Ayasofya'nın Baş İmamından 'Özdil ve Akman'ın Cesetleri Camiye Sokulmasın'

[@Tura]

Orjinal Mesaj Sahibi Canan

Hiç bir zaman.

Her konuda, safsataları süzgecimde bırakırım.

Süzgeci çöpe boşalt...

[@Canan]

Orjinal Mesaj Sahibi Tura

Süzgeci çöpe boşalt...

Tamam şef
Mobil Sürüm ile Gönderildi

[@Banemin]

Bunların hocalık yaptığı camiye benim de cenazemi sokmasınlar...

[@Canan]

Sevilay Yılman'dan Ebubekir Sifil'e tepki: Camiler Allah'ın evidir, kimin gireceğini sadece O bilir!

Habertürk yazarı Sevilay Yılman, Ebubekir Sifil'in Yılmaz Özdil ve Cüneyt Akman'la ilgili skandal sözlerine tepki gösterdi.

Habertürk yazarı Sevilay Yılman, Ebubekir Sifil'in Yılmaz Özdil ve Cüneyt Akman'la ilgili skandal sözlerine tepki gösterdi.

Özdil ve Akman için "Cesetleri camiye sokulmasın" diyen Sifil'e cevap veren Sevilay Yılman, "Son yolculuğunun nereden, nasıl olacağına kişi kendisi karar verir." ifadelerini kullandı.

Yılman'ın bugünkü yazısından ilgili bölüm şöyle:

Sonunda kimin cenazesinin nereden kaldırılacağı hakkında Diyanet İşleri Başkanlığı'na talimat veren din alimi de gördü güzel ülkem!

Kendisini nerede görüyor, pozisyonunu ne sanıyor bilmiyoruz artık...

Yalova Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi'nde öğretim görevlisi olan Ebubekir Sifil, sosyal medya hesabından açık açık gazeteci Yılmaz Özdil ile Cüneyt Akman'ın cenazelerinin camilere sokulmaması gerektiğini yazdı.

Peki niye?

Efendim bu gazeteciler yağmur duasıyla ilgili konuşurken alay etmişler.

Dün yazıyı yazmadan evvel girip arşivden bakındım Özdil ve Akman'ın yağmur duasıyla ilgili ne dediklerine.

Evet ti'ye almışlar.

"Ben şu an İzmir'deyim. Bize gavur İzmir diyorlar ama dua en çok burada tuttu. 3 günden beri burada yağmur var. Şimdi tabii önceki günkü yazımda da anlatmaya çalıştım. Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde astronom bile çalıştırılıyor. Dolayısıyla bilimden uzak bir kurum değil. Dolayısıyla astronomdan haberdar olan bir kurumun meteoroloji biliminden haberdar olamaması mümkün değil!" diyerek bayağı bir makara yapmış Özdil.

Ancak kullandığı bu ifadelerde namazla, İslami değerlerle veya yağmur duasıyla alay nerede var ben anlamadım.

Dalga geçtiği yağmur duası değil, meteorolojik verilere göre memlekette yağmur yağacağı zaten biliniyorken Diyanet İşleri Başkanlığı'nın halka yaptığı yağmur duası çağrısı!

Kaldı ki yağmur duasıyla alay etse n'olur?

Nihayetinde “Yağmur Duası” dediğiniz olay İslamiyet'e özel, İslami bir ritüel falan değil.

Daha semavi dinler yokken insanoğlunun kuraklıkla mücadele amacıyla bulduğu kökleri antik çağlara filan dayanan bir dua olayı.

Bu ritüelin tam tarihini öğrenmek isteyenler Sinan Meydan'ın geçen hafta Sözcü Gazetesi'nde kaleme aldığı yazıyı arşivden bulup okuyabilirler.

Esasa yani Ebubekir Sifil’in iki ismin cenazesinin camiye sokulmaması talimatına dönersek...

Dindar değilim ancak kim olursa olsun bir insanın öldükten sonra nasıl defnedileceğine, nereden son yolculuğuna uğurlanacağına değil bir ilahiyatçının...

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bile hakkı bulunmadığını bilecek kadar da Müslümanım!

Son yolculuğunun nereden, nasıl olacağına kişi kendisi karar verir.

Eğer bu konuda özel bir vasiyet bırakmadan göçüp gitmişse dünyadan...

Ailesi ne arzu ediyorsa o uygun görülür.

Bunun dışında kim ahkam kesiyorsa Allah’ın hükümlerine burnunu sokarak hadsizlik yapmış olur!

Çünkü semavi tüm dinlere göre camiiler, kiliseler, havralar Allah’ın evleridir.

Bu evlere kim girebilir giremez sadece O bilir!

Son olarak şu notu da düşeyim...

Ebubekir Sifil ya da onun bu skandal paylaşımına destek verenler bilmeli ki yaptıkları iş çok ama çok tehlikeli!

Büyük çoğunluğu Müslüman olan bir ülkede adı sanı verilerek insanların İslamiyetle, namazla, duayla alay ettiği yalanını uydurup bu insanların cenazelerinin camilere sokulmamasını istemek aleni kışkırtıcılıktır!

Bu insanları bağnazlara, yobazlara hedef gösterip aslında; ”Linç edin! Saldırın!” demektir!

Bu da hem insani olarak hem de hukuki olarak büyük suçtur!

KAYNAK

[@OkyanusunKalbi]

Birgün habertürk yazarı okuyacağım ve hak vereceğim aklımın ucundan geçmezdi.

[@Canan]

Habertürk'ten Fatih Altaylı da güzel verip veriştiriyor.

[@Tura]

Bizim Dembağlar cami imamı anlatıyordu.

Recep, Şaban, Ramazan ayları ile alay etmek için, Kemal Sunal denen adama İnek Şaban filimi çevirttiler.

Liyakatsız adam.
O günden beri bu adamın arkasında namaz kılmıyorum.
Yolda yakaldı, abi camiye gelmez oldun dedi.
Recep ve Ramazana hangi hayvan adını uygun gördüler dedim...yüzüme aval aval baktı.

Kanuni'nin aradığı imam profili....

Bilmem yalan bilmem doğru.
Yüksek ilimleri ve alet ilimlerini bilecektir.
Arapça, Farsça Latince ve Türkçe dillerine hakim olacak.
Kefere dini( Hiristiyan ve Musevi ) ile dinimiz İslam'ı mukayeseli olarak bilecektir.
İalhi yaza ve içtihatta bilim adamı olacak
Bir öğretmen standardına yakın Matematik ve Fizik bilecek
Ata binecek, ok atacak, savaş sanatını ve yasalarını bilecek.
Spor yapacak, güzel görünüşlü olacak ve güzel giyinecektir.
Sesi güzel olacak...müzik bilgisi olacak.
Evlenmiş olacak, tek eşli ve güzel bir eşi olacak...yakışıklı olacak...
Anatomi ilmini bilecektir.

Ayasofya imamına ithaftır.

[@OkyanusunKalbi]

"Fethullah Gülen ile aramı bozuyorlar" diye kimleri hedef aldı

"Camiye sokmayın" diyerek Türkiye'nin gündemine oturan ismin arşivdeki yazılarının üzerindeki toz kalktı... "Fethullah Gülen ile aramı bozuyorlar" diye kimleri hedef almıştı...

Yalova Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi'nde öğretim görevlisi olan Doç. Dr. Ebubekir Sifil'in Sözcü yazarı Yılmaz Özdil ve Tele 1 sunucusu Cüneyt Akman'la ilgili Diyanet'e seslenip "Cesetleri camilere sokulmasın, cenazeleri kılınmasın" çağrısı yapması büyük tepki çekmişti.

Sifil, zaman zaman yaptığı açıklamalarla gündeme geliyor.
Ebubekir Sifil'in arşivdeki bir yazısı yeniden hatırlandı…

ODATV’NİN HABERİNE KIZMIŞTI
21 Aralık 2009'da Odatv, Ebubekir Sifil'in yazısını haberleştirmişti. Söz konusu yazıda Sifil, o dönem “Fethullah Gülen cemaati” olarak anılan FETÖ’yü eleştirmişti.

Rıhle Dergisi’ni çıkaran Sifil, derginin dağıtımını “Fethullah Gülen cemaatine” yakın olan Cihan Dağıtım Şirketi’ne verdiklerini anlatmış, derginin fikirlerinden dolayı, şirketin dağıtımı artık yapmama kararı aldığını açıklamıştı. Sifil, dergide cemaate dönük hiçbir hakaret olmadığı halde sadece fikirlerinden ötürü dağıtımın kesildiğini söylemiş, “İşte bu, ‘cemaatçilik’ anlayışının tecelli tarzlarından birisidir. Madem ki bizim gibi düşünmüyorsun, o zaman bizim rezervlerimizi sineye çekeceksin” demişti.

Sifil, bu ifadelerinin Odatv’de “Cemaat İslami düşünceye karşı hoşgörüsüz” başlığıyla haberleştirilmesinin ardından Milli Gazete’deki köşesinde bir yazı kaleme almıştı.

ODATV’NİN HABERİNE "FETHULLAH GÜLEN İLE ARAMI BOZUYOR" DİYE KIZMIŞTI
2 Ocak 2010’da Milli Gazete’de yayımlanan “Bir açıklama” başlıklı yazıda Sifil, Odatv’ye gönderdiği açıklamasını köşesinde de paylaştı. Ebubekir Sifil bunu yapmaktaki amacının ise “tarafların, niyetimiz ve duruşumuz konusunda herhangi bir yanlış kanaate varmasına meydan verilmemesi” olduğunu açıkladı.

Sifil, FETÖ lideri Fethullah Gülen’den “hocaefendi” diye bahsettiği yazısında şu ifadeleri kullandı:

“Annemin hastalığı dolayısıyla yazılara ara verdiğim süreçte yaşanan bir gelişme dolayısıyla, aradan sonraki ilk yazıyı bir “açıklama” yazısı olarak tasarlamak zorunda kaldım. (Bu arada telefon ederek, e-posta göndererek anneme şifa dileklerinde bulunan bütün dostlara bir kere de buradan teşekkür ederim.)

Söz konusu gelişme Rıhle dergisinin dağıtımıyla ilgili bir yazım dolayısıyla yaşandı. Yazılara ara vermek zorunda kaldığım sürecin başında yazı işleri müdürümüz muhterem Necdet Kutsal’ı arayarak durumu bildirdim ve yazılara bir süre ara vermek zorunda kaldığımı köşemde okuyucuya uygun bir şekilde duyurmayı önerdim.

Yazı işlerinin tasarrufu, köşeyi boş bırakmaktansa, eski tarihli yazılarımdan seçmeler yaparak neşretmek şeklinde tahakkuk etmiş. Saygıyla karşıladım.

İşte o “eski tarihli” yazılarımdan birisi de 13 Nisan 2009’da okuduğunuz, “Cemaatli Olmak, Cemaatçi Olmak” başlıklı yazı idi.

www.odatv4.com sitesinin yöneticileri benim o yazımı Fethullah Gülen hocaefendiye yakınlığıyla bilinen oluşumlarla bilahare yaşadıkları bir gerginlik bağlamında gündeme getirdi ve 21.12.2009 tarihinde yayımladı. Birtakım bilgi yanlışları içeren bir sunumla takdim edilen o yazım, belli ki söz konusu gerginlikte kendi ellerini güçlendirmek gibi bir maksatla siteye konmuştu.

Durumdan haberdar olduktan sonra site yöneticilerine hitaben, sitede yayımlanması talebiyle bir yazı yazdım. Ancak aradan 10 günden fazla bir zaman geçmiş olmasına rağmen www.odatv4.com’dan herhangi bir geri dönüş olmadı.

Sorumluluk anlayışımız ve ilkelerimiz, söz konusu açıklamanın kamuoyuna duyurulmasını ve ilgili tarafların, niyetimiz ve duruşumuz konusunda herhangi bir yanlış kanaate varmasına meydan verilmemesini gerektirmektedir. Bu çerçevede kamuoyuyla paylaşma gereği duyduğum söz konusu yazım aşağıda.”

“NE BENİM ŞAHSİ OLARAK, NE DE RIHLE DERGİSİNİN, BAHSİ GEÇEN OLUŞUMLA İLGİLİ HERHANGİ BİR HUSUMETİ SÖZ KONUSU DEĞİLDİR”
Sifil’in Odatv’ye gönderdiği ve ayrıca köşesinde yayımladığı açıklama ise şöyle:

“Sitenizce alıntılanan söz konusu yazım, ilk olarak 13 Nisan 2009 tarihinde yayımlanmıştı. Annemin rahatsızlığı dolayısıyla -yazılarımın yayımlandığı- Cumartesi, Pazar ve Pazartesi (19, 20 ve 21 Aralık) günleri yazı yazamadım. Yazı İşleri’ne mezkûr günlerde yoğun hastane meşguliyetim dolayısıyla yazı yazamayacağımı bildirdim. Yazı İşleri, köşemin boş kalmasındansa eski yazılarımdan uygun gördükleri üç yazıyı seçerek zikredilen günlerde tekrar yayımladı.

‘Fethullah Gülen Cemaati’ olarak anılan oluşumla siteniz ve yetkilileriniz arasında birtakım tartışmalar yaşandığından haberdarım. Söz konusu yazımın ilgili kısmının bu tartışmalar üzerine sitenizce alıntılanmış olması, “düşmanımın düşmanı” mantığıyla yapılmış bir iş belli ki. Oysa ne benim şahsi olarak, ne de Rıhle dergisinin, bahsi geçen oluşumla ilgili herhangi bir husumeti söz konusu değildir. “Cemaat”le aramızdaki anlaşmazlık Dinlerarası Diyalog bağlamında yaşanmaktadır ve fakat benim (ve Rıhle dergisinin) bu meseleye itirazım ile sizin cemaatle yaşadığınız tartışma arasında herhangi bir ortak nokta mevcut değildir.

Yazımın ilgili bölümü sitenizde takdim edilirken benden ve Rıhle dergisinden “İslamcı” olarak bahsedilmesi bir başka yanlışlık. Bu sıfatı şimdiye kadar ne ben kendi hakkımda kullandım, ne de Rıhle dergisi kendisini böyle takdim etti.

Yine söz konusu takdimde “Cihan Dağıtım Şirketi” diye bir şirketten söz edilmektedir. Böyle bir şirketle benim ve Rıhle dergisinin herhangi bir ilgi ve irtibatı bulunmadığı gibi, ilgili yazımda da böyle bir isimden kesinlikle söz edilmemiştir.

İlk defa 8 ay önce yayımlanmış olmasına rağmen söz konusu yazımın, aradan 8 ay geçtikten sonra ilginizi çekmiş olması düşündürücü bir durum. Yazımın, cemaatle aranızdaki tartışmaya “malzeme” yapılmış olmasını esefle karşıladığımı ve kesinlikle onaylamadığımı bilmenizi isterim.

Yine yazımın sitenizce alıntılanması üzerine gönderilen okuyucu yorumlarının önemlice bir kısmında şahsıma ve Fethullah Gülen cemaatine hakarete varan seviyesiz ve ciddiyetsiz ifadeler yer alıyor. Böyle bir şeye vesile olmanın sizde ne türlü bir etki yaptığını bilemem, ama benim bu yorumları seviye ve ciddiyetle bağdaşır bulmam mümkün değil.

Bu değerlendirmelerimin ilkeli ve sorumlu yayıncılık adına sitenizde aynen yayımlanmasını bekliyorum.”

Odatv.com