Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Bir Yudum İnsan > Sosyal Bilimler

Sosyal Bilimler Sosyoloji, felsefe, hukuk


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 30.10.2011, 15:30   #1
Çevrimdışı
Heliosaga
Cehennem Yolcusu

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Exclamation Çernobil Araştırması - Bir Kızın Günlüğü..

Dikkat - Bu Yazılı Belgesel Gezgin Bir Kızın Notlarından Yola Çıkılarak Hazırlanmıştır... Yıllar Öncesinde Yaşanan Büyük Kazanın Yol Açtığı Yıkım Açıkça Anlatılmaktadır...Bu Belgeseli Okuyarak Çernobille İlgili Daha Çok Bilgiye Şahit Olacaksınız...

Yazar - Elena Filatova
Websitesi - http://www.elenafilatova.com
Çeviri Kendisi Tarafından Yapılmıştır...
Resimler yazarın websitesinden alınmıştır bazıları tarafımdan seçilerek düzenlenmiştir...


Hayalet Kasaba - Takdim

Adım Elena. Bu sitenin sahibiyim, ve satacak hiçbir şeyim yok. Sahip olduğum tek şey, motosikletim ve içimdeki merak ve hız canavarının beni götüreceği her yere gidecek mutlak özgürlük. Yazarı tarafından bu sitenin bakımı yapılmaktadır, ama internet trafiği yoğun olduğunda site ara sıra açılmayabilir.


Motosikletle Gezmek...

Hayatım boyunca motosiklet kullandım ve yıllar içinde birkaç farklı motosiklete sahip oldum. Mükemmel bir motosiklet arayışım bir Kawasaki Ninja'yla bitti; 147 beygir gücünde, bir kurşun kadar hızlı ve uzun yolculuklar için konforlu bir motosiklet.

Çok seyahat ederim ve favori güzergâhım Kiev'in kuzeyine, evimden 130km uzakta olan Çernobil'in 'Ölü Bölge'sine doğrudur. Neden mi favorim? Çünkü orada boş yollarda uzun gezintilere çıkabiliyorsunuz.
Oradaki tüm insanlar bölgeyi terk etmiş ve doğa çiçek açmış. Güzel ormanlar ve göller var.

Kamyonlar veya ordu araçları tarafından kullanılmadığı yerlerde yollar hâlâ yirmi yıl öncesinde oldukları gibi duruyor, tabi nadiren de olsa filizlenecek bir çatlak bulan otlar hariç. Zaman yollara zarar vermiyor, yani tekrar normal trafiğe açılana kadar oldukları gibi kalabilirler.... Birkaç yüzyıl sonra.


Röntgen
Yolcuğuluğumuza başlarken, radyasyon hakkında birkaç ufak şey öğrenmeliyiz. Oldukça kolay, radyasyon seviyesini ölçtüğümüz aletin adı Geiger sayacı. Sayacı Kiev'de açarsanız saatte 12-16 mikroröntgen civarı ölçecektir. Rusya ve Amerika'nın tipik bir şehrinde 10-12 mikroröntgen ölçecektir. Çoğu Avrupa şehrinin ortasında ise saatte 20 mikroröntgen ölçer.
1000 mikroröntgen 1 miliröntgene eşittir ve 1000 miliröntgen 1 röntgene eşittir. Yani 1 röntgen tipik bir şehirdeki ortalama radyasyon seviyesinin 100000 katıdır. 5 saatlik bir süreçte 500 röntgenlik bir doz insanlar için ölümcüldür. İlginçtir ki, bu dozun ancak iki buçuk katı bir tavuğu öldürebilir ve yüz katından fazlası da bir hamamböceğini.

Bu tür bir radyasyon seviyesi artık Çernobil'de bulunmuyor. Patlamadan sonraki ilk günlerde, reaktörün etrafındaki bazı yerlerden saatte 3000'le 30000 röntgen arası bir değer yayılıyordu. Reaktördeki yangını söndürmek için gönderilen itfaiyeciler bölgedeki gama radyasyonundan dolayı kızarmıştı. Reaktörden kalanlar çelik ve betondan dev bir lahde gömüldü. Bu yüzden bölge seyahat etmek için nispeten güvenli sayılır, tabii yoldan ayrılmadığınız ve yanlış yerlere gitmediğiniz sürece.....

Yukarıdaki harita ölü bölgedeki yolculuğumuzu gösteriyor. Radyasyon toprağa karışmış; elmalarda, mantarlarda duruyor. Asfalt tarafındansa tutulmuyor, bu da bölgede yolculuk yapmayı mümkün kılıyor.
Kontrol noktalarındaki dosimetreli(alınan radyasyonu ölçen alet) adamlarla hiç problem yaşamadım. Onlar konunun uzmanları, ve aracınızda radyasyon bulurlarsa, aracınıza kimyasal bir yıkama uyguluyorlar. Tabii radyasyonla alakası olmadığı halde, 'uzmanların' bana kimyasal yıkama uygulamak için mazeret uydurdukları birkaç seferi saymıyorum.

25 Nisan 1986 Cuma akşamı, Çernobil-4'teki reaktör ekibi, ertesi gün için, elektrik enerjisi kesildiğinde, türbinlerin daha ne kadar süre dönerek güç üretebileceğini öğrenmek için bir test hazırladılar. Bu tehlikeli bir testti, ancak daha önce de yapılmıştı. Hazırlıkların bir aşaması olarak, otomatik kapatma güvenlik mekanizmaları dahil bazı kritik kontrol sistemlerini devre dışı bıraktılar.

Kısa süre sonra, 26 Nisan gecesi saat 1:00'da, soğutucu suyun akışı yavaşladı ve güç yükselmeye başladı.

1:23'te, öperatör reaktörü kapatmak için harekete geçti ancak önceki hataların birbirini tetikleyen etkileri keskin bir güç yükselmesine neden oldu, bu da 1000 tonluk reaktör kapağını havaya uçuran büyük buhar patlamalarına.

211 adet kontrol çubuğundan(reaktörde uranyum ve plütonyumun kendini fisyonlarayarak kontrolden çıkmasını önlemek için nötronları yakalayan cihaz) bazıları eridi. Ardından sebebi hâlâ uzmanlar arasında bir tartışma konusu olan ikinci bir patlama yanan radyoaktif yakıt merkezinin(nükleer tepkimenin gerçekleştiği reaktör kısmı) parçalarını fırlattı ve içeri hava girmesine sebep oldu. İçeri giren hava içerideki birkaç tonluk grafit izolasyon bloklarını tutuşturdu.

Grafit bir kez yanmaya başladığında söndürmek neredeyse imkansızdır. Söndürme işlemi 9 gün sürdü ve helikopterlerden 5000 ton kum, bor, dolomit, kil ve kurşun atıldı. Radyasyon o kadar şiddetliydi ki o cesur pilotların çoğu hayatını kaybetti.

Radyasyonun çoğunu atmosfere yayan şey grafit ateşiydi. Atmosferdeki bu radyasyon binlerce mil uzaktan bile ölçülebiliyordu.
Bunlar affedilemez tasarım hatalarıydı.

Kazanın sebepleri insan hatası ve kusurlu teknolojinin vahim bir bileşimi olarak tanımlandı. Andrei Sakharov şöyle diyor, "Çernobil'deki kaza, sistemimizin modern teknolojiyi yönetemediğini göstermiştir."

Sovyet adalet geleneği doğrultusunda kazanın olduğu vardiyada çalışan birkaç kişi suçları ayırdedilmeksizin hapsedildi. Vardiyadan 25 kişi öldü.

Radyasyon Çernobil Bölgesi'nde 10000 yıl boyunca kalacak, ancak insanlar 600 yıl sonra -300 yıl daha fazla ya da az olabilir- bölgeye yeniden yerleşebilir. Uzmanlar o vakte kadar en tehlikeli elementlerin yeteri kadar kaybolacağını -ya da tüm dünyanın havasına, suyuna, toprağına karışacağını- öngörüyorlar. Eğer hükümetimiz bir şekilde gerekli araştırmayı yapacak parayı ve siyasi iradeyi bulabilirse, belki de kirliliği daha erken etkisizleştirecek ya da temizleyecek bir yol bulunabilir. Aksi takdirde, bizden sonraki kuşaklar radyasyonun tolere edilebilir bir seviyeye düşmesini beklemek zorunda kalacak. En düşük bilimsel tahmin bile 300 yıl öngörüyor, bazı bilim adamlarıysa sürenin 900 yıl kadar uzun olacağını söylüyor.

Ben 300 olacağını düşünüyorum ama insanlar benim bu tahminimi genellikle iyimser buluyor.


Eğer bitkiler konuşabilseydi, bu ağaç, hikayesini dinlemek istediğim biri olurdu. İkinci Dünya Savaşı sırasında bu bir darağacıydı. Naziler bu ağacı partizanları(Müttefik kuvvetlere destek için gerilla savaşı veren silahlı halk gücü üyeleri) asmakta kullanmıştı. Sonraları partizanlar hainleri bu ağaçta astı. Adaletsizliklerin bir anıtı olarak ayakta kalmıştı. Kazadan sonra iki olayın anıtı ve Çernobil trajedisinin sembolü haline geldi. Daha sonra ağaç yıkıldı ve yerine parlak alüminyum bir ağaç konuldu. Belki de ölmeyen şeylere adanmış bir mabet olarak, kitlesel aptallık gibi...

Hatırlıyorum...

Ukrayna dilinde Çernobil bir çiçeğin adıdır, pelin çiçeği. Bu kelime buranın insanlarını korkutur. Belki de bunun sebebi İncil'in Vahiy bölümünde Pelin çiçeğinden kıyamet alameti olarak bahsetmesidir...

8:10 Üçüncü melek borazanını çaldı. Gökten, meşale gibi yanan büyük bir yıldız ırmakların üçte biri üzerine ve su pınarlarının üzerine düştü.
8:11 Bu yıldızın adı Pelin'dir. Suların üçte biri pelin gibi acılaştı. Acılaşan sulardan içen birçok insan öldü.

Ayrıca, Ukrayna dilinde sözcüğü bölerseniz, "chorno" siyah, 'byl' acı demek. Birine Çerni'ye gittiğimi söylediğimde aldığım en iyi cevap, 'Delirdin mi? oluyor.

Babam insanların göremedikleri, hissedemedikleri, koklayamadıkları ölümcül bir şeyden korktuğunu söylerdi. Belki bu, o sözcüklerin, ölümün kendisinin iyi bir tarifi olduğundandır.

Babam nükleer fizikçi ve beni birçok konuda eğitti. Gittiğim yerden çok, motosikletimin hızı konusunda endişeli.

Çernobil'e yolculuklarım bir parkta yürüyüşe çıkmak gibi olmasa da, risk kontrol altında tutulabilir. Bazen tek başıma geziyorum, bazen de motosikletimin arkasına bir yolcu alıyorum. Ama asla başka bir araçla birlikte gitmiyorum çünkü başka bir aracın önümden gidip toz kaldırmasını istemem.

1986'da hâlâ okula giden bir kızdım ve radyasyon seviyesi Kiev'de yükselmeye başladığında babam bizi bir trene bindirip büyükannemin evine yolladı. Büyükannem 800km uzakta yaşıyordu, ancak buna rağmen babam bunun bizi eriyen nükleer santralin etkilerinden koruyacak kadar uzak olduğundan emin değildi.

Gücü elinde bulunduran komünist hükümet kaza hakkında sessiz kaldı. Hükümet Kiev'de halkı kıymetli işçi bayramlarının kutlamalarına katılmaya zorladı ve bu sırada insanlar yabancı radyolardan ve kazada ölenlerin yakınlarından kazanın haberlerini almaya başladılar. Gerçek panik kazadan 7-10 gün sonra başladı. İlk on gün boyunca, konu hala bir devlet sırrıyken, korunmasız olarak çok yüksek seviyedeki radyasyona maruz kalanlar ve bölgenin hiçbir şeyden kuşkulanmamış ziyaretçileri ya öldüler, ya da ciddi sağlık problemleri yaşadılar.
__________________
Never fade away...
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Heliosaga'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 30.10.2011, 15:31   #2
Çevrimdışı
Heliosaga
Cehennem Yolcusu

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Çernobil Araştırması - Bir Kızın Günlüğü..



Kuzeye Doğru...

Yola çıkma zamanı geldi. Bu kullanacağımız yol. Yollarda fazla araba olmayacak. Buranın kötü bir ünü var ve insanlar burada yaşamıyor. İlerledikçe arazi ucuzlaşıyor, insanlar azalıyor, ve doğa güzelleşiyor. Dünyada başka herhangi bir yerde olduğunun tam tersi, ve göreceklerimizin bir öncülü gibi.



86. kilometreyi geçerken, bildiğimiz anlamda medeniyetin bitip, Çernobil turunun başladığını belirten dev bir yumurtayla karşılaşıyoruz.

Birileri bu yumurtayı Almanya'dan getirmiş. Bilinmeyenin sert kabuğunu kırıp dışarı çıkan hayatı temsil ediyor. Bu sembolizmin yüreklendirici olup olmadığından emin değilim. İki şekilde de, insanlara ve bize bunun yenebilir yemek, içilebilir su ve kirlenmemiş yakıt stoklamak için son şans olduğunu düşündürüyor. Bu noktadan sonra yolculuğumuz yavaş yavaş terkedilmiş kasabaların, boş köylerin ve ölü tarlaların bir resmine dönüşüyor...



Radyasyon yere düzensiz çökmüş. Bir satranç tahtasının siyahı ve beyazı gibi, bazı yerleri sağ bırakırken, bazı yerleri öldürmüş. Periler diyarının nerede başladığını kestirmek zor.

Bence bu köprünün arkasında. Bu ölü köy reaktörün 60km batısında yer alıyor.

Etrafta Gezinmek...


Kimsenin yaşamadığı yerlere giden yollar kapalı.




Yollar arabalar için kapalı, ama motosikletler için değil. İyi kızlar cennete gider, kötü kızlar cehenneme. Ama hızlı motosikletleri üzerindekiler istedikleri yere gidebilirler.





Bu 4500 nüfuslu verimli bir köyden geride kalanlar. Sıfır noktasının -reaktörün- 50km güneyinde yer alıyor.



Bu yaşlı adam Çernobil bölgesinde yaşıyor. O, 1986'daki kazadan sonra bölgeyi terketmeyi reddeden, ya da köylerine geri dönen 3500 kişiden biri. Bu insanları takdir ediyorum, çünkü hepsi kendi düşüncelerinde bir filozof. Korkup korkmadıklarını sorduğunuzda, tanımadıkları bir yerde evlerini özleyerek ölmektense, burada, evlerinde radyasyondan ölmeyi tercih ettiklerini söylüyorlar. Kendi bahçelerinde yetiştirdiklerini yiyorlar, kendi ineklerinin sütünü içiyorlar ve sağlıklı olduklarını iddia ediyorlar. Ama bu yaşlı adam, bu kadar uzun süre hayatta kalan sadece 400 kişiden biri. Yakında o da evleri olan bu topraklarda sonsuz uykuda olan 3100 komşusuna katılacak. Görünüşe göre burada en cesur insanlar en önce ölüyor, başka herhangi bir yerde olduğu gibi.

__________________
Never fade away...
  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz Heliosaga'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 30.10.2011, 15:32   #3
Çevrimdışı
Heliosaga
Cehennem Yolcusu

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Çernobil Araştırması - Bir Kızın Günlüğü..

Kontrol Noktası

Burada, Çernobil bölgesine giriyoruz. Yakıt stoğumu ve lastik tamir kitimi kontrol ediyorum. Bu nükleer çölün ortasında kalmak istemem.


Deponuz dolu olmalı, çünkü bölgedeki tüm benzin istasyonları bu halde.


Bu, ölü bölgeye giderken karşılaşacağımız son belge kontrol noktası. Ayrı tutulan bölgeye girmek için özel izin gerekiyor.


Burası dikkatsiz ya da şansız ziyaretçilere kimyasal yıkama uyguladıkları yer.


Bu bölgeden her geçtiğimde, sanki gerçek olmayan bir dünyaya girmişim gibi hissederim. Ölü bölgede, köylerin, yolların, ormanların sessizliği sanki bana bir şeyler söylemeye çalışıyor gibi gelir, duymakta zorlandığım bir şeyler, aynı zamanda beni hem iten, hem çeken bir şeyler. Korkunç, Salvador Dali'nin akan saatler olan resmine adım atmak gibi bir şey bu.

Tükenmiş Topraklar...


Radyoaktif mezarlar uygarlığımızın bir izi. Bunlardan birkaç yüz tanesi, bu çöllerde radyasyonu hâlâ röntgenlerle ölçülebilir kılıyor.

Bunlar, radyoaktif araçlar. Bir çeşit askeri amaçlı kamyon. Bu araçların çoğu o günlerde askerlerle doluydu.


Radyasyondan kaç kişi öldü? Bunu kimse bilmiyor, tahmini bir değer bile yok. Resmi makamlar hâlâ sayının 30 civarında olduğunu söylese de, resmi olmayan kaynaklar 300000 bazen de 400000'in üzerinde bir sayı bildiriyor.
Son ölü sayısı ne bizim ömrümüzde, ne de çocuklarımızkinde bilinmeyecek.


Maddi kayıpları hesaplamak daha kolay. Kaza bölge için belki de hiç düzelmeyecek sonuçları olan bir ekonomik felaketti.



Radyoaktif araçların videosu için burayı tıklayın.

Tükenmiş toprakların bir videosu için burayı tıklayın.
__________________
Never fade away...
  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz Heliosaga'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 30.10.2011, 15:33   #4
Çevrimdışı
Heliosaga
Cehennem Yolcusu

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Çernobil Araştırması - Bir Kızın Günlüğü..


Likidatörler

Çernobil gecesi anıtı. Üzerinde 'Ölenler ve doğmayanlar için...' yazıyor.


Ne bu itfaiye arabaları, ne de onların taşıdığı itfaiyeciler evlerine geri dönebildi. Olay yerine ilk varan onlardı ve karşılaştıkları şeyin normal bir yangın olduğunu düşünüyorlardı. Gerçekte neyle karşı karşıya olduklarını bilmiyorlardı.


Likidatörler kazanın yarattığı radyoaktif kirliliği temizlemek için görevlendirilmiş ya da bunu yapmaya zorlanmış askerlerdi.

Totaliter bir hükümet idaresindeki Sovyetler Birliği, Çernobil kazasının temizlik çalışmalarına katılmaları için bir çok genç asker tedarik etti, ancak çoğuna yeterli koruyucu kıyafetler sağlamadı ya da ne tür bir tehlikeyle karşı karşıya olduklarına dair bir açıklamada bulunmadı.

İlk yıl, 650000'in üzerinde likidatör felaketin yarattığı kirliliği temizleme çalışmalarına katıldı. Bu gruba yerle bir olan 4. reaktörü içinde tutan, Lahit adıyla bilinen yapıyı yapanlar da dahil.

Resimde: Çernobil yolundaki likidatörler.


Ünite 3'ün üzerinde askerler ölümcül radyoaktif grafit parçalarını toplayıp yıkılmış olan reaktör kalbinin kazanına atıyorlar.

Önce robotlar kullanmayı denediler, ama araçlar ya yüksek radyasyon yüzünden devre dışı kaldı ya da yıkıntılara takıldı, sonra da binlerce askeri -biyorobotu- görevlendirdiler.


Çatıdaki iş belki de hepsi içinde en kısa süreniydi, sadece iki dakika. Bir çok askere ordudan emekli olabilmeleri için gereken süreyi dolduracak iki seçenek sunulmuştu. Biri cehennemvari bir kurşun, roket ve bomba yağmurunda, Afganistan'da iki yıldı; diğeri ise sakin, sessiz ve görünmez bir gama ışını yağmurunda, Ünite 3'ün çatısında iki dakika.


Reaktör 4'ün Yıkıntıları


Bu cehennem vahşi hayvanlar için bir cennete dönüştü, en azından
yüzeydekiler için. Onları avlayan insanlar olmadığından, sayıları hızla artmış. Ancak kimse nükleer zehrin onların genetik yapısını nasıl değiştirdiğini, göçlerle nasıl yayıldıklarını, yakınlarındaki güvenli bölgelerle olan ilişkilerini tam anlamış değil. Garip mutasyonlar bildirilmiş olsa da, resmi bilim otoriteleri bunları yalanlıyor.

Kurtların ve vahşi domuzların sayısı hızla artıyor. Terkedilmiş evlerde ve kulübelerde yaşıyorlar. İlginç şekilde, hiç de saldırgan değiller. Belki de bunun sebebi, kirlenmiş de olsa insan dışındaki tüm canlılar için yemek kaynaklarının bereketli olmasıdır. Yoldan geçen bir kurt, bir tilki, bir vahşi domuz ya da geyik görmek burada az rastlanan bir şey değil.

__________________
Never fade away...
  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz Heliosaga'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 30.10.2011, 15:34   #5
Çevrimdışı
Heliosaga
Cehennem Yolcusu

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Çernobil Araştırması - Bir Kızın Günlüğü..


Bunlar 'Prejevalsky' atları. Birileri birkaç yıl önce Asya'dan bir çift getirmiş, burayı sevmiş olmalılar, şu an Çernobil bölgesinde bu atlardan 3 sürü var. Güçlü bir türler ve sürekli hareket halindeler. Tarih öncesi bir görünüşleri var. Dörtnala koşarak yanınızdan geçtiklerinde, göreceğiniz bir sonraki şeyin Eohippus sürüsü olacağını hissediyorsunuz. Zoologlar ayrıca buraya bir çift Amerikan bizonu getirmişler ancak, onları burada çoğaltma fikri pek işe yaramamış. Erkek bizon kaçmış. Radyasyondan mı yoksa eşinden mi kaçtı bilinmez, ama en son batıya doğru giderken Beyaz Rusya'da görülmüş. Belki de Amerika'ya dönmeye karar vermiştir.

Ve Çernobil Kasabası

Geiger burada, nerede durduğuma bağlı olarak, 20-80 mikroröntgen arası bir değer gösteriyor. Burası zombi kasaba dediğim yer. Tüm yerli halk 1986 Mayıs'ında bölgeyi terketmek zorunda bırakılmış. O zamandan beri kasaba temizlenmiş ve nükleer elektrik santralinin merkezi olmuş.

Nükleer bir sızıntı olduğunda, rüzgârın etkisi büyük bir faktördür. Rastgele bazı yerlere ölüm saçarken, bazı yerlere de merhamet gösterebilir. Çernobil Kasabası mesafe havadan katedilirse, reaktörün 12km güneyinde kalıyor. Kazadan sonraki ilk günlerde, burada radyasyon seviyesi yüksek değildi.

Ancak bu arada, Çernobil'den açığa çıkan radyasyon, Kuzey Avrupa'yı vurmuştu bile. Olay hâlâ bir sırdı, ve İsveç'te insanlar kendi nükleer elektrik santrallerinde bir sızıntı aramaya başlamışlardı. Rüzgâr 1 Mayıs'ta yön değiştirdi ve burada saatte 24 miliröntgenlik bir değer okunuyordu. Radyoaktif bulutlar buradan geçti ve ünlü İşçi Bayramı miliröntgen geçit törenimizde yer almak için Kiev'e gitti.


Geçip gidiyoruz...


Bu, köyün seçim evi.


Sadece bir adayın olduğu bir seçime katılmak oldukça sıkıcıydı, bu yüzden katılım da oldukça azdı. Tabii bu, yerel yetkililerin oy verene ücretsiz içki verme fikrini bulmalarına kadardı. Bu fikir, seçmenlerin politika konusundaki ilgilerini oldukça arttırmıştı.


Sağdaki oda, ücretsiz içecek odası; soldakiyse sandığın bulunduğu oda. Yetkililerin seçimde sonraki günü oy verenlerin ayılması için tatil yapıp yapmadıkları bilmiyorum. Bana bu öyküyü anlatan yaşlı adam bu kısmı hatırlayamıyor.


Nükleer Enerji Satrali

Genellikle yolculuğun bu ayağında, bipleyen bir geiger sayacı yüksek bir viteste bölgeden hızla geçmeniz konusunda sizi uyarır. Önümdeki ağaçlık bölgenin adı kızıl ya da 'sihirli' koru. Bu koru, 1986'da radyasyonun etkisiyle kızıl bir parıltı saçıyordu. Daha sonra tüm ağaçlar kesildi ve yerin bir metre altına gömüldü.

Asfalttan okunan değer durduğunuz yere göre 500'le 3000 mikroröntgen arası değişiyor. Bu da normal çevrenin 50 ila 300 kat daha fazlası bir radyasyon demek. Eğer on metre ileri yürüyecek olursam, radyasyon geiger sayacının ölçeği dışına çıkar. Reaktöre doğru birkaç yüz metre yürüyecek olursam, radyasyon saatte 3 röntgen olur, yani normalin tam 300000 katı. Ve eğer yürümeye devam edersem, karanlıkta parlayacak kadar radyasyon alırım. Belki de bundan dolayı adına sihirli koru demişlerdir. Motosiklet kullanırken giydiğiniz kıyafetlerle girip parlak zırhıyla bir şövalye gibi çıkıyorsunuz.


Burası nükleer reaktör bölgesi. Geiger sayacında okunan değer saatte 500-3000 mikroröntgen.

__________________
Never fade away...
  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz Heliosaga'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 30.10.2011, 15:35   #6
Çevrimdışı
Heliosaga
Cehennem Yolcusu

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Çernobil Araştırması - Bir Kızın Günlüğü..

Santral 2000 yılında tamamen kapatıldı. Yakında yeni bir lahit yapmak zorunda kalacaklar, çünkü ilk yapılan aceleyle inşa edilmiş ve şu anda yıkılıyor.

Şimdiye kadar içerideki radyasyonun çok küçük bir bölümü dışarı çıkabildi. Bilim adamlarının çoğu %90'ınından fazlasının hâlâ lahdin altında olduğuna inanıyor. İçeride kalan radyoaktif yakıtın adı farklı şeklinden dolayı 'Fil Ayağı'. Yaklaşık 190 ton uranyum ve 1 ton gerçekten tehlikeli olan plütonyum hâlâ içeride, ve eğer bu büyük, kötü radyoaktif fil dışarı adım atacak olursa, başımız gerçekten belâda olur...


Bu son kontrol noktası. Bu noktadan ileri gidebilmek için, koruyucu radyasyon kıyafetleri ve özel bir izin gerekiyor. Sanırım o kadar da meraklı değilim...

Piramitlerimiz...

Lahit 100000 yıl radyoaktif kalacak. Mısır'daki piramitlerin yaşı 5000'le 6000 arasında. Her kültürel devir insanlığa bir şeyler bırakıyor, ölümsüz bir şeyler; Musevi devrin bıraktığı İncil, Yunan kültürünün bıraktığı felsefe, Romalıların bıraktığı yasalar gibi. Ve biz Lahdi bırakıyoruz. Çağımızın her şeyinden daha çok yaşayacak, ve piramitlerden bile daha uzun süre ayakta kalacak bir yapı.


4 kilometrelik bir sıçrayışla, Hayalet Kasaba'nın kapılarına varıyoruz. 1970'te kurulmuş, ve reaktörün 4 kilometre kuzeyinde yer alıyor. Burada yaşayan ve kasabalarını seven 48000 kişi vardı. 1986'da burası modern, yeşil ve rahat bir yerdi.

Hayalet Kasaba - Pripyat


Sessizlik...

Bu kasaba turistler için çekici bir yer olabilir. Bazı tur şirketleri bu kasabaya turlar düzenlemeye çalışıyor, ama ilk turist kafilesi buradaki sessizliği rahatsız edici ve korkunç bulmuş. Ve öyle de. İki saatlik bir gezinti için 1200 grivna(Ukrayna para birimi) ödediler, ve 15 dakika sonra, dış dünyaya kaçmak istediler. Burada sessizlik insanı sağır ediyor...

__________________
Never fade away...
  Alıntı ile Cevapla
Heliosaga'in Mesajına Teşekkür Etti
Eski 30.10.2011, 15:40   #7
Çevrimdışı
Heliosaga
Cehennem Yolcusu

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Çernobil Araştırması - Bir Kızın Günlüğü..

Bu kasaba nöbetçisinin kaldığı yer.


İlk bakışta Hayalet Kasaba normal bir kasaba gibi görünebilir. Bir taksi durağı, bir manav, balkona asılmış çamaşırlar ve açık camlar var. Ama sonra bir binanın üzerinde bir slogan görüyorum, "Lenin'in Partisi Bizi Komünizmin Zaferine Taşıyacak". Ve anlıyorum ki, o camlar 1986 Nisanı'nın bahar havasına açılmış...


Yapısal olarak sağlam olmadığından ya da yoğun radyasyon içerdiğinden gidilecek kadar güvenli olmayan yerler var. Hiç kimsenin gitmeye cesaret edemediği yerler var. Kızıl Koru ve Hayalet Kasaba Mezarlığı gibi yerler. Oraya gömülen insanların yakınları onları ziyarete gelemiyorlar çünkü insanlara ek olarak, reaktör merkezindeki radyoaktif grafitin de büyük bir kısmı buraya gömülmüş. Burası dünyadaki en zehirli yerlerden bir tanesi.


Motosiklet Mağazası

Belki de buranın ziyaret etmek isteyeceğim ilk yerlerden biri olacağını tahmin etmek zor değil.

Bu motosiklet sürücülerinde olan bir şey.


Hiç bir motosiklet mağazası böyle bir yıkıma dayanamaz.


Bu satış etiketi bir Chezet'in; 26hp, 343cc.Fiyat: 1050 ruble. Chezet! Sovyetler Birliği'ndeki her genç motorcunun hayaliydi. Hala okula giden bir kızken, bir grup serserinin arasından motosiklet mağazasının ön camından bakıp, 26 beygir gücünde bir motosikletle neler yapılabileceğini hayal ettiğimi hatırlıyorum, çünkü dedemin sakat dinozoru sadece 15 'midilli' gücündeydi. Ama nasıl alabilirdik ki bu motosikleti? O zamanlar ortalama maaş sadece 180 rubleydi.

Pazar sabahı sirenler çalmaya başladığında, herkes panikledi. Polis herkesi bölgeden uzaklaştırmaya çalışırken, bankalar ve kuyumcular dikkatten kaçmıştı, ama bu mağaza bir saat içinde boşaltılmıştı. Tefeci dükkanlarında radyoaktif televizyon setleri görünmeye başlayınca, polis mayıs ayında yağmacıları vurmaya başladı.

__________________
Never fade away...
  Alıntı ile Cevapla
Heliosaga'in Mesajına Teşekkür Etti
Eski 30.10.2011, 15:42   #8
Çevrimdışı
Heliosaga
Cehennem Yolcusu

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Çernobil Araştırması - Bir Kızın Günlüğü..

Otel
Polissia Oteli.

Polissia Çernobil'in üzerinde bulunduğu bölgenin adı.


Aklımda 'Hotel California'nın sözleriyle, Hayalet Kasaba'daki en büyük otelin resepsiyonundayım.


Bu taş zeminden ağaçların yeşerdiği oda.


Burası yemek salonu. Düğünler, doğum günü kutlamaları, ofis partileri için kullanılmış. Burada Hayalet Kasaba'nın herhangi bir yerine göre daha fazla hayat belirtisi var.


Evler
Hayalet Kasaba'da açık havada durmak güvenli. Gerçek tehlike evlerin içinde yatıyor.

Özel radyasyon tespit cihazları olmadan böyle bir yürüyüşe çıkmak, botlarla bir mayın tarlasında gezmek gibi olurdu.


Tüm kapılar açık. İçeride, eskiden burada hayatın nasıl olduğuna dair uzak yankılar var.


__________________
Never fade away...
  Alıntı ile Cevapla
Heliosaga'in Mesajına Teşekkür Etti
Eski 30.10.2011, 15:43   #9
Çevrimdışı
Heliosaga
Cehennem Yolcusu

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Çernobil Araştırması - Bir Kızın Günlüğü..


Yeni Bir Başlangıç

Çocuklar en sevdikleri oyuncaklarından ayrılmak zorunda kaldı. İnsanlar her şeylerini geride bıraktı, evlerinde besledikleri hayvanlardan, fotoğraflarına, arabalarına kadar. İnsanların evleri, garajları, arabaları, paraları, akrabaları, kedileri, köpekleri vardı. Tüm bu insanların hayatları vardı. Her şey olması gerektiği gibiydi. Ve birkaç saat içinde, tüm dünyaları paramparça oldu.
Bir ordu aracında birkaç saatlik yolculuğun ardından, kendilerini radyasyondan kurtulmak için kimyasal duşun altında buldular.Sonra yeni bir hayata adım attılar; şüphelerle dolu bir gelecekle kendilerini evsiz, arkadaşsız ve parasız bir halde buldular.

Tahliye sırasında çekilmiş bir fotoğraf. 1986 baharı.

Bunlar 1985'teki geçitte yer alan motosikletliler. Garip Sovyet motosikletleri kullanıyorlar. 1985'ten beri çok şey değişti, bunlardan biri de teknoloji. Koca Ninjam muhtemelen hepsinin toplamından daha fazla beygir gücü üretiyor.
En sevdiğim şeylerden biri de, motora yüklenip yaralı bir dinozorun kükremesine benzeyen gürültüyle boş kasabanın sessizliğini bozmak, sonra da motoru kapatıp hayaletlerin bu büyük dört silindirli motora lanet etmesini dinlemek.


Bayrakları hâlâ oradaydı.


Tüm bu mutlu saçmalık, 1 Mayıs İşçi Bayramı içindi.


Posta Ofisi İşçi Bayramı için süslenmişti.


1 Mayıs bu kasabaya hiç gelmeseymiş keşke. 27 Nisan'da, tüm nüfus tahliye edildi, ve bu sokak o zamandan beri hiç bir geçiş töreni görmedi ve muhtemelen bir daha hiç görmeyecek.


Hayalet Kafe "Pripyat"


Sovyetler zamanına geri dönüş...

Bu kasabanın 1980'lerin başındaki hâliydi.

__________________
Never fade away...
  Alıntı ile Cevapla
Heliosaga'in Mesajına Teşekkür Etti
Eski 30.10.2011, 15:44   #10
Çevrimdışı
Heliosaga
Cehennem Yolcusu

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Çernobil Araştırması - Bir Kızın Günlüğü..

Bu da şimdiki hâli. Park kasabanın en radyoaktif kısmı, çünkü reaktörün direkt önündeydi. Anlatılanlara göre, insanlar bir yandan canlarını kurtarmak için koşarken bir yandan da nükleer dumanın içinde çocuklarını arıyorlarmış. Anlatılanlar doğru mudur bilemiyorum ama, bildiğim bir şey var ki, 27 Nisan'da, yani insanlar kasabayı boşaltırken kasabadaki ortalama radyasyon seviyesi 1 röntgendi!



Hayalet Kasaba Pompei'nin modern hali. Sovyet dönemi burada olduğu gibi korunmuş, onca yıl radyasyonun içinde.

Küçük arabalara doğru atılan her adım geiger sayacıma 100 mikroröntgen ekliyor.




Rusçada dönme dolaba şeytan tekerleği denir. Evet, bu gerçekten de öyle görünüyor.


Atlıkarıncada 103mikroröntgen değeri okunuyor. Bu yer gerçekte burada ne olduğunun sembolü gibi.


Bu kasabadaki en yüksek bina. Felaket gününde, burada bir çok insan nükleer santralin üstündeki parlak bulutu izlemek için toplanmıştı.


Tırmanış...

Bu binanın çatısına tırmanıyoruz.


Asansörün kapıları sonsuza dek açık kalacak.


Birileri mektubunu almamış. Birkaç kağıt ve bir 'Balıkçılık ve Avcılık' dergisi.Belki de kasaba dışındaydılar. Sonuçta hiç geri dönemediler.


Bu duvara duygular kazınmış; Vovik+Tanya=aşk. İnsan yaşayıp yaşamadıklarını merak ediyor. Eğer yaşıyorlarsa, nerededirler şimdi? Belki bu siteyi bulurlar ve bu resmi görüp mutlu bir günü hatırlarlar...


Bu adam gazetesini almadı. Haberler bir anda önemsiz hale geldi. Takvim 26 Nisan Cumartesi'nin özel bir gün olduğunu gösteriyor. Kapıda bıraktıklarına bakılırsa, balık tutmayı seviyormuş. Pazarlar ve yeni yıl kırmızıyla yazılıymış ve solmuşlar.


Belki de balık tutmaya gitmişti ve bir daha hiç dönmedi. Nasıl hissettiğini merak ediyorum. Sanki hayatın iki parçaya ayrılmış gibi. Birinde hala yatağının altındaki terliklerin, pianonun üstünde ilk aşkının fotoğrafları; diğerinde kendin, anıların ve bir balık oltası var...

Çatıdayız.

"Çatıda olan, evindeki eşyalarını almak için aşağı inmesin. Tarlada olan, abasını almak için geri dönmesin. O günlerde gebe olan, çocuk emziren kadınların vay haline!"
(Matta 24:17-18-19)


Acaba Matta'nın bahsettiği çatı bu muydu... Buradan reaktörün üstünde parlayan bulut güzel bir manzara olmuş olmalı.



Kasabadaki en yüksek binanın çatısında durmak insana dünyada tek başınaymış gibi hissettiriyor, aynı tüm kasaba gibi.


Buraya zamanın durduğu kasaba diyorlar. Belki de bunun sebebi burada saatlerin zamanı değil radyasyon seviyesini göstermesidir.


Telefon çalışmıyorlar. Cep telefonları da.


Kazadan sonraki gün, bu köprü patlamalarla çatlamış olan nükleer reaktör duvarının manzarasını izlemek için güzel bir yerdi. Birçok insan bakmak için buraya geldi ve reaktör merkezinden fışkıran ölümcül x-ışını seline maruz kaldı.


Azure yüzme havuzundan geriye kalanlar.


Beethoven'ın Ayışığı Sonatı çiğnenmiş halde yerde duruyor.


Anaokulu

Kasaba anaokulunun resimlerinin yorumlarıma ihtiyacı yok. Hayalet kasabanın hikayesini hiç bir sözcüğün anlatamayacağı bir şekilde anlatıyorlar. Yüzlerce küçük gaz maskesi, bir öğretmen günlüğü ve cumartesi günkü gezinin tahmin edilmeyen bir sebepten iptal edildiğini söyleyen son bir not var.


Prometheus Ateşi.

Bu heykel kasabanın ortasındaymış, kazadan sonra nükleer santrale taşınmış. Tanrılardan ateşi çalıp insanlara veren Prometheus...



Aralık 2003.
__________________
Never fade away...
  Alıntı ile Cevapla
Heliosaga'in Mesajına Teşekkür Etti
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
araştırması, Çernobil, günlüğü, kızın


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 01:07.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.