Para

[@Mustafa Akten]

PARA


Türkiye Cumhuriyeti devleti ve Türk milleti ne zaman kaos ve açmazlar yaşadı ise, ne zaman hedeflenen ve şiar olarak öngörülen muasır medeniyet seviyesinden geri bırakıldı ise, bunun sebebi; Cumhuriyet ilkelerini basamak olarak kullanan, ihtiras duyguları, milli heyecanın, milli namusun, milli ve medeni sosyal yaşamın gerisinde kalan, “Türk Öğün, Çalış, Güven” diyen Atatürk değerlerinden bigane kalan, gerici, softa, yobazlar ve paranın esiri olmuş dincilerdir.


Dinci olarak yaftalananlar asla dindar olamadılar, tutum, davranış ve eylemleri ile daima mütedeyyin olanlara da zarar verdiler. Düne kadar sermaye sahiplerini materyalist olarak niteleyenler ve kategorize edenler, bu gün yeşil dolarların esiri olmuş güya Müslümanlardır.


Para, icat edildiği günden beri bir değişim ve satın alma aracı olarak, tüm dünya da yaşayan milletlerin hayatında var olmuş, zaman zaman etkisini o kadar ileri götürmüş ki; mal mülk çokluğu olup asla zenginlik payesine erişemeyenler, parayı ırki, siyasi, askeri alanların yanında başka milletlerin boyunduruk altına alınmasında en önemli araç olarak kullanmışlardır.


Para; Varsa pulun âlemdir kulun dedirtecek kadar şirazesiz ve karaktersiz olanları bağlamış kapı kulu yapmıştır. 12 yıldan beri Türkiye’de kimlerin kimlere kapı kulu olduğuna bakınız! Yağmur nereye yağarsa tarlayı oraya taşımaya kalkan izansız beyinsiz kapı kullarına bir bakınız!


Her ulvi ve milli değeri;
Yol yürüme ökçe ile,
İş bitirme akçe ile diyerek komisyona bağlayan güya idarecilere bir bakınız!


Bazen Frenk illerini ve mensuplarını eleştirip asla onlar gibi olmayanlar boyunlarına en pahalı ve marka sayılanlardan Frenk bağı bağlamayı ihmal etmemiş koluna 800 bin dolarlık Frenk saati takacak kadar alçalmamışlardır. Ve demişler ki; Elbise yürüyüş, para konuşma öğretir siyasi podyumlarda yürüyenlerin kat kat giydiklerine bir bakınız! Birde her önlerine her mikrofon konduğunda konuşmalarına bakınız, ne yürüme yürümeye benziyor ne konuşmaları bir matah sayılıyor.


Para insanlığı ihya etmesi gerekirken, bazen insanlığın mahvedilmesi için araç olmuştur. Ünlü komutan ve devlet adamı sayılan Napolyon, gerekçesi ne olursa olsun, çıkarılmış ve çıkarılacak savaşların kazanılması için tek yol olarak; Para! Para! Para! Demiştir.


Türkiye ve dünya milletleri içinde bazı insanlar ve yöneticileri, yaratılış fıtratlarında olan, en çoğu, en güzeli, en iyisi benim olsun ilkelerinden hareketle meşru kazançlarından gelen ile yetinmediklerinden, gayri meşru yollara saparak para birikimini yapabilme adına her yola başvurmuş ayıp, günah demeden her yolu mübah ve geçerli saymışlardır. Zimmetlerine para geçirmek, makam ve mevkileri çıkar ve para kazanmak adına kullanmak, nüfuslarını, yakınlarını servet sahibi yapma adına kullanmaktan imtina etmemişlerdir. Türkiye Cumhuriyeti siyasi ve mali kargaşa dönemlerine bakıldığında bu örneklerden bol miktarda görmek mümkündür. Tıpkı bu gün olduğu gibi!



Gayri meşrulukların verdiği hızla büyüyen çocukların servetleri, eşleri ve akrabaları para açısından ihya etmiş, komisyonlar rüşvete, rüşvetten ve haksız kazançtan sağlanan paralar döviz cinsinden para olarak oda dolusu servet haline gelmiş, ama dağları bekleyen korku bünyeye nazil olunca sıfırlayın, eritin talimatları çocuklara verilmiştir.


Ülkelerde ve Türkiye'de sahip oldukları servetin bir türlü hesabını veremeyen ve idareci konumunda olanlar, şakşakçıları nezdinde hep dindar hep Müslüman ve ahlak abidesi olmuşlar, bile bile böyle kabul görmüşlerdir. Böyle insanların yanında muhteris olmayan ihtiyacı kadar, geçinmesine yetecek kadar para ile ilgilenen sağlam karakterli mazbut insanlar, milli prodüktiviteye katkı sunma adına biteviye çalışarak üretmişlerdir. Para götürmekle meşgul olanlar bu karakterli insanları ne çalışırken ne emekli olduklarında bir türlü görememişlerdir.


Para değişim ve bölüşüm aracı olarak insanların hayatında elzem, meşru yoldan kazanılmış paraların miktarı hiç kimseyi ilgilendirmez, kişilerin para ve servetleri meşrumudur değilmidir tarzında şüphelere maruz kalırsa hep konuşulmaya devam eder.
Paralar haramsız
Konuşulanlar yalansız olsun ki,
Yunus’un dediği gibi hareket edelim.

Ne diyor Yunus;
Gelin tanış olalım,
İşi kolay kılalım,
Sevelim sevilelim,
Bu dünya kimseye kalmaz.
　

09.08.2014
Mustafa AKTEN

[@Tanıdık]

Yazıya küçük muhalefet şerhi iliştirsemde.. Genel çerçevede muhteşem bi analiz.. Teşekkürler..