04.01.2013, 01:50
|
#1
|
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
|
10 Post Apokaliptik Film
10 Post Apokaliptik Film
Listemizin ilk 10 filmini sıralamaya geçmeden önce Post Apokaliptik filmin ne olduğunu vurgulamak lazım sanırım...
Vikipedi'de konu ile ilgili olarak;
Post Apokaliptik ya da daha anlaşılır adıyla; Kıyamet sonrası bilim kurgusu, bilim kurgu edebiyatının bir alt türüdür ve nükleer ya da biyolojik savaş ile nükleer, biyolojik, ekolojik, jeolojik ya da kozmolojik felaketlere bağlı olarak dünyanın sonunun gelmesini ve böylesi büyük yıkımlar sonucu sağ kalan insanları nasıl bir hayatın bekleyebileceğini konu edinir.
Bu tarzın ilk önemli çalışması, Mary Shelley'nin 1826'da yayımlanmış The Last Man (Son Adam) adlı eseridir ve insanlığı yok olmanın eşiğine getiren bir veba salgınından sağ kalanları anlatır. 1950'lerde, nükleer savaşa bağlı yok olma tehdidinin çok canlı olduğu Soğuk Savaş döneminde bu alt tür çok öne çıkmış ve popülerliğinin zirvesine ulaşmıştır. Sovyetler Birliği'nin yıkılması ve Soğuk Savaş'ın sona ermesi ile birlikte o döneme ilişkin tehdit algıları günümüzde değişikliğe uğramıştır ama bugün için de insanlığı beklediği öne sürülen çeşitli tehditler söz konusudur. Buna bağlı olarak da kıyamet sonrası hikâyeleri yine güncel ve popülerdir.
Kıyamet sonrası bilim kurgusunun çekiciliği; macera yaşama, yeni ufuklar keşfetme, bir yıkım sonrasında sağ kalarak yeniden başlama ve bugün bildiklerimizle öylesine yıkık bir dünyada kalmanın nasıl olacağına ilişikin merak ve heyecan duygularıyla ilişkilendirilmektedir.
Modern apokaliptik ve post apokaliptik kurgunun kökleri geçmişin apokaliptik edebiyatına kadar uzanır. Dünyadaki çeşitli mitler ve inançlar insanlığın ve dünyanın sonunun öngören veya tasvir eden hikâyeler içerir.
Beyaz perdede ise türün öncü örneklerinden biri olarak kült film serisi Mad Max gösterilebilir.
Taipei'nin Ximending Mahallesi'nde çıkan bir virus kısa sürede tüm şehre yayılarak kaosa neden olur.Tüm şehir kana bulanmadan önce şehrin mafyaları, polisleri, özel kuvvetleri ve geride kalan insanlar bu kabustan kurtulmak için işbirliği yapmak zorunda kalırlar.
1976'nın dünyasında ölümcül bir biyolojik silah kontrolden çıkar ve bu tüm insanlığın sonu olur. Los Angeles'lı Doktor Robert Neville, deneysel bir serum sayesinde hayatta kalan tek kişi olmayı başarır. Bir de tabi mutasyona uğramış ve gece yaratıklarına dönüşmüş bir kaç yüz kişilik topluluğu saymak gerek. Matthias isimli acımasız tipin yönettiği ve kendilerine 'aile' adını veren bu kana susamış grup, serumu ele geçirmek için her şeyi denemeye kararlıdır.Neville onları durdurmak için canını dişine takmış savaşırken, karşısına güzel Lisa'nın liderliğini yaptığı ve bir şekilde hayatta kalmayı başarmış gençlerle karşılaşır. Maymunlar Cehennemi ile bilim kurgu - felaket filmlerinin kahramanı olan Charlton Heston, aynı türden klasik olmuş bir rolle daha karşımızda. Filmin kalitesinde elbette daha önce sayısız bilimkurgu filmin senaryosuna kaynaklık eden Richard Matheson'un I Am Legend'ından uyarlanmış olması da bir etken.
Dünyanın sular altında kaldığı bir gelecekte insan ırkı hayatta kalma mücadelesini köhne sandallarda ve geçici, yerleşik olmayan şehirlerde sürdürmektedir. Sadece birkaç insan ısrarla “Dryland” adı verilen efsanevi bir bölgede yaşamayı sürdürmektedir. Bu gizemli bölgenin nerede olduğunu arayan şeytani Deacon (Dennnis Hopper) genç Enola ve annesi Helen’ın yaşadığı şehre saldırır.
Robert Neville başarılı bir bilim adamıdır ve insanlığı yok edeceğine inanılan,önüne geçilemez tehlikeli virüs ona bulaşmamıştır. Virüs çok kısa bir zamanda insanların ölümüne sebep olmuş, sonuçta Neville New York'ta hayatta kalan tek insan olmayı başarmıştır. Ancak Neville'in durumu çok zordur çünkü belki de dünya üzerindeki tek insan kendisidir. Üç yıl boyunca dolaşmakta, yaydığı radyo mesajları ile hayatta kalan insanlara ulaşmaya çalışmaktadır.
Herhangi bir canlıya rastlayamayan Neville aslında yalnız değildir ve her hareketi izlenmektedir. Salgından sağ kurtulan eski insan-yeni mutantlar Neville'in ölümcül bir hataya düşmesini beklemektedirler.
Dünya, 2027: Gelecek için umut gittikçe önemini kaybeden bir kaynak oluyor. Son doğan bebeğin üzerinden neredeyse 19 yıl geçmiş ve açıklanamayan evrensel çocuksuzluk her geçen yıl beşeriyet sınırlarını, gelecekteki tüm haklarından vazgeçirmeye yaklaştırmıştır. Çoğu insan kaçınılmazı benimsemeyi seçip, ayrılıkçılığın, kanunsuzluğun ve nihilizmin içine çekilirken, diğerleri birleşik bir gezegen ve yavaş yavaş azalan nüfus için mücadeleye devam eder.
Mel Gibson çılgına dönmüş bir dünyada barışı sağlamakla görevli genç bir polis. Şehir sosyetesi ölümcül bir çöküş yaşamaktadır. Anarşi ve şiddet, her gün yaşanan doğal olaylar haline gelmiştir. Şehir içindeki ana yollar yabancı motorcular ve bir avuç polis arasında yaşanan ölüm oyunuyla kabusa dönmüştür. Büyük bir trajedi yaşayan Max,terörü kendi yöntemleriyle durdurmaya kararlıdır.
Charlton Heston ve Roddy McDowall bu efsanevi bilim kurgu başyapıtının başrollerini paylaşıyorlar. Astronot Taylor (Heston) insan ırkını deneyler ve spor yapmak amacıyla kullanan maymunların hükmettiği uzak bir gezegene süratle düşer. Kısa sürede Taylor kendisini avlananların arasında, ve hayatınıda yardımsever bir şempanze bilimcisinin elinde olur.
2013 yılında, savaş sonrası, günlük yaşam altüst olmuştur. Toplum, pek çok ilkel kabilelere bölünmüştür. Bu kabileler, bir yandan da birbiriyle iletişim kurmaya çalışmaktadır. Toplum, başında General Bethleyhem'in (Will Patton) bulunduğu Holnists adlı bir ordu tarafından tehdit edilmektedir. Ancak, bu durum beklenmeyen bir kahramanın ortaya çıkması ile bozulur. Bu kişi, getirdiği mektuplarla umudun sembolü olan, geçmişteki insanlar ve kişilerle bağlantıya geçilmesini sağlayan 'Postacı'dır.
Filmde Güneş patlaması sonrası kavrulmuş dünyada sağ kalanların yaşam mücadelesinde Eli (D.Washington) adlı bir adamın yok olmanın eşiğine gelen insanlığı kurtaracak olan bir kitabı koruma mücadelesini anlatıyor.
Ölümcül bir virüs tüm dünyayı tehdit etmektedir. 1996'da 5 milyar kişinin ölümüne neden olan bu virüs, 2035'te dünya nüfusunun yalnızca %1!ini hayatta bırakmıştır. Bu virüsün etkilerinden korunabilmek için insanlar yer altında koloniler kurarak yaşamaya başlar.Bu virüsün üstesinden gelebilmek için mahkumlardan James Cole, zaman makinesiyle geçmişe gönderilir. Yanlışlıkla 1990 yılına gönderilen Cole, bilimadamları için virüs hakkında araştırma yapar.Daha sonra zaman yolculuğunu sürdüren Cole, 1996'da akıl hastanesine alınır. Burada Dr. Kathryn Railly ile tanışan Cole, onu içinde bulundukları duruma inandırmaya başlar.
|
|
|