Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Türk ve Dünya Tarihi > Türk Tarihi


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 03.01.2021, 16:35   #1
Çevrimdışı
OkyanusunKalbi
WoodStock

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Sibirya'nın Güneyinde Bir Türk Boyu, Türk Cumhuriyeti; Tuva Türkleri

Sibirya'nın Güneyinde Bir Türk Boyu, Türk Cumhuriyeti; Tuva Türkleri

Sibirya'da Bir Türk Cumhuriyeti Tuva
Tuva Güney Sibirya'da özerk bir Türk cumhuriyetidir. Tuva cumhuriyeti, adını, Türk halklarından biri olan Tuvalardan alır. Tıva Cumhuriyeti olarak da Türkiye Türkçesinde kullanımı vardır.

Yüzölçümü 170.500 kilometre karedir. Nüfusu 313.612 kişidir.

Tuva, kuzeybatısında Hakas Özerk Cumhuriyeti, batısında Altay Özerk Cumhuriyeti, güneyinde Moğolistan, doğusunda Buryat Özerk Cumhuriyeti çevrelenmiştir.

Eski devirlerde de Tuva, Toba, Tuba gibi adların Türk dilinin Küçük ünlü uyumundan dolayı halk ağzında Tıva olması gerekmektedir.

Zaten günümüz Tuva Türkleri kendilerine bu ses uyumundan dolayı Tıva derler.

Orijinal şeklinin Toba olduğu düşünülmektedir. Toba, toplum anlamına geldiği sanılır.

Yenisey akarsuyunun eski adının Toba olduğu ve Toba akarsuyu çevresindeki Türk yerleşimcilere Toba dendiği söylentisi bulunmaktadır.

Tuo-ba Türkleri içinde Hun, Dingling, Kırgız, Jujuan, Wuhuan ve doğu Siyanpileri gibi 31 topluluk bulunuyor.

Bir Çin, Bir Rus İşgali

Tuva Cumhuriyeti, 1860 yılındaki Rus-Çin antlaşması gereğince Rus tüccar ve göçmenlerine o günkü adı ile Uranhay-Uygur Türklerinin ülkesinde yerleşme müsaadesi verilmişti.

Tuva'ya Rus istilası başlamıştır. Aynı zamanda Çin işgali de söz konusudur.

1883 yılındaki Tuva ayaklanmasında Çin yönetimi çok sayıda Tuva Türk'ünü öldürmüştür.

Tuva Türklerine karşı tam bir soykırım yapılmıştır.

Soykırımdan kaçan bazı Tuva Türkleri Altay ve Hakasya'daki başka Türk topluluklarına sığınmıştır.

Vatansever Tuva halkı ise 1911 yılında Çin'deki karışıklıkların olmasından da imkânını bulup bağımsızlığını ilan etmiştir. Fakat bu bağımsızlık uzun sürmedi.



3 yıl sonra Rusya'nın denetimine dahil edildi. Yani 1914'te Ruslar tarafından işgal olunmuştur.

1912-1918 yılları arası Tuva'ya gelen Rus nüfusu % 300 artmıştır. Rusya'daki 1917 Bolşevik Devrimindeki otorite boşluğunda Tuva'da Bolşevikler (komünistler), Beyaz Ordu (Rus çarı taraftarı Ruslar), Çinliler, Moğollar ele geçirme mücadelesine girişmişlerdir.

Özellikle Kızıl (Çarlığa karşı Rus komünistler) ve Beyaz (Rus çar taraftarları) Rusların çatışmasında binlerce Tuva Türk'ü öldürülmüştür. Tuva Türklerinin gıda malzemelerine ve hayvanlarına el koymuşlardır. 18 Temmuz 1918 tarihinde toplanan Bütün Tuva Kurultayı (Huralı) Tuva'nın bağımsızlığını ilan etmiş, 1921'de Cumhuriyet olarak bağımsızlığını tekrar kazanmıştır.

13-16 Ağustos 1921 tarihinde Tuvanın bütün bölgelerinin önderlerinin katılımı ile Oyun (Tandı) ilçesinin, Sug-Bajı (Subaşı) adlı köyünde millî bir toplantı gerçekleştirilmiştir.

Bu toplantıdaki üyelerden Buyan Badırgı ise "Bundan sonraki toplantıları Tuvalar kendi aralarında yapmalıdır. biz kendi meselelerimizi, geleneklerimizi Ruslardan daha iyi biliyoruz" diye görüş bildirmiştir.


1925 Kasım ayında Moğolistan, Tuva'nın bağımsızlığını tanımış ve diplomatik ilişkiler başlamıştır.

Tannu Tuva Halk Cumhuriyeti kurulmuştur.



İkinci Dünya Savaşı’nda Nazilerin Korkulu Rüyası



Rusya’nın Sibirya bölgesinde yaşayan Tuva Türklerinin, İkinci Dünya Savaşı’nda Nazi birliklerinin korkulu rüyası olduğu ortaya çıktı. Nazi birliklerinin “Bu bizim savaşımız!” sloganıyla çatışmaya giden Tuvalılarla, karşı karşıya...

Rusya’nın Sibirya bölgesinde yaşayan Tuva Türklerinin, İkinci Dünya Savaşı’nda Nazi birliklerinin korkulu rüyası olduğu ortaya çıktı. Nazi birliklerinin “Bu bizim savaşımız!” sloganıyla çatışmaya giden Tuvalılarla, karşı karşıya gelmekten korktukları belirtildi.

Rus tarihçi Aleksey Rudeyeviç savaş yıllarında Tuva Türklerinin kahramanlığını kaleme aldı. Rudeyeviç'e göre 21 Haziran 1941’de Nazi lideri Adolf Hitler’in Sovyetler’e saldırmasından 1 gün sonra Tuva Cumhuriyeti Almanya’ya savaş ilan etti. O dönem Tuva bağımsız cumhuriyet idi. Tuvalılar savaşa katılmak için SSCB lideri Josef Stalin’e mektup yazarak, “Sizinleyiz, birlikteyiz. Bu aynı zamanda bizim de savaşımız!” diyerek istekte bulundu. Rudeyeviç, “Askeri eğitimin ardından Tuva atlı birlikleri savaşa katıldı. Nazi birliklerine saldıran Tuvalılara Almanlar 'Kara Ölüm' (Der Schwarze Tod) lakabı takmıştı. Onlar Almanları esir almıyordu, öldürüyordu.” şeklinde konuştu.




Atilla'nın Orduları Gibi Savaşıyorlardı

Tuva Türklerinin Hun İmparatoru Atilla’nın orduları gibi savaştığına işaret eden Rus tarihçi, “Tuvalılar kahramanca savaşıyordu. Nazilerin gözlerini açmasına fırsat tanımıyorlardı. Hayatını kaybediyor, ama bir adım geri çekilmiyorlardı.” dedi.

Ölen asker arkadaşlarının öcünü almak için Tuvalıların ulusal kıyafetlerini giyerek Nazilere ani saldırılar yaptığına işaret eden Rus tarihçi," Konuyla ilgili Sovyet komutanları Genelkurmay Başkanlığı’na gizli bir telgraf gönderdi.

Yazıda Tuvalıların gece saatlerinde Alman birliklerine saldırılar yaptığına dikkat çekildi. Onların yakalanması için Almanya’dan getirilen özel kurt köpeklerinin işe yaramadığı ifade edildi. Üzerlerinde ayı, kurt, tilki derisinden hazırlanan avcı kıyafet ve ayakkabılar, kurt kemikleri ile 'silahlanan' Tuva Türklerinin izini özel eğitimli köpekler bulmakta zorlanıyordu." ifadesine yer verdi.


Rus tarihçi makalesinde, savaş yıllarında toplam 80 bin nüfusu olan Tuva Türklerinin yaklaşık 8 bininin savaşa katıldığı, 6 bin kişinin çeşitli kahramanlık madalyası ile ödüllendirildiği ve 2 Tuva kökenli askere en üst ödül SSCB Kahramanı madalyası verildiğini hatırlatıyor.

Tuva halkının Sovyet ordusuna 80 milyon rublelik altın, 50 bin at, 750 bin baş hayvan, ve ayrıca tonlarca çeşitli gıda ürünleri ve giysi yardımında bulunduğu belirtildi.

1944 yılında Tuva Cumhuriyeti kendi isteğiyle SSCB’ye dahil oldu.


Tuva Türkleri ve Khömey


Tuva… Ergenekon destanının anavatanı… Yenisey nehrinin çağladığı bu topraklar, gök tanrı inancının ve Orta Asya şaman geleneğinin filizlendiği coğrafya aynı zamanda.

Burası Anadolu’dan 5000 kilometre uzakta, güney Sibirya’nın Çin ve Moğolistan’la buluştuğu sınırda dünyanın en iyi korunmuş kadim kültürlerinden birisine ev sahipliği yapıyor.

Geleneksel müzikleri olan Gırtlak şarkıları, işte bu ıssız bozkırların vatanında yankılanıyor. Şaman ritüellerinden kaynağını alan büyük bir kültürel zenginlik gırtlak şarkıları. Farklı coğrafyalarda da karşımıza çıkan bu geleneksel müzik türü, Altay ve Tuva Türkleri arasında çok yaygın.


Bu müzik türünü icra edenler, gırtlaklarının alt bölgesindeki kasları kullanarak aynı anda iki veya üç farklı nota seslendirebiliyorlar.

Bazı arkeologlar bu vokal tekniğinin göçer Türk topluluklarıyla Anadolu’ya kadar taşınmış olabileceğini düşünüyor. Teke yarım adası ve Burdur civarındaki yörüklerde boğaz havası olarak bilinen bir teknikle benzerlikler taşıyor.

Temelde 5 farklı icra çeşidi var. Bunlar arasında olan kömey (hömey de deniyor), ağız gırtlak ve yutakta oluşan rezonansla çok uzaklardan bile duyulabiliyor.

Seslerin perde ve melodi zenginliği kısıtlı olsa da gırtlak şarkıları, bozkır insanlarının sesini asırlar öncesinden bize ulaştırıyor.

Tuva cumhuriyetinde yaşayan türkler, gırtlar şarkılarını ve kömey tekniğini yaşatmaya devam ediyor. Kutlamalar ve törenlerin ayrılmaz bir parçası olan gırtlaktan şarkı söyleme geleneği, Tuva’da yüzyıllar boyunca nesilden nesile aktarılarak yaşatılmış.



Tuva Türklerinin Dini İnanışları


Tuva Türk'leri birkaç dinin ve kültürün kesiştiği noktada yer almaktadır. Aynı topraklarda Hristiyanlar, Buddalar ve Şamanlar barış içinde hayat sürdürmektedirler.



XIII asırda Tuvaların Moğol İmparatorluğuna dahil olmalarıyla Budda ile tanışıklıkları başlar. Fakat bu dinin kabulu ve yaygınlaşması ancak Tuvaların Çın İmparatorluğuna XVIII asırda katılmalarıyla gerçekleşir.

Budda dini Tuva halkının geleneksel örf ve adetlerini önemli ölçüde etkilemiştir. Tuvalar iki dinin arasında kendi hayat şartlarına uygun şekilde geleneklerini oluşturmuşlar.

Şamanlık ve Budda Tuvaların beşikten mezara kadarki tüm geleneklerine yansımıştır. Günümüzde de Tuvada senkretik (karışmış) dini görüş yaygındır. Günlük hayatlarında Tuvalar her şeyi Şaman inanışlarına göre uygularken en çok hastalıkta bu uygulamadan medet unmuşlar. Tuvalar insan dünyasıyla ruh dünyasının arasında köprü oluşturan Şamanlığın insan sağlığını geri döndürdüğüne inanırlar.

Şaman adetlerini uygularken transa geçen şaman, ruhların arasında bulunduğunu ve orada gördüklerini etrafındakilere anlatır.



Tuva Türkler'inin Şaman inançlarına en yakın bağlantısı olduğunu düşündükleri değer bir adetleri de gırtlak şarkılarıdır. Tuvalar buna " höömei" derler. "Höömeinin" en büyük özelliği ise bunu söyleyen kişinin iki yada daha fazla sesi aynı anda çıkartmalarıdır. 1865 yılında ilk defa kayıda alınan " höömei " Avrupalı dinleyiciler tarafından çok büyük ilgi görmüştür. Günümüzde "höömei" bir kaç kişi tarafından koro şeklinde de söylenmekte. Bunlardan en iyi tanınmış olanı Huun- Huur- Tu grubudur.

Tuvaların diğer ilginç adetlerinden biri de misafirlere ilk geldiklerinde tuzlu çay ikram etmeleridir. Misafirin isteğine göre çaya süt ve yağ da ilave ederler. Tuvalıların bu geleneksel tuzlu çayları özel olarak yeşil çaydan yapılır. Tuzlu çay harareti alır, susuzluğu giderir ve vücudun tuz oranını dengede tutar. Süt ve yağ eklendiği zaman da tokluk hissi verir.

Tuva Türk'leri kendi örf ve adetlerine bağlı bir halk olup günümüzde de bunları yaşatmaya devam ediyorlar...

Shurubu Kayhan




Tuva Türklerinin Yöresel Halk Oyunları




Peki Tuva Türklerinin yöresel halk oyunları ile Anadolu'nun zeybeğinin birbirine nasıl benzediğini bilir misiniz?

Sosyal medyada gündeme gelen bir videoda Tuva Türklerinin bir festival açılışında yaptığı yöresel dans gösterinde, dansçıların figürleri ile zeybek arasındaki benzerlikler izleyenleri adeta büyüledi.

Söz konusu dansın bazı versiyonlarında bu uyumdan etkilenenler fon müziğine zeybek koyarken, iki dans arasındaki uyum adeta gözler önüne serildi.

www.youtube.com/watch?v=s1Ai-xSg3Tg
Kaynak
  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz OkyanusunKalbi'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 03.01.2021, 20:10   #2
Çevrimdışı
Insanlikarayan
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Sibirya'nın Güneyinde Bir Türk Boyu, Türk Cumhuriyeti; Tuva Türkleri

Birazini okuyup, bayagi begendim!.



Su Fasist Hitler döneminin kara belasi en hosuma giden yer olsada, Chronikte bir sayfa acip, gerisini sonraya birakacagim!.
__________________

-Gurbet Ellerde Aldatılamadı-





Türkiyede
yasamasa bile!.
Ne Mutlu Türk'üm Diyebilene!.
  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz Insanlikarayan'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 09.01.2021, 18:48   #3
Çevrimdışı
OkyanusunKalbi
WoodStock

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Sibirya'nın Güneyinde Bir Türk Boyu, Türk Cumhuriyeti; Tuva Türkleri

Yaşadığı yeri haritada gösteremezsiniz ama Tuva Türklerinin konuştukları dil öz Türkçe.




Dinimiz başka Dilimiz Türkçe Rusya’nın Sibirya bölgesindeki Tuva Türklerinin kullandığı Türkçe ile Türkiye’de kullanılan Türkçe’nin birbirine yakınlığı dikkat çekiyor.

Sosyal medyada gündeme gelen bir videoda kendi çalgısını yaptığını belirten bir Tuva Türkü’nün kullandığı dilin, Türkiye’de konuşulan Türkçe ile benzerliği dikkat çekti.

Adının Papizan Badaroğlu olduğunu söyleyen halk sanatçısı, Tuva milletinden olduğunu ve soyunun Adar İrgil’e dayandığını söylüyor.

Kendi yaptığı telli çalgının ardından Topşul olduğunu anlatan Badaroğlu, Tuva Türkçesiyle konuştuğunu ve dilinin Türk dili olduğunun altını çiziyor.




"Dinimiz başkadır" diyen halk sanatçısı tekrar tekrar dilimiz Türkçe’dir diyerek Türklük vurgusunda bulunuyor.

Üç telli çalgısından bahseden Tuva Türkü, çalgının ön yüzünün koyun derisinden yapıldığını söylüyor.

Tuva Türklerinin Dinlerine Dair

Günümüzde Tuva Türkleri hem Gök Tanrı inancının günümüze yansıması olan Şamanizm'i hem de Tibet Budizmi olan Lamaizm'i benimsemişlerdir.

Büyük çoğunluğu eski Sovyet bilim insanları olan bir kesim (Mikaylovskiy, Haruzin, Potapov, Alekseev gibi) Şamanlığı Türklerin orijinal dini kabul ederken, aralarında Mircea Elide, Jean Paul Roux, V. Jochelson, V. Bogoras, Hikmet Tanyu, Osman Turan, İbrahim Kafesoğlu'nun da bulunduğu bilim insanı ve yazarlar ise şamanlığı bir din değil Kuzey Asya topluluklarının dini duygularını içeren ve öteki alem varlıklarına hükmeden bir tür kült olarak görmektedirler.




Antik ve Orta Çağ’daki çok yaygın olan sihirlerden farkı, onların kişisel olmalarına karşılık, şamanlığın başta Orta Asya ve Kuzey Asya halkları olmak üzere, Hunlar, Göktürkler, Oğuzlarda Türkiye de Anadolu da, Alevi ve Bektaşilerde Altay ve Tuva Türkleri'da, Tunguzlar’da, Moğollar’da, Mançular’da, Laponlar’da, Eskimolar’da, Vogullar’da,

Ontiyaklar’da,Samoyedler’de, Kafkaslar’da, Hindistan’da, Çin’de, Japonya’da, Endonezya’da, Malezya’da, Polinezya’da, Avustralya’da, Büyük Okyanus’un diğer adalarında, Alaska’da, Grönland ve İzlanda’da, Kuzey Amerika’da, Guyana’da, Amazon bölgesinde ve Afrika’nın birçok yerinde (ufak tefek ayrılıklar bir yana) temel ilkeler değişmemek koşuluyla az ya da çok kalabalık cemaatin bulunmasıdır. Şamanlığın ne zaman ortaya çıktığı, ne gibi değişiklikler geçirdiği kesin olarak bilinmemektedir.

Şamanizm' in köken olarak anaerkil dönemde ortaya çıktığı tahmin edilmektedir, şaman sözcüğü için dört farklı görüş öne sürülmektedir ;

Şaman kavramı, Hindistan’daki Pali dilinde ruhlardan esinlenen kişi anlamına gelen "samana" sözcüğünden türemiştir,

Şaman kavramının kaynağı, Sanskritçe’de budacı rahip anlamına gelen samana sözcüğüdür,

Şaman kavramı, Mançu dilinde oynayan zıplayan, bir iş görürken sürekli olarak hareket eden anlamındaki saman kavramından gelir.

Tunguz kökenlidir. Yuçen dilinde "şan-man" büyücü demektir.

Sözcüğün Ön Türklerde asli Kam, kaman diger dillerde verilen adi Şaman'dir.




4 cesit şanan vardir, Ak, kara, sifaci ve kartal.
Türklerin göçlerle tüm kıtalara yayılması nedeniyle çeşitli topluluklarda ortak törenler ve geleneklerle şamanlar karşımıza çıkar.

Eski Mısırda, Mu ve Atlantis kıtalarında, Sümer tabletlerinde anlatılan birçok ergenlenmeyi şamanlar yaparlar, Türklerin kadim kültürü ve kayıp tarihlerin göksel bilgeleridirler.

Şamanların öğretileri diğer mistik ve ezoterik inanç ve oklit cemiyetlerden çok farklıdır. Ses ve dalga olarak titreşime girip rezonansa erdiğide kartal, kurt, ayı vb birçok hayvan donu yanı şekline girebilirler.





Şamanları tanımak için geçmişte Sovyetlerde araştırmalar ünlü Japon yönetmen Akira Kurosowa, Dersula Uzala filminden yolculuk sırasında Şamanlarıda konu etmiştir.

Kaynak- Video
  Alıntı ile Cevapla
OkyanusunKalbi'in Mesajına Teşekkür Etti
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
boyu, cumhuriyeti, güneyinde, sibiryanın, tuva, türk, türkleri


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 22:02.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.