Bugün Seçim Olsaydı Partiler Hangi Sloganları Atardı | Sevda Kaynar

@**OkyanusunKalbi** · 15.05.2021, 23:10

Bugün seçim olsaydı partiler hangi sloganları atardı

Reklamcı partinin yani ürünün zayıf noktalarını öğrenir, kampanya bunun için durmadan biçim değiştirir. Yanlışların üstü çizilir, fauller silinir, suçlar gol yedikçe değiştirilen kalecilere yüklenir...

Diyelim dualar kabul oldu. Yakalanmayı göze alıp camilerde el açanları tanrı duydu. Evden çıkması yasaklanan yaşlılarımıza olan oldu; bazıları beş yerine yirmi beş kere namaza durdu. Ama sonuç gerçekten herkesi mutlu etti, partiler ilk kez aynı fikirde birleşerek seçime girmeye karar verdi.

Olmaz demeyin. Doğa her zaman mucizelere gebedir. Bazen yaz ortasında kar yağar, bazen kışın havalar öyle bir ısınır ki adı üstünde zaten: Yalancı bahar!

Partilerin tek bir fikirde birleşmesi de böyle bir mucizedir işte. Üstelik sadece doğa olayı diyemeyiz. Peki ne? Yoksa…

Yoksa Darwin’e göre hala maymun Charlie’den genler taşıyan insan evriminde yeni bir gelişme mi? Gerçek insanlar mı çıkıyor sahneye? Hayır!

O kadar da değil. Ama olay tarihidir. Tarih almıştır tüylü kalemi eline. Şekilde hepsi el ele. Yüzlerdeki maske sevinçlerini örtemiyor. Maskeleri çıksa bile kendinden maskeli yüzleri bu kez gerçekten ışıldıyor. Birlik ve beraberlik bir başlangıçtır sonuçta. Devamı da gelir milyonda bir olasılıkla. Yani gölde yoğurt mayalayan Hoca Nasrettin’in sözüyle “Ya tutarsa.”

MAFYOKRASİ’NİN GÜNAHI NE? O DA GİRSİN SEÇİME!
Çatlasın Sedat Peker! Bakalım bu tek seferlik birleşmeye ne der? Derin devletten başlar, sığ akılların memleketi getirdiği noktalara işaret edip herkesi haşlar. Soner Yalçın’ın adını koyduğu Mafyokrasi denen yeni rejimin inşallah günü geldiğinde Peker gibilere de iktidar yolunu açacağını müjdeler; gizli iktidarını böylece ilan eyler.

Kısaca “ortak karar aldık. Haydi seçime hanımlar, beyler!”
İşte burada reklam çok önemli. Reklam insanı vezir de eder, rezil de eder. Hele Amerika’da, Avrupa’da… Reklam başkanları tayin eder, partilere iktidar yolunu açar, kötü yapılan bir reklam ise partinin ayağına taş bağlar, deryaya salar. Yani seçim zamanı yapılan reklamlar bildiğiniz dondurma, elbise, lastik, şeker için değil resmen kader için yapılır.

Öyleyse geldik meselenin püf noktasına. Bugün seçim olsa partiler uzun uzun düşünürler, kılı kırk yararak ajanslarını seçerler. Sonra başlar işkence. Her fikre bir itiraz, bir kulp takmaca. O kadar para veriyoruz, sürüm sürüm sürünsünler, yatağı yorganı getirip ofiste gecelesinler.

Hapis hayatı. Yasak da var. Zaten bu tayfa yasakta, hapiste müthiş eser yazar.

Bu arada reklamcı partinin yani ürünün zayıf noktalarını öğrenir, kampanya bunun için durmadan biçim değiştirir. Yanlışların üstü çizilir, fauller silinir, suçlar gol yedikçe değiştirilen kalecilere yüklenir. Partinin sönmüş amblemi bile değişir, eskisinin yerine sütten çıkmış AK kaşık getirilir.

Sloganlar, pankartlar afişler gırla… Çünkü mazide pek çok şeyi silindir gibi ezip geçmiş olsalar bile reklamın hala en zor kapıları açacak bir çilingir olduğu iyi bilinir.

AKP (STOCKHOLM YAHUT ARPA AMBARINDA AÇ TAVUK SENDROMU)
Mesela diyelim AKP. En iddialı, en büyük parti. 19 yıldır başımızda. Kaybettiğimiz işimizde, tencereye koyamadığımız aşımızda. Bütün bunlara karşın seveni çok. Evet, oy kaybına uğradı ama çok büyük bir yardımcısı var.

Psikolojik anlamda yıkılmaz bir sağlık sorunu bu:
Stockholm Sendromu. Yani ne yaparsan yap sönmüyor sevgi balonu. Bu partinin reklam sloganı, reklamcısı akıllı ise bu sendromun üstüne gider, onu gıdıklar; o zaman ahali yine aç tavukluğu unutup, arpa ambarında imiş gibi gıdaklar.

Peki slogan:

OYUNU VERİRKEN BOZMA ALIŞKANLIĞINI
GÖRDÜN AKP İLE HUZURU, DİNİ, ÇALIŞKANLIĞI…
(Buradaki püf noktası alışkanlıktır. Biz millet olarak alışkanlığımızı bozma konusunda kaya gibi sert ve dirençli ve kararlıyızdır. Çünkü esasen pek de hareketli olmayan bünyemiz alıştığımız bir kavramı değiştirmek için efor sarf edeceğinden bunu gözümüz yemez, bir deyim beynimizdeki tahtını asla terk etmez. Eski tas eski hamam! Hamamın suyu kesik, tellakları derun-i devlet olsa, tasları hep başkaları için dolsa bile bozmayın keyfinizi, alışmış kudurmuştan beter bile olsa hangi koyuncuk kudurmuş ki?

Jingle yani seçim şarkısı da bu duygunun üzerine gitmeli:
Alıştım sana partim demeye,
Alıştım AK partili her güne
Bir nefes gibi muhtacım
Senden gelen her şeye
Alışmak bilmekten
Kolaymış çok daha
Oyum feda olsun sana
Kalbimde çınlıyor sesin
Sen yoksan gider elden din
REZAYIM açlığa, yokluğa ben
Alıştım sana, alıştım bir tanem
------------------
CHP
BİR KERE ŞANS VER, KIR ŞEYTANIN BACAĞINI
KURTARACAKSIN AŞINI, İŞİNİ, OCAĞINI…
(Buradaki püf noktası bir kereden bir şey olmaz vecizesinden kaynaklanıyor. Gerçekten yıllar yılı iktidar olamamış, üstündeki yükleri atamamış, iktidara hasret kalmış bir parti bir şansı olsun hak etmez mi? Evet, belki gerekli muhalefeti yapamıyorlar, azimli sloganları halkın beynine çakmıyorlar, çekiç güçleri yok ama elleri kuvvetli.

Dört as. Muhalefete durmadan pas veren bir iktidar kime nasip olur böyle? Dertleri herkes biliyor, yaşıyor ama sen bunu farklı söyle. Ekonomi, aşı, bir sürü yasak. Var mı daha iyi fırsat. Kendi seçmenin belli. Sen kararsızlara da oyna, onlara olta at.

Onların şarkısı da bu olmalı bence: (Bir kere baktın, kalbimi yaktın şarkısından)

Bir kere oy ver,
gelsin güzel günler
Altı ok bekler seni
Haydi kır zincirini.
Bu kez aldanma
Oyunu yakma
Altı ok ekler seni
Haydi kır zincirini.
_________
MHP
HERKES DİNLİYOR SÖZÜNÜ
OY VERİRKEN İNKAR ETME ÖZÜNÜ!
(Burada çok ince anlamlar var. Bir kere iktidarın aslında MHP ye bağlı olduğu vurgulanıyor, herkes derken kimin kastedildiğini herkes anlıyor. Sonra öz kelimesi çok önemli.

Hani Türkeş’ten beri söylenen, inanılan ve de gevelenen dünya Türkleri hatırlatılıyor. Yalnız Uygur Türkleri siyasi mesele. Bize ne? Geç bunları. Bahçeli’nin sağlıklı resimleri de gazeteleri kaplamalı, her yeni güne Bahçeli ile başladığımız bu slogan sayesinde iyice vurgulanmalı. En eski videolardaki cız sözler yok edilmeli, kullanan olursa iki fıçı kımız içirilmeli.)

Jingle ne olmalı peki: Elbette Azeri ezgisi:
Bahçeli oyumu sana atabilirem
Bu fikri herkese verebilirem
Neyleyim senden vazgeçemirem
Bahçeli ah Bahçeli aman Bahçeli
Sana ben Devlet diyebilirem.
Sen olmasan kime oy verebilirem?
-----
İYİ PARTİ
DOĞRU SÖZLÜM, GERÇEK BAKIŞLIM, KAHRAMANIM
OYUM SENİN, GEL BENİM MARALIM!
(Burada da önemli olan Meral Hanım’ın varlığı etrafında yaratılması umulan sevgi halesidir. Gerçekten iyi muhalefet yapan Meral Akşener samimiyeti, halka yakınlığı ile bir türkü sıcaklığı taşımaktadır. Gerçi Amiraller olayında zevzeklik diyerek baltayı taşa vurmuştur ama Amirallere yapılan yanlışlıklar, darbe kostümlü yakıştırmalar ve de kelepçe gibi gerzeklikler sayesinde çabuk unutulmuştur.)

Haydi bir şarkı da Meral hanıma:
Hoş gelişler ola
İyiliğe doğruluğa
İyi parti kararım
Gel benim Maralım…
Sakınmaz o sözünü
Ayırma ondan gözünü
İyi partidir kararım
Gelecek benim Maralım.

VE FİNAL…
Mucize gerçek olur da bir seçim olursa er meydanında bu dört parti kapışacakmış gibi duruyor. Ümit fakirin ekmeği.

Doyurmasa bile tat katar bütün beklentilere. Hem burası Türkiye. Bakarsın birdenbire gökten yağmış milyonlarca BioNTech.Kollarımızı açmışız tek tek. Bana beşi bir kolda yap doktor oğlum. Artık eve girersem yuh olsun. Belki Akdeniz’deki petrolü de Fatih Sultan Mehmet Han gibi karadan bağlarız ülkeye. Ayasofya imamı da yeniden camiye girer ama küheylan üzre. Arkasında da kılıçlı Ali Erbaş. Ne kılıçmış arkadaş?

AMMA VELAKİN…
Amma velakin o zaman da gireriz bir kısır döngüye. Çünkü AKP öyle bir durumda balıklama girer seçime. Yirmi yıl daha gitti. Ne olacağız artık belli mi olur? Belki medeni belki bedevi…Ünlü bir damadın deyimiyle “bakın burası çok önemli!”

Sevda Kaynar

Odatv.com

15.05.2021, 23:10	#1
Çevrimdışı @OkyanusunKalbi WoodStock Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır. @OkyanusunKalbi	Bugün Seçim Olsaydı Partiler Hangi Sloganları Atardı \| Sevda Kaynar Bugün seçim olsaydı partiler hangi sloganları atardı Reklamcı partinin yani ürünün zayıf noktalarını öğrenir, kampanya bunun için durmadan biçim değiştirir. Yanlışların üstü çizilir, fauller silinir, suçlar gol yedikçe değiştirilen kalecilere yüklenir... Diyelim dualar kabul oldu. Yakalanmayı göze alıp camilerde el açanları tanrı duydu. Evden çıkması yasaklanan yaşlılarımıza olan oldu; bazıları beş yerine yirmi beş kere namaza durdu. Ama sonuç gerçekten herkesi mutlu etti, partiler ilk kez aynı fikirde birleşerek seçime girmeye karar verdi. Olmaz demeyin. Doğa her zaman mucizelere gebedir. Bazen yaz ortasında kar yağar, bazen kışın havalar öyle bir ısınır ki adı üstünde zaten: Yalancı bahar! Partilerin tek bir fikirde birleşmesi de böyle bir mucizedir işte. Üstelik sadece doğa olayı diyemeyiz. Peki ne? Yoksa… Yoksa Darwin’e göre hala maymun Charlie’den genler taşıyan insan evriminde yeni bir gelişme mi? Gerçek insanlar mı çıkıyor sahneye? Hayır! O kadar da değil. Ama olay tarihidir. Tarih almıştır tüylü kalemi eline. Şekilde hepsi el ele. Yüzlerdeki maske sevinçlerini örtemiyor. Maskeleri çıksa bile kendinden maskeli yüzleri bu kez gerçekten ışıldıyor. Birlik ve beraberlik bir başlangıçtır sonuçta. Devamı da gelir milyonda bir olasılıkla. Yani gölde yoğurt mayalayan Hoca Nasrettin’in sözüyle “Ya tutarsa.” MAFYOKRASİ’NİN GÜNAHI NE? O DA GİRSİN SEÇİME! Çatlasın Sedat Peker! Bakalım bu tek seferlik birleşmeye ne der? Derin devletten başlar, sığ akılların memleketi getirdiği noktalara işaret edip herkesi haşlar. Soner Yalçın’ın adını koyduğu Mafyokrasi denen yeni rejimin inşallah günü geldiğinde Peker gibilere de iktidar yolunu açacağını müjdeler; gizli iktidarını böylece ilan eyler. Kısaca “ortak karar aldık. Haydi seçime hanımlar, beyler!” İşte burada reklam çok önemli. Reklam insanı vezir de eder, rezil de eder. Hele Amerika’da, Avrupa’da… Reklam başkanları tayin eder, partilere iktidar yolunu açar, kötü yapılan bir reklam ise partinin ayağına taş bağlar, deryaya salar. Yani seçim zamanı yapılan reklamlar bildiğiniz dondurma, elbise, lastik, şeker için değil resmen kader için yapılır. Öyleyse geldik meselenin püf noktasına. Bugün seçim olsa partiler uzun uzun düşünürler, kılı kırk yararak ajanslarını seçerler. Sonra başlar işkence. Her fikre bir itiraz, bir kulp takmaca. O kadar para veriyoruz, sürüm sürüm sürünsünler, yatağı yorganı getirip ofiste gecelesinler. Hapis hayatı. Yasak da var. Zaten bu tayfa yasakta, hapiste müthiş eser yazar. Bu arada reklamcı partinin yani ürünün zayıf noktalarını öğrenir, kampanya bunun için durmadan biçim değiştirir. Yanlışların üstü çizilir, fauller silinir, suçlar gol yedikçe değiştirilen kalecilere yüklenir. Partinin sönmüş amblemi bile değişir, eskisinin yerine sütten çıkmış AK kaşık getirilir. Sloganlar, pankartlar afişler gırla… Çünkü mazide pek çok şeyi silindir gibi ezip geçmiş olsalar bile reklamın hala en zor kapıları açacak bir çilingir olduğu iyi bilinir. AKP (STOCKHOLM YAHUT ARPA AMBARINDA AÇ TAVUK SENDROMU) Mesela diyelim AKP. En iddialı, en büyük parti. 19 yıldır başımızda. Kaybettiğimiz işimizde, tencereye koyamadığımız aşımızda. Bütün bunlara karşın seveni çok. Evet, oy kaybına uğradı ama çok büyük bir yardımcısı var. Psikolojik anlamda yıkılmaz bir sağlık sorunu bu: Stockholm Sendromu. Yani ne yaparsan yap sönmüyor sevgi balonu. Bu partinin reklam sloganı, reklamcısı akıllı ise bu sendromun üstüne gider, onu gıdıklar; o zaman ahali yine aç tavukluğu unutup, arpa ambarında imiş gibi gıdaklar. Peki slogan: OYUNU VERİRKEN BOZMA ALIŞKANLIĞINI GÖRDÜN AKP İLE HUZURU, DİNİ, ÇALIŞKANLIĞI… (Buradaki püf noktası alışkanlıktır. Biz millet olarak alışkanlığımızı bozma konusunda kaya gibi sert ve dirençli ve kararlıyızdır. Çünkü esasen pek de hareketli olmayan bünyemiz alıştığımız bir kavramı değiştirmek için efor sarf edeceğinden bunu gözümüz yemez, bir deyim beynimizdeki tahtını asla terk etmez. Eski tas eski hamam! Hamamın suyu kesik, tellakları derun-i devlet olsa, tasları hep başkaları için dolsa bile bozmayın keyfinizi, alışmış kudurmuştan beter bile olsa hangi koyuncuk kudurmuş ki? Jingle yani seçim şarkısı da bu duygunun üzerine gitmeli: Alıştım sana partim demeye, Alıştım AK partili her güne Bir nefes gibi muhtacım Senden gelen her şeye Alışmak bilmekten Kolaymış çok daha Oyum feda olsun sana Kalbimde çınlıyor sesin Sen yoksan gider elden din REZAYIM açlığa, yokluğa ben Alıştım sana, alıştım bir tanem ------------------ CHP BİR KERE ŞANS VER, KIR ŞEYTANIN BACAĞINI KURTARACAKSIN AŞINI, İŞİNİ, OCAĞINI… (Buradaki püf noktası bir kereden bir şey olmaz vecizesinden kaynaklanıyor. Gerçekten yıllar yılı iktidar olamamış, üstündeki yükleri atamamış, iktidara hasret kalmış bir parti bir şansı olsun hak etmez mi? Evet, belki gerekli muhalefeti yapamıyorlar, azimli sloganları halkın beynine çakmıyorlar, çekiç güçleri yok ama elleri kuvvetli. Dört as. Muhalefete durmadan pas veren bir iktidar kime nasip olur böyle? Dertleri herkes biliyor, yaşıyor ama sen bunu farklı söyle. Ekonomi, aşı, bir sürü yasak. Var mı daha iyi fırsat. Kendi seçmenin belli. Sen kararsızlara da oyna, onlara olta at. Onların şarkısı da bu olmalı bence: (Bir kere baktın, kalbimi yaktın şarkısından) Bir kere oy ver, gelsin güzel günler Altı ok bekler seni Haydi kır zincirini. Bu kez aldanma Oyunu yakma Altı ok ekler seni Haydi kır zincirini. _________ MHP HERKES DİNLİYOR SÖZÜNÜ OY VERİRKEN İNKAR ETME ÖZÜNÜ! (Burada çok ince anlamlar var. Bir kere iktidarın aslında MHP ye bağlı olduğu vurgulanıyor, herkes derken kimin kastedildiğini herkes anlıyor. Sonra öz kelimesi çok önemli. Hani Türkeş’ten beri söylenen, inanılan ve de gevelenen dünya Türkleri hatırlatılıyor. Yalnız Uygur Türkleri siyasi mesele. Bize ne? Geç bunları. Bahçeli’nin sağlıklı resimleri de gazeteleri kaplamalı, her yeni güne Bahçeli ile başladığımız bu slogan sayesinde iyice vurgulanmalı. En eski videolardaki cız sözler yok edilmeli, kullanan olursa iki fıçı kımız içirilmeli.) Jingle ne olmalı peki: Elbette Azeri ezgisi: Bahçeli oyumu sana atabilirem Bu fikri herkese verebilirem Neyleyim senden vazgeçemirem Bahçeli ah Bahçeli aman Bahçeli Sana ben Devlet diyebilirem. Sen olmasan kime oy verebilirem? ----- İYİ PARTİ DOĞRU SÖZLÜM, GERÇEK BAKIŞLIM, KAHRAMANIM OYUM SENİN, GEL BENİM MARALIM! (Burada da önemli olan Meral Hanım’ın varlığı etrafında yaratılması umulan sevgi halesidir. Gerçekten iyi muhalefet yapan Meral Akşener samimiyeti, halka yakınlığı ile bir türkü sıcaklığı taşımaktadır. Gerçi Amiraller olayında zevzeklik diyerek baltayı taşa vurmuştur ama Amirallere yapılan yanlışlıklar, darbe kostümlü yakıştırmalar ve de kelepçe gibi gerzeklikler sayesinde çabuk unutulmuştur.) Haydi bir şarkı da Meral hanıma: Hoş gelişler ola İyiliğe doğruluğa İyi parti kararım Gel benim Maralım… Sakınmaz o sözünü Ayırma ondan gözünü İyi partidir kararım Gelecek benim Maralım. VE FİNAL… Mucize gerçek olur da bir seçim olursa er meydanında bu dört parti kapışacakmış gibi duruyor. Ümit fakirin ekmeği. Doyurmasa bile tat katar bütün beklentilere. Hem burası Türkiye. Bakarsın birdenbire gökten yağmış milyonlarca BioNTech.Kollarımızı açmışız tek tek. Bana beşi bir kolda yap doktor oğlum. Artık eve girersem yuh olsun. Belki Akdeniz’deki petrolü de Fatih Sultan Mehmet Han gibi karadan bağlarız ülkeye. Ayasofya imamı da yeniden camiye girer ama küheylan üzre. Arkasında da kılıçlı Ali Erbaş. Ne kılıçmış arkadaş? AMMA VELAKİN… Amma velakin o zaman da gireriz bir kısır döngüye. Çünkü AKP öyle bir durumda balıklama girer seçime. Yirmi yıl daha gitti. Ne olacağız artık belli mi olur? Belki medeni belki bedevi…Ünlü bir damadın deyimiyle “bakın burası çok önemli!” Sevda Kaynar Odatv.com

Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)