Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Türkiye ve Dünyadan Haberler > Ülkemiz ve Dünya Gündemi > Diğer Köşe Yazıları

Diğer Köşe Yazıları Ülkemiz Yazarlarının Ulusal Basında Yazdıkları Köşe Yazıları ve Bizlerin Yorumları


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 16.07.2021, 14:21   #1
Çevrimdışı
Canan
Çiçekci kız

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Boğaziçi’nde Bulu Vakası: Gelişi de Gidişi de Büyük Yanlış

Boğaziçi’nde Bulu Vakası: Gelişi de Gidişi de Büyük Yanlış

AKP'li Melih Bulu'nun Boğaziçi Üniversitesine kayyum rektör olarak atanmasının ardından Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin gerçekleştirdiği protesto eylemlerinden bir fotoğraf.


Bir gece yarısı kararı ile geldi, bir gece yarısı kararı ile gitti.

Çıkarım GELDİĞİ GİBİ GİTTİ. Geldiği gibi gitti ise, gelme şekli ve niteliği yanlış ise, aynı şekilde gitme şekli de aynı yanlışın tekrarıdır, hatta katmerlenmesidir.

Boğaziçi direnişi kaybetmedi ama henüz kalıcı bir sonuç alamadı. Yanlış bir kez daha dalga geçer gibi tekrarlandı.

Hatta ortada bir soruşturma yok, “rektör” Bulu’nun görevden alındığından, Boğaziçi üniversitesinin Bulu’nun ne sebeple görevden alındığından bile haberi yok.

Yine darbe ve karşı-darbe, ortada kurumsal özerkliğin veya bilimsel özgürlüklerin, demokrasinin, hakkın hukukun esamesi yok.

O halde, Boğaziçi başta kaybetti, sonda kaybetti.

O halde, ne olsa, biraz daha uygunu olurdu, bir artı olurdu?

Her şeye rağmen artısı ne oldu?

Bulu Ya İstifa Etmeli Ya Mahkeme Kararı İle Gitmeli, Esasta İse Yasa Değişmeliydi


Boğaziçi direnişi sonucu Bulu istifa etmiş olsaydı, bu en azından önemli bir örnek oluşturur, kişisel düzeyde de olsa bu yanlışa düşülmemesini anımsatırdı.

Mahkeme atamayı uygun bulmasaydı bu içtihat oluşturabilirdi.

Veya tüm toplum konuyla yüzleşir, TBMM’den YÖK’ü lav edip bilimsel özgürlük ve kurumsal özerkliğe uygun bir yasa çıkarılabilse, Bulu’nun ve mevcut rektörlerin görevleri böylece tamamlanmış olsa, bu kalıcı en uygun çözüm olurdu.

Mevcut durumda, Bulu “ben atadım” kararı ile atandı ve “ben görevden aldım” diyerek görevden alındı.

Şimdi aynı yol yöntemle Boğaziçi veya dışından bir başkasının atanması durumunda, arada ne fark olacak, onu sormak gerekiyor.

Boğaziçi’nin Talebi Olan Akademisyenlerin Seçimi Yetmez


Direniş çok anlamlıydı, Boğaziçi benim öngördüğümden de daha diri durabildi, kolayca duruma uyarlanmadı, bu şekilde bir rektör atanması modelinin yanlışlığını gösterdi, bu kararı kabullenmedi. Bunlar çok anlamlıydı. Talepleri seçilmiş, en azından üniversite akademik camiasının teamüllerine uygun bir rektör atanmasıydı. Ama sistemin yanlışı devam etti, devam ediyor. Elbette Boğaziçi değil tek başına bunun sorumlusu, Boğaziçili akademisyenler de dahil dıştan veya içten HİYERARŞIK ATAMALARIN yanı sıra piyasacı, işletmeci veya siyasi “MÜTEVELLİ HEYETİ” modellerine de açıkça karşı çıkmak gerekiyor.

Kurumsal Özerklik Temel Haklara Saygılı Kurumsal Demokrasiden Geçer


En başta “hak etme” gelmektedir. Nitelikli ölçü hak etmedir. Haklara saygı ve hakkın teslim edilmesi de o sürecin tüm bileşenlerinden geçmektedir.

Temel hak ve hürriyetlere, bilime, sanata, felsefeye, insana saygı olmaksızın, demokratik teamüller yasal güvencelere bağlanmadan ve içselleştirilmeden ne Boğaziçi ne de başka bir sağlıklı model üretmek zor olacaktır.

Model: Üniversite Bileşenlerinin Oluşturduğu Senato’nun Seçmesi ve Geri Çağırması


Kurumsal özerklik ve bilimsel özgürlükler esas olacaksa;

  • Üniversite öğretim elemanlarının bilimsel ölçütlerle belirlenmesi, bilimsel yeterlilikte olması ve personelin liyakatle belirlenmesi ve yükselmesi;
  • Tüm çalışanların demokratik bilinçte ve demokrasiye saygı içinde olması,
  • Başta bilim ve araştırma olmak üzere hürriyetçi düşünce ve anlayışın esas olması ön şartları oluşturuyor.
  • Bu şartlar altında üniversitelerin en yüksek organı olan SENATO’nun karar verici rolde olması yani
  • Senatonun demokratik yolla veya seçimle belirlenen bileşen ve birim temsilcilerinden oluşması,
  • Rektörü SENATO’nun belirlemesi,
  • Rektörü SENATO’nun geri çağırma hakkı olması, geri çağırabilmesi.

Rektörlüklerin de esas olarak üniversitenin genel sekretaryası işlevinde yer alması, birinci dereceden SENATO’ya karşı sorumlu olmasıdır.

ÜAK-Üniversiteler Arası Kurul en üstte olmak üzere yanında Rektörler Kurulu gibi bazı üst eşgüdüm organları düşünülebilir.

YÖK ancak bir yüksek denetleme birimi olursa belki sistemde bir karşılığı olur. Böyle bir YÖDK-Yükseköğretim Denetleme Kurulu belki SAYIŞTAY’ın altında olursa daha da uygun olur, yükseköğretim kurumlarının kamusal bir uygunluk denetimini sürdürür. Sayıştay, mahkemeler, DDT-Devlet Denetleme Kurulu, Maliye vb. kamu adına zaten çeşitli uygunluk denetimleri yetkilerine sahip bulunmaktadır.

1946 Modeli Var


Türkiye’nin ciddi bir deneyim birikimi de var. Türkiye’nin demokrasi ve üniversiteler tarihinde 1946 Üniversite Kanunu önemli örneklerinden birini oluşturuyor.

Özetle amaç olarak insan, toplum ve doğa yararına üniversite; yol yöntem olarak bilimsel özgürlük ve kurumsal özerklik temel ilkeleri oluşturması gerekiyor.

Sürecin Artısı: Boğaziçi Direnişi


Sürecin muhteşem bir artısı yine de var. Boğaziçi direnişi ve bu direnişten çıkarılacak ders olarak haksızlık karşısında susmamak kararlılığıdır.

Otoriterleşme ve totaliterleşmeye karşı en etkili mücadelelerden biri, kabul etmeme kararlılığıdır, diğer daha önemlisi ise kendi hak ve özgürlüklerini, temel hak ve özgürlükleri savunma kararlılığıdır.
Adnan Gümüş

Kaynak

__________________
  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz Canan'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 16.07.2021, 15:32   #2
Çevrimdışı
Bursalı68
Yönetici

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Boğaziçi’nde Bulu Vakası: Gelişi de Gidişi de Büyük Yanlış

Boğaziçi üniversitesi öğrenci ve akademisyenlerinin duruşu aslında unuttuğumuz " örgütlülüğü "n ne kadar önemli olduğunu gösterdi.Gerçi bu olay biraz da spontane gelişti ama olsun, sonuçta " bir elin nesi var iki elin sesi var " cümlesinin anlamını gösterdi, yani örgütlülüğü.

Bizim ülkemizde örgüt deyince vatandaşın aklına hep " marjinal " örgütler, yıkıcı örgütler falan geliyor.Oysa örneğin sendikalar " mesleki " örgütlerdir, her ne kadar şimdiki sendikalar " Sarı Sendika " da olsalar.

Genellikle ülkeyi sağlam temellerde yönetemeyecek olanlar, " böl-parçala-yönet " taktiğini uygular ki insanlar örgütleşemesin, birlikte hareket etme davranışı göstermesin.Çünkü bu iktidarlar için " tehlikeli " dir.Bu toplum şu ana dek "birliktelik " davranışı gösteremedi, ki bundan sonra da gösterebileceğini düşünmüyorum.Çünkü bu bir anlayıştır, bir kültürdür, bir yetişme tarzıdır...Bizim toplumumuzda olmayan bir durumdur.

Yeni kuşaklar umarım bu davranışı gösterirler, çünkü bizim kuşaklarda bu davranış bitmiş durumdadır.
__________________
Kötülüğün galip gelmesi için iyi insanların bir şey yapmaması kafidir...
Edmund BURKE
  Alıntı ile Cevapla
Bursalı68'in Mesajına Teşekkür Etti
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
boğaziçi’nde, bulu, büyük, gelişi, gidişi, vakası, yanlış


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 07:20.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.