Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Türkiye ve Dünyadan Haberler > Ülkemiz ve Dünya Gündemi > Yılmaz Özdil


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 20.01.2022, 16:02   #1
Çevrimiçi
Canan
Çiçekci kız

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Sezen Aksu | Yılmaz Özdil

Sezen Aksu


■ Yunus Emre'yi okul kitaplarında sansürlediler, 8 kıtadan oluşan şiirini 7 kıtaya indirdiler, “cennet cennet dedikleri, birkaç köşkle birkaç huri, isteyene ver onları, bana seni gerek seni” mısralarını yokettiler.

■ Steinbeck'in Fareler ve İnsanlar'ını sakıncalı bularak, yasakladılar.

■ Dünyanın en ünlü çocuk romanı Şeker Portakalı'nı erotik buldular.

■ İlkokul öğrencilerine tavsiye edilen 100 temel eseri değiştirdiler, Heidi dua ederek huzur buluyor, Pollyanna Allah'ın bahşettiklerinin kıymetini biliyor, Pinokyo teşekkür etmek yerine, Allah razı olsun demeyi tercih ediyor, Üç Silahşörler'deki Aramis hidayete eriyor, La Fontaine'in tilkisi bile Allah yolunu açık etsin diyor.

■ Zeki Müren kasetlerini, Mozart cd'lerini, Suna Kan'ın konser biletlerini Ergenekon davasında delil yaptılar.

■ Kırıkkale cezaevinde mahkumlar boncuklarla Pir Sultan Abdal resmi yaptı, “örgüt lideri” diyerek Pir Sultan Abdal'ın resmine el koydular.

■ İçki içiliyor diye tekbir getirerek İdil Biret'in Topkapı Sarayı'ndaki konserine saldırdılar.

■ Ecdadımıza saygısızlık yapılıyor diye İstanbul bineali kapsamındaki sergiye saldırdılar.

■ “Adile Naşit'in ninni okuduğu Türkiye kabustu” diyerek, dünyanın en güzel insanı Adile Naşit'in aziz hatırasına bile dil uzattılar, intikam duygularıyla Adile Naşit'i bile hedefe koydular.

■ “Kemal Sunal bu ülkeye zihinsel anlamda yapılmış en büyük kötülüktü, filmleri zekaya hakaretti” diyerek, Türkiye'nin yüzünü güldüren, Türkiye'nin ortak paydası Kemal Sunal'a bile saldırdılar.

■ Mübarek üç aylar Recep, Şaban, Ramazan'a lakaplar takmak suretiyle, dini değerleri aşağıladığı iddia edilerek “İnek Şaban” hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundular.

■ “Shakespeare müslümandı, esas adı şeyh pir'di” diyen, kafasında fesle dolaşan tımarhanelik arkadaşı “kültür adamı” sıfatıyla sarayda ağırladılar.

■ Asrın liderimiz bir ara kafayı Muhteşem Yüzyıl dizisine taktı, “bizim öyle ecdadımız yok, diziyi kınıyorum” dedi, “kınıyorum” lafından hemen sonra diziye aniden ramazan ayı geldi, Topkapı Sarayı'nda komple oruç tutmaya başladılar, haremdeki göğüs dekolteleri kayboldu, hamam sahneleri yokoldu, Hürrem türban taktı, namaza başladı.

■ Heykele “ucube” dediler, İnsanlık Anıtı'nı idam ettiler, darağacı kurar gibi, vinçle boynuna halat doladılar, kafasını koparttılar, kazmalarla kırdılar.

■ Baleye “belden aşağı” dediler.

■ “Böyle sanatın içine tükürürüm” dediler.

■ Tarihi sinema binalarını yıktılar.

■ Marmaray inşaatında 8 bin 500 senelik seramikler bulundu, “çanak çömlek yüzünden vakit kaybediyoruz” dediler.

■ Aspendos'a mutfak mermeri döşediler, Apollon Tapınağı'na çimentoyla merdiven yaptılar, 2 bin 300 yaşındaki dünya kültür mirası Efes antik kentini yemekli organizasyonlara kiraladılar.

■ Antalya Altın Portakal Film Festivali'nin sembolü Venüs heykelini müstehcen bularak yaktılar.

■ İzmir Sevgi Parkı'ndaki kadın heykelini parçaladılar.

■ Edirne'de Türk Kadınlar Birliği tarafından yaptırılan Özgür Kadın Heykeli'ni halatla çekerek kaidesinden kopardılar.

■ Ordu'daki kadın heykellerine sprey boyayla “edep yahu” yazdılar.

■ Bursa'da uluslararası heykel sempozyumu kapsamında yaptırılan Gerçek Aşk isimli kadın heykelinin ayaklarını kırdılar.

■ Denizli'de at heykeline saldırdılar, fazla büyük görünüyor diye cinsel organını kopardılar.

■ İstanbul'da kollarını iki yana açmış kadın figürü Akdeniz Heykeli'nin kolunu kopardılar, taşla vura vura ezdiler.

■ Dünya çapındaki karikatüristimiz Oğuz Aral'ın heykeline molotof kokteyli attılar, tamir edildi, bu defa demir çubuklarla vura vura parçaladılar, tamir edildi, bu defa balyozla yıktılar.

■ La Diva Turca, dünyaca ünlü sopranomuz Leyla Gencer vefat etti, vasiyeti üzerine bedeni yakıldı, İstanbul Boğazı'na serpildi, “küllerinizle suyumuzu kirletmeyin” diye yazdılar.

■ Levent Kırca vefat etti, “müslümanlara zehir saçan alkolik tiyatrocu öldü” diye yazdılar.

■ Zeki Alasya vefat etti, “rahmet okunmamalı, cenazesi camiden kaldırılmamalı” diye yazdılar.

■ Tarık Akan vefat etti, “cuma bereketiyle geldi” dediler, “ateşi bol olsun” dediler, “elhamdülillah bir RTE düşmanı daha gitti” dediler, “geberdi melun” dediler, “artık cehennemde rol kesersin” dediler.

■ Ferhan Şensoy vefat etti, “meyhaneci öldü” diye yazdılar.

■ Bedri Baykam'ı bıçakladılar.

■ Değerli ağabeyim Müjdat Gezen'in tek kuruş almadan pırıl pırıl sanatçılar yetiştirdiği okulunu kundakladılar.

■ Tiyatromuzun duayeni Orhan Aydın'ı yumrukladılar.

■ Kadıköy Özgürlük Parkı'nda konser veren opera sanatçısı Güvenç Dağüstün'e tekme tokat saldırdılar.

■ Levent Kırca'nın cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından verilen Devlet Sanatçısı unvanını geri aldılar, gözaltına aldılar, beş yıl hapisle yargıladılar.

■ Tarık Akan'ı dört yıl hapisle yargıladılar.

■ Metin Akpınar'ı evinden polisle aldırdılar, beş yıl hapisle yargılıyorlar.

■ Müjdat Gezen'e yurtdışına çıkış yasağı koydular, beş yıl hapisle yargılıyorlar.

■ Uluslararası gururumuz Fazıl Say'a 10 ay hapis cezası verdiler.

■ Zuhal Olcay'a 11 ay hapis cezası verdiler.

■ Orhan Aydın'a 11 ay hapis cezası verdiler, gözaltına aldılar, toplam yedi yıl hapis istemiyle yargılamaya devam ediyorlar.

■ Şair Yılmaz Odabaşı'na 11 ay hapis cezası verdiler.

■ 80 yaşındaki Nilüfer Aydan'a 11 ay hapis cezası verdiler.

■ Heykeltıraş Mehmet Aksoy'a hapis istemiyle dava açtılar.

■ Ressam Fikret Otyam'ı yargıladılar, para cezası verdiler.

■ Barış Atay'ı iki yıl hapis cezasıyla yargıladılar, para cezası verdiler, sokakta beş kişi üstüne çullandılar, yerlerde tekmelediler.

■ Efsane karikatüristlerimiz Musa Kart'ı tutukladılar, Nuri Kurtcebe'yi tutukladılar.

■ Muhteşem piyanistimiz Dengin Ceyhan'ı tutukladılar, bileklerine kelepçe takıp fotoğrafını basına servis ettiler.

■ Atilla Taş'ı tutukladılar.

■ Grup Yorum'u tutukladılar, suç aleti olarak bağlama'dan bile parmak izi aldılar, ellerinden gelse türküleri de hapse atacaklardı.

■ Metalci selamı veren gençleri gözaltına aldılar.

■ Edip Akbayram'a soruşturma açtılar.

■ Tarkan'ı açılım toplantısına çağırdılar, katılmadı, suç icat ettiler, iki yıl hapisle yargıladılar.

■ Selin Şekerci'yi dört yıl hapisle yargıladılar.

■ Deniz Çakır'ı bir yıl hapisle yargıladılar.

■ Levent Üzümcü'ye soruşturma açtılar.

■ Şevket Çoruh'a soruşturma açtılar.

■ Rapçi Ağaçkakan'ı müzik yasağını eleştirdiği için gözaltına aldılar.

■ Rapçi Şehinşah'ı asrın liderimizi eleştirdiği için gözaltına aldılar.

■ Kelimelerin efendisi Ataol Behramoğlu'nu yargıladılar.

■ İlyas Salman'ı altı yıl hapisle yargılıyorlar.

■ Varlığıyla onur duyduğumuz, 83 yaşındaki Genco Erkal'ı dört yıl hapisle yargılıyorlar.

■ Sivas'ta şairleri, yazarları, ozanları, aydınları, diri diri yakanlara sahip çıktılar, savundular, afla hapisten çıkardılar.



Sezen Aksu işte bu zihniyete destek verdi.



Türkiye'yi cehenneme götüren yolu döşeyenlerden biriydi.



Yetmez ama evet referandumunda “tabii ki evet diyeceğim, dört dörtlük buluyorum, canıgönülden evet demeye devam edeceğim” diyordu.

Pkk açılımında Akp'yi desteklemeyenleri “iki cihanda lekeli” ilan ediyordu. Sadece lekeli ilan etse gene iyi… Beni mesela, hapse atılmam için mahkemeye verdi, özgürlük şarkıları söylüyordu ama benim özgürlüğümün elimden alınmasını, beş yıl hapse atılmamı istedi, helal süt emmiş namuslu savcılara hakimlere denk gelmeseydim, şu anda hâlâ içerdeydim.



Ve şimdi ibretle görüyoruz ki…

Canıgönülden destek verdiği zihniyet tarafından linç ediliyor.

Akp gibi düşünmeyenleri “dini değerler” üzerinden infaz ediyordu, şimdi Akpciler tarafından “dini değerleri aşağılamakla” suçlanıyor.

Diyanet bile aleyhinde açıklamalar yapıyor, suç duyurusu yağıyor.



Oh olsun yazısı değildir bu, asla.

Olacağı buydu yazısıdır.



Türkiye avaz avaz çığlık atarken, inim inim inlerken… Akp'yi şakşaklayıp, hak ettiği karşılığı almayan görülmedi bugüne kadar!



Maskeli balo illa ki sona eriyor.

Binbir suratlıların, gerçek yüzleri illa ki ortaya çıkıyor.

Ama bizlere, duygularımızdaki cam kırıkları kalıyor.


__________________
  Alıntı ile Cevapla
4 Üyemiz Canan'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 20.01.2022, 16:11   #2
Çevrimdışı
Tura
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Sezen Aksu | Yılmaz Özdil

Referanduma evet diyeceğim dediği gün Sezen Aksuyu dinlemeyi bırakmıştım.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Tura'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 22.01.2022, 01:10   #3
Çevrimdışı
ReaL
Deniz Sevengillerden

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Sezen Aksu | Yılmaz Özdil

Alıntı:
Orjinal Mesaj Sahibi Tura Mesajı göster
Referanduma evet diyeceğim dediği gün Sezen Aksuyu dinlemeyi bırakmıştım.
Seni boşuna çok sevmemişim.
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz ReaL'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 22.01.2022, 09:02   #4
Çevrimdışı
Tura
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Sezen Aksu | Yılmaz Özdil

Alıntı:
Orjinal Mesaj Sahibi ReaL Mesajı göster
Seni boşuna çok sevmemişim.
Eyvallah ReaL, bende seni seviyorum.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Tura'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 22.01.2022, 15:15   #5
Çevrimdışı
Ben kimim
Yasaklı Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Sezen Aksu | Yılmaz Özdil

Alıntı:
Orjinal Mesaj Sahibi Canan Mesajı göster
Sezen Aksu

Yetmez ama evet referandumunda “tabii ki evet diyeceğim, dört dörtlük buluyorum, canıgönülden evet demeye devam edeceğim” diyordu.

Pkk açılımında Akp'yi desteklemeyenleri “iki cihanda lekeli” ilan ediyordu. Sadece lekeli ilan etse gene iyi… Beni mesela, hapse atılmam için mahkemeye verdi, özgürlük şarkıları söylüyordu ama benim özgürlüğümün elimden alınmasını, beş yıl hapse atılmamı istedi, helal süt emmiş namuslu savcılara hakimlere denk gelmeseydim, şu anda hâlâ içerdeydim.



Ve şimdi ibretle görüyoruz ki…

Canıgönülden destek verdiği zihniyet tarafından linç ediliyor.

Akp gibi düşünmeyenleri “dini değerler” üzerinden infaz ediyordu, şimdi Akpciler tarafından “dini değerleri aşağılamakla” suçlanıyor.

Diyanet bile aleyhinde açıklamalar yapıyor, suç duyurusu yağıyor.



Oh olsun yazısı değildir bu, asla.

Olacağı buydu yazısıdır.



Türkiye avaz avaz çığlık atarken, inim inim inlerken… Akp'yi şakşaklayıp, hak ettiği karşılığı almayan görülmedi bugüne kadar!



Maskeli balo illa ki sona eriyor.

Binbir suratlıların, gerçek yüzleri illa ki ortaya çıkıyor.

Ama bizlere, duygularımızdaki cam kırıkları kalıyor.


Tek başına iktidara gelen AKP'nin sistemin daha iyi işlemesi için bazı çapakların temizlenmesi lazımdı. Bunlardan biri de siyasi yasağı nedeniyle milletvekili olamayan Erdoğan’ın başbakan olmasaydı. Bu konuda da devreye dönemin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal girdi ve sorun çözüldü. Yine garip bir tesadüf olarak 7 Haziran seçimlerinde çoğunluğunu kaybedip sıkıntı yaşayan Erdoğan’ın imdadına köşke koşarak giden Baykal’dan başkası değildi.

Deniz Baykal 2002 yılında Tayyip Erdoğan’la Beylerbeyi’ndeki bir otelde anlaşma yaptı.

Baykal’ın yaptığı anlaşma Erdoğan’a atılmış can simidiydi. Kendisi de bir hukukçu olan Baykal, bile bile bu operasyona imza atarak o dönem Erdoğan’ın Milletvekili olup dokunulmazlık zırhını kazanmasını sağladı.

10 Mayıs 2010 tarihli istifa açıklamasına elinde kâğıtla çıktı ve yazılı açıklamayı okudu. Üstelik “Pensilvanya’dan aldığım mesajın samimiyetine inanıyorum” diyerek Fethullah Gülen’e teşekkür etti.

Kesinlikle, CHP’nin Baykal gerçeğiyle hesaplaşması şart.

Hiç kuşkusuz Erdoğan, en büyük desteği 12 yıl boyunca iktidar ortaklığı yaptığı Gülen Cemaati’nden aldı. Ülkenin tepeden tırnağa, medyasından orduya, eğitimden sağlığa, iş dünyasından sendikasına kadar yeniden düzenlenmesinde Cemaat "esas adam" oldu.

İktidara geldiği 2002 yılında geniş kesimlerin desteğini almak ve dönemin egemenlerini tedirgin etmemek için İslamcı karakterini gizleyen AKP, aradan geçen 20 yılda gerek devleti gerekse de toplumu gerici bir anlayışla dizayn etti. Partinin yönetimi ele almasıyla ilmek ilmek örülen dinsel kuşatma, yıldan yıla toplum açısından daha hissedilir bir nitelik kazandı.

İktidar din eksenli örgütlenmeleri eğitim alanında da başat aktör haline getirdi. Ensar, İlim Yayma ve TÜGVA gibi kurumlar yürüttükleri faaliyetlerle eğitimde ciddi bir ağrılık kazandılar. Bu yapılar, hem Eğitim Bakanlığı’yla ortak protokoller imzalayarak sınıfların içlerine kadar girdiler hem de düzenledikleri sosyal etkinlikler ve açtıkları yüzlerce öğrenci yurduyla ülkede eğitimi kontrol edecek güce eriştiler. Türkiye’nin dört bir yanında dini eğitim fiilen okul öncesi eğitime, hatta kreşlere kadar indirildi. MEB Diyanet işbirliği ile okul öncesinde kreşlerde fiilen dini eğitim başladı. Dindar-kindar nesil yaratma hedefi doğrultusunda fizik ve kimya kitaplarına dahi dinsel veriler yüklendi. Okullara mescit zorunluluğu uygulamaya konuldu. Laboratuvarlar, kütüphaneler mescitlere dönüştürüldü. Sayısı inanılmaz derecede artan imam hatiplerde, kız çocuklarının başını örtmesi için ikna odaları oluşturuldu. 12 Eylül ve 28 Şubat’a sürekli atıfta bulunan MEB ikna odalarına kulak tıkadı. Din temelli uygulamalar kamusal alanı da etkisi altına aldı.

59 Twitter hesabıyla ilgili “hakaret, iftira, tehdit ve kin ve düşmanlığa tahrik” şüphesiyle soruşturma başlatıldı. Şikayet edilenler arasında müzisyenler Atilla Taş ile Fazıl Say, gazeteciler Can Dündar, Ahmet Şık, Melis Alphan, Burcu Karakaş, CHP’li milletvekili Umut Oran ile fuatavni var

Son 1 Yılın Rakamı: Cumhurbaşkanına Hakaretten 36 Bin Kişiye Soruşturma Açıldı, 308'i Çocuk

Türkiye’deki cami sayısı ise kontrolsüz bir şekilde arttı. Camilerin artış sayısı, nüfus artış hızını da geride bırakarak 90 bine çıktı. Diyanet’e bağlı cami sayısı, MEB’in 2016 yılına ilişkin yayımladığı Örgün Eğitim İstatistikleri’nde 61 bin 201 olarak açıklanan toplam okul sayısını da geçti. Bugün Türkiye’deki cami sayısı, dünyanı en büyük ikinci Müslüman nüfusuna sahip ülkesi Hindistan’daki camilerin nüfusa oranından da fazla.

2020 yılında cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi adıyla kurumsallaşan "tek adam" rejimi, dinsel dönüşümün zirve noktası oldu. Laikliği rafa kaldıran, yurttaşlık fikri yerine tebaa kültürünü yaygınlaştırmayı amaçlayan, iktidarını kutuplaştırma üzerine kuran ve muhalif kesimleri “dinsiz” olarak gören AKP zihniyeti, çağdaş demokrasinin ilkelerini hiçe sayarak tüm devleti "tanrısal" yetkilerle donatılmış tek adamın şahsına indirgedi.

Yarın yokmuş gibi borçlanan, aldığı borcu rant ekonomisini köpürtmekte kullanan, her şeyi özelleştiren 20 yıllık sanayisizleşme politikasında yolun sonuna gelindi. Sular çekilince kıyıya vuran balık misali, sıcak paranın çekilmesiyle rant ekonomisi krize girdi. AKP ise günahlarının bedelini 82 milyon yurttaşa ödetiyor.

Meclis Başkanı İsmail Kahraman "Din dersleri mecburidir ve inanca dayalı bir yapısı vardır. Yani seküler değildir, dindar anayasadır. Laiklik tarifi de ona göre olmalıdır. Laiklik bir kere yeni anayasada olmamalıdır. Dindar anayasa meselesinden anayasamızın kaçınmaması lazım. Dini olarak bahsetmesi lazım." dedi.

Güçlendi, her şeyi yuttu, şişti. Engellenemez, durdurulamaz, yenilmez sanıldı. Evet, AKP 20 yıldır iktidarda. Devleti ele geçirdi. Yeni bir rejim kurdu, kurmaya çalışıyor. Bu doğru. Ama en az bu kadar doğru daha var ki o da kendi istediği gibi bir toplum inşa edemedi. Edemeyecek. AKP ve onda vucut bulan ne varsa ona itiraz eden milyonlar var. Sadece Erdoğan ve partisi AKP değil, 20 yıl içinde kurduğu her şey tepetaklak yok olmaya doğru gidiyor.

Çözüm süreci tek başına vatana ihanet suçudur.

Erdoğan Yargılanmalıdır. Suçu sabittir. Tabii bu kararı yargı verir. Genleriyle oynadıkları HSYK'yı ve yine genleriyle oynadıkları emniyet teşkilatını asli mecrasına döndürdükten sonra, bu cesaretli insanlar ortaya çıkacak ve gerekeni yapacaktır.

Türkiye'de yıllardır biriken cerahat bir yerde patlayacaktı ve şu anda akıyor.

Erdoğan köşeye sıkışmış, seçimlerden umudunu kesmiş, çıkış için bir çözüm yolu arıyor, ama nafile, kafasındaki bir devlete "savaş açmak" veya Türkiyede bir "iç savaş" çıkartıp ardından Cumhuriyeti yıkıp şeriat devleti kurmak planı ise imkansızdır, Amerika ve Rusya Türkiyeyi kuşatma altına almışlar Erdoğan'ın böyle bir hata yapmasını bekliyorlar.

Ağaçlar ayakta ölür. Öldüğünde Nâzım gibi, Yaşar Kemal gibi, Ahmed Arif gibi öleceksin.
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Ben kimim'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
aksu, özdil, sezen, yılmaz


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 11:09.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.