Bir Erkeği Bile Ağlatan 11 Film

[@Cansuyu]

Bir Erkeği Bile Ağlatan
11 Film

''Erkek adam bir filme ağlar mıymış?'' diyen erkeklerin bile gözlerini dolduran, hatta hüngür hüngür ağlatan bu filmlere bir göz atmaya ne dersiniz?

Filmler insanların ve insan kaynaklı olayların, hayvanların, bitkilerin kısacası insan algısının görebildiği ve algılayabildiği her şeyin konu edildiği yapımlardır.
Kimi zaman insanlara daha önceden anlayamadığı ya da empati kuramadığı bir durum hakkında bakış açısı kazandırabilir. Hiç gülmeyen insanları kahkahalara boğabileceği gibi, ağlamayan ''ağır abilerin'' gözlerinden yaşların akmalarına neden olabilir.

Birçok erkek genellikle ''Erkek adam ağlamaz!'' düşüncesine sahip olduğu için genellikle (her ne kadar film acıklı olup, izleyenleri ağlamalarına sebep olsa da) filmler hakkında genel eleştiriler yaparak konuyu geçiştirirler. Ancak bazı filmler vardır ki, bu ''ağır abileri'' bile yola getirir.

Yol / 1982

İmralı Cezaevi'nde yatan beş mahkum, kendilerine verilen bir izin sayesinde bir haftalığına köylerine dönebileceklerdir. Ancak yol uzundur, yol tehlikelidir, yol can alır. Dışarıdaki dünya içeridekinden hiç farklı değildir.

Zulüm her yerdedir, bu topraklarda insan olmak hiç kolay değildir. Anadolu topraklarından çıkmış en gerçekçi, en dokunaklı hikayelerin başını çeken Yol üzerine söylenecek çok fazla şey vardır.

Uçurtmayı Vurmasınlar/ 1989

Annesinin hapis cezası yüzünden hapishanede büyümek zorunda kalan Barış, bütün mahkumların neşe kaynağıdır. Siyasi mahkumlardan biri olan İnci ile arasındaki yakınlık diğer bütün mahkumlarla olandan çok daha farklıdır.

Küçük Barış ile İnci arasında gelişen bu sevgi dolu dostluk, hapishane duvarlarını bile delen koskoca bir dünya yaratmalarını sağlayacaktır.

A Perfect World (Kusursuz Dünya) / 1993

Filmde, Butch Haynes ve partneri Terry Pugh'ın Huntsville Hapishanesi’nden kaçtıktan sonraki sıradışı serüvenleri konu ediliyor. Bu iki kafadar, girdikleri evdeki küçük çocuğu rehin almıştır. Sorun şudur ki, Terry Philip Perry ismindeki çocuğa sert davranır ve buna katlanamayan Butch Terry’i öldürmek zorunda kalır. Daha sonra çocuğu da alıp kaçmasıyla olaylar gelişecektir... Butch ve Philip, beraber seyahat ettikçe birbirlerini tanıyacaklar ve Butch, ailesi tarafından hemen hemen eğlenceli hiçbir şey yapmasına izin verilmemiş Philip için daha önce sahip olmadığı bir rol modeli olacaktır. Bu arada peşlerinde de Texas Korucusu 'Red' Garnett ve suç bilimci Sally Gerber vardır. Kusursuz Dünya, Clint Eastwood’un etkileyici anlatımı ve Kevin Costner ile küçük oyuncu T.J. Lowther arasındaki uyumla en iyi Eastwood dramlarından birine dönüşüyor.

Forrest Gump / 1994

Film, düşük I.Q. sahibi olan bir erkeğin hayatını ele alıyor. Zeka seviyesi nedeniyle devlet okullarına girmekte bile zorlanan Forrest Gump, zamanla akla mantığa uymayan başarılara imza atıyor ve bir anda tüm dünyanın tanıdığı bir insan haline geliyor.

Leon: Sevginin Gücü/ 1994

Masum bir kız ve bir katil. Birbirlerinden başka kaybedecek hiçbir şeyleri yok. Erkek duygusuzca öldürüyor. Zayıf noktasını sadece 12 yaşındaki bir kız biliyor. 12 yaşında New York’ta yaşayan Mathilda, üvey ailesinin yanında sevimsiz bir yaşamı paylaşmaktadır. Babası, iki taraflı oynayan bozulmuş polis için uyuşturucu saklamaktadır. Mathilda’yı kaçıp gitmekten tek alıkoyan küçük erkek kardeşidir.

Bir gün, tüm ailesinin katledildiği zaman alışverişte olan Mathilda şans eseri hayatta kalır ve en çok ihtiyacı olduğu sırada Léon’un dairesine saklanarak kendini kurtarır. Bu kurtarış ile birlikte aralarında gelişen dostluk ikisine de iyi gelir. Birlikte kalmaya başladıkları süre zarfında başlarına gelenler hayatlarını kökünden değiştirecektir.

Braveheart (Cesur Yürek) / 1995

Ünlü oyuncu Mel Gibson'un başrolünü oynadığı aynı zamanda yönetti film, daha küçük bir çocukken ailkesini İskoçya için kaybeden William'ın karısı da İngilizler tarafından öldürülünce, ailesinin intikamı için koşarken kendini birden büyük bir halkın lideri ve önderi olarak savaşta bulur.

Good Will Hunting (Can Dostum) / 1997

Will Hunting , bir üniversitede çalışan çok zeki ve öğrenmeyi seven bir hademedir. Zaman zaman mahalledeki diğer genç gruplarla kavgaya tutuşur ve bu yüzden başı derde girer. Daha önce Will'in yeteneğini keşfeden profesör ona kefil olup hapishaneden çıkartır. Profesörün tek şartı Will'in öfkesini yenip, zekasını kullanmasıdır. Öfkesini yenmeğe çalışan Will'in en büyük yardımcıları terapisti Robin Williams ve yeni tanıştığı kız arkadaşı.

Truman Show / 1998

Dünyanın en güzel adalarından birinde yaşayan halk imrenilecek derecede ütopik bir hayat sürmektedir. Bu adada yaşayan insanlar her güne mutlu uyanıp herhangi bir sorunla karşılaşmadan günü sonlandırıyorlardır. Başkarakterimiz Truman da bu şanslı insanlardan biridir. Güzel bir eşe ve mutlu bir hayata sahip olan Truman, bir gün öldüğünü zannettiği babasını bir gün caddede gördüğü ana kadar hayatı olduğu gibi yaşar. Babasını gördüğüne emindir ancak adam bir anda ortalıktan kaybolmuştur. İlerleyen günlerde çeşitli gizemli anlar yaşayan Truman bir şeylerin yolunda gitmediğini fark edecek, sahip olduğu hayatın gerçek olup olmadığını anlamaya çalışacaktır. Televizyon sektörü üzerine yapılan en esaslı eleştirilerden biri olan Truman Show sinema tarihinin en yaratıcı senaryolarından birine sahip.

The Pianist / 2003

Roman Polanski’nin üç Oscar kazanan filmi İkinci Dünya Savaşı sırasında yaşanan gerçek bir dramı konu alır. Polonya’lı ünlü piyanist Wladyslaw Szpilman’ın anılarını anlattığı aynı isimli kitaptan sinemaya uyarlanan film, Nazi işgali altındaki Polonya’da yaşamanın imkansızlaştırıldığı bir dönemde, bir şekilde esir kampına gitmekten kurtulan ünlü piyanistin Varşova’nın kenar mahallelerindeki hayatta kalma mücadelesine odaklanır. Varoşlarda tam anlamıyla sefil bir hayat süren müzisyen, diğer halkla birlikte, kıtlığa ve aşağılanmalara maruz kalsa da kahramanca mücadele edecektir. Günü gelip oradan kaçma şansı bulduğundaysa başkentin harabelerine sığınacak, beklemediği bir anda gelen bir yardımla umudunu yeniden kazanacaktır.

Mary ve Max/ 2009

Mary, Avustralya'nın kenar mahallerinden birinde yaşayan, sorumsuz ve yoksul bir aileye sahip olan, sekiz yaşındaki yalnız bir kız çocuğudur. Küçük kızın konuşabildiği tek kişi mektuplaştığı Avustralyalı bir savaş gazisidir. Postaneye gittiği bir gün şans eseri bir New York adres rehberi görür. Rehberi karıştıran Mary, New York'ta yaşayan Max Jerry Horowitz isimli bir adama mektup yazmaya başlar. Max, Manhattan'daki dairesinde yalnız yaşayan, ruhsal problemleri olan asosyal ve obez bir adamdır. 44 yaşındaki Max, Mary'nin mektubunu alır ve cevap yazmaya koyulur. Aralarında gelişen dostluk hayat hakkında acı ve tatlı gerçeklikleri beyaz perdeye sevimli ve dokunaklı bir şekilde yansıtır.

Dedemin İnsanları / 2011

Ozan, Ege'nin sevimli ve küçük bir sahil kentinde geniş ailesiyle yaşayan 10 yaşında bir çocuktur. Ailesinin kökenleri şimdi Yunanistan'a bağlı olan Girit adasına dayanmaktadır ve dedesi Mehmet Bey zamanında mübadele ile Türkiye'ye göçmek durumunda kalan Giritli bir göçmendir. Bu yüzden mahallede Ozan'a arkadaşları "gavur" diye seslenmektedir. Dışlanmaktan korkan Ozan ise gavurluğu reddederek "Biz Türküz!" diye ailesine ve dedesine kafa tutar.

Yaşadıkları kasabanın saygın eşrafından olan Mehmet Bey ise çevresindeki herkese el uzatan, yardımsever biriyken torununun bu hırçın haline üzülmektedir. Kendisi henüz 7 yaşında küçük bir çocukken Giritten İzmir'e göç etmek zorunda kalan Mehmet Bey, şimdi torununa atalarının geçmişini, doğduğu toprakları ve içinde sakladığı özlemi Ege'nin mavi sularına bıraktığı şişelerle anlatacaktır...

Kaynak

[@Tanıdık]

Beş kadarını izlemişim... Ben zaten duygusal biriyim, bazen çok direnirim ağlamamak için ama gözlerimin kıyısından süzülür yaşlar...

İşin esası, merhamette de, öfkede de uçlarda gezinirim genelde...

Beni bu filmlerin içinde en çok etkileyen ise; Mel Gibson' un başrolünü oynadığı Braveheart filmiydi...


Ve baştan sona güzeldi, uğradığı ihanetler, idealleri uğruna can feda edişi...

Ve ve ve, o ÖZGÜRLÜÜÜÜÜKK nidası yok mu...

[@Yakaza]

Cesur Yürek, Can Dostum, Sevginin Gücü. .. En etkili olanlar benim için.. Herkesi duygulandırmıstır mutlaka sadece erkekleri değil. ..

[@Redwine]

Leon: Sevginin Gücü ve Braveheart...





Hayat Güzeldir...

Bu listede olması gereken filmlerden biridir bence...

Teşekkürler Cansuyu...

[@LaLe]

Erkekleri bilmem de, listedeki filmlerin 2 si dışına hepsini izledim, sulu göz olmama rağmen ağladığımı hatırlamıyorum.

Amaaa, Redwine'in eklediği Hayat Güzeldir duygu telime dokunmayı başarmıştı.


Ellerine sağlık, teşekkürler Cansuyu.

Konu düzenlenince çok daha güzel olmuş. Senin de ellerine sağlık Redwine

[@Canan]

Dört tanesini izlemişim. Sevginin gücü'nü bu gün izledim.

Teşekkürler Cansuyu.

Ellerine sağlık Redwine.

[@Cansuyu]

Düzenleme için teşekkürler @Redwine

[@Şahinoğlu]

2006 yapımı The Fall (Düşüş) deyu bir film var. Kız arkadaşım "Ağlıyor musun sen?" dediydi de, "Yoo, kapıya çarptım gözümü" diye cevaplamıştım. Yalan bulamadıydım artık.

Zıbartana kadar ağlatıyor. Kesin bilgi, yayalım.

[@Gülümsün]

Teşekkürler. Cansuyu

[@Canan]

Tekrar tekrar izlemekten bıkılmayacak filmler var içlerinde.

Teşekkürler Cansuyu.