Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Türk ve Dünya Tarihi > Türk Tarihi


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 10.01.2010, 06:17   #1
Çevrimdışı
OkyanusunKalbi
WoodStock

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Petrol Savaşı-Sultan II.Abdülhamit

Sultan 2. Abdülhamid, Musul, Kerkük ve Bağdat başta olmak üzere petrol yatakları çalışmalar günyüzüne çıktı.

Osmanlı İmparatorluğu son dönemlerini yaşamaktadır; hem ekonomik olarak hem de toprak bütünlüğü açısından sıkıntılıdır.Bu ortamda işi şansa bırakmak istemeyen Sultan 2. Abdülhamid, Musul, Kerkük ve Bağdat başta olmak üzere ülkedeki petrol yataklarını özel mülkü haline getirir. Bu şekilde, petrol kaynaklarını korumaya alır. Daha sonra araştırmalar yaptırarak bölgenin bir petrol haritasını çıkartır.

Bir petrol kuyusu açmak için yüzlerce metre yerin altına inmek gerekiyor, hatta bu derinlik bazen bin metreleri buluyor. Durum böyleyken bundan yüz yıl önce `petrol gölleri` denebilecek kadar yüzeyde petrol kuyuları bulunuyormuş. Bunu Sultan 2. Abdülhamid dönemine ilişkin yapılan araştırmalardan öğreniyoruz.

Bundan daha önemlisi ise, `Osmanlı petrolün ne olduğunu bilmiyordu, bu yüzden zengin petrol yataklarının yer aldığı toprakları Batılı güçlere kaptırdı.` yönündeki iddiayı tamamen çürütecek bir bilgi. Çünkü, bu bölgelere özel bir önem veren 2. Abdülhamid, Musul-Kerkük ve Bağdat`taki petrol yataklarının haritasını çıkarmış ve üzerine işletmeler kurmuştu. Onun bölgeyi korumak için bulduğu zekice yöntem ise bu toprakları özel mülk haline getirmesiydi. 1880 yılından başlayarak, tüm petrol yataklarını kişisel mülküne katan padişah, ancak 1908`de İkinci Meşrutiyet`in ilanı ile birlikte bunları Hazine`ye devreder. Doç. Dr. Arzu Terzi`nin hazırladığı, `Bağdat-Musul`da Abdülhamid`in mirası Petrol ve Arazi` isimli çalışmada bu haritalar ilk kez yer alıyor. Timaş Yayınları tarafından çıkarılan kitapta, bu bölgedeki yataklar ve işletmelere ait pek çok fotoğraf da bulunuyor.

Düveli muazzama olarak anılan dönemin büyük güçlerinin Bağdat-Musul bölgesindeki petrole ilgisinin artmaya başlamasıyla, bölgedeki zengin petrol yataklarını içine alan önemli arazi parçalarının Osmanlı tarihinde ilk kez bir padişahın, Sultan 2. Abdülhamid`in şahsi mülkü haline getirilmesi aynı döneme denk gelir. Osmanlı hem maliyesi hem de toprak bütünlüğü açısından sıkıntılı günler yaşamaktadır. Ekonomik olarak dışa bağımlıdır ve girdiği savaşlarla da toprak kaybına uğramaktadır.
Musul ve Bağdat`taki yer altı ve yer üstü zenginliklerinin önemine vâkıf olan ve bu toprakların siyasi önemini de göz ölüne alan Padişah 2. Abdülhamid işte bu sebeple bölgedeki petrol yataklarının korunması için özel bir çare arar. Bu toprakların hem toprak kaybından hem de yabancılara tanınan işletme imtiyazlarından etkilenmemesi lazımdır. Bunun için en ideal çözümü de, bu toprakları özel mülkü arasına katmakta. Bunu, 29 Nisan 1888 tarihli bir emlak-ı hümayun defterinden öğreniyoruz.

Bu defterde 1880-81 yıllarından itibaren düzenlenmiş olan belgeler yer alıyor. Yine bu deftere göre, padişahın Osmanlı tahtında bulunduğu süre içinde emlak-ı hümayununa dahil edilen arazilerin yüzde 44`lük kısmı Bağdat ve Musul vilayetlerinde bulunuyor. Bu arazi, 17 milyon 770 bin 363 dönümü Musul vilayetinde, 6 milyon 235 bin 160 dönümü ise Bağdat vilayetinde olmak üzere toplam 24 milyon 5 bin 528 dönüm olarak belirleniyor.


Hem iç hem dış politika

Padişah`ın Musul ve Bağdat`taki zengin arazileri özel mülkü haline getirmesiyle, pek çok ülkenin bu araziler üzerindeki girişimleri de başlıyor. Ancak bu bölgeler padişahın özel mülkü olduğu için Almanya, Hollanda, Fransa başta olmak üzere pek çok ülkeden gelen teklifle bizzat padişah kendisi ilgileniyor.

Hatta bu dönemde, güven telkin etmediği için Almanlarla yapılan bir sözleşme iptal edildiği için sıkıntılar yaşanıyor. Aynı süre içinde diğer devletlerden ümidini kesen Sultan 2. Abdülhamid, Japon hükümetinden petrol uzmanı isteyerek bu ülkenin dikkatlerini bölgeye çevirmeye çalışıyor. Bu bölgeyi durumdan habersiz olarak vermek bir yana uzun yıllar mücadele eden 2. Abdülhamid`in bu davranışının ülke içindeki politika açısından da başka bir yönü bulunuyor.
Bu padişaha göre, bölge halkının büyük bir kısmını oluşturan ve yüzyıllardır bir türlü boyun eğdirilemeyen aşiretlerin boyun eğdirilmesi için de önemli bir yoldur. Bunu da içerideki karışıklıklara karşı bir politika olarak elinde bulunduruyor.


Sultan 2. Abdülhamid bu bölgelerdeki kıymetli arazileri özel mülküne almakla da kalmıyor. Bölgenin varlıkları, padişah mülküne geçtikten sonra yapılan araştırmalarla tüm değerleri tespit ediliyor. Bunun üzerine de gerekirse işletme imtiyazları da özel mülk haline getiriliyor.

Petrolün önemine vakıf olan Sultan 2. Abdülhamid ve hazine bakanları sadece Musul ve Bağdat`taki arazilerle ilgilenmeyip, ülkenin çeşitli yerlerindeki petrol yataklarını yabancılardan önce ele geçirmeye çalışıyorlar. Bunun tek istisnası ise İskenderun petrolleri oluyor ve bu kaybın Padişah`a deneyim kazandırdığı belirtiliyor.


Zira burası devlet mülkü iken yerli sermayedarlara çıkarma ve işletim lisansı veriliyor. Ancak bağlayıcı hükümlerin de zayıflığı nedeniyle kısa sürede bu yerli firmalar İngiliz ve Alman ortaklarına şirketi devrediyorlar. Bu olaydan sonra tecrübe kazanan padişah, sadece Musul ve Bağdat vilayetleri ile ilgilenmekle kalmıyor, Van gölü petrolleri, Yanya vilayetindeki Senice petrol madenleri ve Ferecik petrollerinin imtiyazlarını da Hazine-i Hassa Nezareti`ne alıyor.


Musul ve Bağdat vilayetleri üzerinde ısrarla duran Padişah 2. Abdülhamid`in bu bölgeleri özel mülkü haline getirmesinden sonra yine bu bölgeler için çıkardığı bir nizamname bulunuyor. Padişah, Musul vilayetindeki petrol yataklarının mülk ve işletme belgesini Şubat 1889`da, Bağdat vilayetindeki petrol yataklarının mülk ve işletme belgesini ise 19 Eylül 1898`de almış.
Sultan 2. Abdülhamid`in Fransız maden mühendisi Jakraz`a hazırlattığı `Musul vilayetindeki petrol yataklarının işletiminin modernleştirilmesi için yapılması gereken masrafları gösteren keşif defteri`


  Alıntı ile Cevapla
6 Üyemiz OkyanusunKalbi'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 10.01.2010, 06:24   #2
Çevrimdışı
OkyanusunKalbi
WoodStock

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Petrol Savaşı-Sultan II.Abdülhamit

Osmanlı İmparatorluğu'nun en uzun süre saltanat süren padişahlarından II. Abdülhamid'in Musul ve Kerkük'teki petrolleriyle ilgili şimdiye kadar çok şey yazıldı. Abdülhamid'in petrol arazilerini şahsi mülkü olarak alması, Almanların ve İngilizlerin arkeolojik araştırma yapacağız bahanesiyle bölgede petrol araması tarihle ilgili olanların bildiği konular. Ancak geçtiğimiz haftalarda yayınlanan bir kitap, Abdülhamid'in petrolleriyle ilgili bilinmeyen bir gerçeği ortaya koydu. Sultan I. Abdülmecid'in üçüncü kuşaktan torunu olan Mahmud Sami'nin kaleme aldığı kitapta, Osmanlı ailesinin Mondros Mütarekesi'nden başlayarak 1998 yılına kadar sürdürdüğü bir hukuk mücadelesi anlatılıyor. Musul ve Kerkük petrolleri için 79 yıl boyunca İngiliz ve Amerikan mahkemelerinde açılan davalarla Osmanoğulları'nın kendi aralarındaki çelişkiler ve düşmanlıkların akıcı bir ülupla anlatıldığı "Abdülhamid'in Petrolleri" adlı kitapta, Türk hükümetlerinin davayla ilgili yaklaşımına da ilk kez yer veriliyor. Kitap dünyanın ilgisinin Kuzey Irak ve Türkiye'de yoğunlaştığı bugünlerde birçok tarihi gerçeğe ışık tutuyor.
Hazineye Devredilmedi

Osmanlı varislerinin miras davasındaki temel dayanağı Abdülhamid'e "zorla" imzalatılan tüm şahsi mallarını hazineye devrettiğine dair belgenin Meclis-i Mebusan'da karara bağlanmamış olması. Zira dönemin Kanun-i Esasi'sinde hükümdarın yayınladığı tüm irade-i seniyyelerin parlamento onayına sunularak her iki meclisin de onayından geçtikten sonra yürürlüğe gireceği öngörülüyordu. Fakat Mahmud Sami'nin aile arşivlerinden aktardığına göre, ne Abdülhamid ne de halefi Sultan Reşad'ın malvarlıklarını hazineye devrettiğine dair irade-i seniyyeler parlamentoda ele alınıp karara bağlanmamıştı. Ancak iktidardaki Jön Türk hareketi söz konusu petrol yataklarını bir İngiliz şirketi olan Turkish Petroleum Company'e kiralamıştı. Bu şirket bugün dünyanın her yerinde şubesi bulunan British Petrol'den (BP) başkası değildi. Bu durum mirastan mahrum bırakılan Osmanlı ailesiyle bu servete sahip çıkmak isteyen batılı devletler, özellikle de İngiltere arasında onlarca yıl sürecek diplomatik ve hukuki çekişmenin temelini oluşturacaktı.


İngilizler Nezaketten Vazgeçiyorlar

Nitekim Osmanlı topraklarındaki İngiliz işgalini koordine eden Yüksek Komiserlik, petrol kuyularının kontrolü konusunda Osmanlı varislerinin itirazlarını dikkate alarak bir inceleme başlatmış, Londra'ya yazılan raporda tüm tetkiklere rağmen mülklerin Osmanlı hazinesine devredildiğine dair güçlü belgeler bulunamadığını itiraf etmişti. Konu İngiliz yönetimince uzun süre bekletilmiş ancak varislerin itirazlarının ardı arkası kesilmemişti. Varislere karşı nezaketi elden bırakmayan Birleşik Krallık, Musul ve Kerkük vilayetlerinin tüm itirazlara karşı Irak'a bağlanması konusunda Milletler Cemiyeti'nde nihai bir karar aldırmak için her türlü baskı aracını kullandı. İngiltere garantörlüğünde kurulan Irak Yüksek Mahkemesi de söz konusu mülklerin Irak hükümetine ait olduğu yönünde kesin bir karar aldı. Konu kapanmış gibi görünse de Avrupa'da ekonomik zorluklarla boğuşan Osmanlı ailesi hukuki süreci bitirmemekte direniyordu.



Türkiye'de İlgilenmedi

Kitapta aktarılan belgelerden en önemlisi de Irak petrolleri konusunda yeni kurulan Türk hükümetinin tutumu. Mahmud Sami'nin aktardığına göre Türkiye'nin konuyla ilgili tek müdahalesi, Abdülhamid'in Türk vatandaşı olarak kalan üç eşinin veraset haklarıyla ilgili ricada bulunmaktan ibaretti. Türkiye, İngiltere'den vatandaşlarının miras haklarının tahkim yoluyla korunmasını yani pay verilmesini talep ediyordu. Ancak İngiltere varisler için tahkime gitmeyi hiçbir zaman kabul etmedi.


Osmanoğulları Bölünüyor

Yıllara yayılan hukuk mücadelesi Osmanlı ailesi içinde de çekişmelere sebep oldu. Mahkeme masraflarından ve birbirinden habersiz açılan davalardan dolayı tartışan aile üyeleri petrol kuyuları konusunda ortak bir mücadele yürütmeyi hiçbir zaman başaramadı. 1970'e kadar hiçbir netice alınamayınca Mahmut Sami'nin ağabeyi Bahaeddin, ABD ve Fransa'nın da desteğini alarak yeni bir hukuki süreç başlatmaya hazırlanıyordu. O güne kadar Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde Osmanlı malları için onlarca gönüllü şirket kurulmuştu. Çünkü dava kazanılırsa elde edilecek milyonlarca sterlinden hukuk bürolarına düşecek olan pay avukatların hayallerini süslüyordu. Ancak sonuçsuz kalan girişimler hukuçuları da yıldırmış, Osmanlı ailesi mahkeme masraflarını karşılayamaz duruma gelmişti. Destek arayışları ve yazışmalarla geçen yirmi yılın ardından 1998'de aile son bir deneme yapmaya karar verdi. Bir Amerikalı bir hukuk şirketiyle irtibat kuran Bahaeddin Sami mahkeme masrafları için gerekli olan 25 bin doları temin etmek için ailenin diğer üyeleriyle irtibata geçti. Çünkü yalnızca 12.500 dolar toplayabilmişti ve önemli varislerden biri de Saffet Neslişah Sultan'dı. Ancak kensine sorulmadan bir hukuk bürosunun işe başlamasına tepki gösteren Neslişah Sultan da kalan meblağı ödemeyi reddedince 79 yıl boyunca sessiz sedasız süren Abdülhamid'in petrolleri davası bir daha açılmamak üzere kapandı.


Osmanlı mülkleri sahipsiz kaldı

Osmanlı ailesinin mülkleriyle ilgili birçok davaya bakan avukat Ömer Köker'e Abdülhamid'in petrol kuyularını ve ailenin on yıllarca sürdürdüğü hukuk mücadelesini sorduk. Osmanlı mülklerinin Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana içinden çıkılamayan bir konu olduğunu söyleyen Köker'e göre, birçok hanedan mensubunun açtığı sayısız davayla durum tam bir karmayaşa dönüştü. Türkiye topraklarında bulunan gayrimenkullerin de yıllardır mahkemelik olduğunu söyleyen Köker, karışıklığın sebebini olarak ülkenin tüm topraklarının aynı zamanda hanedanın malı olmasını gösteriyor. Ancak bunun yanı sıra Padişahlar ve aileleri ülke topraklarında şahsi mülklere de sahip. 1924'ten sonra ülke toprakları hazinenin oldu ancak hanedan üyelerinin şahsi mülkleri için tasfiye kararı alındı. Karar uyarınca 1 yıl içinde satılacak mülklerden elde edilecek gelir aile üyelerine ödenecekti. Ancak bu gerçekleşmedi. Birçok taşınmaz ya sahipsiz kaldı ya da üçüncü kişilerin eline geçti. Bu karmaşanın hâlâ devam ettiğini söyleyen Köker, Abdülhamid üzerinden miras yoluyla aileye geçen Musul ve Kerkük petrolleri için hukuken bir şey yapılamayacağını söylüyor. Çünkü impataratorluğun parçalandığı Cumhuriyetin kurulduğu yıllarda oluşan siyasal karmaşa kendi hukukunu üretti
  Alıntı ile Cevapla
6 Üyemiz OkyanusunKalbi'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 10.01.2010, 06:25   #3
Çevrimdışı
OkyanusunKalbi
WoodStock

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Petrol Savaşı-Sultan II.Abdülhamit

Tarih boyunca,“din savaşı” kavramı, fetihlerin arkasında yatan ekonomik ve stratejik çıkarları görülmezleştirmeye yaramıştır. “Din savaşları”nın gerçek amacı her zaman ticaret yollarının ve doğal kaynakların ele geçirilmesi olmuştur.

11. yy.dan 14.yy.a dek süren Haçlı Seferleri tarihçiler tarafından bazen “Avrupa Hıristiyanlarının, Kutsal Toprakları dinsiz Türklerden almak için tekrar tekrar yaptıkları askeri/dini akınlar” diye tanımlanırlar. Oysa Haçlı Seferlerinin gerçek amacının dinle pek bir ilişkisi yoktu. Haçlı Seferleri, doğu ticaret yollarını kontrol eden tüccar Müslüman toplumların egemenliğine karşı girişilen harekatlardı.

Bu “Haklı Savaşlara”, bir propaganda ve endoktrinasyon kaynağı olan Katolik Kilisesinin desteği ile girişiliyordu, ve gene kilise desteği ile binlerce köylü ve şehir serserisi askere alınıyordu.


Kamuoyunun desteği için “Haklı savaş” kavramı çok önemlidir. Bir savaş ahlak ve din nedenleriyle sürdürülüyorsa, onun “haklı” olduğu iddia edilebilir.

Amerika'nın Orta Asya'daki ve Ortadoğu'daki savaşları da Haçlı Seferlerinden farklı değil. “Terörizme karşı savaş,” Amerikalıları ve “medeni dünyayı” koruduğunu iddia ediyor. Bir din savaşı, bir medeniyetler çatışması olduğunu ileri sürüyor. Oysa gerçek amacı yörenin önemli petrol zenginliğini şirketlerin kontrolü altına almak, ve bu arada IMF ve artık Paul Wolfowitz'in başkanlığında olan Dünya Bankası'nın da yardımıyla, devlet kurumlarını özelleştirerek ülkelerin ekonomik varlıklarını yabancı sermayeye aktarmak.

“Haklı Savaş” kavramı, bu savaşların insani amaçla sürdürüldüklerini iddia ediyor. Askeri harekatın gerçek nedenlerini kamufle ederek, işgalcilere ahlaki, ilkeli bir görünüm sağlıyor. Bugünkü şekliyle, vatanı tehdit eden “kötü ülkelere” ya da “İslamcı teröristlerin” üstüne gidilmesini öngörüyor. Bush yönetiminin Afganistan ve Irak işgalinde, savaş için “haklı nedenler” olduğu iddiası önemli bir rol oynadı. “Haklı Savaş” kavramı, kendini koruma hakkına bağlı olarak “ön vuruş” kavramıyla birlikte ABD askeri akademilerinde de öğretilen bir savaş doktrini oldu. Aynı zamanda, askerleri düşmanın kötülüğüne inandırmakta, medyayı yönlendirerek halkın desteğini sağlamakta da kullanılıyor.

Petrol için savaş. Düşmanın “iblisleştirilmesi.”

Savaş bir insanlık sorunu yaratır. Tarih boyunca, düşman tekrar tekrar “şeytan” olarak tanımlanmıştır. Haçlı Seferleri sırasında savaş, “dinsiz Türklerin” kötülenmesiyle açıklanmıştı. O zamanlar olduğu gibi şimdi de “İslamcı Terörizm” kavramı, petrol yataklarının ele geçirilmesinde kullanılıyor. “İslamo-faşizm” sözü, Müslüman ülkelerin değerlerini, kurumlarını ve sosyal dokularını aşağılamaya yarıyor, ve bu ülkelere tek seçenek olarak “batı demokrasisi” ve “serbest piyasa” kavramlarını sunuyor.

ABD önderliğinde Ortadoğu ve Orta Asya'da sürdürülen savaşlar, dünyanın doğalgaz ve petrol kaynaklarının %60’ını ele geçirme amacından ibaret. İngiliz/Amerikalı petrol devleri yörenin petrol ve doğalgaz boru hatlarını kontrollerinde tutmak istiyorlar

Suudi Arabistan, Irak, İran, Kuveyt, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Yemen, Libya, Nijerya, Cezayir, Kazakistan, Azerbaycan, Malezya, Endonezya, Bruney, dünyanın toplam petrol rezervlerinin yüzde 66.2 ile 75.9 arasında bir miktarına sahip olan ülkeler. Buna karşın, ABD, dünyanın petrol rezervlerinin %2’sine sahip. Batı ülkeleri (Kanada, ABD, Norveç, İngiltere, Danimarka, ve Avustralya) dünya petrollerinin yaklaşık %4’ünü elinde tutuyor (Buna, Petrol ve Gaz Dergisinin yaptığı gibi Kanada'nın petrol kumları da eklenirse, o zaman % 16.5 a çıkıyor).

Irak'ın ABD'den beş kat fazla petrolü var. Müslüman ülkeler, batı ülkelerinden 16 kat fazla petrole sahip. Müslüman olmayan petrol zengini ülkeler ise Venezüella, Rusya, Meksika, Çin ve Brezilya.

“İblisleştirme,” şu anda, dünyanın petrol rezervlerinin dörtte üçüne sahip olan bir düşmana karşı uygulanıyor. “Şer ekseni”, “haydut ülkeler”, “başarısız ülkeler”, “İslamcı teröristler” gibi tanımlar ise ABD'nin “teröre karşı savaşı'nın” ideolojik dayanakları. Bu dayanaklar, petrol savaşlarında belli bir işe yarıyorlar çünkü Petrol savaşı, petrole sahip olanların iblisleştirilmesini gerektiriyor. Düşman, sivil halkın bile toplu olarak öldürülmesini haklı gösterebilecek şekilde “kötü” olarak tanımlanıyor. Ortadoğu ve Orta Asya yöreleri ağır bir şekilde askerileştiriliyor. Petrol yöreleri işaretleniyor. NATO gemileri Doğu Akdeniz'de konuşlandırılıyor. Terörizme karşı savaş kapsamında, ABD filosu, İran körfezine yerleştiriliyor.

Asıl amaç, askeri harekat, üstü kapalı eylemler ve savaş propagandasıyla dokunun bozulması, ulusların çözülmesi, yörenin açık bir ekonomik alana çevrilmesi ve yöredeki doğal kaynakların ve petrol ve gaz boru hatlarının “serbest piyasa” denetiminde talan edilebilmesi.

“İblisleştirme” aynı zamanda süregiden savaşlar için bir kamuoyu oluşturma yöntemi. Psikolojik savaş, Pentagon ve ABD'nin istihbarat sistemi ve savaş makinesi tarafından kullanılıyor. Amacı devlet başkanlarını öldürmekle sınırlı olmayıp, halklara uzanıyor. Batı'da yaşayan Müslümanları da hedef alıyor. Bir yandan ülkenin kaynaklarına el koyulurken, bir yandan da ulus devletler bölünüyor, iç savaşlar başlatılıyor, ve bunlara tepki olarak ta yeni milli bilinçler oluşuyor, etnik dayanışma başlıyor ve işgalcilere kafa tutuluyor.

Eğer petrol, Hindu ya da Budistlerin çoğunlukta olduğu yörelerde olsaydı, şimdi onlar kötüleniyor, iblisleştiriliyor olacaklardı.

Amerikan kaynaklı iç savaşlar, Nijerya, Sudan, Kolombiya, Somali, Yemen, Angola ve Çeçenistan’da da yaşandı. Sudan'ın Darfur bölgesinde ve Somali'de zengin petrol kaynakları olduğu biliniyor. Somali'de, dört Anglo/Amerikan petrol şirketi önemli ayrıcalıklar kazandı.

Küreselleşme ve Dünya'nın Enerji Kaynaklarının Fethi


Müslümanların toplu halde kötülenmesi ve iblisleştirilmesi, dünya çapında uygulanan ve ideolojik düzeyde, dünyanın enerji kaynaklarının fethini destekleyen bir olgu olup, Yeni Dünya Düzeni'nin geniş ekonomik ve politik mekanizmasının bir parçasıdır.

  Alıntı ile Cevapla
5 Üyemiz OkyanusunKalbi'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 10.01.2010, 07:21   #4
Çevrimdışı
OkyanusunKalbi
WoodStock

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Petrol Savaşı-Sultan II.Abdülhamit


DİYARBAKIRDA PETROL BULUNDU:
4 ay önce başlatılan çalışmalar sonucu Kocaköy ilçesinde kaliteli petrol çıkarıldığı açıklandı. TPAO Batman Bölge Müdürlüğü yetklilerinden alınan bilgiye göre, Yeniköy-39 kuyusunda 2325 m den çıkarılan petrol 32 graviteli (05.07.2005- Cumhur iyet).



MAYINLI ARAZİDEN PETROL FIŞKIRIYOR: TPAO Batman Bölge Müdürlüğü, Mardin’in Nusaybin İlçesi’nde Suriye sınırının sıfır noktasında mayınların temizlendiği alanlara açtığı 25 kuyudan 21’inde petrol buldu. Tel örgülerle çevrili ve kırmızı renkli ’mayın’ yazılı levhaların asıldığı ’Çamurlu’, ’Batı Kozluca’ ve ’Sınırtepe’ bölgesinde açılan kuyulardan günde 2 bin 400 varil petrol çıkıyor. (07.08.2007 – Hürriyet).


YABANCIYA KİRALANAN ARAZİDE KALİTELİ PETROL: Diyarbakırın Bismil İlçesinde 4 ay önce açılan bir petrol kuyusunda 34 graviteli petrol bulundu. İngiliz Aladdin Middle East firmasının Birmilin Doruk köyü yakınlarında 4 ay önce açtığı Arpatepe 1 kuyusundan 2400 metrede kaliteli petrol çıktı. Yabancı şirketin 14 dönümlük alanı 15000 YTL ye bir yıllığına kiraladığı açıklandı (25.04.2008- Cumhur iyet).


Değerli arkadaşlar,
TPAO nun hiç vakit kaybetmeden bu bölgelerde petrol çıkarması ve ülkemizin petrol ihtiyacını karşılması için gereken çalışmaları yapması gerekmektedir. Çünkü maliyeti 14-18 $ olan bir varil petrolün şimdilik fiyatı 125 $ oldu. Önümüzdeki dönemde de 200 $ olması bekleniyor. Petrolün fiyatını arttırmak için uluslararası emperyalizm, çeşitli bahaneler organize etmektedir.

Örneğin;


NİJERYA KISTI, PETROL ÇOŞTU: Ürettiği petrolün yarıya yakınını ABD ye ihraç eden ve dünyanın 8. büyük petrol ihracatçısı Nijerya Nisan ayında azalttığı petrol üretimini, bu ay Shell firmasına ait petrol üretim bölgelerine düzenlenen saldırılar nedeniyle daha da aşağıya çekmesi petrol fiyatlarının zirve yapmasına yol açtı (10.05.2008- Cumhur iyet). Hatta emperyalist ülke haber ajanslarından BBC, haberlerinde Petrolde varil fiyatının 120 doların üstüne çıkmasının bir nedeni olarak, ülkemizin Kuzey Irağa yaptığı hava harekatını göstermektedir.
  Alıntı ile Cevapla
4 Üyemiz OkyanusunKalbi'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 10.01.2010, 07:25   #5
Çevrimdışı
OkyanusunKalbi
WoodStock

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Petrol Savaşı-Sultan II.Abdülhamit



Benzin fiyatlarının birkaç ay içinde bugünkü seviyelerden (3,39TL litre ) %20 oranında artış göstererek,4,20 TL\Litre
seviyesine ulaşacağı söylenmektedir..


Bu kadar çok kaynağımız elimizde varken, çektiğimiz sıkıntıları her ay artan benzin fiyatları açıklıyor...Aslında bu konuda duyarlı olup protesto etmek lazım...
  Alıntı ile Cevapla
4 Üyemiz OkyanusunKalbi'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 10.01.2010, 12:11   #6
Çevrimdışı
Smashmouth
Süper Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Petrol Savaşı-Sultan II.Abdülhamit

Çok güzel bir konu hazırlamışsın Okyanus eline sağlık


Yakıt zamlarını gördükçe sinirlerim tepeme çıkıyor
  Alıntı ile Cevapla
4 Üyemiz Smashmouth'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 10.01.2010, 15:48   #7
Çevrimdışı
**EMEL**
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Petrol Savaşı-Sultan II.Abdülhamit

Tarihin gizli saklı ve tozlu raflarında kalmış bir gerçek daha birileri çıkarmaya çabalıyor ama duyarsızlık diz boyu...

seninde bu konudaki çabanı tebrik ediyorum Baharım paylaşımın için teşekkürler...
__________________
Hayat dediğiniz 1 çay
İnsan ise sadece 1 şeker
Karıştırdıkça hayattan tat aldığını sanırsın
Oysaki;
Hayatın seni erittiğini çay bitince anlarsın..




  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz **EMEL**'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 10.01.2010, 20:44   #8
Çevrimdışı
LoDoS
Uzman Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Petrol Savaşı-Sultan II.Abdülhamit

Okyanus bu konu için 2 kez teşekkür aldın
İlk teşekkür benden emeğin için
İkinci teşekkürde komşunun oğlundan
dönem ödevi için konu hazırladı bugün
senin paylaşımdan
__________________
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz LoDoS'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 10.01.2010, 21:55   #9
Çevrimdışı
OkyanusunKalbi
WoodStock

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Petrol Savaşı-Sultan II.Abdülhamit

Faydam olduysa ne mutlu...Teşekkür ederim herkese...
  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz OkyanusunKalbi'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 10.01.2010, 22:03   #10
Çevrimdışı
Kardelen26
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Petrol Savaşı-Sultan II.Abdülhamit

öğrencilere harika bir kaynek sitesi oluyor açtığımız konular harika bir şey ya..teşekkürler okyanus
__________________
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Kardelen26'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
iiabdülhamit, petrol, savaşısultan


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 10:35.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.