ama benim avaz avaz "önde ben oturacağım buradan hiç bir şey göremiyorum" diye ısrarla bağırıp ağlama numarası yapmam önde oturan kokona teyzenin kızgın kızgın dönüp bana bakması bile işe yaramamıştı. Devreye annem girmiş ve teyzeden rica etmesi ile zırlamam son bulmuştu.

Daha sonraları bu dolmuş taksilere Üsküdar'da faaliyet gösterirdi. Şimdilerde olduğu gibi hepsinin yerini yeni modeller aldı. İstanbul'da değişmeyen bir şey kalmadı gerçi ama en azından nostalji tadında hayatımızın sonuna kadar ve yeni nesillere bir şeyler bırakmak adına sarı dolmuşlar gibi bir şeyleri bıraksalarmış ne güzel olurdu.

Ama bunu düşünecek kafalar olmadığı gibi estetikten yoksun yaptım oldu zihniyeti ile her şey yok oluyor.

En son dün sabah Kadıköy'den Taksim'e gitmek için bindim adı eskilerden kalan ama adı gibi eski kalmayan dolmuşa...

Ellerine sağlık, teşekkürler Banemin.




__________________
"Ey egosu boyundan büyük insan..
Bir gün ölüp toprak olacaksın. Bir tohum filizlenecek ot olacaksın, bir öküz seni yiyecek ve atık olacaksın.. Yani hep aynı kalacaksın."

  Alıntı ile Cevapla
15 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 03.03.2013, 18:17   #6
Çevrimdışı
Muradyum
...Çevre dostu...

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: İstanbul Caddelerinin Damalı Taksileri | Dolmuşlar

Teşekkürler Başakça..Sen de çocuk gözü ile ve başka açıdan katkıda bulundun.
Anlatrken,o çocukluğu yaşar gibiydin.





*
__________________
  Alıntı ile Cevapla
13 Üyemiz Muradyum'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 03.03.2013, 18:32   #7
Çevrimdışı
aakinaksoy
Tam Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: İstanbul Caddelerinin Damalı Taksileri | Dolmuşlar

Sevgili Banemin,

Yüreğimin derinliklerine işleyen,doyumsuz tatda ki yazım duyuş,düşünüş
ayrılığınızla beni o özel günlere götürdünüz.

İzin verirseniz küçücük bir katkımı değil de,belleğimde kaldığı kadarıyla minik bir anımı paylaşayım.

46 yıl önce, Üniversiteye yeni kayıt olmuştum. İstanbul'a ilk gelişimdi.
Anımsayabildiğim Karaköy'den Taksim'e çıkacaktım. Dolmuş kuyruğundaydım. Sıra bana geldiğin de 1948 yada 1950 model olduğunu düşündüğüm,ancak markasını bilemiyeceğim tuhaf bir otomobil durdu önümüz de.

Arabanın çamurlukları,jantları,dikiz aynaları,far karpuzları,kaportası,kapıları yani her yeri sarı-kırmızı boyanmış,şaşılası acayip bir şey. GS'lı olmadığım için irkildim binmekde. İkilemde kaldım.
Sıramı kaçırmamak adına bindim dolmuşa.

Dolmuşun içi işe bir başka alemdi. Sanırsınız GS müzesi. Her yer sarı-kırmızı.Tavan da Metin Oktay'ın volesi,Turgay Şeren'in planjonu, İsfendiyar,Kadri ve adlarını şimdi bilemiyeceğim diğer futbolcuların kartpostalları.

Vites kolunda bir tesbih o da sarı-kırmızı. Ön panelde bir buket çiçek sarı-kırmızı karanfillerden oluşmuş.

Dolmuşun sürücüsüne gelince:efendi,nazik,içden,çok saygılı. Gömlek yerine GS forması vardı üzerinde. Ceketinin mendil cebinde ise yine bir çiçek.

Sonradan öğrendim ki: GS tarihinin sembollerinden, Metin Oktay kadar
GS ile özdeşleşmiş, İstanbul'un en kibar şöförü olarak bilinen Karıncaezmez Şevki imiş adı. Çoraplarının bile biri sarı diğeri kırmızı imiş dediler.

Asla fanatik değilmiş. Dolu dolu gerçek takım sevgisi taşırmış yüreğinde.

GS'lı bir arkadaşım, o günlerde herkesin saygı duyarak anımsadığı, örnek insan Karıncaezmez Şevki'nin yaşam öyküsünü araştırıp bizlerle paylaşırsa çok sevinirim.

Baştan sona güzel hatıralarımızı barındıran bu özel paylaşımınıza, bu güzel insanı da katmak istedim.

Ellerinize,emeklerinize sağlık diyorum. Sevgi ile...
__________________
  Alıntı ile Cevapla
13 Üyemiz aakinaksoy'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 03.03.2013, 18:40   #8
Çevrimdışı
Banemin
» » » Çapulcu « « «

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: İstanbul Caddelerinin Damalı Taksileri | Dolmuşlar

Sevgili Akın bey ve Başakça,

paylaşmış olduğunuz güzel anılarınızla konuya yaptığınız katkı için asıl ben teşekkür ederim...


__________________
Ben hiç insan kaybetmedim...
Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim...

  Alıntı ile Cevapla
14 Üyemiz Banemin'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 03.03.2013, 23:27   #9
Çevrimdışı
Sevda
Dönersen Islık Çal..

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: İstanbul Caddelerinin Damalı Taksileri | Dolmuşlar

Çalan müzik ile, Banemin'in okumaya doyamadığım yazısı ile, nostaljik fotoğraflar ile sanki Emirgan'dan damalı bir taksiye bindim ve (tıpkı damalı taksiler gibi geçmişte kalan) diğer nazik İstanbul yolcuları ile, deri koltuklara karışan gazyağı kokusunu soluya soluya İstinye'ye geldim.

Eskiden herşey daha güzelmiş sanki. Taksiler bile!

Eline sağlık Banemin, çoook güzel bir konuydu.
  Alıntı ile Cevapla
13 Üyemiz Sevda'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 09.03.2013, 10:55   #10
Çevrimdışı
LaLe
Ne Mutlu Türküm Diyene

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: İstanbul Caddelerinin Damalı Taksileri | Dolmuşlar

Ben yetişemedim sanırım damalı taksilere. Pek hatırlamıyorum.

Ama annemden çok duymuşluğum oldu. Dolmuş çağını yakaladım ama



Yine İstanbul'un güzel bir nostaljisini anlatmış ve yaşatmışsın Banemin, ellerine sağlık.
  Alıntı ile Cevapla
10 Üyemiz LaLe'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
dama, dodge, dolmuş, gazyağı, istanbul, kahya, kartuş, kasetçalar, konsol, nebahat, pikap, sultan ahmet, taksi, taksimetre, şoför


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 06:34.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.