Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Türk ve Dünya Tarihi > Türk Tarihi


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 27.11.2011, 01:10   #1
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Altı - Yedi Eylül Olayları

Altı - Yedi Eylül Olayları
(1955)



Kuşkusuz tarihimizin en karanlık, anımsamaktan utanç duyduğumuz sayfalarından biri, 6-7 Eylül olaylarıdır. Üzerinden 50 yıl geçmesine rağmen resmen bir "komplo" olduğu kabul edilmeyen bu olaylar, aynı kültürü ve coğrafyayı paylaştığımız ama farklı dinlere mensup insanlar karşısında hâlâ yüzümüzü kızartacak niteliktedir.

6/7 Eylül 1955 Olayları, ne bir komünist kışkırtması, ne de nasırına Kıbrıs olayları dolayısıyla basılan halkın kendiliğinden bir reaksiyonudur.


6/7 Eylül 1955 Olayları, adı Demokrat, toy, fanatik, sorumsuz bir yönetimin İstanbul-İzmir metropollerinin her köşesindeki Rum azınlığa karşı, baştan sona sistemli, planlı, programlı tertip ve kışkırtmaları ve illegal uzantılarıyla kopartılmış bir toplu yıkım ve kırım kasırgasıdır.


Rumlar ve diğer gayrimüslim azınlıkları hedef alan olaylar sırasında binlerce ev, işyeri, hastane, okul, kilise ve mezarlık tahrip edildi, yağmalandı.


Dönemin hükümeti olaylar nedeniyle özür diledi; tazminatlar ödedi.


Ama beş yıl sonra yapılan yargılamada, olaylardan bizzat hükümet sorumlu tutuldu.





Neden Oldu?



Kıbrıs sorununda Yunanistan'a karşı Türkiye'nin tepkisini gösterme gerekçesiyle İstanbul ve İzmir'de, bir ölçüde de Ankara'da, ulusal duyguların vahşi bir saldırganlığa dönüştürüldüğü ve özellikle Rum ve diğer "azınlıklar"ın taşınır ve taşınmaz mallarının yağmalandığı 6-7 Eylül 1955 gecesi, Yunanistan aleyhine bir gösteri biçiminde başlamıştı. Ancak kısa zamanda kontrolden çıkan olay, taşkın güruhun amansız bir düşmanlığına dönüştü.

Demokrat Parti iktidarı ekonomik sorunlarla karşı karşıya gelmişti. Toplumda hoşnutsuzluk artıyor, muhalefet sesini yükseltiyordu. Demokrat Parti hükümeti üzerindeki baskıları hafifletmek niyetiyle halkın dikkatini dış olaylara çekmeyi denedi ve bu yolla Kıbrıs sorunu kısa sürede milli dava haline getirildi. Yunanistan Enosis'te kararlı bir tutum sergiliyor; İngiltere ise anahtar ülke konumunu bozmamak ve Yunanistan karşısında fazladan bir koz bulundurmak için Türkiye'yi de taraf haline getirmeyi amaçlıyordu. Bu sırada Kıbrıs'ta terör olayları -muhtemelen sentetik olarak- artmıştı ve Türkler giderek mağdur oluyordu. Nitekim Türkiye de, bir süreden beri Kıbrıs'la staratejik olarak ilgilenmeye başlamış ve ''Kıbrıs Türktür, Türk kalacaktır" sloganı, giderek yaygınlaştırılmıştı. Kıbrıs, kısa sürede uluslararası bir sorun oluvermişti.







Haziran 1955'te İngiltere, Türkiye ve Yunanistan'ı bir konferansa çağırdı. Türkiye çağrıyı kabul etti ve Yunanistan'a sert bir nota vererek Kıbrıs konusundaki kışkırtmalara son verilmesini istedi. Adanın kaderini belirleyecek görüşmeler 27 Ağustos 1955'te Londra'da başladı. Görüşmelerden başlamadan, Başbakan Adnan Menderes, "Kıbrıs'taki kardeşlerimizin yakın günlerde umumi bir tecavüz tehlikesi karşısında bulunduğu"nu bildirdi. Dış politikada son derece gergin bir dönem yaşanıyordu.

Konferans sürerken (Kısa zaman önmce kurdurulan Kıbrıs Türk Kültür ve Yardım Cemiyeti, Kıbrıs Okullanndan Yetişenler Cemiyeti, Kıbrıs Koruma Cemiyeti, Kıbrıs Türk Derneği gibi derneklerin de katkılarıyla), kamuoyu bu konuda sürekli canlı tutulmuştu. Kıbrıslı Türkler 4 Eylül'de Londra'da bir gösteri yaptılar. Türkiye'de de benzer bir gövde gösterisi, dengeleri Kıbrıs Türkünün lehine çevirebilirdi.



__________________
"Ey egosu boyundan büyük insan..
Bir gün ölüp toprak olacaksın. Bir tohum filizlenecek ot olacaksın, bir öküz seni yiyecek ve atık olacaksın.. Yani hep aynı kalacaksın."

  Alıntı ile Cevapla
12 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 27.11.2011, 22:38   #2
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Altı - Yedi Eylül Olayları

Olaylar Nasıl Patladı?



6- 7 Eylül Olayları, 6 Eylül günü ikinci baskı yapan İstanbul Ekspres ve Hürriyet gazetelerinin Atatürk'ün Selanik'teki evine yapılan bombalı saldırıyı manşete çıkarmalarıyla başladı. Atatürk’ün Selanik’teki evinde bir bomba patlaması ile ilgili haber önce 6 Eylül 1955 günü Türkiye radyolarında yayınlanır. Bunun üzerine, “Ata’mızın Evi Bombalandı” manşeti ile ikinci baskı yapan İstanbul Express gazetesinin nüshaları o dönemde kurulmuş olan “Kıbrıs Türktür Cemiyeti” üyeleri tarafından bütün İstanbul’da satılmaya ve halkı galeyana getirmek üzere kullanılmaya başlanır...

Haber çabucak yayıldı; tepki ve öfke dalgalar halinde yurdu kapladı. 6 Eylül öğleden sonra yükseköğrenim gençliği izinsiz bir gösteri düzenledi. Havanın kararırken bazı gruplar ortaya çıktı. Genellikle Taksim'de toplanılıyordu. Birkaç saat içinde kalabalık çığ gibi büyüdü; giderek hareketlendi ve denetimden çıktı. Bu arada binlerce sopa ve demir yerden bitercesine ortalığa yayıldı. Sokaklarda provokatörlerin "on binlerce lira kazanıyor, iki paralık malı iki liraya satıyorlar" diye çoğu cahil ve genç kitleyi galeyana getirdikleri gözleniyordu. Saldırılacak dükkan ve evler adeta önceden saptanmış, tahrip edici araçlar dahi hazırlanmıştı.








Bir süre sonra Beyoğlu'nda, Karaköy'de Rum vatandaşlara ait dükkanların kepenkleri demir çubuklarla sökülüyor; camlar kırılıyordu. Kalabalığın vahşi iştahıyla sürüklenen halk içeriye dalıyor; ne kadar eşya varsa dışarı fırlatıp o dakikada kullanılmaz hale getiriyordu. Çapulculuk, yağmacılık yetmiyormuş gibi, talan edilen mekanlar bir de kundaklanıyordu. Tecavüz meskenlere, ibadethanelere ve mezarlıklara kadar genişlemişti.

Saldırganlık akıl almaz boyutlara ulaşmış, kitle psikolojisi ile daha da acımasızlaşan güruh, bilinçsiz ve kendilerini kaybetmiş bir biçimde başkalarından gördüklerini tekrarlıyordu. Sırf isimleri yabancı veya sahipleri Rum olan dükkanlar kuru kalabalıkla dolup taşıyor, kuyumculardaki ziynetler, kırtasiyelerdeki defter kitaplar, tuhafiyelerdeki malzeme, dükkanlardaki porselen takımlar, evlerdeki çeyiz sandıkları, dolaplar havalarda uçuşuyordu.


Yağmayı durdurmak imkansızdı. İzmir'de Yunan Konsolosluğu ve Fuar'daki Yunan pavyonu ateşe verilmişti. Ordu ancak gece yarısından sonra müdahale edebilmiş, güruh bir parça yorulduktan sonra olaya hakim olabilmişti.







7 Eylül sabahı uyananlar sanki büyük bir afetle karşılaştı; deprem ve yangın sonrası mahvolmuş bir kent havası İstanbul'a çökmüştü. O sabah kentin caddelerinde bulunanlar gördükleri manzaraları hayatlarının sonuna kadar unutamadılar. Taksim'den Tünel'e kadar ulaşan o "seçkin" yoldan geçmek olanaksızdı. Bütün cadde, kepenkleri kırılan dükkanlardan atılan eşyalarla doluydu. Her çeşit kumaş yerleri rengarenk kaplamış, çamura, ise bulaşmış eşyalar üstüste yığılmıştı. Kaldırım taşları, tramvay hattı, iki taraftaki asfalt tamamıyla kumaşla örtülmüştü. Ötede beride kırılmış, parçalanmış buzdolapları, radyolar, bisikletler yatıyordu. Cadde cam ve porselen kırıklarıyla doluydu. Otomobiller devrilmiş, yakılmıştı. Taksim'deki ve Galatasaray'daki kiliselerden henüz söndürülememiş yangınların dumanları tütüyor, atmosferi daha da dramatik hale getiriyordu.

İstiklal Caddesi'nde hemen her üç dükkandan ikisi talan edilmişti. İstanbul'un diğer semtlerinde de durum farksızdı. Güruh önüne ne çıkarsa eziyordu. Rumlara ait diye bilinen ne kadar dükkan varsa sonu aynı olmuştu. Küçük ayakkabıcı tamircileri, mahalle bakkalları, iki ineğinden sağdığı sütü satarak yaşayanlar da aynı insafsız talana kurban olmuştu.





__________________
"Ey egosu boyundan büyük insan..
Bir gün ölüp toprak olacaksın. Bir tohum filizlenecek ot olacaksın, bir öküz seni yiyecek ve atık olacaksın.. Yani hep aynı kalacaksın."

  Alıntı ile Cevapla
13 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 27.11.2011, 22:48   #3
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap:Altı - Yedi Eylül Olayları



Korkunç Zarar


İlk tahminler maddi zararın bir milyar lirayı geçtiği doğrultusundaydı. Saldırıya uğrayarak, yağmalanmış ve yakılmış toplam dükkan ve ev sayısı 5.538'di. 2 manastır, 8 ayazma ve 71 kilise tahrip gördü. Bu arada mezarlıklarda bazı kabirler de tahrip edildi. Ruhaniler tehdit edildi; tartaklandı, biri öldürüldü.





Hükümet Nerede?

Halkın huzur ve sükunundan, güvenliğinden sorumlu bir hükümetin olması yüreklere su serpiyordu. Gece yarısı, Başbakan Adnan Menderes'ten sıkıyönetim ilan edildiğini duyurdu. Ancak ertesi sabah sıkıyönetim erkenden kaldırılacak, ama akşama bir daha konacaktı. Bakanlar Kurulu üyeleri İstanbul'a çağrıldı. Sonra da Cumhurbaşkanı, Meclis'i 12 Eylül'de toplantıya çağırdı. 12 Eylül Pazartesi günü Meclis olağanüstü toplandı. İstanbul olayları gündemin tek maddesiydi. Muhalefet lideri İsmet İnönü iktidara uyarıyordu: 6-7 Eylül Olayları'nda Türkiye'nin kaybı asıl manevi yönden ağırdı. Vatandaşın el sürülmez hakları, kanun himayesi, hukuk devleti gibi kavramlar ağır darbe yemişti. Bu olaylar vatanı cehennem kılan, Türk ulusunu uygarlık karşısında lekelemeye yönelik girişimlerdi. İnönü konuşmasında sıkıyönetimin kaldırılmasını da istedi. Ancak DP Meclis Grubu, sıkıyönetimin altı ay sürmesine daha önce karar vermişti. Bir görüşe göre, sıkıyönetim, hükümetin muhalefeti daha kolaylıkla kontrol altına alabilmesi için ilan edilmişti.





Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü suçu ''komünistler''e atmayı denedi. Emniyette dosyası bulunan ne kadar solcu varsa, bir delil aranmaksızın, hemen tutuklandı; sorgusuz sualsiz aylarca hapis yatırıldı. Zafer gazetesinin başlığı şöyle idi: ''Müessif hadisenin tahrikçilerinden İstanbul'da 43 kızıl yakalandı''. Hapse kimler girmedi ki: Hasan İzzettin Dinamo, Aziz Nesin, Faik Muzaffer Amaç, Hamdi Şamilof, Kemal Tahir, Boratav kardeşler, Arslan Kaynardağ, Asım Bezirci, Emin Sekün, Hadi Malkoç, İsmet Selimoğlu, Recep Yelkenkaya... Vâlâ Nurettin, İstanbul Sıkıyönetim Komutanı Nurettin Aknoz'a Harbiye'de tutuklu bulunan elli iki kişiyi ne yapacaklarını sorduğunda ''İstanbul'u yaktıran o heriflerdir. Hepsine müstehak oldukları cezayı verdireceğim. On, on beşini sallandıracağım, geri kalanını da yirmi beşer, otuzar yılla zindanda çürüteceğim'' yanıtını almıştı.

ABD görüşü
: Solcular bu kadar güçlü olsa, ihtilâl yapardı Demokrat Parti, sorumluluğu solculara yıkma fikrini doğrulatmak için, Amerika'dan uzman getirttip 6-7 Eylül Olayları'nı inceletti. Amerikalı uzman, komünistlerin bu kadar güçlü olmaları durumunda, etrafı tahrip edeceklerine ihtilal yapmayı yeğleyeceklerini kaydederek DP'nin ''komünist parmağı'' görüşünü reddetti.





TBMM'deki Azınlıklar



12 Eylül günü toplanan Meclis'te günün en ilgi uyandıran konuşmalarını DP'nin Ermeni ve Rum iki milletvekili yaptı. Hem DP'li hem de Rum olan Hacopulos'un konuşması pek çok acı noktayı içeriyordu. İstanbul Rum milletvekili bizzat başına gelenleri anlattı. Polisin olaya seyirci kalışını gündeme getirdi. Hacopulos'a göre, kolluk kuvvetleri sanki masum vatandaşları değil, mütecavizleri koruyordu. Hacopulos, 80 yaşındaki anne ve babasının nasıl tartaklandığını, kiliselerinin nasıl yakıldığını bir bir söyledi. Meclis'te herkes saldırganları lanetliyordu. Ancak hükümet kuvvetlerinin gerektiği gibi müdahale etmediği, önlenebilecek olayların önüne geçilemediği genel kanıydı. Daha sonra Başbakan Adnan Menderes ve yardımcısı Fuad Köprülü de bunu kabul edecekler, "kolluk kuvvetlerinin milliyetçi bir gösteri olduğu kanısıyla" ayaklanmaları bastırmadıklarını ve bu nedenle iyi çalışmadıklarını bizzat söyleyeceklerdi.





__________________
"Ey egosu boyundan büyük insan..
Bir gün ölüp toprak olacaksın. Bir tohum filizlenecek ot olacaksın, bir öküz seni yiyecek ve atık olacaksın.. Yani hep aynı kalacaksın."

  Alıntı ile Cevapla
13 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 27.11.2011, 23:06   #4
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Altı - Yedi Eylül Olayları


"
Sorumlular" Tutuklandı Ama... !



Olaylarla ilgili oldukları gerekçesiyle önceleri 6.000 kişi tutuklanmıştı. Bir süre sonra 3.000'i serbest bırakıldı. Ancak yüzlerce vatandaş, olayla ilgili olarak sorgusuz sualsiz dört ay boyunca Selimiye Kışlası'nda tutuklu kaldı. Sonuçta yargı önüne çıkarıldılar ve salıverildiler.

Hükümet yapılan tahribatı tazmin yoluna gitti ve zarar sahiplerine 68 milyon lira ödedi. Zarara uğrayan kurumlar o yıl gelir vergisinden muaf tutuldu. Yunanlıların istediği manevi tamir yani tarziye Türk Hükümeti adına büyükelçi tarafından tebliğ neşretmek suretiyle yapıldı. Yunanlılar, bunu yeterli görmediklerinden dolayı, Ulaştırma Bakanı Muammer Çavuşoğlu, 24 Ekim 1955 günü İzmir'de NATO Karargahı'na Yunan bayrağının çekilme merasiminde hükümet adına bulunarak tarziye anlamına bayrağı selamladı.








6-7 Eylül Olayları 27 Mayıs 1960'ta DP'nin bir askeri darbe ile iktidardan uzaklaştırılmasından sonra, Yassıada mahkemelerinde tekrar gündeme geldi. Mahkeme 6-7 Eylül Olayları'nı Anayasa 'yı ihlâl suçunun maddi unsuru olarak kabul etti. Duruşmalar sırasında Menderes, olayların tertip olmadığını; bu tür bir olayın daha önceki hiçbir hükümetin başına gelmediğini; o nedenle önlem alınmasının olanaksız olduğunu vurguladı.

Gösterilerin bir tertip olduğu mahkeme tarafından şu kanıtlara dayandırılıyordu: Olaylar İzmir ve İstanbul'da aynı zamanda başlamış; aynı tür tahrip araçları kullanılmıştı. İlgililer olay saatinden kısa bir süre önce İstanbul'dan uzaklaşmışlar, sadece İçişleri Bakanı Namık Gedik İstanbul'da kalmış; ancak olayların vahamet kazanması üzerine, Başbakan ve Cumhurbaşkanı Sapanca'dan geri dönmüşlerdi. İstanbul Valisi Fahrettin Kerim Gökay'ın istifa ederken söyledikleri, yukardan direktif aldığını ima eder nitelikteydi.







Yine dava sırasında ortaya çıktığı kadarıyla, önlem alınan yerlerde tecavüz olmamıştı. Mesela Eyüp'te o tarihte 263 fabrika bulunuyordu. Ancak burada kolluk kuvvetleri önlem aldığı için hiçbir tecavüz olayı saptanmamıştı. Keza İstanbul Valisi Rum Ortodoks Patrikhanesi'ne telefon ederek telaşlanılmamasını, patrikhane için güvenlik önlemlerinin alındığını bildirmişti. Nitekim patrikhaneye ilişilmedi.

Olaydan sonra Milli Emniyet Müfettişliği tarafından yaptırılan tahkikat da aynı doğrultuda sonuca varıyordu. Müfettiş Korgeneral Behçet Türkmen'in verdiği raporda, olayın birbirinden uzak mekanlarda aynı anda başladığı; bazı yerlerde göstericilere talan vaat edildiği; Rum mağaza ve dükkanlarının bilinerek, ilk anda hedef olduğu; olaylar Kıbrıs'taki gelişmelere bir mukabele olarak başlasa da, bilincini kaybeden topluluğun önlemlerin alınmayışı nedeniyle talana yeltendiği kaydediliyordu.


Sonraki yıllarda, 1960'lardan sonra, 6- 7 Eylül olaylarını başlatan Atatürk'ün Selanik'teki evine bomba atılması hadisesinin de bir tertip olduğu ortaya çıkacaktı.





__________________
"Ey egosu boyundan büyük insan..
Bir gün ölüp toprak olacaksın. Bir tohum filizlenecek ot olacaksın, bir öküz seni yiyecek ve atık olacaksın.. Yani hep aynı kalacaksın."

  Alıntı ile Cevapla
12 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 27.11.2011, 23:11   #5
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Altı - Yedi Eylül Olayları




6-7 Eylüle Tanıklık Edenlerden...




“Çok, çok fena. O zaman ben evliydim, 2 yaşındaydı Lula. (Sarıyer) Yenimahalle’de yazlıktaydık. İstanbul’dan haber geldi, Beyoğlu yanıyor. Saat sekiz, sekiz buçuk filan. Taş dolu bir kamyon geldi. Kamyonun içinden 10-15 kişi çıktı, ilk evvela gazinoyu kırdılar, bir şey bırakmadılar. Bir araya toplandık, zangoç vardı, karısı ve oğluyla; papaz vardı kızları ve karısıyla beraber. Başladılar dışarıdan camları kırmaya, taş atmaya. Aman napalım derken artık karanlık da oldu. Arka taraftan bir Türk ailesi oturuyordu, biliyordu o ne olacağını. Hemen papazın kızlarını aldılar, pencereden. Ben Lula’yı şiltenin altına koydum, çocuğu öldürecekler. Taşlar yağmur gibi geliyor. Evin kapısına geldiler. Onu da tekmeyle kırdılar. Babam hiç zaman kaybetmeden oda kapısını açtı. Türkçe’yi Türk gibi konuşuyordu babam. ‘Kırıyoruz’ dedi, ‘Kıbrıs için. Helal olsun, vatana helal olsun’ dedi, gelenler. ‘Beni, karımı, kızlarımı, öldürün’ dedi babam. ‘Yok, öldürmeye iznimiz yok’ dediler, ‘kırmaya iznimiz var.’ İsmini sordular, ‘Kemal’ dedi babam. ‘Af edersin, Kemal ağabey’ deyip gittiler. Bakkala gittiler, bakkal da diyor ki ‘Hangi Kemal? Bu Koço’dur, Rumdur.’ Tekrar geri geldiler. Radyo ve buzdolabını pencereden aşağı attılar. Yataklar, elbiseler, gardırobun içinde hiçbir şey kalmadı. Yani biz kaldık. Titriyorduk, ‘kırın’ diyordu babam, ne yapsın, ‘kırın, atın, helal olsun, atın!’ Kırdılar, vurdular, gittiler. Geceyi nasıl geçireceğiz? Papazın kızlarını istediler, ‘Burada yoklar’ dedik. Papazı aldılar, bir motosikletin üstüne bağladılar, yol boyunca çektiler.” Aynı saatlerde, F.S.’nin kocası bir an önce ailesinin yanına gelmek üzere Sirkeci’den yola çıkar. “O akşam kocam işteydi. Saat üçte geldi; Sirkeci’den, Yenimahalle’ye yayan geldi. O da kırıp yırtıp da geliyordu, ne yapsın. Kırmayan, yıkmayan gâvurdur, diye düşünüyorlardı.”...




__________________
"Ey egosu boyundan büyük insan..
Bir gün ölüp toprak olacaksın. Bir tohum filizlenecek ot olacaksın, bir öküz seni yiyecek ve atık olacaksın.. Yani hep aynı kalacaksın."

  Alıntı ile Cevapla
12 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 27.11.2011, 23:43   #6
Çevrimdışı
Banemin
» » » Çapulcu « « «

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Altı - Yedi Eylül Olayları

Tarihimize yüz karası olarak geçen 2 gün bence...

Sorumluların yine yırttığı bir tertip...

Teşekkürler Başakça...
__________________
Ben hiç insan kaybetmedim...
Sadece zamanı geldiğinde, vazgeçmeyi bildim...

  Alıntı ile Cevapla
10 Üyemiz Banemin'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 09.12.2011, 22:54   #7
Çevrimdışı
LaLe
Ne Mutlu Türküm Diyene

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Altı - Yedi Eylül Olayları

Keşke olmasaymış, birçok rum vatandaşı da ülkeyi terketmeseymiş ve tarihimizde böyle kötü anıyla dolu iki gün olmasaymış.


Çok detaylı bir konu olmuş,
emeğine sağlık Başakça.
  Alıntı ile Cevapla
8 Üyemiz LaLe'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 06.09.2013, 22:02   #8
Çevrimdışı
ala'turka
Yasaklı Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: 6-7 Eylül Olayları

6-7 eylül çapulcuları,
demekki bazı dönemler ortaya çıkıyormuş
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz ala'turka'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 06.09.2013, 22:45   #9
Çevrimdışı
Boray
Gerçek Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: 6-7 Eylül Olayları

Maalesef şu ülkede din ve milliyet üzerinden halkı galeyana getirme durumu asla bitmeyecek. Bunun daha yobaz ayaklanması için bkz : sivas katliamı. Tahammülü öğrenmemiz gerek.
  Alıntı ile Cevapla
6 Üyemiz Boray'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 06.09.2013, 22:50   #10
Çevrimdışı
Tntcool
Kelebek gibi uçar, arı gibi *******...

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: 6-7 Eylül Olayları

Alıntı:
Orjinal Mesaj Sahibi ala'turka Mesajı göster
6-7 eylül çapulcuları,
demekki bazı dönemler ortaya çıkıyormuş
''İstanbul'daki Rum azınlığın ev, işyeri ve ibadet yerlerine yönelik bu saldırılarda emniyet pasif bir tutum sergiledi'' diyor yukarıda. Yani sizin polisler bugünün eli sopalı ve palalılarına gösterdikleri hoşgörüyü o gün de göstermişler. Demek ki bunlar çapulcular değil, sizin eli sopalı ve palalılar grubunun dedeleri...
  Alıntı ile Cevapla
8 Üyemiz Tntcool'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
1955, 1955’te, altä±, altı, eylã¼l, eylül, olaylarä±, olayları, oldu, yedi


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 04:30.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.