Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Bir Yudum İnsan > Sosyal Bilimler

Sosyal Bilimler Sosyoloji, felsefe, hukuk


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 29.01.2009, 04:01   #1
oneyouu
Ziyaretçi
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Temel Hukuk-Hukuk Kurallarının Amaçları

TEMEL HUKUK-HUKUK KURALLARININ AMAÇLARI

Hukuk, toplum yaşamını düzenleme, sosyal gereksinmeleri karşılama ve adalet düşüncesini gerçekleştirme amaçlarına yönelmiştir. Bu amaçlar şöyle açıklanabilir:
1. Toplum yaşamını düzenleme amacı
2. Toplum gereksinmelerini karşılama amacı
3. Adaleti gerçekleştirme amacı

YAPTIRIMIN TÜRLERİ NELERDİR?

CEZA

Devlet toplumunda geçerli olan hukuk kurallarının uygulanmasını, yani bu kurallardan doğan ödevlerin yerine getirilmesini sağlamak için, türlü zorlama vasıtaları ve önlemleri öngörmüştür. Örneğin, hukuka aykırı bir kısım hareketlere karşı ölüm, hapis gibi cezalar belirlemiştir. Cezaya çarpılma korkusu, kişileri hukuk kurallarına ve onun yüklediği ödevlere uygun hareket etmeye zorlar. Suçun ağırlığına göre ceza yaptırımları da çeşitlidir.

ZORLA İCRA

Hukuka aykırı diğer bir kısım hareketlerin yaptırımı olarak aynen veya zorla icra usulü konmuştur. Gerçekten, borçlu borcunu ödemediği zaman ceza görmez, fakat alacaklı mahkemeye veya icra dairesine müracaat ederek alacağının zorla alınmasını isteyebilir ve mahkemenin vereceği karar üzerine veya doğrudan doğruya icra dairesi de borçlunun mallarına el koyarak onları paraya çevirmek veya borç konusu malı aynen teslim etmek suretiyle alacaklının istemini yerine getirir.

ZARARIN TAZMİNİ

Yaptırımın üçüncü bir şekli hukuka aykırı hareket eden kimseyi, bu eylemden zarar gören tarafa tazminat vermeye yani para ödemeye zorlama biçiminde gözükür. Örneğin, aynen icra olanağı bulunmadığı ve/veya hukuka aykırı davranış bir zarar doğurmuş olduğu takdirde zararı tazmin yoluna gidilir. Borçlar Kanunu’nun 41. maddesi başkasına haksız bir surette zarar veren kimseyi bu zararı tazmine zorlamaktadır. Aynı kanunun 96. maddesi de sözleşmelere aykırı hareket bakımından buna benzer bir hükmü kapsamakta yani doğan zararın tazmini yükümlülüğünü düzenlemektedir.

YAPILAN İŞLEMİN GEÇERLİ OLMAMASI

Yapılmış olan bir işlemin hiç veya tam bir şekilde geçerli sayılmaması da, özel hukuk alanını da bir yaptırım olarak gözükür. Örneğin, evlendirme memuru huzurunda yapılmayan bir evlenme yok hükmündedir; mümeyyiz olmayan kişinin evlenmesi batıldır. Tapu siciline tescil edilmeyen bir ipotek geçerli değildir.

YAPILAN İŞLEMİN İPTAL EDİLMESİ

İdare makamlarının hukuk kurallarına aykırı işlemleri de hukuksal yaptırımların uygulanmasını gerektirir. Bu gibi eylem ve kararlardan zarara uğrayan kimseler ilgili eylem veya kararın iptalini, yani ortadan kaldırılmasını ve zararın tazmin edilmesini isteyebilirler. Diğer taraftan, kişisel kusur halinde kararı veren idareci aleyhinde de tazminat davası açabilir ve o kimse hakkında ayrıca adli veya inzibati ceza da uygulanabilir. Kamu hukukunda geçersizlik, genellikle otomatik olmayıp, mahkeme kararına bağlıdır. Özel hukuk alanında da bu tip iptal yaptırımı vardır.

POZİTİF HUKUK NEDİR?

Belli bir memlekette, belli bir dönemde yürürlükte bulunan hukuk kurallarının bütünü pozitif veya müspet hukuku oluşturur. Bu deyimin içerisine, yetkili makamlar tarafından çıkarılan kanunlar (yasalar), tüzükler (nizamnameler), yönetmelikler (talimatnameler) gibi yazılı metinlerle tespit olunan kurallar girdiği gibi, henüz yazılı bir şekle bürünmemiş olan ve fakat uyulması zorunlu olan örf ve adet kuralları da girer. Hatta mahkeme içtihatları ile doktrinin dahi bir dereceye kadar bu deyimin içine girdiği söylenebilir.

Belli bir yerde ve belli bir zamanda yürürlükte bulunan hukuk kurallarını sistemli bir biçimde inceleyen bilim koluna pozitif hukuk bilimi veya hukuk dogmatiği adı verilir.

İDEAL VEYADOĞAL HUKUK NEDİR

Belli bir memlekette, belli bir dönemde uygulanmakta olan değil, fakat uygulanması gereken yani sosyal gereksinmeleri adalete en uygun biçimde karşılayacağı düşünülen hukuka ideal hukuk veya doğal hukuk adı verilmektedir.

Gelenek (örf ve adet) hukuku yazılı değildir. O toplumsal vicdanda yaşar. Toplum bireyleri arasında sosyal bir davranış kuralı olarak benimsenen bir geleneğin, hukuk kuralı haline gelebilmesi için üç koşulun bir araya gelmesi gerekir. Süreklilik, genel inanç ve devlet yaptırımı.

Türk Anayasasına göre, kanun teklif etme yetkisi Hükümete ve Büyük Millet Meclisi üyelerine tanınmış bulunmaktadır. Hükümetin hazırlayıp Büyük Millet Meclisine sunduğu taslağa kanun tasarısı veya kanun layihası; meclis üyelerinin sundukları taslağa ise kanun teklifi adı verilir.

KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELER

Bazı devletlerin anayasalarında mevcut bir hüküm veya hatta adet hukuku, hükümete kanun kuvvetinde kararname çıkarma yetkisini tanımış bulunmaktadır.

Kanun gücünde kararnameler de, kanunlar gibi ancak Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girebilirler. Bu gibi kararnameler yayım tarihinde Büyük Millet Meclisine de sunulurlar. Yayımlandıkları gün TBMM’ne sunulmayan kararnameler bu tarihte ve TBMM’nce kabul edilmeyen kararlar da ret kararının Resmi Gazete’de yayımlandığı tarihte yürürlükten kalkarlar. Anayasa mahkemesi bu kararnamelerin de anayasaya uygun olup olmadığını denetler. Bu tür kararnameler kanunları değiştirebilir.

Kanun gücünde kararnamelerde kanunlar gibi ancak Resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girebilir.Bu gibi kararnameler yayım tarihinde TBMM’ye sunulur. Yayımlandıkları tarihte TBMM’ye sunulmayan kararnameler bu tarihte ve TBMM ‘nce kabul edilmeyen karalar da ret kararının resmi gazetede yayımlandıkları tarihte yürürlükten kalkarlar.
Bu tarz davaları açma yetkisi Cumhurbaşkanına, iktidar ve Ana muhalefet partileri meclis gruplarına, koalisyon iktidarlarında mecliste en çok üyeye sahip iktidar ortağı partinin meclis grubuna ve TBMM üye tam sayısının en az beşte biri tutarında üyelere aittir.

Anayasa mahkemesinde doğrudan doğruya iptal davası açma hakkı içtizüğün veya kanun gücünde kararnamenin resmi gazete yayımlanmasından başlayarak 60 gün sonra düşer.
Anayasa mahkemesi itiraz yoluyla gönderilen işin kendisine gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verir ve açıklar

TÜZÜKLER

Yeni Anayasamıza göre, Bakanlar Kurulu, kanunun uygulanmasını göstermek veya kanunun emrettiği işleri belirtmek üzere kanunlara aykırı olmamak şartıyla ve Danıştay’ın incelemesinden geçirilerek tüzükler çıkarabilir. Tüzükler cumhurbaşkanınca imzalanır, ve kanunlar gibi Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girer.

YÖNETMELİKLER

Yönetmelikler, devlet örgütü içerisinde bulunan çeşitli kurum ve kuruluşların daha ziyade kendi iç bünyelerini ilgilendiren, çalışma usullerini düzenleyen kurallar bütünüdür. Bunlar, uygulama alanının genişliğine göre birkaç bakanlık veya yalnız bir bakanlık tarafından, yahut da sadece ilgili müessesenin yetkili mercii tarafından hazırlanır. Hangi yönetmeliklerin Resmi Gazete’de yayımlanacağı kanunda belirtilir.

HUKUK KURALLARININ ÇEŞİTLERİ

Kanun ve diğer yazılı hukuk hükümlerini dört grupta toplanarak inceleme olanağı vardır.

1. Emredici kurallar (mecburi, amir kaideler)
2. Tamamlayıcı kurallar ( ihtiyari, yedek kaideler)
3. Yorumlayıcı kurallar ( tefsir edici kaideler)
4. Tanımlayıcı kurallar ( tarif edici kaideler)

ÇEŞİTLİ HUKUK SİSTEMLERİ

ROMA – GERMEN HUKUK SİSTEMİ

Genellikle Kara Avrupa’sı memleketlerinde uygulanan sistem Roma hukukuna dayanır. Başlangıçta gelenekçi olarak gelişen Roma hukuku, özellikle imparator Justinianus zamanında çıkarılan Corpus Jusris Civilis ile yazılı hale gelmiştir. Bu hukuk sisteminde özel hukuk ve kamu hukuku ayırımı vardır. Özel hukuk genellikle tarafların serbest iradesine dayanır. Aile, mülkiyet ve miras, bu hukuk sisteminin temel kurumları arasındadır. Almanya, Fransa ve İtalya’dan başka, Cumhuriyetten sonra Türkiye’nin de bu sistem içinde yer aldığı söylenebilir.

İSLAM HUKUK SİSTEMİ

İslam hukuku dinsel temellere dayanır. Bu hukukun temel kaynağı Kur’an ve sünnettir. Bu hukuk sistemi meseleci metoda uygun biçimde gelişmiştir. Çeşitli çözüm yolları, genel ve soyut nitelikte kurallardan ziyade, özel nitelikteki fetva kitaplarında derlenen fetvalara dayanır. İslam hukuku sisteminde de aile, mülkiyet ve miras temel kurumlardır.

SOSYALİST HUKUK SİSTEMİ

İkinci Dünya Savaşı sonuna doğru 1917 yılında yapılan bolşevik devriminden sonra Rusya’da uygulama alanı bulan sosyalist hukuk sisteminde genellikle, üretim araçları üzerinde bireyin mülkiyet hakkı ve bunun sonucu olarak miras hakkı tanınmamaktadır. Hukuk düzenlemesinde toplum yararı ön planda tutulmaktadır. Kamu hukuku özel hukuk ayırımı yapılmamakta, her şey kamu hukuku açısından değerlendirilmektedir.

COMMON LAW ( ANGLO-SAKSON HUKUK) SİSTEMİ

Ortak hukuk anlamına gelen “Common Law” daha çok geleneklere dayanmakta ve hakimler tarafından geliştirilmiş bulunmaktadır. Bu sistemde de özel hukuk-kamu hukuku ayırımı yoktur, sorunlar genellikle özel hukuk ilkelerine göre ve meseleci metoda uygun olarak çözülmektedir. Bu sistem Anglo – Sakson memleketlerinde uygulanmaktadır.

İCMA

İslam hukukunun üçüncü kaynağını da icma teşkil eder. Buna icma-i ümmet yani ümmetin birleşmesi de denir. İcma’nın lügat, sözlük anlamı ittifak, oybirliğidir. Terim olarak icma, aynı dönemde yaşayan İslam müçtehitlerinin bir konu üzerinde görüş birliğinde olmaları demektir. İcma’nın mevcut olması için müçtehitlerin ( din bilginlerinin) toplanıp karar almaları gerekmez. Belli bir zamanda yaşayan din bilginlerinin, belli bir konu hakkındaki görüşlerinin aynı yönde olması, icma’nın meydana gelmesi için yeterli sayılır.

İÇTİHAT

Hukuksal bir deyim olarak içtihat, bir meselenin çözümü hakkında mahkemelerce verilen kararları veya hukuk bilginlerince belirtilen düşünceleri ifade eder. Şu halde içtihatlar, yargısal içtihatlar ve bilimsel içtihatlar olmak üzere iki kısımda incelenir.

YÜKSEK DERECELİ MAHKEMELER

Davalar, genellikle ilk derece mahkemelerinde görülüp karara bağlanır. Ancak, ilk derece mahkemelerinin kararlarındaki hataları düzeltmek ve bunların arasında doğabilecek ayrılıkları gidermek, bu suretle hukuk uygulamasında birliği sağlamak için hemen her memlekette yüksek dereceli mahkemeler kurulmuştur. Bunlar adli yargı bakımından Yargıtay, askeri yargı alanında Askeri Yargıtay, idare hukuku ile ilgili konularda Danıştay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ile devlet hesaplarının kontrolü bakımından kurulmuş olan Sayıştay’dır. Bunlardan başka, genel mahkemelerle idare ve askerlik yargı mercileri arasında doğabilecek görev ve hüküm uyuşmazlıklarını çözmek üzere bir de Uyuşmazlık Mahkemeleri mevcuttur. Nihayet yeni anayasa, kanunların ve Meclis iç tüzüğünün anayasaya uygunluğunu kontrol etmek üzere bir de Anayasa Mahkemesi kurulmasını emretmiş bulunmaktadır. Bütün bu merciler Anayasal kuruluş niteliğindedirler ve bu mercilerin yargısal kararlarıyla içtihatlar hukuku meydana gelmektedir.

YARGITAY

Adalet yargısı kolunda ceza ve hukuk işlerine bakmak üzere kurulmuş olan ilk derece mahkemelerinin kararları Yargıtay’da tekrar incelenebilir. Yargıtay’ın ceza ve hukuk dairelerinden kurulu iki kısmı vardır. Hukuk kısmı ticaret ve icra-iflas daireleri ile birlikte 20 daireden ibarettir, ceza kısmı ise 10 daireden kuruludur.Her daire bir başkan ve dört üye ile toplanıp karar verir. Yargıtay da bir de Başsavcılık teşkilatı vardır. Her daire bağımsız olarak çalıştığı gibi, bazen de hukuk ve ceza daireleri kendi aralarında veya iki kısım dairelerinin hepsi bir arada toplanıp çalışırlar. Bu bakımdan Yargıtay kararlarını üç kısımda incelemek mümkün olur.

1. Daire Kararları: İlk derece mahkemelerince verilen bir karar temyiz edildiği vakit dosya o mahkemelerce Yargıtay’ın görevli dairesine gönderilir. Bu daire, kararı ya onaylar yada bozar. Onaylama kararı üzerine, mesele halledilmiş sayılacağından, mahkemece yeni bir işlem yapılmaz, sadece karar taraflara tebliğ edilir. Karar bozulmuş olduğu takdirde, Yargıtay’ın bozma kararına ilk mahkeme ya uyar ve ihtilafı Yargıtay’ın bozma kararında belirttiği şekilde çözer, yahut Yargıtay’ın görüşünü uygun bulmayarak kendi kararında direnir. Bozulmuş olan karara karşı direnmeye ilişkin karar tekrar temyiz edilirse, mesele bu kez Yargıtay’ın aynı dairesinde değil, kararın niteliğine yani cezayı veya hukuku ilgilendirmesine göre ceza veya hukuk genel kurulunda görüşülür.

2. Genel Kurul: Yargıtay’ın iki türlü genel kurulu vardır. Bunlardan birisi hukuk dairelerinin veya ceza dairelerinin kendi aralarında yaptıkları özel daireler genel kuruludur ki, buna Küçük Genel Kurul adı da verilir. İkinci genel kurul ise, hukuk ve ceza dairelerinin hepsinin birarada yaptıkları Büyük Genel Kuruldur ki, buna bazen içtihat birleştirme genel kurulu ( Tevhidi İçtihat Umumi Heyeti) de denir. Ceza mahkemelerinin direnme kararları ceza genel kurulunda, hukuk mahkemelerinin direnme kararları da hukuk genel kurulunda incelenir. Genel kurullar mahalli mahkemenin direnme kararı ile Temyiz dairesinin bozma kararını inceler ve bu kararlardan hangisinin kanuna uygun düştüğü hususunda bir karar verir. Eğer mahkemenin direnme kararını uygun bulursa onu onaylar ve ihtilaf böylece halledilmiş olur. Buna karşılık, Yargıtay dairesinin bozma kararını kanuna uygun görürse, mahalli mahkemenin Yargıtay Küçük Genel Kurulunun bu bozma kararına uymak zorundadır.

3. İçtihatları Birleştirme Kararları: Bazen Yargıtay kararları arasında çelişkiler bulunabilir. Bu çelişkiler içtihatları birleştirme genel kurulunca giderilir. Yargıtay Kanununa göre, bu iş Küçük ve Büyük Genel Kurullarca yapılır. Büyük Genel Kurul, yargı bakımından, ancak içtihat birleştirme kararı vermekle görevli olduğu halde, Küçük Genel Kurullar hem mahalli mahkemelerin direnme kararlarını inceler, hemde içtihat birleştirme kararı verirler.. İçtihat birleştirme konusunda Büyük ve Küçük genel kurul tarafından verilen kararlar sadece adalet mahkemelerini değil, bizzat Yargıtay’ın kendi dairelerini de bağlar. Bu itibarladır ki, içtihat birleştirme kararları da kanunlar gibi Resmi Gazete’de yayınlanır.

TÜRK ANAYASASININ TEMEL İLKELERİ NELERDİR

1. Temel haklara bağlılık ilkesi
2. Atatürk milliyetçiliğine bağlılık ilkesi
3. Demokratik devlet ilkesi
4. Laik devlet ilkesi
5. Sosyal Devlet ilkesi
6. Hukuk devleti ilkesi
7. Atatürk İnkılaplarına Bağlılık ilkesi

CEZA EHLİYETİNDE YAŞ DURUMU

Tam ehliyetsizlik Aşaması:Suçu işleyenin 0-11 yaşları arasında olduğu ilk şamada tam ehliyetsizlik yada tam sorumsuzluk söz konusudur. Ancak suç 1 yılı aşacak tarzda ise devlet yönetimde ve gözetiminde bir ıslah evine konulması yoluna gidilebilir

Sınırlı Ehliyet:12-15 ve 16-18 olarak ikiye ayrılır

12-15 yaş arası olanlarda hakim kararıyla çocuğun temyiz gücünün bulunmadığına karar verilirse hiç ceza verilmez aksi halde yani temyiz gücünün bulunduğu kanısına varırsa indirimli ceza verilir.

16-18 yaş arası temyiz gücünün bulunduğu kanısına varılırsa indirimli ceza verilir

Tam ehliyet: 18 yaşını bitirmiş olanların temyiz yeteneklerini tamamen yok edecek veya azaltacak akıl hastalıkları veya akıl zayıflıkları bulunmadığı takdirde sorumlulukları tamdır ve başkaca hafifletici nedenler bulunmadıkça, kanuni ceza tam olarak verilir.

***
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
amaçları, hukukhukuk, kurallarının, temel


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 16:59.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.