Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Türk ve Dünya Tarihi > Türk Tarihi


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 10.01.2010, 13:01   #1
Çevrimdışı
denise
Gerçek Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Ebru Sanatı - Su Nakış Tutmaz Diyen Beri Gelsin


Kağıt süsleme sanatlarının en önemlilerinden biri...
Bütün Osmanlı sanatlarında olduğu gibi usta-çırak usulü ile öğrenilen ve sanatçının iradesi dışında birçok değişkenden etkilenen bir sanattır.


Ebru; renklerin suyla dansının yarattığı bir ahenktir aslında. Bazı kaynaklar ebrunun, yüz suyu anlamına gelen "ab-ı ru" sözcüğünden, bazı kaynaklar ise Orta Asya dillerinden Çağatayca'da hareli görünüm, damarlı kumaş ya da kağıt anlamına gelen "ebre"den geldiğini söylese de en yaygın kanı, kelimenin kökeninin Farsça; bulutumsu, bulut gibi anlamına gelen "ebri" den gelmekte olduğudur. Her ne şekilde isimlendirilse isimlendirilsin insanlara da isim olan ebru, gizemli bir ahenk taşıyor.

Ebru, kâğıt üzerine, özel yöntemlerle yapılan geleneksel bir süsleme sanatıdır. Ebru sözcüğüne köken olarak, bulut anlamına gelen Farsça “ebr” sözcüğü gösterilmektedir. Bu sözcükten türetilen ve “bulut gibi” ya da “bulutumsu” anlamına gelen “ebri” sözcüğü Türkçe'de değişerek “ebru” biçimini almıştır.

Gerçekten de ebru bulut izlenimi uyandıran bir görünümdedir. Ebru sözcüğü bir başka görüşe göre “yüz suyu” anlamına gelen Farsça “âb-rûy” tamlamasından gelmektedir.

Ebru sanatının ne zaman ve hangi ülkede ortaya çıktığı bilinmemekle birlikte bu sanatın doğu ülkelerine özgü bir süsleme sanatı olduğu kesindir. Bazı İran kaynaklarında ilk kez Hindistan'da ortaya çıktığı yazılıdır. Hindistan'dan İran'a, oradan da Osmanlılar'a geçmiştir. Gene bazı kaynaklara göre de ebru Türkistan'daki Buhara kentinde doğmuş ve İran yoluyla Osmanlılar'a geçmiştir. Batıda ebru “Türk Kâğıdı” diye adlandırılır.

Zorlu ve emek isteyen bir sanat olan ebru, geri dönüşü olmayan, tekrarı olmayan, çok değişkenli bir sanattır.

Birçok eski eserde süsleme amacıyla kullanılan ebru, geleneksel el sanatlarımızdan olmasına rağmen yakın zamana kadar unutulma tehlikesi ile karşı karşıyaydı. Dünya çapında çeşitli milletler tarafından sahiplenmeye başlanmış, bazı ülkelerde ebru yapımı sırasında kullanılan malzemeleri üreten firmalar boy göstermişti.

Ebru sanatında son devrin piri merhum Mustafa Düzgünman gerek yetiştirdiği öğrencilerle gerek bu sanata kazandırdığı anlayışla manevi hazinelerimizden birinin payidar kalmasında büyük rol oynamıştır.

Ebru sanatının nerede ve ne zaman başladığı kesin olarak bilinmemektedir. Ancak 13. yüzyılda Türkistan’da, Semerkant’ta ve 14. yüzyılda İran’ın doğusundaki Herat Yöresinde yapıldığına dair bazı kaynaklar bulunmaktadır. Ebru da aynen kağıt gibi İpek Yolu ve diğer ticaret yollarını kullanarak doğudan batıya yayılmıştır.


Tarihi tesbit edilmiş en eski ebru 1447 yılına ait olup, Topkapı Sarayı’nda bulunmaktadır. Bu eserden hem Sayın M. Ali Kağıtçı, hem de Sayın Uğur Derman bahseder. Osmanlı döneminde bir çok ebruzen yetişmiştir. Bu dönemde ebrulu kağıtlar devlet belgeleri ve resmi yazışmalarda zemin olarak kullanılmıştır.

Buradaki başlıca amaç estetik değerlerin yanı sıra tahrifat girişimini engellemektir ki; bugün çek, senet ve kağıt paralar üzerindeki karmaşık desenlerin mantığı buna dayanmaktadır.

Osmanlı Arşivi

* 1792-1832 Osmanlı Arşivi Sicil Defter Kapakları

Ebru tarihinde bugüne kadar tesbit edilebilen ilk ebruzen “şebek” lakabı ile bilinen Mehmed Efendi’dir. Ebru yapımı ve terkiblerini anlatan en eski belge niteliğindeki “Tertib-i Risale-i Ebri” adlı eserde adı geçer ki “Allah rahmet eylesin” duası ile anılır.

Ebru tarihinde bilinen en önemli üstadlardan biri de Hatib Mehmed Efendi’dir (vefat t. 1773). Günümüzde “Hatip” adı ile anılan ebru türünü çokça kullandığından bu adla anılır olmuştur.

1846 yılında vefat ettiğini bildiğimiz Şeyh Sadık Efendi’nin, ‘Ebru’yu Buhara’da öğrendiği ve iki oğlu Edhem ve Nazif Efendilere de öğrettiği bilinmektedir.

Hezarfen ünvanı ile anılan İbrahim Edhem Efendi’nin ebru alanındaki şöhreti saraya kadar ulaşmış ve eserleri devrin padişahı Abdülaziz’i de etkilemiştir. Son Osmanlı ebru üstadlarının en önemlilerinden Necmeddin Okyay (1883-1976) üstadı Edhem Efendi gibi birçok hünerin (okçuluk, mürekkepçilik, ahercilik, hattatlık, mücellitlik, gül yetiştiriciliği…) ustasıydı.

Hezarfen lakabı ile anılırdı. ‘Çiçekli Ebru’ları ilk uygulayan kişidir. 1916′da Medreset-ül Hattatin’de başladığı ebru hocalığını Güzel Sanatlar Akademisi’nde 1948′e kadar sürdürmüştür. Ebru Sanatını oğulları Sami (1910-1933) ve Sacit (1915-1998) ile yeğeni Mustafa Düzgünman’a (1920-1990) öğretmiştir.




Ebrunun yapılışı oldukça zevkli ve sabır isteyen bir iştir. Önce uygun bir kâğıt seçmek gerekir. Çünkü her kâğıda ebru yapılmaz. Kâğıt, boyayı iyice emecek nitelikte ve dayanıklı olmalıdır. Eskiden hattatlar (güzel yazı ustaları) yazı yazmak için yüzeyine “ahar” denen özel karışımlı (nişasta ve yumurta akı) bir sıvı sürülen ve bu yüzden “aharlı” denilen kâğıt türünü yeğlerlerdi. Ebrucular ise bu tür kâğıtlar boyayı iyi emmediği için “aharsız” da denen ham kâğıt kullanırlardı.


Ebru yapmak için genellikle dikdörtgen biçiminde, büyükçe ve yayvan bir tekne gerekir. Geven denilen otun gövdesinden elde edilen ve beyaz renkli bir tür zamk olan kitre, belli bir oranda, suyla bir kabın içinde karıştırılır. Kitre yerine salep, keten tohumu, ayva çekirdeği, gazyağı gibi birçok değişik madde de kullanılmaktadır. Kitre ile yapılan bu karışım 12 saat kadar bekletilir ve zaman zaman karıştırılır. Kitre bu süre sonunda erir ve karışım boza kıvamını alır.

Daha sonra küçük fincanlarda ebru için boya hazırlanır. Bu amaçla kullanılacak boya çok ince toz haline getirilmeli ve suda eriyip dağılmayan bitkisel ve kimyasal boyalardan olmamalıdır. Fincanda su ile iyice karıştırılarak sıvılaştırılan boyalara ayrıca iki kahve kaşığı taze sığır ödü katılır.

Bu işlemin amacı iyice ezilmiş boyanın dibe çökmeden yüzeyde kalmasını sağlamaktır. Bu biçimde hazırlanan değişik renkteki boyalar özel tekneye boşaltılmış olan boza kıvamındaki sıvının yüzüne serpilir.

Yüzeyde birikintiler halinde kalan bu boyalar daha sonra tahta bir çubukla karıştırıldığında ya da yayıldığında şaşırtıcı ve ilginç desenler ortaya çıkar. Ayrıca hazırlayanın isteğine göre belli desenler de elde edilebilir. Bu desenlerin üzerine yatırılan özel kâğıt, 5-10 saniye sonra, iki ucundan tutularak kaydırmadan ve oynatmadan, kitap sayfası açar gibi bir yana doğru kaldırılır. Kâğıt, boyalı tarafı üste gelmek üzere uygun bir yere serilerek kurutulur.

Böylece ortaya binlerce ayrıntı ve renk taşıyan desenler çıkar. Eğer, bu desenlerin arasına bir yazı ya da herhangi bir çiçek motifi yerleştirilmek istenirse, başka bir yöntem uygulanır. Yazı ya da motif, bir kâğıda yazılır ya da çizilir. Keskin bir araçla kenarları kesilip kalıp çıkartılır ve ebru kâğıdına zayıf bir yapıştırıcı ile yapıştırılır.

Kâğıdın, yapıştırılan desenin bulunduğu yüzeyi yukarıda anlatıldığı gibi teknenin içine yatırılır. Elde edilen ebru kuruduktan sonra, hafifçe yapıştırılmış olan bölüm sökülünce yazı ya da motiflerin yerleri boş kalır. Bu yöntem hattat ve ebru ustası Necmeddin Okyay (1883-1976) tarafından bulunduğu için bu yöntemle yapılan ebrulara “Necmettin Ebrusu” denir. Ebrunun “battal ebru”, “taraklı ebru”, “çiçekli ebru” gibi daha birçok türü vardır.

Ebru ciltçilikte ve hattatlıkta çok kullanılırdı. Bazen elde edilen ilginç ve güzel desenler bir tablo görünümünde olduğu için bu amaçla da kullanıldığı oldu. Türkler'den Hatip Mehmed Efendi (18.yüzyıl), Şeyh Sadık Efendi (19.yüzyıl), Bekir Efendi (20.yüzyıl başları) gibi çok usta ebru sanatçıları yetişmiştir. Bu sanatın Necmeddin Okyay'dan sonra yetişen son ustaları arasında Mustafa Düzgünman (doğumu 1920) ve Niyazi Sayın (doğumu 1927) özellikle anılabilir.

Ebru, kitreyle yoğunlaştırılmış su üzerine tezyini kâğıt ile resim yapma sanatıdır. Geleneksel Türk Sanatlarındandır. Ebru sözcüğüne köken olarak bulut anlamına gelen ve Farsça bir kelime olan "ebr" sözcüğü gösterilmektedir.

Ebru sanatının ne zaman ve hangi ülkede ortaya çıktığı bilinmemekle beraber bu sanatın doğu ülkelerine özgü bir süsleme sanatı olduğu düşünülmektedir. Bazı İran kaynaklarında Hindistan'da ortaya çıktığı yazılıdır. Bazı kaynaklara göre de Türkistan'daki Buhara kentinde doğmuş ve İran yoluyla Osmanlılar'a geçmiştir. Batıda ebru "Türk Kağıdı" olarak adlandırılmaktadır.

Koyulaştırıcı bir madde ile kıvamı arttırılmış suyun üzerine, içine öd katılmış, suda erimeyen boyaların serpilmesi ve su yüzeyinde meydana gelen şekillerin bir kağıda geçirilmesi ile yapılır.


  Alıntı ile Cevapla
Eski 03.10.2013, 18:25   #2
Çevrimdışı
MyStery
Gerçek Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Ebru Sanatı


a-) Geleneksel Ebru

b-) Çiçekli Ebru
c-) Akkabe Ebru

a-) Geleneksel Ebru
Ebrunun bilinen tarihi içinde, yetişmiş ustalar tarafından sıkça kullanılan desen çeşitleridir. Başlıcaları Battal, Gelgit, Taraklı, Bülbül yuvası ve bunların bazı çeşitleridir.


1- Battal Ebru
Battal Ebru, bilinen en eski tarzıdır. Diğer bütün desenler, battal deseninden çıkar. Bu desene kısaca ebrunun anası ya da atası diyebiliriz. Yapımı, öd sıralarına göre, yani ödü az olan boyaları önce, çok olan boyaları sonra atma suretiyle yapılır. Tek veya çok renkli olabilir. Boyalar teknenin yüzeyine serpilir ve daha sonra kâğıda aktarılır.

Battal Ebru :
1- Tarzı-ı Kadim
2- Zemin Battal
3- Mustafa Düzgünman Battalı
4- Ethem Efendi Battalı
5- Neftli Battal
6- Somaki Battal
7- Serpmeli Battal olmak üzere kendi içinde 7' ye ayrılır

1- Tarzı-ı Kadim
: Merhum Mustafa Düzgünman’ın geliştirdiği bir ebru tarzıdır. Önce battal döşenmiş bir desen üzerine, mümkün olduğunca açık bir renkten iri damlalar halinde bir renk atılır. Daha sonra, bunun üzerine, yine uygun bir renkte çok küçük, 2-3 mm hatta bazen 1 mm çapında serpme ebru yapılır.




2- Zemin Battal: Az veya tek renk ile yapılır. Bir rengin değişik tonlarının da kullanıldığı görülmüştür. Ancak renkleri açıklı koyulu kullanma geleneksel olarak pek fazla görülmemektedir. Bu desen Necmeddin Okyay ve Mustafa Düzgünman tarafından zemin olarak sıkça kullanılmıştır.





3- Mustafa Düzgünman Battalı: Bu tarz, M. Düzgünman’ın geliştirdiği ve Nusret Hepgül’ün “Mustafa Düzgünman Battalı” adını verdiği bir tarzdır. Bu tarzda, zeminde iki küçük renk kullanılmış, gel-git üzerine çok iri damlalar halinde bir desen, onun üzerine de çok ince bir desen serpme yapılmıştır.





4- Ethem Efendi Battalı: Sarı gülbahar boyalar üzerine sarı-lacivert lahor kullanılarak yapılan bir tarzdır. Lahor (indigo) bitkisel esaslı bir boyarmaddedir. Son kat olarak atılan boyanın içine biraz fazla öd ve neft katılarak yapılır.






5- Neftli Battal: Battal döşenmiş bir zemin üzerine içine birkaç damla neft (tercihen çam terebenti) katılmış boya serpilerek elde edilir. Hareli görünüm verir.





6- Somaki Battal: Genellikle iki renk yapılır. İkinci renge fazla miktar öd katılarak birinci rengin iyice sıkıştırılıp, damarlar haline gelmesi sağlanır. Böylece somaki mermer görünümü elde edilir.





7- Serpmeli Battal: Bilinen herhangi bir battal ebrusu yapıldıktan sonra zemine zıt bir renk ile genellikle açık renkte çok küçük damlacıklı son kat boya atılır.






2- Gelgit Ebru
Battal zemin atıldıktan sonra, bir çöp, iğne veya bız yardımıyla teknenin kenarlarına paralel olarak desenin çizilmesi ile oluşur. Bu çizgi aralıkları istenilen genişlikte olabilir. Kalın uçlar geniş alanı etkileyeceğinden paralellerin arası daha geniş, ince uçların arası daha dar olabilir. Bu paraleller zıt yönlerde de birkaç defa tekrarlanabilir. Bu işlem özel hazırlanmış tarak da kullanılabilir. Gelgit hareketi çapraz olarak da yapılabilir.






3- Şal Ebru
Gelgit yapıldıktan sonra teknenin çaprazına doğru, genellikle geniş aralıklı yapılan gelgit sonucu elde edilir. Ayrıca Mustafa Düzgünman’ın yine gelgit üzerine dıştan başlayıp, ortaya doğru daireler çizerek yaptığı şal desenleri vardır. Bu çapraz çizgiler yumuşak ‘S’ler çizilerek de şal ebrusu yapılabilinir.




4- Serpme Ebru
Yukarıda anlatılan tüm ebru çeşitlerinin üzerine serpme ebru yapılabilir. Bu durumda ebrular serpmeli battal, serpmeli gel-git, serpmeli şal gibi isimler alır. Serpme işlemi için neftli boyalar veya çamlıca toprağı gibi açık renkli boyalar tercih edilir. Fırça elle çok iyi bir şekilde kavanoza sıkılır ve boya yüksekten sert darbelerle serpilir.






Battaldan sonra yapılan gelgit deseninin üzerine taraklar yardımı ile yapılan desen türüdür. Gelgit yapmadan da taraklar yardımı ile taraklı ebru biçiminde değişik desenler elde etmek mümkündür.





Git gide küçülen damlalar şeklinde atılan battal ebru üzerinde yapılır. Bizle dıştan içe doğru helezonlar çizilir. Genellikle teknenin uzun kenarı boyunca 5-6, kısa kenarı boyunca 4-5 helezon yapılır. Gel-git ebru veya taraklı ebru üzerinde de bülbül yuvası çalışılabilir. Genellikle küçük taneli battal ebrusu yapıldıktan sonra dıştan başlayıp içe doğru istenilen çapta (genellikle 3-5 cm çapında) spiraller çizilir. Bu spiraller içten dışa doğru da olabilir.Ayrıca gelgit, taraklı gibi desenler üzerine de yapılabilir. Bülbül yuvaları bir bız yardımı ile tek tek yada geniş aralıklı kalın uçlu bir tarak ile tüm tekneye yapılabilir. Yapımı, öd sıralarına göre, yani ödü az olan boyaları önce, çok olan boyaları sonra atma suretiyle yapılır. Tek veya çok renkli olabilir. Boyalar teknenin yüzeyine serpilir ve daha sonra kâğıda aktarılır.




5- Hafif Ebru
Battal, taramalı ve taraklı ebrunun kıvamı daha sulu olan sıvı üzerinde, normalden daha sulu ve ödlü boyalarla çalışılmasıyla yapılır. Hafif ebrulu kağıtlar üzerine hat ve teship çalışmaları yapılır ve yazı yazılır. Genellikle üzerine yazı yazmak için hattatlar tarafından kullanılan açık, soluk renkli ebrulardır. Normal astar kıvamına aynı miktar su ilave edilerek astar cıvıklaştırılır. Ayrıca, boyarmaddelerin su ve öd miktarları artırılarak da yapılabilir. Böylece renkler kolay ve çokça açılacağından açık renkli olurlar. Aynı kağıda iki veya daha çok ebru yapılmak istendiğinde de bu desen kullanılabilir.





6- Dalgalı Ebru
Hemen her çeşit ebru ile dalgalı ebru yapmak mümkündür. Kağıdın bir kısmı teknenin ucuna yerleştirilir ve kağıt ileri geri hareket ettirilerek teknede dalga oluşması sağlanır, bir yandan kağıdın bu hareketine devam edilir bir yandan da yavaş yavaş kağıt tekneye kapatılarak oluşan dalgalar yakalanır. Dalgalı ebruya sarhoş ebru veya tercih etmesek de ispanyol ebru isimleri de verilmiştir.







7- Kumlu Ebru
Kumlu ebruların en güzeli, bitkisel esaslı olan lahor çivitinden elde edilir. Kumlu ebru elde etmek için teknenin ortasına lahor çividi damlatılmaya başlanır. Bu işleme, teknenin bütün yüzü kaplanıncaya kadar devam edilir. Birbirini iterek sıkışan boya, çatlamaya başlar. Aynı işlem, teknenin bir kenarının ortasından diğer bir kenarının ortasına kadar, yavaş yavaş damlatılarak da yapılabilir. Bu tarz, hattatların pervaz veya cetvel olarak çokça kullandıkları bir desendir.




8- Çift Baskılı Ebru
Ebrulanmış kağıtları kuruduktan sonra tekrar başka bir desenle ebrulayarak elde edilir. Gerektiğinde ikiden fazla desen aynı kağıda alınabilir.






9- Hatip Ebru
18 yy. da Ayasofya Camii Hatibi Mehmed Efendi tarafından bulunduğu için bu ismi almıştır. Zemin üzerine çiçekli veya hatip ebru için hazırlanmış boyalardan belli aralıklarla birer damla bırakılır. Daha sonra her damlanın oluşturduğu dairenin içine ikinci, üçünce ve isteğe göre daha fazla sayıda damla bırakılır ve iç içe değişik renklerden oluşturulmuş daireler elde edilir. Genellikle teknenin uzun kenarı boyunca 5-6, kısa kenarı boyunca 4-5 daire oluşturulması tercih edilir. Daha sonra bir bizle bu dairelerin içinde soldan sağa, yukarıdan aşağıya, çapraz hareketler yapılarak hatip desenleri elde edilir. Yürekli, taraklı yürek, yıldız, çarkıfelek, menekşe bu desenlere verilen çeşitli isimlerdir. Hatip desenlerinin hepsinin ya da bazılarını aynı ebru üzerinde çalışmaya Hatip-i Mütenevvia denir.



b-) Çiçekli Ebru
Merhum üstâd Necmeddin Okyay’ın geliştirdiği ve kendi adı ile anılan ebru türüdür. Bu tür ebrular ebru sanatının plastik sanatlar içinde yer almasında önemli bir yer tutar. Daha önce bahsi geçen herhangi bir ebru deseni zemin olarak yapılır. Genellikle hafif, açık renkli olamsına dikkat edilir. Bu zeminlerin üzerine bir bız yardımı ile damlatılan boyaların şekillendirilmesiyle yaprak ve çiçek desenleri çizilir. Bu türde bugüne kadar lale, karanfil, sümbül, menekşe ve papatya sıkça kullanılmıştır. Şüphesiz başka çiçek türlerini de denemek mümkündür.


Hatip ebrunun icadından sonra ebruda çiçek yapılmasına da çalışılmış ancak fazla başarı sağlanamamıştır. 1918 yılından itibaren merhum Necmeddin Okyay çiçek çalışmalarını islah ederek lale, karanfil, hercai menekşe, gelincik, gonca gül, kasımpatı, sümbül gibi çiçekleri doğal şekline en yakın şekilde resmetmeyi başarmıştır. Onun yetiştirdiği merhum Mustafa Düzgünman'da bu tarza papatyalı ebruyu ilave etmiştir. Çiçek yapımında önce damlatılan yeşil boyalardan sap ve gövdeler, daha sonra da bu sap ve gövdelerin uygun noktalarına bırakılan diğer renklerden çiçekler yapılır. Çiçek ve hatip yapımında kullanılan boyaların çok iyi terbiye edilmiş olması ve diğer ebru çeşitlerinde kullanılan boyalara göre daha koyu bir kıvama sahip olmaları gerekir. Ancak böylelikle boya damlaları şekil vermek için bizle lastik gibi uzayarak çekilebilir ve arzu edilen yerde bırakılarak istenen motifler elde edilebilir. Çiçekli ebrular Necmeddin Okyay'ın talebesi Ord. Prof. Dr. Süheyl Ünver'in teklifi üzerine sanat tarihimizde Necmeddin Ebrusu ismiyle anılmaktadır. Merhum Okyay'ın Üsküdar yeni Camii imamı olması sebebiyle hatip ebrusuna karşılık çiçekli ebruların da imam ebrusu olarak anılması Reisülhattatin Hacı Kamil Akdik (1861- 1941) tarafından teklif edilmişse de Necmeddin Ebrusu denilmesi daha uygun bulunmuştur.



c-) Akkabe Ebru
Aynı zemin üzerine birden fazla baskı yaparak yazı veya desen elde edilen ebru çeşididir. Hafif ebru üzerine; geleneksel olarak arap zamkı ile hazırlanmış sıvı, yazı ise fırça yardımı ile sürülür veya kamış kalem ile yazılır. Böylece hafif ebrunun yüzeyi arap zamkı ile kaplanmış olur.


Eserler: Halis Ayan


Kuruduktan sonra daha koyu veya yoğun bir desen aynı kağıda tatbik edildiğinde, arap zamkı olan yerler boyayı almayacağından yazı veya desen gözükür. Aynı teknikler şablonlama ile de yapılabilir. Ayrıca arap zamkı yerine koyu kitre, silikon, çeşitli şeffaf sonuç veren yapıştıcılar da kullanılabilir.


Eski kitap sanatları içinde, bir kağıdın yazı yazılacak kısmının ayrı, etrafının ayrı renge boyanmasına akkase, böyle kağıtlara da akkaseli kağıt denir. Bu sanat ebruya da tatbik edilmiştir. Kağıdın yazı yazılacak kısmının kendi renginde kalması istenirse, oraya arap zamkı sürülür. Kağıt kuruduktan sonra tekneye yayılırsa zamklı kısmın dışında kalan yerle ebrulanmış olur, arap zamkı bulunan bölge ise kendi renginde kalır boyayı kabul etmez. Buna akkaseli ebru denir.

  Alıntı ile Cevapla
8 Üyemiz MyStery'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 04.10.2013, 10:34   #3
Çevrimdışı
MyStery
Gerçek Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Ebru Sanatı



Türk ebru geleneğinde yalnızca suda erimeyen, asit ve kazein içermeyen ve ışıktan etkilenmeyen doğal boyalar kullanılır.

Boyalar yaklaşık 50x50 cm boyutlarında düz bir mermer üzerinde, destiseng (el taşı) ile ezilmek suretiyle kullanılır. Destiseng, üzerinde boya ezilen mermerle aynı cins mermerden, aşağı yukarı 15 cm uzunluğunda, boyayı ezen yüzü 6-7 cm çapında bir yarım daire ve üstünde de kullananın tutması için bir tutamak bulunana bir taştır.

Yaklaşık bir avuç dolusu boya, mermerin ortasına yerleştirilir ve onun da ortası çukurlaştırılarak buraya su konur ve karıştırmak suretiyle boya çamur hale getirilir. Destiseng, çamur haldeki boyanın üzerinde 8 çizer gibi dolaştırılarak boya ezilir. Dağılan boyalar zaman zaman bir spatula yardımıyla tekrar ortaya toplanır. Boyanın ezilip ezilmediği ancak teknede anlaşılır. Bir müddet tecrübeden sonra ebrucu, hangi boyayı ne kadar ezeceğini öğrenir. Yeteri kadar sulandırıldığında ve doğru öd ayarı yapıldığında kumlanmadan açılan ve kâğıda akmadan tesbit olabilen boya yeterince ezilmiş demektir.

Geleneksel "Türk Ebru" sanatında kullanılan ana renkler şunlardır ;

  • Çamlıca toprağı
  • Beyaz
  • Siyah
  • Sarı
  • Aşı Boyası
  • Kahverengi
  • Kırmızı
  • Lâhor Çividi
  • Çamaşır Çividi

Çamlıca toprağı, Lâhor Çividi ve Çamaşır Çividi dışında sözü edilen boyalar nalburlardan, Lâhor Çividi ve Çamaşır Çividi ise aktarlardan temin edilir.

Bu renkler kullanılarak elde edilen ara renkler ise şunlardır;

Aşı Boyası + Lâhor Çividi = Koyu Kahverengi
Sarı + Lâhor Çividi = Yeşil
Çamaşır çividi + Kırmızı = Mor
Beyaz + Siyah = Gri
Beyaz + Lâhor Çividi = Açık mavi


Yukarıda sıralanan renkler, arzu nisbetinde birbirleriyle karıştırılarak asit ve kazein içermeyen, suda erimeyen ve ışıktan etkilenmeyen her tür renk elde edilir.

Çamlıca Toprağı: İstanbul'un Çamlıca Tepesi'nde bulunan kırmızı renkli topraktır. Bir elek ile taşlarından ayıklanarak toplanır. Ezildiğinde tütün rengine yakın bir renk verir. İsten elde edilen ve bundan dolayı çok hafif olan siyah boyaya katılır. Islah etmek üzere akan boyalara ilâve edildiği gibi serpmeli ebruların serpme boyası olarak ya da yalnız başına kullanılır.

Beyaz: Üstübeç. Yağsız olanı beyaz boya yapmak için, litopon üstübeci de denen yağlı olanı ise neftli boya hazırlamada kullanılır.

Siyah: İsten yapılır. Çok hafif olduğu için tek başına kullanılmaz. Çamlıca toprağı ile karıştırılır.

Sarı: Oksit sarı. İnorganik bir pigmenttir.

Aşı Boyası: Oksit kırmızı . İnorganik bir pigmenttir.

Kahverengi: Oksit kahverengi. Çeşitli tonları vardır. İnorganik bir pigmenttir.

Kırmızı: Suyla karışabilen pigment kırmızı. Organik bir pigmenttir. İnorganik olanı içerdiği kadmiyumdan ötürü son derece zehirlidir.

Lahor Çividi: Lahor çividi ya da bebe çividi adıyla bilinen ve bebeklerin ağzında oluşan aft hastalığının tedavisi için kullanılan ilacın hammaddesidir. Gevrek, taş gibidir. Bitkisel ve çok güçlü bir boyadır. Dövülerek toz haline getirilir.

Çamaşır Çividi: Beyaz çamaşırlar için ağartıcı olarak kullanılan mavi bir tozdur.

Boyalara eklenecek su ve ödün ayarı da şu şekilde yapılır. Kitrenin kıvamının ayarı aşağıda Kitre bahsinde belirtildiği gibi kontrol edilir. Boya ayarına ödü en az boyanın ayarıyla başlanır. Süt kıvamında sulandırılan boyanın içerisine, fırça kavanozun kenarına sıyrılıp tekneye serpildiğinde ebrucunun ustasından gördüğü miktar ölçüsünde açılana kadar öd ilave edilir. Ödü fazla olan boyaların ayarları da ödü az olan boyaların üzerine serpmek suretiyle yapılır. Çiçek ve hatip ebrusu yapımında kullanılacak olan boyaların ayarları ise zemin ebrusunun üzerine damlatmak suretiyle yapılır. Boyaların ayarı konusunda bu sitenin muhtelif sayfalarında açıklamalarda bulunulmuştur.


  Alıntı ile Cevapla
7 Üyemiz MyStery'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 04.10.2013, 10:42   #4
Çevrimdışı
MyStery
Gerçek Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Ebru Sanatı


Anadolu’da beş yüz yılı aşkın bir süredir icra edildiği bilinen ve ebru yapılan her ülkeye ve o ülkenin diline “battal, kumlu, taraklı, hatîb, şal, gelgit” gibi terminolojisiyle birlikte yerleşerek yüz yıllarca “Türk kâğıdı” olarak isimlendirilen Türk ebru sanatının da ustadan çırağa intikal ederek günümüze kadar ulaşan bir geleneği vardır.

Ebruculuk, yazmakla veya anlatmakla öğretilemeyen, bütün klâsik Osmanlı san‘atlarında olduğu gibi, “usta-çırak” usulü ile talebe yetiştirilebilen ve icrası itibariyle son derece güç ve ebrucunun idaresi dışında birçok değişkenden etkilenen bir san‘at dalıdır. Bu olumsuz etkileri ortadan kaldırarak ebrucunun ne yaptığının sırrına vakıf olması ve teknik olarak mükemmel ebrular yapması, ancak bir ustanın yol göstermesiyle olur. Ebruculuk tarihimiz incelendiğinde ustasız ebrucu olmadığı ve geleneğin ustadan çırağa aktarılarak bugüne ulaştığı görülür.

Ebru geleneğimizin en önemli özelliklerinden biri suda erimeyen, tamamen tabii boyar maddeler ve metal oksitler olan toprak boyaların kullanılmasıdır. Türk ebrusunda yalnız tabii boyalar kullanılıyor olmasının en büyük sebebi, öncelikle ebru tarihi boyunca ebrucuların, boyalarını tabiattan elde etmek dışında bir yollarının olmaması ve son ebrucuların da ustalarını taklit etmek ve ebru kâğıdını kalıcı kılmak gayesiyle aynı boyalarla ebru yapmaya devam etmeleridir. Çünkü hazır boyaların içerisinde yapımı sırasında çeşitlik asitler ve kazein katılmakta, bu yabancı maddeler de tecrübe edilerek görülmüştür ki zamanla ebru kâğıdına ve onun kullanıldığı kitap ya da levhaya zarar vermektedir.

Tabii toprak boyaların kullanılmasının bir diğer sebebi de bu boyaların renklerinin güneşte solmamasıdır. Kitaplar arasından çıkan eski ebruların renklerindeki solukluk ise ebru tekniğinin bugünkü kadar gelişmiş olmamasından; Edhem Efendi, Necmeddin Okyay ve Mustafa Düzgünman’ın ebrularının zaman içinde solması da sanayileşmeyle birlikte üretilen hazır boyaları kullanmalarındandır. Mustafa Düzgünman, piyasada bulunan bütün sınâî boyaları kâğıtlara sürerek atölyesinin camına yapıştırmıştır, bir müddet sonra bu boyaların hepsinin renklerinin solduğu, yalnızca çivitler ve toprak boyaların renklerini korudukları görerek tabiî boyalarda karar kılmıştır.

Tabiat, ebrucular için milyonlarca senedir gün altında durmasına rağmen solmayan çok çeşitli renkler sunmaktadır. Mustafa Düzgünman’ın ebrularını inceleyenler “Ebrunâme” de söylediği gibi dört renkle çok renk olduğunu göreceklerdir. Burada bir konunun açıklığa kavuşturulmasında fayda bulunmaktadır. Toprak boya diye ifade edilen boyalar yukarıda da belirtildiği gibi asit ve kazein içermeyen, suda erimeyen ve güneşten etkilenmeyen her tür boyar maddelerdir. Çamaşır çividi ve Lahor çividi gibi bu tanıma giren her tür boyar madde ve kırmızı da dâhil pigmentler, gelenekli tarzda Türk ebrusu yapımında kullanılmış ve kullanılacaktır.

Türk ebrusunun bir önemli özelliği de, ebru alınan kağıtların şaplanmak gibi önceden hiçbir işleme tabi tutulmaması ve ebrunun yapıldığı teknenin kenarına sıyrılarak çıkartılmasıdır.

Türk ebrusunun ebruculuk geleneğimiz bakımından belirleyici temel özelliği ise, yapılan ebru çeşitleriyle anlaşılır. Bilindiği gibi ebru, cilt ve hat san‘atlarımızla gelişen bir san‘attır. Türk ebrucuları asırlar boyu hattatlar için hatîp ebrusu, koltuk ebrusu, kumlu ebru ve battal ebru yapmışlardır. Ayrıca bu ebrular ciltçiler tarafından yan kâğıdı olarak kullanılmıştır.

Bu sebeple bir ebrucunun gelenek çizgisinde ebru yapıp yapmadığını anlamak için, geleneklerini korumaya muvaffak olmuş hattat ve mücellitlerin o ebrucunun yaptığı ebruları kendi işlerinde kullanıp kullanmadığına bakmak gerekir.

Yazı sanatına sahip olmayan başka milletlerin ebrucuları için, yazının etrafında ya da koltuğunda kullanılmaya uygun hatîb, kumlu, battal ve koltuk ebrusu veya çiçekli yan kâğıtları yapmak bir anlam ifade etmeyebilir. Ancak Türk hattatların ve mücellitlerin san‘atlarını geleneğimize uygun sürdürebilmeleri için, yukarıda zikredilen ebru çeşitlerinin üretilmesi şarttır. Bu da Türk ebrusunun bir geleneğidir.

Ebruculuğumuzun bir diğer özelliği ise üretilen ebruların desenleriyle alâkalıdır. Türk ebrucusu, fırçasını at kılından kendisi sarar. Sarma şekli ve fırçanın kavanozda durmasıyla aldığı şekil sebebiyle boğumlu özel battal desenleri oluşur. Bu özel şekilleri hazır fırçalarla elde etmemiz imkânsızdır.
  Alıntı ile Cevapla
7 Üyemiz MyStery'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 04.10.2013, 16:13   #5
Çevrimdışı
MyStery
Gerçek Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Ebru Sanatı



  • Ebru yapımında kesinlikle kaliteli malzemeler kullanmanız gereklidir. İyi ezilmemiş boyalarla veya kalitesiz kıvam artırıcı maddelerle ebru yapmaya çalışmak, iyi sonuçlar vermeyeceği için, çalışma isteğinizi kaybolacaktır.
  • Ebru yapacağınız mekanı çalışmaya başlamadan önce güzelce temizlemezseniz, ebru çalışırken tekneye düşen tozlar,çalışmalarınızda ciddi zararlar meydana getirir.
  • Tekneyi üstüne koyacağınız çalışma masasının yüksekliği, rahat çalışabileceğiniz yükseklikte olmalıdır. Fazla alçak veya fazla yüksek masalarda çalışmak vücudunuzda özellikle belinizde ağrılara sebep olabilir.
  • Çalışma odanızdaki ışığın tekneye bakış açısını, tekneye serptiğiniz boyaları en rahat görebileceğiniz noktaya göre ayarlayın. Özellikle yeni hazırlanmış olan ebru sıvıları (deniz kadayıfı ile hazırlanmış su) berrak olduğu için çalışırken uygun ışık açısını bulmanız fırçadan suya serpilen boyaların yerlerini daha net görmenizi sağlar.
  • Çalışma yerinizin sıcaklığının normal oda sıcaklığında olması hem sizin hem de ebru yapımı için en uygun olanıdır.
  • Ebru yapımı çok zevkli olduğundan, zamanın nasıl geçtiğini fark edemeyebilirsiniz, bu yüzden oturarak ebru yapmanız vücudunuzu daha az yoracaktır. (yorucu değilmiş gibi görünse de ebru yapmak gerçekten yorucu bir iştir.)

  • Ebru yapacağınız sıvıyı hazırlarken kireçsiz ve temiz su kullanmanız gereklidir.
  • Deniz kadayıfı hazırlarken genellikle 2 – 2,5 tepeleme yemek kaşığı kadar (bu oran değişebilir, zamanla uygun ayarı yakalarsınız) deniz kadayıfını 5 litre ılık su ile, ve her defasında 10 ar dakikadan 30 dakika ara vererek ve 3 tekrar yaparak karıştırmanız, kadayıfın tamamen erimesini sağlayacaktır. Deniz kadayıfını hazırladıktan sonra 6 saat kadar beklemeniz yeterlidir.
  • Ebru yapacağınız suyu, ağzı geniş bir kovada ve elektrikli mikserle karıştırmanız, daha iyi sonuç verecektir.
  • Deniz kadayıfı kullanılarak hazırlanmış sular belirli bir süre bekledikten sonra daha yoğun bir hale gelebilir, bu yüzden yeniden su ilave etmeniz gerekebilir.
  • Su ilavesini azar azar yapmanız ve doğru ayarı bulmanız zaman alabilir, sabırlı olup acele etmemeniz, fazla su katıp sıvıyı “sulandırmanızdan” daha iyidir. Fazla yoğun sıvıya su ekleyerek normal kıvamına getirmeniz mümkündür ama çok sulanmış olan sıvıya bir şey yapamazsınız.
  • Çiçekli ebruların zeminini; aynı rengin farklı tonlarından hazırlamanız, zeminin estetik açıdan daha güzel görünmesini ve yaptığınız çiçeğin daha belirgin olmasını sağlar.
  • Özellikle çiçekli ebru zeminlerinde neftli (terebentin) boya kullanmanız hem zeminin güzelliğini artırır hem de teknenize düşen tozların sebep olduğu hataların daha az görünür hale gelmesini sağlar.

  • Çiçekli ebru zemininde ilk sırada serptiğiniz boyaların tekne üzerindeki görüntüsünde geniş boş alanlar (boya düşmemiş) varsa bizinizle gel-git yapmanız bu boşlukların sıklaşmasını sağlayacaktır. Bu da ebruyu kağıda aldıktan sonra, boyasız kalan bölümlerin zeminde fazla sırıtmasını engeller.
  • Yaptığınız ebrunun renklerine daha uygun farklı renklerde kağıtlar kullanmanız ebrunuzun kağıt üstünde daha güzel görünmesini sağlayabilir.
  • Ebruyu kağıda alırken; bir köşeden başlayarak, kağıdı yatırdığınız noktadan tekrar geriye kaldırmadan, yavaşça ve hava boşluğu bırakmayacak şekilde kağıdı suya yatırmanız gereklidir.
  • Kağıdı tekneden alırken, teknenizin kenarını temizlemeniz ve bu kenara kağıdı sıyırarak almanız hem fazla sıvının teknede kalmasını hem de ebrunun daha kolay kurumasını sağlar. Sıcak havalarda ebru yaparken kesinlikle kağıdı sıyırarak almanızı tavsiye ederim. Sıyırmadan alırsanız boyaların belli bir süre sonra kağıdın üstünde akarak dağıldığını ve kağıdın çok fazla buruştuğunu görürsünüz.
  Alıntı ile Cevapla
6 Üyemiz MyStery'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 11.10.2013, 11:01   #6
Çevrimdışı
MyStery
Gerçek Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Ebru Sanatı

Tabiattaki renkli kaya ve topraklar ile bazı bitkilerden elde edilen boyalar mermer bir plaka üzerinde yine mermer bir el-taşı ile ezilir. Bu işlem ile boyaların su üzerinde yüzebilecek kadar inceltilmesi sağlanır. Ezilen boyalar konsantre kavanozuna alınır.




Boyaların serpilmesinde kullanılacak olan fırçalar gül dalı ve at kılından elde hazırlanır. Fırçalar kullanıldıkları yere göre farklı büyüklükte olur.





Üzerine boyaları serpip ebru yapacağımız su, içine kitre zamkı (astragalus) yada deniz kadayıfı (carregeanen) gibi farklı malzemeler karıştırarak hazırlanır. Hazırlanan su tekneye boşaltılır. Ezilmiş boyalardan herbiri kullanma kavanozlarına alınarak su ve öd ilaveleri yapılır.

Artık boyalarımızı hayal dünyamızın elverdiği ölçülere göre serpmeye ve ebrular yapmaya başlayabiliriz. Farklı inceliklerde iğneler yardımıyla çiçekler ve diğer desenler oluşturulur. Aşağıda lâle ebrusunun yapım aşamaları gösterilmiştir. Teknede motifler yapıldıktan sonra emici özellikteki kâğıtlar suyun üzerine yatırılır. Emicilik özelliğine bağlı olarak bir miktar bekletildikten sonra kâğıt kaldırılıp kurumaya bırakılır.




  Alıntı ile Cevapla
6 Üyemiz MyStery'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 11.10.2013, 11:54   #7
Çevrimdışı
MyStery
Gerçek Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Ebru Sanatı


Ebru yapmak, tekne başında vakit geçirmek oldukça zevkli ve eğlenceli bir uğraştır. Fakat herzaman iyi sonuç alamayabilirsiniz. Bu da sizin şevkinizi kırabilir. Aşağıda bahsettiğim bilgiler umarım tekne de iyi vakit geçirmenizi sağlar.

1. Kitrenizi yeni hazırladınız, tekneye boşalttınız, ebru yapmaya başladınız. Fakat ebrunuzu kağıda aldığınızda beyaz lekeler var. Bunun nedeni kitre üzerinde kabarcık kalmasındandır. Yeni açtığınız bir tekneyi kullanmaya başlamadan önce kitre üzerindeki kabarcıkların alınması için gazeteyle kapatın ve gazeteyi tekne kenarına sıyırmadan kaldırın bu işlemi kabarcıklar temizlenene kadar yapın. Böylelikle kağıdınızda beyaz lekeler oluşmamış olur.

2. Eğer aynı kitre üzerinde boylarınız düzenli açılmıyorsa bu hazırlamış olduğunuz kitrenin homojen olmamasından kaynaklanıyordur. Çalışmaya başlamadan önce kitre iyice karıştırılmalıdır.

3. Çok az çalışılıp kapanan teknedeki kitre tembelleşir, su gibi olur, çabuk bozulur. Bu nedenle tekne devamlı çalıştırılarak ebru yapılırsa teknedeki kitrenin bozulma süresi azalır.Ayrıca sıcak havada kitrenin ömrünü azaltır. Hazırlamış olduğunuz kitreyi serin yerde muhafaza ederseniz daha sağlıklı sonuç elde edersiniz.

4. Boya tekneye atıldığında yıldızlanırsa bunun sebebi birçok şey olabilir. Şöyle ki ; kitre iyi süzülmemiş olabilir. Bu durumda kitreyi yeniden birkaç defa süzmeniz gerekir. Diğer bir nedeni ; elimizden öd damlamış olabilir.Bir diğer nedeni ; teknede ki kitrenin yüzeyi açık bırakıldıysa kaymak tutmuş olabilir.Bu sorunu gidermek için tekneye birkaç kez kağıt kapatıp sıyırmadan alabilirsiniz.Eğer yıldızlanma devam ediyorsa kitre bozulmuştur dökülmelidir.

5. Çok çalışılan teknenin rengi ilk rengi gibi olamaz, esmerleşir. Fakat bu herhangi bir problem oluşturmaz.Bizi ilgilendiren suyun yüzeyidir, yüzeyinde boya kalıntısı yok ise ebrumuz temiz çıkar.

6. Boyalarınız çatlıyorsa suyu eksik olabilir. Suyunu koyup karıştırdıktan sonra birkaç damla öd ilave edip karıştırınız.

7. Boyanız yüzeyde açılmıyorsa, dibe çöküyorsa öd ilave ediniz. Ancak ödü çok fazlaysa yine dibe çökebilir. Önce ki boyaların ödü çok, sonrakilerin az ise tekne kabul etmez ve nokta şeklinde dibe çöker.

8. Ebru yapılırken az ödlü boyadan çok ödlüye doğru gidilir. Ancak serpmeli ebruda durum farklıdır.

9. Tekne kenarına sürterek aldığımız kağıt üzerinde boyaların üzeri kazınmış gibi çizik duruyorsa ; tekne kenarı düzgün değildir. Diğer kenarda almayı deneyebilirsiniz.

10. Kağıt tekneye atılırken kaydırılırsa ya da beklenerek bırakılırsa beyaz şerit halinde ışık alır.

11. Ebrumuzu aldıktan sonra kağıtta boya izleri varsa, bir önce ki ebrudan kalan boyaları ve teknemizin kenarını temizlemeliyiz.

12. Fırça kıllarının boyu uzun olamamalı.Uzun olursa fazla boya düşer ve bu da boyanın dibe çökmesine neden olur.

13. Fırça kıllarının kısa olması da boyanın çabuk bitmesine ve tekrar tekrar boya almanıza neden olur.

14. Ebru yaparken istemediğimiz bir yere boya düşerse, o bayayı almak için bizimizi boyanın ortasına batırıp çıkarmalıyız. Eğer büyükse küçük bir gazete parçasını da batırıp çıkarabiliriz.

15. Kitremiz koyu olursa boyalar açılmakta zorlanır. Bu durumda ödü çok boya kullanılabilir. Fakat bunun yerine kitremize su katılıp yeniden karıştırılırsa kullanım açısından daha iyi olur.

16. Son olarak ; boyalarımızı hazırlarken tekne de köpük ve kabarcık olmamasına dikkat etmeliyiz. Köpük ve kabarcık yüzeyde gerilim yaparak boyaların düzgün açılmasını önler, boyanın öd ayarını düzgün ayarlayamayız.

  Alıntı ile Cevapla
6 Üyemiz MyStery'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 11.10.2013, 16:03   #8
Çevrimdışı
MyStery
Gerçek Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Ebru Sanatı

Tekne: Boyutları, üzerine Ebru yapılacak kağıdın boyutlarından 1-2 cm daha büyük olmalıdır. Genel olarak 35 cm × 50 cm boyutlarında ve 5-6 cm derinliğindedir.




Galvaniz kaplı sac ya da paslanmaz çelikten yapılmalıdır. Eskiden olduğu gibi çam ağacından üretilirse, içi su sızdırmaması için ziftlenmelidir. Bazı ebruzenler iki tekne kullanırlar. Ikinci tekneye musluk suyu doldurulur.

İlk teknede ebru hazırlanır, ikincisinde ise hazırlanan ebru yıkanır. Tek teknede ebru hazırlamak ve oradan çekip almak daha çok kullanılan bir yöntemdir.

Kitre: Suya kıvam vermek için kullanılan bir sıvıdır. Genel olarak iç ve doğu Anadolu bölgelerinde yetişen geven otunun çizilmesiyle elde edilen sıvının kurumuş zamkı kullanılarak hazırlanır. Beyaz renkli zamk tercih edilir.

Salep, keten tohumu, ayva çekirdeği de kitre üretmek için kullanılabilir; fakat daha sık kullanılan ve rahatça bulunabilen kitre, geven bitkisinden elde edilir. Geven zamkı toz haline getirilmiş halde satılmaktadır. Kitreli su şu şekilde hazırlanır: 7 lt suya 50 gr geven tozu konur ve bir gece boyunca şişmesi beklenir. Ertesi gün sıkılarak naylon çoraptan geçirilir.

Çorabın içinde erimemiş zamk parçacıkları ve çöpler kalır. Geven zamkı iyice eriyene kadar bu sıkma işlemine 2-3 defa devam edilir ve son olarak hiç sıkmadan çoraptaki kitre tekneye süzülür. Kitreli suyun kıvamı çok önemlidir; içinde gezdirilen çubuğun izi, çubuk çıkarıldığında ne öne doğru devam etmeli ne de geriye doğru gitmelidir.

Hazırlanan kitreli suyun fazlası buzdolabında 1 ay saklanabilir. Kitreli suyun kötü kokması bozulduğunu gösterir.

Kitreli su ne kadar hızlı kirlenirse o kadar iyi kıvama gelmiş demektir.

Öd: Ebrunun asıl sihiri ödde saklıdır. Öd boyanın dibe çökmesine mani olunur, boyaların birbirine karışmasını engeller.

Mezbahadan alınan sığır ödü bir metal kap içine konur. Bu metal kap, içinde su kaynayan bir başka kabın içine konur.

20-30 dakika sonra ortaya çıkan kan ve köpük temizlenir. Öd bir kavanoza alınarak soğutulur ve bir damlalık kullanılarak boyalara konur.

Çok açılması istenen boyalara bol öd damlatılır. Kalkan balığı ödü de kullanılmakta ve boyaya farklı bir hoşluk vermektedir. Eskiden öd yerine tütün yaprağı suyu da kullanılırmış.

Boyalar: Suda erimeyen, asit ve kazein içermeyen, ışıktan etkilenmeyen doğal boyalar kullanılır. Sadece oksit, pigment ve toprak temelli boyalar kullanılmaktadır. Memleketimizde çok çeşitli renkte toprak bulunmaktadır ve bu bizler için büyük bir şanstır.




Eğer renkli toprak elde etmişsek bu toprak suya konur, iyice karıştırılır ve bir kaba süzülür. Toprak tekrar 5-6 dakika karıştırılır ve yine bir kaba süzülür. Dinlenmeye bırakılan toprak iyice çöktükten sonra üzerindeki fazla su atılır ve bir boya olarak kullanıma hazır hale gelir.

Eğer boya satın alınmışsa, 50 cm × 50 cm boyutunda bir mermer ya da cam yüzey üzerine 2-3 tatlı kaşığı konur, ortası havuz haline getirilerek su eklenir, beşer dakika süreyle 4 kere 8 şekli çizilerek ezilir ve ardından kullanılmak üzere bir kaba alınır.

Fırça: At kılından ve gül dalından yapılır. Gül dalı hem hafif olduğu hem de küflenmediği için, at kılı ise boyaları emmediği için tercih edilir.

Desteseng: Boyayı ezmeye yarar, kolayca tutulmasını sağlayan özel bir şekli vardır, mermer kullanılarak üretilir.
Tarak: Taraklı ebru yapımında kullanılan malzemedir. 2, 3, 4, 5, 6, 7, 9 mm gibi değişik diş aralıklarına sahip çeşitli taraklar kullanılır. Buket tarağı gibi iki sıra halinde dizilmiş taraklar da kullanılır. Diş aralıkları için belli bir kural bulunmaz ebrucu ihtiyacına ve isteğine göre çeşitli aralıklara sahip taraklar yapabilir.
Su: Eskiden yağmur suyu kullanılırmış. Hava kirliliği nedeniyle yağmur suları artık asit içermektedir. Bu nedenle sadece damıtılmış içme suyu kullanılmaktadır.

Biz: Büyük, kalınca iğne olup, ebruya şekil vermekte kullanılır

Diğer Malzemeler: Bir tahta üzerine belli aralıklarla sıralanmış metal tellerden oluşan taraklar; ezilen boyaları toplamak için spatula; boyaların konulduğu ana kaplar; ödlü boyayı muhafaza etmek için kullanılan daha küçük kaplar; emici nitelikte kağıt.


“Ebru”da Kullanılan Malzemeler Hakkında Bilgiler
Osmanlılar zamanında önemli ihraç maddesi olan kitre takriben 10 çeşit kalitede pazarlanmakta idi, fakat bugün maalesef kitre üretiminin % 90’ı İran tarafından yapılmaktadır. En kaliteli kitre elde edilen gevenotu türleri Türkiye’de yetişmesine rağmen, şu anda bu alanda hiç de iyi durumda değiliz. Bunun nedeni de 60-70 yıldır şifalı bitkilere karşı adeta gizli bir el tarafından sürekli olarak uydurulan yoğun propogandadır.

Gevenotunun gövde veya kökünün üzerinden bıçakla özel olarak yapılan çizgilerden akan zamka kitre denir ve kitre başka ilaç yapımlarında da kullanılır.

Gevenotunun takriben 500 çeşit türü olup bunların 30 çeşidinden kitre elde edilebilmektedir. Mayıs sonu veya Haziran başında bitkinin kökleri açılır, Temmuz ortalarında kökle gövde arasına 2-3 yerden bıçakla çizilerek eğri bir yara açılır. Bu çiziklerden dışarı çıkan bitki özü sertleşerek zamk şeklini alır. İlk elde edilen zamk şeffaf renkte ve birinci kalitedir, iki hafta sonra elde edilen zamk sarımsı renkte ve ikinci kalitedir.

Ayrıca diş pastası, kozmetik, parfüm, boya, tekstil endüstrisinde, ilaç sanayinde hap ve draje yapımında, salatalar için hazırlanan dressing, hardal, puding, pasta, dondurma ve sos yapımlarında da kullanılır.

Kitre: Anadolu, İran ve Türkistan dağlarında kendiliğinden yetişen "gaven" adı verilen dikensi bir bitkinin gövdesinden elde edilir. Yaz aylarında çizilen dallarından akan süt, daha sonra kurur ve kemik rengi beyaz parçacıklar halinde toplanır. Sertliği olmayan su içinde (yaklaşık 3lt./20-40gr) iki gün bekletilir. İyice erimiş olan kitre, bez torbalardan süzülüp tekneye alınır.

Kitre yerine salep, keten tohumu, deniz kadayıfı, hilbe de (boytohumu) kullanılır. Kitreli suya, üstünde boyanın dibe çökmeden dağılması, yayılması için "öd suyu" katılır. Bu iş için sığır ödü kullanılır.

Hazırlanışı
: Yaklaşık 40-50 gr. yaprak kitre 5 litre suda ile ıslatılır. 3-4 saat sonra şişmeye başlayarak denizanası görünümü alır Biraz daha su ilave edilerek , elle ufak parçalara ayrılır. Bu işleme, madde salep kıvamına gelene kadar 2-3 gün devam edilir. Arada bir şişmiş olan kitre el ile ezilerek erimesi kolaylaştırılır. Tekrar el ile iyice ezildikten sonra dokusu çok sıkı olmayan bir kumaştan yapılmış süzme torbasından birkaç kez geçirilerek ve dipte kalan tortuları sıkılmadan süzülür ve kullanıma hazır hale gelir. Ayran kıvamında olmalıdır.


Eğer karışım koyu olmuşsa salep kıvamına gelinceye kadar su ile inceltilir. Yapılacak ebrunun cinsine göre kitre miktarı değiştirilebilir. Koyu renkli ebru isteniyorsa koyu kitre, açık renkli ebru isteniyorsa daha sulu kitre kullanılır.

Kitre kıvamı için ince bızla kitreye boya damlatılır ve boya bızla çizilir

Boya ileri gidiyorsa ve atılan boya küçülüyorsa kitre sulu

Boya duruyorsa kitre normal

Boya geri gidiyorsa kitre koyu demektir

Fırça sapı kitrede yürütülür. Kitre ayarı iyi ise sapın izi kalmaz

Sığır ödü: Kasaptan veya mezbaha neden sığır ödü alınır. Bir metal kap içerisine konur bu kap su dolu bir başka metal kaba konur ve ocağın üzerine konur (benmari Metodu) yaklaşık 20 dakika alttaki su kaynatılır ödlü kapta biriken köpükler atılır. Öd soğuduktan sonra tülbentten süzülür kavanoza konur, öd kullanmaya hazırdır. Kitreli suyun yüzeyindeki boyaların çökmeden yayılmasını ve birbirine karışmasını önleyen safra asitleri ihtiva eden, hayvansı bir maddedir. Aynı rengin ve farklı büyüklükteki desenlerin değişik tonlarını ortaya çıkarır. Aynı zamanda boyanın kâğıtta sabitleşmesini sağlar.

Öd suyunun bozulmasına engel olmak için önceden kaynatılır ve bu şekilde saklanır. Eskiden öd yerine tütün yaprağını ve sığırın öd kesesindeki taşların kaynatılarak bunun suyunun da kullanıldığı olmuştur. Ayrıca bazı ebrucular, kumlu ebru yapımında kalkan balığının ödünü tercih etmişlerdir.


Ebru yapımını gerçekleştiren en önemli maddedir. Ebru yapan kişinin, ödü ve yaptığı işi çok iyi anlaması gerekmektedir. Aslında ebrunun sırrı "öd" dür.

Öd başlıca şu görevleri yapar;

1. Yüzeysel gerilimi sağlar. Boyanın suyun yüzeyinde açılmasını gerçekleştirir. Aksi taktirde, boyalar dibe çöker.

2. Renklerin birbirine karışmasını önler. Mesela; mavi ile sarı üst üste konsa ve karıştırılsa (ne kadar karıştırılırsa karıştırılsın) asla yeşil renk elde edilemez.

3. Boyanın kâğıda yapışmasına yardımcı olur.

4. Aynı rengin tonlarını ve değişik büyüklükteki lekelerin elde edilmesi yine öd sayesinde gerçekleşir.

Ebru yapmak, fizik ve kimya bilimi yöntemleriyle açıklanabilen bir işlemdir ve fiziksel bir takım parametrelerin etkisindedir. Bunların en önemlileri havanın sıcaklığı ve nemidir.

Teknik olarak her ne kadar her mevsimde ebru yapılabilse de gerçek anlamda kaliteli ve ebrucuyu tatmin edecek ebrular ancak 18-20 derece sıcaklık ve % 60 nemin altında yapılması uygundur.

Fırça ve Çeşitleri :

3 tip fırça vardır .

1. Kalın fırça ödü az büyük kavanoz kılları daha kısa olur, (koyu battal)

2. Orta fırça ödü daha fazla ( çiçek, fon ve fırça talimi yapmak için )

3. Serpme ve sapı daha kısa olursa karıştırma fırçası , neftterebentin için kullanılan fırça

Fırça kavanozda dura dura kıvrık bir şekil alır, fırçayı yukarı doğru tutarsanız damlalar bir arada düşer, kıvrık şekli yan tutunca da damlalar sıralanmış olarak düşer.

Mühre: Ebrulu kağıdı düzeltmeye ve parlatmaya yarayan ve "mühre" adı verilen el presi de kullanılan araçlar arasındadır. Mühre kağıtlar âharlandıktan sonra parlatmak için kullanılan aletin adıdır.


Mühre Çeşitleri:

Çakmak Mühre: Çakmak taşından yapılan mühredir. Her iki taraftan tutularak kullanılan, merdane biçiminde ağaçtan yapılmıştır. Ellerin arasında kalan kısımda ağaç oyulmuş ve içine çakmak taşı yerleştirilmiştir.

Zer Mühre: Sert akikten yapılan mühre, yaldız ve altın parlatmada kullanılır.

Billur Mühre: Kaz yumurtası şeklinde camdan yapılan mühredir.

Böcek Mühre: Deniz böceği kabuğundan yapılır.


Mühreler kullanım yerlerine göre farklılık gösterirler.

  • Yassı mühre, badem şeklindeki mühre,
  • Sivri mühre, kartal gagası şeklindeki mühre,
  • Kâğıt mühresi.

En önemli malzemelerden biri de kâğıtlardır. Bu malzeme hattatlar ya da müzehhipler tarafından hep en iyisi seçilerek kullanılmıştır. Mürekkebin ve boyanın zeminde çok rahat kayabilmesi, kolay silinebilir, leke tutmayan, rengini kaybetmeyen, pürüzlenmeyen kâğıtlar olması gerekir. Kâğıtların aharlı ve iyi terbiye edilmesi uzun süre bekletilmesi (kâğıdın dinlenmesi) aranılan vasıflardır. Ayrıca kâğıtların hafif renkli olması, üzerindeki renkleri daha iyi gösterirken, gözü yormaması ve kirlenmemesi açısından göz önünde bulundurulması gereken hususlardır. Günümüzde çok değişik karton ve kâğıtlar rahatlıkla kullanılabilmektedir.

İdeal kâğıt el ile yapılan ve emici özelliği fazla olan asitsiz kâğıtlardır. Zor bulunması ve pahalı oluşu sebebiyle, parlak veya laklı yüzeyi olmayan herhangi bir kâğıt da rahatlıkla kullanılabilir. Kâğıtların emici özelliğini arttırmak için bir miktar şap, kâğıda sünger aracılığıyla sürülür. Böylece, boyaların akma ihtimali azalmış olur.


Burada kısaca kâğıt aharlanmasından söz edecek olursak, daha çok nişasta veya yumurta aharı yapılır. Ahar, kâğıdın sertliğini gidererek, daha kolay silinip, boyarken ya da yazarken bozulan yerlerin kolayca tamirini yapabilmek için, zemin hazırlanmasına yardımcı olur. Aharlanan kâğıtlar mührelenerek, kullanıma hazır hale getirilir.

Kaynak
Kaynak


  Alıntı ile Cevapla
6 Üyemiz MyStery'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 21.10.2013, 14:22   #9
Çevrimdışı
ReaL
Deniz Sevengillerden

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Ebru Sanatı - Su Nakış Tutmaz Diyen Beri Gelsin

Konuyu baştan aşağıya okuyup, gerekli malzemeleri temin eden bir kişi Ebru yapabilir..

Konuyu geliştirici katkıların için teşekkürler, ellerine sağlık MyStery
__________________



Tüm katılımcı arkadaşların okumasını rica ediyorum... Lütfen Tıklayınız..
* * *
  Alıntı ile Cevapla
5 Üyemiz ReaL'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 21.10.2013, 14:37   #10
Çevrimdışı
Canan
Çiçekci kız

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Ebru Sanatı - Su Nakış Tutmaz Diyen Beri Gelsin

Güzel ve zengin bir konu olmuş. Yapanı dinlendirir, izleyeni hayretlere düşürürmüş ebru sanatı.

Ellerine sağlık teşekkürler Mystery...
__________________
  Alıntı ile Cevapla
5 Üyemiz Canan'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
beri, ebru, nakış, sanatı, tutmaz


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 02:52.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.