Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Bir Yudum İnsan > Sosyal Bilimler

Sosyal Bilimler Sosyoloji, felsefe, hukuk


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 17.11.2012, 20:15   #1
Çevrimdışı
Taner
Tam Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart İnançlara Saygı Göstermek (Hulki Can Duru)

İslamcı, dinci ve şeriatçı kesimler yıllardan beri inançları konusunda nasıl sıkıntı çektiklerini, zenciler gibi nasıl aşağılandıklarını sürekli dile getirip dururlar. Geçenlerde yine aynı konu gündeme bu kere başbakan tarafından dramatik ve ağlamaklı bir söylemle dile getirildi.

Bir din düşünün ki, cennette ne cin ne de insan eli değmemiş, saklı yumurtaya benzeyen ceylan gözlü huriler ile kolları gümüş bilezikli, parlak giysili, ipeğe saçılmış inci gibi gılmanlarla birlikte olunacağını, altın tepsilerde sunulan şarapların mide ağrısı yapmayacağını, sarhoşluk vermeyeceğinden bol bol içilebileceğini belirtsin, cennette şahnişli köşkler, divanlar, yeşil yastıklar, serilmiş halılar, yemekler, etler, meyveler, su ırmakları, şarap ırmakları, bal ırmakları, süt ırmakları olduğunu vaaz etsin...

Bir din düşünün ki hala yüzyıllar öncesinin bedevi inancını, feodaliteyi, çöl ahlakını, köleciliği, cihatı, şeriatı, çok eşliliği, kadınların kapatılmasını, cinsiyet ayrımcılığını, cennet ve cehennem gibi pagan ve mitolojik kökenli inançları savunsun, bunu topluma dayatsın, hak din olduğunu iddia etsin, üstelik bunlara inanmayanları kafirlik ve öldürmekle tehdit etsin, korku salarak eleştirilmeyi, tartışılmayı da engellesin...

Böyle bir dinin dünya kamu vicdanında saygıyı hak etmesi söz konusu olabilir mi? Kamusal alanda, çağdaş toplum vicdanında ve aydın kesimin gözünde saygıyı ve hoşgörüyü hak eder mi? Üstelik burada mitolojik inançlarda genelde rastlanmayan çok daha büyük bir tehlike ve tehdit söz konusudur. Neden? Çünkü, mitoloji, efsaneler, destanlar kimseyi kendine inandırmak için zorlamamış, cihat provaları yapmamıştır. Oysa, din zorlamakta, dindarlık, iman ve din kisvesi ile insanları mümin ve münafık diye ikiye ayırmakta, kendinden olmayan kafirleri -bir zamanlar Kilise'nin yaptığı gibi- ölümle tehdit etmekte, hatta öldürmekte, çağdaş toplum düzenini yok etmeyi hedeflemektedir.

ÖKÜZÜN BOYNUZU
Fakat burada dile getirilmesi gereken esas konu bir inancın gerçekten doğru olup olmadığı, tanrısallıkla bağdaşıp bağdaşmadığı, akıl, mantık ve bilimsel düşünceye uygun olup olmadığıdır.

Örneğin, günümüzde, dünyanın öküzün boynuzunda durduğuna inanan liseli bir Budist, veya ateşe tapan üniversiteli bir Zerdüşt bu inancını "hayatı boyunca büyük bir gurur vesilesi olarak yüreğinde taşımış" ve öğrencilik yıllarında inancı nedeniyle aşağılanmaya, alaya, baskıya, engellemeye maruz kalmış olabilir. Onun giyimiyle, kuşamıyla hatta başına takmış olduğu kapüşonla da alay edilmiş olabilir.

İmdi ne diyelim? Ne yapalım? Yapılan yanlış mıdır? Yanlıştır! Alay etmemek gerekirdi! İyi de birader insaf edin. Peki millet ne yapsın? Yani millet böyle birinin sırtını sıvazlayıp "aferin tosunuma, pek güzel harikulade bir inanç, on ! Herkes buna inansın !" mı demeliydi yani? İşte sorunsal aslında budur.

İnançlara hoşgörü göstereceğiz de bir satanist kalkıp da inancı gereği bir insan, bir tavuk veya bir kedi kurban etmek isterse o zaman ne yapacağız? Hoş görecek miyiz? Dikkat edin yakında benzer talepler gelecektir. İllerin ve ilçelerin duvarlarındaki satanist yazılardaki hızla artışın farkında mısınız beyler, hanımlar?

Yine de şu soruyu sormak durumundayız: "Pagan olsun olmasın, çağdışı olsun olmasın, tüm inançlara saygı ve hoşgörü göstermek zorunda mıyız ?"

Elcevap: Evet! Etik ve hukuksal açıdan -maalesef- evet. Çünkü herkes istediği inanca inanmakta özgürdür ! Çoğulcu demokrasinin yanlışlığı ve paradoksu burada gizlidir.

Maalesef diyoruz, çünkü eski Yunan'da demokrasi algılayışı böyle değildi. Demokrasi seçkinler için, soylular ve aydınlar için geçerliydi. Köleler ve sıradan halk oy kullanamazdı. Günümüzdeki demokrasi ayaktakımı-lumpen-arabesk demokrasidir ve ayaktakımının örfleri ile inançları baş tacı edilmektedir.

Eğer antik Yunan'da veya Roma İmparatorluğunda kölelere ve ayaktakımına oy kullanma hakkı verilseydi çoğunlukta olduklarından iktidar olurlar, kaos doğar, devlet batar ve aynı günümüzdeki gibi sorunlar yaşanırdı.

BİLİMSEL BAKIŞ
Ancak, bilimsel bakış çerçevesinde, a priori, her dinsel inanç doğrudur diye bir kural olmadığı gibi bilimsel düşünce açısından hoşgörü, saygı, saygısızlık gibi kavramlara da yer yoktur. Bilimsel düşünce deney, akıl, mantık, nesnellik, tarafsızlık, eleştirel yaklaşım ilkelerine göre işler. Matematikte demokrasi olmaz. Doğru tektir ve diğer sonuçlar hoşgörülemez (!) .

Örneğin, eğer Galile - güya inanca saygı göstermek bahanesiyle- "dünya yuvarlıktır" demeseydi ve bunu kanıtlamasaydı biz hala bugün dünyanın tepsi gibi dümdüz olduğunu sanacaktık. Galile Kilise'ye ve dine saygısızlık etmemiştir, ancak, çekinmeden ileri sürdüğü görüşler dinsel inanca aykırı olduğundan "kafirlik" ile suçlanmış, aforoz edilmekle ve hatta Engizisyon Mahkemesince işkenceye tabi tutulmakla tehdit edilmiştir.

Gerçi bu arada, o devirde dünyanın dümdüz olduğuna içtenlikle inanan ve bunu "hayatları boyunca büyük bir gurur vesilesi olarak yüreğinde taşıyan" koyu dindar Hristiyanlar da kendilerini aşağılanmış ve hakarete uğramış gibi hissetmişler, acı ve sıkıntı çekmişlerdir kuşkusuz ! Ancak, acı olmadan yeni düşünceler oluşmaz.

Eğer Galile bugün dünyaya gelseydi çağdışı ve gerici her türlü öğreti ve inanca karşı çıkardı mutlaka. İşin özü buradadır. Acı ve sıkıntı çekmeden eski ve köhne inançlardan kurtulmak mümkün değildir.

Yapılan yanlış eski dandik inançları allayıp pullayıp yeniden topluma yutturmaktır. Yapılan yanlış "bizi aşağıladılar !" diyerek çağdışı inançların doğru olduğunu kanıtlamaya çalışmak, ayaktakımı örflerini topluma dayatmak ve mağduru oynamaktır. İrtica budur. Bu ısrarcı kafa ve kendini beğenmişlik sürdükçe acı ve ızdırap da sürecektir. Acı, sıkıntı, gözyaşı ve emek olmadan yeni düşünceler doğamaz. Bakın yüzyıllarca önce Mevlana bir rubaisinde neler diyor:

Ta medrese vü minare viran neşeved
Ahvali kalenderi be saman neşeved
Ta iman küfrü küfr iman meşeved
Yek bendei Hak behak Müslüman neşeved

Medreseleler ve minareler yıkılmadıkça
Kalenderilik'in durumu düzene giremez.
İman küfür, küfür de iman olmadıkça
Hiçbir Tanrı bendesi hakkıyla Müslüman olamaz

Yani, Mevlana, dini okullar ve camiler ortadan kalkmadıkça, Kalenderilik (Melamilik) felsefesinin gelişemeyeceğinden, küfür zannedilen mevcut söylem ve eylemlerin aslında iman, iman zannedilen mevcut söylem ve eylemlerin ise aslında küfür olduğuna işaret ediyor. Bunu fark etmek ve algılamak gerekiyor. Bunun anlaşılmaması halinde Tanrıyı ve gerçeği arayanlar*dan hiç kimsenin amacına ulaşamayacağını anlatmak istiyor. Ki görünen durum sanırım budur.

Hulki Can Duru

Kaynak:zEdebiyat - Hulki Can Duru - nanlara Sayg Gstermek
  Alıntı ile Cevapla
7 Üyemiz Taner'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 22.12.2013, 01:46   #2
Çevrimdışı
Taner
Tam Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: İnançlara Saygı Göstermek( Hulki Can Duru)

PAGANLIKTAN GELME BİR TAPINMA ŞEKLİ NAMAZ:

Kıyam (ayakta durma), rüku (eğilme), kuud (dizleri kırıp ayakları altına alarak oturmak), sücut (secde) pozisyonları alarak Allah’a dua etme İÖ 2000 yıllarında Mezopotamya ve Ortadoğu bölgesinde çok yaygın pagan bir ibadet şekliydi.

Eski Pers, Mısır ve Babil duvar resimleri, heykel ve kabartmalarında sıkça görülen kıyam, rüku, diz üstü oturma, çömelme, secde gibi tapınma pozisyonları tüm Sami ve Mezopotamya halkları tarafından benimsenmişti. Babil Kralı Hammurabi ile Satrapları tanrı Şamaş (Şems veya Baal) önünde tapınırken gösteren birçok taş kabartma ve duvar resimleri vardır.

Yahudiler bu tapınma şekillerini Mısırlılardan aldılar. Yahudilikte bu pozisyonlar Tanrıya ibadetin önemli bir parçasıydı. Tevrat’ta, diz çökerek, çömelerek, rüku ve secde ederek Allah’a tapınan insanlardan bahseder:

“Çünkü RAB Mısırlıları öldürürken evlerimizin üzerinden geçerek bizi bağışladı. İsrailliler eğilip secde kıldılar.” (Çıkış 12: 26-27); “Gelin, secde edelim, eğilelim, bizi yaratan RAB'bin önünde diz çökelim.” (Mezmurlar 95:6); “Bunun üzerine Musa'yla Harun İsrail topluluğunun önünde yüzüstü yere kapandılar”. (Sayılar 14:5); “Ahab yiyip içmek üzere oradan ayrılınca, İlya Karmel Dağı'nın tepesine çıktı. Yere kapanarak başını dizlerinin arasına koydu.” (Tevrat, I. Krallar 18: 41, 42)

Müslümanlık da bu tapınma şekillerini “namaz” (Zerdüştlükte ateşe tapma anlamına gelir) adıyla uygulanmaya kondu. Namaz sırasında secdede el, ayak, diz, alın, burun yere temas etmelidir. El ve ayak parmakları kıbleye çevrilmiş olmalıdır. Kolların yere yapışması, ayak parmaklarının yerden kaldırılmaması gerekir.Yahudiler Kudüs’e, Müslümanlar Mekke’ye (Kıble) dönerek dua ederler.

Özellikle diz üstü çökerek dua etme ilk Hristiyanlar tarafından da benimsendi. Petrus ve Pavlus diz çökerek dua ederler. (Elçilerin İşleri 9:40, 20:36). Tanrı'nın oğlu olarak kabul edilen İsa bile diz üstü çökerek, yüzüstü yere kapanarak dua eder (Matta 26: 39; Markos 14: 35; Luka 22: 41). Ancak, Yuhanna İncil’i İsa'nın sadece gözlerini göğe kaldırarak dua ettiğini yazar (Yuhanna 17: 1). Vahiy kitabında ise sadece Tanrıya secde edilmesi gerektiği konusunda uyarı vardır. (Vahiy 19: 10)

Dinbilimci Kirkegaard bu şekilde tapınmayı Şeytan'ın bir oyunu olarak görmüş, büyük bir günah olduğunu öne sürmüş, bunu “Tanrı imgesinde” yaratılmış olan insanın alçaltılması, dolayısıyla Tanrı ve Kutsal Ruh'un aşağılanması olarak yorumlamıştır. İki ayak üstünde durma yeteneğiyle yaratılmış insanın dört ayaklı hayvanlara benzer bir pozisyon alarak ve de “utanmazca arkasını göğe çevirerek” tapınmasına şiddetle karşı çıkmıştır.

KÜSUF VE HÜSUF NAMAZLARI
Küsuf ve hüsuf namazı bir felaket ve uğursuzluk habercisi görülen “güneş tutulması”, ile “ay tutulması” sırasında tutulma sona erene dek kılınır. Tabi eski devirlerde güneş ve ay tutulmasından etkilenmeyen yerlerde yaşayan Müslümanların tutulmalardan anında haberdar olup küsuf veya hüsuf namazını kılmaları pek mümkün değildi. Çünkü güneş tutulması 3-4 dakika, ay tutulması da 1 saat 15 dakika sürüyordu.

Güneş ve ay tutulmasının nedenleri, Müslümanlıktan çok önce, İÖ 600de Thales tarafından bilimsel olarak açıklanmış olmasına rağmen bunun bilgisi Muhammet’e ve Araplara ulaşamamış olmalı ki İS 600 yıllarında hala bu olaylar birer felaket habercisi olarak görülmüş ve namaz kılınması şart koşulmuştur. Yağmur duasıyla yağmur yağdırdığını zanneden zihniyet herhalde ay ve güneş tutulmalarını da küsuf ve hüsufla sona erdiğini zannediyordu.

NAMAZ VE CİMNASTİK(!)
İslam’ın ve dinin direği olduğu söylenen namaz sırasında yapılan secde, rüku, kuud gibi eğilip kalkma eylemlerinin ardında “idman, jimnastik, beden eğitimi, omuriliğin düzeltilmesi” gibi ulvi bir gerekçe olduğu Müslümanlarca büyük bir gururla sık sık dile getirilir.

Gerçekten de namaz tembel Arapları beden hareketine zorlamak için yapılmış dahiyane bir buluş mudur? Yani hem tapınma, hem jimnastik? Yoksa bu muhteşem sav bir takım aklı evvel ulemanın namaz hareketlerine sözde bilimsellik ekleme çabası mıdır?

Yani dini önderler cimnastiğin ne olduğunu gayet iyi biliyorlardı da “o devirde” bunu ancak namaz yoluyla mı bu cahil insanlara yaptırtabilmişlerdir? Onun için mi İslam’a “akla dayanan” din diyorlar? Peki acaba secde pozisyonunda beyin kanamasından ölen kaç kişi olduğunu biliyor muyuz? Ya da rükuda disk kayması ya da felç geçiren? Camilerdeki halılar ne kadar hijyenik ve kafayı bu halılara yapıştırıp oradaki teri, tozu, toprağı, akarları, mitleri, parazitleri solumak, yutmak ne kadar sağlıklıdır biliyor muyuz? Islak ayağı kurulamadan kokmuş çorabı tekrar giymekten söz etmeye gerek görmüyorum. Üstelik namaz sırasındaki eğilip kalkmaların beden için ne kadar sağlıklı, ne kadar hijyenik olduğu da tartışmaya açıktır.

Nasıl ki sabun ve temizlik malzemeleri kullanmadan çeşmeden akan suyla yıkanmakla, ya da aptes almakla insan gerçekten temizlenemezse, aynı şekilde, namaz kılarak da beden eğitimi yapmış olamaz.

JİMNASTİK NE ZAMAN ORTAYA ÇIKTI ?
Namazdan önce su olmadığı zaman dahi mutlaka toprakla aptes alınmasını, temizlenilmesini (“Hasta iseniz, yahut yolculukta iseniz, yahut biriniz aptes bozmaktan gelmişse yahut kadınlara dokunmuşsanız, su da bulamamışsanız, temiz bir toprağa teyemmüm edin. Bunun için de yüzlerinizi ve ellerinizi o toprakla meshedin. Maide 6”) şart koşan İslam öğretisinde yüzün ve ellerin toprakla meshedilmesi ne kadar hijyeniktir?

Toprak ne kadar temiz görünürse görünsün zararlı bakteri, spor, mantar, pire, hayvan dışkısı (fare, köpek vs) içerebileceği, parazitlerin yumurtalarını barındırabileceği ve çok tehlikeli hastalıklara yol açabileceği (tetanoz, şarbon, veba, gıda zehirlenmesi) akıldan çıkarılmamalıdır. 1 çay kaşığı toprakta milyondan fazla bakteri çeşidi bulunur !

Arapların toprakla teyemmüm edip namazla idmana başlamasından 12 yüzyıl önce gerçek anlamda beden eğitimi, atletizm ve jimnastik faaliyetleri antik Yunan’da İÖ V.ci yüzyılda başlamıştı. İÖ IV.cü yüzyılda ise Olimpiyat oyunlarının da gelişmesiyle beden eğitimi, felsefe eğitimi kadar önem kazanmıştı. Eğer Müslüman Arapların namazı jimnastik ise, pagan Yunanlıların atletizm ve Olimpiyat oyunları neydi acaba?

Perikles, Büyük İskender, Sokrat, Aristo, Platon Yunan halkına dinsel gerekçelerle beden eğitimi yaptırmayı, namaz kıldırmayı akıl edememişler mi? Yani, putperest Yunanlılar beden eğitimi ve atletizmi İslamiyet’ten 1000 sene önce bir “bilim” haline getirmişler de İslam bunu bir bilim haline getirememiş mi? Eğer namazda asıl hedef “jimnastik” ise neden o zaman cenaze namazında sadece ayakta duruluyor, neden rüku, kuud ve secde yok? Eski putperestlerin tapınmaları da bu bağlamda değerlendirilebilir mi? Yani onlar da akılları sıra cimnastik mi yapıyorlardı?

“Okumak cehaleti alır, eşeklik baki kalır” diyeceğim ama anlaşılan demek ki salt okumakla da cehalet kaybolmuyor. Cahillerin yazdığı kitapları okuyanlar ve onlara inananlar daha da cahil oluyorlar. Molière'in dediği gibi: “cahil, kara cahil, kapkara cahil !”. Oysa doğru kitapları okumak, öğrenmek, irdelemek ve araştırmak gerekir. Leibniz “eğitim ayıları bile dans ettirir” derken çok haklıymış, her yerde onları görüyoruz !

Hulki Can Duru

zEdebiyat - Hulki Can Duru - Paganlktan Gelme Bir Tapnma ekli: Namaz
__________________
Gerçekçi ol İmkansızı iste.
  Alıntı ile Cevapla
Eski 22.12.2013, 13:12   #3
Çevrimdışı
รonHİCRAN
Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: İnançlara Saygı Göstermek (Hulki Can Duru)

Güldüm.

İnanç özgürlüğünü anlatan bir yazıdan ziyade İslam'a ve diğer dinlere saldıran bir yazı olmuş.Başlığıda o yönde yazsaydınız keşke.Ayrıca dindar insanların zenciler gibi aşağılandıkları sosyolojik bir gerçektir.Ahh tabi sadece Türkiye'de ABD ve Avrupa ülkelerini tenzih ederim.Orada insanın beynine bakıyorlar çünkü inancına yada başına ne taktığına değil.İnsanlar dilerse muza tapar dilerse puta dilerse bilime 180 derece ters birşeye.İnancını kendi içinde yaşadığı müddetçe kimseyi ırgalamaz ve kimseye eleştirme hakkı vermez.Herkes sorgulayabilen ve araştırabilen bir beyne sahiptir.İnsanların IQ suna hakaret vari cümlelerle inançlarına hakaret etmek ne kadarda banal.Şu hazımsızlık,yok etme,tahammül edememe politikasını bir kenara bırakın artık.Ayrıca asmaktan kesmekten bahsedilmiş.İslam adı altında yapılan işinize gelen unsurları DOĞRU olarak damgalayıp genele yaymayın mümkünse.İslam adına kim neyaparsa kendine yapar.

Neyse fazla bile konuştum.Bu ülkede bu tarz konuların konuşularak aşılamadığını araştırmalarımda yüzlerce kez gördüm.En iyisi Avrupa'ya beyin göçü yapmak.
__________________
Yitirdiğin herşeyde kazandığın birşey vardır,
kazandığın herşeyde biraz yitirdiklerin...
Bu yüzden birileri ısınıp dururken dinmez üşümelerin...

Yılmaz ODABAŞI
  Alıntı ile Cevapla
Eski 22.12.2013, 14:13   #4
Çevrimdışı
Asparagas
Üye
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: İnançlara Saygı Göstermek (Hulki Can Duru)

Din dediğimiz şeyin ne olduğunu anlamadıkca bu kelime üzerine bindirilen hiç bir şey anlaşılamayacak gerçek anlamına kavuşamayacak.

Basit bi soruyla başlamak lazım Allah ın canı sıkıldı Musa yı gönderdim yahudiler meydana geldi İsa yı gönderdim hristyanlar meydana geldi bide Muhammed i göndereyimde müslümanlar meydana gelsin mi dedi ?

Buna herkesin cevabı hayır olacak ama malesef din adına kendimize ve başkalarına verdiğimiz cevapların oluşturduğu Allah algısı budur. Evet bu arayışa başlamadan önce kendimize sormamız gereken ilk soru ben ne kadar dürüstüm olmalıdır.

Çünkü malesef dürüst değiliz kendimize. Kendimize dürüst olmadıkdan sonra Allah a karşı nasıl dürüst olacaz ? işte bu yüzden bizim Allah ve din adına kafamızda oluşturduğumuz algılar evrensel ve mantıklı olamıyor.

Öncelikle dinin bana göre ne olduğunu yazmak istiyorum. Kitapda anlatılan din den anladığıma göre dinsiz kimse yoktur sadece dinini silm üzere oluşturmayanlar vardır. Allah dinimizi islam denilen şeye göre belirlememizi istiyor. Yani dinsiz kimse yoktur dinini silm üzere yani kendiyle ve çevresiyle barışık bir düzene oturtamayan insanlar vardır.

Kendine ister ateist ister yahudi ister bilmem ne de seninde dinin var. Din denilen şey müslümanlık yahudilik budizm vs değildir din denen şey kendine çevrene inandığın yaratıcına karşı oluşturduğun davranışlar bütünüdür. Bu davranışlarını silm e göre ayarlarsan islam a dahil olursun.

Şimdi gelelim bir sonraki mevzuya. Oda şu ki; müslümanım diyen insanlar bu müslümanlıklarını neye dayandırıyorlar ? Kuran dediğimiz kitab a değilmi ? Allah ne diyor kuran dan sorulacaksınız diyor demi ? bakın bu çok önemli istisnasız herkes kurandan sorulacak. Kuran neydi bize göre elimizdeki 114 surelik kitap. Peki şimdi soruyoruz.

Peygamberden önce peygamberin zamanında ve peygamberden sonra yaşayan yaşamış yaşayacak milyonlarca hatta milyarlarca kuran dediğimiz bu kitapla tanışmayan insnaları Allah kuran dan nasıl soracak ?

Eğer bu soruyu hayatınızda bir kez dahi kendize sormamışsınız silm dediğimiz şeyden çok uzaksınızdır. Kendinize istediğiniz kadar müslümanım deyin bunun hiç bir kıymeti yok. siz bencil bir insansınız. Bencil insanlar silm e giremezler Muhammed e uyamazlar.

Eğer bu soru aklınızı kurcalıyorsa cevabını da biraz bulmuşsunuz ya da çıkarımlar yapmışsınız demektir.

Bu soruyu 1000 yıllık illüzyona göre din algısı oluşturmuş birine sorsanız size vereceği cevap Allah bilir onu dur. İşte bu tarz bi cevap aldığınız kişi malesef henüz dinini silm e sokmamıştır. Bu kişi bencildir. Bu kişi düşünmeyen babasndan devraldığı dini yaşayan yaşadıklarını kesinlik içeren doğru kriterlerine sokan bir insandır ve din üzerine gerçekten samimi şekilde kafa yormamıştır.

Evet bu soruyu sormakla başlayabiliriz kendimize ve çevremize Herkesi kendisinden soracağı bu kuran nedir arkadaş ? Eğer kuran ın elimizdeki kitap olduğunu düşünen ler varsa onlara yukarda sorduğum soruyu sorun lütfen ve aldığınız cevaba göre kişinin ne kadar samimi olduğunu ve bu işlere ne kadar kafa yorduğunu görün ve nasılda kendilerine müslüman olduklarını görün.

Bu konuya bunları yazmak istedim alakasıda yok pek ama herşeyin temelinde bu kavramların olduğunu düşünüyorum ve bunlar anlaşılmadan asla bu tartışmaların kısır döngüden kurtulamayacağını düşünüyorum.

Din deyince hristyanlık yahudilik müslümanlık budizm vs gibi şeyler anlayan insanlar olduğu sürece. kitap deyince kuran zikri deyince kuran kuran deyince kitap anlayan insanlar olduğu sürece ve bu kavramlarla Allah ın ne anlattığını anlamayıp 1000 yıllık birikime göre din algımızı oluşturduğumuz sürece hiç bir zaman el mutahharun olamayacaz ve kuran bize açılmayacak.

işin özü önce kendine dürüst ol dinin adına kafanda meydana gelen çelişkilerden ve çıkmazlardan korkma çünkü bu çelişki ve çıkmazlar kitapdaki kuran a açılan solucan delikleridir. Sen bu solucan deliğine girmekden korkup mevcut bulunduğun saçmalıklarınla kendini avutmaya devam ettiğin sürece Allah sen kendine dürüst olmadığın için sana kuran ı açmayacak ve debelenip duracaksın o saçmalıklar ve çelişkiler içinde. Bu hem bir samimiyet testidir hemde hayat boyu minimum hataya ulaşana kadar gelişmektir
__________________
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
göstermek, hulki, inançlara


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 02:41.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.