Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Bir Yudum İnsan > Sosyal Bilimler > Yaşamıyla İz Bırakanlar


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 02.04.2018, 15:41   #1
Çevrimdışı
Canan
Çiçekci kız

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Yılmaz Güney 81 yaşında: Sinema, Umut ve Mücadeleyle Geçen Bir Yaşam...


Yılmaz Güney 81 yaşında: Sinema, Umut ve Mücadeleyle Geçen Bir Yaşam...



Türkiye Sinemasının Unutulmaz Oyuncusu, Yönetmeni ve Senaristi Yılmaz Güney, 81. doğum gününde İstanbul ve Adana'da anılacak.

Bugün İstanbul Mimarlar Odası Salonu’nda saat 15.00’te başlayacak “Doğumunun 81. Yılında Yılmaz Güney’e Saygı Toplantısı”nda insani, sanatsal ve siyasal yönleriyle Yılmaz Güney konuşulacak. Fatoş Güney, Menderes Samancılar, Adil Okay, Zehra Çelenk, Akın Birdal, Zahit Atam, Şiar Rişvanoğlu, Esat Mahmut Karabulut, Ercan Kesal, Salih Bolat, Lale Mansur, Levent Kaçar, Özcan Alper, Melike Demirağ ve Sezai Sarıoğlu gibi birçok sanatçının katılacağı toplantıda, Tuncel Kurtiz’in hazırladığı Yılmaz Güney Belgeseli’nin de gösterimi yapılacak.

ADANA’DA DA ANILIYOR


Adana’da Yılmaz Güney’n doğum günü anma etkinlikleri kapsamında Serdar Kürkbabaoğlu, Seyhan Belediyesi Yaşar Kemal Kültür Merkezinde film afişleri sergisi açacak. 1950 yılından günümüze Türk sinemasının ödüllü filmlerinin afişlerini koleksiyon yapan Adanalı Fotoğraf Sanatçısı Serdar Kürkbabaoğlu, Yılmaz Güney’in doğum gününde açacağı afiş sergisiyle usta sanatçının 81’inci yaş gününü kutlayacak.

Ayrıca bugün saat 18.30’da Seyhan Belediyesi Yaşar Kemal Kültür Merkezinde Sinema Yazarı ve Eleştirmeni Burçak Evren, Film Yapımcısı Abdurrahman Keskiner ile Oyuncu İhsan Gedik, anma töreni sonrası söyleşiye katılacak. Söyleşi sonrası Yılmaz Güney için hazırlanan belgesel gösterilecek. Etkinlik Ünlü Sanatçı Fuat Saka’nın vereceği konserle son bulacak.

YILMAZ GÜNEY KİMDİR?


1 Nisan 1937 doğumlu Yılmaz Güney'in asıl adı Yılmaz Pütün. Kendi ifadesine göre "Pütün"; kırılması zor, sert bir meyve çekirdeği demek. Güney, topraksız bir köylü ailenin iki çocuğundan biri olarak Adana'nın Yenice köyünde dünyaya geldi. Babası Siverekli Zaza, annesi ise Vartolu bir Kürttü. Dindar bir kadın olan annesi okuma yazma bilmiyordu. Babası ise okuma yazmayı askerde öğrenmişti. Yılmaz Güney, 1976'da, kendisi Kayseri Cezaevi'ndeyken ölen babasının mezarını hiç göremedi.

Çalışma hayatına dokuz yaşında başladı. İlk işi dana gütmekti. Pamuk işçiliğinden çobanlığa, simitçilikten kuryeliğe kadar birçok işle uğraştı. Lise'yi doğduğu kentte okudu. Bu dönemde Doruk adında bir sanat dergisi hazırlıyordu.

Ayrıca yine o yıllarda bisikletiyle sinemadan sinemaya 16 milimetrelik film bobinleri taşıyarak sinemaya ilk adımını attı. Sanata merakı nedeniyle çeşitli hikâyeler yazıyordu. 1955'te kaleme aldığı "3 Bilinmeyenli Eşitsizlik Sistemleri" adlı öyküsünde komünizm propagandası yaptığı gerekçesiyle takibata uğradı ve hakkında dava açıldı.

1957 senesinde, İktisat Fakültesi'nde okuma hayalleriyle İstanbul'a geldi, fakat üniversiteye devam edemedi. Atıf Yılmaz'la tanışması hayatının dönüm noktası oldu. Onun desteğiyle sinema çalışmalarına başladı.

1959 yılında, Atıf Yılmaz'ın yönetmenliğini yaptığı "Bu Vatanın Çocukları" ve "Alageyik" isimli filmlerin hem senaryosunu yazdı, hem de bu fimlerde rol aldı. Bunun dışında "Karacaoğlan'ın Karasevdası"nda da yönetmen yardımcılığı görevini üstlendi.

Tüm bunlar olurken 1961 yılında, 1955'ten beri süren takibat ve mahkeme sonuçlandı ve başlangıçta 7.5 yıl ağır hapis ve 2.5 yıl sürgün cezasına çarptırıldı. Temyiz mahkemesinin kararı bozmasıyla yeniden görülen mahkeme sonucu cezası 1.5 yıl ağır hapis ve 6 ay sürgün cezasına çevrildi. Üniversite eğitimi de işte bu yüzden yarım kaldı.

Bundan sonra hayatının nasıl bir yön aldığını Yılmaz Güney şöyle ifade ediyor: "Önümdeki tek yol, kendimi hayatın okulunda, hayatın kabul ettiği ve dayattığı öğretmenler aracılığı ile eğitmekti. Öyle yaptım... Kitaplar, sinema, iş, cezaevi, acımasızlık, hayatın katı kuralları, toplumsal baskılar, kahpelikler, yiğitler... Karşılaştığım zorlukları yenmek için direnmek ve kararlılık... Öğretmenlerimden biri zor'dur..."

1961'in Mayıs ayında başlayan cezaevi macerası 1962 Aralık'ında sona erdi. Sürgün dönemini ise muhafazakarlığıyla ünlü Konya şehrinde geçirdi. 6 ay boyunca Konya dışına çıkması yasaktı. Her akşam polise imza veriyordu.

1963 yılında tekrar kaldığı yerden devam eden Yılmaz Güney, o dönemde daha çok macera filmleri çekti. İlk filmi olan -senaryosunu yazdığı ve başrolünde oynadığı- "İkisi de Cesurdu"da bundan sonraki filmlerinin ana malzemesi haline getireceği "kabadayı mitosu"nun temellerini attı.

Filmlerinde ezilen, hor görülen bir "Anadolu çocuğu"nun otoriteye başkaldırısını işledi. "Çirkin Kral" lakabını aldığı bu dönemde en önemli çalışması, Lütfü Akad'ın yönettiği ve kendisinin yazdığı bir film olan "Hudutların Kanunu" oldu. "Çirkin Kral" olarak nam saldığı bu yıllarda oyunculuğunu geliştiren Yılmaz Güney, abartısız ve yalın oyunculuk anlayışı sayesinde Türk sinemasına yeni bir soluk getirdi.

1968 ile 1970 Nisan arasını askerde geçirdi. Darbe sonrası dönemde, yani Mayıs 1971'de pek çok aydın, sanatçı, yazar gibi o da gözaltına alındı. Bir haftalık gözaltı süresinin ardından resmi olmayan, sözlü bir emirle Nevşehir'e üç aylığına sürgün edildi.

Güney, 1972 yılının 16 Mart'ında "devrimcilere yardım ve yataklık yaptığı" gerekçesiyle 10 yıl ağır hapis ve sürgün cezasına mahkum edildi. İçeride kaldığı süre boyunca sinema ve sanat ile ilgili fikirlerini; şiir ve öykülerini o dönemde çıkarmaya başladığı Güney dergisinde yayınladı. Ecevit hükümetinin 1974'teki genel affı sayesinde serbest bırakıldı.

Cezaevinden çıktığı yıl "Arkadaş" filmini çekti. Yine aynı yıl Eylül ayında Endişe adlı filmi çekerken Yumurtalık ilçesindeki bir gazinoda ilçe yargıcı Sefa Mutlu'yu tabancayla vurarak öldürmekten tutuklandı ve 25 Ekim'de Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlayan yargılamaların sonucu 13 Temmuz 1976'da 19 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Bu cinayeti Yılmaz Güney'in gerçekten işleyip işlemediği hâlâ tartışılagelen bir konudur. Görgü tanıklarının olay hakkındaki ifadeleri birbirleriyle çelişiyordu. Güney'in, bu davanın duruşması sırasında verdiği ifadede sarfettiği şu sözler ise oldukça düşündürücüdür: "İnanıyorum ki hakim Sefa Mutlu'yu benim vurmadığımı sizler de biliyorsunuz. Fakat eliniz mecburdur. Bu koşullarda objektif davranmanız mümkün olmayacaktır. Bu karşılaştığım ilk haksızlık değildir. Son haksızlık da olmayacaktır. Saygılarımla..."

Cezaevinde sinema ile olan ilgisi devam etti. Bu dönemde senaryosunu yazdığı "Sürü", Zeki Ökten tarafından; yurt içi ve yurt dışında büyük ilgi gören "Yol" ise Şerif Gören tarafından filme çekildi. "Yol" filmi daha sonra 1982 yılında düzenlenen Cannes Film Festivali'nde "Altın Palmiye" ödülünü kazandı.

Sanatçı, cezaevindeyken ayrıca Güney adlı bir sanat-kültür dergisi çıkardı. 13. sayıdan itibaren ülkede ilan edilen sıkıyönetim sonucunda dergisi kapatıldı ve hakkında yazdıklarından ötürü 10 ayrı dava açıldı. Suçunun komünizm propagandası yapmak, milli duyguları zayıflatmak, halkı suç işlemeye teşvik etmek, suç sayılan fiileri övmek ve devletin içte ve dışta itibarını sarsmak olduğu iddia edildi. İstenen ceza toplamı yüz yıl idi.

1981 sonbaharına kadar yaklaşık 12 yılını, ikisi yarı-açık olmak üzere on beş cezaevinde geçirdi. 1981 Ekim'inde izinli olarak çıktığı Isparta Yarı-açık Cezaevi'ne bir daha dönmeyerek geri kalan yaşamını yurtdışında sürdürdü.

Türkiye'den ayrıldıktan sonraki aylarda, hakkında açılan üç dava sonuçlandı ve toplam 20 yıl ağır hapis, 7 yıla yakın da sürgün cezası alması için hüküm verildi.

Fransa'da geçirdiği süre zarfında Cannes'da ödül aldığı "Yol" filminin kurgusunu tekrar yaptı. 1983'te, bir hapishanede yaşananları anlattığı ve Fransız hükümetinin de desteğini alarak senaryosunu yazıp yönettiği "Duvar" ("Le Mur") filmini çekti.

Cezaevinden firar ettikten sonra "ülkeye dön" çağrılarına uymadığı için 1983'te Türk vatandaşlığından çıkartılan Güney, ölümünden yıllar sonra, 1993 yılında tekrar vatandaşlığa alındı.

1984'te mide kanserinden vefat eden Yılmaz Güney, son yıllarını Paris'te geçirdi. Mezarı da, Paris'teki Père Lachaise Mezarlığı'nda bulunuyor.

Yazı 1 Nisana aittir.


__________________
  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz Canan'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
geçen, güney, mücadeleyle, sinema, umut, yaşam, yaşında, yılmaz


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 04:57.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.