Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Türk ve Dünya Tarihi > Türk Tarihi > Türk Tarihinde Yer Alanlar

Türk Tarihinde Yer Alanlar Türk tarihinde yer alan olay ve portreler


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 03.03.2010, 16:12   #1
Çevrimdışı
Smyrna
Okunuşu: Simirna

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart (Teğmen) Mustafa Ertuğrul Aker

(Teğmen) Mustafa Ertuğrul Aker



(Doğum: 1892 Girit, Ölüm: 1961 İstanbul)


Dünya askeri tarihinde ilk defa olarak bir uçak gemisi batıran Türk subayıdır.

Karadan dağ topu ile gemi batıran gelmiş geçmiş tek subay olarak adını tarihe altın harflerle kazımıştır.

1892 yılında Girit'in Hanya kentinde doğmuş ve 1912 yılında Harp Okulu'nu topçu subayı olarak bitirmiştir. Çanakkale Savaşı'nda 27'nci Alay'da savaşan Mustafa Ertuğrul Osmanlı ve Alman Demir Haç madalyalarıyla ödüllendirilmişti. Oradan Galiçya cephesine tayin edilen Mustafa Ertuğrul, 1916 yılında, emrine 4 dağ topu verilerek, Kaş'a tayin edildi. I. Dünya Savaşı'nın en sıcak günleri olan o dönemde resmen İtalya'ya bağlı olan Meis Adası İngiliz ve Fransız kuvvetlerinin denetimindeydi. Doğu Akdeniz geneli açısından stratejik önemi olan Meis Adası'nın işgal ve tahkimine Çanakkale'de 5'inci orduyu komuta eden Alman General Liman Von Sanders'in 'çok gizli' emriyle karar verildi. Bu emir çerçevesinde Mustafa Ertuğrul 4 adet 7,7'lik Alman yapımı Erhard dağ topu olan küçük bir batarya ile Aydın'dan Kaş'a intikal ettirildi. Başlangıçtaki plan adanın alınması olmakla birlikte, cephede bunun imkânsızlığına kanaat getirilerek, operasyon Meis Limanı'nda demirli yolcu gemisinden uçak gemisine dönüştürülmüş Ben-My-Chree komutasındaki filo ve adayı transit limanı olarak kullanan erzak ve mühimmat gemilerinin imha ve tacizini hedefler şekle dönüştürüldü. 1930 yılında kaleme alması Mustafa Kemal Atatürk tarafından bizzat tavsiye edilen hatıralarını yazdı ve bıraktığı kaynaktaki bilgiler kaynak yakın geçmişte güncelleştirilip desteklenerek yayınlandı. Mustafa Ertuğrul Kurtuluş Savaşı'nda da önemli yararlıklar gösterdi ve savaştan sonra yerleştiği Antalya'da 1961'de vefat etti.
2007 yılında Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından Antalya'nın Şarampol mevkiinde anısına bir heykel dikilmiştir.

27 Aralık 1916
Saat: 13.00


“Türk askeri cenge hazırlanıyordu. Biraz sonra kopacak kıyametin heyecanı ile benim de yüreğim çarparken; gözüm batarya dürbününün adesesinde, düşmanı seyrediyordum. Meis, güzel bir pazar gününün neşeli havası içinde tatilin zevkini sürüyordu… Bizim taraftaki harekât ve gürültü gittikçe sükûn buldu. Herkesin kulağı, bir ağızdan çıkacak keskin bir kumandayı bekliyor. Ateeeş… Nihayet saat 13.25’te aylardan beri karşısındaki yabancı çığlıklara dişini sıkıp susan dört ağız birden alev kusmaya başladı…”
Dünya savaş tarihinde bir ilk olan, 7.7 inçlik dağ bataryasının bir uçak gemisini 36 dakikada sulara gömen komutu verişini böyle anlatıyor Topçu Mülazım Mustafa Ertuğrul.
Batırdığı uçak gemisi ise, 120 metre boyunda, saatte 24,5 mil hız yapan ve altı uçak taşıyan İngiliz bandıralı Ben My Chree’dir!
Birinci Dünya Savaşı’nı anlatan tarih kitaplarında, Ben My Chree, tek cümle ile yer alır: “Batırılan ilk uçak gemisi”.


Ben My Chree’nin
batış anı

Ben My Chree, Meis Limanı’nda isabet almış, yanıyor!

Mustafa Ertuğrul ve komutasındaki topçu bataryası, o gün Meis Limanı’na demirli uçak gemisi Ben My Chree’nin dışında, 200’e yakın yelkenli gemi ve sandalı batırır. İngilizlerin hayaline bile gelmeyecek bir iş yapar Mustafa Ertuğrul. Meis Adası limanının tam karşısındaki buruna dört sahra topundan oluşan bataryasını, tam iki ay boyunca dağları aşırarak, gülleleri sırtlarında taşıyarak getirirler! Burunda, Ben My Chree’nin limana girmesini sessizce bekleyen 30 kadar Türk askeri, dünya savaş tarihine bir savaş gemisini batıran ilk birlik olarak geçerler. Hem de 7,7 inçlik, dört cılız “sahra topu”yla!

İngiliz ve Fransız donanması raporları, Türk kıyılarındaki “çılgın bir Türk bataryası”ndan bahsetmektedir artık…


13 Aralık 1917 Ağva Koyu

Müttefik deniz kuvvetleri, Akdeniz’deki en önemli silahlarından birinden olduğu için öfkelidir. Türk kıyıları sürekli denetim altında tutulur; motorlar, kayıklar batırılır, yerleşim birimleri zaman zaman bombardıman edilir. Sabrı taşan Topçu Mülazım Mustafa Ertuğrul, yaptığı yeni bir planı 135. Alay komutanı Alman yarbayına kabul ettirmeye çalışır;
“Müsaade ederseniz, bataryamla, bir gece ansızın Antalya’yı terk ederek meçhul bir istikamete gidiyormuş gibi yapıp, Ağva Koyu’na gideyim. Limana hâkim buruna bataryamı yerleştireyim. Emrime verilecek bir yelkenli ile bu gemiyi limana sokup avlamaya çalışayım.”
Plan basittir. Bölgenin zorlu coğrafyası ve yol yokluğundan ötürü, Türklerin askerlere kumanyalarını yelkenli teknelerle dağıtmak zorunda olduğunu Fransızlar bilmektedirler. Fransız savaş gemileri, bu yelkenlileri sık sık yakalamakta ve kumanyaya el koyup Türk askerlerinin aç kalmalarına neden olmaktadır.
Fransızlara kovalamaktan zevk duyacakları bir yelkenli gönderir Mustafa Ertuğrul. Faaliyet raporuna yeni bir “başarı” olarak geçecek bu basit avı, Fransız kruvazörü Paris II, Ağva Koyu’nun içine dek izler.
Girmesiyle de, bir hafta önce koya egemen bir noktaya yerleşmiş olan Mustafa Ertuğrul’un bataryası “ateş” komutuyla saldırıya geçer!
Paris II, sadece 18 dakikada denize gömülür. Düşman donanması içinde artık efsaneleşmeye başlayan Mustafa Ertuğrul bataryası, 145 atımdan 110’unu gemiye isabet ettirecek kadar ustadır.


Kamikaze botu ile batırılan Alexandra!

Paris II’yi kaybeden Fransızlar, Türk kıyılarında intikam fırtınası estirirler. Kıyıdaki yerleşim birimleri durmadan bombardıman edilir. Uçak gemisi Ben My Chree’nin ardından koskoca Paris II kruvazörünün de bir “dağ bataryası” ile batırılması, Müttefiklerin artık açıktan seyretmeye başlamasına neden olmuştur.

Topçu Mülazım Mustafa Ertuğrul, Paris II’yi batırdığı bombardıman sırasında elinden kaçırdığı Alexandra adlı savaş gemisi için dahiyane bir tuzak kurar:
“Herhangi bir yelkenlinin kaburgasını kaplayan iç tahtaları sökülerek, mümkün mertebe fazla miktarda dinamit kaburga aralarına döşenecek, tam merkezine de bir top fünyesi yerleştirilecek. Fünye halkası bir telle portakal sandıklarından birisinin altına bağlanıp, kaburgalar tekrar çakılarak düzen hazırlanacaktı. Birbirine bağlı sandıklar mutlaka bir vinç yardımıyla kaldırılacaktı ki, fünye dinamiti ateşleyip geminin batırılmasını sağlayacaktık.”

Bir “kamikaze botu” haline getirilen yelkenli, kıyıdan açılır. Açık denizde Fransız savaş gemisini gören “önceden tembihli” askerler, suya atlayıp kıyıya doğru yüzmeye başlarlar. Fransızlar portakal sandıkları ile dolu bir tekneyi ele geçirdikleri için mutludurlar, ama ya bu da o “Çılgın Türk”ün bir tuzağıysa?

Sandalın üzerine önce bir Fransız bahriye eri çıkartılır. Görünürde bir tuzak yoktur. Ama ya Türkler portakalları zehirlemişse?

Sandalın uzağında duran savaş gemisi Alexandra’nın güvertesindeki gemi doktoruna birkaç portakal götürülür. Portakallar zehirsizdir! Derin bir oh çekilir… Sandal savaş gemisine yanaştırılır ve birbirine bağlı portakal sandıklarını gemi güvertesine çıkartmak için vinç çalıştırılır... Kurulan tuzağa düşen Alexandra, gövdesinde açılan birkaç metrelik delik yüzünden göz açıp kapayıncaya kadar denizin dibini boylar. Savaş tarihine, belki de “Akdeniz’de Türklerle Müttefikler arasındaki deniz savaşları” adıyla geçmesi gereken, ama aslında sadece 23 yaşındaki bir Türk subayının akıl almaz başarısının özeti böyle…


Kamaları sökülmeyen tek batarya

Dünya Savaşı bittiğinde, Mondros Mütarekesi gereğince, işgal edilen Anadolu topraklarında, tüm silah ve cephaneye el konuldu. Topların kamaları söküldü. O tarihlerde Aydın bölgesindeki birlikleri denetlemekle görevlendirilen Ben My Chree’nin eski komutanı Charles R. Samson;
“Gösterdiği kahramanlıktan dolayı bu batarya toplarının kamalarını sökmek askeri şerefe aykırıdır”
diyerek, Mustafa Ertuğrul’un bataryasına dokunmaz!



Mustafa Ertuğrul Aker'in Aldığı Madalyalar



1- 2. Osmanlı Liyakat Madalyaları;
Sultan Reşat ve Abdülhamid döneminde savaşta başarı gösteren askerlere verilmiştir. Bu nişanlardan biri Mustafa Ertuğrul'a diğeri babasına aittir.

3. Donanma İane Madalyası;
Osmanlı Donanması'na yapılan hizmet yardımlar karşılığında veridi.

4. İstiklal Madalyası.

5. Prusya Liayakat Madalyası.

6. Cedid Girit Madalyası;
2. Abdülhamid döneminde Girit'te savaşan askerlere verilen bu nişan Mustafa Ertuğrul'un babasına ait. Oğullar da bu nişanı takabiliyorlardı.
7. Çanakkale'de düşürdüğü İngiliz Keşif uçağı pilotunun şapkasındaki rozet.
Mustafa Ertuğrul'a hatıra olarak verilmiş.
8. Avusturya 305 no.'lu Havan Topu Birliği hatıra rozeti.

9. Alman Demir Haç Madalyası.

10. Galiçya Savaşı metal rozeti.

11. Harp Madalyası;
Çanakkale, Galiçya, Kafkasya, Irak ve Mısır'da savaşanlara verilmiştir.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
10 Üyemiz Smyrna'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 23.10.2014, 11:43   #2
Çevrimdışı
Dilaver
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Batıktan Çıkan Kahraman | Mustafa Ertuğrul Aker

Mustafa Ertuğrul AKER
1892-1961


1892 Girit'in Hanya şehri doğumlu Mustafa Ertuğrul, 1912 yılında Harp Okulu'nu Topçu Subayı olarak bitirmiştir.

Çanakkale Savaşı'nda Yarbay Şefik Bey'in komuta ettiği 27. Alay'da
'
görev yaptı. Bir İngiliz keşif uçağını düşürdü. (Düşürdüğü İngiliz keşif uçağı pilotunun şapkasındaki rozet Mustafa Ertuğrul’a hatıra olarak verilmiştir.) Burada gösterdiği üstün cesaret ve kahramanlıklarla dikkati çekti, Osmanlı ve Alman Demir Haç madalyalarıyla ödüllendirildi.

Oradan Galiçya cephesine daha sonra da Aydın'a tayin edildi. Demirci Mehmet Efe ile işgalcilere karşı başarılar kazandı. Demirci Mehmet Efe ile sıkı iki dost oldular.

Peki Mustafa Ertuğrul ismi neden konu yapılacak kadar önemli olabilir?

Aslında bizim bilgisizliğimizden ya da ilgisizliğimizden dolayı gözden kaçırsak da, bu kahraman subayımız Dünya Savaş Tarihi'nde yerini çoktan almıştır oysa..





Sarı, sapsarı… Soğuktan ölmeden önce insan sapsarı bir rüya görürmüş…

“Sarı Ölüm” der Halil Paşa… “Sarıkamış Fatihi” olmak için yeğeni Enver Paşa ile yarışan Halil Paşa, anılarında, soğuktan donarak ölen 30 bin askerin, o gece aynı rüyayı gördüğünü anlatır…

Birinci Dünya Savaşı boyunca Türk askeri, tanrının soğuk cehennemi “zemheri”, sıtma, tifüs, sarı humma ve pellegra ile sık sık karşı karşıya geliyordu.

Sadece Sarıkamış’ta değil, Galiçya’da, Yemen’de, Çanakkale’de...

Türk askeri düşmandan çok iklime, hastalıklara ve yokluklara karşı bir savaş vermekteydi. Yokluklar, Türk askerinin kendisinden kat be kat üstün “yedi düvel”e karşı savaşında, bambaşka bir silah ile, “hayal gücü” ile savaşmasını sağladı.

Nasıl sağlamasın ki? Tifüs, sıtma ve humma askerleri kemirirken ve koskoca imparatorluk içinde ordunun elinde sadece birkaç bozuk Alman yardımı uçak varken, düşman karşına bir “uçak gemisi ?” ile çıksın!

1915’te üzerinde bir dizi uçağın durduğu bir uçak gemisini ilk gördüklerinde, Türk askerinin hissettiği, Kızılderililerin tüfek ile tanıştıklarında yaşadıklarına benzer bir duygu olsa gerek…

Peki ama bununla nasıl savaşılır?

Üstünde ölüm kusan uçakları, taretleri ve yanındaki iki kruvazörüyle, 120 metrelik bir çelik yığını nasıl yenilir?





27 Aralık 1916. Saat: 13.00

“Türk askeri cenge hazırlanıyordu. Biraz sonra kopacak kıyametin heyecanı ile benim de yüreğim çarparken; gözüm batarya dürbününün adesesinde, düşmanı seyrediyordum.

Meis, güzel bir pazar gününün neşeli havası içinde tatilin zevkini sürüyordu… Bizim taraftaki harekât ve gürültü gittikçe sükûn buldu. Herkesin kulağı, bir ağızdan çıkacak keskin bir kumandayı bekliyor.

Ateeeş…

Nihayet saat 13.25’te aylardan beri karşısındaki yabancı çığlıklara dişini sıkıp susan dört ağız birden alev kusmaya başladı…”

Dünya savaş tarihinde bir ilk olan, 7.7 inçlik dağ bataryasının bir uçak gemisini 36 dakikada sulara gömen komutu verişini böyle anlatıyor Topçu Mülazım Mustafa Ertuğrul.

Batırdığı uçak gemisi ise, 120 metre boyunda, saatte 24,5 mil hız yapan ve altı uçak taşıyan İngiliz bandıralı Ben My Chree’dir!

Birinci Dünya Savaşı’nı anlatan tarih kitaplarında, Ben My Chree, tek cümle ile yer alır: “Batırılan ilk u
çak gemisi''.




Mustafa Ertuğrul ve komutasındaki topçu bataryası, o gün Meis Limanı’na demirli uçak gemisi Ben My Chree’nin dışında, 200’e yakın yelkenli gemi ve sandalı batırır.

İngilizlerin hayaline bile gelmeyecek bir iş yapar Mustafa Ertuğrul. Meis Adası limanının tam karşısındaki buruna dört sahra topundan oluşan bataryasını, tam iki ay boyunca dağları aşırarak, gülleleri sırtlarında taşıyarak getirirler! Burunda, Ben My Chree’nin limana girmesini sessizce bekleyen 30 kadar Türk askeri, dünya savaş tarihine bir savaş gemisini batıran ilk birlik olarak geçerler. Hem de 7,7 inçlik, dört cılız “sahra topu”yla!



Mustafa Ertuğrul’un bizzat kendisinin yaptığı, Ben My Chree’nin batışını temsili gösteren suluboya resim ve olay krokisi


İngiliz ve Fransız donanması raporları, Türk kıyılarındaki “Çılgın bir Türk Bataryası”ndan bahsetmektedir artık…



Resimler: www.ahmetakyol.net/ tr.wikipedia.org


__________________

Tanrılar, erkeklerin ''balıkta'' geçirdiği zamanı ömründen saymaz. (Babil Atasözü)
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Dilaver'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 23.10.2014, 12:25   #3
Çevrimdışı
Dilaver
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Batıktan Çıkan Kahraman | Mustafa Ertuğrul Aker

13 Aralık 1917. Ağva Koyu
Müttefik deniz kuvvetleri, Akdeniz’deki en önemli silahlarından birinden olduğu için öfkelidir. Türk kıyıları sürekli denetim altında tutulur; motorlar, kayıklar batırılır, yerleşim birimleri zaman zaman bombardıman edilir. Sabrı taşan Topçu Mülazım Mustafa Ertuğrul, yaptığı yeni bir planı 135. Alay komutanı Alman yarbayına kabul ettirmeye çalışır;

“Müsaade ederseniz, bataryamla, bir gece ansızın Antalya’yı terk ederek meçhul bir istikamete gidiyormuş gibi yapıp, Ağva Koyu’na gideyim. Limana hâkim buruna bataryamı yerleştireyim. Emrime verilecek bir yelkenli ile bu gemiyi limana sokup avlamaya çalışayım.”

Plan basittir. Bölgenin zorlu coğrafyası ve yol yokluğundan ötürü, Türklerin askerlere kumanyalarını yelkenli teknelerle dağıtmak zorunda olduğunu Fransızlar bilmektedirler. Fransız savaş gemileri, bu yelkenlileri sık sık yakalamakta ve kumanyaya el koyup Türk askerlerinin aç kalmalarına neden olmaktadır.

Fransızlara kovalamaktan zevk duyacakları bir yelkenli gönderir Mustafa Ertuğrul. Faaliyet raporuna yeni bir “başarı” olarak geçecek bu basit avı, Fransız kruvazörü Paris II, Ağva Koyu’nun içine dek izler. Girmesiyle de, bir hafta önce koya egemen bir noktaya yerleşmiş olan Mustafa Ertuğrul’un bataryası “ateş” komutuyla saldırıya geçer!

Paris II, sadece 18 dakikada denize gömülür. Düşman donanması içinde artık efsaneleşmeye başlayan Mustafa Ertuğrul bataryası, 145 atımdan 110’unu gemiye isabet ettirecek kadar ustadır.

Mustafa Ertuğrul’un bizzat kendisinin yaptığı, Paris 2’nin batışını temsili gösteren suluboya resim ve olay krokisi







Kamikaze botu ile batırılan Alexandra!

Paris II’yi kaybeden Fransızlar, Türk kıyılarında intikam fırtınası estirirler. Kıyıdaki yerleşim birimleri durmadan bombardıman edilir.

Uçak gemisi Ben My Chree’nin ardından koskoca Paris II kruvazörünün de bir “dağ bataryası” ile batırılması, Müttefiklerin artık açıktan seyretmeye başlamasına neden olmuştur. Gemilerin topçu menzilinin dışından dolaşması Mustafa Ertuğrul’u durduracak değil ya! Dağ bataryası ile uçak gemisi batırılırsa, küçük bir balıkçı teknesiyle bir savaş gemisi haydi haydi batırılır!

Topçu Mülazım Mustafa Ertuğrul, Paris II’yi batırdığı bombardıman sırasında elinden kaçırdığı Alexandra adlı savaş gemisi için dahiyane bir tuzak kurar:

“Herhangi bir yelkenlinin kaburgasını kaplayan iç tahtaları sökülerek, mümkün mertebe fazla miktarda dinamit kaburga aralarına döşenecek, tam merkezine de bir top fünyesi yerleştirilecek. Fünye halkası bir telle portakal sandıklarından birisinin altına bağlanıp, kaburgalar tekrar çakılarak düzen hazırlanacaktı. Birbirine bağlı sandıklar mutlaka bir vinç yardımıyla kaldırılacaktı ki, fünye dinamiti ateşleyip geminin batırılmasını sağlayacaktık.”

Bir “kamikaze botu” haline getirilen yelkenli, kıyıdan açılır. Açık denizde Fransız savaş gemisini gören “önceden tembihli” askerler, suya atlayıp kıyıya doğru yüzmeye başlarlar. Fransızlar portakal sandıkları ile dolu bir tekneyi ele geçirdikleri için mutludurlar, ama ya bu da o “Çılgın Türk”ün bir tuzağıysa?

Sandalın üzerine önce bir Fransız bahriye eri çıkartılır. Görünürde bir tuzak yoktur. Ama ya Türkler portakalları zehirlemişse? Sandalın uzağında duran savaş gemisi Alexandra’nın güvertesindeki gemi doktoruna birkaç portakal götürülür. Portakallar zehirsizdir! Derin bir oh çekilir… Sandal savaş gemisine yanaştırılır ve birbirine bağlı portakal sandıklarını gemi güvertesine çıkartmak için vinç çalıştırılır.

Buuumm!..

Kurulan tuzağa düşen Alexandra, gövdesinde açılan birkaç metrelik delik yüzünden göz açıp kapayıncaya kadar denizin dibini boylar. Savaş tarihine, belki de “Akdeniz’de Türklerle Müttefikler arasındaki deniz savaşları” adıyla geçmesi gereken, ama aslında sadece 23 yaşındaki bir Türk subayının akıl almaz başarısının özeti böyle…

Mustafa Ertuğrul Aker’in bizzat kendisinin yaptığı Alexandre’nın batışını gösteren suluboya resim ve durum krokisi…








Kamaları Sökülmeyen Tek Batarya

Dünya Savaşı bittiğinde, Mondros Mütarekesi gereğince, işgal edilen Anadolu topraklarında, tüm silah ve cephaneye el konuldu. Topların kamaları söküldü.

O tarihlerde Aydın bölgesindeki birlikleri denetlemekle görevlendirilen Ben My Chree’nin eski komutanı Charles R. Samson; “Gösterdiği kahramanlıktan dolayı bu batarya toplarının kamalarını sökmek askeri şerefe aykırıdır” diyerek, Mustafa Ertuğrul’un bataryasına dokunmaz!

Birinci Dünya Savaşı sonrasında kamaları sökülmeyen bu dört sahra topundan oluşan batarya, Kurtuluş Savaşı’na katılan ilk topçu birliğidir…

Resim: www.ahmetakyol.net/ www.turizmdosyasi.com
__________________

Tanrılar, erkeklerin ''balıkta'' geçirdiği zamanı ömründen saymaz. (Babil Atasözü)
  Alıntı ile Cevapla
Dilaver'in Mesajına Teşekkür Etti
Eski 23.10.2014, 12:41   #4
Çevrimdışı
Dilaver
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Batıktan Çıkan Kahraman | Mustafa Ertuğrul Aker

Ben Bir Türk Zabitiyim
Kitabın yazılış öyküsü:

1995 Temmuz'unda, milli dalgıçlarımızdan Mustafa AYDEMİR Kemer Marinası’nın 500 metre ötesinde yattığını nicedir duyduğu bir batık için dalar. Mustafa AYDEMİR, Paris 2 batığına ulaşmış, makine ve aksamları neredeyse olduğu gibi yerinde duran bu bakir savaş gemisi enkazının orada ne aradığını sorgulamaya başlamıştır.



Günler geçtikçe Mustafa AYDEMİR için Paris 2 batığı tekrar tekrar dalınacak ve mazisi çıldırasıya merak edilecek bir deniz gizine dönüşür. Aydemir, yıllar sürecek bir arayışla Osmanlı ve Genelkurmay arşivleri, Fransız bibliyografyaları dahil binlerce kaynağı bizzat araştırır yahut çalışma arkadaşlarına taratır.

Mustafa AYDEMİR, Antalyalı tarih tutkunu bir aydın olarak, 1. Dünya Savaşı dönemine ait olabileceğini kestirdiği gemiden yola çıkarak Antalya yöresindeki dönemin deniz savaşlarını inceler.

Bilgiler peş peşe birikip yığılmaya başladığında resmi kayıtlarla, Fransız – İngiliz kaynaklarıyla tek tek teyid edilen, akıllara durgunluk veren bir kahramanlık öyküsü doğar.


Bir tür tarih dedektifliğine soyunan Mustafa AYDEMİR büyük zaman harcayarak ve azımsanmayacak bir mali yüke girerek son derece özverili bir serüvene koyulur.

Başta Pierre LOTİ olmak üzere pek çok yabancı yazarın, gazetecinin dahi övgülerle söz ettiği Mustafa Ertuğrul’la ilgili pek çok kaynağı sonuçta gün yüzüne çıkarmayı başarır.

En önemlisi Mustafa Ertuğrul’un, Mareşal Fevzi ÇAKMAK’ın ricası üzerine kaleme aldığı ve alçakgönüllülüğü nedeniyle hayattayken yayınlanmaması şartıyla ailesi tarafından saklanmış gizli günlüklerine ulaşılır.

Hayatta olan aile bireyleri ile Gazi Mustafa Ertuğrul’un madalyaları, anıları daha önemlisi tümü resmi kayıtlarla ve devrin “harp muharrirlerince” yazılmış belgelerle karşılaştırılan hatıratları ekseninde söyleşiler yapılır.

Sonuçta tam bir müze kitap olan Ben Bir Türk Zabitiyim’in ilk baskısı 2004’te Denizler Kitabevi’nden yayımlanır.








Resimler: idefix.com / kemerholiday.net
__________________

Tanrılar, erkeklerin ''balıkta'' geçirdiği zamanı ömründen saymaz. (Babil Atasözü)
  Alıntı ile Cevapla
Dilaver'in Mesajına Teşekkür Etti
Eski 23.10.2014, 13:42   #5
Çevrimdışı
Dilaver
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Batıktan Çıkan Kahraman | Mustafa Ertuğrul Aker

Mustafa Ertuğrul Aker Hakkında
USS Yorktown, Akagi, Kaga ve Soryu... Bu isimler Japon- Amerikan savaşında batan uçak gemilerine ait isimlerdir.

Fakat batan ilk uçak gemisi Ben My Chree'dir.. Bu uçak gemisini batıran bir Türk zabiti Mustafa Ertuğrul AKER'dir.

Mustafa Ertuğrul, resmi kayıtlara göre 1. Dünya Savaşı’nda aralarında zırhlı, hücumbot, uçak gemisi ve başkaca irili ufaklı 200 civarı düşman tekne ve gemisi batırmış cilalı söylevlerde adına rastlanmayan bir subaydır.



Vurduğu gemiden kurtulan personele kendi askerlerinin temiz esvaplarını giydiren, yaralarını saran onları Antalya’da tedavi ettiren ve onlara insanlık dersi veren Mustafa Ertuğrul’un attığı bir top Paris 2 gemisindeki Fransız bayrağına isabet ettiği için gemiden kurtulan Fransız kaptandan özür dileyecek denli nezaket sahibi bir kahramandı..

Aynı Fransız kaptanını Konya'daki esir kampına göndermeden önce, esir kaptanın batan gemiden kurtarmayı başardığı köpeği için endişelendiğini öğrenince köpeğe bakma sözü verecek kadar centilmen bir askerdi O.

Mustafa Ertuğrul’un Batarya Personeli Paris2’in Cankurtaran Simidi ve Gemi Komutanının Köpeği Mastik ile…


Mütareke sonrasında Aydın cephesinde silahları teslim almaya gelen İngiliz komutan, Mustafa Ertuğrul Bey'i tanıyacak ve "Sizin gibi bir komutanın silahını almayı askeri şerefe aykırı sayarım" diyerek silahlarını bırakacak kadar düşmanının saygısını kazanamış bir Türk Subayıdır O.



Kurtuluş Savaşı'ndan sonra ise Antalya'sında çiftçilik ve bayındırlık işleriyle gene tevazu yüklü bir yaşam sürdü Mustafa Ertuğrul.

Çok sevdiği komutanı Şefik Aker’ in kızıyla evlendi ve onun soyadını aldı.


Bir süre CHP İl Başkanlığı yaptı.

Antalya B. Belediyesi, 2007 yılında, Atatürk Parkı’na Mustafa Ertuğrul anısına heykelini dikti


Soyadı Kanunu’nun ardından “AKER” soyismini almış. Atatürk'ün kendisini evinde ziyaret etmesi ve son derece sevmesine karşın, Ata'ya olan manevi yakınlığını, Cumhuriyet'in ilk kuşağının kimi mensupları gibi istismar etmemiş.

Antalya Kemer Belediyesi, 13 Nisan 2010 günü, 4 ncü Paris-2 Batığı Dalışları kapsamında, Yüzbaşı Mustafa Ertuğrul Aker Anıtı’nın açılışını yaptı.


İstese vali, mebus hatta vekil olması işten değildi. Gazi'nin sofralarında yalınayak tepsi taşıyan nice ciğersiz sonradan mühim mevkiler elde ederken, Mustafa Ertuğrul tarihi kişiliğiyle yetinmiş, yaptıklarına ihanet etmemiş...

Akrabaları, tanıyanları O’nun politik hırslar yerine atına binmeyi, resim yapmayı, bahçesine ve toprağına emek dökmeyi tercih ettiğini anlatıyorlar.




Mustafa Ertuğrul Antalya’ da 5 Kasım 1968 günü vefat etti. Askeri törenle Antalya Andızlı Mezarlığı’nda toprağa verildi.

SAYGIYLA

Ruhu Şad Olsun!


Aldığı madalya ve rozetler;

1. Osmanlı Liyakat Madalyası – Sultan Abdülhamit döneminde savaşta başarı gösteren askerlere verilmiştir.( Sultan Reşat döneminde Mustafa Ertuğrul’un babasına da bu madalya verilmiştir.)

2. Donanma İane Madalyası – Osmanlı Donanması’na yapılan hizmet ve yardımlar karşılığı verilmiştir.

3. Çanakkale’de düşürdüğü İngiliz keşif uçağı pilotunun şapkasındaki rozet. Mustafa Ertuğrul’a hatıra olarak verilmiştir.

4. Avusturya 305 no’lu havan top birliği Çanakkale hatıra rozeti

5. Alman Demir Haç Madalyası

6. İstiklal Madalyası

7. Prusya Liyakat Madalyası

8. Cedit Girid Madalyası (II. Abdülhamid döneminde Girit’te savaşan askerlere verilen bu nişan, Mustafa Ertuğrul’un babasına aittir. Oğullar da bu nişanı takabiliyorlardı.)

9. Galiçya Savaşı metal rozeti

10. Harp Madalyası. Çanakkale, Galiçya, Kafkasya, Irak ve Mısır’da savaşanlara verilmiştir.



Kaynak1 Feyzi Öktem - Ali Işıngör Focus Dergisi 2004 Ekim Sayısı

Kaynak2 Mustafa Aydemir “Ben Bir Türk Zabitiyim” isimli kitabı

Kaynak3 www.ahmetakyol.net

Kaynak4 Atlas Dergisi, 2005 Eylül Sayısı

Kaynak5 ozeldetaylarmuzesi


__________________

Tanrılar, erkeklerin ''balıkta'' geçirdiği zamanı ömründen saymaz. (Babil Atasözü)
  Alıntı ile Cevapla
Dilaver'in Mesajına Teşekkür Etti
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
ağva koyu, aker, aleksandra, antalya, batıktan, ben my chree, charles r. samson, Çıkan, ertuğrul, kahraman, mustafa, mustafa aydemir, mustafa ertuğrul aker, mustafa ertuğrul anıtı, mustafa ertuğrul heykeli, paris2, sahra topu, teğmen, türk zabitiyim, şefik aker


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 00:59.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.