Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Türkiye ve Dünyadan Haberler > Ülkemiz ve Dünya Gündemi > Emin Çölaşan


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 10.06.2018, 09:49   #1
Çevrimdışı
Gülümsün
Yönetici

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Zamanlama Manidar! | Emin Çölaşan

Zamanlama Manidar!

SEVGILI okurlarım, şunun şurasında seçimlere çok az bir süre kaldı. Şimdi ramazan ayındayız ve dinî duygular zirve yapmış durumda.
İktidar bu durumdan dibine kadar yararlanıyor.
Önümüz bayram… Bayramdan sonra bir hafta geçecek ve sandık başına gideceğiz.
Bu seçim öncesi niçin ramazan ayına denk getirildi, taktik neydi, önce ona kısaca bakalım.

* * *

Biliyorsunuz, normal gündemde iki ayrı seçim yapılacaktı ve bunların tarihi belliydi. Mart 2019'da yerel seçimler.
Kasım 2019'da cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri.

* * *

Sonra Bay Bahçeli hiç beklenmeyen bir atak yaptı ve fikrini açıkladı:
“Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri erkene alınsın, 26 Ağustos 2018'de yapılsın.”
Baskın seçim istiyordu!
Ortalık bir anda kızışmış, bütün partiler “Biz seçimden kaçmayız” demeye başlamıştı.
Bunun üzerine Recep Bey ortaya çıktı ve yeni bir öneri getirdi:
“Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimi 24 Haziran 2018'de yapılsın.”
Bu öneri Meclis tarafından kabul edildi ve seçim tarihi böylece belirlenmiş oldu.

* * *

Peki ama Recep Bey niçin bu tarihi istemişti?
Bu gibi şeyler öyle durup dururken olmaz. Bu işlerin incehesapları yapılır:
Şu hususları dikkate aldı:
-“Ramazan bizim işimize yarar. Bu ayda din ticareti ve din sömürüsü zirve yapar ve bu iş bize oy getirir. Bol kepçe cami toplantıları, iftar ve sahur gösterileri işimizi kolaylaştırır ve oylar bize yönelir.”

* * *

Kafalarındaki ikinci husus, yani korku şöyle idi:
“Halkın durumu iyi değil. Herkes şikayetçi. Belediyelerimizin çoğu cıvıttı ve halkın tepkisini çekiyor. Eğer yerel seçimleri Mart 2019'da, sonra cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerini Kasım 2019'da yaparsak, özellikle İstanbul ve Ankara gibi büyük kentlerin çoğu elimizden uçup gider. Bu durum Kasım 2019 seçimini bizim açımızdan olumsuz etkiler. O zaman genel seçimi de kaybederiz.
Şimdi bir baskın genel seçim yapar ve biz kazanırsak, mart ayında belediyeleri almamız kolaylaşır. Korku salarız, hizmetleri durduracağımızı halk anlar. Bu durumda başarı şansımız artar. Ama erken seçimi kaybedersek hapı yuttuk, onun zaten çaresi yok!”

* * *

Fakat iş bu kadarla da bitmiyordu. Kafalarını kemiren ve iktidarı rahatsız eden üçüncü bir husus daha vardı:
“Ekonomi batışta. Döviz zıpladı, enflasyon arttı, iç ve dış borçlar ödenemez duruma geldi, piyasalar batışa geçti. Bütün kesimler kan ağlıyor. Biz seçimi geciktirdikçe zaman aleyhimize çalışacak. O halde bir an önce yapmamız gerekir. Hazır ramazan ayı da yaklaşıyor, biz bu işi ramazanda din sömürüsüyle halletmeye çalışalım.”

* * *

Sonuncu husus:
“İYİParti'nin Meclis'te grubu yok. Bu durumda cumhurbaşkanlığı için aday göstermesi mümkün değil. Seçim önümüzdeki yıla sarkarsa bunlar grup kurar, seçime girip başımızı ağrıtabilir.”
Ama bu oyun çöktü. 15 CHP milletvekilinin transferiyle İYİParti grup kurdu, üstelik Akşener bununla yetinmedi, halktan 100 bin imza topladı.

* * *

24 Haziran tarihinin, bu tarihi niçin seçtiklerinin iktidar ve Recep Bey açısından önemini size özetle anlatmaya çalıştım.
Ama bana yukarıda sıraladığım hususlardan hangisinin en önemli olduğunu soracak olursanız, ramazan ayı derim.
Bu kutsal ayı şimdi seçim gezilerinde ve propagandalarında maşallah sonuna kadar kullanıp oy devşirmeye çalışıyorlar.

* * *

Şimdi ortalıkta yanıtı bilinmeyen önemli bir soru var:
Devlet Bey erken seçim-baskın seçim olayını durup dururken niçin gündeme getirdi?
Bir parti genel başkanı düşünün ki, seçime büyük ortağı iktidar partisinin koruması altında girecektir… Herhangi bir iddiası yoktur…
Ve üstelik cumhurbaşkanlığı seçiminde ne kendisi aday olacaktır, ne de partisinden herhangi bir kişiyi aday gösterecektir! Bunları biliyordu!
O halde esas soru şu:
Kendisi 26 Ağustos 2018 günü baskın seçim yapılmasını isterken, acaba Recep Bey'e önceden haber vermiş miydi?
Bence evet, vermişti.

* * *

Siyasetteki ağırlığını giderek yitiren, iktidar olmaya talip olmayan, ülke yönetmekten hep kaçınan, “Ekmek için Ekmeleddin” komedisinde olduğu gibi her seferinde başka partilere sığınıp ters köşe yaptıran bir genel başkan, bu erken seçim isteğini büyük ortağı Recep Bey'e önceden bildirmiş olsa gerek.
Ya da, bir başka seçenek olarak Recep Bey belki kendisine “Hele sen ortaya çıkıp erken seçim iste ve ortalığı karıştır. Ötesini ben hallederim” demiş de olabilir.
Doğrusunu isterseniz işin bu boyutlarını ve bu aşamalarını bilemiyoruz.
Bir gün kendileri açıkladığı takdirde öğrenmiş oluruz.

* * *

Sevgili okurlarım, 24 Haziran günü hep birlikte sandık başına gideceğiz.
O tarih başımıza gökten paraşütle inmedi!
Nedenlerini size kısaca anlatmaya çalıştım.
Özeti batık bir ekonomi ve ramazan ayında din sömürüsüdür!
24 Haziran tarihi ülkemizi yönetenlerin nasıl bir korku-panik ve beceriksizlik ortamında debelendiğinin anlamlı bir göstergesidir.





__________________
  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz Gülümsün'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 10.06.2018, 23:04   #2
Çevrimdışı
Rosebud
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Zamanlama Manidar! | Emin Çölaşan

Biraz önce Muharrem İnce'nin Silivri mitingini izlerken ekranın altından geçen bir haber, Adını hatırlamıyorum Amerika'lı bir üst düzey yetkilinin; Türkiye'ye bir hediye verdik ikinci turda Tayyip Erdoğan Kazanacak'' dediğini aktarıyordu. (Membiç ve Kandil operasyonlarını kastediyor)
Bakar mısınız düzene!..
Bir taşla iki kuş...
Bu cümle AKP tabanında, Tayyip Erdoğan'la Amerika arasında seçimi ona kazandıracak bir işbirliği tablosu çizdiği için Erdoğan imajının karalanmaya çalışıldığı imajı yaratacağından hem dış mihraklar algısını güçlendirecek hem de CHP ve Amerikan söylemlerinin benzerliğine dikkat çekerek, CHP'nin dış mihraklarla işbirliği içerisinde bir parti olduğu algısını güçlendirecek...
Kumpas kurulmuş her şey hazır o nedenle ben artık Muharrem İncenin topladığı kalabalıklara değil finans kapitalin ne yaptığına bakıyorum, böylesine büyük bir umuttan sonra ağır bir yenilgiyi hazmedemem çünkü, umutlar büyük olduğu için yıkım ve çöküntü de o oranda büyük hissedilecektir, böyle bir durumda muhalefetin bir daha toparlanması mümkün olmayacaktır, zaten galiba yapılmak istenen de o.
__________________

TEARS AND SOUVENIRS

  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Rosebud'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 10.06.2018, 23:20   #3
Çevrimdışı
alkanaga
Uzman Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Zamanlama Manidar! | Emin Çölaşan

Kumpas her zaman vardı.Türkiye 2000 yılına kadar 34 yıl boyunca ikiz yasaları imzalamaktan kaçınmıştır. 2000 Yılında Ecevit-Bahçeli-Yılmaz hükümeti tarafından AB , BM ve dervişin baskısyle yasa maalesef imzalanmış ama 3 sene sumen altında kalmıştır. T.B.M.M.’nin 04.06.2003 tarihli oturumunda Akp Hükümeti tarafından onaylanmıştır.
MHP Mersin eski milletvekili Ali Güngör “Benim Kavgam” kitabında şu bilgileri veriyor;Bahçeli’ye diyor ki: - “Siyasi sorumluluğunu taşıdığınız bu imza Türkiye Cumhuriyetini bölünmeye götürür. O zaman MHP’liler de Ülkücüler de bizi affetmez.” Devlet Bey kendinden emin bir şekilde hafifçe gülümsüyor: - “Unuturlar Ali Ağa, unuturlar!..” - “O zaman Rüştü Kazım Yücelen’in idam şerhini kaldırmasında sizin de onayınız var?” Devlet Bey susuyor, sonra arkaya yaslanıyor: - “Unuturlar Ali Ağa unuturlar!..” bkz: ALPER AKSOY - Unutmadık Devlet Ağa Unutmadık (2) - Yazarlar
Bakın bu yasayı onaylayanlardan biri Bahçeli. Nedir bu ikiz yasalar Banu Avar tarif etmiş;
Bu sözleşmeye göre, bu ülke içinde kendini halk olarak tanımlayanlar, kendi kaderlerini tayin hakkına sahipti. yani uluslararası camia düğmeye bastığı an, kendine "halk" diyenler sivil itaatsizlik ve çatışma sürecini başlatabilir ve haklı çıkardı. işte bu nedenle bdp eş başkanı demirtaş "isteklerimiz kabul görmezse ortalığı tahrir meydanına çeviririz" diyor ve kimse ağzını açamıyordu..
http://www.youtube.com/watch?v=B4E0esY4So0&t=73s

Şimdi Bahçeli Milliyetçilik mi yapıyor?

Ersan ŞEN ne demiş bu konuda;
"1945 yılında kabul edilen birleşmiş milletler sözleşmesi'ne (şartı'na) taraf olan türkiye cumhuriyeti, 1966 yılında kabul edilen ve 1976 yılında yürürlüğe giren “ikiz sözleşmeler” adı ile de bilinen iktisadi, sosyal ve kültürel haklara ilişkin uluslararası sözleşme ile medeni ve siyasi haklara ilişkin uluslararası sözleşme'yi kabule sürekli şekilde zorlanmıştır. türkiye cumhuriyeti bu sözleşmeleri, 15.08.2000 tarihinde imzalamıştır. 4867 ve 4868 numaralı kanunlarla onaylanan sözleşmeler, 23.09.2003 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

anayasa m.90/5 uyarınca, anayasaya aykırılığı dahi iddia edilemeyecek bu sözleşmeler, yeni anayasa tartışmalarının sürdüğü bu dönem ve sonrasında ayrı halk, ayrı dil ve ayrı sosyal yapı olma özelliğini kazananlar, taleplerini daha ileri götürmede dayanak oluşturabilecektir. yeni anayasa çalışmalarında ve hukuk düzeninde üniter yapıyı, birlik ve beraberliği koruyucu kural ve yöntemler seçilmediği takdirde, türkiye cumhuriyeti için kötüye giden bu sürecin önüne geçilemeyecektir.

türkiye cumhuriyeti'nin imzalayıp kabul etmekte uzun süre direndiği bu sözleşmeler, sessiz sedasız bir şekilde imzalanmış ve yüce meclisten de geçmiştir. türkiye bu sözleşmeleri imzalarken, birleşmiş milletler iktisadi, sosyal ve kültürel haklara ilişkin uluslararası sözleşme'nin “eğitim - öğrenim hakkı” ile ilgili 13. maddesine türkçe lisanı konusunda anayasanın 3, 14 ve 42. maddelerini ve birleşmiş milletler medeni ve siyasi haklara ilişkin uluslararası sözleşme'nin de azınlık hakları ile ilgili 27. maddesine de lozan sözleşmesi'ni gerekçe göstermek suretiyle çekince koymuştur. türkiye cumhuriyeti şu an, başta eğitim - öğrenimde olmak üzere türkçe resmi dilinin kamu hizmetlerinde tek lisan olarak kullanımını kabul etmiştir.

bu çekinceler olumlu gözükse bile, türkiye cumhuriyeti'nin uzun yıllardır kabul etmediği ”ulus devlet” anlayışını açıkça tehdit eden “ikiz sözleşmeler”, türkiye cumhuriyeti tarafından yukarıda kısaca değindiğimiz şekilde sessiz sedasız kabul edilerek, üniter yapıya, ulusal birlik ve bütünlüğüne ters düşen uluslararası mevzuat olma özelliğini de kazanmıştır.

“ikiz yasalar” olarak da bilinen bu uluslararası sözleşmelerde, ulustan değil halktan bahsedilerek, bir ülkede halk olma özelliği taşıyan, uluslararası alanda “halk” kimliğini elde eden topluluklar, yaşadıkları ülkenin egemen gücünün kendilerine yönelik baskı, cebir - şiddet ve tehdit yöntemlerini kullandığını iddia etmek suretiyle birleşmiş milletler örgütü'ne başvurduklarında, birleşmiş milletler örgütü'nden yardım ve destek alma hakkını kazanacak ve avrupa birliği ile doğrudan doğruya temas kurabileceklerdir.

bu uluslararası sözleşmelere göre, halklar kendi kaderlerini tayin hakkına sahiptir. halklar, bu hak vasıtasıyla kendi siyasi statülerini serbestçe tayin edebilecekler, iktisadi, sosyal ve siyasi varlıklarını serbestçe sürdürebileceklerdir. tüm halklar, bulundukları coğrafya üzerinde mevcut doğal kaynakları ve zenginlikleri kendi yararına serbestçe kullanabileceklerdir. bir halk, sahip olduğu maddi kaynaklardan hiçbir şekilde yoksun bırakılamayacaktır. sözleşmelere taraf olan tüm devletler, halkların kendi kaderlerinin tayin hakkının sağlanması için çaba gösterecekler ve birleşmiş milletler sözleşmesi'ne uygun olarak bu hakka saygılı olacaklardır. devletin bu çaba ve göstermesi gereken saygının, üniter yapısı içinde bulunan ve kendisini “ayrı halk” olarak nitelendirenlerin ayrılmasını veya özerklik kazanmasını da kapsayacağı pekala iddia edilebilir.

bu sözleşmeleri sessiz sedasız imzalamak ve bağlayıcı olarak kabul etmek, türkiye cumhuriyeti gibi coğrafyasında sürekli ayrı halk tartışmalarını yaşayan bir ülke açısından hatalı olmuştur. tarih tekerrürden ibarettir. bazı masumane taleplerin arkasına sığınarak, ulus devlet içinde kendisini ayrı halk olarak tanımlayıp uluslararası destek alanlar, gerçek amaçlarına ulaşma yolunda mesafe kaydettiklerinde, türkiye cumhuriyeti'nin bağlayıcı olarak kabul ettiği bu sözleşmelerden hareketle, uluslararası örgütten ve toplumdan fiili destek ve türkiye cumhuriyeti'ne müdahale için talepte bulunmayı da kendileri açısından meşru görebilirler ki, bunun kabulü mümkün değildir. ancak bu tehlike vardır ve maalesef türkiye cumhuriyeti bu tehlikeye, aleyhine hukuki dayanak kazandırmak suretiyle zemin hazırlamış gözükmektedir.

cebir-şiddet ve tehdidi tırmandırarak bazı kazanımlar elde etmeye çalışanlar, bugün de yarın da trajikomik şekilde kendilerine hukuku dayanak alacaklardır. mevcut durumda, uluslararası toplum da sempati kazanmak için uğraş verenler, bu konuda da maalesef türkiye cumhuriyeti'nin bir adım önünde gitmektedirler. türkiye cumhuriyeti; üniter yapı, birlik ve bütünlüğü korumadaki haklılığını sadece ulusal seviyede değil, uluslararası alanda da anlatmak zorundadır. türkiye cumhuriyeti, bu sorumluluktan “içişlerimize kimse karışamaz” diyerek kurtulamaz.

şimdi türkiye cumhuriyeti, ya bu sözleşmeden çekilmeli veya “halkların kendi kaderlerini tayin hakkı” konusuna çekincesini koyabilmeli veya bu sözleşmelerdeki hükümleri nasıl anladığını net olarak birleşmiş milletler örgütü'nde açıklamalı veya güçlü devlet olmanın gereklerini yerine getirmelidir. aksi halde, bugün sürekli verilen tavizlerin sonu gelmeyecek ve uluslararası alanda meşru zemin elde edenler, türkiye cumhuriyeti'nin üniter yapısını parçalama yönünde hızlı adımlar atmayı sürdüreceklerdir. başta yüce meclis ve hükümet olmak üzere herkes, bu gerçek, yakın ve açık tehlikeye karşı duyarlı olmalıdır."

bkz. Ana dilde savunma ve ikiz yasalar - Prof. Dr. Ersan Şen
__________________
Sevmekten asla vazgeçmeyin. Sevgisiz bir hayat amaçsız, anlamsız olur.
Alkanaga
  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz alkanaga'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
çölaşan, emin, manidar, zamanlama


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 10:27.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.