Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Türk ve Dünya Tarihi > Türk Tarihi


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 29.10.2015, 22:04   #1
Çevrimdışı
alkanaga
Uzman Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Eski Türklerde Kadın...

Eski Türklerde Kadın...


Buyrun eski Türklerde kadın nasılmış..







Kadınlar, eşlerimiz, annelerimiz, bacılarımız, arkadaşlarımız. İyi ki varlar. Biz erkeklerin minnet duymamız gerektiği kişiler onlar. Bizim toplumumuzda kime sorsanız “kadın başımızın tacı” , “cennet annelerin ayakları altında” vs gibi sözlerle kadını yüceltir ama gerçek hayatta acaba böyle mi? Kadına ne kadar değer veriyoruz?

Maalesef hemen her aman duyabileceğimiz kadına karşı şiddet haberleri, ...kadın istismarları, negatif ayrımcılık gibi pek çok kadına yönelik mesele var ülkemizde. “ Kızını dövmeyen dizini döver” veya “ kadının sırtından sopayı karnından sıpayı eksik bırakmayacaksın” gibi veciz deyişlerle tanımlanan dengesiz ve çarpık inançlar var.

Özellikle de aile içi şiddet tam bir Tabu’dur. Örneğin ülkemizde bazı yapılan araştırmalarda görülmüş ki, erkeğin gerektiğinde karısı dövmesi benimsenmiş. Yine ülkemiz %58 oranıyla Bangladeş, Etiyopya gibi ülkeleri geride bırakabilmiştir.

İnsan insandır. Birbirini seven insan şiddet gösterebilir mi? İnsanlığın yarısı sevgi ise yarısı tahammül yani sabırdır. Şiddet, boyun eğildiği miktarda kader olur.

Tarihimize baktığımızda İslam öncesi dönemde Türk kadını o günün koşullarında özgür ve erkekle eşittir. Eski Türklerde ev yalnız kocanın malı olmayıp, kadın ve erkeğin ortak malıdır. Dinsel inançlar kadını kutsal kabul etmiştir.

Türk kadını ata biner, ok atar, gerektiğinde savaşırdı.
İslamiyet’in kabulünden sonra, kadının toplumsal konumu koklu bir bicimde değişmiştir. İslami hukukun getirmiş olduğu hükümler, bazı yorumlamalar ile kadının kamusal yasamdaki alanını sınırlandırmıştır. Kadın aile ve ev hayatının içinde sıkışıp kalmıştır. İslami hükümlere göre, esin rızasına dayanan çok esle evlilik olgusu, erkeğin bu rızayı atlamasıyla pratik yasamın bir parçası haline gelmiştir. Dolaysıyla kadından beklenen en büyük erdem, itaat ve boyun eğme olmuştur. Osmanlıda kadın Latif’tir.

Büyüklerin veya eşinin yanında yüksek sesle konuşamaz. Çocuk ve ev işleri ile ilgilenir, ev de bile yürürken ayak seslerinin duyulmaması için zarif ve sessiz hareket eder, mutluluğunu ve hüznünü oyalara, dantellere işler.
Osmanlı Sarayındaysa Harem’inin içindeki kadınlar, İmparatorluğun her devrinde sayıları yüzlerle anılacak kadar çoktur. Her ne kadar İslami şeriatta dört kadından fazlasına izin vermemişse de, köleler hakkındaki yorum ve hükümler sayesinde bir sürü cariyenin alınıp satılmasına kimse ses çıkarmamıştır. Haremde çoğunluğu oluşturanlar daima cariyelerdi. Bunlar padişahın kölesi sayılırlar ve malı olarak değerlendirilirlerdi. Duraklama ve gerileme devrinde savaş ganimetleri yetersiz olmaya başlayınca, cariye bulmakta da güçlük çekildiğinden, esir pazarlarından da satın alınmıştır. Osmanlı tarihçisi Âşık Paşazâde, İstanbul, Bursa ve Edirne'de çok büyük Esir haneler ve esir pazarları olduğundan bahsetmiştir.

Türk kadını Cumhuriyetle beraber seçme ve seçilme hakkını almıştır. Böylelikle kamusal alanda varolma bilincini taşıyan Türk kadını, modernleşen devletin hizmetinde çok daha rahat çalışmaya başlayabilmiştir. Yine de günümüzde kadınlarımızın 6’da 1’i okuma yazma bilmemektedir. Bazı yörelerimizde de hala ağırlıklı olarak kız çocukları okula gönderilmemektedir. Geçen kızılaydayım, yerlere bakmaktan ar duydum zira kadın istismarı sayılabilecek küçük afişler ve kartvizitler yerlere saçılmıştı. Kadın, hep cinsel obje olarak görüldü erkek tarafından, toplumsal kimliğinin üstü örtüldü, zira heva ve heveslerimizin simgesiydi, bu yüzden bu da sömürüldü.

Yazımın başında demiştim ya hani, “kadın başımızın tacı” diyorduk. Başımıza taç olan bu haldeyse, bizler ne haldeyiz? Gerçek Müslüman tüm damgalamalardan beridir. Şu cu bu cu diye tarafı olmaz zira o her taraftır. Kadını da erkeği de, aileyi de, insanı da, insanlığı da içine alır.


__________________
Sevmekten asla vazgeçmeyin. Sevgisiz bir hayat amaçsız, anlamsız olur.
Alkanaga
  Alıntı ile Cevapla
9 Üyemiz alkanaga'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 29.10.2015, 22:31   #2
Çevrimdışı
Çengelli İğne
«... Beklenen Şarkı ...»

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Eski Türklerde Kadın...

Boşuna at,avrat,silah dememişler.

Sene 2015 gelinen duruma bakınız.

Millet çağ atlar biz çağ gerisine sıçrarız.

Teşekkürler,ellerine sağlık.
  Alıntı ile Cevapla
8 Üyemiz Çengelli İğne'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 29.10.2015, 22:38   #3
Çevrimdışı
Gülümsün
Yönetici

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Eski Türklerde Kadın...

Teşekkürler. @alkanaga
__________________
  Alıntı ile Cevapla
8 Üyemiz Gülümsün'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 29.10.2015, 22:58   #4
Çevrimdışı
alkanaga
Uzman Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Eski Türklerde Kadın...

Eski Türklerde Kadın

Canım bu konuda da sıkkın aslında. Bugün kadının ne olduğunu hala tartışıyoruz. Kadına Şiddet, Cinayet vs.. Hatta gazete haberlerine baktığımızda görüyoruz ki belli yer ve zamanlarda kadınlara sünnet töreni gibi reklamlı toplu örtünme törenleri yapılıyor (Taraf, 25Ekim 2014). Erkeklerle araya set ve sınır çekiliyor. Sorsanız; “bu gelenek olmuş’’ gibi cevaplar alırsınız. Gelenek, geçmişte sahiplenilmiş olan toplumsal alışkanlıklardır. Gelenekler toplumda karşılık buldukça devam ederler, değişirler veya karşılıksız olurlarsa bırakılabilirler.


Tomris Hatun

Eski Türk geleneklerimize bakalım örneğin, acaba kadının yeri neydi?

Nikâh’a ve tek eşli evliliğe dayanan bir aile düzeni vardı. Nikâh, törenle gerçekleştir ve özellikle köy düğün geleneğinin tarihsel köklerini oluşturan, önemli bir olay, bir tür sözleşmedir. Nikâh için ana ve babanın onayı şarttır. Evlenen erkeğin, gelinin ana-babasına bir miktar mal vermesi gelenektir. Başlık adıyla günümüze dek süren bu gelenekte, verilen mala kalıng denirdi. Gelin, gittiği ailenin hak sahibi bir üyesi olur; kocasının ölmesi durumunda, malların ve çocukların velayeti ona kalırdı. Yaş ayrımı çok olan evliliklere izin verilmez ve yaşlı kuşaktan erkek, genç kuşaktan bir kadınla evlenemezdi (Çin Belgeleri, Sencer Divitçioğlu, “Kök Türkler” Yapı Kredi Yay.). Yine kadının miras hakkı vardı, kendi malını dilediği gibi kullanırdı, kocanın boşanma hakkı olduğu gibi kadının da boşanma hakkı vardı. Kadınlar at biner, kılıç kuşanır ve yay atarlardı. Savaş zamanları bağlı oldukları beylere tabi olurlar verilen görevleri erleriyle birlikte yerine getirirlerdi. Er leri savaşa gittiğinde otağı korumakta bacılara düşmüştür. Kadının toplumdaki yeri, özellikle Arap kültürüyle ilişkiye geçildikten sonra önemli oranda değişmesine rağmen bu geleneği devam ettiren Anadolu Türk beylikleri de olmuştur.



Örneğin Dülkadir Beyliği’nin, “otuz bin erkek ve otuz bin kadından” oluşan bir ordusu bulunmaktadır. (akt. Prof. Fuat Köprülü, “Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuruluşu, 1981). Yine 12.yüzyıl tarihçilerinden İbn Cübeyr, “Türk ülkelerinde kadına gösterilen saygıyı, başka hiçbir yerde” görmediğini belirtmiştir (Orta Asya-Tarih ve Uygarlık” J.Paul Roux, Kabalcı Yay., 2001).



Peki, ne oldu da Türk kadını eşitlik konusunda ayrı tutuldu?

Özellikle inanç ve toplumsal baskıların artması, İslam adı altında arap geleneklerinin Türk kültürüne enjekte edilmesi, kadının fıtratını sorgular hale getirmiştir. Örneğin Emeviler döneminde, fetihlerin sonucunda elde edilen cariyeler ile evlilik de yaygın idi. Cariye sahibi olan, isterse onunla evlenir, isterse satar, isterse bir başka şey karşılığında değişir idi. Ya da onu azat eder, mevlası olurdu. Yine, Özellikle erkek çocuklar, gelecekte kendilerinin halefleri sayılacakları için daha da önem arz etmektedir (Ali Aksu, Eskidergi, Emeviler döneminde kadın).



Ya Osmanlıda durum nasıldı?

Osmanlının kuruluş zamanıyla, yükselme, duraklama ve çöküş dönemleri arasında dahi pek çok farklar vardır. Kuruluş zamanında orta asya ve horasan gelenek ve göreneklerinin devam ettiğini görebiliriz. Örneğin bacıyanı Rum kadın Teşkilâtı, özellikle anadoluyu İslamlaştırma çalışmalarına aktif olarak katılmış ve asker Teşkilâtında da kilit roller üstlenmiştir. Bu durum, modern anlamda bir ''sivil inisiyatif örgütünün'' ilk örneklerindendir.




Rum kadın Teşkilâtı,

Yükselme devriyle ve sonrasında daha net görülen Harem ve saray hayatında türlü entrikaların baş aktörü kadın sultanlar olmuşlardır.

Kadını imparatorluk içerisinde esir pazarlarında da görebiliriz. Aşık Paşazadenin anlatımına göre; İstanbul'daki en işlek esir pazarı Kapalıçarşı'nın hemen dışında, Nur-u Osmaniye'den Çemberlitaş'a giden yol üstündeki tek katlı, ortası avlulu bir hanmış. 15. yüzyılda yaşamış Osmanlı tarihçisi Âşık Paşazâde'nin anlattıkları bazı çok ilginçtir: Bursa'da ve Edirne'de çok büyük Esirhaneler ve esir pazarları varmış. Her savaştan sonra, sefer dönüşü Osmanlı orduları en güzel kızları ve kadınları toplayıp buraya getirir, satarlarmış.


Cerrahpaşa Avrat Pazarı

Yazarın da katılmış olduğu 2. Murad'ın Macar seferinde o kadar çok Macar kızı esir alınmış ki, en güzeli bile 300 akçeden fazla etmez olmuş. 2. Murad'ın Belgrad seferinde ise, esir alınan kızların değeri daha da düşmüş ve bir cariye bir çizmeyle değiştirilir olmuş. 2. Murad, Âşık Paşazâde'ye de dokuz cariye ver*miş. Paşa bunları 200-300 akçeye zor satabilmiş (Aşık Paşazade, Tevârîh-i Âl-i Osman).



Harem yaşamının gizli ve kapaklı kalması, öncelikle saray kadınlarının dış dünya ile ilişki kurmama kuralına bağlıdır. Padişahlar, kendileri için seçilmiş bu kadınları kimseye göstermezlerdi. 2. Mahmud zamanına kadar çarşaf ve ferace de takmadıklarından, toplu olarak saray dışına çıkma özgürlükleri dahi olmamıştır.

Kadınların yabancı erkeklerden gizlenmesine bir örnek olarak, Fuad Carım "Kanuni Devrinde İstanbul" adlı eserinde, hastalanan bir sultanın hekimle karşılaşmasını şöyle anlatır:

Haremlik durumlar. (1900 civarından bir kare, Brooklyn Müzesi arşivi)

Kanuni'nin kızı Mihrimah Sultan hastalanınca, esir bir İspanyol doktoru tedavi için getirmişler. Doktor, sultanın nabzını yoklamak için kocası Rüstem Paşa'yı güç bela ikna edebilmiş. Mihrimah Sultan'ın yatak odasına girmişler. Doktor yatağın kenarına gel*diğinde, çarşaf yığınının arasından çık*mış bir koldan başka bir şey görememiş. Doktor nabzı ölçüp diğer kolu da tut*mak isteyince, Rüstem Paşa'nın sabrı taşmış ve sinirlenip doktoru yakasından tuttuğu gibi kapı dışarı atmıştır.




Tanzimatla beraber yenilikler getirilmeye çalışıldı kadın konusunda ama, tepeden inme yenilikler toplumda sudan çıkmış balık misali bir durum yarattı ve çoğu kabül görmedi. Zira Avrupa kanunları direkt alınmış ve bir uyarlama yapılmamıştı. Yine de ilk Türk feminist hareketlerin tanzimatla başladığını söyleyebiliriz.



Fatma Aliye Hanım, kadın sorunlarını romanında yayınlayan ilk Türk kadındır. 1908-1923 yılları arasında 40'dan fazla kadın örgütü kurulmuş, okuma yazma oranlarının azlığına ve dağıtım imkanlarının sınırlılığına rağmen, oldukça fazla sayıda okuyucuya ulaşan 27 adet kadın dergi ve gazetesi çıkartılmış, üniversite de dahil olmak üzere, kadınların eğitim görme ve çalışma oranları artmış, 1917'de çok eşliliğe sınırlama getiren kanun çıkartılmış ve kadınların seçme-seçilme haklarıyla ilgili istekler ilk olarak bu dönemde dile getirilmiştir.


Fatma Aliye Hanım

Cumhuriyetle beraber kadınlar seçme ve seçilme hakkı elde etmiş, kadın toplumsal hayata tekrardan katılabilme fırsatını yakalayabilmiştir. Bununla beraber, maalesef kadını hala toplumsal hayatta göremeyen, geleneksel görüşler devam etmektedir…



__________________
Sevmekten asla vazgeçmeyin. Sevgisiz bir hayat amaçsız, anlamsız olur.
Alkanaga
  Alıntı ile Cevapla
6 Üyemiz alkanaga'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 29.10.2015, 22:59   #5
Çevrimdışı
Cem1907
Uzman Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Eski Türklerde Kadın...

Orta-doğu kültürüne bakın,neden kadınlar bu halde hemen anlaşılır!Gözünü seveyim eski Türk'lerin ve şaman anlayışının!
__________________
  Alıntı ile Cevapla
4 Üyemiz Cem1907'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 30.10.2015, 00:17   #6
Çevrimdışı
Cem1907
Uzman Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Eski Türklerde Kadın...

Alıntı:
Orjinal Mesaj Sahibi Aristo Mesajı göster
Türklerin İslam dinine geçirilmeleri (!) diğer bir çok alanda olduğu gibi kadın-erkek eşitliği alanında da toplumsal bir felaketin başlangıcı olmuştur.

Türkler İslam öncesinde son derece kollektif, sosyal ve ileriye açık bir toplumdu. Çok yüksek derecede ahlaki özellikleri vardı. Uzun sözün kısası Türkler İslam dini ile araplaşarak ulusal özelliklerini büyük ölçüde kaybettiler ve ulusal bir asimilasyon ve yozlaşmaya uğradılar.

İslam dini Türk toplumlarını perişan etmiştir.

Hiç kuşku duymadan söyleyebilirim ki, Türkler islamlaştırılmasaydı bugün her alanda dünyanın en ileri toplumlarından biriydi!
Bravo!İşte bu!Eski Türkler Gök-Tanrı inanışına sahip olmakla beraber çok tanrılı idiler.Bunların tümü'nün özü tabiat idi!Ulu önder Atatürk en azından dil asimilasyonu'nun önlenmesi için çok uğraştı ama 1000 yıldır Türk diline girmiş kelimeleri değiştirmek neredeyse imkansız idi.Bir Ulus'un en önemli özelliği Dili'dir.

Yine de o yüce insan'a dua edelim;tüm çabalara rağmen bu coğrafya'da yine de kendi benliğimizi koruyabiliyoruz;gerçi buna da faşizm diyorlar ya!
__________________
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Cem1907'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 30.10.2015, 00:20   #7
Çevrimdışı
alkanaga
Uzman Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Eski Türklerde Kadın...

Alıntı:
Orjinal Mesaj Sahibi Aristo Mesajı göster
Türklerin İslam dinine geçirilmeleri (!) diğer bir çok alanda olduğu gibi kadın-erkek eşitliği alanında da toplumsal bir felaketin başlangıcı olmuştur.

Türkler İslam öncesinde son derece kollektif, sosyal ve ileriye açık bir toplumdu. Çok yüksek derecede ahlaki özellikleri vardı. Uzun sözün kısası Türkler İslam dini ile araplaşarak ulusal özelliklerini büyük ölçüde kaybettiler ve ulusal bir asimilasyon ve yozlaşmaya uğradılar.

İslam dini Türk toplumlarını perişan etmiştir.

Hiç kuşku duymadan söyleyebilirim ki, Türkler islamlaştırılmasaydı bugün her alanda dünyanın en ileri toplumlarından biriydi!
Kuzeyden giden boylar, Hristiyanlıkla karşılaşmış Hristiyan olmuş. Hatta yahudi olan Karay Türkleri bile var. Türkler öyle tutucu bir kavim değil aslında. Gittiği yöreye ayak uydurup kaynaşıyor. Biz de Araplarla karşılaşmışız tabi. Ama önceleri bir savaşlar olmuş, bir savaşlar olmuş Allah seni inandırsın yaklaşık tam 70 yıl. Bu emeviler ganimet diye ne var ne yok almış milletin elinden. Tabi bizi kafir görüyolar o zamanlar. Yemişiz Araplarla birbirimizi. Araplar millet toplanmasın. Türkler ayaklanmasın diye her evi Arap biraileleyle paylaştırmış, müslüman olan Türklere ise bazı vergi indirimi gibi mükafatlarda bulunulmuş... Ney se uzun hikaye...
__________________
Sevmekten asla vazgeçmeyin. Sevgisiz bir hayat amaçsız, anlamsız olur.
Alkanaga
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz alkanaga'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 30.10.2015, 00:28   #8
Çevrimdışı
Suzim
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Eski Türklerde Kadın...

Eskiden kadına sevgiden ayrı saygı vardı baş tacıydı .

Şimdi öylemi , nerede olursa olsun susturmaya çalışıyorlar .

Tarih ile ilgili çok güzel konular açıyorsunuz alkanaga .

Vakit buldukça konularınıza uğrayıp bilgi haznemi genişleteceğim .

Teşekkürler @alkanaga .
__________________
''Türkiye, Atatürk'ü Allah'a borçlusun, geriye kalan her şeyi de Atatürk'e...''
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Suzim'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 30.10.2015, 00:30   #9
Çevrimdışı
Cem1907
Uzman Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Eski Türklerde Kadın...

Alıntı:
Orjinal Mesaj Sahibi alkanaga Mesajı göster
Kuzeyden giden boylar, Hristiyanlıkla karşılaşmış Hristiyan olmuş. Hatta yahudi olan Karay Türkleri bile var. Türkler öyle tutucu bir kavim değil aslında. Gittiği yöreye ayak uydurup kaynaşıyor. Biz de Araplarla karşılaşmışız tabi. Ama önceleri bir savaşlar olmuş, bir savaşlar olmuş Allah seni inandırsın yaklaşık tam 70 yıl. Bu emeviler ganimet diye ne var ne yok almış milletin elinden. Tabi bizi kafir görüyolar o zamanlar. Yemişiz Araplarla birbirimizi. Araplar millet toplanmasın. Türkler ayaklanmasın diye her evi Arap biraileleyle paylaştırmış, müslüman olan Türklere ise bazı vergi indirimi gibi mükafatlarda bulunulmuş... Ney se uzun hikaye...
Evet Alkanaga.Türk'lerin en kötü tarafı bence çok çabuk karışmaları ve bunun neticesinde kolayca asimile olmalarıdır.Moğolistan'ı gezdim,o eski Türk bengü taşlarını gördüm.Bilge Kağan yazıtlarında bile Türk büyükleri hep halklarının Çinlilerle karıştığından ve aldatıldığından bahseder.

Elalem bizi kafir göre ne yazar?Biz kendimiz gibi olalım,cağdaş olalım!Gerisi palavra!
__________________
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Cem1907'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 30.10.2015, 00:31   #10
Çevrimdışı
alkanaga
Uzman Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Eski Türklerde Kadın...

Rica ederim Suzi Hanım. Bizimkisi zevk işte...
__________________
Sevmekten asla vazgeçmeyin. Sevgisiz bir hayat amaçsız, anlamsız olur.
Alkanaga
  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz alkanaga'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
eski, kadın, türklerde


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 16:14.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.