'Mutlu Olmanın En Kolay Yolu'

[@Suzim]

Psikiyatrist Rıdvan Üney 'Mutlu Olmanın En Kolay Yolu'

Bireyselliğin ön planda olduğu günümüzde duyguları pozitif yönde etkileyen oksitosin hormonun azaldığını vurgulayan Psikiyatrist/Psikoterapist Yrd. Doç. Dr. Rıdvan Üney, son dönemdeki pisikolojik araştırmaların insanlarda mutluluk ve güven ile ilgili tıbbi çalışmalara yoğunlaştığını söyledi: "Yalnızlığın ve bireyselliğin yoğun yaşandığı günümüzde 'neden mutlu değiliz ve neyi eksik yapıyoruz'u açıklamak gerekliliği doğmuştur. Bilim, bu duyguları sağlayan hormon olarak oksitosini işaret etmiştir" dedi.

AŞK, EMPATİ, GÜVEN...

Oksitosin hormonunun beyinde üretildiğini ve en çok da üremeyle ilişkili olduğunu aktaran Üney, "Doğum ve doğum sonrasında yüksek miktarda salınır. Ancak diğer dönemlerde de kadın ve erkekte beyinden salgılanmaktadır. Doğumdan sonra annelik davranışını sağlayan bir hormondur. Diğer zamanlarda ise güven, eşler arasında bağlılık, aşk, sosyalleşme, karşı tarafı anlama ve endişelerin yatışması gibi işlevleri vardır. Eksikliğinde kendini beğenme, güvensizlik, toplumdan uzaklaşma, psikolojik rahatsızlıklar, yalan eğilimi artmaktadır" diye konuştu.

"SARILIRSAK, BİRBİRİMİZE DOKUNURSAK OKSİTOSİN HORMONU SALGILANIR"

Günlük hayatta oksitosin salgılanmasını artıran en kolay yöntemin sarılmak olduğuna vurgu yapan Güney, "Yorgunluk, yoğunluk, günlük stresler, yalnızlık, güvensizlik, kavgalar, çatışmalar, birbirine zaman ayırmama, ekonomik sorunlar gibi nedenlerle sarılmayı unutmuşuz gibi görünüyor. Sarılırsak, kucaklaşırsak ve birbirimize dokunursak oksitosin hormonu salgılanır" önerisinde bulundu.

OKSİTOSİN NEDEN ÖNEMLİ?

Yrd. Doç. Dr. Rıdvan Üney, oksitosin hormonunun yarattığı 20 faydayı şöyle sıraladı:

1. En kolay mutluluk sağlama yoludur.
2. Güvende hissederiz. Hayatla daha kolay baş ederiz.

3. Güven veririz. Arkadaşımızın, eşimizin, çocuğumuzun kendisini daha güvende hissetmesini sağlarız. Onların kendine güvenlerini artırırız.

4. İletişimimiz daha iyi olur, karşımızdakini anlamak ya da anlaşılmamız kolaylaşır.

5. Endişelerimiz azalır. Karşımızdakinin endişelerini yatıştırırız.

6. Daha sosyal oluruz. Toplum içinde kendimizi daha rahat hissederiz.

7. Daha az gergin oluruz. Stresle daha rahat baş ederiz.

8. Rahat uyuruz ve daha iyi hislerle uyanırız. Yeni güne daha hazır başlarız.

9. Yakınlarımızı karşı daha koruyucu oluruz.
10. Daha şefkatli oluruz.
11. Rahat hissederiz.
12. Arkadaşımıza eşimize çocuğumuza bağlılığımız artar. Sadakati artırır.

13. İlişkilerimizi daha samimi ve yalandan uzak yaşamamızı sağlar.
14. Hamileliğin daha rahat geçmesini sağlar.

15. Annenin doğum sonu depresyonunu engeller, lohusalık dönemini rahat geçirmesini sağlar. Süt gelişini kolaylaştırır.

16. Eşimizle yaşamımız daha kaliteli olur.

17. Eşimizi daha çekici bulmamızı sağlar.

18. İlişkilerimizde bizi kavga, çatışma ve tartışmalardan korur.

19. Âşık olmanızı, aşkı korumanızı sağlar. Aşk acısını hafifletir.

20. Belki de çağımızın en büyük sorunu depresyona karşı koruyucudur. En basit, en kalıcı ve en kolay şekilde günlük yaşam stresleriyle baş etmemizi sağlar. Uzun, yorucu psikolojik/psikiyatrik tedavi sürelerini kısaltır.

Aktüelpsikoloji.com

[@Gülümsün]

Ellerine sağlık. Suzim Teşekkürler.

[@OkyanusunKalbi]

Son sarıldığım kişinin kemiklerini kırıyordum. Yani bi sarılırım katır kutur ses çıkarmadan bırakmam. Buralarda sarılırken arkasını pataklaya pataklaya sarılıyorlar. Evreşe'ye bayramda gittiğim zaman çelik zırhımı kuşanıyorum, yoksa ciğerlerimi söküyorlar.

Türk insanına özgü davranışlar galiba. Oksitosin hormonu fışkırıyor her yerimizden.

[@Ben kimim]

Sarılmanın çeşitli türleri vardır.
"İnsana sarılmak" ( İnsanlar da çeşitlidir her insana sarılamazsınız)
Ayıya sarılmak
Oduna sarılmak


Sarılmakla mutlu olunsaydı dünyada mutsuz insan kalmazdı.

[@Canan]

‘Sarılmanın kendi içinde bir şifası var'

Sarılmak özgüveni arttırıyor, çocuğun kendini iyi hissetmesini sağlıyor. Ebeveyniyle sıcak ilişki kuran çocuğun duygusal zekâsı da yüksek oluyor, yalan söylemeye ihtiyaç duymuyor. Sarılmak aynı zamanda stresi azaltıp bağışıklık sistemini de güçlendiriyor.

Sarılmak neden önemli?

Hatice Çetin Hakyemez (Çocuk gelişimci): Sarılmanın rahatlatan bir yönü vardır. Sarılma gerçekleştiğinde kişi oksitosin hormonu salgılar. Oksitosin hormonunun stresi azalttığı ve bağışıklık sistemini güçlendirdiği kanıtlanmıştır. Sarılma eylemiyle birlikte insanlarda hem fiziksel hem de ruhsal birtakım değişiklikler gözlenir. Kalp atım hızı yavaşlar ve kişi kendini sakin, mutlu hisseder; bu durum sosyal bağları da güçlendirir. Ayrıca yapılan çalışmalar sarılmanın depresyonu gidermede etkili olduğu, özgüveni arttırdığı, hem çocuğa hem de yetişkine kendini mutlu ve güvende hissettirdiğini ortaya koyuyor.

Seren Erdoğan (Uzman klinik psikolog): Sarılmanın kendi içinde bir şifası var. Kendimizi kötü hissettiğimiz durumlarda doğal olarak bir sarılma eylemine ihtiyaç duyarız, öyle ki sarılacak kimsemiz olmadığında pelüş bir battaniye veya oyuncağa sarılmak isteriz. Bu durum hormonlarla doğrudan ilişkilidir. Serotonin, dopamin ve oksitosin gibi iyilik, canlılık, mutluluk hallerimizi destekleyen hormonlar hayatımızda önemli bir yere sahiptirler.

Ebeveyniyle sıcak ilişkiler kuran çocuklarda gözlemlenen önemli özellikler nelerdir?

Hatice Çetin Hakyemez: En önemli özellik duygusal zekâlarının yüksek oluşudur. EQ dediğimiz bu duygusal zekâ türü empati, iletişim kurma, özgüven, özfarkındalık, planlama, risk alma gibi becerilerin varlığı ve gelişiminden sorumludur. Duygusal zekâ için öncelikle iletişim gerekir. Sıcak bir ilişkinin olduğu evlerde temas vardır; çocuk birey olarak kabul görür. Bu sayede çocuk duygu aktarımı yapabilir. Çocuk duygularını tanımaya, yönetmeye ve aktarmaya başladığı an duygusal zekâsı beslenmeye başlayacaktır. IQ’ya verdiğimiz önemi EQ’ya da verdiğimiz sürece, çocuklarımızda olmasını istediğimiz, özgüven, özfarkındalık ve özdisiplini de onlara kazandırmış olacağız.

Seren Erdoğan: Çocukla ‘sıcak ilişki’de iletişim açık ve güvenlidir. Bu çerçevede büyütülmüş çocuklar özgüvenli olur, kendini doğru ve güzel ifade edebilir, beden algısı ve sınırları konusunda bilinçlidir. Aynı zamanda ‘yalan’ söylemeye de ihtiyaç duymayan çocuklardır. Bu durum da çocuğun aile içinde ve sosyal hayattaki becerilerini olumlu yönde etkilemektedir.

Dokunsal iletişimi pek tercih etmeyen ebeveynler, çocuklar için önerileriniz neler?

Hatice Çetin Hakyemez: Duyu problemleri, otizm gibi durumlarda çocuğa zorla dokunmak, sarılmak, çocuğa sosyal-duygusal açıdan zarar verecektir. Bu gibi durumlarda aceleci davranmadan çocuğun duygularını aktarmasına destek olunmalıdır. Çocuğun sınırlarına saygı duyulmalıdır. Ebeveynin çocuğuna sadece tercih etmediği için dokunmaması, sarılmaması gibi durumlardaysa çocukta yalnızlık hissi, sevgi ihtiyacı, güvenlik ihtiyacı ve hormon salınımı eksikliği ihtimali söz konusudur. Bu durumda çocuk, anne-babasından karşılayamadığı sarılma, bağ kurma, güvenlik ve sevgi ihtiyacını oyuncaklarına yöneltebilir. Oyuncağı olmadan yemek yiyemeyen, uyuyamayan, bağımlılık geliştirmiş çocuklar gözlemleyebiliyoruz.

Seren Erdoğan: Dokunmak, anne-çocuk arasında meme bağıyla başlayan, ileride çocuğun kendini güvende hissetme ihtiyacını pekiştiren, ‘annem/babam benim yanımda’ algısını oturtmasına yardım eden bir iletişim aracıdır. Dokunsal ihtiyaçları karşılanmayan çocuklarda yüksek saldırganlık görülebilir. Bu durumun iletişim becerilerini olumsuz etkilediği ve güven problemlerine yol açtığı bilinmektedir.

Ömür Kurt

[@Insanlikarayan]

Kaza ile bile Baba oluna biliniyor ama, Babalik yapabilmek her Babaya nasip olamiyor!.