28.02.2018, 19:31 | #1 |
Çevrimdışı
|
Servet-i Fünun Edebiyatı ve Şairleri
“Düşünüyorum da, cihan hal-i tabilsinde, şekl-i aslisinde payidar kalsaydı; insanlar ormanlarda, hal-i bedeviyyette daha mesfidane yaşayacaklardı. Lakin değil. O tabii ormanlar, muazzam şehirlere tahavvül etmiş, insanlar hayat-ı tabiiyyelerini terk etmişler. ( … ) Bir vakitler sine-i tabiatta lakaydane, mesudane güzar eden hayatı insanlar bir tufan-ı kuyfid haline getirmişler; cemiyyet-i beşeriyye bu tfifanın emvac-ı pür-dehşeti arasında yuvadanarak geçiyor. Düşünüyorum da, medeniyet olmasaydı, saadet olacaktı. Belki haksızım; lakin bu tarz-ı hayat, bu cemiyet beni hayattan tentir ediyor.”
Servet-i Fünûn Dönemi’nde resim edebiyat ilişkisi bağlamında bahsedilmesi gereken bir başka özellik de tablo altı şiirlerdir. Tablo altı şiir beğenilen bir resmin altına (bu bir roman resmi veya bir tablo olabilir) o resimden alınan ilhamla yazılan şiirdir ki, dergi sayfalarında genellikle ilham alınan resmin hemen altına veya yanına yerleştirilerek yayımlanmıştır. Bunların bazısı manzum, bazısı da mensur şiir şeklindedir. Aslında bu tarz şiirlerin yazımı ve yayımlanması Servet-i Fünûn devrinden önce başlar. Bilinen ilk örnek olarak 1884’te Mir’at-ı Âlem Mecmuası’nın 4. sayısında yayımlanan Recâizâde Mahmud Ekrem’in Kelebek şiiri gösterilir. Ancak bu tarz şiirler Servet-i Fünün Dönemi’nde adeta bir moda haline gelir. O nedenle, söz konusu şiir tarzının yaygınlaşması Servet-i Fünûn Dönemi’ne rastlar. Servet-i Fünûn şairlerinin hemen hepsi tablo şiir yazmıştır; ancak Tevfik Fikret ve Ali Ekrem’inkiler daha çoktur. |
Redwine'in Mesajına Teşekkür Etti |
28.02.2018, 19:36 | #2 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Servet-i Fünun Edebiyatı ve Şairleri
Hayran Bir levh-i muhabbet bu ki fevkinde hayâlin: Ma’şûka.. o bir gonce-yi -nev-hande-yi zîbâ. Âşık ona hem-hâl; Cünbüş-geh-i sâfiyyeti âmâl-i visâlin ; Zevrakçe, o bir neşeli gehvâre-yi sevdâ, Bir lâne-yi cevvâl. Sevdâ… Bu ne hâlettir, İlâhî, ne sefâdır… Bir nazara-yı hayrân ile bir çehre-yi sâkin Karşımda dururken, Dersem n’ola ; eşcâr bile mest-i hevâdır, Bir hisse alırlar şu iki rûh-ı rakîkin Şevk u şegafından! Sis Sarmış yine âfâkını bir dûd-ı munannid, Bir zulmet-i beyzâ ki peyâpey mütezâyid. Tazyîkının altında silinmiş gibi eşbâh, Bir tozlu kesâfetten ibâret bütün elvâh; Bir tozlu ve heybetli kesâfet ki nazarlar Dikkatle nüfûz eyleyemez gavrine, korkar! Lâkin sana lâyık bu derin sürte-i muzlim, Lâyık bu tesettür sana, ey sahn-ı mezâlim! (Günümüz Türkçesi ile) Sarmış ufuklarını senin gene inatçı bir duman, beyaz bir karanlık ki, gittikçe artan ağırlığının altında herşey silinmiş gibi, bütün tablolar tozlu bir yoğunlukla örtülü; tozlu ve heybetli bir yoğunluk ki, bakanlar onun derinliğine iyice sokulamaz, korkar! Ama bu derin karanlık örtü sana çok layık; layık bu örtünüş sana, ey zulümler sahası!
Berg-i Hazân “Kıldın âvâre sevgilim beni sen Ben de şimdi misâl-i berg-i hazân Geçerim bir hevesle her yerden. Seni gördüm de ey perî, gönlüm Düştü bir âşıkâne ümmîde Tâ ebed kaldı serseri gönlüm Elhan-ı Şitâ Sen açarken çiçekler üstünde Ufacık bir çiçekli yelpâze, Nâ’şun üstünde şimdi ey mürde Başladı parça parça pervâze Karlar Ki semâdan düşer düşer ağlar Uçtunuz gittiniz siz ey kuşlar; Küçücük, ser-sefîd baykuşlar Gibi kar Sizi dallarda, lânelerde arar. Gittiniz, gittiniz siz ey mürgân, |
Redwine'in Mesajına Teşekkür Etti |
28.02.2018, 19:37 | #3 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Servet-i Fünun Edebiyatı ve Şairleri
Vassiyet Donukça bir fenerin nûr-ı sâye-dârında, Çadırların arasında zaman-ı râhatte, Nöbet değiştirilen bir ferahlı saatte, Ağaçlı bir tepenin kuytu bir kenarında, Buluştular, iki hem-şehri kahraman asker: Çemişkezekli Memiş’le bölükemini Ömer. -Gel arkadaş, bakalım, gel şu mektubu anlat: Güzelsin Güzelsin cenentin en rûh-perver nev-nîhâlinden, Güzelsin mâhın en sevdâlı, en parlak cemâlinden, Güzelsin, ben bütün hûbâna küsmüşken seni sevdim…
|
Redwine'in Mesajına Teşekkür Etti |
28.02.2018, 22:20 | #4 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Servet-i Fünun Edebiyatı ve Şairleri
Güzel paylaşımdı Redwine ellerine sağlık teşekkürler. |
11.04.2020, 12:24 | #5 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Servet-i Fünun Edebiyatı ve Şairleri
Servet-i Fünun (Edebiyat-ı Cedide): Recaizade Mahmut Ekrem'in önderliğinde Servet-i Funun Dergisi etrafında toplanan bazı gençler Tevfik Fikret'in derginin başına getirilmesiyle edebi bir topluluk özelliği kazanır. Sonraları Cenap Şahabettin, Mehmet Rauf, Hüseyin Cahit Yalçın, Celal Sahir Erozan, Ali Ekrem Bolayır, Halit Ziya Uşaklıgil'in katılımıyla genişler. Devlet yönetiminin baskıcılığını bahane ederek toplumsal konulara eğilmediler. Fransız edebiyatından etkilendiler. Aruz başarıyla ölçüsü kullanılmıştır.(Sadece Tevfik Fikret "Şermin" adlı eserini hece ölçüsüyle yazmıştır.) Hep uzak ülkelere gitme hayaliyle yaşadılar. Sanat, sanat içindir ilkesine bağlı kaldılar. Nazım (şiir) nesre (düz yazı) yaklaştırılmıştır. Konu bütünlüğüne önem verilmiştir.(bkz. Mensur Şiir ) Batı'dan sone ve terza-rima gibi yeni nazım şekilleri alınmıştır. Roman dalında Halit Ziya oldukça başarılı eserler vermiştir. Şiirde parnasizm ve sembolizmden etkilenmişlerdir.
|
Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz |
Etiketler |
edebiyatı, fünun, serveti, şairleri |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|
Önemli Uyarı | |
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz. |