09.03.2013, 11:25
|
#1
|
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
|
Herkese Günaydın
HERKESE GÜNAYDIN
Kadın, daha kız çocuğu iken evinin kölesidir; kabul! Oğlan, evin prensi gibi yetiştirilir. Demiş CAN DÜNDAR 8.3.2013 tarihli kadına ilişkin yazısında.
Kadını da kızı da sonuç itibarı ile doğuran ve yetiştiren Ana ve Kadın olduğuna göre, istisnalar hariç oğlan çocuğuna prens, kız çocuğuna hizmetkar ve köle muamelesi yapan ve yapılmasından keyif alan yine bir Ana ve Kadın değil midir?
“8 mart kadınlar günü bitse de 364 gün sürecek erkekler günü başlasa”
İğrenç bir düşünce gibi görünmesine rağmen bir açıdan çok doğru, Çünkü ülkemiz dahil adı İslam Cumhuriyeti olan ülkeler ve bir yığın insan tarafından medeni ülkeler olarak bilinen ülkeler de dahil olmak üzere kadına bakış ve uygulamada değişen bir şey olmayacak, feminist anlayış cinsiyet ayrımcılığı gibi görülse de kadın haklarının kazanılmış ama verilemeyenlerinin iadesi, olmayanların evrensel hakların ihdası ve ihyası için gereklidir. Şahsen feminist bir çok kadından daha feminist olduğumu ifade etmeliyim.
Bir nükte azıcık gülümseme için ara; Feminist erkekler Efemin erkeğe dönüşmesin.
Feminist düşünce ile ortaya çıkan duruş ve davranışlar, bu ayrımcılığı tetikleyen eğitim eksikliği yanında Kadının ekonomik özgürlüğünü kazanamayışı ve erkeğe bağımlılık değil midir?
Hep söyleriz yazar çizeriz. Berdel, Berivan Kuma hikayeleri yazar kızarız. Kadına kıza yapılan şiddeti kınar lanetleriz. Ülkemizde ve özellikle İslami idarelerin hüküm sürdüğü idarelerde kadın sorunları daha farklıdır. Konu döner dolaşır genel eğitimsizliğin olduğu yerlerde kadın eğitimsizliğine dayanır ki, Türkiye'de; 6 milyon okuma yazma bilmeyen Kadın! 3 çocuktan aşağı doğurmayın telkini ile eve kapatılmaya, işten ve çalışma hayatından uzak tutularak ekonomik özgürlüğü kısıtlanan Kadın!. A sosyal A politik olması hedeflenen kadın ve kendine yapılanların, yapılmak istenenlerin farkına varmayan Kadın! Ve bu anlayışın banisi Feodal ve Maço Erkek!
Bir lokma bir hırka tevekkül içinde erkeğe bağımlı kılınmaya çalışan kadın! Türkiye"de sorunları en fazla ve en hızlı çözülmesi gereken topluluk olarak karşımızda duruyor.
Sayıp döktüğümüz kriterler içinde olmayan kadınlar kendilerini şanslı hissedebilirler ama duyarlı olanları, hem cinslerinin durumları karşısında Kadın yüreği ile paralanırlar.
Yazısının son cümlelerinde feodal anlayışın, Maço erkeği olanların, maçoluğunu kadın haklarının ihyası ile kaybederse, Karısına, kızına yasak koymak şöyle dursun, söz geçirebilecek halde bile olamazlar deniyor.
Feodalite bitmiş, maçoluk sona erdiğinde misyonu kaybolan erkek ne olurmuş? Can Dündar yazısısnın son cümlesine noktayı şöyle koymuş:
“Misyonu hepten güçleşir: Şimdi kaybettiği bir savaşın galibiymiş gibi görünecek, kılıcı elinden alınmış bir kahraman heykeline dönüşecektir. Fiiliyatta düşen süngüsü, dilinde parıldar. Ezildikçe daha fazla maçoluk taslamaya, yenildikçe eski zaferleri anlatmaya, güçten düştükçe güce tapınmaya başlar. İsyanını dizginleyemediği kadının nasıl örtüneceğini tarif etmeye, doğurmaları gereken çocuk sayısı konusunda ahkâm kesmeye kalkışır. Bunda biraz, ataların evin yegâne sultanı olduğu günlere özlem, biraz da o sultanlığın kaybedilmiş oluşuna öfke vardır. Eğer özel günler, sorunların anımsanması için birer vesileyse, bir “Dünya Erkekler Günü”nün vakti gelmedi mi sizce de?..” Demiştir.
Maço erkek ve misyonu tarif edilirken, kadına bakışına, doğurmasından giyimine kadar asıl can alıcı noktayı koymuştur.
Tüm açmazlara ve sorunlara karşın Kadın ve Ana olanların ellerinden öpüyor onlara en kalbi saygılarımı sunuyorum.
Kadın gündemi daha bitmedi çok konuşulacak ve yazılacaktır.
Saygılarımla
9.3.2013
Mustafa Akten
|
|
|