Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Türk ve Dünya Tarihi > Türk Tarihi


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 04.10.2015, 13:09   #1
Çevrimdışı
Çengelli İğne
«... Beklenen Şarkı ...»

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Post Çerkesler










Bayrağı

Çerkesler veya Çerkezler, Adığeler, Adıgeler, Adigeler, Kuzey Kafkasya’da, tarihi Çerkesya'da (Çerkezistan), bugün ise Rusya Federasyonu'na bağlı Adıgey, Karaçay-Çerkes ve Kabardey-Balkar cumhuriyetleri ile Krasnodar Krayı ve Stavropol Krayı'nda Kuzeybatı Kafkas dillerinin Adığe-Abhaz grubundan Çerkesçeyi konuşan yerliler ile Çerkes Sürgünü'nde Çarlık Rusyası döneminde Kafkasya'dan Osmanlı İmparatorluğu topraklarına sürülen ve bugün Türkiye, Ürdün, Suriye ve Filistin gibi ülkelerde yaşayan Kuzey Kafkas halkı. Batı Çerkesleri ve Doğu Çerkesleri olmak üzere iki ana kola ayrılan Çerkesler bir düzine ana boydan oluşurlar. Abaza ve Abhazlarla akrabadırlar. Çerkesler 16.-17. yüzyıllardan itibaren Osmanlı Türkleri ve Kırım Tatarları aracılığıyla görece geç Müslüman olan bir toplumdur.




Kafkasya’da Kuzey Osetya’nın Mozdok bölgesinde yaşayan 3 bin kişilik bir Hıristiyan Kabardey topluluk dışında Çerkeslerin tamamı Sünni Hanefi Müslümandır. Çerkes boyları üzerine en eski ve en geniş bilgiyi 1667 yılında Evliya Çelebi vermiştir.Dünyada en büyük Çerkes nüfusu Kafkasya'da değil Türkiye'de bulunmaktadır. Rusya İmparatorluğu ile Çerkesler ve Kafkasya İmamlığı arasında Rusların Kafkas Savaşı, Çerkeslerin ise Rus-Kafkas Savaşı (1817–1864) ya da Rus-Çerkes Savaşı (1763–1864) dedikleri savaşlardan sonra Ruslara geçen Çerkes topraklarında yaşayanların büyük bölümü Osmanlı topraklarına tehcir ettirilmiştir. Çerkes Sürgünü ya da Çerkes Soykırımı adı verilen bu olaylar 20 Mayıs 2011 tarihinde Gürcistan parlamentosu tarafından soykırım olarak tanınmıştır.

. Rusya Çerkesleri:

Rusya Federasyonunda resmî kullanımda idarî birimine göre üç (2002 yılından beri: dört) ayrı halk olarak kabul edilirler:

  • Adigey: «Adıgeyliler» = Batı Çerkesleri
  • Karaçay-Çerkes: «Çerkesler» = Doğu Çerkesleri
  • Kabardey-Balkar: «Kabardeyler» = Doğu Çerkesleri
  • Krasnodar Krayı: «Şapsığlar» = Batı Çerkesleri'nden Şapsığlar
. Türkiye Çerkesleri:

Çerkes adı Kafkasya'da Çerkesçe denen lehçe grubunun Batı Çerkesçesi ve Doğu Çerkesçesi olmak üzere iki kolunu konuşan Kuzey Kafkasyalıları nitelendirirken, Türkiye'de (ve Osmanlı coğrafyasında) ise bunlar dışında ayrıca Abazalar, Abhazlar, Osetler, Karaçaylar, Balkarlar, Çeçenler ve Dağıstanlılar gibi farklı diler konuşan Kuzey Kafkasyalıları topluca belirtmek için Çerkes/Çerkez adı yaygın biçimde kullanılır. Osmanlı döneminde Karaçaylar için Kara Çerkes, Balkarlariçinse Dağ Çerkes adı da kullanılmıştır.Türkiye ve diğer diaspora Çerkesleri Kafkasya'dan sürgün edilmeleri tarihini 21 Mayıs 1864 Çerkes Sürgünü ve Soykırımı Anma Günü olarak kabul etmektedirler.




Adlandırma


. Rusya ve Rusçadaki kullanımı:

ISO 639 kodu ady ve kbd olan ve Çerkesçe ortak adıyla anılan dilleri konuşan Kuzey Kafkasyalılar günümüzde Kafkasya'da idari yönden birbirinden bağımsız üç cumhuriyette (Adıgey, Karaçay-Çerkes, Kabardey-Balkar) yaşarlar. Günümüz Rusçasında hepsini için adıgi (Adığeler) terimi kullanılırken, resmî olarak Adıgeyli terimi Adıgey Cumhuriyetindekileri, Çerkes terimi Karaçay-Çerkes'tekileri, Kabardey terimi ise Kabardey-Balkar'dakiler için kullanılmaktadır. Bu üç idari birimde yaşayan Çerkesler/Adığeler Rusya'da (ve Rusçadan çeviri yapan dillerde) üç ayrı milliyetmiş (Adıgeyliler, Çerkesler ve Kabardeyler) gibi kabul edilmeye başlanmıştır.Karaçay-Çerkes'te Doğu Çerkesçesini konuşanlar kendilerini ifade ederken Adığeler terimi yanında Rusça resmî adlarının uyarlama çevirisi olan Çerkesler Şercesḫer, terimini de kullanırlar. 27 Temmuz 1922 tarihinde kurulan Krasnodar başkentli Çerkes (Adıgey) Özerk Bölgesi Çerkes milliyetli iken 24 Ağustos 1922 tarihinde Adıgey (Çerkes) Özerk Bölgesi adını alarak Adıgey milliyetli yapılmış ve 3 Ağustos 1928 - 5 Ekim 1990 tarihlerinde Adigey Cumhuriyeti olarak yeniden yapılandırılırken adından da Çerkes nitelemesi çıkarılmış ve 1990 yılında da Maykop başkentli günümüzdeki Adigey Cumhuriyetine dönüşmüştür.




. Türkiye ve Türkçedeki kullanımı:

Kendilerini kendi dillerinde ifade ederken Adığeler/Adıgeler/AdigelerAdiğeler terimini kullanan bu halk için Türkçede yaygın biçimde Çerkesler/Çerkezler terimi kullanılır. Çerkes adı Türkçede ayrıca bu Çerkeslere komşu olan ve kültürel olarak da yakınlaşan farklı dilleri konuşan (Abazalar ile Abhazlar, İrani dilli Osetler, Türk dilli Karaçaylar ve Balkarlar) gibi halkları da kapsayacak kadar geniş tutulur. Kimilerine göre son yıllarda Çerkes ifadesinin kullanılması bir şekilde Adığelerle sınırlandırılmıştır.Fakat bu sınırlama Türkiye'deki Çerkes kelimesinin içerdiği geniş anlamı yansıtmaz. Zira, günümüzde Rusya Federasyonunda Çerkes/Adığe terimi her biri ayrı halklar olarak kabul edilen üç Adığe halkını (hepsi de resmî olarak ayrı halklar kabul edilir: «Adıgeyliler», «Çerkesler», topluca ifade etmek için kullanılırken, diasporada ise genellikle Çerkes adının kapsamı daha geniştir. Bir kesimin görüşüne göre, Çerkes bütün Kuzey Kafkas halklarının ortak siyasî adıdır ve o yüzden "Çerkes kelimesi ve ulusu tek etniğe (Adığe) indirgenemez ve Çerkesya sadece Adığelerin ülkesi değildir; olmamıştır"Türk Dil Kurumu Çerkez yazımını tercih ederken, literatürde daha çok Çerkes yazımını yaygındır.




Adiğe adının etimolojijisi olarak atté ve ghéi ile kurulu olduğu ileri sürülür ve dağlar ile deniz arasında yaşayanları belirttiği iddia edilen farazî attéghéi kelimesine dayandırılır.Orijinali Adıge olarak yazılan ve Türkçe kaynaklarda beş farklı imlâda (Adıge, Adige, Adiğe, Adıghe, Adığe) rastlanan ismin doğru yazımı, "g (г) harfi Çerkesçe/Adığece kelimelerde ğ, Rusçadan geçen kelimelerde g okunur" kuralı gereği Adığe biçimidir.Zygii halkı ile Çerkeslerin (ve Cigetlerin) ilgisi olduğu sanılıyor. Kafkasolog Georgiy Turçaninov'a göre, etnik adı Ubıh dilinde Abazalar-Abhazlar için kullanılan a'zʁa adından gelir.Çerkes dil bilimi uzmanı Batırbıy Bırsır'a göreyse Adığe kelimesinin Abhazca dengi olan Adzıhe kelimesi kullanılır.

Çerkes adının etimolojisini ise Türkçe çeri «asker» kelimesi ile kesmek fiilinin emir kipi olan kes (کس) ile kurulu olarak açıklamak bir halk etimolojisi örneğidir. Antikçağ Yunan ve Roma tarihçileri Strabon (Geographia 11.2) ile Büyük Plinius (Chorographia 1.12) tarafından kaydedilen Kerketler/Cercetae halkı ile Çerkeslerin ilgisi olduğu düşünülüyor.

Kaynak
  Alıntı ile Cevapla
5 Üyemiz Çengelli İğne'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 04.10.2015, 13:12   #2
Çevrimdışı
Çengelli İğne
«... Beklenen Şarkı ...»

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Çerkesler



Boyları



Dil temelinde iki ana gruba ayrılırlar ve her iki grup da kendilerini Adığe olarak tanımlar:

Batı Çerkesleri (Rusya'daki resmî adlandırmaya göre Adıgeyliler ve Şapsığlar)

. Abzehler : Diasporadaki en büyük nüfusa sahip olan Çerkes boyudur. Kafkasya’da ise Abzeh ağzı konuşan tek köy Adigey Cumhuriyeti’nde bulunan Hakurine Hable (Şovgenovski)’dir.
. Şapsığlar : Diasporada Şapsığların sayısı da Abzehlere yakındır. Hemen hemen aynı bölgelerde, birçok köyde de karışık olarak yaşamaktadırlar. Şapsığların tarihi topraklarının büyük bölümü bugünkü Adigey Cumhuriyeti’nin sınırları dışında kalmıştır. Adıgey’deki küçük bir grup dışında Şapsığlar bugün Krasnodar Krayı’nın Tuapse ve Lazarevsk ilçelerine bağlı köylerde yaşıyorlar (yaklaşık 10 bin). 1924-1945 yıllarında feshedilene kadar Şapsığ Ulusal Rayonu döneminde Şapsığcanın gelişimi için adımlar atılsa da, Adigey Cumhuriyeti’nin dışında kaldıklarından günümüzde anadillerinde eğitim ve yayın hakkından yararlanamamaktadırlar.

- Kuzey Şapsığları, Büyük Şapsığlar, Kuban Şapsığları
- Güney Şapsığları, Küçük Şapsığlar, Kıyı Şapsığları, Karadeniz Şapsığları,
- Çemguy-Şapsığlar, Pseuşko Şapsığları

. Hakuçlar Bjeduğlar : Nüfusları Kafkasya'da fazla, diasporada azdır.
. Çemguylar ya da Temirgoylar :Nüfusları Kafkasya'da fazla iken diasporadaki en küçük Çerkes topluluğudur.
. Natuhaylar ya da Natıkuaceler : Dillerinin soyu tükenmiştir. Sayıları 1864 sürgününden önce 240 bin olan Natuhaylar Anapa dolayında yaşıyorlardı. Sürgünden sonra Natuhaylar’dan Anapa yakınındaki Hatramtuk köyü kalmıştır. 1864 yılı sonrasında kurulan Hatramtuk köyü 1924 yılında yerinden kaldırılarak, Adigey’in Tahtamukay rayonuna taşınmış ve şimdiki küçük Natuhay köyünü oluşturmuştur.
. Hatukaylar:Kafkasya’da kalmadığı için Çerkes diyalektolojisinde adları geçmez ve birkaç köy dışında Kayseri-Pınarbaşı’nda yaşarlar (18 köy).
. Mamheğler : Diğer topluluklara karışmışlardır..
. Mahoşlar :Diğer topluluklara karışmışlardır.


Yukarıda ikinci sırada soldaki ilk ikisi Çerkes halklarını temsil etmektedir:
26: Batı Çerkesi (beyaz sarık kalpaklı)
27: Doğu Çerkesi (siyah düz kalpaklı)

Doğu Çerkesleri (Rusya'daki resmî adları Çerkesler ve Kabardeyler)
. Besleneyler :Türkiye'de ve Rusya Federasyonunda Karaçay-Çerkesya'daki iki köy ile Krasnodar Krayındaki iki köyde yaşarlar.
. Kabardeyler : Türkiye’deki Çerkesler içinde dillerini en iyi koruyan grup olup en yoğun yaşadığı bölge, esas olarak Kayseri ve Sivas’a bağlı köylerin bulunduğu Uzunyayla ile Maraş-Göksun ilçesidir.



Nüfus

Rusya’da 1897 yılında yapılan ilk genel nüfus sayımından iki yıl önce "Rusya İmparatorluğu’nda Yaşayan Halkların Alfabetik Listesi" başlığıyla bir ön çalışma yapılmış. 1895 yılında Petersburg’ta yayınlanan bu listede Rusya halklarının değişik yayınlarda yer alan ve farklı yıllara ait nüfus bilgileri derlenerek dilleri, dini inançları ve yaşadıkları bölgeyle ilgili kısa bilgiler verilmiştir. Buna göre Çerkeslerin 1891 yılındaki nüfusu 161.950 kişidir. Günümüzde Rusya dışında Çerkes kabul edilen yakın halklar ise Rusya'da Çerkeslerden ayrı tutulmuştur. (Nah-Dağıstan dillerini konuşanlar hariç): Ubıhlar 25.000 (1867), Abhazlar 60.000 (1886) {Abazinler yer almamış}, Balkarlar 3.000 (1875), Karaçaylar 25.000 (1891), Osetler 164.490 (1886)


Çerkesya, 1750

Çerkesya, 1840


  Alıntı ile Cevapla
5 Üyemiz Çengelli İğne'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 04.10.2015, 13:16   #3
Çevrimdışı
Çengelli İğne
«... Beklenen Şarkı ...»

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Çerkesler




Tarih


Çerkesler, tarihöncesi çağlardan beri Kuzeybatı Kafkasya'da yaşamış olduğu kabul edilen bir halktır.MÖ 6. yüzyıldan bu yana Azak Denizi'ni Karadeniz'e bağlayan Kerç Boğazı'ndan Gürcistan'a kadar uzanan ve Kafkasya diye anılan bölgenin kıyı şeridinde yaşadıkları sanılır.Bu uzun dönem içinde tarihî kaynaklarda Çerkesler için Sindai, Kerketai, Zikkoi, Zyghoi gibi değişik adlar kullanılmıştır.Hattilerden türedikleri yolunda iddialar bulunsa da, esas olarak kabul edilen teoriye göre, Grek kaynaklarında Sind ve Meot olarak geçen halklar Çerkeslerin atalarıdır. Çerkes destanı Nartlarda "Cırt", "Çıt", "Çınt" biçiminde geçen yer ve topluluk adlarıyla anılan halkların Sind ve Meotlar olduğu sanılmaktadır. Ölü gömme kültüne göre, Sind ve Meot varlığı MÖ 3. binyılına değin izlenebilmektedir. MÖ 2000'lerde tarım ve hayvancılığın yanı sıra bakırı kullandıkları, seramik eşya ve daha sonra da tunçtan aletler yaptıkları bilinmektedir. Meotlar, MÖ 8. yüzyılda Kimmerlerle, MÖ 6. yüzyılda da kuzeyde İskitlerle, Karadeniz kıyısında da Greklerle komşuydular. İskit ve Greklerle kurulan ilişkiler, ekonomik ve kültürel gelişmenin yanı sıra Çerkes kentleri ve yazısının ortaya çıkmasını da sağlamıştır. Bugünkü Adigey Cumhuriyeti ile 1864 yılı öncesinin eski Çerkesya coğrafyasında 50 bin kadar höyük, kent kalıntısı, eski kale ve bunun gibi ören yeri bulunmaktadır. Özellikle Adigey’in Maykop ve Adigekale (Adigeysk) kentleri ile Krasnogvardeysk ve Maykop rayonlarında yapılan kazılarda MÖ 3'üncü bin yıla ait (4500 yıl, başka bir görüşe göre de 5500 yıl öncesine ait) Meot arkeolojik eserleri ortaya çıkarılmıştır. Bu arada Adigekale kenti ile yakınındaki Neçerezıy (şimdi baraj suları altında) köyü arasındaki bir alanda yapılmış olan kazılarda da bir Meot tabletleri kitaplığı bulunmuştur.


Grigoriy Grigoryeviç Gagarin'in tablosu:
Ruslar ile Çerkesler arasındaki Ahatle Muharebesi, 8 mayıs 1841

MÖ 5. yüzyılda merkezi Sindika limanı ya da Grekçe Gorgippia (bugünkü Anapa) olmak üzere Bosporos Krallığı'nın yanı başında,Meotların bir topluluğu olan Sindler tarafından kurulan Sind Krallığı ya da Sindika bulunuyordu. Sindika, varlığını en az bir yüzyıl kadar sürdürdükten sonra, dış saldırılardan korunma amacıyla da, MÖ 4. yüzyılda, Bosporos kralı Levkon'un hükümdarlığı döneminde (MÖ 349-348) Bosporos Krallığı'na katıldı. Bosporos Krallığı'nın, MÖ 3. yüzyılda, ucuz Mısır buğdayının rekabeti sonucu, ekonomik ve askeri çöküş sürecine girmesinden yararlanan İskitlerin ardılları olan Sarmatlar, MÖ 2. yüzyılda Kuzey Kafkasya topraklarını ele geçirdiler. Bu dönemlerde Çerkeslere Zykh ve Kasog gibi adlar verilmeye başlandı. Çerkesler, Sarmatlar'ı ancak M.S. 1. yüzyılda Maniç ırmağının kuzeyine sürmeyi başarabildiler. Sarmatlar'dan sonra 4. ve 5. yüzyıllarda Alanlar ve Hunlar da bölgeye geldiler. Gotlar, ardından Hun saldırıları sonucu kıyı kentleri ve deniz ticareti yok oldu ve Çerkesler verimli topraklarının hemen hepsini yitirdiler. Hunların çekilmesinden sonra Çerkezler eski topraklarını geri aldılar, kuzeyde Ukrayna ve Kırım'a değin yayıldılar.



1223'de Kafkasya'yı istila etmeye başlayan Moğollar Çerkeslerin bir bölümünü ve Alanlar'ın çoğunu yok ettiler. Bunu izleyen Altın Orda saldırıları sırasında topraklarının büyük bir bölümünü yitiren Çerkesler, buna karşılık Alanlar'ın bazı topraklarını ele geçirdiler. Kuban Irmağı boyunca uzanan bu yeni topraklar üzerinde 14. yüzyılda Kabardey bölgesi oluştu. Altın orada devletinin yıkılmasından sonra daha önce yitirdikleri toprakların bir kısmını geri alan Kabardey Çerkesleri, bu kez de Kırım Hanlığı'nın baskıları ile karşılaştılar.



. Rus yayılmasının başlaması

Kırım Hanlığı'nın Kabardeyleri ağır bir vergiye bağlaması Rusya Çarlığı'na yaklaşmalarına yol açtı. Rusya, 1556'da Astrahan Hanlığı'nı ilhak etti ve Kabardeylere komşu oldu. Bundan yararlanan Kabardeyler Kırım egemenliğinden çıkıp 1557'de Rus koruması (egemenliği) altına girdiler. Bu oluşum Terek Irmağı kuzeyinde bulunan toprakların Ruslar tarafından barışçı bir biçimde kolonileştirmesini, Oset, İnguş, Çeçen ve Dağıstanlılar arasında da Rus etkinliğinin artmasına yol açtı. Bu 1557 yılı olgusu, şimdiki Kabardey-Balkar, Karaçay-Çerkes ve Adıgey cumhuriyetlerinde, "Ruslarla Adığelerin gönüllü birleşmelerinin 450 yılı" adı altında düzenlenen etkinlikler çerçevesinde 2007 yılı boyunca kutlanmıştır.


1600 yılında Karadeniz:

*Rusya Çarlığı
*Kırım Hanlığı
*Çerkesya
* Osmanlılar

Ama yine tarihi Çerkes toprakları olan Krasnodar Krayı ve Stavropol Krayı kutlama dışı tutulmuştur. Kabardey-Rus dostluğu 18.yüzyıl ikinci yarısına (1774'te Kabardey ve Osetya'nın,1783'te de Kırım'ın Rusya'ya ilhak edilmesine) değin sürdü. 1774 yılı sonrasında Osmanlı-Rus dengesi, Osmanlılar aleyhine bozuldu, onun yerini Batı-Rus dengesi aldı. Osmanlı Devleti, bu yeni denge içinde zayıf bir tampon devlet konumuma geldi. Dolayısıyla Çerkeslere gerekli yardımlarda bulunamadı.

. Osmanlı-Çerkes İttifakı

1739 Belgrad Antlaşması ile Kabardey'e, Rus ve Osmanlı devletleri arasında "bağımsız" ya da "tarafsız bölge" statüsü verildi. Rus yayılmacılığından kaygı duyan Çerkesler, 1768 - 1774 Osmanlı - Rus Savaşı'nda Osmanlılar'dan yana tavır aldılar, ama savaş Rusların, Osmanlıları yenmeleri, Gürcistan'a girmeleri, Kabardey bölgesi ile şimdiki Kuzey Osetya'yı ilhak etmeleriyle sonuçlandı. Bu arada Kırım'ı ve Kuban Irmağının kuzeyinde, Kuban ve Azak Denizine dökülen Yey ırmakları arasında bulunan ve Kırım'a ait olan Nogay ve Çerkes nüfuslu toprakları da ilhak eden ve bu bölgede bir etnik temizlik ve soykırım uygulayan Ruslar, 1783'te Gürcistan'ı (Kartli ve Kaheti) koruma altına aldılar; ayrıca Mozdok'tan başlayıp Kuban ırmağının sağ (kuzey) yakası boyunca batıda Karadeniz'e, doğuda da Terek Irmağının sol (kuzey) yakası boyunca Hazar Denizi'ne uzanan, üzerinde kale, karakol ve gözetleme kuleleri bulunan müstahkem hatlar inşa ettiler. Bu arada Çerkesya'yı doğudan da, Kafkas Sıradağlarına değin uzanan müstahkem hatlarla çember içine aldılar.



Bunun üzerine Çerkesler Türklerden yardım talebinde bulundular, böylece Türk-Çerkes ittifakının ve Anapa kalesinin temeli atılmış oldu (1781). Kuzey Kafkasya halkları (yani Çerkes, Çeçen ve Rus korumasındaki hanlık toprakları dışındaki özgür Dağıstanlılar) artan Rus yayılmasına karşı bir tepki olarak İmam Mansur önderliğinde direniş hareketlerini başlattılar, 1787- 1792 Osmanlı-Rus Savaşı'nda Osmanlıların yanında savaştılar, ama savaş Ruslar'ın Anapa'yı ve buradaki İmam Mansur'u ele geçirmesiyle sonuçlandı (1791). Anapa, 1792 Yaş Antlaşması ile Osmanlılara geri verildi.

1806-1812 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında, Nisan 1807'de Anapa yeniden Rusların eline geçti. Ama 1812 Bükreş Antlaşması ile, Anapa ile birlikte, kuzeyde Kuban ırmağı ağzından başlayıp güneyde Bzıb ırmağına kadar kıyıların denetimi Ruslarca Osmanlılara bırakıldı. Bzıb ırmağından, daha güneydeki Rion Irmağına (Poti'ye) kadar uzanan yerlerin denetimi de (Abhazya Prensliği de dahil), Ruslara bırakıldı . Böylece Ruslar, bağımsız bir ülke olan Çerkesya'yı Osmanlı Devleti ile ilişkilendirip ileride işgal etmenin alt yapısını oluşturmaya çalışıyorlardı.

  Alıntı ile Cevapla
5 Üyemiz Çengelli İğne'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 04.10.2015, 13:19   #4
Çevrimdışı
Çengelli İğne
«... Beklenen Şarkı ...»

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Çerkesler



.
Çerkesya Kurtuluş Savaşı (1829-1864)


1829 Edirne Antlaşması ile Osmanlılar Kuban ve Poti ırmakları arasında bulunan kıyı kesiminin denetimini Ruslara devrettiler. Ruslar bunu, tüm Çerkesya'nın uluslararası hukuka göre kendilerine bırakılmış olduğunu ilan ettiler. Çerkesler ise, Osmanlı yönetimine bağlı olmadıklarını, örneğin vergi vermediklerini, sadece müttefik olduklarını öne sürerek, 1829 Edirne Antlaşması hükümlerini tanımadılar,ama hukuksal anlamda bir dayanak bulamadılar. Çerkesya tamamı Rusya toprağı sayıldı. Ruslar, 1837'de Karadeniz kıyısı boyunca Anapa'dan Sohum'a değin uzanacak bir kıyı hattı kurma çalışmalarını başlattılar. 1838'de Çerkeslerle çarpışarak, Soçi ve Tuapse ırmakları ağızlarını ele geçirip kıyı boyunca kale ve karakollar kurmaya başladılar. Ayrıca, Gelencik limanından başlayıp ülke içinden geçen ve şimdiki Krasnodar kenti batısına (Kuban'ın kuzey yakasındaki Olginsk Kalesi'ne) uzanan bir hat daha inşa ettiler. 1839 yılı sonunda Çerkesya hem karadan ve hem de denizden tam bir kuşatma altına alınmış, üstelik içeriden ikiye bölünmüş oldu. Ayrıca, doğudan,Yukarı Kuban Irmağından,sınırdan batıya doğru savaşarak ilerleyen Ruslar, Çerkesya'nın Base Ovası'nı işgal ederek Laba Irmağı'na ulaştılar. Laba ve Kuban ırmakları arasında bulunan Base Ovası'nı katliam ve etnik temizlikten geçirdiler, buralarda Kuban Kazaklarına ait stanitsalar oluşturdular.


Karadeniz yakınlarında bir dağ ırmağını geçmeye çalışan Çerkesler,
Eugene Ciceri (1847) tarafından kazınan gravür.

Base Ovası'ndan doğuya sürülen Çerkes ve özellikle Besleney kalıntıları (2 köy), Kabardey'den getirilen Kabardey göçmenler ve güneydeki yüksek dağ vadilerinden indirilen Abazalarla takviye edilerek, Büyük ve Küçük Zelençuk ırmakları vadilerine yerleştirildiler. Bu yerleştirme alanında şimdi RF'ye bağlı Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti bulunmaktadır.


Karadeniz kıyısında dağdan inen Çerkesler, 1847

Öte yandan egemenlik alanı gitgide daralan Çerkesler, 1840 yılı ilkbaharında Karadeniz kıyı hattı ile ülke içinden geçen Gelencik Hattı'na saldırarak bu hatları yıktılar ve kalelerin çoğundan (Şapsığ kıyısındaki kalelerden) Rusları atmayı başardılar. Dağıstan ve Çeçenya'da Ruslar'a karşı mücadele eden İmam Şamil, Çerkeslerle birleşmek için 1846'da Kabardey bölgesine yürüdü, ama Kabardeylerin destek vermemeleri üzerine, girişimi başarısızlığa uğradı. Şamil, 1848'de naiplerinden Muhammed Emin'i, Çerkesya'ya gönderdi. Ama tüm çabalara karşın, Çerkeslerle bir bütünleşme, daha açık bir ifadeyle Kuzey Kafkasya düzeyinde bir birleşme sağlanamadı.



. Kırım Savaşı ve sonrasındaki Çerkes sürgünü

1853-56 Kırım Savaşı sırasında Çerkesler, Müttefik baskısı nedeniyle Rusların tahliye ettikleri kıyı kalelerini, bu arada Navaginsk (şimdi Soçi), Novorossiysk ve Anapa kaleleri ile Taman Yarımadası'nın bir bölümünü geri aldılar. Ama Müttefikler'in savaşa son vermeleri, kendi çıkarları ile yetinmeleri sonucu, Çerkesler ve Şamil kuvvetleri, eşitsiz güçleriyle Ruslarla başbaşa kaldılar. İmam Şamil'in 1859'da şartlı teslim olmasından (6 Eylül 1859) sonra, naibi Muhammed Emin de Ruslara anlaşmaya vardı (Aralık 1859). 1859'da Çerkeslerin Bjeduğ, Çemguy, Besleney, Abzeh ve 1860'da Anapa yöresindeki Natuhay topluluğu Ruslara teslim oldu. 1860'da Rusya hükümeti, Karadeniz kıyısında yaşayan Çerkeslerin Türkiye'ye gönderilmeleri ve onlardan boşanacak yerlere Rusların yerleştirilmeleri kararını aldı. 1861'de Rusya hükümeti, içeride yaşayan ve boyun eğmiş olan Abzehler de sürgün kapsamına alındılar. Bu durumda Belaya ırmağı batısındaki topraklar ve Karadeniz kıyıları Çerkes nüfusundan boşaltılacaktı. Şapsığlar, 1828'den beri savaşı kesintisiz olarak sürdürüyorlardı. Rusya hükümetinin Mayıs 1862'de yürürlüğe giren bir karar gereğince, topraklarından ayrılmayı reddeden Abzeh ve Şapsığlara yönelik büyük bir askeri harekât başlattı. Böylece insanlık tarihinin en acı sayfalarından birini oluşturan Çerkes sürgünü başladı.


Çerkes Sürgününde köylerini bırakan dağlı Çerkesler,
Pyotr Gruzinskiy'in tablosu, 1872

Ruslar, Çerkes köylerini basıp yakmaya, geri dönüşü olanaksızlaştırmak için de tarlaları tahrip etmeye, meyve ağaçlarını bile keserek halkı Karadeniz kıyısına doğru sürmeye başladılar. Bu durum karşısında önce, Ağustos 1863'te Abazehler savaştan çekildiler. Şapsığlar da ardından direnişe son verdiler (Kasım 1863). Kış koşulları, yani Karadeniz'in ulaşıma elverişli olmaması nedeniyle, Şapsığlara 6 Mart 1864'e kadar köylerinde kalma izni verildi. Ruslar, Şubat ve Mart 1864'te, ateşkesin yürürlükte olduğu Şapsığ toprakları üzerinden,henüz boyun eğmemiş olan ve Şapsığların güneyde bulunan Ubıh topraklarına doğru ilerlemeye başladılar; Ubıhlar 24 Mart 1864'te teslim oldular. Ruslar 25 Mart 1864'te,şimdiki Soçi kenti yerinde bulunan eski Rus kalesi Navaginsk'i, çarpışmasız yeniden ele geçirdiler. Ubıhlar, Osmanlı'ya göç etmek istediklerini Rus komutanlığına bildirdiler. Rus komutanlığı hazırlanmaları için bir ay süre tanıdı. Daha sonra Abhaz Ahçıpsı, Aibga ve Pshu toplulukları üzerine büyük bir askeri harekât başlatıldı. Nisan ve mayıs ayları boyunca süren harekatla dağlık bölgelerdeki halk deniz kıyısına indirildi .


Çerkesler sürgünü anarken, İstanbul Taksim, 2011

21 Mayıs 1864'te Rusl birlikleri, Mzımta ırmağı yukarısındaki Kbaada vadisinde (şimdiki Krasnaya Polyana) toplandılar, dini ayin ve askeri tören düzenleyerek Kafkas Savaşı'nın zaferlerle sona erdiğini ilân ettiler. Ele geçirilen yeni topraklar "Kuban Ordusu Yönetim Bölgesi"ne bağlandı. Boşaltılan bu topraklarda Çerkeslerin Abzeh, Şapsığ, Natuhay, Ubıh toplulukları ile Abhaz Sadz (Ciget) ve Aibga, Pshu, Ahçipsou toplulukları yaşıyorlardı. 859 yılı öncesinde Rus işgaline uğramış olan Orta Kuban ve Orta Laba ırmakları solundaki ovalarda küçük bir Çerkes nüfusu, kısmen de iç sürgün (relocation) yoluyla Kuban Oblastı'nda bırakıldı. Bu yerlerde bırakılan Çerkes sayısı 1864'te 80 bin dolayında tahmin ediliyordu (5), ülke dışına göç ettirme politikasının daha sonra da sürdürülmesi nedeniyle Kuban Oblastı'ndaki Çerkes sayısı 1897'de, 30 bini şimdiki Adıgey ve Şapsığ (Tuapse ve Lazarevsk) bölgelerinde, ayrıca 13 bini de şimdiki Karaçay-Çerkes'te olmak üzere 43 bine düşmüştü.


. Çerkesler Osmanlı topraklarında

Asıl Çerkes nüfusu ise deniz yoluyla Osmanlı topraklarına deporte (sürgün) edildi. Gemilere bindirilen Çerkesler, Karadeniz'in Anadolu kıyılarındaki limanlara (Batum, Trabzon, Samsun, Sinop ve şimdiki Akçakoca) indirildi. Bir bölümü de Varna ve Köstence'ye götürülerek Balkanlar'a yerleştirildi. Göç sırasında açlık ve salgın hastalıklar yüzünden çok sayıda Çerkes öldü. Balkanlar'a yerleştirilen Çerkesler de, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Balkanları terk etmek zorunda kaldılar. Anadolu'ya ve Ortadoğu'ya yerleştirildiler.



  Alıntı ile Cevapla
5 Üyemiz Çengelli İğne'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 04.10.2015, 13:21   #5
Çevrimdışı
Çengelli İğne
«... Beklenen Şarkı ...»

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Çerkesler



.
Kafkasya'da kalan Çerkes topluluklarına özerklikler verilmesi


1830'da G.V. Novitski'ye yaptırılan bir Rus askeri araştırmasına göre 1.082.200 tahmin edilen ("Kubanskie oblastnıe vedomosti", No.38, 1884) Kuban oblastındaki (Çerkesya) Çerkes nüfusu (aslında 2 milyon), savaş, etnik temizlik ve deportasyon uygulamaları sonucu,1864'te 80 bine, 1880'de 60 bine, 1897'de de 30 bine düşmüştü. Bu sayıya şimdiki Çerkes yöresi Adıgeleri (Kabartay, Besleney) ile asıl Kabartaylar da eklendiğinde sayı, 1897'de 145 bini buluyordu.

27 Şubat 1917'de Rusya'da Çarlık rejimi çöktü ve Çar II. Nikola tahttan indirildi. Bundan sonra ilk olarak Kuban ve Terek oblastlarında (il) yönetime katılan Çerkesler özerklik istediler ve 1917 Ekim devriminden sonra Dağıstan ve Terek'te yaşayan Kuzey Kafkas halklarını temsil etmek üzere 1 Aralık 1917'de Vladikavkaz'da kurulan Terek-Dağıstan Bölgesel Hükümeti'nde yer aldılar. Bu hükümetin Sovyetleri tanımayan karşı devrimci Kuban ve Don yerel hükümetleriyle birlikte oluşturduğu 'Güneydoğu Birliği', Mart 1918'de Sovyet güçleri tarafından ortadan kaldırıldı. Sovyetlere karşı çarpışan General Denikin 1919'da Kuban ve Terek oblastlarını ele geçirdiyse de, Sovyetler Mart 1920'de duruma yeniden egemen oldular.


Çerkes İbrajim Paşa ve iki oğlunun posta kartı. Fransız Suriye ve Lübnan Mandası dönemi

Kasım 1920'de Rus SFSC'ye bağlı Dağıstan ÖSSC ve Dağlı ÖSSC kuruldu ve bu kuruluşlar Ocak 1921'de onandı. Dağlı ÖSSC içinde bir ulusal okrug (ilçe) oluşturan Kabardey Çerkesleri, 1 Eylül 1921'de Dağlı ÖSSC'den ayrılarak Kabartay Özerk Oblastı'nı (il) oluşturdular. Sırasıyla, 12 Ocak 1922'de, şimdiki Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti yerinde Karaçay-Çerkes, 16 Ocak 1922'de Kabardey-Balkar ve 27 Temmuz 1922'de Adigey özerk oblastları ve en son 23 Eylül 1924'te de, Karadeniz kıyısında Şapsığ Ulusal Rayonu (ilçe) oluşturuldu. 5 Aralık 1936'da Çerkes nüfusunun çoğunluğunun yaşadığı Kabartay-Balkar ÖSSC; 3 Temmuz 1991'de de, daha az sayıda bir Adıge nüfusunu barındıran Adıgey (ya da Adıge) ve Karaçay-Çerkes oblastları da birer cumhuriyet oldular. Bu üç cumhuriyet, şimdi Rusya Federasyonu (RF) içindedir. Şapsığ Ulusal Rayonu ise 24 Mayıs 1945'te kaldırıldı, ancak Şapsığlar'a (toplamı 12 bin) 1999'da, RF içinde koruma altında küçük bir yerli toplum statüsü tanındı, dilleri yerel birimlerde (komponent) kullanılan eğitim (seçmeli ders) dilleri arasına alındı. 2002'de, Şapsığlar dışında, RF'deki Çerkeslerin toplam sayısı 712.244'e ulaşmıştı.



. Ülkelerine göre Çerkesler

19. yüzyıldaki Çerkes Sürgünü sırasında Kafkasya'daki yurtlarından Osmanlı İmparatorluğuna sürgün edilen Çerkeslerin boy-kabile düzenleri yerlebir edildiği gibi şiveleri de bu yıkımdan etkilenmiştir; zira, sürgün öncesi Kafkasya’da ve bugün diasporada (хэхэс) konuşulan en yaygın Batı Çerkesçesi ağzı, nüfusları itibarıyla Abzehlerin konuştuğu ağız iken, Kafkasya’da Abzeh ağzı konuşan tek köy Adigey Cumhuriyeti’nde bulunan Hakurine Hable (Şovgenovski)’dir ve Kafkasya’da kalmadığı için Çerkes diyalektolojisinde adları geçmeyen Hatukaylar birkaç köy dışında Kayseri-Pınarbaşı’nda yaşarlar (18 köy).Bugün Kafkasya'da Batı Çerkesçesi konuşanlar Doğu Çerkesçesi konuşanların beşte biri kadar iken; Kafkasya dışı Çerkes diasporasının yoğun olduğu Osmanlı coğrafyasında kurulan Türkiye, Ürdün, Suriye ve İsrail'de ise bunun tersidir.Günümüzde Kafkasya'da yaşayan Çerkeslerin çoğu Doğu Çerkeslerinden Kabardeyler ile Batı Çerkeslerinden Bjeduğ ve Çemguy boylarından oluşurken, Kafkas'ya dışı diasporada yaşayanlar ise Batı Çerkeslerinden Abzeh ve Şapsığ gibi boylardan oluşur. En çok Çerkes barındıran ülke Kafkasya değil Türkiye'dir.




  Alıntı ile Cevapla
5 Üyemiz Çengelli İğne'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 04.10.2015, 13:24   #6
Çevrimdışı
Çengelli İğne
«... Beklenen Şarkı ...»

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Çerkesler



.
Rusya Çerkesleri


Çerkesya ya da Çerkezistan olarak adlandırılan Çerkes toprakları iki kolda gelişim göstermiş olup, Doğu Çerkesya (ya da Kabardey) 1822'den beri, Batı Çerkesya ise 1864 yılından beri Rusya'ya bağlıdır.2010 yılı rakamlarına göre Rusya Federasyonunda Çerkeslerin nüfusu 712.072 kişi olup bölgelere göre dağılımı şöyledir: Kabardey-Balkar 490.453, Adıgey 109.699, Karaçay-Çerkes 56.466, Krasnodar Krayı 13.800, Stavropol Krayı 10.380

Çerkes kaynaklarına göre, Rusya Federasyonunda bugün idarî ve kültürel olarak birbirinden bağımsız altı Çerkes/Adığe grubu bulunmaktadır:

1) Mozdok Çerkesleri ya da Mozdok Kabadeyleri dört köy halinde Kuzey Osetya'nın Mozdok rayonu ile Stavropol Kray'da yaşarlar. Rusya'ya ilk (250 yıl kadar önce) bağlanan Çerkesler olup Hristiyandırlar. Çerkesçede kutır adıyla anılan ufak Rus köyleri onlar gibi Hristiyan olan Mozdok Çerkeslerinin köyleri için de kullanılmaktadır.

2) Yukarı Çerkesler ya da Kabardeyler Kabardey-Balkar Cumhuriyeti'nde yaşarlar.

3) Ortadaki Çerkesler ya da Çerks/Şerces Karaçay-Çerkesya Cumhuriyeti'nde yaşarlar ve neredeyse tamamına yakını Kabardeydir.

4) Yermelhable (Armavir) Çerkesleri Krasnodar Krayı'nın Uspensk rayonunda Çerkes Ermenilerinin alanında üç köyde yaşarlar. Türkiye'deki İkizce, Haymana köyündeki Çerkesler tarafından kurulmuştur.

5) Ova Çerkesleri Adige Cumhuriyeti'nde 40 üzeri köyde yaşarlar.

6) Karadeniz kıyısı Çerkesleri ya da Şapsığlar Krasnodar Kray'ın Lazarevsk ve Tuapse rayonlarındaki 14 köyde, karışık olarak 10 köyde ve toplam olarak da 24 köyde yaşarlar.



Rus kaynaklarına göre, Rusya Federasyonunda yaşadıkları cumhuriyet ve bölgeler esas alınarak resmî olarak birbirinden bağımsız üç (2002 yılından beri dört) ayrı halk ayırt edilir:

1) Adigey cumhuriyetinde yaşayan ve ady kodlu Batı Çerkesçesini konuşanlar: (Batı Çerkesleri/Batı Adığeleri, Kuzey Çerkesleri)

2) Karaçay-Çerkes cumhuriyetinde yaşayan ve kbd kodlu Doğu Çerkesçesini konuşanlar: (Doğu Çerkesleri/Doğu Adığeleri)

3)Kabartay-Balkar cumhuriyetinde yaşayan ve kbd kodlu Doğu Çerkesçesini konuşanlar: (Doğu Çerkesleri/Doğu Adığeleri)

4)Krasnodar Krayı ile Adıgey Cumhuriyetinde ady kodlu Batı Çerkesçesini konuşanlar (2002 yılından beri): (Batı Çerkeslerinden Şapsığlar)

Günümüzdeki Adıgeyliler ve Çerkesler 1897, 1926 ve 1939 nüfus sayımlarında sadece "Çerkes" (ya da "Adıgeyli") adı altında ortak bir sayı olarak verilmiş, 1959 nüfus sayımı ile birlikte nüfus toplamı,"Adıgeyli" ve "Çerkes" adları altında birbirinden ayrı verilmeye başlanmıştır. 2002 sayımından beri "Şapsığ" etnik adı da eklenmiş ve böylece Çerkeslerin/Adığelerin etnik ad listesi dörde çıkmıştır: Adıgeyliler, Çerkesler, Kabardeyler, Şapsığlar.



Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Rusya Federasyonu, Çarlık Rusyası dönemi de dahil olmak üzere, tarihinde görülmemiş şekilde etnik yapı bakımından homojen (% 81,5 Rus) duruma gelmiş olup, Sovyetler Birliği’nin dağılmasının yarattığı ağır travmanın etkisi altında bulunan Rusya Federasyonu’nun siyasi ve askerî kadroları, Slav kökenli (Rus, Ukraynalı, Slav Kazağı) nüfusun Moskova yönetimi ve yerel yönetimler üzerindeki milliyetçi baskısı altında kalmaktadır. Ancak, federe cumhuriyetlerin ve diğer idari birimlerin (kray, oblast, okrug ...) yönetimleri, Moskova’nın merkezî güçlendirme çabalarının aksine, Sovyetler Birliği döneminde elde edilen ekonomik, siyasi ve kültürel özerklik sınırlarını genişletmeye çalışmaktadır. Rusların "merkezin ağırlığını hissettirme" çabaları ile Rus olmayan yerel halkların "merkezden uzaklaşma" çabaları gerilim yaratmakta ve olası bir kırılmadan korkulmaktadır.

1864 yılındaki Çerkes Sürgününden 65 yıl sonra, 1929 baharında Adigey'e bilimsel çalışma üzerine giden Gürcü tarihçi Simon Canaşia’ya Şapsığların bölgesi Cubga’da karşılaştığı 91 yaşında bir ihtiyar o günleri şöyle anlatmıştır:


“ Deniz kenarında yedi yıl boyunca atılmış insan kemikleri vardı. Kargalar erkek sakallarından ve kadın saçlarından yuvalarını kurarlardı. Deniz yedi yıl boyunca karpuz gibi insan kafataslarını atıyordu. Benim orada gördüklerimi düşmanımın bile görmesini istemem ”

—Çerkes Sürgününe tanıklık eden yaşlı bir Çerkes,


  Alıntı ile Cevapla
5 Üyemiz Çengelli İğne'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 04.10.2015, 13:26   #7
Çevrimdışı
Çengelli İğne
«... Beklenen Şarkı ...»

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Çerkesler



. Adigey Çerkesleri

Günümüzde Adigey Cumhuriyeti’ndeki Çerkeslerin çoğunu Bjeduğlar ve Çemguylar oluşturur. Bjeduğ ve Çemguy ağızlarını konuşanların sayısı Kafkasya’daki nüfuslarıyla ters orantılı olarak Türkiye’de ve diğer ülkelerde nispeten azdır; Temirgoylar (Çemguylar) diasporadaki en küçük Çerkes topluluğudur.

. Günümüzde Adigey'de yaşayan Çerkesler yedi topluluğa ayrılırlar:

1) Bjeduğlar 21 köyde yaşarlar: Tahtamukay rayonunda Tahtamukay, Bjıhakoyaç, Bjıhakoyej, Şıncıy ve Kozet köyleri; Tevçoj rayonunda Askalay, Cecehabl, Ğobekuay, Kunçıkohabl, Tlevstenhabl, Neşukuay , Veçepşıy, Ponejıkuay, Pçıhal’ıkuay, Tığurığoy, Tevéhabl , Hatlekuay, Şıncıy köyleri ile Tlevstenhabl ) beldesi; Krasnogvardeyski rayonunda Bjedughhabl köyü.

2) Çemguylar (ya da K'emguylar) 11 köyde yaşarlar:Krasnogvardeyski rayonunda Ademıy, Cambeçıy köyleri; Şevgen rayonunda Cırakıy, Kabehabl, Pşıjıhabl, Hatığujıkuay köyleri.

3) Şapsığlar 4 köyde yaşarlar:Tahtamukay rayonunda Afıpsıp, Pseytuk, Panehes, Haştuk köyleri.

4) Kabardeyler 3 köyde yaşarlar.

5) Abzehler 2 köyde yaşarlar: Şovgenovski rayonunda Hakurinehabl köyü Adıgey'deki tek Abzeh köyü iken, 1998’de Kosova’dan getirilen Çerkesler için oluşturulan Mefehable köyü ile birlikte Abzeh köyleri ikiye çıkmıştır.

6) Natuhaylar 1 köyde yaşarlar: Tahtamukay rayonunda Natuhay köyü. 1864 etnik temizliği sonrasında kurulup kalmış olan Hatramtuk köyü , 1924’te yerinden kaldırılarak ve Natuhay köyü adı da verilerek Tahtamukay rayonunun Bjeduğ yöresine nakledilmiştir.

7) Besleneyler 1 köyde yaşarlar: Krasnogvardeyski rayonunda Ulyap köyü



. Krasnodar Çerkesleri

Diasporada Şapsığların sayısı Abzehlere yakın olup onlardan sonra gelirler. Şapsığların tarihi topraklarının büyük bölümü bugünkü Adigey Cumhuriyeti’nin sınırları dışında kalmıştır ve Adıgey’deki küçük bir grup dışında Şapsığlar bugün Krasnodar Krayı’nın Tuapse ve Lazarevsk ilçelerine bağlı köylerde yaşamaktadırlar(yaklaşık 10 bin). 1924-1945 yıllarında feshedilene kadar Şapsığ Ulusal Rayonu döneminde Şapsığcanın gelişimi için adımlar atılsa da, Adigey Cumhuriyeti’nin dışında kaldıklarından günümüzde anadillerinde eğitim ve yayın hakkından yararlanamamaktadırlar.Şapsığlara 1999’da “Koruma Altında Küçük Yerli Toplum Statüsü” verilmiştir.Diaspora’da ve Kafkasya’da 1920’den önce Şapsığca ve Kabardeyce başlıca yazı dilleri idiler ve Adıgece Mevlid bir ibadet dili olan Şapsığ lehçesinde kaleme alınmıştır.

Besleneylerin Krasnodar Krayı'nın Uspensk rayonunda 2 köyü vardır: Kurgokovki ve Konokovski

. Stavropol Çerkesleri

Stavropol Krayı'ı eski Çerkesya sınırları içerisinde kalmıştır ve bu yüzden sürgünden sonra burada yaşayan Çerkeslerin büyük bir bölümü göç ederken bir bölüm Çerkes ise dağlara sığınmış diğer Çerkesler ise Hıristiyan olduğu için göçe zorlandırılmamıştır.

. Karaçay-Çerkesya Çerkesleri

Karaçay-Çerkes'de Karaçaylar ve Çerkesler büyük bir çoğunluğu oluşturmuştur. Bölgede daha çok Kabardeyler, Abazalar ve Besleneyler bir de cumhuriyetin diğer büyük etnik grubunu oluşturan Karaçaylar vardır.

. Kabartay-Balkarya Çerkesleri

Diasporada Doğu Çerkesçesi konuşanların sayısı az olup Kafkasya'dakiyle ters orantılıdır. Türkiye’deki Çerkesler içinde dillerini en iyi koruyan grup olan Kabardeylerin en yoğun yaşadığı bölge, esas olarak Kayseri ve Sivas’a bağlı köylerin bulunduğu Uzunyayla ile Maraş-Göksun ilçesidir.

. Kuzey Osetya Çerkesleri

Kuzey Osetya'nın Mozdok rayonunda yaşayan Mozdok Kabardeyleri Rusya'ya ilk (250 yıl kadar önce) bağlanan Çerkesler olup Hıristiyandırlar.


  Alıntı ile Cevapla
5 Üyemiz Çengelli İğne'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 04.10.2015, 13:31   #8
Çevrimdışı
Çengelli İğne
«... Beklenen Şarkı ...»

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Çerkesler



.
Osmanlı Çerkesleri


Osmanlı'da (ve ondan miras Türkiye ile Orta Doğuda) Çerkes nitelemesi Adığeler dışında ayrıca Abazalar, Abhazlar, Osetler, Karaçaylar ve Balkarlar gibi farkli dil ailelerinden dilleri konuşan Kuzey Kafkasyalıları topluca belirtmek için yaygın biçimde kullanılır ve bu tanıma Çeçenler ile Dağıstan dillerini konuşan Kafkas halkları da dahil edilir.Ancak, son yıllarda Çerkes ifadesinin kullanılması bir şekilde Adığelerle sınırlandırılmıştır.Gürcistan'dan ayrılıp bağımsızlıklarını ilân eden Abhazya ile Güney Osetya halkı kendini Çerkes olarak görmez ve Çerkes günümüzde Adığe ile sınırlanmıştır.

Türkiye'de ve diğer Osmanlı diasporasında Çerkes terimi dar ya da geniş anlamda kullanılıp kullanılmamasına göre farklı tanımlanır ve daha çok Kuzey Kafkasyalıları kapsayacak kadar geniş tutulur.

1774 Küçük Kaynarca Antlaşması’ndan itibaren Çarlık Rusyası ile Osmanlı İmparatorluğu arasında şiddetli bir mücadele alanı hâline Kafkasya'da Çerkesler, Osmanlı tarafını tutarak, Ruslara karşı amansız bir savaşım içine girmişlerdir. Kırım Savaşı’ndan sonra ise Ruslar, Kafkaslar yönünde kararlı şekilde ilerlemiş, diğer Kafkas kavimleri ile birlikte Çerkesleri de hâkimiyetleri altına almışlardır. Bunun üzerine yurtlarından ayrılmak zorunda kalan Çerkesler, Osmanlı İmparatorluğu’nun çeşitli yerlerine yerleştirilmişlerdir.


Papaklı Çerkes, İstanbul, 1911

Sürgünden yaklaşık yirmi yıl sonra Sultan II. Abdülhamit döneminde 1882 yılında kaleme alınan Çerkesistan Tarih-i Umûmiyesinin Sûret-i Tanzîmine Dair Lâyihadır başlıklı kapsamlı bir Çerkes Tarihi tasarısı, gerek Osmanlı tarih yazımı gerekse Çerkes tarih yazımı açısından önemli bir girişimdir. Bu girişim, geleneksel Osmanlı tarih yazımı çizgisinde ve ümmetçi-milletçi nitelikte bir tarih anlayışının ürünü sayılabilir.

Şapsığca Türkiye’de 1923 yılına değin, Kabardeyler dışında Osmanlı Adiğeleri arasında bir yazı ve ibadet dili olarak kullanılıyordu.

Osmanlı topraklarına yerleştirilen Çerkes muhacirleri ile yerliler arasındaki çıkar çatışmasının en bilindik örneklerinden biri KayseriPınarbaşı, Kayseri'ndaki Uzunyayla'ya yerleştirilen Çerkesler (Kabardeyler, Hatkoylar) ile bölgenin yerlisi olan Avşarlardır. Türkiye Türkmenlerinden olan Avşarların padişaha yazdıkları söylenen dilekçede Çerkeslerle olan farklılık şöyle dile getirilir:

“ Yedikleri darı; giydikleri deri; gözü göğ, benzi sarı; el-aman padişahım; sür gitsin geri ”



Türkiye Çerkesleri

Türkiye'deki bütün Çerkes/Adığe boyları İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük illerde yaşasa da, Anadolu'da yoğun bir şekilde yerleşik bulunduğu iller şöyledir:

Batı ÇerkesleriAbzehler: Düzce, Samsun, Sinop, Tokat, Balıkesir, Çorum, Eskişehir, Konya, Bursa
Şapsığlar: Samsun, Amasya, Çorum, Düzce, Balıkesir, Bolu, Aydın, Sakarya, Yozgat
Bjeduğlar: Çanakkale (Biga ilçesi yöresi), Eskişehir
Hatkoylar: Kayseri, Bilecik (Hatkoy/Hatukay/Hatukuay Çerkesleri dünyada yalnızca Türkiye'de yaşamaktadırlar)
Çemguylar: Düzce, Bilecik
Mehoşlar: Samsun (Alaçam ilçesi), Konya

Doğu Çerkesleri Kabardeyler: Kayseri, Tokat, Sivas, Eskişehir
Besleneyler: Çorum, Amasya, Düzce, Eskişehir
Ubıhlar: Balıkesir, Bolu, Sakarya, Düzce, Samsun


Kabardey kökenli Türk generali ve milletvekili İsmail Hakkı Berkok
(1890-1954), 1918 öncesi



  Alıntı ile Cevapla
5 Üyemiz Çengelli İğne'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 04.10.2015, 13:35   #9
Çevrimdışı
Çengelli İğne
«... Beklenen Şarkı ...»

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Çerkesler



.
Kıbrıs Çerkesleri


15. yüzyılda Memlûk Çerkesleri olarak Kıbrıs'a ayak basan Çerkesler, 19. yüzyılda ise bir sürgün sonucu gelmiş ve yerleştirilmişlerdir. Kıbrıs'ta Çerkes denildiğinde gerek halk arasında gerekse araştırmacılar arasında hem Adığeler hem de Abhazlar algılanmaktadır.Eylül 1864'te İstanbul'da 3 Yunan gemisine bindirilen kadınlı erkekli 2.700 Çerkesten oluşan grup iki haftalık yolculuğun ardından Kıbrıs’a varmış, 1.400 den fazla Çerkes ise yolculuk sırasında can vermiştir. Ocak 1865’e gelindiğinde hayatta kalan Çerkeslerin sayısı sadece 300 kişi idi.Gelen Çerkeslerin sayısının o dönemde daha fazla olabileceğine rağmen, o dönemde gerek Kıbrıslı Rumların, gerekse Kıbrıslı Türklerin tepkilerinden dolayı, Çerkeslerin Kıbrıs'a iskânı sınırlı tutulmuştur.Gemilerle getirilen Çerkesler Larnaka civarındaki günümüzde Kuzey Kıbrıs'ta Lefkoşa'ya bağlı Erdemli (Tremeşe) ve Yiğitler (Arçoz) köyleri ile 1974 Barış Harekatı öncesi çoğu Kıbrıslı Türklerden oluşurken bugün Güney Kıbrıs'ta kalan Vuda köyünün yanı sıra, bir kısmı da toplu olarak Limasol'da daha sonra Çerkez Çiftliği olarak adlandırılan bölgeye yerleştirilmişlerdir.



. Kosova Çerkesleri

1856 sonrası Kırım ve Kafkasya’dan gelen göçmenlerin bir kısmı Osmanlı yetkilileri tarafından Varna üzerinden Kosova’ya sevk edilmiş, ilk etapta bu göçmenlerden 5 bin ailenin Kosova sahrasında yerleştirilmesi planlanmıştır.Rumeli Eyaleti Valisi Çırpanlı Abdülkerim Nadir Paşa 600 göçmen ailesinin kışı geçici olarak Priştine ve Vuçıtrın kazalarında geçirmelerini sağlamıştır.Geleneksel Çerkes kaynaklarına göre Kosova sahasına gelen Çerkes sayısı toplam 12 bin (2.000 aile) kadardı.Çerkesler Kosova sahasında bir iki tanesi 100 haneli diğerleri ortalama 40–50 haneli 30 kadar köy kurmuşlardır.Kosova’daki Çerkesler 1876 Bulgar isyanının bastırılmasında ve 93 Harbi (1877–1878) sırasında takviye kuvvet olarak kullanılmıştır.Niş tarafına yerleştirilen Çerkesler Sırplar tarafından sürülünce Anadolu ve Suriye’ye gitmiş, Kosova’da meskûn olanlar da bunları takip etmiştir.1890’ların sonunda Kosova’daki Çerkeslerin sayısı asağı yukarı 6.400’e (Avustralya istatistiklerine göre 6 bin) gerilemiştir. 1912 sonrası Çerkesler daha büyük oranda göç etmiş, 1918’den sonra da yine büyük bir göç olmuş ve sonuçta 1930’larda 50 haneye düşmüşlerdir.Çoğu Arnavutlaşan bu Çerkeslerin Balkanlar'daki son canlı kalıntısı Kosova'da Priştine'ye yakın mesafede Stanovça ve Miloşevo köylerinde yaşayan 300-400 kişilik Çerkes/Adığe topluluğudur.1995’te Hasan Mercan'ın Prizren'de yayımlanan Kosova Türklerinin Çığ adlı dergisinde Kosova'daki bu Çerkes topluluğuyla ilgili röportajın yayımlanmasından sonra Çerkeslerin varlığı duyulmuş oldu.1998-1999 Kosova Savaşında seslerini duyuran Abzeh boyundan Çerkesler, 1999 yılında ilk kafile olarak Adigey Cumhuriyeti ile Çerkes kuruluşlarının desteğiyle ata topraklarına getirilmiş ve onlar için Maykop'un dört kilometre yakınlarında çoğunluğu nüfusunun önemli bir kısmı Ermeni olan Rus köylerinin ortasında Mafehabl adlı yeni bir Çerkes köyü kurulmuştur.Kosovalıların Adıgey’den kısa sürede gideceklerine dair karamsar tahminlerin aksine, Adigey’e gelen yaklaşık 200 Yugoslavyalı Çerkesten sadece 30 kadarı Almanya’ya ve Türkiye’ye gitmiştir.


. Irak Çerkesleri

Kuzey Kafkasya'dan sürgün edilen Çerkesler (Kuzey Kafkasyalıların toplu adı olarak) Osmanlı Devleti’nin iskân politikasının bir sonucu olarak 1864 yılından itibaren Irak'a yerleştirilmeye başlanmıştır. Bu Kuzey Kafkasyalılar Çeçen, Dağıstanlı ve Adığe kökenli olup Kerkük, Diyala, Bağdat, Musul ve Felluce bölgelerine yerleştirilmişlerdir. Ayrıca, Kuzey ve Güney Dağıstan'dan gelen aileler Duhok, Erbil ve Süleymaniye'ye yerleşmişlerdir. Günümüzde Irak'ta Çerkes adıyla bilinen Kuzey Kafkasyalıların % 75'ini Çeçenler oluşturmaktadır. Irak'ta en fazla tanınan 18 Çerkes aşiretinden üçü Çeçen kökenli olup diğerleri El-Lezgi, Avar, Kumuk, Tebesaran, Abzeh, Kabardey, Şapsığ, Nahşoy olarak ifade edilebilir. Irak Çerkesleri ayrı bir kimlik olarak tanınmadıkları gibi birçok haktan da mahrum durumdadırlar.



. Suriye Çerkesleri

Memlûklar döneminde Mısır’ın hâkimiyeti altında bulunan Suriye’deki garnizonlarda önemli sayıda Çerkes vardı ve bunlar varlıklarını Osmanlı döneminde de sürdürmüş olsalar da, Suriye’de bugün Çerkes diasporasını oluşturanlar 19. yüzyılda, Çerkes Sürgününde buraya gelenlerin torunlarıdır.Osmanlı yönetimi birkaç amaç güderek tampon Çerkes yerleşimleri kurmuş, yerli halka kıyasla daha yüksek tarım tekniğine sahip Çerkeslerle boş toprakları değerlendirmiştir.


Levant Ordusuna bağlı Çerkes süvarileri

Osmanlı Devleti’nin iskân politikasının bir sonucu olarak 1860’lı yılların ortasında Suriye’ye yerleştirilmeleri Kuzey Kafkasya’dan doğrudan ve Balkanlar’dan olmak üzere iki aşamada gerçekleşmiştir. 1860 ortalarında Kuzey Kafkasya’dan gelen ilk gruplardan biri Suriye’nin kuzeyine, Maraş sancağına yerleştirilmiştir. Daha sonra, 1872 yılında bine yakın Çerkes, Hama ve Humus şehirleri civarına ve Havran Sancağı sınırları içindeki Golan Tepeleri’ne yerleştirilmiştir. Çerkeslerin Kuzey Kafkasya’dan Suriye’ye göçü küçük ölçülerde de olsa 1920’li yılların başına kadar sürmüştür. Çerkesler yoğun olarak Golan Tepeleri’ne Mavera-i Ürdün’e, Hama, Humus ve Halep kentlerinin yakınlarına yerleştirilmişlerdir. Kurdukları Amman, Ceraş, Kuneytra ve Mumbuc köyleri zamanla büyüyerek kentlere dönüştür. Son grup Çerkes göçmeni II. Dünya Savaşı’ndan sonra gelen ve çoğunlukla Almanlara esir düşen ve savaştan sonra Kuzey Kafkasya’ya dönmeyen Kızılordu’nun eski askerleri ile 1942’de Kuzey Kafkasya’nın Nazi Almanyası tarafından işgalinde Alman ordusuna alınan gençlerdir.

Bugün Suriye’de çoğunluğu Şam, Halep ve Humus’ta yaşayan 90 ilâ 100 bin Çerkes vardır ve bu "Çerkes" nitelemesi geniş anlamda olup Adığeler dışında ayrıca Oset, Çeçen ve Avarları da kapsar.



. Ürdün Çerkesleri

Ürdün’de 120.000 kadar Çerkes bulunuyor ve bunların büyük çoğunluğu da başkent Amman’da yaşamaktadır.1868’den başlayarak Kafkasya'dan Osmanlı Anadolusuna sürülen ve oradan da Osmanlı Ürdününe yollanan ilk Çerkesler daha çok Şapsığlardan oluşuyordu. Bu ilk gelen Çerkesler iki farklı güzergâh izlemişlerdir; deniz yoluyla gelenler Şam üzerinden, kara yoluyla gelenler ise Halep üzerinden Ürdün'e ulaşmışlardır. Ürdün’de Çerkeslik, yönetim tarafından resmen tanınan bir siyasî/kültürel kimliktir. Monarşik yapı içerisinde faaliyet gösteren Meclis’te Çerkeslere ayrılmış üç koltuk vardır. Seçilenlerden bir tanesi Bakanlık makamına getiriliyor. 8 adet Çerkes Derneği var ve bunlardan hemen hepsi devletten maddi yardım almaktadır. Özellikle Kral Hüseyin’in oğlu Prens Ali, Çerkeslerin yönetim nezdindeki fahri temsilcisi gibi davranmaktadır. Bugün Ürdün'de Emir Hamza ve Abdülmalik Şeref olmak üzere iki tane Çerkes okulu vardır ve bunlar bütünüyle Çerkes Hayır Cemiyeti’nin yönetimindedir.



. İsrail Çerkesleri

Kuzey Kafkasya'dan Osmanlı İmparatorluğu topraklarına sürülen ve Osmanlılar tarafından 1864 yılında Balkanlara yerleştirilen Çerkeslerden bir grup, buralardaki yerli halk*la yaşanan sorunlar yüzünden 1870 yılında ikinci defa göçe tabi tutulmuşlar ve deniz yoluyla bugün İsrail toprakları olarak bilinen bölgeye gönderilmişlerdir.Günümüzde Şapsığlardan oluşan 3500 nüfuslu belediye Kfar Kama ile Abzehlerden oluşan 850 nüfuslu Rehaniya adlı iki yerleşimde yaşarlar.Ebu Guş yerleşimindekiler ise Memlûkler dönemi Çerkeslerine dayanır.Kfar Kama'dakiler Kfar Kama Şapsığcası denen ağızları okulda öğretilmektedir.


. Memlûk Çerkesleri

Mısır ve Suriye’de 267 yıl varlık gösteren Memlûk Devleti, sultanlarının eğitim aldıkları askerî okullara (tıbâk) göre, Bahrî Memlûkler ya da Türk Memlûkler (1250–1382) ve Burcî Memlûkler ya da Çerkes/Çerkez Memlûkler (1382–1517) olmak üzere iki dönem halinde ele alınır. Nil Nehrindeki bir adada bulunan tıbâkta yetiştirilen memlûkler (kölemenler) dönemi Bahrî olarak adlandırılırken Kahire’de bulunan Kalat’ul-Cebel’de eğitimini almış olan memlûkler dönemi Burcî olarak tanımlanır. Bahrîler döneminde Mısır’a getirilen memlûkler Kıpçak ülkesi ve Mâveraünnehr gibi Türk havzalarından satın alındığı için bunların çoğu Türk kökenli (özellikle de Kıpçaklar) olurken, Burcî Memlûkler Kafkasya’dan getirildiği için Çerkesler (geniş anlamda Kuzey Kafkasyalılar) ve Gürcüler gibi Müslüman değişik Kafkas halklarından olmakta idi.



. Mısır Çerkesleri

Mısır’da Çerkeslerin varlığı Memlûk döneminde başlamıştır. Burcî Memlûkler ya da Çerkes/Çerkez Memlûkler (1382–1517) denen ikinci dönemde iktidara gelip yönetimde ve orduda büyük bir nüfus oluşturan Çerkeslerin (geniş anlamda Kafkasyalılar) hanedanlığı Osmanlı egemenliğine kadar sürmüştür. 1517’de Yavuz Sultan Selim Mısır’ı Osmanlı’ya bağladıktan sonra yönetimi yine bir Çerkes’e bırakmıştır.Çerkes Emirleri İstanbul’a bağlı olarak Mısır'ı 1871 yılına kadar yönetmiştir.Çerkeslerin Mısır’daki etkinliği 1871’de 500 Çerkes komutanın Kahire kalesinde tuzağa düşürülerek öldürülmesinden sonra sona ermiştir.Ülkede başlayan Memluk avı üzerine Çerkeslerin bir kısmı Suriye’ye, bir kısmı Sudan’a sığınmış, bazıları da yeni yöneticinin hizmetine girerek Mısır’da kalmıştır.Mısır Hidivliği döneminde 1830’larda, Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın iktidarında Çerkeslerin devlet içinde askerî-idarî kademelerde etkisi tekrar artmıştır.19. yüzyıldaki Çerkes Sürgününde Osmanlı toprağı Mısır’a da Çerkes yerleştirilmiştir. Fakat bu dönemde Mısır’da toplu yerleşim olmadığı için Suriye ve Ürdün’deki gibi bir Çerkes topluluğu oluşmamıştır. Çoğunlukla ordu ve devlet içinde seçkinler kesimini oluşturan Çerkesler Cemal Abdül Nasır’ın darbesinden sonra hem mal varlıklarının çoğunu hem de etkinliklerini kaybetmişlerdir. Bugün Mısır’da dedelerinin Çerkes olduğunu bilen, ama artık Araplaşmış çok sayıda insan yaşamaktadır.


  Alıntı ile Cevapla
5 Üyemiz Çengelli İğne'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 04.10.2015, 13:39   #10
Çevrimdışı
Çengelli İğne
«... Beklenen Şarkı ...»

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Çerkesler



Sosyal Yaşam



Çerkes toplumu, kendi içinde gelenek ve göreneklerinden oluşmuş habze ya da Çerkes âdetleri denen yazılı olmayan sözlü örfî hukuk kurallarıyla biçimlenir.
Geleneksel toplumsal yapı Çerkeslerde soy topluluğu (klan) ve boy-kabile yapılanması özellikleri taşır. Ortak bir atadan geldiğine inanan ve aynı soyadını taşıyan aileler tlepk denen soy topluluklarını yani sülaleleri oluşturur. Aynı tlepk'ten olan herkes birbirini yakın akraba sayar ve aralarında kesin evlenme yasağı uygulanır. Evlenme yasağı anne tarafından tlepk için de geçerlidir. Her tlepkin kendine ait bir damgası vardır.Macarcada olduğu gibi, Çerkesçede de sülale adı önce şahıs adı ise sonra gelir: Tevune Haçim. Sülale adlarında «... oğlu» anlamındaki takı (-ka, -ko, -kua, -kue) Doğu Çerkesçesinde -kwue, Batı Çerkesçesinde kwo biçiminde yazılır.

Çerkeslerin en önemli değerlerinden bir tanesi de saygıdır. Çerkeslerle yapılan bir mülakatta “Çerkes denilince aklınıza gelen ilk özellik nedir?” sorusuna çoğu “saygı” karşılığını vermiştir.


. Sınıflar

Ortaçağ ve izleyen çağlarda derebeyi/köy beyleri ve bu beylerin birincil soyluları/lekopleş , ikincil soyluları ya da soylu kahyaları/özdenleri/verkleri , onların toprak köleleri yani serfleri/pşıtlı , beylerin koruma ve egemenliği altında yaşayan köylüler/fekotl ve köleler/vıneut toplumun ana sınıflarını oluşturuyorlardı.

Adığelerde iki farklı toplum yapılanması görülür: aristokratik Çerkesler olarak da adlandırılan ve beyleri/kahyaları olan ve yalnızca köleleri çalışan Doğu Çerkesleri (Kabardey, Besleney) ve Batı Çerkesleri (Bjeduğ, Çemguy) ile demokratik Çerkesler olarak da adlandırılan ve beyleri olmayan ve köleleriyle birlikte kendileri de çalışan Batı Çerkesleri (Şapsığ, Hakuç, Abzeh). Çerkes Sürgününde Kafkasya'da kalanlar esas olarak ilk grup iken, Kafkasya'dan çıkıp diasporayı oluşturanlar ise ikinci gruptaki Çerkeslerdir.

Yarı feodal Adiğe toplulukları (Kabardey, Besleney, Bjeduğ, Çemguy) içinde serf ve köleler çoğunluğu oluşturur ve bunlarda köle emeği önemli bir yer tutardı. Ubıh ve Abazalar (Abazin) arasında da köle emeği ve ticareti önemliydi. Ancak Ubıhlarda soylu (bey) sınıfı yoktu, onun yerini kuaşkha denilen köle tüccarı ya da köle sahibi zengin bir köylü sınıfı almıştı. Bu tür toplumlarda bey (pşı) ya da soylu kahya (verk) sınıfından olanların çalışmaları ayıp sayılırdı.


Çerkes kızı, 1855

Bunlar günlerini uyumak, eğlenmek, konuk ağırlamak ve ava gitmekle geçirirlerdi. Köylü sınıfı (fekotl) kadınları da ev işleri dışında çalıştırılmazdı. Bu yüzden bu tür toplumlardaki üst sınıflar arasında yaygın bir tembellik durumu bulunuyordu. Toplumun yükünü serfler, köleler ve yoksul köylüler sırtlanmış durumdaydılar.Son dönemlerde köle (esir) ticareti Abzeh ve Ubıhların tekeline geçmiş gibiydi, Osmanlı esir tüccarları onlarla, özellikle dürüst kişiler olarak güvendikleri Ubıhlarla ticaret yapıyorlardı.Buna karşın Karadeniz kıyısında ve dağlarda yaşayan Natuhay, Şapsığ, Hakuç ve Abzehler gibi sınıfların yeterince belirmediği Adığe topluluklarında arkaik demokratik toplum yapısı büyük ölçüde korunmuştu. Egemenlik Hase denilen halk meclisleri eliyle köylü sınıfı (fekotl) tarafından kullanılırdı. Daha çok ataerkil köleci ilişkiler söz konusuydu. Ataerkil kölecilikte köle sahibinin kendiside dahil kadın erkek herkes ev dışında ve tarlada çalışır, köylülere hükmeden bir bey ya da soylu sınıfı yoktu. Köle ve serfler (toprak kölesi) bulunsa bile sayıları azdı. En çok köle Abzehler arasında bulunurdu. Bazı yazılı kaynaklara göre Ubıhların dörtte biri, Abzehlerin onda biri, Şapsığların da yirmide biri doğrudan köle (vıneut) ya da toprak kölesi (pşıtlı) idi.



. Damga

Karaçaylar, Balkarlar, Tatarlar, Başkurtlar, Kazaklar, Kırgızlar ve Oğuzlar gibi Türk halklarında kullanılan damga (Göktürkçe: tamga) geleneği Tatarların komşusu Marilerde (Çirmişler) görüldüğü gibi Karaçay-Balkarların (sülale damgası: tukum tamğa) komşuları olan Çerkesler), Abazalar, Abhazlar, Osetler gibi Kafkas halklarında da görülür.Çerkes sülale damgaları günümüzde de bilinmekte olup her sülale/tlepk farklı damga şekline sahiptir.



. Aile

Aile reisi ve bütün kararları alan babadır ve onun kararları emir niteliğindedir.Erkeğin ailedeki otoritesi yaşı ilerledikçe artar ve kabilede de etkili olmaya başlar. Çerkeslerde “ikili aile‟, yani baba ve oğlun çocukları ile birlikte yaşadığı aile yapısı büyük çoğunluğu oluşturmaktadır. Baba ve iki oğlun, aileleri ile birlikte oluşturdukları “üçlü aile‟, nüfusu az olan ailelerde daha fazla görülür.Öğrenim veya çalışmak için şehre gitme söz konusu olunca, kardeşlerden biri, özellikle de öğrenime önem vermeyen kardeş baba ocağında kalır.


Geleneksel Kabardey Çerkes evi

Bugün Çerkes ailelerinde evlenen kişinin baba ocağında oturması ender rastlanan bir durumdur. Bir hanede birden fazla kardeşin oturmasına sık rastlanmasına rağmen, bu kardeşler mal varlığı ve iş açısından birbirlerinden bağımsızdırlar. Ancak, bir konuk geldiğinde veya dışarıdan gelebilecek haksızlıklara karşı tek vücut olurlar.
Çocuğa anası babası değil, dedesi ninesi (ya da yakın akrabadan veya dostlardan biri) ad verir.


  Alıntı ile Cevapla
4 Üyemiz Çengelli İğne'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
çerkesler


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 07:10.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.