25.05.2014, 14:58 | #1 |
Çevrimdışı
|
Atatürk’e İzmir’de Suikast Girişimi ve Yargılama Sonuçları
Atatürk’e İzmir’de Suikast Girişimi ve Yargılama Sonuçları İzmir Suikastı, Türkiye Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa'ya 14 Haziran 1926 tarihinde, İzmir'de yapılması planlanan suikast girişimi. Suikast, aralarında eski bakanlar, milletvekilleri ve valiler de bulunan bir grup kesim tarafından planlanmış; ancak hayata geçirilmeden engellenmiştir.
İzmir Suikastını Ortaya Çıkartan "Giritli" Şevki'nin Yazmış Olduğu 15 Haziran 1926 Tarihli İhbar Mektubu
Osmanlı İmparatorluğu'nun mağlubiyetle ayrıldığı I. Dünya Savaşı'nın ardından, 1918 Kasım'ında düzenlediği kongreyle kendini fesheden İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin üyeleri birkaç gruba bölünmüştü. Bir grup padişahla iş birliğine başlamış, cemiyetin liderlerinden oluşan grup yurt dışına kaçmış, üçüncü grup ise Kurtuluş Savaşı kadrosuna katılmıştı. Son grup da kendi içinde, millî bir devlet kurmaya tamamen taraftar olanlar ve millî hareketin zaferinden sonra eski sistemin yeniden kurulmasını isteyenler olarak ikiye ayrılmaktaydı.1922'nin Ocak ayında İstanbul'da "Kara" Kemal Bey tarafından, İttihat ve Terakki Cemiyetinin yeniden kurulması için çalışmalar yürütülmeye başlandı. 29 Kasım 1922'de İstanbul'da, "Kara" Kemal Bey'in başkanlığında eski cemiyet üyelerinin katılımıyla gizli bir toplantı gerçekleştirildi.Mustafa Kemal Paşa tarafından, cemiyetin yeniden kurulma faaliyetlerinin önüne geçilmesi amacıyla İstanbul'a gönderilen "Kılıç" Ali Bey ve Ali İhsan Bey'in "Kara" Kemal Bey ile yaptığı görüşmeler sonrasında da bu gizli faaliyetlere son verilmedi. 1923 seçimleri öncesinde bir makale yayınlayan İttihat ve Terakki Cemiyetine mensup gazeteci ve eski İstanbul milletvekili Hüseyin Cahit Bey, İttihat ve Terakki Cemiyetinin bu seçimlere katılmayacağını yazmıştı. Feshedilmiş bir parti adına yazılar yayınlayan Hüseyin Cahit Bey, 7 Mayıs 1925 tarihinde Çorum'da müebbet sürgün cezasına çarptırılmış, gazetesi Tanin ise 16 Nisan 1925'te kapatılmıştı. Mustafa Kemal Paşa, Bursa Ziyareti Sırasında Bindiği Gülcemal Vapuruyla Mudanya Açıklarında, 5 Haziran 1926
Mustafa Kemal Paşa, Balıkesir'de bulunduğu sırada İzmir Valisi Kâzım Bey'in, kendisine karşı İzmir'de suikast düzenleneceği bilgisini içeren telgrafını aldı. Bu telgrafta bahsi geçen suikast planını ortaya çıkaran mektup, planda görev alan isimlerden biri olan "Giritli" Şevki adlı bir motorcu tarafından yazılmıştı. Telgraf üzerine 15 Haziran gecesini Balıkesir'de geçirmesinin ardından Mustafa Kemal Paşa, yarım kalan gezisine devam etmek ve yaşananlar hakkında daha detaylı bilgiye sahip olmak için 16 Haziran günü İzmir'e geldi. Diğer taraftan 14 Haziran günü Başbakan İsmet Paşa da, İzmir'den aldığı telgraflarla suikast olayını öğrenmişti. İsmet Paşa'nın İstiklâl Mahkemesi savcı ve yargıçlarına kendisine gelen telgrafları göstermesinin ardından ilk iş olarak kapatılmış olan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası milletvekillerinin tümünün tutuklanmasına, evlerinin aranmasına ve bulunan belgelerin İzmir'e gönderilmesine karar verildi. İstiklâl Mahkemesi heyeti ise İzmir'e hareket etti ve 17 Haziran günü İzmir'e vardı.
|
3 Üyemiz ReaL'in Mesajına Teşekkür Etti. |
25.05.2014, 15:05 | #2 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Atatürk’e İzmir’de Suikast Girişimi ve Yargılama Sonuçları
Duruşmalar 26 Haziran günü, Elhamra Sineması salonunda başladı. İstiklâl Mahkemesi heyetinin başkanlığını Afyonkarahisar milletvekili "Kel" Ali yaparken, üyeliklerini Gaziantep milletvekili "Kılıç" Ali ve Aydın milletvekili Reşit Bey, yedek üyeliğini Rize milletvekili "Laz" Ali, savcılığını ise Denizli milletvekili Necip Ali Bey yapmaktaydı.Mahkeme üyelerinin dördünün adının Ali olması sebebiyle mahkeme, "Aliler Mahkemesi" olarak da adlandırılmıştı. Zanlılar, doğrudan suikastta görev alanlar, suikastı hazırlayıp kışkırtanlar, suikasta doğrudan katılmayan ancak Türk inkılabına ve Mustafa Kemal Paşa'ya karşı olan eski İttihatçılar ve kapatılan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası üyeleri ve paşalar olmak üzere dört gruba ayrılarak yargılandı.
21 Haziran 1926 günkü Vakit gazetesinde yayınlanan ve suikastın yapılacağı noktayı gösteren kroki. Günümüzde bu nokta 853. sokak ile Anafartalar caddesinin kesiştiği noktadır.
İddianamenin okunmasının ardından ilk sorgulama Ziya Hurşit Bey'e yapıldı. Suikastı eski Ankara valisi Abdülkadir Bey ile planladıklarını, paraları olmadığından kendilerine destek sağlamak için İzmit Milletvekili Ahmet Şükrü Bey ile görüştüklerini, daha önce Ankara ve Bursa'da da suikast planladılarsa da gerçekleştiremediklerini belirterek suikast için yapılan tüm hazırlıkları anlatan Ziya Hurşit Bey'in ifadeleri; daha sonra sorgulanan "Laz" İsmail, "Gürcü" Yusuf ve "Çopur" Hilmi'ninkilerle paralellik göstermekteydi."Çopur" Hilmi'den sonra sorgulanan "Sarı Efe" Edip Bey, suikasttan bir gün önce İstanbul'a gidiş sebebini durumu Celâl Bey'e bildirecek olması olarak açıklamış; suikast için kendisini Ahmet Şükrü Bey'in kışkırttığını ve gerekli olan paraları kendisine onun verdiğini söylemişti. Sonradan sorgulanan Miralay Rasim Bey ile Abidin Bey ise, suikastla olan ilişkilerini reddetti.Bu sorgulamalarla birlikte suikastta birinci derecede suçlu olanların sorgusu tamamlanmış oldu.
|
ReaL'in Mesajına Teşekkür Etti |
25.05.2014, 15:09 | #3 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Atatürk’e İzmir’de Suikast Girişimi ve Yargılama Sonuçları
Yapılan sorgulamaların ve hazırlanan iddianamenin ardından sanıklar, savunmalarını yapmaları üzere 12 Haziran günü mahkeme salonuna getirildi. İlk olarak savunmasını yapan Ziya Hurşit Bey suikast yapmayı planladığını ve bu planı uygulamaya koyduğunu kabul ederken, anayasayı değiştirmek ve hükümeti devirmek suçlamalarını kabul etmeyerek Türk Ceza Kanunu'nun 46. maddesine göre sürgün cezasına çarptırılması gerektiğini söyledi. Suikast teşebbüsüne katıldığını belirtse de suçluluğunu reddeden "Sarı Efe" Edip Bey, İstanbul'a gelip Celâl Bey'i suikast planından haberdar edeceğini söyledi ve kendisine ceza verilirken bu durumun göz önünde bulundurulmasını istedi. "Gürcü" Yusuf ile "Laz" İsmail, kendilerinin cahil olduklarını ve aldatıldıklarını ileri sürerek affedilmelerini istedi. "Çopur" Hilmi, suikast teşebbüsünü önce vatan hizmeti sandığını, bu duruma alet edilecek bir adam olmadığını ve planı haber vermeye karar verse de "Giritli" Şevki'nin kendisinden önce davrandığını belirterek cezasının hafifletilmesini istedi.
İzmir yargılamaları 13 Temmuz 1926'da son buldu. Yargılanan 49 kişiden; suikast hazırlıklarına doğrudan karışan ve bu planlardan haberi olup da resmî makamlara ihbarda bulunmayan on beş kişinin idamına, bir kişinin 10 yıl kalebentlik cezasına çarptırılmasına ve cezası Konya'da sürgüne çevrilmesine, dokuz kişinin duruşma dışı tutulup, yargılamalarının Ankara'da görülecek "İttihatçılar davası" ile birleştirilmesine ve geri kalan yirmi dört kişinin beraatına karar verildi. Ancak mahkemeye katılmayan ve hakkında gıyaben idam kararı çıkanlardan Abdülkadir Bey Bulgaristan'a kaçmak üzereyken yakalanarak, daha sonra Ankara'da yargılanması kararlaştırıldı. Milliyet Gazetesinin 14 Temmuz 1926 Tarihli Sayısının İlk Sayfasında Yer Alan İzmir Yargılamalarının Sonuçlarıyla İlgili Haber
İdam Cezası İnfaz Edilen "Laz" İsmail Asılarak idam edilen "Gürcü" Yusuf. Asılmadan önceki son sözleri "Yazık değil mi bana!... Niçin böyle yapıyorsunuz?..., Kırk lira kadar param var. Size veriyorum. Batum'daki çocuklarıma gönderin. Okuyorlar, fakirler... İşlerine yarar." Olmuştur
|
ReaL'in Mesajına Teşekkür Etti |
25.05.2014, 15:54 | #4 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Atatürk’e İzmir’de Suikast Girişimi ve Yargılama Sonuçları
İkinci davayı görmek üzere 16 Temmuz'da İzmir'den yola çıkan İstikâl Mahkemesi heyeti, ertesi gün Ankara'ya vardı. 21 Haziran günü başlayan sanıkların ilk hazırlık soruşturmaları 31 Temmuz'da tamamlanmış, 28 Temmuz günü Denizli'den Ankara'ya gelmek için yola çıktığını belirten savcı Necip Ali Bey'in iddianamesi ise 31 Temmuz günü tamamlanmıştı. Ankara’da yargılanmalarına karar verilen eski İttihatçıların yargılaması eski Meclis Encümenler Binası'nda, 2 Ağustos'ta başladı. İddianameye göre suikast kin ve nefret dışında hükümeti devirip iktidarı ele geçirmek amacıyla gizli bir komite tarafından da desteklenmiş, söz konusu gizli komite üyelerini bazı Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası mensupları ile İttihat ve Terakki Cemiyetinin eski yöneticilerinin bir kısmı oluşturmuş ve komitenin başkanlığını ise "Kara" Kemal Bey yürütmüştü.
Sorgulamalar Talât Bey ile başladı. Talât Bey, İttihat ve Terakki Cemiyeti üyesi olduğunu; ancak cemiyetin hükümet ve iktisadî konulardaki çalışmalarına karışmadığını söyledi. Daha sonra sırasıyla İttihat ve Terakki genel sekreteri Mithat Şükrü Bey, polis müdürü Azmi Bey, eski hariciye nazırı Ahmet Nesimi Bey, Doktor Hüseyinzâde Ali Bey, Eyüp Sabri Bey, Doktor Rasuhi Bey ve Hamdi Baba sorguya çekildi.
Sanıkların savunmaları 25 Ağustos günü yapıldı. Birçok sanık, sorgulamalar sırasında söylediklerinden farklı bir savunma yapmadı. Yurt dışında olduğundan sorgulaması ve savunması yapılamayan Rauf Bey, 12 Ekim'de Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na gönderdiği mektupta, milletvekili olması sebebiyle dokunulmazlığı kaldırılmadıkça kendisi hakkında yargılama yapılamayacağını ve yurt dışında olduğundan suikastla ilgisi olmadığını belirtmişti.
26 Ağustos günü okunan mahkemenin kararına göre Kurtuluş Savaşı sonrasında iktidarı ele geçirme çabasında olan Cavid Bey'in evinde, Lozan Barış Konferansı sırasında yapılan toplantılardaki amaç, eski İttihat ve Terakki Cemiyeti üyelerinin milletvekili olarak meclise girmesi, bunun gerçekleşmemesi durumunda eski cemiyeti yeniden kurmaktı. Bunların başarısızlıkla sonuçlanması durumunda ise Rauf Bey'in de aracılığıyla Halk Fırkası'nın bölünmesi için girişimde bulunulacak ve Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nın kurulması için uygun zemin oluşturularak iktidar ele geçirilecekti. Karardan dört idam, altı sürgün, iki hapis cezası çıkarken diğer sanıkların beraatine karar verildi. İdama mahkûm edilen dört kişinin cezası 26 Ağustos'u 27 Ağustos'a bağlayan gece, Cebeci'deki Umumi Hapishane önünde infaz edildi. İdam edilenler, hapishanenin avlusuna defnedildiler Ankara'da yapılan duruşmalarda tutuklu bulunanlar ve haklarında alınan kararlar aşağıdaki gibidir:
Duruşmalar sonucunda Rüştü Paşa dışındaki tüm paşalar beraat etmişti. Bu paşalar tekrar orduya dönmedi ve 27 Ocak 1927 yılında emekliye sevk edildikleri kendilerine bildirildi. On yıllık sürgün cezasına çarptırılan; ancak karar sırasında yurt dışında olan ve ülkeye 5 Temmuz 1935'te dönen Rauf Bey'in bu cezası, 22 Ekim 1939 tarihinde Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Vekili ve Başbakan Refik Saydam'ın imzasıyla yayınlanan bildiriyle kendisine yüklenen eylem ortadan kaldırılarak aklanarak Kastamonu milletvekili oldu. 23 Temmuz 1943 tarihinde Askerî Yargıtay'a yaptığı başvuru sonrasında, İzmir Suikastı davası evraklarının da incelenmesi suretiyle yargılanması gerçekleştirildi ve eski hizmetlerinden ötürü kendisine emekli maaşı da bağlanarak dava ile kendisinin ilişiği tamamen kesilmiş oldu.
1969 yılında Kemal Tahir tarafından yazılan Kurt Kanunu isimli romanda, suikast girişiminin arka planı, İttihat ve Terakki Cemiyeti üyelerinin gözünden anlatılmaktadır. Üç bölümden oluşan kitabın bu bölümleri, sırasıyla Abdülkadir Bey (kitapta Abdülkerim Bey olarak geçer), "Kara" Kemal Bey ve "Kara" Kemal Bey'in çocukluk arkadaşı Emin Bey tarafından anlatılmaktadır. Roman 1992 yılında aynı adla sinemaya, 2012 yılında ise yine aynı adla televizyon dizisi olarak uyarlandı.
__________________
|
3 Üyemiz ReaL'in Mesajına Teşekkür Etti. |
25.05.2014, 18:06 | #5 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Atatürk’e İzmir’de Suikast Girişimi ve Yargılama Sonuçları
ANILARLA ATATÜRK
İZMİR SUİKASTİ. İzmir'de hazırlanan o alçakça suikastın sonuçsuz kalmasından sonra bir gün bize şu olayı anlatmıştı: - "Ziya Hurşit'in beni öldürmeye memur ettiği iki zavallı vardı. Sorguları yapıldıktan sonra bunların birisini yanıma çağırdım. Odada kimse yoktu. Kendisine sordum: - Sen Mustafa Kemal'i öldürecekmişsin, öyle mi? - Evet, dedi. Ben yine sordum: - Mustafa Kemal ne yapmıştı ki onu öldürecektin? - Fena bir adammış o. Memlekete çok fenalık yapmış. Sonra bize onu öldürmek için para da vereceklerdi. - Sen Mustafa Kemal'i tanıyor musun? - Hayır. - O halde tanımadığın bir adamı nasıl öldürecektin? - Geçerken işaret edecekler, Mustafa Kemal işte budur, diyeceklerdi. Biz de öldürecektik. O zaman cebimdeki tabancayı çıkararak kendisine uzattım: - Mustafa Kemal benim, haydi al eline tabancayı, öldür, dedim. Herif benden bu karşılığı alınca yıldırımla vurulmuş gibi oldu. Bir süre şaşkın şaşkın yüzüme baktıktan sonra diz üstü kapanarak hüngür hüngür ağlamaya başladı. Kaynak: Yücel Dergisi, 1948 "Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır." Mustafa Kemal ATATÜRK |
3 Üyemiz Mihri Sultan'in Mesajına Teşekkür Etti. |
Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz |
Etiketler |
atatürk’e, girişimi, izmir’de, sonuçları, suikast, yargılama, İzmir’de |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|
Önemli Uyarı | |
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz. |