Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Türk ve Dünya Tarihi > Türk Tarihi


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 02.09.2010, 16:45   #1
Çevrimdışı
LoDoS
Uzman Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Sedef Sanatı

Sedef Kakma Sanatı
Sedefkârlık



Sedef;


Midye ve istiridye gibi deniz hayvanlarının kabuğundan elde edilen sedefcilikte kullanılan pırıltılı gökkuşağı renklerini yansıtan değişik renklerde sert taşçıl deniz kabuğu.
Sedef, sıcak denizlerin akıntılı sularında Tuz, kireç ve fosfordan oluşan kalker bir maddedir.

Sedefin aslı, bilindiği gibi deniz yumuşakçalarının kabuklarıdır. Taşıdığı renge göre beyaz, arusek, çöp sedef gibi isimler alır.

Çok çeşidi bulunmasına karşılık sedefçilikde yalnızca belirli özelliklere sahip olan sedefler kullanılmıştır.

Sedefin bir sanat eserinde ya da süsleme olarak kullanılabilmesi için işlenebilir kalınlıkta olması, gökkuşağının renklerini yansıtması renklerin göz zevkine uyması gerekmektedir.

Sedefkâr;

Sedef üzerinde çalışan, sedef kullanarak eşya yapan, sedef işleyen kimse.
Sedefçi ile Sedefkâr arasındaki fark;

Sedefkârlar, ince marangozluk işleri yapan kişilerdi. Bunlar sedef, fildişi, kemik ve benzeri maddeleri ustaca kullanarak çeşitli eşyalar yaparlardı. Sedefçiler ise yalnızca sedefi işleyen kişilerdi. Yani sedefçiler zanaatçı, sedefkârlar ise sanatçı idi. Osmanlı Devletinde mimarlar ilk önce sedefkârlık eğitimi görür, sonra mimar olurlardı. Mimar Sinan ile mimar Mehmet Ağa da bu öğrenimi alıp mimar olan ünlü kişilerdi.


Tarihi Bilgi


Yazılı kaynaklara baktığımızda, 15.y.y' da Topkapı Sarayı Müzesi'nde birçok sedefli eşya görmekteyiz.
Müzenin 1505 tarihli hazine defterinde sedefli eşyaların varlığı bildirilmektedir.

Hatta Raht Hazinesine ait defterlerde sedefli eğer takımlarının kayıtlarına rastlamaktayız , fakat bu takımların üzülerek günümüze ulaşamadığını söylemeliyiz.


16.y.y. ; Yavuz Sultan Selim'in türbe kapısı, Üsküdar'daki Mihrimah Sultan Cami kapı ve pencere kanatları, Süleymaniye Cami kapı ve pencere kanatları,3. Murat'ın yatak odası kapı kanatları.
Bu dönemde sarayda sedefkârların bir atölyesinin bulunduğunu ve sedefkârların burada geometri dersi okudukları da kaynaklarda yer almaktadır.


Bu yüzyılda saray atölyesinden Mehmet Usta, Dalgıç Ahmet ve Mimar Mehmet Ağa yetişmiştir.


17.y.y ; sedef sanatında değişik bir tarz ortaya çıkmıştır, geometrik şekiller yerini bitkisel motiflere bırakmış.
Bu dönem eserleri, Sultan Ahmet Cami Revan ve Bağdat köşkleri, Valide Sultan Dairesi, Yeni Valide Cami, en güzel örneklerdir, 1. Ahmet'in tahtı, 4. Mehmet'e ait saltanat kayığı, güzel örneklerdendir.

Evliya Çelebi, 4. Murat döneminde sedefkârların 100 dükkân 500 kişi, pirlerinin ise Şuayb-Hindi olduğunu yazar.

Sedef, renklerinin albenisi, işlenebilme özelliği ve gökkuşağının tüm renklerini yansıtmasıyla ilgi çekmiş, Sümerlerden beri çeşitli amaçlarla kullanılmıştır.

Sedefçilik doruk noktasına Osmanlı döneminde ulaşmış, en özgün örnekleri bu dönemde verilmiştir.


Edirne'deki 2. Beyazıt Cami kapı kanatları, bir rivayete göre Fatih Sultan Mehmet'in som sedeften yapılan tabutu, 3. Murat'ın Ayasofya'daki türbesinin kapı kanatları, Sultan Ahmet Camii'nin pencere ve cümle kapılarının kanatları, Balıkesir'deki Zağanospaşa Camii'nin kapı kanatları, mimari yapılarda kullanılan sedef işçiliğinin en görkemli örneklerini oluşturmaktadır.


19.y.y ve 20.y.y ; Avrupa barok ve rokoko tarzı mimariyi etkilemiş ahşap daha az kullanılmaya başlanmış, sedef işlemeli eserler azalmıştır.

Bu dönem eserleri II. Mahmut tuğralı çekmece, II. Abdülhamit'e gönderilen hediyelerdir.
20.y.y'ın ilk yarısına kadar devam eden sedef sanatı, bu dönemin en ünlü ismi Vasıf Ustanın 1940 da ölümüyle son bulmuş.

Küçükyalı'lı İsmail Usta ve Nerses Ustanın ölümüyle de bu dönemin son sedefkarları tarih sayfalarındaki yerini almıştır..

Vasıf Usta ; Cumhuriyet Döneminin ilk yıllarında yüzen bir sergi haline getirilen Karadeniz gemisi ile çıktığı Avrupa gezisi sırasında, bu vapurun bir kamarası, Atatürk tarafından kendisine, atölye olarak tahsis edilmiş.

Ve bu yolculuk sırasında yaptığı çalışmalarda, çekmeceler, levhalar, çeşitli müzik aletleri yapmıştır.

Vapurun geziye çıkmadan önce Atatürk tarafından da ziyaret edilmesi Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında sedef sanatı için önemlidir ve ilginçtir.

Yaşamının son yıllarında Güzel Sanatlar Akademisinde görev yapmış, o dönemde yaptığı sedefli kapı yüzyılın son sedefçilik örneği olarak Topkapı Sarayı Hırka-i Saadet Dairesine konmuştur.

Günümüzde ise özel tercih ve çabalarla bazı sanatçılar tarafından sayılı çalışmalar devam etmekde.

Salih Balakbabalar ve Zeki Kuşçuoğlu gibi hocalarımız tarafından akademik olarak da yaşatılmakta ve gelecek nesillere taşınmasında çaba ve gayretlerin son bulmadığını ispatı olmaktadır.

Sedef işçiliğinde sedefle beraber birçok malzemede kullanılırdı.


Bu malzemelerin başında ağaçlar gelirdi, kakma yönteminde oyulmaya elverişli ceviz, yapıştırma tekniğinde ise hava değişiminden pek fazla etkilenmeyen ıhlamur ağacı kullanılırdı.

Maun, abanoz, pelesenk yine tercihler arasındaydı.

İnce çıta ve kaplamaların çeşitli renklerde boyanmasından oluşan filetolar, bağa, fildişi ve kemikler de sedef işçiliğinin diğer malzemelerini oluştururdu.

Sedefe şekil verirken kullanılan kıl testere, 1560 yılında saat zembereğinden eğe ile hazırlanan ince kıl testereler kullanılmasıyla ilk temellerini attı.

Kıl testere bu sanatın en önemli aleti ve ustalık göstergesi oldu.





Sedef Sanatından Kullanılan 3 Teknik
Gömme;

Gömme tekniğinde önce sedeflenecek işin iskeleti hazırlanırdı.

Bu iskelet için genellikle ceviz, abanoz ve meşe ağaçları seçilirdi. Kâğıt üzerine çizilen desen, ağaç üzerine aktarılması için tutkal yapıştırılır, koyu zemine çelik, açık zemine ise kurşun kalemle çizilirdi.

Sonra sedeflerin yerleri tespit edilir, bu yerler iki ya da üç m.m derinliğinde oyulurdu.

Oyulan yere göre kesilen sedef sıcak tutkalla yapıştırılırdı. En iyi yapıştırıcı madde, istiridye kabuklarını iyice döverek ince bir toz haline getirdikten sonra bir tülbentten geçirip bu tozu yumurta akıyla macun haline getirerek elde edilirdi.


Usta sanatçılar bu tür yapıştırıcı kullanırdı.

Yapıştırmadan sonra kaba tesviye, tüm gömme işlemi tamamlandıktan sonra ise ince tesviye yapılırdı.

Kaplama;

Kaplama tekniğinde masif ağacın üzeri kaplanır sonra bu kaplama üzerine süsleme uygulanırdı.
Sedefin konacağı yerler ise boşaltılırdı.

Bu tarzın en zor yanı ham süsleme malzemesinin inceltilmesi ve kaplama kalınlığına indirilmesiydi.

Çoğunlukla aynalar ve çekmeceler bu teknikle yapılırdı.

Macunlama;

Macunlama tekniğinde işlenmeyecek kadar küçük sedefler belirli bir zemine yerleştirilir.

Aralarında ki boşluklar ağaç tozu ve tutkal karıştırılarak yapılmış macunla doldurulurdu.

Bundan sonra, önce sedefler görülünceye dek takozlu zımparayla kaba ve ince tesviye, ardından da cilalama işlemi yapılırdı.

Sedef eşyalar yapıldıkları yöreye, yapım tekniğindeki kimi ayrıntıya ve motiflerine göre farklılıklar gösterir,
Eser-i İstanbul, Şam işi, Viyana işi ve Kudüs işi olarak isimlendirilirdi.
Bunlardan ilk ikisi tamamen Osmanlı karakteri taşırlar; gömme veya kaplama tekniğiyle hazırlanan "İstanbul işi" eserlerde; fildişi, bağa (kaplumbağa inceltilmişi) ve kemik gibi yardımcı unsurlar kullanılır. Bağanın altına 'altın varak" yapıştırılır.

Sedef ve diğer malzemenin daha ziyade geometrik biçimlerde kullanıldığı bir işçilik şeklidir.






Kaynak;Osmanlı Esnafı; Burçak Evren sayfa: 121
__________________
  Alıntı ile Cevapla
9 Üyemiz LoDoS'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 02.09.2010, 17:08   #2
Çevrimdışı
Smyrna
Okunuşu: Simirna

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Sedef Sanatı

Bu sene İzmir Fuarı'nın onur konuğu; Gaziantep...

Çok büyük bir alanda şehrin tanıtmı yapılmakta ve bu sedef kakmalı ürünlerden çok fazla var. Ve hepside birbirinden güzel.

Konu için çok teşekkürler Lodos'cum...

























Bu sefer yardım istemedin çok alındım.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
4 Üyemiz Smyrna'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 02.09.2010, 17:32   #3
Çevrimdışı
Esmeralda
« Gamlı Baykuş »

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Sedef Sanatı

Kaptırdığım küçük sedef kutumu geri istiyorum.Kural işte... Verilen mal geri alınmaz.
__________________
Tanrım, Bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için CESARET,

Değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmek için SABIR,

İkisi arasındaki farkı bilmek için AKIL ver…....
  Alıntı ile Cevapla
Esmeralda'in Mesajına Teşekkür Etti
Eski 02.09.2010, 22:01   #4
Çevrimdışı
**EMEL**
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Sedef Sanatı

Eline emeğine sağlık çok cici bir konu olmuş



Alıntı:
Orjinal Mesaj Sahibi smyrna Mesajı göster

Bu sefer yardım istemedin çok alındım.

istememişde ne olmuş müziği çalmıyor

müziği kim hallediyordu sahi
__________________
Hayat dediğiniz 1 çay
İnsan ise sadece 1 şeker
Karıştırdıkça hayattan tat aldığını sanırsın
Oysaki;
Hayatın seni erittiğini çay bitince anlarsın..




  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz **EMEL**'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 12.06.2015, 00:32   #5
Çevrimdışı
Suzim
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Sedef Kakma Sanatı - Sedefkarlık

Sedef Kakma Sanatı - Sedefkarlık





Sedef kakma













Sedef kakma, ayrıca sedefçilik ya da sedef işleme olarak bilinen teknikte sedef, ahşap üzerine açılan çukur veya oymalara yerleştirilir ve tahtaya temas eden yüzeyden düşmelerini önleyecek yapıştırıcılar sürülür ya da sedeflerin etrafı madeni tellerle çevrilir. Sedef kakmacılık işine sedefkâri, sedef kakma yapan ustaya sedefkâr denilmektedir. Bağa, fildişi, kemik, çeşitli filetolar ve altın, gümüş gibi kıymetli madenler de sedefkârlıkta kullanılan malzemelerdir.
İlk çağın en eski uygarlıklarında görülmekle birlikte, sedefin eşyada süs ögesi olarak
uygulanışı çok sonradır. Her ne kadar bazı kaynaklar Sümer sanatında sedefin traş edilerek ahşaba uygulandığını, Uzak Doğu ve Güney Asya’da Hint Sanatında sedef süslemelere rastlansa da, sedefin en yaygın ve en gelişmiş şekliyle Türk-Osmanlı Sanatında görüldüğü bilinmektedir.



Sedef

Ana madde: Sedef

















Sedef





Bazı deniz hayvanlarının kabuğunda bulunan ve sedefçilikte kullanılan sert, beyaz ve gökkuşağı pırıltılı, fosforik özelliği olan maddeye sedef, bu maddeyi işleyen kişiye de sedefkâr (sedefçi) denilmektedir. Beyaz, arusek, çöp, taş sedef olmak üzere çeşitlere ayrılmaktadır. Uzun ömürlü bu kabuklar, sedefler, milyonlarca yıllık fosiller halinde karalarda da görülmektedir. Sıcak denizlerde yetişen çok iri yumuşakçaların kabukları, zengin sedef kaynaklarıdır.


Kakmacılık

Ana madde: Kakmacılık












Oyulabilecek nitelikteki her hangi bir malzeme üzerine, istenilen şekillerde oyularak açılan yuvalara, diğer bir maddeden oyulan şeklin aynısından kesilmiş parçaların kakarak yerleştirilmesi işi kakmacılık olarak adlandırılır. Oyulabilecek nitelikte olan malzeme; taş, tahta, mermer ve işlenmeye müsait bazı madenlerdir. Taşın, tahtanın veya madenin bazı kısımlarını oyarak bu oyulan kısımlara daha kıymetli başka bir madenden veya maddeden oyulan şekle göre kesilmiş parçaların gömülmesi suretiyle kakma işi gerçekleştirilir. Bu işler tezyinat için yapılmaktadır. Örneğin, adi bir taş oyulup mermer veya daha kıymetli bir madenden kesilmiş parçaları gömmek, abanoz üstüne sedef parçaları gömmek, ceviz tahtası üzerine fildişi veya kemik parçalarını desenli olarak keserek gömmek suretiyle yapılmış kakma işlerine pek çok yerde rastlanmaktadır.



Tarihçe









Hammaddesinin sıcak denizlerden sağlanması dolayısıyla sedefkârlığın Doğu'da başladığı tahmin edilmektedir. Sümer mezarlarında rastlanan ilk sedef işçiliği örnekleri de bu iddiayı güçlendirmektedir. Çin, Hindistan, Siyam gibi Uzak Doğu'nun "sanatı ve sanatkârı bol" ülkelerinde doğan sedefkârlık, Orta Asya Türkleriyle beraber Anadolu'ya gelmiştir. Çabuk kırılabilen bir malzeme oluşu ve genellikle ahşap üzerine uygulanması nedeniyle günümüze çok fazla örneği kalamamıştır. Orta Asya Türkleri arasında sedef kullanımını belgeleyen hiçbir kanıt olmamasına rağmen, bu nesnelerin varlığına Marco Polo ve çeşitli Bizans elçileri anılarında söz edilmektedir. Buna ek olarak Kazan Tatarlarının sedef kaligrafik yazıtlar yaptığı bilinmektedir.





Sedefkâri malzemeleri




Kakma tekniği ile yapılan sedef işçiliğinde kullanılan ağaç genellikle cevizdir. Renkler kızıl ve siyah olup kullanılan motiflerde çeşitli geometrik desenler bir arada görülür. Bağa, fildişi, kemik, çeşitli filetolar ve altın, gümüş gibi kıymetli madenler sedefkârlıkta kullanılan sedef dışındaki diğer malzemelerdir. Bunların hepsine birden bezeme veya süsleme malzemeleri denilmektedir.

“Bağa”büyük deniz kaplumbağaların sırtından çıkarılan, tırnaksı bir maddedir. Isıyla yumuşatılarak şekillendirilebilen açık ve koyu sarı, kahve, kızıl kahverengi, menevişli estetik bir malzemedir. Genelde alt kısmına altın varak yapıştırılarak kullanılır.“Fildişi”sert ve dokulu bir malzemedir.“Fileto”Üst üste yapıştırılan ahşap ve ona uygun malzemelerin yanlamasına kesilmesiyle elde edilen bir süsleme unsurudur. ;“Altın” ve “gümüş”:Altın ve gümüş özellikle günümüzde takı çalışmalarında kullanılmaktadır.“Ahşap malzemeler”Ahşap olarak, bu süsleme malzemelerini iyi gösterecek koyu renkli abanoz, pelesenk, ceviz ve maun gibi ağaç türleri tercih edilir.
__________________
''Türkiye, Atatürk'ü Allah'a borçlusun, geriye kalan her şeyi de Atatürk'e...''
  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz Suzim'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 12.06.2015, 00:34   #6
Çevrimdışı
Suzim
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Sedef Kakma Sanatı - Sedefkarlık

Yapılışı

Sedef işçiliği, genellikle ‘oyma’ ve ‘kakma’ usulleriyle yapılmaktadır. Önce, yüzeye, işlenecek motif çizilir. Keski adı verilen çelik uç ile, bu motifin çevresi keskilenerek açılan kanala tel yatırılır ve çekiç kullanılarak küçük darbelerle tel yüzeye gömülür. Telin zaman içinde kalkmamasını önlemek için, su ile iyice sıvılaştırılmış beyaz tutkal işlenmiş tel üzerine sürülür.


Aynı keski ile, çizilen motifin içi oyulur ve bu içi oyulmuş motifin şekline uygun olarak, sedef , iki parmak arasında (baş parmak ve işaret parmağı) sıkıca kavranarak, zımpara taşında şekillendirilir ve motifin içine, beyaz tutkal ve ağaç tozundan yapılmış macun ile yapıştırılır. Motif içine yerleştirilecek sedefin, yerine düzgün oturması ve sonradan yapılacak tesfiyenin, sedefin parlak canlı kısmını yok ederek motifi bozmaması için, sedefin, şekillendirilmeden önce alt ve üst kısmının düzlenmesi gerekir. Sedef yerleştirilmiş parça en az iki saat kurumaya bırakıldıktan sonra, ince eğe ve zımpara ile silinerek, pürüzsüz bır satıh elde edildikten sonra, ispirto içinde eritilmiş gomalak cila (bir çeşit reçine) ile parlatılır. Gomalak cilanın, sıkıştırılmış pamuk yumağına damlatılması ve hızlı, dairesel ritmik hareketle parça üzerinde cila kuruyana kadar cilalamanın devam ettirilmesi gerekir. Eğer, açık renk olan genç ceviz ağacı seçilmiş ve renginin koyulaştırılması isteniyorsa, ciladan önce, yapılmış parçaya asiti alınmış zeytinyağı sürülerek güneşte bırakılır, kuruduktan sonra cila sürülür.













Kullanılan teknikler


Kakma tekniği


Zemine çizilen deseni uygun derinlikte oyularak, oyulan desenlerin kalıplarının çıkarılıp çıkarılan kalıplarda hazırlanan malzemeleri ahşabı ahşaba, sedefi ahşaba, tası başka bir taşa gömme işlemine kakma tekniği denir.Sıvama tekniğiZemine çizilen deseni uygun malzemelerle fileto, zencirek, bağa, sedef, fildişi, kemik, abanoz, pelesenk, yılan ağacı ve bunun gibi birçok ağaçtan elde edilmiş papeller kullanarak zeminde boşluk kalmayacak şekilde bezenmesine yapıştırma ve sıvama tekniği denir.Eser- i İstanbul işiSaray atölyeleri ve Eminönü, Tahtakale civarında sıra işi yapan küçük atölyelerde cami kapı kanatları, Kuran muhafazası, pencere kanatları, sanduka şebekeleri, saltanat kayıkları, saray kapı kanatları, vaaz kürsüsü, taht gibi pek çok çeşitte üretilen eserlerdir.Şam İşiDaha çok tel ve badem şeklinde kesilmiş sedeften işlenmiş mobilya, sehpa, aynalı tırnak takım gibi eşyalar yapılmaktadır.Viyana İşi"Boule" adı verilen ****l kaplama tekniğinin yanında düzensiz olarak yerleştirilen sedef parçalarından meydana gelir. Çalışma masası, sehpa, ayna tırnak takımı gibi eşyalara yeşil (arusek) tipi sedefleri 0.5mm ile 0.8mm arasında küçük parçaları çizilen motiflerin üzerine aralarında 1-2mm boşluk kalacak şeklinde mozaik (paledyen) gibi yapıştırılır, ara boşluklar odun kömürü tozu veya abanoz ağacı tozundan yapılmış macunla doldurulur. Yüzey zımpara kâğıdı ile düzeltilip cila uygulanır.Kudüs İşiBu teknik mobilyada veya diğer küçük eşyada kullanılan bir teknik değildir. Sedef kabuklar üzerine yapılan cami ve benzeri maketler, bitki ve hayvan motifleri olarak kendisini gösterir. [5]Şam işi, Antep işi ve Kudüs işi, genelde bunları aynı gruba toplanabilir. Bu gruptaki tekniklerde tatlı su sedefi veya mat mermerimsi sedefler kullanılır.
__________________
''Türkiye, Atatürk'ü Allah'a borçlusun, geriye kalan her şeyi de Atatürk'e...''
  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz Suzim'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 12.06.2015, 00:43   #7
Çevrimdışı
Suzim
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Sedef Kakma Sanatı - Sedefkarlık

Osmanlı'da sedefçilik


















Osmanlıda sedef işlemeciliğinin ilk örneklerini 15. yüzyıl sonlarına doğru görmek mümkündür. Edirne’de tek kubbeli Beyazıt Camiinin kapı kanatlarında görülen sedef işçiliğinin XVI. yüzyılda olgunluk devresine girdiği bilinmektedir. Bu dönemde sedefçilik kapı, pencere, dolap kanatları, kürsü, çekmece, Kur’ an muhafazası, rahle, masa, koltuk, kanepe, sehpa gibi mobilyalar, silah kabzası, nalın, körük, tütün tabakası, kahve takımı vb. gibi ahşap eşyada görülmüştür.Anadolu'da ahşabı oyarak görkemli eserler meydana getiren Selçuklular, bu tarz bezemeciliği günümüze ulaştırmıştır. Sedefin işçiliğinin en yaygın ve en gelişmiş şekli Türk-Osmanlı Sanatı’nda görülür. 17. ve 18. yüzyıllarda zirveye ulaşan Osmanlı sedef işçiliği, kapı, pencere, dolap kanatları, kürsü, çekmece, Kur’an muhafazası, rahle, masa, koltuk, kanepe, sehpa gibi mobilyalar, silah kabzası, nalın, körük, tütün tabakası, kahve takımı vb. gibi çok çeşitli gündelik objede kullanılmıştır. Sedef kakmacılıkta geometrik desenler, çiçek, yaprak gibi doğadan alınmış naturel desenler ile rumî, barok ve arabesk motifler ağırlık kazanmıştır.



Sedef kakma Osmanlı doneminde özellikle 1700-1900'lü yillarda popüler bir süsleme sanatı olarak ilgi görmüştür. Bu sanat saray süslemeleri, camii mimberleri ile birlikte tüfek, piştol, kılıç ve kama gibi silahların da süslemelerinde sıkça kullanılmıştır.


Edirne'deki 2. Beyazıt Cami kapı kanatları, bir rivayete göre Fatih Sultan Mehmet'in som sedeften yapılan tabutu, 3. Murat'ın Ayasofya'daki türbesinin kapı kanatları, Sultan Ahmet Camii'nin pencere ve cümle kapılarının kanatları, Balıkesir'deki Zağanospaşa Camii'nin kapı kanatları, mimari yapılarda kullanılan sedef işçiliğinin en görkemli örneklerini oluşturmaktadır.


15.y.y' da , Topkapı Sarayı Müzesi'nde birçok sedefli eşya görülmektedir. Müzenin 1505 tarihli hazine defterinde sedefli eşyaların varlığı bildirilmektedir. Hatta Raht Hazinesine ait defterlerde sedefli eğer takımlarının kayıtlarına rastlanmaktadır, fakat bu takımlar günümüze ulaşamamıştır.


16.y.y'da Yavuz Sultan Selim'in türbe kapısı, Üsküdar'daki Mihrimah Sultan Cami kapı ve pencere kanatları, Süleymaniye Cami kapı ve pencere kanatları, 3. Murat'ın yatak odası kapı kanatları önemli örneklerdir. Bu dönemde sarayda sedefkârların bir atölyesinin bulunduğunu ve sedefkârların burada geometri dersi okudukları da kaynaklarda yer almaktadır. Bu yüzyılda saray atölyesinden Mehmet Usta, Dalgıç Ahmet ve Mimar Mehmet Ağa yetişmiştir.

















19.y.y ve 20.y.y ; Avrupa barok ve rokoko tarzı mimariyi etkilemiş ahşap daha az kullanılmaya başlanmış, sedef işlemeli eserler azalmıştır. Bu dönem eserleri 2. Mahmut tuğralı çekmece ve 2. Abdülhamit'e gönderilen hediyelerdir. 20.y.y'ın ilk yarısına kadar devam eden sedef sanatı, bu dönemin en ünlü ismi Vasıf Ustanın 1940 da ölümüyle son bulmuş, Küçükyalılı İsmail usta ve Nerses Ustanın ölümüyle de bu dönemin son sedefkarları tarih sayfalarındaki yerini almıştır.17.y.y ; sedef sanatında değişik bir tarz ortaya çıkmıştır, geometrik şekiller yerini bitkisel motiflere bırakmıştır. Bu dönem eserlerinden, Sultan Ahmet Cami Revan ve Bağdat köşkleri, Valide Sultan Dairesi, Yeni Valide Cami, 1. Ahmet'in tahtı, 4. Mehmet'e ait saltanat kayığı, güzel örneklerdendir. XVII. yüzyılda Evliya Çelebi yalnız İstanbul’da 100 sedef atölyesi ve 5000 kadar sedef ustasının sanatlarını yürüttüklerinden söz etmiştir.

















Gaziantep’te 54 sedef atölyesi olup, 55. Atölye Gaziantep Üniversitesi’nde, Gaziantep El Sanatlarını Koruma ve Geliştirme Merkezi’nde, 1992 yılında kurulmuştur. Yörede en çok desen kalıplarında kullanılan desenler; Hatayi ve rumi desenlerinin basitleştirilmiş halleri, lale, karanfil, filiz, yıldız, benek, papatya, saksı, şeşberk, kare ve baklava desenlerin değişik kullanımları mevcuttur.Sedef işçiliğinin Suriye'den Gaziantep'e geldiği söylenmektedir. Sedefçiliğin doğduğu bölge ve tarih kesin olarak bilinmemekle beraber yaşayan kaynaklara göre Gaziantep’te sedef kakmacılık 1963 yılında başladığı belirtilmektedir. Gaziantep’te ilk olarak piştol tabancaların tamir edilmesiyle ve bu tamir edilen tabancaların üzerindeki sedefler örnek alınmış ve daha sonra yeni ürünler meydana getirilmiştir.



















Çin Sedef kakma örneği


Ming Hanedanı, 16. Yüzyıl
Sedef kakma sanatına (Korece) “Najeon-Chilgi” denilmektedir. Kore'de kökenleri Naklang hanedanlığı dönemine denk gelmektedir.İnci kabuğu yani sedef ile süslemeler Çin, Kore, Japonya, Tayland ve Hindistan'da sanatçılar tarafından uygulana gelmektedir. Dekoratif kaplamalar ile doğal lake ve sedefin kullanılması daha 2000 yıl önce Çin'de uygulanmıştır ve bir çok Doğu Asya ülkesinin sanat tarihinde de görülmektedir. Sedef geometrik şekilli parçalardan oluşan bir tabak Çin'de bulunan Tang Hanedanlığı'na (618-906) ait sedef işlemeciliğinin en eski delilidir. Zamanla, sedef, ahşap, ****l folyo ve lak gibi renkli kakma malzemelerle, Asya'nın farklı bölgelerinde gelişmiştir. Özellikle Koreli sanatkarlar sedef kakma sanatında kendilerini geliştirmişlerdir.
Shilla hanedanlığı (7-10 yy.) döneminde Kore'de popüler olmuştur. (11 yy.) Kral Munjong hükümdarlığı sırasında, sanatkarlara “Najeon Chilgi” ürünler yapması için bir atölye sistemi kurulmuştur. Najeon Chilgi eserler Japonya, Almanya, ABD, İngiltere, Hollanda ve daha birçok ülkenin müzelerinde bulunabilir.
Doğu Asya sedef kakma sanatı tasarımlarında genellikle desenler hayvanlar, bitkiler, güneş, ay, su, dağlar gibi doğal nesnelerle oluşturulmuştur. Bunların genellikle Kore mitolojisinde özel bir anlamı vardır. Yapılış şekilleri birebir Türk-Osmanlı sanatıyla aynıdır.












Çin Sedef kakma çay seti


13. yüzyıl Song Hanedanı
Batıda Bizans'ta ve doğuda Mısır'da, sedef kakma sanatı kullanılmamaktaydı, ama onun yerine, fildişi oldukça revaçtaydı. Babür Hanedanlığı 1526-1707 yıllarında batı Hindistan'da hem iç tüketim hem de Avrupa kraliyet üyeleri, dini ve ticari müşteriler için ihracat yapmıştır. Portekiz Kralı Manuel I (1469-1521) envanterinde, Fransa Kralı Francis (1494-1547) için Hint işi sedef kakma ile süslü bir tabut, İtalyan Yüksek Rönesans sanatçısı hamisi Leonardo da Vinci (1452 -1591) envanterinde ise sedef kakmalı bir sandalye ve yatak listelenir.18. yüzyıl sonlarında sedef işlemeciliği Tayland'a gelmiştir. On dokuzuncu yüzyıllarda, yönetimde ve tapınaklarda kullanılan tahtları ve kapıları süslemek için yoğun biçimde sedef kakmacılığı kullanılmıştır.
__________________
''Türkiye, Atatürk'ü Allah'a borçlusun, geriye kalan her şeyi de Atatürk'e...''
  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz Suzim'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 12.06.2015, 00:44   #8
Çevrimdışı
Suzim
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Sedef Kakma Sanatı - Sedefkarlık

Wiki doyurucu bilgileriyle, başka bir kaynaktan yorum getirmeye ihtiyaç bırakmamış.























































http://www.unutulmussanatlar.com
__________________
''Türkiye, Atatürk'ü Allah'a borçlusun, geriye kalan her şeyi de Atatürk'e...''
  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz Suzim'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 12.06.2015, 01:09   #9
Çevrimdışı
Canan
Çiçekci kız

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Sedef Kakma Sanatı - Sedefkarlık

Çok güzel, çok detaylı bir konu olmuş.

Teşekkürler Suzim. Ellerine sağlık.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
Canan'in Mesajına Teşekkür Etti
Eski 12.06.2015, 01:11   #10
Çevrimdışı
Suzim
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Sedef Kakma Sanatı - Sedefkarlık

Alıntı:
Orjinal Mesaj Sahibi Canan Mesajı göster
Çok güzel, çok detaylı bir konu olmuş.

Teşekkürler Suzim. Ellerine sağlık.

Sağolasın Canan .
__________________
''Türkiye, Atatürk'ü Allah'a borçlusun, geriye kalan her şeyi de Atatürk'e...''
  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz Suzim'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
kakma, sanatı, sedef, sedefkarlık


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 07:34.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.