Kara Ölüm (Veba) Salgını Sırasında Yahudilere Yapılan Zulüm ve Katliamlar

[@LaLe]

"Kara Ölüm (Veba)" salgını sırasında
Yahudilere yapılan zulüm ve katliamlar

"Kara Ölüm (Veba)" salgını sırasında Yahudilere yapılan zulüm ve katliamlar, 1348'den 1351 yılına kadar birçok Orta Avrupa şehrinde Veba salgını sırasında çıkarılan ayaklanmalarda yaşanmıştır. Bu olay "Veba Katliamı" olarak da adlandırılır. Dikkat çekici olan ise, bazı pogromların Veba salgınının henüz ulaşmadığı yerlerde de gerçeleştirilmiş olmasıdır.


Tetikleme

1349 yılına kadar olan süre zaten Yahudiler ve Hıristiyanlar arasında bir gerginlik yaratmıştı. Hıristiyan doktrinine göre rituel cinayet efsanelerinin yanı sıra, tefeci olarak Yahudilerden nefret ediliyordu. Kuyuları zehirledikleri yönündeki iddialar çok sık olarak yaygınlaşmaya başlamıştı. Yahudileri, vebayı bu şekilde salgın haline getirmekle suçluyorlardı. Hatta Yahudileri şehirlerinde barındırdıkları için, Allahın Hıristiyanları cezalandırdığı düşüncesi oluşmuştu.

Yahudilerin Simon von Trient isimli bebeğe sözde
uyguladıkları ritüel cinayetin 1475 yılında
bir kitapta yayınlanmış temsili resmi

Tüm bu ayaklanmalarda günah çıkarma için kendini kırbaçlayan Hıristiyanlar hareketinin ne tür rol oynadığı ve halkı bu şekilde kışkırtıp kışkırtmadıkları hala tartışılmaktadır. Değişik şehirlerdeki ayaklanmalar farklılık gösterdiği için, kendini kırbaçlayanların bu konuda etkin oldukları kesin olarak söylenememektedir.

Yayılması

İddialar ve iddialar sonucunda yapılan katliamlar - tıpkı veba gibi - Akdeniz limanlarının güneyinden, kuzeyine doğru yayılmaktaydı. Katliamlar ilk olarak Fransa’da, özellikle de Cenevre’de başladı. 1348 Kasım’ında katliam Solothurn kantonu ile ilk Almanca konuşulan şehre ulaşmıştı. 1349 baslarında Basel (9 Ocak) ve Feiburg im Breisgau’da Yahudiler yakıldı. 14 Şubat’ta Strassburg’da yasayan Yahudiler öldürüldü. Katliamlar Rheineland bölgesinde yayılmaya devam etti. Buradaki katliamların yanısıra, Speyer (22 Ocak), Worms, Mainz, Koblenz, Köln (23/24 Ağustos) ve Trier şehirlerinde Yahudi cemaatleri yok edildi. Şubat 1351’de Königsberg’de sadece bir katliam yapıldı.

Strassburg Katliamı

Aktörler

Tüm bu katliamların ana aktörleri vatandaşlar ve esnaflardı, din adamları kendilerini geri planda tutuyorlardı. Yahudilerin emniyetini sağlamaları gereken bölge prensleri temkinli davranıp, geride durmayı seçmişlerdi.

Papa VI. Celemens, şiddete dayalı saldırıları durdurabilmek için, Yahudilerin yargılanmadan öldürülmelerini yasaklamaya çalıştı. Yahudilerin de vebadan etkilendiklerini ve Yahudilerin yaşamadığı bölgelerde de salgın olduğunu savundu. Tüm bu müdahale çabaları sadece Avignon şehrinde etkili oldu. Gerçekten de tüm Yahudi topluluklarına karsı yasal işlemler yapıldı ve bu işlemler sırasında itiraflarda bulunulması için işkenceler de uygulandı.

AvusturyaDüküII. Albrecht kendi bölgesinde katliamları engellemekte başarılı oldu. Pfalz Kontu I. Puprecht Speyer ve Worms şehrinden kaçan mültecileri korumaya aldı. Aragon’lu IV. Peter İspanya’da Yahudileri büyük ayaklanmalardan kurtardı, Polonya Kralı III. Kazimierz’de Polonya’da ayni şekilde hareket etti.

Olayların Ardından

Geriye dönüp bakıldığında, birçok veba katliamı hiç kimsenin önlem alamadığı ani isyanlar olarak açıklandı. Köln’de suçlular yapılan isyanları yabancıların ve alt tabakaya ait olanların üzerlerine atmaya çalıştılar. Yahudilerden geriye kalan miraslar yıllık vergi karşılığında şehirlere devredildi. Belli bir süre sonra Yahudilerin birçok şehire tekrar yerleşmelerine izin verildi.





Kaynak
Çeviri Bana Ait

[@Banemin]

Her dönemin günah keçisi yapılan bir toplum.

Haklılık payı falan aramaya kalkan insanlar hala var. Oysa inancımız hiç bir insanın doğuştan günahkar olmayacağı yönündedir.

Yahudi olmak zor meslek...

[@Pitsy]

Gerçekten insan denen yaratık kadar cani ve sadist başka hiç bir yaratık yoktur yeryüzünde.
Ellerine sağlık Lalem.

[@Dalgakıran]

Bilgileri paylaşmana ve göz nuru çeviriler yapmana sonsuz saygı duyuyorum Lale.

Ve fakat, herhangi bir dine ya da mezhebe kin beslemek bir yana, hoşgörüsüz olmamakla beraber (-ki gururla söylüyorum; yetiştiğim Hatay bölgesi iddia ederim, en hoşgörü sahibi coğrafyadır ülkemde) özellikle günümüzde yahudilerin "mazlumiyet" tarihini sürekli olarak ortaya fırlatmasından kıllanıyorum. Üstelik en rahat oldukları bu dönemde buna neden gerek duyuyorlar diye de soruyorum.
Gerçi cevabını biliyorum ve susuyorum artık.

Not: Yahudi vatandaşlarımızla bir alıp veremediğim yok. Yanlış anlaşılmaya sakın. Güdülen politikaya sitemdir yazdıklarım. Belki sitemden de öte..

[@LaLe]

Tesekkürler Dalgakiran


Tarihte bircok soykirimlar - katliamlar hep olmus. Modern caga girip olmaz böyle seyler derken, yakin tarihimizde de Srebrenitsa Soykırımı ve Hocali katliami ile saskina döndük ve üzüldük.

Yahudilerin de tarihte en fazla zulüm gören ve belirli dönemlerde soykirima ugrayan bir irk olarak, Tarihte soykirimlar ve katliamlar basligi adi altinda yer almalari kacinilmaz elbette. Su an bu konu cercevesinde hangi dönemlerini yasadiklari beni ilgilendirmiyor. Beni ilgilendiren, Veba salgininda olanlarin dünya tarihinin bir parcasi oldugu ve kültürel bilgi olarak da bilmemiz gerektigi. Isine yarayan olabilir, olmayabilir tabii.

Senin "cevabini biliyorum ve susuyorum" dedigin cümlene de söyle yanit vermek istiyorum; unutmamak gerekir ki canavarlar kendi kendilerine yaratilmazlar.

[@Dalgakıran]

Orjinal Mesaj Sahibi LaLe

Tesekkürler Dalgakiran


Tarihte bircok soykirimlar - katliamlar hep olmus. Modern caga girip olmaz böyle seyler derken, yakin tarihimizde de Srebrenitsa Soykırımı ve Hocali katliami ile saskina döndük ve üzüldük.

Yahudilerin de tarihte en fazla zulüm gören ve belirli dönemlerde soykirima ugrayan bir irk olarak, Tarihte soykirimlar ve katliamlar basligi adi altinda yer almalari kacinilmaz elbette. Su an bu konu cercevesinde hangi dönemlerini yasadiklari beni ilgilendirmiyor. Beni ilgilendiren, Veba salgininda olanlarin dünya tarihinin bir parcasi oldugu ve kültürel bilgi olarak da bilmemiz gerektigi. Isine yarayan olabilir, olmayabilir tabii.

Senin "cevabini biliyorum ve susuyorum" dedigin cümlene de söyle yanit vermek istiyorum; unutmamak gerekir ki canavarlarlar kendi kendilerine yaratilmazlar.

Söylemek istediğim şudur ki;

Dünya soykırım literatürünü açıp bir bakalım, görelim..
Meğer nice hem ısırıp hem ağlayanlar varmış da biz ağlarsak Paris'te kolluk kuvvetleri derdest edip "mapushane çeşmesi yandan akıyor yandan" türküsü eşliğinde bize yol gösterir olmuş.
Spilbörg (taktım bu yabancı kelimelere, hadi hayırlısı) efendi ne de güzel işlermiş yaptığı her filmde soykırım vaveylasını.
Hergün okuduğumuz gazeteler haftasonları ekine varana kadar resimli tarih köşelerinde kendi tarihini bilmeyen dağarcığımıza nasıl da işlermiş nakış nakış...
vs.. vs..

Benim bu tür konuların işlenmesiyle, paylaşılmasıyla bir alıp veremediğim yok Lale. Konuşulsun ve akıl izan çerçevesinde tartışılsın isterse. Irkçı da değilim çok şükür. Ama amaç üzüm yemek değilse, bu sübniminal propagandayı gözümüze sokmayacaklar.

Gerçi bir çuval laf etsek boş ki..

Boşbakanımıza bak. Ve ondan öncekilere.. ondan öncekilere.. ondan....

[@LaLe]

Biz aglarken Paristeki kolluk kuvvetlerinin set cekip bize yol göstermelerine karsilik, bizim kolluk kuvvetlerinin hala tarihimizin temiz sayfalarini acip onlarin gö-züne sokamamasinin artik kibarliktan da öte bir durumdan cikip, utanc verici oldugunu görmek; hele ki Spilbörg (!) gibi dünya capinda bir film yapimcimizin olmadigini bilmek aglanacak bir durum olsa da, tuttugunu koparanlara gipta etmek de elde degil.



Ne uzun bir cümle oldu. Yazarken nefes nefese kaldim

[@Rukia]

Hangi ırktan,dinden,milletten olursa olsun haksız yere can almanın, hastalık bahanesine sığınarak katliam yapmanın hiç bir mantıklı açıklaması olamaz.

Ne olursa olsun kimse bunu haketmiyor.

Teşekkürler Lale.

[@Dalgakıran]

Sağ üst köşeden bir çift göze takılıp kaldım.
"Yurtta barış, dünyada barış" diyor.

Ama aynı gözler "Kapıyı aralık bırakırsanız, ardına kadar açılır" diyor.

Vatanım..

Ben asırlar öncesini bilemem. Önce uyanık olmak durumundayım. Dilsiz şeytan istemediğimiz kadar var zaten. Bir zamanlar haksızlığa uğramış olmak şimdi haksızlık yapmayı gerektirmez.

Yeri gelir beni ırk da ilgilendirir, eğer bugün beni tehdit ediyorsa.

"Bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış, memleketin her köşesi......"
kimin tarafından ve kimlerin fonlarıyla?

***

"Git vatan Kabe’de siyaha bürün
Bir kolun Ravza-i Nebi’ye uzat
Birini Kerbela’da Meşhed’e at
Kainatta o hey’etinle görün"

Namık Kemal bu satırları yazdığında bugünlerin bir benzerini yaşıyorduk.

Yahudilerin soyu kırılmaz, merak buyurmayınız. Onlar tarihin hiçbir sayfasından silinmez. Her daim hemen her milletin arasında sempatizanları çoktur. Buna da birşey demiyorum ve altını çizerek demiyorum!

Ama bari biz bu edebiyatı yemeyelim.

[@Banemin]

Konu ekseninden kayıyor kanımca...

Tarihi olayları irdelerken olayın yaşandığı yılları, yaşananları ve insanlık dışı yapılan uygulamaları irdelemek yerine tutup siyasi boyuta taşımak ve günümüz gerçekleri ışığında değerlendirmek, bizim istemediğimiz bir pozisyonun içinde görülmemize neden olabilir...

"Yahudilerin soyları kırılmaz merak buyurmayın denilerek" bu yapılanları bir şekilde pasifize etmek demektir. Kızılderililerin de soyları kırılmadı, Aztekler de silinmedi yer yüzünden, Afrikalılarda hala yaşamakta vs...

Şimdi günümüzde uyuşturucu işine bulaşmış Afrkalıları, Tutsileri, Zuluları ve bir şekilde tarihin içinde kırımlara uğratılmış, sadece aidiyetleri yüzünden hor görülüp aşağılanmış ve yok edilmeye çalışılmış halkları, insanları, bugün veya geçmişte dedelerinin bazılarının pislikleri yüzünden "Hak etmişlerdir" diyerek düşünmek bizi insanlığın bu utanç dolu tarihinden soyutlayabilir mi?

Yaşanmış gerçekleri "ama" lı açıklamaya kalkmak bizi çözüm üreten insanlar olmak yerine bir şeylere kılıf uydurarak üzerini örten ve ders almayan insanlar durumuna getirir.


O yukarıdan bakan bir çift mavi göz de, inanıyorum ki tarih içerisinde bu insanlara yaşatılan zulümleri gördüğü için, kendi milletinin bağımsız ve ayakta durabilen aydın insanlardan oluşması için bu kadar savaşı bir arada vermiştir.