Navarin Katliamı, Yunanistan'ın bağımsızlığını kazanması sırasında yaşanan katliam dizisinin bir parçası olan bir katliamdı. Katliam 19 Ağustos 1821 günü Mora Yarımadası'ndaki Navarin şehrinde gerçekleşti ve şehrin yaklaşık 3000 kişilik Türk sakinleri katledildi.

Avrupa kaynaklarında Navarin katliamı hakkında bilgiler onlarca yıl sonra yayınlanmıştır.


Şehrin Kuşatılması

Şehrin Türk sakinleri, açlık yüzünden teslim olmayı önerdi. Yunanlılar da bunun üzerine şehrin sakinlerini Mısır'a güvenli bir şekilde götürmeyi önerdi. Teslim olma işlemi bitince, Türkler şehirdeki tüm mallarını, tüm paralarını ve mücevherlerini Yunanlara teslim etti; fakat Yunanlar söz verdikleri güvenli yolculuğu gerçekleştirmeye niyetli değillerdi. Müzakere eden Yunanlardan biri olan Poniropoulos, yıllar sonra General Gordon'a teslim olma belgesinin Türklerdeki kopyasını yok ettiğini ve böylece geride böyle bir anlaşmaya ilişkin bir kanıt kalmadığını söyledi.


Türklerin Katledilmesi

19 Ağustos 1821 günü kapılar açılınca, Yunanlar hemen içeriye hücum etti ve kaçabilen 160 kişi dışında 3000 kişilik tüm nüfusu öldürdü.

Tarihçi George Finlay, Phrantzes adlı Yunanlı bir rahibin katliama tanıklık ettiğini söyledi ve onun anlattıklarından yola çıkarak aşapıdaki tanımı yaptı:

Mermiler ve kılıçlarla yaralanmış kadınlar kaçmak umuduyla denize koştu, bu sırada kasten vuruldular. Kollarında bebekleri olan annelerin kıyafetleri çalındı ve tek gizlenme yeri olan denize koştular, suda çömelirken insan olmayan tüfekli askerler tarafından vuruldular. Yunanlılar bebekleri annelerinin kollarından aldı ve kayalara vurdu. Üç ve dört yaşlarındaki çocuklar denize atılarak boğuldu. Katliam bittiğinde cesetler ya denize atıldı ya da sahile yığıldı ve bir salgın hastalık tehdidiyle karşı karşıya kalındı.

Olayların Sonrası

Olayların başlamasından önce Yunanistanda 50 000'e kadar Türk yaşamaktaydı. 1821 yazına gelindiğinde onların neredeyse tamamı öldürülmüş veya kaçmak zorunda bırakılmışlardı.

“ Yunanistan Türkleri kendilerinden sonra çok az iz bıraktılar. Onlar ansızın ve tamamen 1821 yazında yok oldular. Bu yok oluş tüm dünyanın gözlerinden uzak oldu ve arkalarınca ağlanmadı.20 binden fazla yaşlı, erkek, kadın, çocuk Türk; kendi komşuları Yunanlar tarafından bir kaç hafta içinde öldürüldüler. Bu katliam acımasızca ve tereddütsüz hayata geçirildi... „

Kaynak

Alıntı:

Orjinal Mesaj Sahibi LaLe Yunanlılar bebekleri annelerinin kollarından aldı ve kayalara vurdu.

Rahip de anlatmasa tam olarak neler yaşandığını bilemeyeceğiz.

Kim bilir bilinmeyen daha ne katliamlar yaşanmıştır.

Hoş bilinse de kimsenin boğazına yapışacağımız yok ya..

Bize de bir Fransa lazım herhal..

Teşekkürler LaLe. Birçoğumuzun bilmediği bir gerçeği paylaştığın için..

__________________

Barış,dostluk adına Türk gençliği dostunu düşmanını bilmeden yetişiyor.
Rahip de anlatmasa kimse bilmeyecek...


Tesekkürler Lale..

__________________

Katlediliyoruz gıkımız bile çıkmıyor. Hadi diyelim ki bu eski bir olay, Ermeniler göz göre doğu anadoluda katlettiler sadece baktık, bakıyoruz.

Paylaşım için teşekkürler Lale.

__________________

Baba tarafından atalarım 93' harbi sırasında Ruslarca Ahıska yöresinden söküp atıldı,Artvin'e kaçmak zorunda kaldılar...

Anne tarafımdan atalarım ise Selanik'ten Yunan süngüsü zoruyla çıkartıldı,göç yolunda dedemin babasının kız kardeşi bataklığa saplanarak boğulmuş...

Ama ne yazık ki,benim ailem gibi binlerce ailenin yaşadığı bu kadar acı varken,sesimizi Ermeniler,Yunanlar,Süryaniler kadar çıkartamıyoruz...

Biz yeni nesil olarak bizden öncekilerin tepkisiz ve miskin tutumuna düşmemeliyiz.İşte o zaman birşeyler değişebilir.

__________________
Çevrenizde vatan haini olmadan yaşayabileceğiniz tek yer ABD'dir çünkü bir tek orada Amerikan büyükelçiliği yoktur-Evo Moralez

Merhaba,

Almanya'da Türk'lere yönelik saldırılara paralel oranda Türkiye'de ki Alman firmalarının etkinlik alanları artıyor ve çoğalıyor. Sanki Almanların Verfassungschutz örgütü (Anayasayı koruma örgütü- iç istihabarat) tarafından kontrol edilen naziler insanlarımızın ailelerinin yaşadıkları travma ve olumsuzluklar pek fazla kimsenin umurunda olmuyor.

Katliamlar sadece geçmişte yaşanmadı, yazık ki hala günümüzde hala yaşanıyor ve insanlarımızın yeterince ilgisini çekmiyor.

Saygılarımla...

__________________
Forum Gerçek Türkiyeli'nin Resmi Forumu

Sayet bunca yil gectikten sonra, Nazilerin hic kalmadigini zanneden varsa, bunlari büyük hayat kiriginla karsi karsiya koyabilirim.

Internette Alman Makamlari önlemeye kalksada, Braunbuch diye bir Dosya dolasiyor.
Bu Dosya 10MB büyüklügünde.

Bu Dosyayi indirenler, simdiki CDU´nun icinde bulunan Isimlerle karsi karsiya gelebilir.

Cevremde birisine yabancilara ters baktigi icin Nazi diyorduk, Braunbuchta hem ismi hemde Adresi bulunuyor!.

Simdilik bu Nazinin Özel mektuplari bile elimde, 1900 senesinde kalma yazilimlarinla beraber.

Zamaninda Deri Ticaretinde ugrasiyordu, Yahudilerin Derilerindenmi servetini yapti ney?.
Tek tük kartpostallari okudugumda, NS´lerle yazistigida meydana cikmisti.

Simdi bile Alman Makamlarinca korunan Naziler üzerine bilgi almak isteyen varsa, bir bildirsin, yeterince yazilarim bulunur bu konu üzerine!.

Bu simdiki baskani bile icine alir, 1995/6 senelinde Parlamentonun önünde yaptigi konusmasi bile dahil!. (Angela Merkel)

__________________
Ne Mutlu Türk'üm Diyebilene!.

Biz neden bu kadar güçsüz yaşıyoruz ya.
Yazık bizlere
İnsan bazen Türkiye'de yaşadığı için utanıyor gerçekten

__________________

Ben yazmayayım yazarsam ırkçı derler.

__________________

Sayın Anatolia,

güzel bir konuya değinmişsiniz.

Uzun yıllardır Almanya'da ''Döner-Morde'' (Döner Cinayetleri) ismi altında Türk vatandaşlarının öldürülmesi (Yunan vatandaşı olan biri Türk sanıldığından, o da öldürülmüştü) 3 Nazi canisinin üzerine yıkılmıştı. Yıllarca üzeri örtülmüş, Türk'lerin kendi aralarında olan bir hesaplaşma olarak yansıtılmıştı. Gerçeklerin sonradan ortaya çıkmasıyla, aslında olayların arkasında sadece Nazilerin değil, devlet düzeyinde kişilerin de olduğu söylentisi çıkmıştı.

Olayın şuan için ne durumda olduğunu bilmiyorum.

Hükümet olarak vatandaşlarımızı nerede olursa olsun korumaları gerekirken, maalesef kendi başlarına bırakılıyorlar.