Forum Gerçek

AnasayfaForumlarý Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Türk ve Dünya Tarihi > Türk Tarihi


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 27.03.2017, 13:08   #1
Çevrimdýþý
Canan
Çiçekci kýz

Kullanýcýlarýn profil bilgileri misafirlere kapatýlmýþtýr.
Standart Atatürk’ten Tarihi Uyarý: Egemenliðinizi Asla Bir Þahsa Vermeyin

Atatürk’ten Tarihi Uyarý: Egemenliðinizi Asla Bir Þahsa Vermeyin


Atatürk, 13 Aðustos 1923'teki Meclis konuþmasýnda þöyle demiþti: “Yeni Türkiye devleti bir halk devletidir, halkýn devletidir. Geçmiþ dönemde ise bir kiþinin devleti idi, kiþilerin devleti idi. Bir milletin dünyadan tümüyle silinmesi, bir milletin insanlýk topluluðundan tümüyle yok edilebilmesi için Nuh Tufaný kadar olaðanüstü güç olaylarýn gerçekleþmiþ olmasý gerekir. Fakat kiþiler kendiliðinden alçalmaya mahkûmdur…” (Atatürk'ün Bütün Eserleri, C. 16, s. 80)

Geçtiðimiz günlerde Cumhurbaþkaný Erdoðan, kendisine yönelik “tek adam” eleþtirilerine cevap verirken “Ýkide bir tek adam, tek adam. O zaman Gazi Mustafa Kemal'e hakaret ediyorsun” demiþti.
Ancak Atatürk'ün hayatý, tek adam yönetimlerinin en baskýcýsý saltanata karþý milli egemenlik mücadelesiyle geçmiþti.
Gençliðinde istibdada karþý hürriyeti savunmuþtu. 1905'te Þam'da kurduðu “Vatan ve Hürriyet Cemiyeti”nin 1906'da Selanik þubesini açarken “Hürriyet olmayan bir memlekette ölüm ve çöküntü vardýr. Her ilerlemenin ve kurtuluþun anasý hürriyettir” demiþti. Kendi ifadeleriyle “Kahredici istibdadý (…) köhnemiþ çürük idareyi yýkmak, milleti hâkim kýlmak, vataný kurtarmak için” arkadaþlarýný göreve çaðýrmýþtý. (Atatürk'ün Bütün Eserleri, C. 1, s. 32)



HALKIN SALTANATINI KURMAK


Atatürk, Kurtuluþ Savaþý'nda sadece iþgalcilerle deðil, sarayla/sultanla da mücadele etti. 1920'de Büyük Millet Meclisi'ni açarak ve “Egemenlik kayýtsýz þartsýz milletindir” diyen 1921 Anayasasý'ný kabul ederek “vicdanýmda sakladýðým milli sýr” dediði cumhuriyetin temellerini attý. 1922'de saltanatý kaldýrarak, 1923'te cumhuriyeti ilan ederek, 1924'te halifeliði kaldýrarak egemenliði saraydan/sultandan alýp millete verdi.
Böylece tek adam yönetimlerinin en baskýcýsýný; babadan oðula geçen saray saltanatýný yýkarak halkýn saltanatýný kurdu. Cumhuriyet sayesinde sýradan halk çocuklarý kendi ülkelerini yönetmeye baþladý.

ÇÜRÜMÜÞ GÖLGE ADAMLAR VE SARAYLARI


Saltanatta “kul”, cumhuriyette “birey” olmak esastýr. Cumhuriyetin temeli “fazilete”, saltanatýn temeli ise “korkuya” dayanýr. Atatürk'ün ifadesiyle, “Sultanlýk korku ve tehdide dayanan bir idaredir. Cumhuriyet idaresi faziletli ve namuslu insanlar yetiþtirir. Sultanlýk korkuya, tehdide dayandýðý için korkak, alçak, sefil ve rezil insanlar yetiþtirir…”

1924'te Atatürk, saltanatýn yýkýlmasýnýn düþmanýn denize dökülmesinden “daha kurtarýcý bir hareket” olduðunu þöyle ifade etmiþti:
“Saraylarýn içinde Türk'ten baþka unsurlara dayanarak düþmanlarla ittifak ederek Anadolu'nun, Türklüðün aleyhine yürüyen ÇÜRÜMÜÞ GÖLGE ADAMLARIN Türk vatanýndan kovulmasý, düþmanlarýn denize dökülmesinden daha kurtarýcý bir harekettir.”

1924'te Amasya'da yaptýðý konuþmada ise kendini “Allah'ýn yeryüzündeki gölgesi” olarak gören sultanlarý çok aðýr biçimde eleþtirmiþti: “Milletin varlýðýný tanýmayý küçüklük sayanlar, kendilerinin Allah'ýn gölgesi olduðunu iddia gafletinde, cüretinde, sahtekârlýðýnda bulunanlar, en sonunda bu kutsal varlýða (millete) ilk defa bu þehirde saygýya mecbur edilmiþtir.”

Kurtuluþ Savaþý'ndan sonra 1927'de Ýstanbul'a ilk geliþinde Dolmabahçe Sarayý'nda Ýstanbul halkýna þöyle seslenmiþti: “Artýk bu saray Allah'ýn gölgelerinin deðil, gölge olmayan, gerçek olan milletin sarayýdýr. Ve ben burada milletin bir ferdi, bir misafiri olarak bahtiyarým.”

Gerçekten de Dolmabahçe Sarayý'ný “milletin sarayý” yaptý. Orada adeta bir kültür saltanatý kurdu. Dolmabahçe Sarayý'nýn Veliaht Dairesi'nde Resim ve Heykel Müzesi açtý. 1928'deki Harf Devrimi'nin hazýrlýklarýný, 1930-1937 arasýndaki tarih, dil ve antropoloji çalýþmalarýný, 1932'deki dinde Türkçeleþtirme çalýþmalarýný hep bu sarayda yaptý. Atatürk'ün Dolmabahçe Sarayý'ndaki sofrasý, onun kültür çalýþmalarýnýn karargâhýydý.

FAÞÝZM ÇAÐINDA BÝR DEMOKRAT


Atatürk, Türk Milleti'nin “yaradýlýþ bakýmýndan demokrat” olduðuna inanýyordu. Faþizmin yükseldiði, meclislerin kapandýðý, diktatörlüklerin kurulduðu bir çaðda her fýrsatta demokrasinin öneminden söz ediyordu.
Örneðin 13 Temmuz 1923'te The Saturday Evening Post yazarý Isaac F. Marcosson'a verdiði mülakatta þunlarý söylemiþti:

“Emperyalizm ölüme mahkûmdur. (…) Demokrasi insan ýrkýnýn ümididir. (…) Yeni Türkiye'nin temelindeki fikir aynen budur. Biz ne zor kullanmak ne de fetih istiyoruz. Yalnýz býrakýlmamýzý ve kendi ekonomik ve siyasal kaderimizin belirlenmesine izin verilmesini istiyoruz. Yeni Türk demokrasisinin tüm binasý bunun üzerine kurulmuþtur. Þunu da ilave edeyim ki, bu demokrasi, Amerikan düþüncesini temsil eder; þu farkla ki, siz kýrk sekiz devletsiniz, biz bir tek büyük devletiz.” (Atatürk'ün Bütün Eserleri, C. 16, s. 37,38)

1923'te demokrasiyi “insan ýrkýnýn ümidi” olarak adlandýran Atatürk, 1930'da, faþizmin yükseldiði günlerde yazdýðý ve okullarda ders kitabý olarak okuttuðu “Vatandaþ Ýçin Medeni Bilgiler” kitabýnda da demokrasiyi “daima yükselen bir deniz” olarak adlandýracaktý.

BAÞKANLIK SÝSTEMÝNE KARÞIYDI


Amerika'nýn federatif sistemine karþý olan Atatürk, baþkanlýk sistemine de karþýydý. Kendisinin, cumhurbaþkanlýðýyla baþbakanlýðý birleþtirip “baþkan” olmasýný isteyenlere, 2 Ekim 1930'da þu cevabý vermiþti:
“Arkadaþlarýmýz içinde baþbakanlýk yapacak kiþi çoktur. Fakat bütün bu arkadaþlarým dâhil olduðu halde, milletin genel eðilimi, benim þu veya bu zorunluluk karþýsýnda baþbakan olmamý gerektirirse bu görevi büyük bir tevazu ve minnetle yapmaya hazýrým. Bu takdirde benim ayný zamanda cumhurbaþkanlýðýný üzerimde bulundurmamýn elbette kanuni imkâný yoktur. (…)

Amerikan sistemini (baþkanlýk) memleketimizde uygulamayý hiç hatýrýma getirmedim. Sistemsiz ve kanunsuz biçimde cumhurbaþkanlýðýyla baþbakanlýðý birleþtirmeyi asla düþünmedim ve düþünecek adam olmadýðým bütün milletçe malumdur zannederim.” (Atatürk'ün Bütün Eserleri, C. 24, s. 282, Hasan Rýza Soyak, Atatürk'ten Hatýralar, C 2, Ýstanbul, 1973, s. 435,436).

TEK ADAMLIÐA DA KARÞIYDI


Atatürk, “tek adamlýða” ve “diktatörlüðe” yol açacak her giriþimden uzak durdu. Örneðin kendisine ömür boyu cumhurbaþkanlýðý teklif edilmesi üzerine þu açýklamayý yapmýþtý:

“Bana öteden beri bu ve buna benzer tekliflerde bulunanlar olmuþtur. Siz ve kamuoyu bilmelisiniz ki, bu yoldaki teklifler hoþuma gitmemiþtir ve gitmez. Benim amacým Türkiye'de, yeni Türkiye Cumhuriyeti'nde millet hâkimiyetini takviye etmek ve ebedileþtirmektir. Dediðiniz gibi bir teklifi, benim idealimi cidden rencide eden bir anlamda düþünürüm.” (Soyak, age, s. 435).



Kendisine yapýlan “halifelik” ve partisinin “sürekli reisliði” tekliflerini de ayný gerekçelerle reddetmiþti.
Bu “tek adamlýk” tekliflerini “gülünç” ve “budalaca” bulduðunu belirtmiþti. Bir gün Cumhurbaþkanlýðý Genel Sekreteri Hasan Rýza Soyak'a þöyle demiþti:
“Þaþarým o efendilerin periþan akýllarýna! Hep biliyoruz ki memleketimizin baþýna gelen felaketlerin çoðu þahsi idareden gelmiþtir. Bu kadar geri kalmamýzýn baþlýca nedenlerinden biri de odur. Biz öteden beri böyle bir idareyi bertaraf etmek için mücadele ettik. Þimdi nasýl olur da benim ayrý yoldan gitmekliðim, yeniden devlet hayatýnda, tarafýmdan böyle bir çýðýr açýlmasý istenebilir.” (Soyak, age, s. 407)

ATATÜRK'ÜN MÝLLÝ EGEMENLÝK UYARILARI


Atatürk, milli egemenliðe öylesine büyük önem veriyordu ki, 1923'te annesinin mezarý baþýnda, gerekirse milli egemenlik uðruna canýný vereceðini söylemiþti: “Millet egemenliði ilelebet devam edecektir. (…) Annemin mezarý önünde ve Allah'ýn huzurunda (…) yemin ediyorum: Bu kadar kan dökerek milletin elde ettiði egemenliðin korunmasý ve savunulmasý için gerekirse validemin yanýna gitmekte asla tereddüt etmeyeceðim. Milletin egemenliði uðrunda canýmý vermek benim için vicdan ve namus borcu olsun.” (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, C.2, Ankara, 1959, s. 76).

“Ufku görmek yetmez, ufkun ötesini de görmek gerekir” diyen Atatürk, 94 yýl önce cumhuriyeti kurarken cumhuriyetin gelecekte yaþayacaðý tehlikeleri de önceden görüp milleti uyarmýþtý.



Ýþte, Atatürk'ün adeta bugünleri görmüþçesine yaptýðý o tarihi uyarýlardan bazýlarý:
– “Kayýtsýz þartsýz tabiriyle belirtilen egemenliði millete vermek demek, bu egemenliðin bir zerresini SIFATI, ÝSMÝ NE OLURSA OLSUN HÝÇBÝR MAKAMA VERMEMEK, VERDÝRMEMEK demektir.”
– “Millet, egemenliðini deðil, EGEMENLÝÐÝN BÝR ZERRESÝNÝ DAHÝ baþkasýna terk edip býrakmanýn neden olabileceði felaketin, yok olmanýn, zararýn elemini her an kalp ve vicdanýnda hissetmektedir.”
– “Egemenlik hiçbir mana, hiçbir þekil ve hiçbir renkte ve belirtide ortaklýk kabul etmez.”
– “UNVANI ÝSTER HALÝFE OLSUN, ÝSTER BAÞKA BÝR ÞEY OLSUN, HÝÇ KÝMSE bu milletin yazgýsýna ortak çýkamaz. Millet hiç mi hiç buna göz yummaz. Bunu önerecek hiçbir milletvekili bulunamaz.”
– “TBMM, yalnýz ve yalnýz milletindir. Milletin seçtiði milletvekillerinden oluþur. Bu Meclis yalnýz ve yalnýz milletin emrine boyun eðmek zorundadýr. ÝSMÝ VE MAKAMI NE OLURSA OLSUN MÝLLET BU HAKKINI BÝR ÞAHSA VE MAKAMA TESLÝM EDEMEZ.”
– “Milletimizin refah ve mutluluðu için; hayatýmýz, namusumuz, þerefimiz için ve bütün kutsal kavramlarýmýz ve nihayet her þeyimiz için mutlaka en kýskanç hislerimizle, bütün uyanýklýðýmýzla ve bütün kuvvetimizle milli egemenliðimizi muhafaza ve müdafaa edeceðiz.”
– “Egemenliðini herhangi birisine býrakan insan, kendi iradesinin kullanýlacaðýndan ve uygulanacaðýndan emin olamaz”.
– “Þimdiye kadar milletimizin baþýna gelen bütün felaketler, kendi kader ve alýn yazýsýný BAÞKA BÝRÝSÝNÝN ELÝNE TERK ETMESÝNDEN kaynaklanmýþtýr.”
– “Kaderini, KENDÝNÝ ZÝNCÝRE VURAN ÞAHISLARA terk eden milletler, O ÞAHISLARIN keyif ve emellerine oyuncak olmaya karar vermiþ, razý olmuþ sayýlýrlar. Bu türlü milletler, talihlerini ellerine býraktýðý insanlar baþarýlý oldukça, o insanlarýn daha kuvvetli baskýsý altýnda kalýrlar. Baþarýlý olamazlarsa felaket, yýkým, yalnýz o insanlarýn deðil, onlara tabi olan toplumun baþýna gelir. O halde her iki ihtimalde de böyle bir millet felakete maruz ve mahkûmdur.”
– “Vatanýnýzda HERHANGÝ BÝR ÞAHSI, istediðinizi sevebilirsiniz; kardeþiniz gibi, arkadaþýnýz gibi, babanýz gibi, evladýnýz gibi, sevgiliniz gibi sevebilirsiniz. Fakat bu sevgi sizi, milli varlýðýnýzý, bütün sevgilerinize raðmen HERHANGÝ BÝR ÞAHSA, herhangi bir sevdiðinize vermeye sebep olmamalýdýr. Bunun aksine hareket kadar büyük hata olmaz.”
– “Esas kýymeti kendine veren ve mensup olduðu millet ve memleketi ancak þahsiyeti ile ayakta gören adamlar milletlerin mutluluðuna hizmet etmiþ sayýlmazlar. Ancak kendilerinden sonrakileri düþünebilenler, milletlerini yaþatmak ve ilerlemek imkânlarýna eriþtirirler. KENDÝ GÝDÝNCE ÝLERLEME
VE HAREKET DURUR ZANNETMEK GAFLETTÝR.”
– “Millete dost görünüp de ilk fýrsatta iktidar mevkiine geçtikten sonra onun gerçek ihtiyaçlarýný düþünecek yerde memleketi kendi istediði yola götüren, laf anlamayan, yetkili kimselerin yol göstermesine kulak asmayan; MÝLLETÝN KUVVETLERÝNÝ ÞAHSINA BAÐLAMAYA ÇALIÞAN kahraman yüzlü insanlardan oldukça çok zarar çekildi.” (Utkan Kocatürk, Atatürk'ün Fikir ve Düþünceleri, Ankara, 1999).

Atatürk, 1930 yýlýnýn aðustos ayýnda Yalova'da Fethi Okyar'la görüþmesinde, özetle, eðer Türkiye'de gerçek bir demokrasi kurulamazsa gelecekte bir cumhurbaþkanýnýn rejimi deðiþtirebileceðini öngörmüþtü. O gece þöyle demiþti: “Devlet reisliðine gelen kiþi bilhassa güçlü, faal olur, devlet ve millete kendi þahsýna muhabbet kazandýracak büyük hizmetler yaparsa, görünüþte cumhuriyet þekline gayet hürmetkâr, baðlý görünürse tehlike büyür. Ýstenmediði halde devletin gerçekte þekli deðiþebilir. Bu yeni þeklin yeni ismini takýnmasý zaman meselesi olur. (…) Milletin þahýslara, kendini unutacak ve kendini kaptýracak kadar maðlup olmasý iyi sonuç vermez.” (Afet Ýnan, “Atatürk ve Cumhuriyet Ýdaresi”, Atatürkçülük Nedir? Ýstanbul, 1965, s.68, 69)

Görülen o ki Atatürk, milletin mutlaka egemenliðine sahip çýkmasýný, egemenliðinin bir zerresini bile bir þahsa vermemesini istiyordu.
16 Nisan'da sandýða giderken siz siz olun Atatürk'ün bu tarihi uyarýlarýný unutmayýn.


__________________
  Alıntı ile Cevapla
4 Üyemiz Canan'in Mesajýna Teþekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayý Paylaþabilirsiniz

Etiketler
asla, atatã¼rk’ten, atatürk’ten, åžahsa, egemenliäŸinizi, egemenliðinizi, sinan, tarihi, uyarä±, uyarý, vermeyin, Þahsa


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajýnýzý Deðiþtirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hýzlý Eriþim


WEZ Format +3. Þuan Saat: 16:07.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarý
www.forumgercek.com binlerce kiþinin paylaþým ve yorum yaptýðý bir forum sitesidir. Kullanýcýlarýn paylaþýmlarý ve yorumlarý onaydan geçmeden hemen yayýnlanmaktadýr. Paylaþým ve yorumlardan doðabilecek bütün sorumluluk kullanýcýya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarýna aykýrý ve telif hakký içeren bir paylaþýmýn yapýldýðýna rastladýysanýz, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapýlacaktýr. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.