Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Bir Yudum İnsan > Sosyal Bilimler > Yaşamıyla İz Bırakanlar


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 22.08.2022, 15:36   #1
Çevrimiçi
Canan
Çiçekci kız

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Ödünsüz Atatürkçü Uğur Mumcu 80 yaşında

Ödünsüz Atatürkçü Uğur Mumcu 80 yaşında


İnsanlar, Uğur Mumcu’ya saygıları ve yaşanan cinayete öfkeleriyle dimdik duruyorlardı. Yirmi yıl önce Mumcu’nun evi önündeki anmada yağan karın sessizliğini, sol yumruğunu kaldırarak Nâzım Hikmet’in şiirini okuyan genç yırttı. “Güneşin zaptı yakın...”


Sanırım yirmi yıl kadar önceydi. Uğur Mumcu’nun evinin önünde yapılan anma töreninde saygı duruşundaydık. Kar yağıyordu. Öncesindeki tüm o uğultu ve devinim, saygı duruşuyla bir anda kesilmişti. İnsanlar bedenlerini, Uğur Mumcu’ya olan saygılarını ve yaşanan cinayete dair öfkelerini ifade etmek istercesine dimdik ve hareketsiz tutuyorlardı. Kısa bir süre sonra sol yumruğunu havaya kaldırmış bir genç bağırarak ve aniden o sessizliği yırtarak Nâzım Hikmet’in şiirini okumaya başladı:

“Ölenler dövüşerek öldüler;

güneşe gömüldüler.

Vaktimiz yok onların matemin tutmaya!

Akın var! güneşe akın,

Güneşi zapt edeceğiz,

Güneşin zaptı yakın!”


O anlarda aslında gündelik yaşama dair telaşlarımızı unutmuş ve “arınmıştık”. Kısa bir süre önce yaşamın rutini arkamızda kalmış ve törensel kısmı başlamıştı. Statümüzün, mesleğimizin, cinsiyetimizin önemsizleştiği, aynı kimliği paylaştığımız, hiyerarşinin zayıfladığı, adeta tek bir varlığa dönüşmüştük.

DİRENİŞ GÜCÜ


Uğur Mumcu anmaları pek çok yönüyle benzersiz özellikler taşımaktadır. Bu özelliklerden biri de yukarıda kısaca betimlenen bu toplumsal yapıdır.

Antropolog Victor Turner, eşikteki, diğer bir ifadeyle “araftaki” topluluklardan bahseder, onları “komünitas” olarak isimlendirir. Bunlar, üyeleri arasında güçlü bir dayanışma duygusunun olduğu, insanların birbirine empati ile yaklaştığı, statülerin dışarıda bırakıldığı topluluklardır. İlişkiler doğrudan ve samimidir. İnsanlığın, mevcut toplumsal yapının belirlediğinden farklı bir potansiyeli olduğu inancındadırlar. Toplumun ve iktidarın tercihleri üzerinde sorgulayıcı bir tutum benimserler. Genelde umut dolu bir beklenti içindedirler. Bekledikleri şey, bir devrim olabileceği gibi daha adil ve demokratik bir toplum da olabilir. Öte yandan, tahmin edilebileceği gibi “komünitaslar”, bir tür direniş gücüne ve özgür düşünce iklimine sahiptirler. Dolayısıyla toplumu dönüştürebilecek özgün bakış açılarını özlerinde barındırırlar. Son tahlilde toplumun önünde ekilmeyi bekleyen, bereketli ve bakir bir toprak parçası gibi uzanmaktadırlar. Bu özellikler ve bilhassa bu potansiyel, belirli ölçülerde Uğur Mumcu’yu anan gruplarda da gözlenmektedir.


"YUMRUKLAR SIKILSIN"


Sosyal antropoloji alanında, Uğur Mumcu anmaları hakkında hazırladığım tez çalışmam sırasında görüştüğüm kişilerden biri, kendisinin her 24 Ocak’ta, Uğur Mumcu’nun evinin önünde yapılan etkinlikte çalınacak müzikleri belirlemekle görevli olduğunu ifade etmişti. Sözleri şöyleydi:

“Rodrigo gitar konçertosunu seçerim. Ruhi Su seçerim. Cem Karaca çalarım. Asla ‘Uğurlar Olsun’u çaldırmadım. ‘Yiğidim Aslanım’ı da asla çaldırmadım. Bazen insanlar bana kızıyor, ‘Neden bunları çalmıyorsun?’ diye. Ben oraya gelen insanların ağlamalarını değil dişlerini ve yumruklarını sıkmalarını istiyorum.”

Bu ifadelerde dikkate değer konulardan biri şu: Ona bu görevi kim vermişti? Bununla ilgili bir evrak var mıydı? Bir seçim mi yapılmıştı? Aslında büyük olasılıkla bu iş bölümü, sürecin akışında kendiliğinden ve belki topluluğun üyelerinin de anımsayamadığı bir şekilde oluvermişti. İşte bu kendiliğindenlik ve ardından on yıllardır süregelen gönüllülük ancak “komünitasta” bulunacak türde bir olgu.

TOPLUM, MUMCU’DAN VAZGEÇMİYOR


Uğur Mumcu anmaları özelinde bu toplumsal yapıyı yaratan gelişme, şüphesiz Uğur Mumcu’nun katli ve aradan geçen yıllara rağmen cinayetin tam olarak aydınlatılamamasıdır. Dolayısıyla toplum, ölüm ve adaletsizlikle mücadele etmek için bu yapıyı inşa etmiş görünüyor. Uğur Mumcu’nun “Kimi ölüler bize ne kadar yakın. Yaşayanların birçoğu ne kadar da ölü” cümlelerinde ifade ettiği biçimde toplum, biyolojik olarak ölümü gerçekleşmiş bir düşünce ve eylem liderini “kendine yakın tutuyor”, ondan vazgeçmiyor.

Nitekim Lipset ve Silverman, ölüm antropolojisi üzerine yazdıkları bir kitapta şu vurucu tespiti yaparlar:

“İnsanların kaybettikleri bir kişi için ağlamak amacıyla toplanmayı reddetmesi, topluma, ölümün kendisinden daha fazla zarar verir.”

Aynı durum, adaletsizlik (ya da daha teknik bir ifadeyle “cezasızlık”) için de geçerlidir. Adaletsizliğe uğrayan bir topluluğun, bunun takipçisi olmaması durumunda toplumun uğrayacağı zarar, hukuksuzluğun gerçekleştiği o tekil olaydan çok daha fazla olacaktır. Uğur Mumcu’yu anan grupların da neredeyse 30 yıldır bu farkındalık içinde hareket ettikleri açık.

"TARİH CEVAP VERİYOR"


Son olarak, Pinochet’nin dehşetli zulmüne inat Şilili yazar Dorfman’ın aşağıdaki ifadeleri suç ve adaletsizlik karşısında toplumun çabasını özetler gibi durmuyor mu?

“Geçmişi öldürmek, iktidarda olan bazılarının iddia ettikleri kadar kolay değildir. İnandıkları şeyler uğruna canlarını veren erkek ve kadınlardaki gizli ışığı tamamen söndürmek... Bu dünyada hâlâ onları hatırlamak ve diri tutmak isteyen tek bir insan varken bunu yapmak mümkün değildir. Şu yeter; ahlaki çölde haykıran bir insan, önce biri, sonra biri daha. Adalet kıvılcımının sönmesine engel olmak için bu yeter... Tarih bizi dinliyor olabilir. Tarih bize cevap verebilir.”

Tarih, Uğur Mumcu’yu anan toplulukları da dinlemekte ve onlara yanıt vermektedir. O yanıtlar, toplumsal akışta yerini almaktadır.

OLGAÇ ÖVER
HUKUKÇU / SOSYAL ANTROPOLOJİ UZMANI
YARIN: MUMCU’NUN SONSUZA KADAR KAYBOLMASINA İZİN YOK


__________________
  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz Canan'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 23.08.2022, 13:08   #2
Çevrimiçi
Canan
Çiçekci kız

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Ödünsüz Atatürkçü Uğur Mumcu 80 yaşında

Uğur Mumcu 80 yaşında: 'Gerçeği aradı

Toplumsal bellekte yaşatılan Mumcu, bize tarihin anlattığı Mumcu’dan farklı değildir. Katlinden önce ve sonra toplumsal gündemin, değerlerin biçimlenmesinde rol oynadı.

Bir suçun sonrasında ortaya çıkan acı ve korku, adalet tarafından dindirilmezse toplumlar belleklerini harekete geçirir. Suçun işleniş biçimini, suçluları ve elbette yitirdiği üyesini belleğinde yaşatır. Artık zaman öncesindeki gibi ilerlemez.

Antropolog Heertz’in de ifade ettiği gibi sağlıklı bir toplum kendisine ait bir bireyin sonsuza değin kaybolmasına asla izin vermez ve son sözü böylelikle yaşam söyler. Uğur Mumcu’yu anan insanlar da her 24 Ocak’ta ve kim bilir belki de en sıradan günlerin, en sıradan anlarında tekrar ve tekrar Uğur Mumcu’yu hatırlar, hatırlatır. Onun yok oluşuna izin vermez.

Öte yandan gerçekte yaşamış kişiyle toplumsal hafızada yaşatılan kişi zamanla farklılaşır. Bellek tarihe sadık kalmaz.

VASAT TOPLUM BİREYİ VASATLAŞTIRIR

Öyleyse toplumlar nasıl veya daha doğru bir ifadeyle neyi anımsar?

Bu sorunun cevaplanmasında deneysel psikolojinin öncüsü, Prof. Frederic Charles Bartlett’in gerçekleştirdiği bir toplumsal deney bize yardımcı olabilir. Bartlett, yaptığı çalışmada topluluğa, bildiğimiz kulaktan kulağa oyununu oynatmıştır. Çalışmanın sonuçlarına göre ilk kişiye verilen cümle, zincirin sonuna gelindiğinde iki yönden değişime uğramaktadır. Birincisi, cümle basitleşmekte ve daha anlaşılabilir hale gelmektedir. İkincisiyse, oyuna katılan kişilerin benimsediği değerler yönünden daha kabul edilebilir bir anlam kazanmaktadır.

Gerçekte çoğu zaman toplumların da benzer bir anımsama şekli vardır. Toplumsal bellekte yer alan öyküler, aslında sahip oldukları çok katmanlı, çok yönlü özelliklerini yitirir ve toplumun genel değerlerine daha uygun ve basit bir yapıya ulaşırlar. Sonuçta tarihsel kişiliklerin kim olduklarından çok hangi topluluk tarafından anlatıldıkları belirleyicidir. Vasat bir toplum, belleğinde yaşattığı her bireyi vasatlaştıracaktır.

Toplumsal bellek diğer bir yönüyle de politiktir ve çoğu durumda güncel bir amaca dönük olarak geçmişte yaşanmış bir olayın kullanılmasından ibarettir. Tarihte yaşanmış olaylar ve yaşamış insanlar yığınının içinden bir olay ya da kişi özenle seçilir ve gündeme getirilir. Tıpkı Osmanlı’ya ilişkin günümüzde ortaya çıkmış pek çok anlatı gibi.

Ne var ki Uğur Mumcu’ya ilişkin inşa edilmiş olan toplumsal bellek yukarıdaki ifadelerle uyuşmaz. Çünkü günümüzde bellekte yaşatılan Uğur Mumcu, bize tarihin kaydettiği ve anlattığı Uğur Mumcu’dan farklı değildir. Aynı biçimde unutulmuş bir kişinin bir politik ajanda içinde gündeme getirilmesinden de söz edilemez. Uğur Mumcu, nasıl ki katlinden önce toplumsal gündemin ve yer yer toplumsal değerlerin biçimlenmesinde rol oynuyorsa bu durum yaşamı sona erdikten sonra da devam etmiştir.

POLİTİK İSTİSMAR
Peki bu nasıl sağlanmıştır?

Şüphesiz bir yazar, gazeteci ve toplum önderi olarak yaşamış Uğur Mumcu ile şu anda toplumun belleğinde yer etmiş Mumcu’nun bu denli “benzer” oluşunun önemli nedenlerinden biri, onun yaşamdayken dile getirdiği düşüncelerin değişik siyasi gruplarca kullanılmaya uygun olmayacak şekilde tutarlı, net ve kayıt altında oluşudur. Bu durum onun hatırasını bir tür “politik istismardan” korumaktadır. Ama belki bunun kadar önemli bir başka etken, onun nasıl anılacağına ilişkin görev alan başat grubun tutumudur.

Canetti “Kitle ve İktidar” isimli kitabında “kitle kristallerinden” söz eder. Herhangi bir toplulukta, topluluğa genel yönelimini veren, bir tür liderlik eden bir kadro olabilir. Topluluğun sıradan üyeleri nezdinde bu kadronun düşünceleri ve o düşüncelere olan bağlılıkları bilinir, onlara derin bir saygı duyulur.

KUTSAL EMANET GİBİ

Uğur Mumcu örneğinde bu “kristaller”, hiç kuşkusuz başta Mumcu’nun ailesidir. Ayrıca çoğu, Cumhuriyet gazetesi ve Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı (UMAG) etrafında yer alan Türkiye’nin tanınmış gazeteci ve yazarları ile bazı meslek örgütleri, kimi dernekler gibi bir kısım köklü kurumlar bu kapsamda düşünülebilir. “Kristaller” ve içinde yer aldıkları ortak akıl, Mumcu’nun anısının adeta bir kutsal emanet gibi korunabilmesini sağlamıştır. Uğur Mumcu’nun bellekte çarpıtılması önlenmiştir.

Bartlett’in örneğine dönersek kulaktan kulağa oyununda ilk kişinin kulağına söylenen sözcükler son kişiye doğru şekilde ulaşmıştır. Çünkü hiçbir cümle fısıldanmamış tam tersine bağıra bağıra söylenmiştir.

GERÇEĞE SADIK KALMAK

Öte yandan toplumsal bellek, nesnel bir tarih yazınından farklı olarak odağına sembolleri, algıları alır. Kuşkusuz aynı durum Mumcu’ya ilişkin gelişmiş toplumsal hafızada da söz konusudur. Nitekim insanların pek çoğunun bilincinde Uğur Mumcu’nun Rıza Ezer tarafından çekilen siyah beyaz fotoğrafı, patlama sonrası enkaza dönen aracının fotoğrafı veya “Uğurlar Olsun” şarkısı Uğur Mumcu’nun çok önemli kimi eserlerine oranla daha güçlü şekilde yer alır. Ancak Uğur Mumcu’nun kim olduğuna, gazeteciliği nasıl yaptığına, yaşama nasıl bir pencereden baktığına, nasıl ve neden öldüğüne ilişkin sorulara verilecek yanıtlar, toplumsal belleğin ve tarihin penceresinde benzer karşılıklar bulacaktır.

Heertz’in ifadelerini hatırlayacak olursak, son sözü yine yaşam söylemiştir. Ancak bu seferki sözlerinde gerçeğe bağlı kalmıştır.

YARIN: MUMCU, TOPLUMA GÜÇ VERİYOR
__________________
  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz Canan'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
atatürkçü, mumcu, Ödünsüz, uğur, yaşında


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 10:16.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.