Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Türk ve Dünya Tarihi > Türk Tarihi > Türk Tarihinde Yer Alanlar

Türk Tarihinde Yer Alanlar Türk tarihinde yer alan olay ve portreler


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 11.11.2009, 22:15   #1
Çevrimdışı
**EMEL**
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Neyzen Tevfik | 1879-1953

Neyzen Tevfik (1879 - 1953)



24 Mart 1879’da
Bodrum’da doğan Neyzen Tevfik’in asıl adı Tevfik Kolaylı’dır. Babasının memleketi Bafra'nın Kolay nahiyesi olduğu için soyadı kanunuyla "Kolaylı" soyadını almış. Babası Rüştiye Mektebi muallimi Hasan Fehmi Bey, Annesi Emine Hanım’dır. Kendine özgü yergileri ve yaşam biçimiyle adını duyuran Neyzen Tevfik babasının görevli bulunduğu Urla kasabasında usta bir neyzen olan Berber Kâzım'la tanıştı ve ondan ney dersleri almaya başladı. Aynı günlerde de ilk sar'a nöbetini geçirdi.


Bu arada okulu bırakan Neyzan Tevfik’i babası yatılı olarak “İzmir İdadisi”ne yazdırdı. Ancak sar’a nöbetlerinin yeniden başlaması üzerine okulu tamamen bıraktı. Ney’e duyduğu derin sevgiyle İzmir Mevlevihanesi’ne girdi. Neyzen TevfikTevfik Nevzat Ruhi Baba ve Şair Eşref gibi pek çok ünlü isimle ile tanıştı ve onlardan Türkçe'nin yanı sıra Arapça ve Farsça dersleri aldı. Şair Eşref yalnızca dostu ve hocası olarak kalmayarak ona hicvin kapılarını da açtı. İlk şiiri bu günlerde 13 Mart 1898'de “Muktebes” burada Tokadizade Şekip dergisinde yayımlandı.

1898 yılında babası medrese öğrenimi için Neyzen’i İstanbul'a gönderdi ve Fethiye Medresesi'ne yerleştirdi. Ama Neyzen Tevfik zamanını daha çok Galata ve Yenikapı Mevlevihanelerinde geçirdi. Bu arada Mehmet Akif Ersoy'la tanıştı ve Mehmet Akif dönemin seçkin müzisyen ve edebiyatçıları ile tanışmasını sağladı. 1901 yılında medrese giyimi olan cüppe ve şalvar yerine Akif'in verdiği setre pantolonu giymesi akşamları medrese dışında kalması ileri-geri konuşmalara yol açınca Fethiye Medresesi'nden ayrıldı. Önce Fatih'teki Şekerci Hanı'na sonra da Çukurçeşme'deki Ali Bey Hanı'na yerleşti. Bu arada babasını tanıyan ve daha sonra Şeyhülislam da olan Musa Kazım Efendi onu kendi derslerine kabul etti.

Onun sayesinde Neyzen Tevfik Ahmet Mithat Efendi Muallim Naci Şair Şeyh Vasfi gibi edebiyatçılarla tanıştı. Mehmet Akif'le dostluğu süren Neyzen Mehmet Akif'e ney öğretti; Mehmet Akif de Neyzen'e Arapça Farsça ve Fransızca öğretti. Dost çevresi içinde artık İbnülemin Mahmut Kemal Tevfik Fikret Uşakizade Halit Ziya Ahmet Rasim Tanburi Cemil Hacı Arif Bey Yunus Nadi de vardı.

1900 yılında gramofon ticaretini ilk yapanlardan Gülistan Plâk Mağazası sahibi Hâfız Âşir Bey'le bir plâk doldurma girişimi oldu. Neyzen aşırı içkili olduğu için güçlükle doldurulan plâklar yine de basılıp piyasaya verildi. 1949'da yayımlanan Azâb-ı Mukaddes'e yazdığı önsözde belirttiğine göre "yüze yakın plâk" doldurmuştur.

Öte yandan istibdata karşı olan gençlerle Sirkecideki İstasyon Gazinosu ve Güneş Kıraathanesi'nde bir araya gelir; yurt sorunlarına ilişkin ve istibdat karşıtı konuşmalar yaparlardı. Güneş Kıraathanesi'ne gelip gidenlerden Ziya Şakir bir gün sözü Eşref'ten açıp Jön Türk hareketinin önderlerinden Ahmet Rıza'ya getirerek Neyzen Tevfik'i konuşturdu ve tüm düşüncelerini öğrendi ardından da ihbar etti. Gözaltına alınan Neyzen sıkıntı dolu bir sorgulamadan geçirildi. Bu arada daha önce tam otuz beş kez jurnal edilmiş olduğunu öğrendi. On beş gün sonra da serbest bırakıldı.

Serbest kaldıktan sonra kendisini Beyoğlu meyhanelerine attı. Bu esnada Sütlüce Bektaşi Tekkesi'ne devam ederek Şeyh Mümin Baba'dan nasip aldı. Siyasi baskının artmasından sonra yurt dışına gitmeye karar verdi ve 1902 yılında Mısır'a gitti.


Neyzen Tevfik'in Mısır'da geçen yıllarına ilişkin olarak gerçekle gerçek olmayanı birbirinden ayırmak neredeyse imkansız. Ama geçimini neyi ile sağladığını ve hicvetmeye devam ettiği biliniyor. Mısır’da bir arkadaşı ile Neyzenler Kahvehanesi açıp işletti. Özbekiye Saz Bahçesi'nde çalarken plâk da doldurdu. Jön Türklerle ilişkili bir dost toplantısında sarhoşlukla tabancasını ateşlediği ve duruşmada yargıca "haksızlık yapıyorsunuz" dediği için altı ay hapse mahkûm edildi. Ancak yaptığı itiraz kabul edildiği için bir buçuk ay yattıktan sonra özgürlüğüne kavuştu. Bu arada Feride adlı Lübnanlı bir kadınla iki ay birlikte yaşadı.

II. Abdülhamit için yazdığı "Abdülhamid'in Ağzından Bir Nutk-ı Hümâyun" adlı hicvini İstanbul Kıraathanesi'nde okuyunca tutuklanmak istendi fakat çevrenin işe karışması ile kurtuldu. "Türk Aydınlarının Mısır Hidivi Hakkındaki Düşünceleridir" başlığı ile gazetelerde yayımlanan yazı nedeniyle hakkında tutuklama kararı verildi. Kurtulmak için de "Kaygusuz Sultan" adlı bektaşi tekkesine sığındı.

II. Meşrutiyet'in ilânıyla Mısır'dan ayrıldı ve İzmir'e döndü. Daha sonra da İstanbul’a geçti. Çemberlitaş'ta bir han odasına yerleşen Neyzen Tevfik seyretmek için gittiği ve Ferah Tiyatrosu'nda sergilenen "Sabah-ı Hürriyet" adlı oyunun İttihat ve Terakki'ce yasaklanması üzerine yaptığı konuşma yüzünden tutuklandı. Ardından kısa bir süre sonra da serbest bırakıldı.

Neyzen Tevfik1910 yılında "sarıklı bir zâtın kızı olan Cemile hanımla" kardeşinin ve babasının karşı çıkmasına karşın annesinin ısrarı ile evlendi ve bir kızı oldu. Ancak yürümeyen evliliği kızı Leman henüz üç aylıkken kayınbabasının eşini alıp götürmesiyle son buldu.

Tevfik herhangi bir meseleden dolayı Muhtar Paşa ile kavga etti ve askerden çıkarıldı. Daha sonra dönemin Harbiye Nazırı Enver Paşa'nın yalısında Mehter takımının verdiği konseri izleyen Almanya'nın Romanya'daki Kuvvet komutanının ilgisini çekti. Bazı kaynaklarda da onun çağrılısı olarak Romanya'ya gittiği yazılır. Romanya'da piyano eşliğinde konser verdi.



1919 yılında ilk kitabı “Hiç”i yayınlandı.

1923 yılında Ankara'ya gitti ve kardeşi Şefik Kolaylı'nın yanında 4-5 ay kaldı. Ulusal Kurtuluş Savaşı'nı ve Mustafa Kemal'i yücelten şiirler yazdı bu sırada.
1924yılında arkadaşı Hasan Sâit Çelebi'nin de yardımları ile yazdıklarını “Azâb-ı Mukaddes” adı altında forma forma yayımlamaya kalkıştı ancak girişim başarılı olmadı ve iki formadan sonra noktalandı.

1926yılında Atatürk'le tanışan Neyzen Tevfik 1927 yılında sa'ra nöbetleri ve alkol yüzünden artık sık sık gideceği Toptaşı Tımarhanesi ve Zeynep Kâmil Hastanesi'nde tedavi görmeye başladı.

1928 yılında eski dostu Mehmet Akif'i görmek için tekrar Mısır'a gitti ve bir yıla yakın bir süre yanında kaldı.

1930’lu yıllarda ekonomik destek olsun diye Vali ve Belediye Reisi Muhiddin Üstündağ'ın girişimi ile Konservatuvar'da görevlendirildi.

1940’lı yıllarda doktoru olduğu kadar dostları da olan Mazhar Osman ve Rahmi Duman'ın aracılığı ve Valiliğin oluru ile Bakırköy Akıl Hastahanesi'nin 21 nolu koğuşu ona ayrıldı. İstediği zaman gelir yatar dinlenir ve çıkar giderdi. Rahmi Duman Neyzen Tevfik'le ilgili şunları yazmış; "Onu yakinen tanımak mazhariyetine 1932’de erdim. O tarihte genç bir asistan olarak Bakırköy Akıl Hastahanesi'ndeki 18 numaralı serviste (ehline) açmış olduğu şiir ve felsefe kürsüsünün hevesli ve usanmak yılmak bilmeyen bir talebesi olmuştum."


9 Mart 1946'dabasın yararına düzenlenen bir konserde ney çaldı ve yaptığı taksimlerle izleyicileri büyüledi.

1949 yılındadostlarından İhsan Ada Neyzen Tevfik'in eserlerini onun gözetimi altında “Azâb-ı Mukaddes” adı ile kitaplaştırdı.

1951 yılında “Onu Affettim” adlı bir filmde önemli bir rolde gözüken Neyzen Tevfik “Ağlayan Şarkı” adlı bir başka filmde ise Suzan Yakar'la oynadı.

1952 yılında arkadaşlarının ısrarı ile Şehir Komedi Tiyatrosu'nda jübilesini yaptı. 1930'larda İstanbul Belediye'sinin bağladığı yardım aylığını saymazsak Neyzen'in düzenli bir geliri hiç olmadı. Neyzen Tevfik'in söylenceleşen yaşamı 28 Ocak 1953'de son buldu. Cenaze namazı Beşiktaş'ta Sinan Paşa Camii'nde kılındı. Caminin avlusundan taşan kalabalık; ana caddeleri, kahveleri, yolun karşısında ki Barbaros Bulvarını doldurdu. Memurların, profesörlerin, ileri gelenlerin yanı sıra kılıklarına çeki düzen vermeye çalışmış sarhoşlar, sokak serserileri ve bin bir çeşit insan bir arada uğurladılar Neyzen'i bilinmeyene...

Kim bilir belki de hiçlikten hepliğe…
" Dinleyen her zerreye bir hitabim var benim
Kainat isminde hiçten bir kitabim var benim.
Ya hitabimdan okursun ya kitabimdan beni,
Yazdigim efsanede on alti bâbim var benim!
Heyetimde müteffik magrible masrik,veche yok,
Gayr-i mer'i zerrede bin aftabim var benim!"




Neyzen Tevfik Saba Taksim

[MEDIA]http://st4.divshare.com/launch.php?f=26431960&s=3a8[/MEDIA]


__________________
Hayat dediğiniz 1 çay
İnsan ise sadece 1 şeker
Karıştırdıkça hayattan tat aldığını sanırsın
Oysaki;
Hayatın seni erittiğini çay bitince anlarsın..




  Alıntı ile Cevapla
12 Üyemiz **EMEL**'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 11.11.2009, 22:22   #2
Çevrimdışı
**EMEL**
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Neyzen Tevfik | 1879-1953

Ne hayatı, ne dünyayı, ne de kendisini "hiç" kavramıyla ifade etmek değildi onun yaptığı. O, karşıtlıkların birbirini var ettiği algılayışımızda, var oluş derinliğinin sarhoşluğu içinde arayışını sürdürürken “Hiç” olanı fark etmişti. Para-pul, mal-mülk, şan-şöhret elinin tersiyle ittiği şeylerdendi. Adaletsizliğe, çıkarcılığa, kör inançlara, baskıya, otoriteye, din istismarına sert ve etkili bir üslupla hicivlerinde ve hayatında baş kaldırdı. Boynunda eski yazıyla “Hiç” yazardı.


***

Atatürk Neyzen'in ününü duymuş olacak ki, çağırtmış köşküne sohbet etmişler, uzun uzun aşkla üflemiş Neyzen.. Ardından sormuş Atatürk..

- Senin çok fazla içki içtiğini söylüyorlar, benim kadar içer misin ?
Neyzen düşünüyor, içkinin hududu olmaz.
- Ne kadar içersiniz ?
- İki tane kiloluk rakı içerim.
Ata kelimelere basa basa şu sözleri söylemiştir, Neyzen'in gözünü korkutmak istemiştir.
- Nasıl içersiniz ?
- Canım ne isterse; susuz, mezesiz.
Neyzen:
- Ben de iki kiloluk içerim ama, öyle içmem.
Neyzen'in arzusu ile ortaya kocaman bir emaye kase geliyor, iki kiloluk rakıyı neyzen kaseye boşaltıyor. Başını sokup lıkır lıkır içecek zannediyorlar. Fakat Neyzen'in isteği daha bitmemiştir, bir somun ekmek ve irice bir kaşık geliyor. Neyzen ekmeği lokma lokma koparıp kasedeki rakının içine bastırıyo. Lokmalar rakıyı iyice çektikten sonra çalakaşık yanaşıyor.
Neyzen kasedeki ekmekli rakıyı bitirdikten sonra "oh karnım doydu şimdi rahat rahat rakı içebiliriz" der
bunun üzerine Ata:
- Pes, pes, diye bağırarak ayağa fırlamış ve elleriyle yüzünü kapamış, ayrılırken de saygılarını sunmuştur. Yine rivayete göre Ata öldükten sonra Neyzen, evinden haftalarca çıkmamış..


*********


Neyzen Tevfik (1879-1953)

"Birlikte yapilacak bir sey,ayri ayri bin seyden daha iyi ve degerlidir"

"Taşı delen suyun gücü değil damlaların sürekliliğidir"

"En çok söylenen yalan insanin kendi kendine söylediği yalandır"

"Felsefemdir kitab-i imanim,
Taparim kendi ruhumun sesine.
Secde eyler hakikatim her an
Kalbim ates-i mukaddesine."


Neyzen Tevfik,keskin yergi ve küfürleri,yanindan eksik etmedigi ney'i,dilden dile dolasan nükte ve fikralari, saraylarla timarhaneler, kösklerler çöplükler arasinda akip giden hayati ve renkli kisiligi ile, benzersiz bir insandi.Baska bir deyisle o, siirlerinin,yergi ve nüktelerinin, ney'inin ölçü ve tanimlara sigmayan yasayis biçiminin ve renkli kisiliginin bir toplamiydi.Hatta, bu toplamin da ötesine uzanan,dile getirilip açiklanmasi pek güç bir kisiligi vardi. Yarim yüzyil boyunca ardi sira sürükledigi ünü,1953'de ölümünden sonra da ayakta kaldi,günümüze kadar geldi.


"Secde kıldım sâkiye pîr-i mugan aşkına,
Cân ü dilden kıble yaptım kûs-i meyhaneyi"
********

"Göründü memleketin iç yüzü,çöktüyse temel.
Şimdilik harice karşı yüzümüz olsa dahi


********

Yüzümüz yok bakacak kabrine ecdadimizin.
Tükürür zannederim çehremize,vatanin tarihi." 1943

********

"Hangi ıslahata basvursan düzelmez bu memleket,
Bir giderse fiskirir bin mürtekib,bin muhtelis.
Kanli hendekler kazar devlete millet beynine,
Saltanattan yadigar-i mel'anettir her..."

Mustafa Kemal ile ilk kez Balikesir'de karsilasir.Atatürk Neyzeni çagirdi ve Neyzen'in elini kalbinin üstünde uzun bir süre tuttuktan sonra:
--Ne büyük,kuvvetli ruhun var, dedi.
--Neyzen ne istersin.söyle?
--Sayende herseyim var,Tesekküer ederim.
--Bir sey iste canim!
--Bir nüfus tezkeresi versinler,emrediniz.
Mustafa Kemal hayretle; "Senin nüfus tezkeren yokmu?"
--Hayir,bundan evvel hükümet yoktu ki nüfus tezkerem olsun!
Soyadi kanunundan sonra "Tapmaz" soyadini almissa da.bunu hiç kullanmamistir.
Geçim sikintisi içinde bulundugundan,Istanbul Belediye Konservatuari kadrosunda gösterilerek 40 Lira maas baglanir.
Konservatuara gitsede gitmesede bu bu ayligi alir.Daha sonra Belediye reisi olan Dr.Lütfi Kirdar bu ayligi keser,bunu haber alan Neyzen Vilayet Özel Kalem Müdürlügüne gider,Valiyle görüsmek istedigini bildirir.Ama onu Valiyle görüstürmezler.
Neyzen de sigara paketinin arkasina su dizeleri yazarak birakir.


" Bağrıma bir tekme savurdu vali
Acısından avlu, dere, kir dar geldi
Koşacaktım doğru mahkemeye fakat
Bu teşebbüs yüce milliyetime ar geldi."




__________________
Hayat dediğiniz 1 çay
İnsan ise sadece 1 şeker
Karıştırdıkça hayattan tat aldığını sanırsın
Oysaki;
Hayatın seni erittiğini çay bitince anlarsın..




  Alıntı ile Cevapla
8 Üyemiz **EMEL**'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 11.11.2009, 22:22   #3
Çevrimdışı
OkyanusunKalbi
WoodStock

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Neyzen Tevfik | 1879-1953

Çok güzel hazırlamışsın canım.Eline sağlık.
Ney denildiğinde ilk aklıma gelen Neyzen Tevfiktir...
Ney Sesi beni acayip dinlendiriyor...
  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz OkyanusunKalbi'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 11.11.2009, 22:34   #4
Çevrimdışı
LaLe
Ne Mutlu Türküm Diyene

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Neyzen Tevfik | 1879-1953

İyi bir laf ve ney ustası.. Ayrıca iyi bir sarhoş

İkinci fotoğraf üzerindeki sözleri çok güzel


Teşekkürler Emel, ellerine sağlık.
  Alıntı ile Cevapla
4 Üyemiz LaLe'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 12.11.2009, 22:31   #5
Çevrimdışı
**EMEL**
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Neyzen Tevfik | 1879-1953

Aynı zamanda iyide bir küfürbaz

bir kaç dörtlüğünde üstad bayaa bi aşmış yani

rakıya ekmek banıp yemesinden de sarhoşluğunun dozajını az buçuk tahmin edebiliyoruz. okadarki onun üflediği neyi alıp üflesen bile promilin 300lere fırlayabilir gibi

Ama fondaki ney sesini verende kendisi gerisi boş
__________________
Hayat dediğiniz 1 çay
İnsan ise sadece 1 şeker
Karıştırdıkça hayattan tat aldığını sanırsın
Oysaki;
Hayatın seni erittiğini çay bitince anlarsın..




  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz **EMEL**'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 09.01.2010, 05:33   #6
Çevrimdışı
Cem
Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Neyzen Tevfik | 1879-1953

Hayatımda bu kadar güzel küfür edeni görmedim, Real abi izin çıkar mı paylaşayım sonuçta edebiyat
__________________
  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz Cem'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 09.01.2010, 05:37   #7
Çevrimdışı
ReaL
Deniz Sevengillerden

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Neyzen Tevfik | 1879-1953

Aralara nokta koy bari
__________________



Tüm katılımcı arkadaşların okumasını rica ediyorum... Lütfen Tıklayınız..
* * *
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz ReaL'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 09.01.2010, 05:48   #8
Çevrimdışı
Cem
Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Neyzen Tevfik | 1879-1953

Sahne-i Ömrümden Nefs-i Emmareye Hitabım

Âlemin bağ-zârını s.keyim
Sünbül ü verd ü nârını s.keyim
Andelib-i nizârını s.keyim
Hâsılı nev-baharını s.keyim !

Bana yoktur lüzumu gülşeninin,
Şeb-i tarîk ü rûz-ı rûşeninin
Ne gulâmının ne de zenninin
Hepsinin tâ mezarını s.keyim !

Ağlamam ben, ben erkeğim erkek,
Hayli güçtür bana cefâ etmek,
Minnet etmem bu ömre de felek,
Atını al, tımarını s.keyim !

Güççedir bu fakiri aldatmak,
Yüzdürüp sonra kündeden atmak,
Gözünü aç da sen bana bir bak,
Ben senin i'tibarını s.keyim !

Saki-i mâh-rûyına s.çayım,
Gülünün reng ü bûyuna s.çayım,
Mutrîbin hâyâ-hûyuna s.çayım,
Sâgar-ı neşvedârını s.keyim !

Yok sâfâsı hezâr-ı dem-gerinin,
Gül-sitanda şükûfe-i terinin,
Bezm-i sahbâ-yı rûh-perverinin
Neşvesiyle hümârını s.keyim !

Feleğin uğradımsa vartasına,
Sıçayım ağzının ta ortasına,
Bunu yazsın cihan da hartasına,
Kıta'at ü bihârını s.keyim


olmuş mu
__________________
  Alıntı ile Cevapla
4 Üyemiz Cem'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 09.01.2010, 12:16   #9
Çevrimdışı
Smyrna
Okunuşu: Simirna

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Neyzen Tevfik | 1879-1953

Neyzen yazar da olmaz mı hiç?
__________________
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Smyrna'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 09.01.2010, 12:41   #10
Çevrimdışı
banazlı
Tam Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Neyzen Tevfik | 1879-1953



Mecnun

ben bu dünyanın devr-i devranını,izzet-i nefsini s..k..yim,
yansın bu i.neler su veren itfayenin hortumunu s..k..yim,
ben delimiyim mecnun gibi bir .m için çöllere düşeyim,
verirse verir, vermezse leylayı da s..k..yim.


Neyzen Tevfik
__________________
yine görüşürüz dostlarım benim,yine görüşürüz,beraber güneşe güler,beraber dövüşürüz..
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz banazlı'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
neyzen


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 20:31.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.