Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Türk ve Dünya Tarihi > Türk Tarihi > Türk Tarihinde Yer Alanlar

Türk Tarihinde Yer Alanlar Türk tarihinde yer alan olay ve portreler


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 04.04.2009, 11:26   #1
Çevrimdışı
ReaL
Deniz Sevengillerden

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Kara Fatma - (Fatma Seher Hanım)

Kara Fatma (Fatma Seher Hanım)




Kara Fatma lâkabıyla tanınan Fatma Seher Erden Hanım, 1888 yılında Erzurum’da doğmuştur. Babasının adı Yusuf Ağa, kocasının adı ise Derviş Bey’dir. Kocası da asker (Binbaşı) olan Fatma Seher Hanım, Edirne’de görev yapan eşiyle birlikte Balkan Harbi’nde yer almıştır. Daha sonra ise kendi ailesinden 10’a yakın kadını örgütleyerek 1.Dünya Savaşı’na katılmıştır. Mondros Mütarekesi’nden sonra ise eşi Derviş Bey’in vefat haberini almış ve Erzurum’a dönmüştür.

Erzurum’da bir süre kalan Fatma Seher Hanım, Sivas Kongresi’nde bulunan Mustafa Kemal Paşa ile görüşmek için Sivas’a gitmiş, kendisinden Milli Mücadele’ye katılmak için görev istemiştir. (Fatma Seher Hanım, bu dönemle ilgili anılarını 1944 yılında yapılan bir röportajda şu şekilde anlatmaktadır:

“Atatürk’ün Sivas’ta faaliyete geçtiğini haber aldığım dakikadan itibaren duyduğun sevinci tariften acizim ve ilk işim kısa bir hazırlıktan sonra Sivas’a müteveccihen hareket etmeyi kararlaştırdım; hemen yola çıktım ve Gülcemal Vapuru’yla Samsun’a, oradan da Sivas’a vardım.


Gülcemal Vapuru

Mustafa Kemal’in huzuruna çıkabilmek için muhtelif kıyafete girerek üç günlük bir mücadeleden sonra, devamlı bir takibin neticesi olarak, Sivas’ta öğle yemeğine davetli bulunduğu bir yere giderken yolda yakaladım. Üzerimde çarşaf vardı, yüzümde peçe ile kapalı idi. Kendisiyle bir mesele hakkında görüşmek istediğimi söyleyince, ilk defa sert bir lisan kullanarak, “Ne görüşeceksin?” mukabelesinde bulundular. Kalbimdeki vatan aşkı bu sert muameleye galip gelerek derhal peçemi kaldırdım ve İstanbul’dan buraya kadar sizinle görüşmek için geldiğimi, maruzatımın bir dakika için dinlenmesini rica ettim. Bunun üzerine pek yakında bulunan bir lokantaya beni kabul ettiler.

Mustafa kemal bu görüşme sırasında ona adını, silah kullanmayı, ata binmeyi bilip-bilmediğini, savaştan korkup-korkmadığını sormuştur. Kara Fatma’nın verdiği cevaplar Mustafa Kemal’i memnun etmiş, “Kara Fatma, bütün kadınlar keşke senin gibi olsaydı” demiştir. Bu olaydan sonra Fatma Seher Hanım’ın adı “Kara Fatma” olarak kalmıştır.

Daha sonra ise Mustafa Kemal eline aldığı kâğıda bazı notlar yazarak Kara Fatma’ya vermiş “Haydi göreyim seni, verdiğim talimatı unutma, bir an evvel İstanbul’a git, hazırlan ve işe başla” demiştir (Tansel, 2001, s.41). Fatma Seher Hanım, Mustafa Kemal’in bu isteği üzerine Sivas’tan hemen İstanbul’a geçmiştir.



Bir süre sonra İzmit’in işgal edildiğini duyan Kara Fatma, Topkapılı Pire Mehmet, Laz Tahsin, kardeşi Süleyman ve oğlu Seffeddin’nle birlikte bir çete kurarak, trenle gizlice İzmit’e geçmiştir. Bahçecik ve Servetiye yoluyla Paşaköyü’ne geçen Kara Fatma ve adamları burada karargah kurmuşlardır. Bu bölgede kısa sürede teşkilatlanmalarını tamamlayan Kara Fatma çetesi, çevredeki Türk köylüleriyle birlikte Yunanlılara karşı uzun süre mücadele etmişlerdir. (Özellikle, Bahçecik, Yeniköy, Değirmendere, Servetiye, Kaynarca ve Fındık Tepe civarında faaliyet gösteren Rum ve Ermeni çetecilere karşı, büyük bir başarı göstermişlerdir.)

İzmit, Kara Fatma gibi cesur yürekli insanlarımızın üstün gayretleriyle, 28 Haziran 1921 tarihinde düşman işgalinden kurtarılmıştır. Kara Fatma ve ailesi, İzmit’in kurtarılmasından sonra bir süre daha bu bölgede kalmışlardır.

Balkan, Sakarya, Başkomutanlık Muharebeleri’ne de katılarak Üsteğmenlik rütbesine kadar yükselmiş olan Kara Fatma, 1955 yılında Erzurum’da vefat etmiştir (Şenel, 2006, s.24).

Kara Fatma İşgal Döneminde İzmit’te




30 Ekim 1919’da yürürlüğe giren Mondros Mütarekesi’nden sonra, 16 Mart 1920 tarihinde İstanbul işgal edildi.

İngilizlerden oluşan emperyalist güçler, İstanbul’un işgalinden sonra İzmit Körfezi’ne yönelerek, bu bölgeyi de kontrol altına aldılar. Bu durum sonucu İzmit yöresindeki ortam iyice gerginleşti. Bölgede yaşayan bazı gurupların, Türkler aleyhine çeşitli faaliyetlere giriştiği görülmeye başlandı.

Özellikle Rum ve Ermeni nüfusun yoğun olduğu bazı bölgelerde, İşgal güçlerinden güç alınarak çeşitli çeteler oluşturuldu.(Oluşturulan çetelerden bazıları: Yeniköylü Deli Yani ve Çetesi, Kocabaş Hıristo, Barbar Yani, Deli Hıristo, Çakır Yorgi, İzmit Mihaliç Köyü’nde Kostantin Çetesi, Deli Petro Çetesi, Köse Dimitri Çetesi, Pandeli Çetesi, Yuvacıktan Vahan Çetesi, Donik Çetesi, Karamürsel’de Artrınik Çetesi, Darıca’da İstel Çetesi )

Ermeni ve Rumların kurduğu bu çeteler bir süre sonra, askeri güçlere saldırmaya, çevredeki Türk köylerini basarak evleri yakmaya, burada yaşayan insanlara zulmetmeye başladılar.

İzmit’te bu üzücü olayların yaşandığı dönemde, Kara Fatma İstanbul’da bulunuyordu. Durumun her geçen gün daha kötüye gittiğini gören Kara Fatma, kardeşi Süleyman’ı, kızı Fatma’yı ve arkadaşlarını alarak İzmit’e geçmeyi planladı. Muhacir kılığına giren Kara Fatma ve arkadaşları tirenle İzmit’e geldi. Buradan Bahçecik-Servetiye yoluyla Paşaköy’e geçerek karargâhını kurdu. Bölgedeki teşkilatlanma çalışmalarını hızlandıran Kara Fatma ve arkadaşları, bir yandan da çevredeki çetelerle mücadele etti.

İşgal dönemin de yayınlanmış olan bazı gazeteler, Kara Fatma’nın İzmit’teki faaliyetleriyle ilgili önemli bilgiler vermektedir. Özellikle İstikbal ve Tevhid-i Efkar gazetelerinde Kara Fatma ile ilgili çeşitli haberlere rastlanılmaktadır. Mesela İstikbal Gazetesi muhabiri, Kara Fatma ile 1922 yılında görüşmüş, bu görüşme sırasında edindiği izlenimlere köşesinde şu şekilde yer verilmiştir:

“…Bir gün İzmit civarında Davulcular Ormanı’ndan Arpalık Köyü’ne doğru yorgun argın beş kişi iniyordu. Bunlardan üçü erkek, biri küçük bir kızdı. Köye indikleri zaman, köylüler bu garipleri biraz tuhaf karşıladılar. Garipler Karamürsel Muhacirlerinden olduklarını söylüyorlar, iş arıyorlardı. Uzun pazarlıklardan sonra dört çoban, Kasım’a kadar yirmi liraya çalışmaya razı oldular. Ertesi gün, yamaçlara doğru sığırları süren dört çoban gayet neşeli idiler.

Üç-dört gün sonra, dört çoban sığırları Gülbahçe Deresi’nin etrafındaki yamaçlara salmışlar, oturuyorlardı. Bu sırada uzaktan iki silahlı belirdi. Az sonra yanlarına geldiler. Bunlar Gülbahçe, Orhaniye, Arpalık, Mecidiye köylerindeki Ermeni Jandarmalarındandı. Dört fakir çobana şüphe ile baktılar;onlara kim olduklarını sundular. ‘Arpalık’ın çobanlarıyız’ cevabı şüphelerini izale edemedi. O akşam Arpalık Ormanı’na doğru dört çoban ellerinde iki tüfekle dönüyorlardı. Bunlar Kara Fatma ile oğlu Seyfeddin ve iki kardeşi idi.


Ertesi gün, kaç zamandır Davulcular Ormanı’nda gizlenmiş olan yüzeli kişilik çetesinin başına geçen Kara Fatma, Gülbahçe, Orhaniye, Arpalık, Mecidiye köylerinin imam ve muhtarlarını orman celbetttirdi, onlara; “Ben Kara Fatma’yım, Ermeni jandarmalarının sizden her ay aldıkları iki yüzer lirayı bundan sonra vermeyeceksiniz. Sizin ırzınızı, namusunuzu ben bekleyeceğim” dedi.

Köylüler memnun döndüler. Kara Fatma artık kendini meydana vurmuştu. Bir taraftan Sapanca havalisindeki (…) Bey vasıtasıyla silah satın alıyor, bir taraftan civar köylerden gelen delikanlıları çetesine yazıyordu. Az zamanda mevcudu 480 kişiyi bulmuştu” (Tansel, 2001, s.43).

Tevhid-i Efkar Gazetesi muhabiri de Kara Fatma ile görüşmüş (1922), yapılan bu görüşme sonrasında şu bilgileri aktarmıştır:

Fatma Seher Hanım, çeşitli muharebelerde erkeklerden daha büyük hizmetler ifa etmiş, düşman karşısında bir dişi arsan gibi çarpışmıştır.

Onu geçen kış İzmit’te gördüm. Ne olursa olsun böyle pür silah omuzdan aşağı fişeklere sarılı, belinde uzun kaması ve tabancasıyla bir Anadolulu kadın. İlk defa görünce insana önce derin bir hayret hissi geliyor, sonra bu hayret yavaş yavaş bir kahraman karşısında duyulan hürmet ve tazim hislerine karışıyor ve insan ne büyük bir milletin evladı olduğunu o zaman anlıyor, gurur ve iftihar duyuyor”

Kara Fatma ve Çocukları: Kızı Fatma, Oğlu Seyfeddin

Kara Fatma İzmit’te savaşmaya başladığı zaman kızı Fatma, oğlu Seyfeddin ve iki kardeşi yanında idi. Özellikle kızı Fatma ve oğlu Seyfeddin’in İzmit’te Rum çetecilere karşı verilen mücadelede önemli gayretleri vardır. Hatta kızı Fatma, bir mücadele sırasında koluna isabet eden şarapnel nedeniyle sağ elini kaybetmiştir.
Fatma Seher Hanım çocuklarıyla ilgili şu bilgileri vermektedir.

“- Bu kız da deli midir, nedir bilmem şimdiye kadar yanımdan hiç ayrılmadı. Onu ekseriya İzmit’te bırakıyordum, fakat durmuyor, neferlerin peşine takılarak tâ siperlere kadar geliyordu. Kaç defa harb ederken bana ve askerlerime mataralarla su taşımıştır. Bu çarpışmada zavallı kız sağ elini kaybetti. Şimdi İzmit’tedir” diyor.

Fatma Hanım bu defa izinli olarak Ankara’ya geldiğinde kızı bir mektup yazdırarak ona göndermiş, mektubunda kendisinden küçük bir tabanca isteyerek, “Sağ elim yok ama, sol elle pek güzel atıyorum anne!” diye yazmış. İzmit’te, Yakın Şark Yardım Heyeti Reisi bir gün kendisinden bir fotoğrafını çıkarmaları için müsaâde talep etmiş. Fatma Hanım tabiî müsaâde etmiş. Fotoğrafı alındıktan sonra Amerikalı kendisinden bu hediyesine mukabil ne hediye edilirse memnun olacağını sormuş.

Fatma Hanım,

“–Hani onbeşli İngiliz filintaları vardır” demiş. “Onlardan bulamadım, hediye edersiniz, nihayetsiz derecede makbule geçer.”Amerikalı; yüzük, bilezik, küpe yerine silaha, bombaya meyli olan bu kadının karşısında cidden hayrette kalmış. Ancak, o silahtan bulamamış da, iki tâne saplı Ingiliz bombası hediye etmiş.

  • Kara Fatma İzmit’te Dinleniyor, Buradan Asker Topluyor
İzmit ve havalisinde katıldığı savaşlarda yorgun düşen Fatma Seher Hanım, bu bölgede bir süre dinlenmek amacıyla -ayrıca gönüllü askerler toplayabilmek için- Kocaeli Gurubu Kumandanı Halid Bey’e (Nam-ı Diğer Deli Halid Paşa) 24 Ekim 1921 tarihli bir telgraf çekerek bu isteğini bildirmiştir.

Kocaeli Gurubu Kumandanlığı’na

İzmit’ten - 24/10/1337

“12 Teşrinievvel tarihinde Müfrezeler Kumandanı Reşat Bey’den aldığım emir üzerine 9 kişilik maiyetimle eşnan harici efraddan gönüllü toplamak ve cepheye avdet eylemek üzere hareket eylemiştim. Teşkilatı tevsi ile topladığım 25 kişilik maiyetimle emr-i ‘alinize muntazırım. Büyük Milletimin ‘uhdeme verdiği Çavuşluk rütbesinden dolayı ‘arz-ı şükran eyler ve iki seneden beri çok yorgun bulunduğumu da arz ederek İzmid civarında veya cephe gerilerinde az bir müddet istirahat içün istihdam olunmaklığımı istirham eylerim efendim.”

Mücahide - Fatma Seher

Bu istek karşısında, Kocaeli Gurubu Kumandanı Halid Bey’de Fatma Seher Hanım’a şu telgrafı çekmiştir.

Telgraf Geyve İstasyonu

24/10/1337

İzmit’te Mücahide Fatma Seher Hanım’a

Emr-i ahire kadar maiyetinizle birlikte İzmit’te istirahat etmeniz muvafıktır.

Kocaeli Gurubu Komutanı - Halid

  • Unutulan Kahraman: Kara Fatma
Hayatı cepheden cepheye koşmakla geçmiş, birçok bölgenin düşmandan kurtarılmasında önemli gayretler sarf etmiş olan Fatma Seher Hanım, hayatının son zamanlarında -ne yazık ki diğer birçok kahraman gibi- büyük sıkıntılar çekmiştir.

Kara Fatma, 1930’lu yıllarda büyük bir perişanlık içerisindeydi. Bu yıllarda kendisiyle röportaj yapan gazeteci Mekki Sait Bey’e acı ve üzüntü içerinde şunları anlatmıştır.

“İşten bahsediliyor… İş bulamıyorum ki… Kapıcılık, kolculuk bulsam çöpçülüğe de razıyım. Kızımla torunlarıma bakayım.

Kaç Yaşındasın?

55 yaşındayım. Askere 24 yaşında girdim. Seferberlikte Kars, Kağızman, Bayazıt taraflarında çalıştım. 275 kişilik bir çetenin reisi idim. İstiklal Harbi’nde Garp Cephesi’nin hemen her tarafında bulundum. Bereket Alakaya taarruzunda, sonra Düzce’de eşkıya ile müsademede Sivrihisar’da, birde Değirmendere’de yaralandım.

Bunlardan başkan ufak tefek sıyrıklar, çizikler onları saymıyorum. Kızımın parmaklarını da şarapnel kesti. Zavallı yarı deli vaziyettedir. Yetimleri bana kaldı. Çalıştığım sürece amirlerimin takdirlerini kazandım. Bütün sefaletimi unutturan, beni yaşatan bu İstiklal madalyasıdır. Açım ama şerefliyim!
Kadıncağız ağlamaya başladı.

Bazen çocukların elinden tutuyor ”Şu yetimler aç kalmış ölecekler…” diye torunlarım olduğunu sezdirmeden, onlar için yardım toplamaya çıkıyorum. Ne yapayım siz söyleyin!(Yedigün,9 Ağustos 1933, s.10)

(Kaynakça:A.Oral, V.Şenel, Yedigün Arşivlerinden )
__________________



Tüm katılımcı arkadaşların okumasını rica ediyorum... Lütfen Tıklayınız..
* * *
  Alıntı ile Cevapla
7 Üyemiz ReaL'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 04.04.2009, 23:54   #2
Çevrimdışı
**EMEL**
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Kara Fatma - (Fatma Seher Hanım)

Süper bi konuydu tarihteki kahraman kadınlara çok büyük saygım sevgim var...

Bir müsait zamanda, bu kadar güzel olmaz belki sunuş biçimi (ReaL'in tarzı tartışılmaz konu açımında) ama Erzurumlu Nene Hatun'u ve yaptıklarını aktarmak isterim...

Tabii önce bi bakayım açılmışmı demi ama

Teşekkürler ReaL...
__________________
Hayat dediğiniz 1 çay
İnsan ise sadece 1 şeker
Karıştırdıkça hayattan tat aldığını sanırsın
Oysaki;
Hayatın seni erittiğini çay bitince anlarsın..




  Alıntı ile Cevapla
4 Üyemiz **EMEL**'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 27.08.2012, 14:55   #3
Çevrimdışı
Sevda
Dönersen Islık Çal..

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Kara Fatma - (Fatma Seher Hanım)

Alıntı:
Orjinal Mesaj Sahibi ReaL Mesajı göster
Mustafa kemal bu görüşme sırasında ona adını, silah kullanmayı, ata binmeyi bilip-bilmediğini, savaştan korkup-korkmadığını sormuştur. Kara Fatma’nın verdiği cevaplar Mustafa Kemal’i memnun etmiş, “Kara Fatma, bütün kadınlar keşke senin gibi olsaydı” demiştir. Bu olaydan sonra Fatma Seher Hanım’ın adı “Kara Fatma” olarak kalmıştır.
Ne kadar doğru söylemiş Atatürk, keşke bütün kadınlar Fatma Seher Hanım gibi olsaydı.

Tarihten bilmediğim kahraman bir kadın karakteri tanımış oldum.Teşekkürler ReaL.
  Alıntı ile Cevapla
7 Üyemiz Sevda'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 27.08.2012, 15:11   #4
Çevrimdışı
Gece
Uzman Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Kara Fatma - (Fatma Seher Hanım)

Ne vefasız bir milletiz...

Mimar Sinan susuz bir evde ölüyor, Seyit onbaşı
fakirlik içinde yaşıyor ve ölüyor, Kara Fatma' mız
torunlarını nasıl doyuracağının sancısını çekerek ölüyor...

Gururlanarak ve üzülerek okudum, teşekkürler ReaL..
__________________
"Aşk nasıl da kırılgan, sus dedim ama olmadı
Kalbimden ismin geçti , kimseler duymadı"
  Alıntı ile Cevapla
5 Üyemiz Gece'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 21.02.2013, 21:45   #5
Çevrimdışı
CadII
Hotantu Kabilesinden

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Kara Fatma - (Fatma Seher Hanım)

Bu ülke, kıymetlilerine değer vermeyi ne zaman öğrenecek bilmiyorum ki Onca değerli hizmet ver bu ülke için, ileri yaşlarını "işsizim" diye haykırarak geçir. İç acıtan bir hikaye daha. Teşekkürler ReaL...
__________________
Bu güzel ülkede elbette özgürlük türküleri söylenecektir. Ve yine kardeşçe paylaşım olacaktır. Görsek de, görmesek de...

H.
  Alıntı ile Cevapla
5 Üyemiz CadII'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 29.10.2015, 22:05   #6
Çevrimdışı
Dilaver
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Kara Fatma - (Fatma Seher Hanım)



Kara Fatma
- Fatma Seher Hanım



Keşke bazı erkekler de senin kadar yürekli olsaydı..

Allah rahmet eylesin.
....


Çok güzel konuydu

Teşekkürler ReaL ...
__________________

Tanrılar, erkeklerin ''balıkta'' geçirdiği zamanı ömründen saymaz. (Babil Atasözü)
  Alıntı ile Cevapla
7 Üyemiz Dilaver'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 31.10.2018, 16:27   #7
Çevrimdışı
Redwine
"Her Şey Güzel Oldu"

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Kara Fatma - (Fatma Seher Hanım)

Fatma Seher Hanım nam-ı değer Kara Fatma'ya Yılmaz Özdil'in Mustafa Kemal kitabında rastlayınca ilk olarak Forum Gerçek'ten o inanılmaz hayat hikayesini okuduğumu hatırladım.


Yılmaz Özdil'in kitabından aynen aktarıyorum;


İnönü'de Sakarya'da çarpıştı.
Yanındaki kadınların 28'i şehit düştü.
Kızı elinden vuruldu, iki parmağı koptu.
Kendisi de sağ kolundan yaralandı.
Bir ara cephane sandıklarını naklederken yakalandı, esir düştü. 19 gün işkence gördü, kaçmayı başardı.
Büyük Taarruz'a katıldı.
9 Eylül'de İzmir'e girenler süvarilerin arasındaydı.

Milis çavuş rütbesi ile başladı.

Üsteğmen olarak emekliye ayrıldı.
İstiklal Madalyası aldı.

Maaş bağlanmasını kabul etmedi.
Emekli maaşını Kızılay'a bağışladı.
Herhangi bir kişisel menfaat peşinde koşmadı, köşesine çekildi, izi kayboldu.

Yıllar içinde dara düştüğü, kimseye haber vermediği,evsizlere yardım eden Galata'daki Rum manastırına sığındığı ortaya çıktı. Yalvar yakar zorla ikna edildi, Darülaceze'ye alındı.

****


__________________
  Alıntı ile Cevapla
5 Üyemiz Redwine'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 11.10.2020, 13:15   #8
Çevrimdışı
Gerçek Tarihçi
Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Kara Fatma

Milli Mücadele'nin Bayraklaşan Kahramanı Kara Fatma






“Kara Fatma” ismi, Kurtuluş Savaşı yıllarında yaşamış bir şahsiyeti ifade etmekten ziyade; esasen Kuva-yı Milliye ruhunun bayraklaşan Türk kadınını sembolize eden bir karakter olarak hafızamıza yerleşmiştir. Nitekim, Müslüman–Türk aile yapısını incelediğimizde hemen her ailede bir Fatma’nın bulunduğunu görürüz. Kimi evde Fatma o evin annesidir, kiminde gelindir Fatma, kiminde ise bacıdır.

Hülasa Fatma’sı olmayan aile özellikle Anadolu’da neredeyse yoktur. Anadolu’nun hemen her karışında mutlaka bir Fatma’mız vardır. O bakımdan, vatanın işgal altında olduğu ve can emniyetinin, mal emniyetinin, ırz ve namus emniyetinin tehlikeye düştüğü savaş yıllarında Türk kadını da cephe gerisinde mücadele vermiş, milli heyecanın şahlandırdığı Fatma’lar, Ayşeler, Hatice’ler birer kahraman şahsiyet olarak bayraklaşmıştır. İşte “Kara Fatma” da, vatanın ve milletin namusuna uzanan nâmahrem elleri kırmak için ortaya çıkmış, destanlaşmış Türk kadınıdır.

İzmir’in “Kara Fatma”sı vardır, Erzurum’un “Kara Fatma”sı vardır, Sivas’ın, Hatay’ın, Kahramanmaraş’ın, Trabzon’un, Gaziantep’in kısacası memleketin her köşesinde bir “Kara Fatma”mız vardır.


Vatanseverliğin Ve Kahramanlığın Yüce Abidesi
Kara Fatma namı ile temayüz etmiş kadın kahramanımızın ilkine 93 Harbi’nde Osmanlı–Rus Savaşı sırasında rastlıyoruz. Kara Fatma, genç yaşında kendisi gibi vatansever ve mücadeleci kadınları etrafına toplayarak âdetâ gönüllü bir alay teşkil eder. Kâh cepheye lojistik destek veriyor, kâh cephe gerisi emniyeti sağlamak için manevra yapıyor kâh bizatihi disiplinli bir ordu efrâdı gibi hareket ederek cephede düşmanla boğuşuyordu Kara Fatma.

“Kadınlar Dünyası” isimli gazetenin 20 Temmuz 1913 tarihli nüshasında bu muhterem Kuva-yı Milliyeci validemizden şu şekilde bahsedilir:

“Kara Fatma, Malatya'ya bağlı Aladağlı'dır. Zayıf, orta boylu ve esmer, gözleri ve kaşları siyahtır. Elbisesi, erkek elbiselerinin aynıdır. Entari yerine geniş bir şalvar, ceket yerine ise ‘sarka’ tâbir olunan bir tür cepken giyerdi. Sesi erkek sesi gibi gür ve sertti. Yüzünü örtmez fakat, saçlarını boynuna dolar; başının, yüz kısmı dışında bütün kısımlarını ‘Leçel’denilen beyaz bir bezle kat kat sararak örterdi. Maiyeti üzerinde son derece etkiye ve güce olup, İbrahim nâmındaki hizmetlisi dahi Kara Fatma'nın hışım ve heybetinden ürperirdi. Cengâver olduğu kadar da yumuşaktı lakin, şefkati lüzumundan fazla değildi. Kara Fatma, tarihen sâbit olan en mühim ve parlak zaferlerini Rusya Muhârebesi dönemlerinde göstermiştir”. Meşhur Sivastopol Destanı'nda Kara Fatma şu mısralarla anlatılır:

Sivastopol Destanı'nda Kara Fatma

Beş altı gün sonra geldi
Kara Fatma-i gazi
Nisâlar kahramanı, şeref-razı

Beş altı yüz kişiyle geldi o an,
Kamusu hep süvâri-i namdarân.

Onların nâmı var Türkmen ilinde
Kılıç belinde, kargı yollarında.

Onlar çok kırdı düşman, döktü kanın
Şehid oldu karındaşı nisânun.

O hâtun kendi dahi yaralandı
Onuldu yarası hoş varlandı.

Ömer paşa olup Şumnûda kâim
Onlara gönderir cephâne dâim.

Kara Fatma bu harpte yüz bin kişilik düşman ordusunun karşısında geceli gündüzlü savaşmış, Türk ordusunun en ileri hatlarına kadar giderek askere cesaret aşılamıştır. Bu harpte bir ara yaralanmış ve kardeşini kaybetmişti. Kahramanlığı yabancı eserlere de geçmiştir.
Allah şefaatinden mahrum eylemesin…





Yunan’ın Korkulu Rüyası

Kuva-yı Milliye'nin “Kara Fatma” namlı kadın kahramanlarından bir diğeri de Batı Anadolu'da ortaya çıkmıştır. Bu bölgede milletin ve memleketin kurtuluşu için kahramanca çarpışan Kara Fatma, Yunanlılara karşı gösterdiği mücadeleleriyle Mustafa Kemal Atatürk'ün de liyakatini kazanmıştır. Ülkenin o kara günlerinde, Müslüman Türk kimliğine sahip Anadolu kadınını gönülden temsil eden; vatan için, namus için, bayrak için, istiklâl için, varlık için, şeref için dövüşen ve adı sık sık gündeme gelen bu muhterem validemiz, nesiller boyunca iftihar ile hatırlayacağımız kahraman Türk kadınlarımızın önderlerindendir… Muhârebe zamanlarında giydiği elbisesini ölünceye kadar sırtından çıkarmayan Kara Fatma’nın yakın zamanda "İstiklâl Madalyası" ile çoğu kez basında haberi çıkmış, cadde ve sokaklarda gelip geçenlerin dikkatini çekmiştir.

Muharebe Bana Düğün Gelir

Memlekette can ve namus emniyetinin tehlikede olduğunu gören bu eli öpülesi validemiz, kadınlığın o ince yapılı karakterini hiç düşünmeden, “Kadın isem de, Türk değil miyim?” diyerek işgal kuvvetlerinin zulüm ve cinayetlerine karşı Kuva-yı Milliye hareketine katılmıştır. O da, isimleri tarih boyunca şan ve şerefle yad edilecek diğer kadın kahramanlarımız gibi vatanın bağımızlığı, milletin selameti için canı pahasına hizmet etmiştir. Kara Fatma, işgalcilerin zulümlerini artırdığı ve dayanılmaz olduğu bir dönem İstanbul'dan yola çıkarak dolu dizgin, gençlik ve memleket aşkının verdiği cesâretle Sivas'a gelir ve Mustafa Kemâl Paşa’nın huzuruna çıkar:

– “Bütün millet, vatanın kurtarılmasını bekliyor, işte ben de kadın halimle geldim, iş göster, emret Paşam!” der…

Samimi ve içten gelen bu sözler Mustafa Kemal'in gözünden kaçmaz…

– “Peki ama, sen ne iş görebilirsin ki? Silah kullanır mısın? Ata biner misin? Harpten ateşten korkmaz mısın?..”

Kara Fatma’dan beklenilen cevap gelir:
– “Ata binerim, silah kullanırım, muharebe bana düğün gelir Paşam, düğün…!”

Bu Müslüman Türk kadınına hayran kalan Mustafa Kemal Paşa:

– “Şu dakikada bütün kadınlarımız senin gibi olsalardı Kara Fatma” Diyor ve bu sûretle “Fatma Hanım”, “Kara Fatma” lâkabını almış oluyor.

Bir Kurşun Yarası Ve Kırmızı Kurdelalı Bir Harp Madalyası

Mustafa Kemal'den aldığı emir ve tavsiyelerle İstanbul'a gelen Kara Fatma 15 kişilik vatansever genci etrafına toplamıştır ve buradan Kocaeli'ne geçmektedir. Köylerde vaziyeti asla belli etmeden tam bir teşkilat kurmayı başararak Geyve'de cephe tutar. Halid Bey Kumandası'nda bir yıl vatanî görevde bulunur Kara Fatma ve bu sırada ilk defa yaralanır. Teşkilat lağvedilince orduya çavuş olarak katılır.

Birçok korkulu savaşlarda orduya, istiklâle büyük hizmetler eden Kara Fatma'nın bu zaferlerden tek nişânesi aldığı bir yara ile kırmızı kurdelalı bir harp madalyasıdır. Bu gururu ve iftiharı ömrü boyunca taşımıştır.





Kuva-yı Milliye'nin Yorulmaz Hizmetçisi

Kara Fatma, bir basın mensubuna, Kuva–yı Milliye dönemindeki hizmet ve faaliyetlerinden şu şekilde bahsetmiştir:

– “İzmit, Adapazarı, Düzce ve civarına Yunanlılar sık sık baskınlar yapıyordu. Bir gün kumandan Halid Bey beni çağırdı ve dedi ki:

– ‘Fatma Hanım, senin bugüne kadar yaptıklarından çok memnunum, sana kaymakamlık vereceğim’.

Halid Bey'in bu sözlerinden anlamıştım ki, bana gene mühim bir iş verecek.

Şu emri verdi.
– ‘Şimdi adamlarını alıp İznik'e gideceksin!’.

– ‘Ama ben on beş gün önce orada idim’.

– ‘Gene gideceksin, orada bulun, işlerin var’.

Emir, emirdi. Derhal hazırlandım, atlarımıza atladık, dağlardan bayırlardan dolu dizgin koşturuyorduk.

Yolda nefes nefese iki köylüye rastladık. Bizi görünce:

– ‘Aman’ dediler, ‘İmdada gelin, köyümüzü bastılar, hepimizi öldürecekler’.

– ‘Kimler bastı köyünüzü?’.

– Kimler olacak, Yunan gâvuru’.

Öyle günler yaşıyorduk ki; kimseye inanmak caiz de değildi hani. Bu, düşmanın bir oyunu da olabilirdi, nitekim bu gibi hadiselerle çok karşılaşmıştık.

– ‘Hangi köydensiniz?’.

– ‘Elmacık Köyü'nden’.

Hemen atlardan indik, kıyafetlerimizi değiştirdik. Ben eski püskü bir elbise giymiştim. Köye girdiğimiz zaman, manzara tüyler ürpertici idi.

Meydanda bir papaz oturuyordu. Etrafında onbeş, onaltı kadar silâhlı vardı. Türkleri bir araya getirmişlerdi. Papaz, Yunanlılara sordu:

– ‘Nasıl ceza verelim?’.

Yunanlılardan biri:
– ‘Onları iyice bağladıktan sonra bize teslim edin, intikamımızı biz alırız’. Dediler.

Benden şüphe edilmediği için yanlarına kadar yaklaşmıştım.

Papaz, üç köylünün bir ağaca bağlanmasını emretti.

Kardeşime yaklaştım:

– ‘Hali görüyor musunuz?’ dedim; ‘İyi ki gelmişiz, şimdi tabancamı adamların üzerine boşaltacağım’.

Kardeşim sert bir ifade ile yüzüme baktı ve yavaş sesle:

– ‘Acele etme, sonra işi bozarız’

Cevabını kulağıma fısıldadı. Ben bekleyecek halde değildim.

Heyecanımdan tir tir titriyordum. Oğlum da benim halimden şüphelenmişti. Yanıma yaklaştı o da fısıldadı:

– ‘Acele etme anne’.

Düşmanın rengi küle döndü...

Ağaçlara bağlananların az sonra can vereceklerini anlayan köylüler ağlaşmaya, feryad etmeye başlamışlardı.

Ne olursa olsun fazla sabredemeyecektim. Tabancamı çektim ve:

– ‘Teslim olun!’ diye haykırdım.

Tabiî, adamlarım da silahlarını çekmişlerdi. Bu beklenmeyen hâl, düşmanı öylesine şaşırtmıştı ki... Hemen ağaçlara bağlananların iplerini çözdürdüm ve silahlı düşmanların silahlarını aldırdıktan sonra onları bağlattım. Papaza dönerek:

– ‘Haydi’ dedim, ‘Şimdi siz ölümlerden ölüm beğenin’.

Hepsinin de rengi kül gibi olmuştu. Titriyorlardı. Oracıkta düşüp öleceklerdi.

Adamlarıma döndüm:

– ‘Hepsini Halid Bey'e götürünüz’ dedim, ‘Cezalarını o verecektir’.

İzmit'e döndüğümüz zaman Süvari Livası Hacı Arif Bey bu muvaffakiyetimizden dolayı bizim için büyük bir merasim hazırlamıştı.

Köylüler, coşkun tezahürat yapıyordu. Fakat bu muvaffakiyet ile birlikte beni sükûtu hayale gark eden bir mesele hasıl oldu. Meğer ‘Kara Fatma tehlikeden sakınmıyor, başımıza bir iş açar’ diye beni, geri hizmetlere almaya karar vermişler. Kıyameti kopardım. Halid Bey:

– ‘Bilmiyorum Fatma Hanım’ dedi, ‘Ölümden korkmuyorsun, fakat ya şehid olmaz da esir düşersen ne olur?.. Bizimkilerin maneviyatı bozulur, düşmanın maneviyatı kuvvetlenir. Sen hiçbir tehlikeden kaçmıyorsun.

Ya, Elmacık Köyü'ndeki düşman kuvvetli olsaydı da sizi esir etseydi ?...


Tabii, o zaman kim tehlikeyi düşünüyordu. Lakin, bundan sonra daha ihtiyatlı davranacağımı vadederek vazifeme devam ettim”…

Allah mübarek şefaatlerine nail eylesin…


Kaynak

__________________
ÇAĞDAŞ ATATÜRKÇÜYÜZ
  Alıntı ile Cevapla
4 Üyemiz Gerçek Tarihçi'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 11.10.2020, 13:53   #9
Çevrimdışı
Insanlikarayan
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Kara Fatma

Alıntı:
Orjinal Mesaj Sahibi Gerçek Tarihçi Mesajı göster
MİLLİ MÜCADELE'NİN BAYRAKLAŞAN KAHRAMANI
...KARA FATMA...



Adet yerini bulup, kaynagida böyle paylasimlarda belirlenmesi lazim!.


Sanirsam cogu Paylasimlarinizin zaman asamasini gectigi icin, ilk paylasimda olmasada, (bunu artik degistiremezsiniz) ikinci paylasimlarinizda Kaynaginida suna bilirmisiniz?.


Dibine Not: Basliklarin özelliginle biraz büyük yazilip, Kalinlastirilmasi hos görülürsede, paylasimin gerisini kalin harfle yazilmasi veya parlasilmasi baska türlü algilana bilinir!.
__________________

-Gurbet Ellerde Aldatılamadı-





Türkiyede
yasamasa bile!.
Ne Mutlu Türk'üm Diyebilene!.
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Insanlikarayan'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 11.10.2020, 18:00   #10
Çevrimdışı
OkyanusunKalbi
WoodStock

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Kara Fatma - (Fatma Seher Hanım)


Mekanları cennet olsun.

Kahraman Türk kadını ve Türk erkeğiyle övünüyoruz.

Yaşarken sahip çıkamadıklarımız, öldükten sonra kahramanlaşıyor. Üzücü yanı da vefasız bir milletiz.


  Alıntı ile Cevapla
4 Üyemiz OkyanusunKalbi'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
erden, fatma, fatma seher, hanim, kara, seher


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 15:43.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.