Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Kültür | Sanat | Edebiyat > Vitrindeki Kitaplar

Vitrindeki Kitaplar Kitap tanıtımları


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 27.01.2009, 00:42   #1
oneyouu
Ziyaretçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Bir Kitap Tanıtımı...

SAVAŞTEPE KÖY ENSTİTÜLÜ YILLAR*

Mutahhar AKSARI

Kemalist Devrim’in aydın- lanma kurumlarıydı, Köy Enstitüleri… “İkinci Paylaşım Savaşı’nın o zor koşullarında kurarak bin yıldır unutulan, dağda, bayırda kendi kendine açıp solan köy çocuklarına özgür birey olma bilinci, vatan ve ulus sevgisi kazandıran, varsıllığın, yoksulluğun, baskı ve sömürünün bir kader olmadığını anlamalarının ve çağdaş uygarlığın yolunu açan yakın tarihimizin kayan yıldızı” Köy Enstitüleri'nin kuruluşunun 68. yılında yeni yeni yapıtlar yayımlanıyor…

“Savaştepe Köy Enstitülü Yıllar” da özellikle gençlere, ülkemizin “şu çılgın eğitimcileri”nin varlığını, ne yaptığını, neler başardıklarını anlatan ve aktaran önemli bir yapıt! Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği Balıkesir Şubesi’nce hazırlanmış. Toplam 60 Savaştepeli mezunun anılarıyla oluşturulmuş.

Bakın Savaştepe mezunları Köy Enstitüleri için neler diyor:

Necati Cebe: "Köy Enstitüsü'nde edindiğim iş sevgisi, çalışma disiplini
ve özgüven duygusu, bana tüm yaşamım boyunca başarıdan başarıya koşma yolunu açtı.” (s.117)
Bekir Soysal: "Bilgi öğrenmenin yanında, bilginin nasıl
öğrenileceğini öğreten okulların adıdır Köy Enstitüleri.” (s.242)

Mehmet Duru: "Müzik düzeyi, tarım çalışmaları, enstitülerin kuruluş
yıllarındaki temel kazma, harç karma, duvar örme, çatı kaplama gibi birbirine zıt görünen etkinlikler arasına sıkışarak başarılmıştı. Günün birkaç saatinde kazma, kürek kullanan eller, aynı günün başka bir saatinde doyulmaz ezgiler üretebilmişti. İşte aklın yordamıyla ve doğru yöntemle verilen eğitimin gücü…” (s.149)

Bahattin Fırtına: "Eğitim batağını yaratmış olan kültür ve bilim emperyalistlerinin ve yerli maşalarının etkilerinden arındırılmış bir eğitim… Çağdaş ölçülere uygun ‘bu dünyacı’, usçu, eleştirici, özgür bireyi yaratıcı ve sevgi üreten bir eğitim…” (s.162-163)

Av. Sabri Kurt: "Esasen hepimiz de fakir köy çocuklarıydık. Ortak pek çok yönlerimiz vardı. Kaymakamın kapısını çalmaktan korkan, hakkını arama yollarını bilmeyen, ezilen, horlanan bir nüfus kesiminden geliyorduk. Onları yokluktan, yoksulluktan kurtarmak, haklarını arama yollarını göstermek de bizlerin görevi derdik. Çeşitli bölgelerde yaptığımız bu gezilerde hiçbir zaman ve hiçbir şekilde etnik köken veya din mezhep konu edilmemiştir. Bizim için insan olmak önemliydi. İnsana insan olduğu için değer verilirdi. Mezhep veya etnik köken sorulmaz ve bilinmezdi. Eğer köy enstitüleri, bu faaliyetleriyle devam etmiş olsaydı, ulusumuz kaynaşmış bir kitle olmakta devam ede, ne şeriat tehlikesi, ne de etnik bölünme tartışması yaşanırdı.” (s.174)

M. Hıfzı Aksoy: "Hatta devlete bile yük olmuyorduk. Kendimiz yapıyorduk okuduğumuz, yattığımız, çalıştığımız yerleri. Kendimiz üretiyorduk yediğimiz meyveyi, sebzeyi, sütü, yumurtayı. Hem yetiştiriyor hem de öğreniyorduk. Aynı ellerle tutuyorduk kalemi, kalemi, kazmayı, küreği…” (s.196)

M. Özen: "Köy Enstitüleri kapatılmasaydı, Türkiye:’Emekçi üretir,
hortumcu tüketir’ durumuna düşmezdi.” (s.262)

Köy Enstitüleri üzerine yazı yazmaya kalkıştığımda çok zorlanırım. Yanlış yapmaktan korkarım. Çünkü, bu okullarda okumadım. Hakkında ne öğrendimse, hep kitaplardan öğrendim… Öğrenme sürecim 1974’ten bugüne devam ediyor. Bu nedenle hep onlara bırakıyorum söylenecekleri. Şimdi sizlere “Savaştepe Köy Enstitüsü”nü mezunların/Kurucu Müdür Sıtkı Akkay’ın cümleleriyle tanıtacağım:

“Köye vardığımda, köylünün, ihtiyar heyetinin, Nahiye Müdürünün benden kaçınır, çekinir tavırlar takındıklarını gördüm. Toprakları satın alındığı zaman köylünün az zarar göreceği bir semt düşündük. Çakmak mevkiinin müsait olduğu söz birliği ile kararlaştırıldı. Çok harap halde olan ilkokulun alt katındaki birkaç büyük oda maksada kâfi gelmeyecekti. Harap bir mescidi tamir ederek kullanmayı da toplantıda temin ettim. 16 Nisan 1940’da iki vagon eşya, büyükbaş 7, küçükbaş 18 hayvanla Savaştepe’ye geldim. Eşyaları taşıyacak işçi ve araba bulamadım. 1940 Mayısında 80 mevcutlu eğitmen kursumuz çalışmaya başladı. 20 Haziran 1940’ta Enstitüye 40 öğrenci aldık. Köyün eski mezarlığında bir iki pavyon yapmayı kararlaştırdık. Eskişehir-Çifteler Köy Enstitüsü’nden 22 kişilik bir öğrenci grubu yardımımıza geldiler. Büyük gayret ve fedakârlıkla çalıştılar. Dört ay içinde 300 öğrencinin her türlü ihtiyacını karşılayacak bir okul binası ile bir yemekhane, bir mutfak, hamam, çamaşırhane pavyonu ve bir idare binası yaparak içerisine girdik.Arızalı bir sahadan geçen yolu yapmayı ön plana aldık. Tuğla, kiremit, taş, kiremit ihtiyaçlarımızı kendimiz hazırlıyoruz. Bu yıl 280 bin tuğla, 120 bin kiremit yaptık.” (s.13-15)

“Kerime öğretmen bize dikiş öğretiyordu. Hem iç çamaşırlarımızı ve elbiselerimizi dikiyor, hem de binaların yapımında çalışan erkek arkadaşlarımıza yardım ediyorduk. Yorulsak, aç kalsak, düşsek, üşüsek de hiç kimse halinden şikayet etmiyordu. İşini bitiren ötekinin yardımına koşuyor, hasta olunca birbirimize bakıyorduk.” (s.55-56)

“Okulda beslenmemiz çok iyi idi. Her gün iki çeşit yemek çıkar, birisi mutlaka etli olurdu. Sık sık tatlı verilirdi.” (s.118)

“Dershanede dörder kişilik masalarda oturuyorduk. Her masada birer takım kitap, iki yüz yapraklı birer sarı yapraklı defter, birer kalem vardı. Öğretmenlerimiz adlarımızı numaralarımızla beraber söylüyorlardı. Okulumuzun etrafını Karaçam ormanlarından getirdiğimiz çamlarla donattık. Biz onlara, onlar bize bakarak büyüyüp gidiyorduk. Daha çabuk büyümeleri için hem su veriyorduk hem de mandolinlerimizle türküler söylüyorduk.” (s.137)

“Hafta sonu toplantıları bize, haklarımızı korumayı, başkalarının haklarına saygı göstermeyi, eleştiri ve özeleştiriyi öğretti. Demokrasiyi yaşattı. Kişiliklerimizi geliştirdi. Cesaretimizi arttırdı.”(s.93)

“Herkes müzik derslerine mandolinleriyle giriyor. Pikniğe giderken, tarım çalışmalarında mola verirken, içimizde iyi mandolin çalanların çaldıkları ezgilerdi bizi en çok dinlendiren etken… Müzik, yaşantımızın ayrılmaz bir parçası olmuştu.” (s.147-148)

“1943 depreminde Adapazarı büyük bir yıkıma uğramıştı. 6 enstitüden 17’şer kişilik ekipler geldi. Gazi ve Sakarya ilkokullarının bahçelerine her ekip üçer ev yaptı. Adapazarı halkının yardımına koşan Kızılay ve Köy Enstitüleri’nden başka bir devlet kurumu görmedik. Ödül olarak 40 günlük bir yurt gezisini hak ettik.” (s.175)

“Çomaklı, tarım işleri ile uğraştığımız, bataklıktan çiftliğe dönüştürdüğümüz yerdi. Dere boyuna bentler kurup, arklar açarak su getirdik. Okulun gereksinimi olan sebzenin tümü oradan karşılanıyordu. Kır kesimlerdeki ahlatları aşılayıp armuda dönüştürmüş, yüzlerce meyve fidanı yetiştirmiştik.” (s.193)

“Okula günlük gazete gelir, kantinde satılırdı. Gazetelerin olduğu yerde bir kutu vardı. Gazete alan kişi parasını o kutuya atardı. Bu da öğrenciye güven duyma ve dürüstlük açılama bakımından çok çarpıcı bir uygulamaydı.” (s.227)

“Beş yıllık çabalarımız sonunda gurur duyacağımız 1000 kişilik bir eğitim kültür kenti oluşmuştu. Böylece 30 çeşitli yapı, 500 dekar bahçe, meyvelik ve tarım alanları, ara yollar, spor ve oyun alanı tamamlanmıştı. Eğitim sürekli 12 aya göre ayarlıydı. Yılda her öğrencinin en az 20 kitap okuması önerilirdi.” (s.88-89)

***


Son bir kez daha Kurucu Müdür Sıtkı Akkay’a kulak verelim:”EN KUVVETLİ BİLGİLER İŞ YAPARKEN, İŞ VASITASI İLE ÖĞRENİLEN, KAZANILAN BİLGİLERDİR. Enstitüyü emeğimizle kurarken giriştiğimiz işler bize okullarda asla rastlamadığımız ve öğrenmediğimiz birçok şeyleri, hayatın bütün gerçeklerini öğretti. Öğrencilerimiz örsle çekiç arasında dövülen çelik gibi dövüle dövüle her bakımdan geliştiler. Hiçbir engelden korkmayacak kadar iradeli bir hale geldiler. Hepimizin hayat görüşlerimiz sağlamlaştı.” (s.16)

***

21. yüzyıla girerken yaşadığımız eğitim sorunlarının çözümünde Y. Ziya Özdemir ile aynı düşüncedeyim: "Köy Enstitüleri’nde uygulanan öğrenci merkezli, sanat merkezli, demokrasi merkezli ulusal, bilimsel, laik, karma ve uygulamalı eğitimin tekrar hayata geçirilmesi…” (s.344)
Köy Enstitüleri Eğitim Sistemi’ni kuracak/gerçekleştirecek iktidarlara tez zamanda ulaşmamız dileğiyle, Köy Enstitüleri’ni yaratanlara başta İsmail Hakkı Tonguç ve Hasan-Âli Yücel olmak üzere sonsuz saygılarımı sunuyorum…18.03.2008

* SAVAŞTEPE KÖY ENSTİTÜLÜ YILLAR, Hazırlayan: Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği Balıkesir Şubesi, Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği Yayınları, Birinci Basım, Haziran 2006, İzmir, 344 sayfa.
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
kitap, tanıtımı


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 10:59.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.