![]() |
![]() |
#1 |
![]() ![]() |
![]() En önemli gördüğümüz konulardan biri de Anadolu’nun nasıl Türk devleti haline geldiği ve Türklerin nasıl buradaki kavimlere baskın gelerek Anadolu’nun yerli kavmi haline geldiğidir. Bu konuda birçok kitlece Anadolu’nun 1000 yıllık Türk yurdu olduğuna dair hemfikiriz. 1071’de Malazgirt’ten girişimizle başlayan bu serüven günümüze kadar uzanmaktadır. Yapılan araştırmalar genel olarak Türkiye insanı ile Moğolistan insanı arasında % 8 oranında benzerlik olduğuna dairdir. Ama unutmamak gerekir Oğuzlar batıda yaşayan Türkleridir ve Anadolu’ya göç aşamasında gen karışması olmuştur.
Söylediğimiz üzere ilk başta Malazgirt’ten girişle başlayan Türk akınları Anadolu’ya iyice göç etmemizle pekişmiştir. Yani İran’daki, Suriye’deki ve Irak’taki Selçuklu devletine bağlı bulunan birçok Türkmen Anadolu’ya gelmiştir. O halde bile Selçuklu devleti’nin büyük bir bölümünü Türkmenler oluşturuyordu. Zira Moğol istilası başlayıp Selçuklu devleti yıkılınca her Türkmen kendi beyliğini kurmuştur. Ancak Moğol istilaları batıda yaşayan Türkmenleri’de etkilemiş ve önce İran’a oradanda Anadolu’ya tekrar yoğun bir göç yaşanmıştır. Bu sayede Anadolu iyiden iyiye bir Türk yurdu haline gelmiştir. Sonrasında ise beyliklerin yarışı başlamıştır. Hangi Türkmen beyliği’nin o devirde galip geleceği konusunda kimse Osman beyliği’ni işaret etmezdi ancak bu gerçek oldu. Doğu’da Akkoyunlu ve Karakoyunlu devleti güneyde Karamanoğlu devleti batıda ise Osman beyliği yükselmekte idi. Bilindiği üzere yalnızca bir beylik olan Osman beyliği Yavuz Sultan Selim zamanında devlet-i Ali Osmanlı adını almıştır. Biz Türk tarihi anlayışımzda Selçuklu daha sonra beylikler ve sonrasında ise Akkoyunlu-Karakoyunlu-Karamanoğlu devletlerini Türk tarihi olarak kabul ederiz. Ancak Osmanlı devleti için bu söz konusu değildir. Çünkü Anadolu Türkleştikten sonra bile Osmanlı hiçbir zaman kendisini bir Türk devleti olarak görmemiş aksine tavırlarla Türkleri aşağılamıştır. Osmanlı ve Türklüğün aşağılanması adlı konumuzda ayrıntısıyla belirttik tekrar değinmeye gerek görmüyorum. Bu açıdan bir Türkçü olarak Nihal Atsız’a bile katılmıyoruz, çünkü kendiside 18 yaşına kadar Osmanlı’da yaşadığından duygularına bağlı kalıp Osmanlı’ya aidiyet duyduğuna inanıyoruz. Örneğin aşağıdaki metnini ele alalım. Nihal Atsız Osmanlı Atsız Osmanlı’nın o dönemde karalama politakalarına dair böyle bir şey söylemiştir. Ancak bunun mantıklı bir tarafı yoktur. Zira Türkmenleri katleden ve onları aşağılayan bir devlet asla Türk devleti olamaz. Zaten sarayda da Türk yöneticiler bulunmadığı gibi padişahlar da Türk değildir yalnız devletin kurucusu olan Osman Bey’in Türk olduğunu söyleyebiliriz. İnsanların soylarının araştırılmasını ve 3-4 nesil Türk ise Türk kabul edilmesi gerektiğini söyleyen Atsız, Osmanlı padişahları’nın annelerinin hepsinin yabancı soydan olduğunu (Osman bey dışında) bildiği halde padişahlar içinde Türk demiştir. Bu akla mantığa sığmayan bir çelişki olup kabullenilemez durumdadır. Ayrıca adiliyet bakımında 1.Murat zamanında (1360’larda) Osmanlı’nın resmi ilkesi olan “Memleket padişah ve oğullarının ortak malıdır” yasası büyük bir trajedidir. Diktatörülüğün en son seviyesi olan bu basamak Fatih’in, Selim’in ve Süleyman’ın halkımızı istediği gibi yönetmesine ve istediği yerde hak iddia etmesine neden olmuştur. Bu islam hukukunda, türk töresinde ve demokraside hiçbir şekilde yer almayan bir zulümdür. Osmanlı’ya neden aidiyet duymadığımızı bu sayede yeterince açıklamış olduk. Şimdi asıl konumuza geri dönelim. 1508 yılında Akkoyunlu devleti’nin tam anlamıyla yıkılmasıyla Anadolu’da son Türk devleti yıkılmış ve halkımız Osmanlı devletine bağımlı bir şekilde yaşamaya devam etmiştir. 1923 yılına kadar bu şekilde devam etse de bu yıla geldiğimizde ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal tekrar bizi özgürlüğümüze kavuşturmuş (tabiki halkımızın desteğiyle) ve halkımızı devlet üzerinde egemen kılmıştır. Dünyadaki dine dayalı olmayan bütün hukuklarda bu böyledir. Atatürk’ün dediği gibi “Egemenlik kayıtsız koşulsuz milletindir.” Anadolu’ya taa 1071’de başlayan göçlerimiz 1508 yılına kadar yaşamamıza ve o yıldan sonra halk olarak devam etmemize son olarak 1923’te resmi bir devlet olarak kabulümüze kadar süregelmiştir. Özellikle Cumhuriyet’imiz kurulduktan sonra aynı Osmanlı gibi içinde Türk halkı çoğunluğu olduğu halde onları sevmeyen Sovyetler Birliği’nde yaşayan birçok Kazak, Kırgız, Türkmen ve Özbek Türkiye’ye göç etmiştir. Yani tam anlamda bu göç hiç bitmemiştir. Türkiye devleti’nin 1960 yılından sonra avrupa’ya verdiği göçe bakacak olursakta asla bitmeyecektir. Esenlikler dilerim… ![]()
__________________
Yardımım Olduysa Ne Mutlu |
![]() |
![]() |
![]() |
#2 |
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() Bilgi için teşekkürler Doğuhan.Anadolu'nun Türkleşmesi bence ilk olarak Bizans zamanında gelen Peçeneklerdir.Peçeneklerin bir kısmı da Bizans ordusunda paralı asker olarak görev yapmışlardır.Tarihçilere göre Malazgirt savaşında bir ara Bizans ordusu üstünlüğü ele geçirmişti.Ancak savaş sırasında Bizans ordusundaki Türkler Selçuklu askerlerinin aynı dili konuştuğunu anladığında saf değiştirmişler ve böylece Selçuklular galip gelmişlerdir.Tabii ,okuduğum kadarı ile söylüyorum.Türkleşme süreci Peçeneklerden önce yoktur.Gerek Selçuklu gerekse Osmanlı Anadoluya girmeden önce belki en az 100 yıl İranda konuşlanmışlar ve Farslılar ile karışmışlardır.Bu yüzden Selçuklularda konuşulan dil'de Farsça ağır basar;Osmanlılarda da kısmen böyledir.Günümüzde zaten Anadoluda ''ari'' Türkçe yoktur.O yüzden orta Asya Türkçesini anlamakta zorluk çekiyoruz.
__________________
![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#3 |
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() ANADOLU'NUN TÜRKLEŞMESİ VE BİZANS
Bizans İmparatoru II. Basil 1025’te öldüğünde doğuda Büyük Ermenistan ve Gürcistan’dan batıda Hırvatistan’a kadar uzanan bir imparatorluk bıraktı. Bizans Kralı Basil’in imparatorluğunu genişlettiği dönemlerde bazı Türk aşiretleri Batı’ya doğru göç etmekteydi. Bunlar Selçuklu Hanedanlığını Kurup Bağdat Halifesi ile politik ilişkiler kurup, Arap İslam dünyasına da yön verenler olmuşlardır. 1048`de Erzurum yakınlarındaki Pasinler Ovası`nda birleşik Bizans-Gürcü ordusunu yenen Büyük Selçuklular, Doğu Anadolu içlerine akınlar düzenlemeye başladılar. Tuğrul Bey 4 Eylül 1063`te ölünce kardeşi Çağrı Bey`in oğlu Alp Arslan tahta geçti. Alp Arslan Büyük Selçuklu topraklarını daha da genişletti. 1071`de Malazgirt Savaşı`nda Bizans İmparatoru Romen Diyojen`i yenerek tutsak aldı. Böylelikle Türkler Anadolu’da söz sahibi olmakla beraber, Suriye, Irak ve Ortadoğu’daki Bizans toprakları Türklerin eline geçmiş ve Bizans hızla çözülme sürecine girmiştir. Ortodoksluk, muhtemelen Bizans İmparatorluğu’nun kültürel karakterinin temel unsuru olarak Grekçeden daha etkili olmuştur. Aslında Bizans’ı var eden iki temel harç var bulunmaktaydı. Birincisi ortodoksluk, diğeri ise ortak dildi. Her ikisi de Yunandı ve Yunan olmalarından kaynaklanan güçle imparatorda Yunandı. Fakat diğer açıdan da imparator ne Yunan ne de Romalıydı. Hepsinden öte Hıristiyandı ve St. Paul'ün sözlerini hatırlamak gerekirse "ne Musevi ne de Yunan önemli" asıl olan "Hazreti İsa" idi. Fakat Hıristiyan toplumunun liderliği için Ortodoks piskoposlar yarış halindeydi, bu durum özellikle helenik kavimlerinin arasında da büyük bir ayrılıkçılığa neden olmuştur. Özellikle 6. Yüzyıl ve Sonrasında Bizans İmparatorluğunda artan bir Ermeni etkisinden bahsedilebilir, zira Araplardan korkan Ermeniler, kitleler halinde Bizans’a sığınmıştır. Anadolu’daki Bizans iktidarının çöküşü, güçler birleşiminin sonucuydu: dış düşmanın operasyon yöntemleri ve enerjisi; Bizans Anadolu’sunun soysal yapısındaki değişimler; temalara dayalı Bizans ordularının bozulması; Bizans’ta gözü pek bir liderliğin mevcut olmaması ve Bizans Anadolu’sunun kültürel birliğinin bozulması (Frikyalılar dokuzuncu yüzyılın başına kadar ancak yarı-helenleştirebilmiştir) veya olmaması (Gürcüler, Peçenekler, Bazı Grekler, Peçenekler, Kıpçaklar vs..) bu çöküşün temel nedenleriydi. Yine de Anadolu’da bir Rum halkı vardı. Harward Üniversitesinden Prof. Russell’a göre, M. S. 800 yıllarında Toplam Bizans Anadolu’sunun nüfusunun 8 milyon civarında olduğunu tahmin edilmektedir. Sonuçta 11.yüzyıl tamamlanmadan, güçsüzleşen Bizans Anadolu’su Ermeni prenslikleri, Haçlı beylikleri, Bizans yerel beylikleri ve Türk emirlikleri arasında bölüşülmüştür. 11 Yüzyılın ilk bölümündeki genişleme savaşları sürerken, Bizans imparatorluğunun Anadolu’da hükmettiği geniş topraklar, “dilleri ve dinleri farklı olan yabancı milletler” tarafından iskân edildiler. Bu insanlar, Samiler, Ermeniler ve yüzyıllardır imparatorluktan ayrı yaşayan Gürcülerdir. Bizans Anadolu’sunda gelişen kültürel geleneğe yabancı olan bu milletler, bu geleneğe uyum sağlamaya da kesinlikle istekli değildiler. Anadolu’ya İkinci büyük Türk-Müslüman göçü 13. yüzyılda meydana gelmiştir. Bu göçler, özellikle İlhanlıların Rum Selçuklu toprakları üzerinde kurduğu doğrudan hâkimiyet ve bazı Türk gruplarının Batı Anadolu’ya göçmesiyle sonuçlanmıştır. Bu göçlerin neticesinde feth edilen topraklarda yaşayan Bizanslılar ile Türkler arasında genellikle birbiriyle ilişkisi ve geçişkenliği olmayan “bizler ve onlar”, Türkler ve Yunanlılar veya Müslümanlar ve Hıristiyanlar, göçebeler ve şehirliler gibi kalıplar oluşmuştur. Müslüman idaresi altında Bizanslıların kimliklerini en fazla tehdit altında hissettikleri yerler, “öteki” ile en fazla ilişkiye geçtikleri yerlerdir çünkü böylelikle farklılıkları ortaya çıkmaktadır. Kendi içlerinde anlattıkları hikâyelerde Türkler “ Barbar” olarak adlandırılırken, Latinler “Tiran” olarak isimlendirilmiştir. Latinler doğru yoldan sapmış zındık ‘tır Bizanslılar için ve yanlış yoldadırlar. Özellikle Haçlı seferleri sonucunda oluşan Latin işgalinden dolayı da Latinlere karşı bir güvensizlikte duymuşlardır. Fetihlerin ilk zamanında yaşanan ötekilikler aşılarak, zamanla Osmanlı içindeki din hürriyetine rağmen pek çok Rum Müslüman olmuş, bunların bir kısmı Türkleşmiştir. Türkleşmeyen Anadolu Rumlarının da pek çoğunun anadilleri olarak Türkçe konuşmalarına rağmen Yunanca da konuştukları ve özellikle Karadeniz bölgesinde bulunan Rumların Türkçe ve Yunancanın yanında ayrı bir Rum dili de kullandıkları görülmüştür. Yunanlılar ve Rum’lar devlet yönetiminde önemli yerlerde bulunmuşlar, tarım, denizcilik, zanaat ve ticaretle geçinmişler, genelde Osmanlı Müslümanları gibi giyinmişlerdir. Osmanlıda en yüksek Rum nüfuslu şehir ise İstanbul’dur. Kaynaklar Charanis, Yedinci Yüzyılda Bizans İmparatorluğu’ndaki Etnik Değişimler, Journal of History School,2014 Charanis, Kültürel Çeşitlenme Ve Anadolu’da Bizans İktidarının Çöküşü, The History School, 2011 Charanis, The Armenians in the Byzantine Empire , Lizbon 1960, 28f. Late Ancient and Medieval Population smile ifade simgesi TAPS, n.s. 48, pt. 3) (Philadelphia, 1958), 148sf. Bayrı, Rum İlinde Bizans Kimliğinin Değişimi, Osmanlı Bankası Arşiv ve Araştırma Merkezi https://tr.wikipedia.org/wiki/Bizans...ratorlu%C4%9Fu https://tr.wikipedia.org/wiki/Osmanl%C4%B1_Rumlar%C4%B1
__________________
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
#4 | |
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() Alıntı:
Türkler Anadolu'ya milyonlarla gelmediler.Çoğunluğu ordular halinde geldiler ve burada çok öncelerden yerleşik olan ağırlığı Hint-Avrupa ırkından insanlarla karıştılar.Zaten saf kan Türk arayacaksak,belki 3-4 milyon ancak vardır.
__________________
![]() ![]() ![]() ![]() |
|
![]() |
![]() |
2 Üyemiz Cem1907'in Mesajına Teşekkür Etti. |
![]() |
#5 | |
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
![]() Alıntı:
__________________
![]() ![]() ![]() ![]() |
|
![]() |
![]() |
Cem1907'in Mesajına Teşekkür Etti |
![]() |
Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz |
Etiketler |
anadolunun, türkleşmesi |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
Seçenekler | |
|
|
Önemli Uyarı | |||
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz. | |||
![]() |
![]() ![]() |
![]() |