30.01.2018, 16:32
|
#1
|
Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
|
Colonia Dignidad (Haysiyet Kolonisi) | Şili
Colonia Dignidad (Haysiyet Kolonisi) ya da Villa Baviera, Şili'nin Parral şehri sınırları dahilinde bulunan ve şehrin güneydoğusunun yaklaşık 35 km dışında kalan Perquilauquén Irmağı'nın kıyılarının kuzeyinde, tamamen izole edilmiş, Santiago’nun yakınlarında 13 bin hektarlık bir alanda kurulmuş bir kolonidir.
1921 yılında Almanya'da doğan ve henüz lisede iken Nazi partisinin bir tür gençlik organizasyonu olan Hitler Gençliği'ne katılan Paul Schaefer, 2. Dünya Savaşında Hitlerin ordusunda doktor olarak çalışmaktaydı. Bunun yanında verdiği vaazlarla da tanınan ünlü bir vaizdi. Savaş bitince alman hükümetine, savaş sırasında yetim kalan çocuklar için bir yetimhane açma isteğini bildirmiş ve başvuru yapmıştı.
Paul Schäfer
Alman hükümeti yetimhane için kendisine izin verir ancak açıldıktan bir süre sonra küçük yaştaki erkek çocuklarına cinsel tacizde bulunduğu iddiasıyla tutuklanması istenir. BunuN üzerine Schaefer 1961 yılında kendisine bağlı 70 kişiyle birlikte Şili'ye kaçar.
Schaefer, ülkede başta Alman olmak üzere isteyen Şilili çocukların da yararlanabileceği bir gençlik evi açabilmek için Şili hükümetine de başvuruda bulunur. Dönemin Cumhurbaşkanı olan Jorge Alessandry Rodriguez, kendisine And Dağı eteklerinde şimdiki adıyla Villa Baviera olarak bilinen bölgede bir arazi tahsis eder.
Schaefer'in hayalleri gerçeğe dönüşmek üzeredir. Böyle bir organizasyonu toplumsal bir vazife olarak gören Schaefer, bu arazi üzerinde 'Colonia Dignidad' Türkçe adıyla 'Haysiyet Kolonisi' adını verdiği bir cemiyet kurar.
Zamanla başbakan Pinochet'in de desteğini alan bu cemiyet, büyüyerek 300 kişilik bir nüfusa ulaşır. Alman Bayrağına benzeyen kendi bayrakları bile vardır.
Çalışanların hepsi, gün içinde 1930'lu yılların geleneksel Alman kıyafetlerini giymektedir. Kadınlar uzun etek üzerine önlük giymekte, erkekler ise uzun saçlarını arkadan bağlayarak toplamaktadır.
Kendi havaalanı, araştırma laboratuarları, okulu, hastaneleri ve dükkanları ile ülke içinde bir imparatorluk halindedir adeta.
Schaefer, kendisini cemiyetin Tanrısı ilan ederek, çok ağır kurallar koymuştur. Herkes günlük yiyeceğini temini için ağır koşullarda çalışmaktadır. Tek kelime bile konuşmak yasaktır. Yatış ve kalkış saatleri belirli olup, herkes kurallara uymakla yükümlüdür. Aksi taktirde işkenceye maruz kalacaklarını bilirlerdi.
Sınırları elektrikli teller, köpekli askerler ve gözlem kuleleri ile korunmaktaydı. Kaçmak mümkün değildi, kaçmayı başarabilen de olmadığı gibi zaten verilen kimyasallar ile beyin kontrolü sağlanan insanlar kaçmayı akıllarına bile getirmiyorlardı.
Gözlemci, gazeteci ve ziyaretçilerin, ancak özel izinle kabul edildiği bu toplulukta çalışanlar, Schaefer'a o kadar bağlı idiler ki, ağız birliği etmişcesine ziyaretçilere gülümseyerek, aynı mutluluk yalanlarını söylerken ''içeride herşey yolunda'' izlenimi uyandırmaktaydılar. Ziyaretçi ve gazeteciler ne kadar görmeleri gerekiyorsa o kadar gezdiriliyor fazlasına asla izin verilmiyordu.
''Bu kampta Tanrı'ya hizmet edilir'' yalanı altında, reklamlarını yapıp üye topluyorlardı. İsteyen herkes cemiyete hizmet için katılabilmekteydi ancak giriş kapısından bir sefer girenin bedeni ancak öldüğünde çıkabilirdi. Dönüşü olmayan bir yoldu. Tanrı ise, gerçekte Schaefer'ın ta kendisiydi.
- Yeraltındaki İşkence Odaları
Kamp sadece yerin üstünde görülenlerden ibaret değildi. Altında da tüneller, dehlizler ve odalar vardı. Önceleri sadece cemiyette kuralları ihlal edenlere işkence için kullanılan bu odalar zamanla hükümet karşıtlarına ve siyasi suçlulara da işkence yapılabilmesi için Şili Gizli Servisi'ne destek kapılarını açmıştı.
İşkence yöntemleri arasında elektrik şokları, dayak, aç ve susuz bırakma, germe ve kimyasal maddelerle benlik kaybı sayesinde kontrol altına almak gibi akıl almaz yöntemler uygulanmaktaydı.
Cemiyet içinde her türlü flört, tanışma ve cinsel aktiviteler yasaktı. Zaten olması da mümkün değildi zira içgüdülerin baskılanması için çocuklara ergenlik çağından itibaren hormon baskılayıcı kimyasallar verilirken arzu gidermek için genital bölgelere de elektrik şokları uygulanmaktaydı.
Hamile iken cemiyete katılanların doğumdan sonra çocukları daha anneleri görmeden alınıp bakıcı annelere aynı kısır döngü içine dahil edilebilmesi adına büyütmeleri için verilmekteydi. Anne çocuğunun kim olduğunu asla bilemezdi.
Kurallara her kim uymazsa cezalandırılırdı. Uymayan tek bir kişi vardı o da Schaefer'ın kendisiydi. Pedofil ve sapkın Schaefer, yıllarca hemen hergün bilhassa küçük yaştaki erkek çocuklarına fantazilerini uygulamaktan çekinmedi.
Cemiyet hem Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Şili Gizli Servisinin desteğiyle hem de Schaefer'in üst düzey yöneticilerle olan sağlam ilişkileri sayesinde uzun yıllar devlet içinde devlet olabilmeyi başarmış ceza almadan varlığını sürdürebilmiştir.
Augusto Pinochet, 11 Eylül'de Şili'deki Askeri Darbeden Kısa Süre Önce
Augusto Pinochet'in 1990 yılında devrilmesine kadar, cemiyetin çok iyi bir geliri vardı. Ancak darbeden sonra hükümet desteği ile birlikte gelirini de kaybeden cemiyete 1994 yılında vergi kaçırdığı iddiasıyla araştırma başlatıldığında her şey çorap söküğü gibi geldi.
Önceleri Vergi Tahkik Komisyonu ile başlatılan araştırmada bulunan bazı belgeler dolayısıyla insan hakları ihlalleri de ortaya çıkınca son darbeyi Adalet Komisyonu vurdu. Kamp dağıtıldı.
Schaefer, Augusto Pinochet'nin yönetimi kaybetmesinin ardından Şili'de de aranan bir suçlu haline geldi. Colonia’da yaşanan gerçekler, ancak 1990’lı yıllarda kamuoyuna yansıdı; Paul Schäfer Arjantin’e kaçtı ve yakalandığı 2004 yılına kadar burada saklandı. Yüzlerce kez çocuk istismarı ve başkaca insanlık dışı suçlardan 33 yıla mahkûm oldu. Ve, 2010 yılında bulunduğu Santiago cezaevinde öldü.
Yaşananlardan sonra, komünün ismi değiştirilerek, Villa Baviera yapıldı ve Üniversiteye hazırlık için öğrencilerin kalabileceği turistik bir mekana çevrildi.
Villa Baviera
Bu sapkın topluluk, başrolünü Emma Watson'un oynadığı 'Colonia' isimli filme de konu olmuştur.
|
|
|