Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Kültür | Sanat | Edebiyat > Türk Edebiyatı > Türk Edebiyatı Ustaları


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 21.10.2013, 13:47   #1
Çevrimdışı
ReaL
Deniz Sevengillerden

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı (1939 - 1999)









Çağdaş Bir Beyin
Ahmet Taner Kışlalı'yı, Işık Kansu'nun kaleminden okuyalım. 'Sorumlu Öğretmen' başlıklı makaleden:

Zile, 1939. Adını Ahmet Taner koydular. Ziraat Bankası veznedarı Hüsnü Bey ile ilkokul öğretmeni Lütfiye Hanım'ın çocukları. O Lütfiye Hanım ki 16 yaşında Cumhuriyet öğretmeni olarak eğitim ateşini yoksul, yorgun Anadolu'ya taşıyor. Kemalci, Kuvvacı Mustafa Necati'nin 'Millet Mektepleri'nde kendinden yaşlı 'erkek' öğrencilere okuma yazma öğretiyor. Zile, Nizip ve Kilis'ten başlayıp Ankara'ya uzanan 44 yıllık uzun yürüyüşün ardından, bir Cumhuriyet Bayramı'nda, 29 Ekim 1994'te yaşama gözlerini yumduğunda, oğlu Ahmet Taner şöyle anıyor onu:

'Hep genç kalarak yaşlandı. Gerçek bir Kemalist devrimci gibi, kendini hep yenileyerek... çağını anlama çabası içinde torunları ile bile arkadaşlık kurmayı başararak...'

Annesinin kollarındayken, okullu olduğunda, 'a, be, ce'yi de ilk öğretmen annesinden öğrendi. Uysaldı. Sakinliği, 'muhallebi çocukluğu' gibi tanımlanamazdı asla. Daha ilkokuldayken Türkçe'yi ses şenliğine döndürürdü. Minik arkadaşları, 'Öyle öyküler anlatıyor ki derslerde, bize hiç laf düşmüyor' diye yakınırlardı.

Annesi ile babası, Mehmet Ali ile Mahmut'u İstanbul'a, Galatasaray Lisesi'ne göndermişlerdi. Ahmet Taner'in evin sıcaklığından uzaklaşmasına yürekleri elvermedi. Pek zayıftı, pek çocuksuydu da ondan. Kilis Ortaokulu'nda okudu. Delikanlılığın delifişekliğinde kardeşleri, arkadaşları dalaşırlardı birbirleriyle, ama onu kavga ederken hiç gören olmamıştı.

Kavgacılık ile savaşımcılığı birbirinden ayırt etmek gerek. Daha ortaokulda okulun düzenlediği tartışmalı toplantıların başta gelen önderlerindendi. Kabataş Lisesi'ndeki ateşli münazaralara da taşıyacaktı bu niteliğini.

Siyaset bilimcisi olmanın ilk ipuçları, ağabeyi Mehmet Ali Kışlalı ile kendi geliştirdikleri 'devlet yönetimi' oyununda belirmişti. Elde makas, dil ucuna sürüldü mü koyulaşan mavi uçlu kurşunkalem, bir de saman kağıtlar. Oyunun altyapısı hazır. El becerisini de ekledin mi üzerine, al sana kağıttan kaymakam, garnizon komutanı, doktor, belediye reisi, banka müdürü, tarım müdürü, halk. Çocukluğun geniş düş dünyasına açılan oyun penceresi, 'gel keyfim gel' geçen doyumsuz saatler.

Lise bitti. Ver elini Ankara. O artık Mülkiyeli. Hem öğrencilik, hem gazetecilik bir arada gidiyor. Yeni Gün'de spor muhabirliği.

Galatasaraylı kardeşlerinin tersine Fenerbahçe'ye 'gık' dedirtmeyen ödünsüz taraftar. Olgunlaşma sürecinde derginin yazıişleri müdürlüğünü üstlenme.

Fransız bursuyla Sorbon'da doktora. Tez konusu, 1960 devrimi sonrası Türkiye'deki siyaset açısından ilgi çekici:

"Modern Türkiye'de Siyasi Güçler..."

Fransa'da Bordolu, ama 'Biz Türklerden' Nicole ile tanışma. Ahmet Taner'in insan sever, sıcakkanlı, sevgili eşi, kızları Dolunay ve Altınay'ın anneleri Nilgün. Yıllar sonra birlikte geçirdikleri trafik kazasında yitirdiği, Türk bayrağı ile gömülen Nilgün Kışlalı...

Sorbon sonrası önce Hacettepe Üniversitesi'nde siyaset sosyolojisi alanında öğretim üyeliğine başlama. Askerliğin ardından Hacettepe Üniversitesi'ne yapılan dönüş başvurusuna ret yanıtı. Ağabeyi Mehmet Ali Kışlalı, 'İhsan Doğramacı istemedi dönmesini' diyor. 'Neden?' diye soruyoruz. Yanıtı çok kısa:

'Öğrencilerini demokrasi, özgürlük ve açıklık konularında teşvik etti. Ahmet, öğrencilerin üniversite içinde demokratikleşmesi akımının önderlerinden olmuştu. Doğramacı'ya bu fazla geldi.'

Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne geçti. Çok mutluydu.

1971-77 arasında Yankı dergisinin belkemiği olduğunu söylemek abartı sayılmaz. O yıllarda yükselen toplumcu, devrimci, halkçı rüzgarı yakalayan dönemin 'Karaoğlan'ı, CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit'in dikkatini çekiyor.

Yankı'da yazıları. 1977'de İzmir'den CHP milletvekili seçiliyor.

1978 başı. 11'ler Adalet Partisi'nden ayrılmış. Ecevit, hükümet kuracak besbelli.

Altan Öymen CHP Grup Başkanvekili. 'Laci'leri önceden çekmiş olanlar sıram sıram. Öymen'e görünenler, hatırlatmada bulunanlar çoğunlukta.

Ahmet Taner Kışlalı ise ortada gözükmüyor hiç. Ecevit, Öymen'e Ahmet Taner Kışlalı'yı Kültür Bakanı yapacağını açıklıyor. Öymen haberi bildirecek, ama bulabilene aşk olsun. Sonunda bulunuyor da, Altan Öymen, Kışlalı'ya Kültür Bakanı olduğunu ancak arabasında söyleyebiliyor:

'Kültür Bakanı olacağını kendisine açıkladığımda yüzünde sevincin işaretlerini görememiştim. Yalnızca gözlerinde önemli bir sorumluluk yüklendiğinin bilincine varan ışıltının çaktığını gözlemiştim.'

Bakanlık görevinin hakkını vermişti. O dönemin gençleri, o güne değin itilen kakılan yazarları, kimi gruplarca küçümsenen değerleri kucaklayan Kültür Bakanlığı'nca çıkarılan dergiyi anımsarlar:

'Ulusal Kültür'.

12 Eylül. Baskının adı. Özal'lı yıllar. 'Değişim' aldatmacasıyla karışık karşıdevrimin, yozlaşmanın adı.

Ahmet Taner Kışlalı, Ankara İletişim Fakültesi öğretim üyesi. Bilime, öğrencilere adanan yıllar. Savunduğu düşüncelere karşıt görüşleri ileri süren, bunu bir tutarlı çerçevede dile getiren öğrencilere en yüksek notu veren hoşgörülü, sonuna dek demokrat öğretmen. Eşini trafik kazasında yitirdiği günün ertesinde, kolu sarılı derse giren sorumlu öğretmen...

1991 sonu. Cumhuriyet gazetesinde yazarlığa başlama:

'Haftaya Bakış'.

Başta Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Atatürkçü Düşünce Derneği olmak üzere birçok cumhuriyetçi demokratik kitle örgütünün Anadolu'nun yüzlerce köşesinde düzenledikleri toplantılarda konuşmalarla 'ulusalcı, laik, Atatürkçü' güçlere özgüven aşılama... Halka, Kemalizmin, Atatürkçülüğün bir doğma değil, bir sürekli devrimcilik olduğunu usanmadan anlatma çabası. Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkan Yardımcılığı...

Nisan 1997'de ikinci eşi Nilüfer Kışlalı ile evlilik. 22 Eylül 1999'da Nilhan Nur'un doğumu.

Çayyolu Engürü Sitesi. 21 Ekim 1999:

Saat 09.28. Cumhuriyet gazetesine 'Kınıyorum' başlıklı yazısını faksladı.

Saat 09.35.

Eşi Nilüfer Kışlalı ve minik bebeğini kente indirecek, sonra derse girecek. 'Nilüfer' dedi, 'Ben arabayı ısıtayım. İki-üç dakika sonra gelirsiniz.' Evden çıktı.

Saat 09.40! Nilüfer Kışlalı, 'Çok neşeli bir sabahındaydı' dedi...

Not:Kışlalı, 21 Ekim 1999 Perşembe günü, Ankara'da evinin önünde uğradığı bombalı saldırı sonucu vefat etti.

***

Ahmet Taner Kışlalı'nın Eserleri

Forces politiques dans la Turquie moderne (Modern Türkiye’de Siyasi Güçler) ( AÜ SBF Yayınları, 1968)

Öğrenci Ayaklanmaları (Bilgi Yayınevi, 1974)

Siyasal Sistemler – Siyasal Çatışma ve Uzlaşma (İmge Kitabevi Yayınları, 1993)

Atatürk’e Saldırmanın Dayanılmaz Hafifliği (İmge Kitabevi Yayınları, 1993)

Kemalizm, Laiklik ve Demokrasi (İmge Kitabevi Yayınları, 1994)

Seçimsiz Demokrasi (Çağdaş Yayınları, 1995)

Bir Türkün Ölümü (Ümit Yayıncılık, 1997)

Siyaset Bilimi (İmge Kitabevi yayınları, 1999)

Ben Demokrat Değilim (İmge Kitabevi Yayınları, 1999)

***



***

Ahmet Taner Kışlalı'nın öldürülmeden bir gün önceki köşe yazısı...

Tanrı'yı Kim Kullanır?

Giordano Bruno ne güzel söylemiş:

''Kötüler Tanrı'yı, Tanrı ise iyileri kullanır!..''

Tanrı peygamberleri kullanmış. Bilge kişileri kullanmış.

Atatürk ve benzeri devrimcileri kullanmış...


Ya Tanrı'yı kimler kullanmış?

Gerilere gitmeye ne hacet!.. Ne demiş Türkiye'deki Nurcuların önderi Mehmet Kutlular :

''- 28 Şubat sürecinin planları Gölcük'teki Deniz Kuvvetleri'nde yapıldı. Depremin üssü de orası. Depremin olmasında başörtülü öğrencilerin okullara alınmaması da rol oynadı...''

Hem de bunları camide, Said-i Nursi için düzenlenen mevlitte söylemiş.

***

Türkiye'deki Nurcuların aslında iki önderi var. Birisi Mehmet Kutlular, ötekisi ise Fethullah Gülen .

Said-i Nursi Atatürk'ü ''deccal'' ilan etmiş. Cumhuriyete karşı savaş vermiş.

Ama ilkin Demokrat Parti'yi yönetenlerden, arkasından da Sayın Demirel 'den büyük saygı görmüş. ''İade-i itibar'' ı sağlanmış.

Derken sahneye Prof. Şerif Mardin gibi, özellikle Amerikalılar nezdinde büyük saygınlığı olan bilim adamları çıkmışlar. Said-i Nursi'yi peygamberlik düzeyine çıkaran, mucizeler yarattığını öne süren, ''Anadolu aydınlanmasının öncüsü'' gibi gösteren, övücü kaynakları alıp karşıt kaynaklara sırt çeviren, çok ''bilimsel'' (!) incelemeler döktürmüşler.

Ardından, Sayın Mardin'in Türkiye Bilimler Akademisi'ne üye yapılması için baskılar başlamış. İç ve ''dış'' baskılar... Özellikle de basındaki bazı numaracı cumhuriyetçiler tarafından desteklenen ve körüklenen baskılar.
Ve bu arada Fethullah Hoca almış başını gitmiş.

Işık evleri.. Öğrenci yurtları.. Özel okullar.. Devletin köşe başlarına kadar uzanan bir imparatorluk.. Devletin okullarına devletçe ''tavsiye'' edilen cumhuriyet ve çağ karşıtı kitaplar.

Papa ile sağlanan görüşme.. Devletin dış temsilcilerince havaalanlarında karşılanmalar.. Elçiliklerde konuk edilmeler.
Niçin?

''Ilımlı İslam'' olduğu için. Müslümanları ''cumhuriyet ile barıştıracağı'' için!

***


Bir yanda Mehmet Kutlular.

17 yaşındaki kızı dört yıl önce eroinden ölmüş. Depremi, ''türban'' ı vesile edip, Tanrı'yı en ilkel bir şekilde kullanmaya çalışıyor.

Öte yanda Fethullah Gülen.

Son yıllarda, kamu önünde ağzından tek bir cumhuriyet karşıtı söz çıkmamış. Devlet büyükleriyle iyi ilişkiler kurmuş. Ordu dışında hemen tüm önemli kurumlarda önemli ''mevziler'' elde etmiş. ABD'nin ''etkin'' desteğini sağlamış.

Görünüşte Atatürk'e ve cumhuriyete saygılı.

Ama tüm eğitim ağı ile, cumhuriyetin temellerini ağır ağır kemiriyor. Amacına ürkütmeden, acıtmadan ulaşma yöntemini seçmiş.

Kutlular ve Gülen.

İkisi de Nurcu.. İnançları ve amaçları aynı, yöntemleri ayrı.
Hangisini seçersiniz?.. Kırk katırı mı, kırk satırı mı?
Hakkındaki bilgilerimiz arttıkça, Sayın Gülen beni korkutuyor. Bay Kutlular'a ise gönülden
teşekkür etmek istiyorum.

En körlerin bile gözünü açmak konusundaki katkıları için!
Tanrı'nın kullandıkları ile Tanrı'yı kullananları daha iyi ayırmamızı kolaylaştırdığı için!

(20 Ekim 1999 )

***

Bombalı Saldırı

Ahmet Taner Kışlalı, 21 Ekim 1999 günü saat 09:40'da Cumhuriyet gazetesine yazdığı son yazısını faksladıktan yaklaşık 19 dakika sonra evinden çıktı. 06 GK 377 plakalı aracına yönelen Kışlalı, arabasının üstüne silecek ile kaput arasına konulmuş poşete sarılı paketi alıp sol eliyle kapıyı açtığı sırada büyük bir patlama meydana geldi.

Sol kolu kopan Kışlalı site bekçisi Arif Emirhan Kılıç tarafından Bayındır Hastanesi'ne götürüldü. Saat 10:02'de kalp koroner atışı durmuş, nabzı hızlanmış ve bilinci kapanmış bir şekilde Tıp Fakültesi Hastanesi'ne getirildi. Operatör Dr. Hasan Karakış tarafından yapılan muayene sonrası öldüğü tespit edildi. Ölüm raporu yine Hasan Karakış tarafından hazırlandı ve Dr. Ersin Kaya tarafından basın açıklamasıyla bildirildi. Mezarı Ankara'da Karşıyaka Mezarlığı'ndadır.

Ölümünden sonra 1999 Sertel Demokrasi Ödülü'ne layık görülmüştür.


__________________



Tüm katılımcı arkadaşların okumasını rica ediyorum... Lütfen Tıklayınız..
* * *
  Alıntı ile Cevapla
Eski 21.10.2013, 14:40   #2
Çevrimdışı
ReaL
Deniz Sevengillerden

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Prof.Dr. Ahmet Taner Kışlalı (1939 - 1999)

Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı bu yazıyı 21 Ekim 1999 günü saat 09.28 gece Cumhuriyet'e faksladıktan sonra saat 09.40'da Ankara'da evinin önünde uğradığı bombalı saldırı sonucu hayatını kaybetti.

Akit gazetesi suikastten önce hakkında bir haber yapmış ve Kışlalı'nın üzerine çarpı atılmış fotoğrafını manşetten vermişti.

Yazı, 22 Ekim 1999 günü Cumhuriyet gazetesinde ölümünden bir gün sonra yayınlandı.

Bu yazı Prof. Ahmet Taner Kışlalı'nın son yazmış olduğu yazı oldu..

* * *
Kınıyorum!

Tuğgeneral Prof. Yalçın Işımer'i hiç tanımazdım. Önce TV'de gördüm, ardından gazetelere yansıyan birkaç tümcesini okudum. Ve gönülden alkışladım.

Derken dinci ve gerici çevrelerden yaylım ateşi geldi.

Merak ettim, GATA'daki öğretim yılını açış dersindeki konuşmasının tümünü buldum. Özenle ve giderek artan bir coşku ile okudum.

Kendisine saygım katlanarak arttı. Ve o konuşmanın tümünü milyonlarca kişinin okumamış oluşundan dolayı hayıflandım. Özellikle de iki kişiyi üzülerek kınamak geldi içimden.

Birisi dinci, diğeri ise ''milliyetçi-mukaddesatçı''. Düşüncelerini genelde paylaşmasam da, saygı duyduğum iki kişiyi. (Sayın Recai Kutan ve Sayın Avni Özgürel).

Ya ''Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi oldukları'' için.. Ya da -daha kötüsü- bilerek ''bilmezden geldikleri'' için!

* * *

Sayın Işımer'in konuşması ''ulus, din ve dil'' bağlantısı üzerine kurulmuş. Dili çok önemseyen, Tanrı'ya inanan, Kemalist bir düşünürün, büyük bir birikimini yansıtıyor o konuşma.

Özünde ne diyor?

Başka bir ulusun diliyle konuşanların, giderek o ulus gibi düşüneceğini.. Ülkemizde, dilimizin Arapça-Farsça sözcüklerden arındırılmasına karşı çıkanların, Kurtuluş Savaşı'na ve devrime karşı da olumsuz bir tutum takındıklarını.. Tanrı'ya öz dilimizle ulaşmanın daha kolay olduğunu.. Hazar Türkleri'nin Museviliği benimseyip İbraniceyi öğrenmeleri ile giderek Yahudileştiklerini.. Arthur Koestler'in belgelediği gibi, Hitler'in Yahudi soykırımından Macaristan ve Polonya'daki Hazar Türkleri'nin de nasibini aldığını...

Ve ekliyor:

''- Türkçe ninnilerle büyüdük, dualarımız da Türkçe olacak...''

''- Tanrı her yerdedir, her şeyi bilir. Kuşkusuz Türkçeyi de...''

''- Din adamları bin yıl boyunca Kuran'ı Türkçeye çevirtmemiş, ibadetin Türkçe yapılmasına rıza göstermemişlerdir. Atatürk'ten başka hiçbir devlet adamı neden Türkçe değil de Arapça diyememiştir, bugün de diyememektedir. Tanrı kişilerin bireysel ihtirasını, ulusal çıkarların önüne koymasın. Amin...''

''- Tanrı Arabistan sınırlarının çok ötesine taşmıştır. O, evrenin ulu yaradanıdır...''

Bu mudur dine ve inanca saldırdığı öne sürülen konuşma?

* * *

Sayın Işımer dinine de saygılı, diline de. Konuşması, ünlü dilcilerin Türkçe üzerindeki övgülerinden örnekler de içeriyor.

Max Müller: ''Türkçe, Türk düşüncesinin yaratıcı gücünün eseridir. Bu dil, insan aklının üstün kudretinin ürünüdür. Türkçe kadar kolay anlaşılan, zevk verici pek az dil vardır.''

Paul Roux: ''Türkçe akıl ve düşünce dolu, matematiksel bir dildir.''

Molière: ''Şu Türkçe ne hayran olunacak bir dil, az sözcük çok şey söyler.''

Sayın Işımer, keşke Nâzım'ın Ferhat'ının Şirin'e seslenişine de yer verseydi:

''Konuştuğum dil kadar, Türkçem kadar güzelsin!''

Dile saygılı... Dine saygılı.. Ulusa saygılı...

Öyleyse bazı dincilerin ve ''milliyetçi-mukaddesatçı''ların hışmı neden?

* * *


''Atını dövemeyen semerini döver'' derler. İşte Arap kültürünü İslam adına Türkiye'ye dayatmak isteyenlerin buldukları semer de şu tümcelerdeki tek sözcük:

''- Kuran'ı Türkçeye çevirmedi, Atatürk'ün ricasını yerine getirmedi diye onu aziz kılanlar, şimdilerde Mehmet Akif Üniversitesi kurma çabasındalar. O üniversiteden çıkan kafalar, bilinmelidir ki Al-Azhar kafalı adamlar olacaklar. Arabın adamı olacaklar. Biz bu adamlara adam sen de demeyeceğiz, bu adamları belleyeceğiz.''

''Belleme'' sözcüğünün sözlük anlamını Oktay Akbal geçenlerde ayrıntılı bir biçimde köşesine aldı. Sayın Işımer'in ''Onları öğreneceğiz ve unutmayacağız'' demek istediği açık. O tümcenin cumhuriyete inananları uyarmak için konduğu da açık.

Ama bizimkiler ''belleme''yi sözlük anlamında değil de, ''argo''daki anlamında değerlendirmekte ısrarlılar. Çünkü Türkçe değil Osmanlıca düşünmeye alışmışlar. Belki de küfürlü düşünmeye alışmışlar.

Bu kadar düzeyi yüksek, dili alkışlanacak bir konuşmada ve böyle bir bütün içinde ''belleme''nin ancak tek bir anlamı olacağını göremiyorlar.

Ya da görmezden geliyorlar...

Çünkü konuşmanın bütününün sırtlarına yüklediği suçlamaya verebilecekleri hiçbir inandırıcı yanıt yok!

Konuşmanın tümünü okumadan konuşmuşlarsa ayıp! Okudukları halde aynı saldırıları yapmışlarsa, daha da ayıp!

Cumhuriyet gazetesi, General Işımer'in ''Atatürk'üm ve Türkçem'' başlıklı açış dersi metninin tümünü yayımlamalıdır. Yayımlamalıdır ki, bazıları daha çok bilinçlensin ve bazıları da daha çok utansın...

Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı, 22 Ekim 1999, Cumhuriyet



__________________



Tüm katılımcı arkadaşların okumasını rica ediyorum... Lütfen Tıklayınız..
* * *
  Alıntı ile Cevapla
15 Üyemiz ReaL'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 21.10.2013, 14:47   #3
Çevrimdışı
ReaL
Deniz Sevengillerden

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Prof.Dr. Ahmet Taner Kışlalı (1939 - 1999)

Alıntı:
Akit gazetesi suikastten önce hakkında bir haber yapmış ve Kışlalı'nın üzerine çarpı atılmış fotoğrafını manşetten vermişti.
Danıştay saldırısından önce de aynısı yapılmıştı.. Ve bu gazete hala yayında, şu andaki iktidarın borazanı adeta..





__________________



Tüm katılımcı arkadaşların okumasını rica ediyorum... Lütfen Tıklayınız..
* * *
  Alıntı ile Cevapla
12 Üyemiz ReaL'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 21.10.2013, 14:49   #4
Çevrimdışı
Canan
Çiçekci kız

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Prof.Dr. Ahmet Taner Kışlalı (1939 - 1999)

Alıntı:
Başta Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Atatürkçü Düşünce Derneği olmak üzere birçok cumhuriyetçi demokratik kitle örgütünün Anadolu'nun yüzlerce köşesinde düzenledikleri toplantılarda konuşmalarla 'ulusalcı, laik, Atatürkçü' güçlere özgüven aşılama... Halka, Kemalizmin, Atatürkçülüğün bir doğma değil, bir sürekli devrimcilik olduğunu usanmadan anlatma çabası. Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkan Yardımcılığı...
Böylesine aydın, aydın düşüncelerini halka yayma çabasını gösteren önemli bir şahsiyet... Ve netice, hain eller ve yobazlar tarafından yaşamına son veriliş...

Ahmet Taner Kışlalı'nın bilmediğim yönlerini de öğrendim.

Teşekkür ederim ReaL ellerine sağlık.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
14 Üyemiz Canan'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 21.10.2013, 15:09   #5
Çevrimdışı
Türkü
...> Ata'm İzindeyiz <...

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı (1939 - 1999)

Vefatından sonra düşünen-üreten-çabalayan bir beyin eksik kaldı ülkede. Bir çok aydın fikirli insan gibi susturuldu. Yazıları ile gelecek nesillere ışık tutuyor.


Değerli fikir adamını saygı ve sevgiyle anıyorum.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
11 Üyemiz Türkü'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 21.10.2013, 15:32   #6
Çevrimdışı
Deniz
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Prof.Dr. Ahmet Taner Kışlalı (1939 - 1999)

Kemalizm'in yürekli ve yılmaz savunucularından gerçek bir aydın. O gerçek bir aydın evet. Yolunuyorsun ülkem kurtar kendini deyip ölüme gidebilecek kadar gerçek bir aydın. Dini sömürüyorsunuz efendiler, Atatürk'e ulaştınız mı da aşmayı konuşuyorsunz efendiler, Amerika'nın köpeği olmayı niçin marifet sayıyorsunuz efendiler diyecek kadar gerçek bir aydın. İdeolojisini Kemalizm'in yüksek ülküsü olarak belirleyen çağdaş bir yazar.

Bildiklerini,gördüklerini, duyduklarını, düşündüklerini hiç bir sansüre uğratmadan öğretim üyeliği süresince genç beyinlere aktaran yiğit bir hoca.

Yazıları her zaman birilerine kapak olmuş bir yazar. Uğur Mumcu'nun cenazesinde en önde onun resmini taşıyan bir dost. Ülkenin aydınlık geleceği için ışık olmaya kendini adamış, ama karanlığın, yobazların, ajanların, vatan hainlerinin, dış güçlerin kurbanı olmuş bir aydın.

21 ekim 1999 sabahı gözlerini yummuş ama ışığı yeni kuşaklara devretmiş bir aydın...o bir kemalisttir evet. Niye Kemalist'sin sorusunun cevabıdır o...

Kendisi devrim şehidi..

Kendisini yakından tanırım..
Kayseri'ye bir konferans için gelmişti. Kayseri ADD olarak bizim davetlimizdi.
Ben o zamanları kendisini hava alanından alıp konferans verileceği yere getirdim. Kayseri'de Atatürkçü olmak çok zor demişti. Zordur ama biz bunun üstesinden geleceğiz ve başaracağız demiştim.

Aradan...2 gün sonra şehit oldu. Sadeee iki gün geçmişti.

Saygı ve sevgiyle anıyorum, mekanı cennet olsun..
__________________
Bağımsızlıktan yoksun bir ulus,Uygar insanlık karşısında uşak olmaktan kurtulamaz.


MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
  Alıntı ile Cevapla
7 Üyemiz Deniz'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 21.10.2013, 18:39   #7
Çevrimdışı
Mathematician
Kroniköğrencideğilartık:D
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı (1939 - 1999)

Bizim ülkemizde aydınlara yer olmadığını defalarca gördük. Ahmet Taner Kışlalı'da bunlardan sadece bir tanesiydi. Ruhu şad olsun.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
8 Üyemiz Mathematician'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 21.10.2013, 21:34   #8
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı (1939 - 1999)

Şehid olalı 14 yıl olmuş. O gün bir aylık olan kızı bu gün 14 yaşında.

Zaman hızla akıp gidereken unutacağımızı sanan bir takım guruh boşuna umutlanmasın. Ve katledildiği o günleri çok iyi hatırlıyorum.

Ve şaşırıyorum kendisini gazete diye adlandıran yayın kuruluşu hala aynı şekilde yayına devam ediyor. Ama ne yaparlarsa yapsınlar asla bu toprakları onlara bırakmayacağız ve ülkemizi ortaçağ karanlığına yeniden götüremiyecekler.


Aydın ve ileri görüşlü Aydın Taner Kışlalı'yı saygıyla yad ediyorum.


Teşekkürler Real.







__________________
"Ey egosu boyundan büyük insan..
Bir gün ölüp toprak olacaksın. Bir tohum filizlenecek ot olacaksın, bir öküz seni yiyecek ve atık olacaksın.. Yani hep aynı kalacaksın."

  Alıntı ile Cevapla
8 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 21.10.2015, 21:22   #9
Çevrimdışı
Redwine
"Her Şey Güzel Oldu"

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı (1939 - 1999)



Ölüm yıl dönümünde rahmetle anıyoruz...
__________________
  Alıntı ile Cevapla
6 Üyemiz Redwine'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 21.10.2017, 17:03   #10
Çevrimdışı
Redwine
"Her Şey Güzel Oldu"

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı (1939 - 1999)




Ölümünün 18.yılında saygı ve rahmetle ile anıyoruz...
__________________
  Alıntı ile Cevapla
5 Üyemiz Redwine'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
1939, doktor, kimdir?kimdir, kışlalı, taner


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 05:54.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.