Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Türk ve Dünya Tarihi > Türk Tarihi


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 07.05.2016, 12:02   #1
Çevrimdışı
alkanaga
Uzman Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Solculuk ve Türkiye


Solculuk ve Türkiye






23 Temmuz 1908, Sultan II. Abdülhamit’in kendisine karşı yürütülen muhalefetin baskısıyla Kanun-i Esasi’yi yürürlüğe koyduğu Kanuni- Esasiye ile mutlakıyetten kurtulup meşrutiyete doğru bir değişim isteği vardır. Daha evvelinde 1878 ile başlayıp 1908'de biten dönemi tarihçiler "İstibdat Dönemi" olarak adlandırıyorlar. II. Abdülhamid'in yeni oluşturulmaya başlanan mer¬kezi bürokrasinin tüm olanaklarını kullanarak ülkeyi sıkı bir mutlaki¬yetçi zihniyetle yönettiği yaklaşık otuz yıllık bu dönemde, Türkiye'nin sosyal, ekonomik ve siyasal anlamda liberalleşmesinin önü kesilmeye çalı¬şılmıştır. 1908 tarihinden başlamamın sebebi; sol, “sosyalizm “den de, “Komünizm” den de genel bir kavramdır. Bu suretle Öncelikle bu durum dikkate alınmalıdır.





4 Temmuz 1908 tarihli gazetelerle duyurulan “İlân-ı Hürriyet” ile anayasal rejime geçilmesi ile birlikte, Osmanlı İmparatorluğu’nun her yanını bir anda dalga dalga gelen gösteriler ve grevler sarmıştır. "istibdâd" rejimi sırasında baskı altında tutulan ama varlığını sürdüren işçi-işveren uyuşmazlıkları, "İlân-ı Hürriyet “in yaratmış olduğu liberal siyasi atmosferde su üstüne çıkmayı başarmıştı. Osmanlı İmparatorluğu'nda herhangi bir iş kanunu ve işyerlerindeki koşulları düzenleyen yönetmelikler bulunmadığı için, işçilerin işverene sundukları talepler aslında işçilerin daha iyi yaşama ve çalışma koşullarına ilişkin özlem ve kaygılarını da gözler önüne seriyor. 8 saatlik işgünü, sağlıklı çalışma koşulları, yıllık ücretli izin, ücretli hafta sonu tatili, ve fazla mesaiye fazla ücret gibi talepler günümüzde bizler için olmazsa olmaz çalışma koşulları olarak görülebilir. Ancak, İttihâdçılar ve işverenler için, grevciler imkansızı talep etmekteydi. 1908 Grev Dalgası'nda, devlet görevlilerinin yanısıra İttihâd ve Terakki Cemiyeti ve üyeleri de grevci işçilerin dilekçelerine hedef olmuştur.




İkinci Meşrutiyetin ilânından sonra derhal seçimlere gidildi. Seçimlerin başlıca 2 partisi İttihat ve Terakki ile liberal görüşlü Ahrar Fırkası'ydı. Seçimleri İttihatçılar kazandı. Seçimlerin ardından oluşan yeni Meclis-i Mebusan 17 Aralık 1908'de çalışmalarına başladı. Osmanlı Türk aydınları Avrupa da şekillenen sol hareket ve kavramlarını yeterince tanımamışlardı. Yeni Osmanlıcılık ve Türk akımlarında genel zihniyet “ devletin bekasını temin” üzerine kuruludur.

__________________
Sevmekten asla vazgeçmeyin. Sevgisiz bir hayat amaçsız, anlamsız olur.
Alkanaga
  Alıntı ile Cevapla
7 Üyemiz alkanaga'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 07.05.2016, 12:09   #2
Çevrimdışı
alkanaga
Uzman Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Solculuk ve Türkiye






Aslında Türkiye’de Sol hareketlerin başlangıcı açısından 1908 devrimi önemlidir. Zira Sağ ve Sol terimleri 1789 Fransız devriminden sonra Fransız birinci Cumhuriyet Meclisinden geçmiştir. Bu meclisin yarım ay şeklindeki toplantı salonunda salonun sol tarafına eşitlik ve köklü değişim isteyenler otururlardı. Sağında ise bu fikirlere uymayan ılımlı ve soylular otururlardı.




Böylelikle sağ ve sol kavramları günlük siyaset diline girmiştir. Geniş açıdan bakıldığında 1908-1921 arası yıllar Türkiye’de modern solun doğduğu dönemdir. Ancak 1908 ile 1917 arası yıllar hazırlık dönemi gibi görülmekte ve Türkiye’de sol hareketin başlangıç tarihi 1917 Ekim Devrimi kabul edilmektedir. Özellikle 1918’den itibaren milli mücadele döneminde sol akımların Türkiye’de gelişmesinde Türkiye-Sovyetler Birliği ilişkilerinin etkisi görülmektedir. Sovyetlerin tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de sosyalist ve komünist hareketin öncülüğünü üstlenmeye çalışmıştır. İşgal altında bulunan Anadolu’nun milli mücadelede yanında bulunmasını istediği yardımcı bir güce ihtiyaç duyması ve bunun sonucu olarak dönemin idarecilerinin sol akımları destekleme düşüncesini benimsememelerine rağmen o yılların şartları gereğince Sovyetler ile yakın ilişkilere girmesi Türkiye’de sol hareketleri canlandırmıştır.


__________________
Sevmekten asla vazgeçmeyin. Sevgisiz bir hayat amaçsız, anlamsız olur.
Alkanaga
  Alıntı ile Cevapla
8 Üyemiz alkanaga'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 07.05.2016, 12:16   #3
Çevrimdışı
alkanaga
Uzman Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Solculuk ve Türkiye






1918 yılından öldüğü yıl olan 1921 arası dönemde Mustafa Suphi’nin Türkiye’ye yönelik sosyalist ve komünist propaganda faaliyetleri, üzerinde önemle durulması gereken konuların başında gelmektedir. 1908 ile 1921 arası dönemde, sol akımlar 1920 yılında en etkin seviyesine ulaşmıştır ve bunda şüphesiz Mustafa Suphi’nin etkisi büyüktür. Ancak Türkiye Komünist Partisi’nin kurulup, Mustafa Suphi’nin partinin genel başkanı olmasından sonra, sol hareketi Anadolu’ya yayma planları gerçekleşememiştir. 1921 yılında Mustafa Suphi’nin ölümü sonrasında, Ankara Hükümeti’nin sol düşünce içeren faaliyetler üzerinde baskı kurduğu görülmektedir. Siyasi hesaplar gereği, Ankara hükümeti sol hareketlere o dönemde kuşkuyla yaklaşmıştır. Ayrıca Sovyetler ile 16 Mart 1921’de imzalanan Dostluk Antlaşması’ndan sonra TBMM Hükümeti dışarıdan sol grupların ülkeye girişini yasaklamış ve içerideki sol oluşumları da şiddetle bastırmıştır. Bu açıdan bakıldığında 1921 öncesi dönemde sol hareketlere gösterilen ılımlı tavır dış politikada Sovyet Rusya ile ilişkilerin ülke içine yansıyan sonucu olarak görülebilir.

Suphi’nin Türkiye’de gizli faaliyetler içinde bulunması, özellikle halk ve ordu içinde gizli propagandalar yaptırması, Azerbaycan’da Türk savaş esirleri arasında seferberlik ilan ettirerek ordu oluşturmaya çalışması TBMM Hükümeti’nin Mustafa Suphi ve arkadaşlarına karşı tavır almasına neden olmuştur.


Suphi ve arkadaşlarının Türkiye’ye gelmelerine izin verilse de önceden hazırlanan plan gereği sınır dışı edilmelerine karar verilmiş fakat planın son aşamasında Suphi ve arkadaşları öldürülmüştür.



__________________
Sevmekten asla vazgeçmeyin. Sevgisiz bir hayat amaçsız, anlamsız olur.
Alkanaga
  Alıntı ile Cevapla
8 Üyemiz alkanaga'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 07.05.2016, 12:21   #4
Çevrimdışı
alkanaga
Uzman Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Solculuk ve Türkiye

1921 yılından yaklaşık 1960’lı yıllara kadar aydın kesimin hegemonyasında gelişen sol düşünce, bu dönemde ilk büyük propaganda dönemini yaşamıştır. Birçok edebiyatçı ve düşünce adamı, eserlerinde ve çalışmalarında sol görüşün temel dinamiklerine yer vermiş ve bunları halka anlatmayı öngörmüştür. Bu çalışmalarından ötürü birçok edebiyatçı bu dönemde “sol düşünce propagandası” gerekçesiyle hapis cezalarına çarptırılmıştır. Hatta Sabahattin Ali tarafından halk dilinden yararlanarak 1933 yılında yazılmış ünlü bir şiir ve şarkı da vardır.Şairin, Sinop Cezaevi'nde hükümlü bulunduğu sırada yazdığı ve adlandırmak yerine numaralandırdığı Hapishane Şarkısı "aldırma gönül" günümüzde de bolca dinlenmektedir. Bu yüzden, sol motifli edebiyatın(mahpushane edebiyatı) kökleri bulunmaktadır. (1930'lu, 1940'lı yılların tek partili ''tekelci devlet kapitalizmi'' nin baskı yöntemleri, 1950'li yıllarda Mendres dönemiyle birlikte ''köylü kırması komprador (tedarikçi) kapitalizmi'' tarafından devralınmıştır) Adı “Aldırma Gönül" buyrun dinleyin....
www.youtube.com/watch?v=GC7wzPXAiUM
__________________
Sevmekten asla vazgeçmeyin. Sevgisiz bir hayat amaçsız, anlamsız olur.
Alkanaga
  Alıntı ile Cevapla
8 Üyemiz alkanaga'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 07.05.2016, 12:29   #5
Çevrimdışı
alkanaga
Uzman Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Solculuk ve Türkiye


Acaba, Sol Nedir?
Normal hayat içerisinde de insanların düşüncesini düz bir çizgi olarak düşünürsek, o çizgi üzerindeki düşünceler birbirlerinin ya sağında ya da solunda kalacaktır. Aslında sağ ve sol kavramlarına böyle bir şablon üzerinden değerlendirmek gereklidir.



Sol kutbu daha iyi anlayabilmek için toplumsal tabakalaşmalara bakmak gereklidir. Toplum içerisinde gariban, orta halli, durumu iyi ve durumu çok iyi gibi belli tabakalara ayırdığımızı düşünün. Sosyolojik açıdan sağcılık Yukarı sınıf, Ortacılık Orta sınıf, Solculuk ise aşağı (ezilen) sınıf ile özdeşleştirilir ama ne var ki, Türkiye de sol, bir kitle hareketi olamamıştır. Bunun en büyük sebeplerinden biri feodal yapı içerisinde alt sınıf kişilerin bir vatandaşlık olgusu geliştiremeyip, dinsel veya geleneksel etkenlerle bidatçı bir kültüre sahip olmasıdır.



İdeolojik olarak sağcılık ta solculukta Devrimcidir. Her ikisi de bulunulan ortamın değiştirilmesini isterler. Fakat sağcılıkta ki devrim anlayışı daima “karşı devrimcilik” tir. Sol’un devrimciliği rasyonellik içerdiğinden dolayı bir evrensellik taşır.



19 yy. boyunca ortaya çıkan liberal burjuva hegemonyası sağcı ve solcu eleştirmelere maruz kalmıştır. Bu yüzyıl içerisinde “Marksçılığın” ortaya çıkışına kadar birçok sol hareket “sosyalist” denen bir grup adı altında toplanıyordu. Bunların arasında şiddet yanlıların olduğu kadar genel de ütopyacı tipler daha fazlaydı (2). Sol un o zamanki amacı zaten el değiştirmiş olan egemenliğini toplumun en kalabalık ama en az mutlu olan kitlesine vermek idi. Ama sosyalistler bunun üzerinde olan en büyük engelin kapitalist rejim olduğunu gördüler. Bu yüzden solcular, özel mülkiyeti kaldırmayı içeren ekonomik bir politikaya ağırlık verdiler. Bütün halklara siyasal vatandaşlık hakkı sağlanmalı ve ekonomik vatandaşlık hakkı verilmeliydi.
Alman tarih felsefesinin de yardımıyla Almanya da Karl Marks, toplumsal ve ekonomik bazı çözümlemelerde bulunmuş ve bunu “emek-değer”, ve “artık- değer” temeli üzerine oturtmuştur. Maksist solculuk anlayışında bu iki öğe sınıf mücadelesinin ve maddeciliğin özünü oluşturur.
Kısaca toplumlarda üretim güçleri üretimsel ilişkileri doğurur ve bu ilişkiler toplumsal iklimleri (hukuki-siyasi vs) ve toplumsal hiyerarşiyi (alt-üst) belirler. Bazen bu ilişkiler gelişirken siyasi ve hukuki devrimler olur, üst yapı da temele uygun olarak değişir (umarım sıkıcı olmuyorum, aslınsa uzun yazmayı sevmem).




Marksçı teoride sosyalist dönemi bir sınıf diktatörlüğüdür. Kapitalist burjuvanın yerini alacak sosyalist proleterler, “iyi topluma” geçişi sağlayacaktır. İyi toplum her şeyin kişilerin gereksinimine göre paylaştırılacak olması ve kişilerin kendi emeğinin üzerinden yabancılaşmanın sona ereceği bir durumdur. Marksçılar için solculuk, işçi sınıfının yararınadır ve en çok onlar kapitalizm tarafından sömürüldüğü için devrim onların sırtına yüklenmiştir (Maoculukta feodal düzende olan toplumlar için bu durum çiftçilerdedir).
__________________
Sevmekten asla vazgeçmeyin. Sevgisiz bir hayat amaçsız, anlamsız olur.
Alkanaga
  Alıntı ile Cevapla
8 Üyemiz alkanaga'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 07.05.2016, 12:36   #6
Çevrimdışı
alkanaga
Uzman Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Solculuk ve Türkiye

1960 lar ve Türkiye de Sol..






1960’lar, sol hareketin, ikinci kez doğduğu ve günümüze kadar yansıyan etkilerini oluşturan yıllardır. Marksizmin Türk Solu içinde, bu dönemin ortalarına doğru, etkin olmaya başladığını görmemiz mümkündür. 1960"li yıllar Türkiye siyasal ve toplumsal hayatına damgasını vuran gelişme 27 Mayıs 1960 askeri darbesidir. Darbe, 1950’ler boyunca iktidarda olan Demokrat Parti (DP)’nin özgürlükleri kısıtlayan otoriter tavrına bir tepki olarak gelişmiştir ve dolayısıyla ana motivasyonu siyasi durumlardır. Darbenin ardından 30 Eylül 1960 tarihinde anayasal yetkilerle donatılmış Devlet Planlama Teşkilatı (DPT)’nin kurulmuş ve bu kurumun, 20 yıl boyunca hüküm sürecek yeni iktisadi felsefeyi ve politikalarını formüle etmesine imkan tanımıştır.
__________________
Sevmekten asla vazgeçmeyin. Sevgisiz bir hayat amaçsız, anlamsız olur.
Alkanaga
  Alıntı ile Cevapla
8 Üyemiz alkanaga'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 07.05.2016, 12:37   #7
Çevrimdışı
alkanaga
Uzman Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Solculuk ve Türkiye


Şimdilik yoruldum yazmaktan ve temmelendirecek araştırma araştırmaktan.Sonra devam ederim. Katkısı olacak arkadaşlar Paylaşım yapsınlar...


Kaynaklar
1. https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0...e%C5%9Frutiyet
2. J.L. Talmon, The Origins of Totolitarian Regimes Democracy, s. 6-8
3. Lütfü Erişçi, Türkiye’de İşçi Sınıfının Tarihi, Kebikeç Yayılanları, 1997
4. 1908 Osmanlı grevleri | Aktüel
5. Cumhuriyet Dönemine Doğru Türkiye’de Sol Akımlar (1918-1921) – Giriş – Mustafa Yavuz Sağlam
6. Tuncay METE, Türkiye’de Sol Akımlar, Bilgi Yayın evi, 3. Basım.1978 sf 400-550
__________________
Sevmekten asla vazgeçmeyin. Sevgisiz bir hayat amaçsız, anlamsız olur.
Alkanaga
  Alıntı ile Cevapla
7 Üyemiz alkanaga'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 07.05.2016, 15:36   #8
Çevrimdışı
alkanaga
Uzman Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Solculuk ve Türkiye




3 Şubat 1961'de, 1961 Anayasasının getirdiği demokratik ortamda kurulan TİP, 1960'ların siyasetinde önemli bir rol oynamıştır. TİP, meclise girmeyi başaran Türkiye'nin ilk sosyalist partisi oldu: 1965 seçimlerinde, 54 ilde, %3 oy alarak TBMM'ye 15 milletvekili göndermeyi başarmıştır. Sağcılar solcuları "Moskof" olmakla, solcular sağcıları Amerikancılıkla suçlamaktadır. İki kutuplu dünyanın iki kutbu,bu yıllarda ülkemizde de böyle şekillenmiştir.

Şevket Süreyya Aydemir, 1963’de Yön dergisinde Türk sosyalizminin özelliklerini sayarken, “temelini bütün sömürge/yarı sömürge ülkelerin bağımsızlık mücadelesinin önderi olan Türk Milli Kurtuluş hareketinden alan Türk sosyalizmi, Mustafa Kemal’in anladığı manada milli, milliyetçi, anti-emperyalist, devletçi, halkçı ve laiktir” der. Aydemir’in bu tespitleri, 1960’lar “sol”unun referans kavramlarını ve çerçevesini de belirler niteliktedir: Anti-emperyalist Milli Kurutuluş Savaşı, Mustafa Kemal ve Kemalizm. Türkiye’nin ilk demokrasi deneyiminin bir askeri darbe ile sona erdiği 1960 yılı, hem sol düşünce hem de Kemalizm açısından yeni bir başlangıç gibidir. Kemalizmin kuruluş aşaması olan 1920’ler sol düşüncenin en azından parti olarak Türkiye’de varlık göstermeye başladığı yıllarken, 1960’lar, solun örgütlü bir yapı, legal bir parti, hem de bir düşünce hareketi olarak siyasal yaşamın önemli bir aktörü haline geldiği; Kemalizm’in ise, bir askeri darbe ile yeniden temin edildiği yıllardır. Uzun süre illegal olmak ya da iktidarın gözetiminde olmak durumunda kalan sol için bu dönem, örgütlenme ve toplumsal destek için öncelikle kendini yeniden tanımladığı bir dönemdir.

__________________
Sevmekten asla vazgeçmeyin. Sevgisiz bir hayat amaçsız, anlamsız olur.
Alkanaga
  Alıntı ile Cevapla
8 Üyemiz alkanaga'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 07.05.2016, 15:41   #9
Çevrimdışı
alkanaga
Uzman Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Solculuk ve Türkiye




Sol, Atatürk ve Atatürkçülüğü/Kemalizm’i sahiplenmiş, Kemalizm ve demokrasi adına yapılan 27 Mayıs’ın meşruluğuna inanmıştır. 27 Mayıs’tan meşruiyetini alan Türk solunun 1960’lar boyunca temel amacı, Türk toplumunu içinde bulunduğu çıkmazdan kurtarmak ve halkın refahını sağlamak olmuştur. Bunun için, milliyetçi, hürriyetçi ve demokratik ilkelere dayanan bir sosyalizmin tesisinin gerekli olduğu, bunun da emperyalizmle mücadele ederek ekonomik siyasi bağımsızlığı tekrar kazanmak ve sürdürmek, toplumsal düzeni kurmak ve yaşatmakla mümkün olacağı belirtilmektedir. 1960’lar Türk solunun en önemli tezi anti-emperyalist mücadele olarak şekillenmiş ve bu mücadele solun milliyetçilikle kurduğu ilişkinin temel belirleyeni olmuştur.



  • 1968’de Sovyetler Birliği'nin Çekoslovakya’yı işgali (TİP) partiyi ikiye böldü. Aybar işgali destekleyen Behice Boran ve arkadaşlarına tepki gösterdi ve 1969'da genel başkanlıktan istifa etti. 1969 seçimlerinde de %3 oy almasına rağmen, TİP'in önünün kesilmesi için seçim kanununun değişmiş olması nedeniyle ancak 2 milletvekilliği (Mehmet Ali Aybar ve Rıza Kuas) kazanabilmiştir. Bu bölünme 70 li yıllaradaki olaylarda da kendisini göstermiştir.
__________________
Sevmekten asla vazgeçmeyin. Sevgisiz bir hayat amaçsız, anlamsız olur.
Alkanaga
  Alıntı ile Cevapla
6 Üyemiz alkanaga'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 07.05.2016, 15:47   #10
Çevrimdışı
alkanaga
Uzman Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Solculuk ve Türkiye





16 Şubat 1969 tarihinde İstanbul Taksim Meydanı'nda ABD'nin 6. Filo'sunu protesto etmek için 76 gençlik örgütünün toplandığı sırada meydana Kanlı Pazar olayları meydana gelmiştir. . Filo'nun İstanbul'a gelişini protesto eden Ankara, İzmir, Trabzon ve İstanbul'daki küçük çaplı gösterilerin ardından, öğrenci ve işçi örgütleri 16 Şubat'ta İstanbul'da emperyalizm ve sömürüye karşı bir yürüyüş ve miting yapma kararı aldı. 76 gençlik örgütünün katılacağı gösteri için valilikten gereken izin de alınmıştı. Gösteri yapılmadan önceki günlerdeyse gerilim artmıştı, çünkü 14 Şubat'taki Cuma namazından sonra Komünizmle Mücadele Derneği ile sağ kesimin denetiminde olan Milli Türk Talebe Birliği'nin öncülüğünde "Bayrağa saygı" mitingi düzenlendi. Bu mitingde komünistlere karşı savaş açıldığı ilan edilerek halka iki gün sonra düzenlenecek olan 6. Filo'yu Protesto Yürüyüşünde komünistlere gereken dersi vermek üzere toplanma çağrısı yapıldı. 6 Şubat günü, göstericiler Taksim'e doğru yürüyüşe geçmek üzere Beyazıt'ta toplanırken, "komünistlere gereken dersi verme" çağrısına uyan sağ görüşlü kişiler de Taksim Meydanı'na geldiler. Burada toplu kılınan namazın ardından taşlı ve sopalı bir biçimde beklemeye koyuldular. Beyazıt Meydanı'nda toplanan gençlik örgütleri yürüyüşe geçtiler. Sultanahmet, Sirkeci, Eminönü, Karaköy ve Dolmabahçe üzerinden Taksim Meydanı'na ulaşan göstericilerin önünü kesen polis, alana küçük gruplar halinde girmelerini sağladı. Alana girenler de burada bekleyen ve sadece iki sıra olan polis barikatını kolaylıkla aşan sağcıların sopalı, taşlı ve bıçaklı saldırısına uğradı. Tekbir getiren saldırganlar, göstericileri şiddetli bir biçimde dövdü. Olaylar sırasında Ali Turgut Aytaç ve Duran Erdoğan adlı gençler bıçaklanarak öldürülür. Arkadaşlarını kaybeden öğrenciler, protesto gösterilerini yoğunlaştırır.




Taksim”den yüzlerce genç, Dolmabahçe”ye doğru yürüyüşe geçer. “İstanbul Amerikan genelevi, Türk kızları Amerikan cariyesi” olamaz diyen gençlerin etrafında kısa sürede halktan ve esnaftan binlerce kişi toplanır. Yakalanan tüm ABD askerleri denize atılır. 1968 yılında 6. Filo”nun Türkiye ”ye yaptığı ziyaret, üniversite öğrencileri arasında ilk kez sağ-sol çatışmaları yaşanmasına neden olmuştu. ABD”nin 6. Filo”sunun Türkiye ziyareti, öğrenciler arasında kanlı sağ-sol savaşının miladı olmuştur. 1968 olaylarını tetikleyen, üniversite işgallerinden çok ABD”nin 6. Filosu”na karşı, gençlerin başlattığı mücadeleydi. Bu nedenle ziyaret, Türkiye”nin kaderinde dönüm noktalarından biriydi. O dönemde, ABD’yi küstüren komünist, komünist de ABD karşıtıydı.


__________________
Sevmekten asla vazgeçmeyin. Sevgisiz bir hayat amaçsız, anlamsız olur.
Alkanaga
  Alıntı ile Cevapla
8 Üyemiz alkanaga'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
solculuk, türkiye


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 22:30.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.