Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Kültür | Sanat | Edebiyat > Türk Edebiyatı


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 19.10.2013, 21:30   #1
Çevrimdışı
ReaL
Deniz Sevengillerden

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Nazım Hikmet'in Necip Fazıl'a Mektubu


"Sevgili Necip, ismin temiz demek, necîb temiz demektir benden iyi bilirsin. Necip'i necis yapma. Sen en cihanşumül eserlerini beş parasız Paris sokaklarında dolanırken vermiş bir şairsin, cebin para para olacak diye ruhun pare pare olmasın. Bilirim kalemin kıvraktır lisanın çeviktir, bilirim üç satırda ruh üflersin kağıda, bilirim bir yazsan parçalarsın edebiyatın Çin Seddi'ni, o lisan-i mücerret dilinle Babali yokuşunun yollarını yalaman beni kahrediyor Necip.

Sevgili Necip, inandığın Allah'ın aşkına, o kudretli kalemini iktidara payanda yapacağım diye camii direğine çevirme, o kudretli kelimelerini üç kurusa parselleme üç tanesi üç kuruş etmeyecek ciğersizlere. Sevgili Necip, elinde sur-u israfil var, onu borazana çevirme. Eski dostun Nazım."


__________________



Tüm katılımcı arkadaşların okumasını rica ediyorum... Lütfen Tıklayınız..
* * *
  Alıntı ile Cevapla
8 Üyemiz ReaL'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 19.10.2013, 21:45   #2
Çevrimdışı
Banemin
» » » Çapulcu « « «

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Nazım Hikmet'in Necip Fazıl'a Mektubu

Şimdi ki jöleli ve jölesizlerin piri...


__________________
Ben hiç insan kaybetmedim...
Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim...

  Alıntı ile Cevapla
5 Üyemiz Banemin'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 19.10.2013, 22:49   #3
Çevrimdışı
Duayen
Huysuz ve Tatlı Kadın

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Nazım Hikmet'in Necip Fazıl'a Mektubu

Öngörü böyle bir şey olsa gerek!
Kelimeler özenle seçilmiş, belden, yürekten değil, direk beyinden vurulmuş!!

Mekanın cennet olsun güzel insan...
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Duayen'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 31.05.2014, 20:48   #4
Çevrimdışı
Aforizma
Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Nazım Hikmet'in Necip Fazıl'a Mektubu

Bu mektuba Necip Fazıl'ın da bir cevabı vardır yalnız. Tarafsız bir bakış sunmak adına bunu da belirtmeliyiz bence;

"Nâzım Hikmet!
Nafile çabalıyorsun.
Sana kızmıyorum. Kızmıyacağım.
Hiç bir operatör, ameliyat masasından kendisini yumruklıyan kanserliye, hiç bir gardiyan, parmaklığı içinden kendisine deli diye bağıran çılgına, hiç bir hâkim darağacı önünde küfürler savuran mahkûma kızamaz.

Ben kendimi, ne kanser operatörü, ne deli gardiyanı, ne de ağır ceza hâkimi şeklinde görmüyorum. Fakat görüyorum ki her hareketim, seninle hiç de alâkadar olmadığı halde, ciğerine neşter gibi saplanıyor, seni delilerin parmaklığı gibi bir azap çerçevesine hapsediyor ve başının üstünde ip varmış gibi kudurtuyor. Beni, doktor, gardiyan ve hâkim şeklinde gören sensin! Senin bu halini sezer sezmez artık sana kızmıyorum. Merhamet ediyorum.

Sanma ki ben öfke kabiliyetini kaybetmiş bir adamım. İnsan başiyle fare kafasını birbirinden ayıran tek hassa, bence fikir öfkesidir. Bir hiç için ölçüsüz öfkeler duyacak kadar alıngan ve hassas bir mizaç taşıdığımı sen de bilirsin. Fakat bu öfke, iyi kötü bir kudreti, bir şahsiyeti, bir mesuliyeti kalmış insanlara ve hadiselere karşıdır. Sen mazursun.

Çünkü iflâs nedir, onu bütün hacmiyle idrak ettin.
O kadar yalnızsın ki, etrafında bir sürü (namı müstear) dan başka kimse yok. O kadar konuşulmuyorsun ki, isminden ancak kendi (namı müstear) ların bahsediyor. Eskiden herkesin dilinde bir problem gibi gezinmeyi tercih eder ve bir dedikoduya, bir ankete doğrudan doğruya iştirak etmeyi Greta Garbo esrarına aykırı bulurdun. Şimdi bir yerde anket oldu mu, kıymeti ve seviyesi nedir, hiç düşünmeden, kapısı önünde aç biilâç bekleşen yedi sekiz kişinin başına en evvel sen geçiyorsun ve sıranı kaybetmemek için kimbilir nelere baş vuruyorsun? Fıkraların baş sahifelerden moda sahifelerine atılıyor, gene yazıyorsun. Hatırlanmak şartı ile ne hakaretlere razı değilsin? Tükürüğü bile uzun zaman gıda edindin. Şimdi o da yok. Bir zamanlar, şiirlerinde (kıllı ve kalın) olduğunu ilân ettiğin sarışın ve pembe ensenden, şunun bunun tokat izleri bile uçmuş. Zaman seni değil, yüz karalarını bile ***ürmüş. Ne hazin bir manzaran var. Akşamları, beyoğlu sokaklarında, yüzlerinde kalın bir duvak, ayaklarında bir çift siyah bot, ellerinde köpek başlı bir şemsiye, ağır ağır geçen sabık Rum aşüfteleri bile senin kadar merhamete şayan değildir. Artık nefret vermiyorsun. Zamanın hainliği önünde insanları tefekkür ve merhamete çağırıyorsun.

Bundan bir kaç ay evvel Bâbıâlide, Ştaynburg lokantasında seninle şöyle konuşmadık mı:
Ben – Gazetelere yazdığın bu fıkraları nasıl yazıyorsun, bu kadar adileşmeye nasıl tahammül ediyorsun?
Sen – Ne yapayım, ekmek paramı kazanıyorum. Başka ne yapabilirim?
Ben – Kendinden ve haysiyetinden bu kadar fedakârlık edeceğine niçin potin boyacılığı etmeyi tercih etmiyorsun?
Sen – Potin boyacılığı etsem, bir şey zannederler de beni bu işten menederler.
Kendisini bu kadar saçma bir mazeretle teselli ediveren, hakikatte tesellisi olmıyan seninle görüyorsun ki ben hiç bir gün kavga etmedim. Sana selâm verdim. Sana acıdım. Bu kadar düşmene -acısını ben duyuyormuşum gibi- razı olmadım.
Şimdi bana -tam da senden bekliyebileceğim bir tarzda- çatıyorsun. Devlet günlerinde seni rakip diye almaya tenezzül etmeyen adam, bu perişan halinde sana nasıl tenezzül eder? Artık sen benim gözümde hiç bir şeyi temsil etmiyorsun. Ne hokkabaz şiirini, ne işporta komünizmanı, ne hile ustalığını, ne 24 saatlık reklâm açık gözlülüğünü… Senin nene mukabele edeyim?

Aynı ideoloji içinde vaktiyle sarma dolaş olduğun ve içlerinde fikirlerine taban tabana zıt olmama rağmen konuşulabilecek insanlar bulduğum gruplar, yani sana benden daha yakın zümreler bile seni, fikir ve sanat âdiliğinin, dolandırıcılığının prototipi diye gösteriyorlar. Bana ne düşer?

İşte açıkça söylüyorum: Ben senin kâbusun, geceleri uykuna giren umacın, her an yokluğunu hissettiren şeytanınım. Sana acıyorum. Fakat elimden ne gelir?
Çektiğin yokluk ıstırabına hürmeten, sana vaktile vermediğim şerefi veriyorum. Seninle ilk ve son defa olarak konuşuyorum. Fakat hepsi bu kadar. Dediğim gibi sen, bence artık mazursun. Seni affediyorum, ve ne yapsan affedeceğim. Bu vaade güvenerek istediğini yap! Sakın bu fırsatı kullanmamazlık etme!

Yalnız bil ki, sönmüş ve pörsümüş hüviyetine, o kadar muhtaç olduğun ve elde etmek için ne yapacağını bilemediğin hayatı nefhedemiyeceğim.
Ölü diriltmek ve müflis kurtarmaktan âcizim.

Benim hakkımda, içinde hapsettiğin şeylerin hacmini bilmiyorum. Rivayete göre üç perdelik bir piyes, rivayete göre bir roman…

Fakat sana karşı hiçbir taktiği kalmamış adamın, bütün bir samimiyet ve açıklıkla içini tasfiye etmesine rağmen söyleyebileceği her şey ve sırf sana hitap etmekle düşebileceği bayağılık burada toptan ve ebediyen nihayete eriyor.
İşte görüp göreceğin rahmet!


(11 Nisan 1936)
Necip Fazıl Kısakürek
__________________
Kırılmasın diye üzerine titrerdim, O hep üşüyorum sanırdı...
Can Yücel
  Alıntı ile Cevapla
4 Üyemiz Aforizma'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 31.05.2014, 23:15   #5
Çevrimdışı
MoStAr
Gerçek Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Nazım Hikmet'in Necip Fazıl'a Mektubu

Üstadın cevabını çok beğendim dili sade anlatımı imalı ve usuldan giydirme var.
__________________
Sevdan üfledi bir kere,
Vakit Aşk-ı Kıyamet.
Sen!
Kopuyorsun yüreğimde...
Ey Yar,"Yüreğim Yüreğine Emanet"
  Alıntı ile Cevapla
MoStAr'in Mesajına Teşekkür Etti
Eski 01.06.2014, 15:07   #6
Çevrimdışı
ReaL
Deniz Sevengillerden

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Nazım Hikmet'in Necip Fazıl'a Mektubu

Necip Fazıl'dan Menderes'e Yalvaran Mektuplar!

‘Benim yaptığımı yapanlara hükümetler servet yağdırır’

Habertürk Menderes’in Yassıada’da yargılandığı “örtülü ödenek” dosyasına ilişkin çarpıcı belgelere ulaştı. Ünlü yazarların Menderes’e yazdığı mektuplarda bazen yalvaran, bazen üstü kapalı tehdit içeren ifadeler yer alıyor. Necip Fazıl, “Benim yaptığımı yapanlara hükümetler ve rejimler servetlerini ve nimetlerini yağdırır” diyor.

1960 ihtilalinden sonra asılarak idam edilen Başbakan Adnan Menderes ile Başbakanlık Müsteşarı Ahmet Salih Korur'un, Yassıada'da yargılanmasına neden olan yazar ve sanatçılara örtülü ödenekten verilen paralarla ilgili belgelere Habertürk ulaştı. Örtülü ödeneğin nereye harcandığı dair belge tutma zorunluluğu bulunmamasına rağmen Menderes, tüm harcamaları Müsteşar Korur'dan kayıt altına almasını istemiş, şahsi harcamaları da kendi banka hesabından karşılanmasını emretmişti.

Kahverengi Bavul
Darbeden sonra evinde yapılan aramada, örtülü ödenek harcamalarının binlerce makbuzunun olduğu kahverengi bavul bulundu. Açılan bu bavulda, gizli tutulması gereken makbuz ve mektuplar da çıktı. İşte o belgelerden bazıları, örtülü ödenek davasına konu olan yazar ve sanatçılara yapılan yardımlardı. Sanatçılara yapılan yardımlarla ilgili makbuzların yanısıra, o sanatçıların Menderes'e yardım talebiyle yazdığı mektuplar da ortaya çıktı.

Kimler Yok Ki...
Menderes'e gönderilen mektuplar arasında başta Necip Fazıl Kısakürek olmak üzere Peyami Safa, Yahya Kemal Beyatlı, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Cemal Kutay, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Mesut Cemil Bey, Yusuf Ziya Ortaç ve ressam İbrahim Çallı'nın mektupları dikkat çekiyor. İşte o mektuplardan bazıları:



Necip Fazıl Kısakürek


'Her Şeyi Uğrunuza Risk Ettim'


21 Ocak 1954
'Muhterem Efendim'
- "Muhterem efendim" diye başlayan mektupta Emniyet Genel Müdürü'ne kovuşturmalarla ilgili gerekli talimatın verilmesini, huzura kabul edilmesini ve kendisine yardım yapılmasını talep ediyor.

26 Aralık 1956
'Her Şeyi Uğrunuza Risk Ettim'
"Müsteşar Bey'den 2500 lira ve 'Mecmuanı çıkar da görelim ve sonra yardım edelim' cevabı aldım. İlk defa bir itimatsızlık sezer gibiyim. Ben parayı alır da mecmuayı mı çıkarmam veya çıkarırım da uygunsuz bir istikamet mi tutarım? Ben ki her şeyi uğrunuza riske etmiş, her defa mükemmel eseri vermiş ve bu kadar tecrübe ve çileden geçmiş bir adamım. Şahsım, kalbim ve kalemim her türlü teminatın üzerindedir.

'Sürünmekteyim'
Benim yaptığımı yapanlara hükümetler ve rejimler servetlerini ve nimetlerini yağdırır. Bütün bunlara karşı 15 bin lira zarar çarpıtılmış ve daha nice kasıt ve sabotaja karşı yalnız bırakılmış olarak sürünmekteyim. Haftalardır Ankara'nın bu hücra ve münzevi otelinde cinnet buhranları içinde çırpınmaktayım. Bütün istediğim zarara birkaç bin zamla 20 bin lira temininden ibarettir. Bunca muvaffakiyetten sonra uğratıldığım bu hal ve düştüğüm şeref kırıklığı hayatıma mal olabilir. (...) Artık Necip hakkında olmak mı olmamak mı kararı sizi de üzüntüden kurtaracak şekilde verilmeli ve bu iş bitirilmelidir. Ben kararlıyım ve her şeye razıyım."


14 Ocak 1958
'Hesabı Nasıl Vereceksiniz'
"Ben hastayım. Şekerliyim. Ayrıca çıldırmak üzereyim. Bütün hastane halime acıyor. Bu vaziyette emrin uzaması benim ölüme ve cinnete terk edilmem demektir. Başıma bir hal gelecek olursa Allah'a, Türk Milletine ve "Allah bir" diyenlere karşı hesap nasıl verecektir. Kadiri mutlakın üzerine yemin ederim ki yalan söylemiyorum, mübelağa etmiyorum, rol oynamıyorum, edebiyat yapmıyorum."

14 Haziran 1958
'10 Bin Lira Lütfedilirse'
Reklam ve sair ihtiyaçlarım için 10 bin lira lütfedilirse... Ayda 6 bin lire tahsis olunursa... Akis, Kim, Form gibi mecmuacıklarla bütün muhalefet matbuatını saf fikirle çürütücü, muazzam bir içtimai ve edebi, ideoloji, bina edici kaalara ve yüreklere nüfuz edici bir mecmua kuracağıma emin olunabilir. Bu da olmazsa tam altı aydır bir tek yardım görmeyen beni vazife günüme kadar her ay muayyen ve mukarrer bir mikyas altında kurmaktan ve göz yaşları içende yalnız ibadet ve mücerret eserler kaleme almaya terk etmekten başka iş kalmaz."




Orhan Seyfi Orhon

"Kalemimizi Bu Hizmette Kullanmaya Hazırız"
"Yusuf Ziya Ortaç ile Akbaba'yı 1954 seçimlerini sonuna kadar muhalefetin hiciv, istihza ve tarizlerini aynı silahla hem çok daha incelik ve zerafet le karşılayan bir mizah dergisi olarak çıkarmayı kabul ediyoruz. Akbaba, iktidarı destekleyerek muhalefete hucum edeceği için kazançlı bir iş olmaz. Bu gazeteye konması kararlaştırılan parayı Akbaba'yı 1954 seçimlerinin sonuna kadar çıkarmak için kullanacağız. Şayet Akbaba, partice çıkarılırsa matbaa, kağıt ve diğer masraflar temin edilirse biz kalemimizi bu hizmette kullanmaya hazırız."



Yusuf Ziya Ortaç

'2 Bin Dolar Bulup Arabacık Getiremedim'
(Müsteşar'a yazdığı mektupta Ortaç, Almanya'da okuyan oğlu için para istiyor)
"Almanya'da tahsil gören oğlum bu sene yurda gelmedi. İmtihanları var. Elbiseleri, pantosu, iskarpini kalmamış. Kendisine 2500 lira göndermek niyazındayım. Ben de 15 gün içinde İsviçre'ye gideceğim. Miktar söylemeyeceğim. Bunu senin kardeş delaletinle benim aziz başvekilimin takdir ve tensiplerine bırakıyorum."

"Üzelecek bir şey söyleyeyim mi? Bizim meşhur otomobil iki aydır garajda. Otomatik vitesli olduğu için kullanması zor. Param parça ettiler, şimdi Amerika'dan yedek parça bekliyorum. (...) Ben 2 bin dolar bulup bir arabacık getiremedim. Kırılıyorum... Amma o kadar darılamıyorum."

'Hürriyet Yüzde 99.5 Muhalefetin Malı Oldu'
- (İktidarın tek gazetesi Zafer'dir. hem de hiç kafi değildir. Çünkü katıksız hükümet ve parti organıdır, bir Ankara gazetesidir, efkarı umumiyeyi yapan ise İstanbul gazeteleridir. Hürriyet Gazetesi yüzde 99.5 muhalefetin malı olmuştur. Terzi İzzet Apartmanı'nda yapılan toplantılardan konuşulan mevzulardan, alınan kararların hepsi bence malumdur. Sedat Simavi'nin oğlu Haluk da burada ağa düşürülmüştür. Mutlaka işin büyüklüğüne nazaran küçük bir fedakarlığa katlanılmalı ve hemen şimdi İstanbul'a bir gazete kurulmalıdır. Bunu da ben yaparım."


Peyami Safa

'Müşkül Durumdayım'
(O dönem Milliyet'te yazan piyami Safa, Müsteşar'dan, eşinin yurt dışındaki tedavisi için döviz istiyor)
Başvekil efendiyi rahatsız etmekten çekiniyorum. Bana olan teveccühünü kaybettiğim zannı ve endişesi içindeyim. (...) Bu müşkül durumumda bana yine bir kardeşlik yapmanı ve meseleyi münasip gördüğün kanaldan halletmeni ehemniyetle rica ederim.

Kaynak
__________________



Tüm katılımcı arkadaşların okumasını rica ediyorum... Lütfen Tıklayınız..
* * *
  Alıntı ile Cevapla
ReaL'in Mesajına Teşekkür Etti
Eski 01.06.2014, 15:11   #7
Çevrimdışı
ReaL
Deniz Sevengillerden

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Nazım Hikmet'in Necip Fazıl'a Mektubu

NFK e adam diyenler, dürüst diyenler, kendi adamlığını ve dürüstlüğünü sorgulamaları gerekir. NFK yi tam tanımayıp da beğenen ve tasvip edenler bu dediklerimin dışındadır elbette..

Böyle karakterde birinin kalemine, yazdıklarına kim itibar eder.

Satılık kalemşör.. Günümüzde de var böyleleri..


Alıntı:
Reklam ve sair ihtiyaçlarım için 10 bin lira lütfedilirse... Ayda 6 bin lire tahsis olunursa... Akis, Kim, Form gibi mecmuacıklarla bütün muhalefet matbuatını saf fikirle çürütücü, muazzam bir içtimai ve edebi, ideoloji, bina edici kaalara ve yüreklere nüfuz edici bir mecmua kuracağıma emin olunabilir.
__________________



Tüm katılımcı arkadaşların okumasını rica ediyorum... Lütfen Tıklayınız..
* * *
  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz ReaL'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 01.06.2014, 15:36   #8
Çevrimdışı
Canan
Çiçekci kız

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Nazım Hikmet'in Necip Fazıl'a Mektubu

Bunlar gibileri, sadece günümüzde var zannederdim yanılmışım .

Hiç ummadığım ünlü yazarların şu düşmüş oldukları duruma bakın.
Gururları yerlerde.
Şaşırdım...
__________________
  Alıntı ile Cevapla
Canan'in Mesajına Teşekkür Etti
Eski 01.06.2014, 22:59   #9
Çevrimdışı
ReaL
Deniz Sevengillerden

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Nazım Hikmet'in Necip Fazıl'a Mektubu

Necip Fazıl'ın Kubilay Olayından Sonra Yazdığı Yazı
“...Gözüme görünen şeyi açıkça, kaidesiz, tertipsiz ve imansız söylüyorum. Eğer inkılâbı zayıf tutarsan, eğer inkılâbın yüreğini, hassasiyetini ve sinirlerini temsil etmezsen, bıçağın ters tarafı ile yirmi dakikada kesilen Kubilay’ın kafasında sana tevcih edilen akıbeti seyredebilirsin... Türkiye’nin nüfus kütüğündeki softa ve mürtecilerin yeşil kanını kurutacaksın; bu kadar...”

(Ankara Türkocağı’nda Kubilay’ı anma toplantısında yaptığı konuşmadan.”Hakimiyeti Milliye”, No: 3406, 5 Ocak 1931)

Günümüzde, Türkiye’nin nüfus kütüğündeki softa ve mürtecilerin dilinden düşürmediği Necip Fazıl'dan (Atatürk düşmanlığına payanda olmadığı döneminden) bir yazı.

__________________



Tüm katılımcı arkadaşların okumasını rica ediyorum... Lütfen Tıklayınız..
* * *
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
bilirim, fazıla, hikmetin, mektubu, nazım, necip, sevgili


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 09:31.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.