Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
|
Cevap: Osmanlı İmparatorluğu Döneminde Önemli Kişiler - Kronolojik Sıralama
Jan Sobieski, 1629 yılında Lwow-Olesko'da doğdu. Babası Teofila Danilowicz'dir. Eğitim ve öğretimini Krakow'da tamamladı. Tatarlar ve Kazaklara karşı Ukrayna'da giriştiği saldırılara karşılık başkumandan oldu. Askeri alanda çok üstün yeteneklere sahipti. Lehistan'daki iç karışıklıktan faydalanan Osmanlılar, Lehistan'ı istila etti. Sobieski, bütün birliklerini toplayarak Osmanlılara karşı savaştı. Ancak başarılı olamadı ve Osmanlılarla Bucaş antlaşmasını imzalamak zorunda kaldı. Sobieski, çok geçmeden bu antlaşmayı bozdu ve 11 Kasım 1673'te Osmanlıları Hotin'de yendi.
Osmanlılar bir süre sonra Hotin'i geri aldılar. Sobieski, 1674 Seçici Meclisi'ne 6000 kıdemli asker ile birlikte katıldı ve muhaliflerini korkutarak 21 Mayıs 1674'te "Üçüncü Jan" adı ile Lehistan Kralı seçildi. 31 Mart 1683'te kutsal Roma İmparatoru Birinci Leopold ile antlaşarak, hayatının en parlak dönemini başlatmış oldu. İkinci Viyana Kuşatması, 12 Eylül 1683'te kaldırılmış, Macaristan bağımsızlığına kavuşmuştu. Tarihte bir dönüm noktası olan bu zaferi, Jan Sobieski'nin bizzat yönettiği Lehistan süvarisi kazanmıştı. Ancak Jan Sobieski'nin bu başarısı Lehistan'a bir şey kazandırmadı. Krallığının son on iki yılı oldukça talihsiz ve hayal kırıklıkları ile geçti. 1696'da Wilanow'da öldü.
Jan Zapolya
Jan Zapolya, 1487 yılında Slovakya'da doğdu. Soylu bir Macar ailesinden geliyordu. 1505'te Macar soyundan olmayan prenslerin kral seçilmesini engelleyen bir karar alan Rakos Diyetine (Meclisine) önderlik etti. Bunun üzerine soyluların kral adaylarından biri oldu. 1511'de Transilvanya Voyvodalığına getirilen Jan Zapolya, 1514'te soylulara karşı başlatılan köylü ayaklanmasını kanlı bir şekilde bastırdı.
Osmanlı padişahı Kanuni Sultan Süleyman'ın Macaristan seferi, 1526 yılında Mohaç zaferi ile sonuçlandı. Zapolya, Kasım 1526'da bir bölüm Macar soylusu tarafından kral seçildi. Ancak muhalif Macar soylularının, Avusturya Arşidükü Ferdinand'ı kral seçmeleri, iki yıl süren bir iç savaşa neden oldu. Ferdinand'a yenilen Zapolya, Osmanlılara başvurdu. Kanuni Sultan Süleyman'ın 1529'da yeniden Macaristan'a girmesi ile Zapolya'nın konumu güçlendi. Macar toprakları 1533 yılında Zapolya ve Ferdinand arasında paylaştırıldı. 1538'de yaptığı antlaşmaya uymayan Jan Zapolya, yerine oğlu Sigismund'u bıraktı ve 1540 yılında Transilvanya'da öldü.
Joseph
İkinci Joseph, 1741 yılında Viyana'da doğdu. Macar asıllı bir mürebbi tarafından yetiştirildi. Bunların yaptığı aşırı dini telkinlere tepki olarak dine karşı cephe aldı. Çeşitli diller öğrendi. Profesör Martini'den tabii hukuk dersleri aldı ve Fransız filozofların düşüncelerini benimsedi. Babasının ölümünden sonra imparator olunca, ülkede her şeyi kökünden düzeltmek için mücadele etti. Birçok dış seyahatte bulundu. Ülkesinde önemli reform hareketleri yapmaya başladı. Papanın yetkilerini kısıtladı. Mahalli devletler temsilcilerinin yerine, yüksek öğrenim görmüş memurlar tayin etti. Eyaletlerde aynı tip idare bölümleri kurdurdu. Milli bir ordu kurulmasını sağlamak amacı ile askeri reform kanunları çıkarttı. Bu sırada Rus Çariçesi İkinci Katarina, İkinci Joseph'i Osmanlılara karşı kışkırtıyordu. Eyaletlerdeki ayaklanmalardan korkan İkinci Joseph, yaptığı reformlardan vazgeçti. Türk seferlerinden bitkin dönen Joseph, 20 Şubat 1790'da öldü.
Kabakçı Mustafa Paşa
Kabakçı Mustafa Boğaz yamaklarından olup, 30 Mayıs 1807'de Rumeli Kılaı Nazırlığı ile Turnacıbaşı ünvanını aldı. 13 Temmuz 1808'de idam edildi.
Kahraman Paşa
1684 yılında Rumeli Beylerbeyi oldu. 1689'da da Podolya eyaletinin merkezi Kamaniçe'de Lehlileri yendi.
Kalendar Çelebi
Kütahya'da doğmuş, 16. Yüzyılda yaşamış tanınmış şairlerimizdendir. Eğitimini medreselerde tamamlayarak sarayda kadı olarak görev almıştır. Bilecik Kadılığı görevindeyken delirerek ölmüştür. Mezarı Bursa Pınarbaşı'ndadır.
Kalenderoğlu
Kalenderoğlu Mehmed, 17. yüzyılda patlak veren Celali isyanının ele başıdır. Ankara'nın Yassıviran köyünden olan Kalenderoğlu Mehmed, ilk olarak seksen kişi ile hükümete karşı harekete geçti. Affedilmesine rağmen 1604'te yeniden başkaldırdı. Anadolu Beylerbeyi'ni yenilgiye uğrattı.
Manisa ve dolaylarını tahrip etti. Kuyucu Murad Paşa'nın isteği ile kendisine Ankara Sancakbeyliği verildi. Ankara'ya gelirken yolda kervanları soydu. Bu yüzden halk tarafından şehre sokulmadı. Bunun üzerine şehri kuşattı.
Bursa'ya çekilen Kalenderoğlu, Kara Sait ve Piri'nin de kendisine katılması ile daha da kuvvetlendi. Üzerine gönderilen kuvvetleri yendi. Halep'te bulunan Sadrazam Kuyucu Murad Paşa, Kalenderoğlu'na karşı harekete geçti. İçel'de bulunan Musli Çavuş'a bu bölgenin sancakbeyliği verildi ve Kalenderoğlu ile birleşmesi engellendi. Göksun Ovası'nda yapılan savaşta Kalenderoğlu yenilgiye uğradı ve İran'a kaçtı. Onun kaçmasından sonra yandaşları dağıtıldı.
Kara Davut Paşa
Boşnak asıllı Osmanlı sadrazamı. Enderunda yetişti ve III. Mehmed döneminde saraya çuhadar, 1604'te de kapıcıbaşı oldu ve saraydan ayrıldı. Rumeli Beylerbeyliği yaptı. Sultan I. Mustafa'nın tahta geçmesiyle Kaptan-ı Derya oldu ve tekrar Rumeli Beylerbeyliği'ne getirildi. I. Mustafa'nın kız kardeşi ile evlenerek saraya damat oldu ve vezirliğe yükseldi. Sırasıyla Silistre Beylerbeyi, Hotin Seferi sırasında da Rumeli Beylerbeyi oldu.
Valide Sultan'ın etkisinde kaldı ve Valide Sultan tarafından sadrazamlığa getirildi. II. Osman'ı öldürtmekle görevlendirildi. Padişahtan aldığı ferman ve Rumeli ve Anadolu kazaskerlerinin verdiği fetvalarla II. Osman'ı öldürtmek zorunda kaldı. Bunun üzerine halkın nefretini kazanarak görevinden azledildi. Yeniçerilerle sipahilerin kendisini öldürmek istemeleri üzerine saklandı, fakat bir süre sonra yeniçeriler tarafından yakalandı. Padişahın, II. Osman'ın öldürülmesi için verdiği fermanı ve kazaskerlerin verdiği fetvaları gösterdi ise de, sadrazam Gürcü Mehmed Paşa'nın emriyle öldürüldü
Kemankaş Kara Mustafa Paşa
1592'de Arnavutluk'ta doğdu. Yeniçeri ocağından yetişti. Çorbacılık ve kul kethüdalığı yaptı. 1633-34 yılında sekbanbaşı ve Mart-Nisan 1635'te yeniçeri ağası olan Kemankeş Kara Mustafa Paşa, 17 Ekim 1635'te Kaptan-ı Derya, Aralık 1638'te Sultan Dördüncü Murad döneminde de sadrazam oldu. Bağdat Seferi sırasında, padişahın her konuda danıştığı paşalardan biri oldu. Bağdat seferi sonunda Kasr-ı Şirin antlaşmasını imzalayarak İstanbul'a döndü. Devlet teşkilatında geniş bir ıslahat yapmayı tasarladı.
Gelir ve giderleri ayarlayarak sarayda tasarruf yapılmasını sağladı. Paşanın bu davranışları bazı kişilerin çıkarlarına dokundu. Kösem Sultan'ın Mustafa Paşa hakkındaki entrikalarına, Cinci Hoca ve Silahdar Yusuf Paşa'nın çalışmaları eklenince, Sultan Birinci İbrahim'in emriyle 26 Ocak 1644'te idam edildi. Mezarı Parmakkapı'da kendi yaptırdığı medresededir. Yiğit, cesur ve tedbirli bir devlet adamıydı. Ayrıca Kurşunlu Mahsen'deki bir kiliseyi camiye çevirtti. Tokat'ta Mehmed Paşa Hanı'nı tamir ederek cami ve hamam yaptı. 500 ev inşa ederek Sivas Yenişehrini meydana getirdi. Eğri'de büyük bir hamam, mektep, sayısız çeşmeler ve Edirne'de Köse Mihal köprüsünü yeniden yaptırdı.
Kara Yorgi
Yugoslav Kara Corceviç hanedanının kurucusu Kara Yorgi, 1752'de Vişavag'da doğdu. Osmanlılara karşı Avusturya gönüllüler birliğinde küçük bir subay olarak bulundu. Osmanlılarla Vişar'da savaştı ve Belgrad'a girdi. Sırp prensleri soyundan ilan edildi. Çar onu, önce destekledi ise de, 1812'de Bükreş'te yapılan Osmanlı-Rus antlaşması üzerine, ona olan desteğini çekti. Osmanlı kuvvetlerinin yaptığı akınlar sonunda Avusturya'ya kaçtı. Graz'da bir süre göz altında bulunduruldu ve 1817'de Sırbistan'a döndü. Fakat Sırbistan'ın yeni hakimi Miş Obrenoviç'in emriyle öldürüldü.
Karamani Mehmed Paşa
Karamani Mehmed Paşa, Mevlana'nın torunlarındadır. 1458'de vezir, 1464'te nişancı, 1478'de sadrazam oldu. Fatih Kanunnamesi'nin hazırlanmasında önemli rol oynadı. Nişani takma adı ile düz yazılar ve şiirler de yazan Karamani Mehmed Paşa'nın en önemli eseri "Osmanlı Sultanları Tarihidir". Fatih Sultan Mehmed'in ölümünden sonra, Cem Sultan'ı tahta çıkarmak istedi, ancak Sultan İkinci Bayezid taraftarlarınca öldürüldü. Mezarı, Kumkapı'daki Karamani Mehmed Paşa Camii'nin avlusundadır.
Karamanoğlu İbrahim Bey
Dedesi Alaeddin Bey, babası Mehmed Bey'dir. Babasına karşı gelerek onun zamanında hükümdarlığa geçtiyse de, kısa süre sonra babası idareyi tekrar ele aldı. Mehmed Bey'in ölümünden sonra Karaman Beyi oldu. Osmanlı Devleti'ne bağlı kalmak istemedi. Konya şehri Osmanlıların eline geçtikten sonra Sultan İkinci Murad, kız kardeşinin hatırı için onu Konya'da vali olarak bıraktı. Fatih Sultan Mehmed devrinde Osmanlılarla tekrar savaşa başladı. 1454 yılında öldü.
Karamürsel
Osman Gazi ve Orhan Gazi'nin komutanlarından olan Karamürsel, Osmanlı Devleti'nin ilk Kaptan-ı Derya'sıdır. İzmit civarını fethetti. "Karamürsel" kazası onun adını taşır. Doğum ve ölüm tarihleri belirsizdir.
Katarina II.
(Rus Çariçesi)
Rus Çariçesi İkinci Katarina 1729'da doğdu. Alman asıllı olan İkinci Katarina, Çar Üçüncü Petro ile evlendi ve onun ölümü üzerine 1762 yılında tahta çıktı. 1774-75 yılları arasında Pugaçev ayaklanmasını bastırmayı başaran İkinci Katarina, adliye, maliye, idare alanlarında reformlar yaptı. Osmanlılar'dan Kırım'ı, Lehistan'dan da doğu topraklarını aldı. Voltaire ve Diderot ile mektuplaşan İkinci Katarina, tarihte "Büyük Katarina" olarak anılır. 1796'da öldü.
Katip Çelebi
Katip Çelebi 1609 yılında doğdu. Asıl adı Mustafa olup, doğu ve batı kitaplarında kendisine Hacı Kalfa, Hacı Halife'de denilmektedir. 17 yaşında iken divan kalemlerinden birine girdi. Silahdar olan babası ile bir yıl sonra Tercan ve Bağdat seferlerine katıldı. Babasının Musul'da ölmesi üzerine İstanbul'a geldi. Ünlü bilginlerin derslerine devam etmeye başladı. Bağdat, Halep, Hicaz ve Revan'a orduyla birlikte gitti, gittiği yerlerde bilgi ve görgüsünü arttırdı. 1638 yılında yakın akrabalarından birinin ölümü üzerine, kendisine kalan ufak bir mirastan yararlanarak devlet hizmetinden ayrıldı. Bu tarihten sonra istediği tüm kitapları okudu, medrese eğitiminden de daha geniş ölçüde yararlandı. Katip Çelebi, doğu illerinin yanı sıra Fransızca ve Latince de öğrenerek, batıdaki bilimsel gelişmeleri izleme olanağı buldu. Japonya'dan Irak ve Erzurum sınırına kadar uzanan ülkelerin tarih ve coğrafyasını anlatan Cihannüma adlı kitabı da, batı bilginlerine kaynaklık etmiştir. Yaşadığı çağın bilim anlayışının dar sınırları içinde kalmayarak, dünyanın yuvarlak olduğuna kanıtlar arayan ve batıdaki astronomi araştırmaları üzerine yazılan eserleri çeviren Katip Çelebi, döneminin koşullarını aşan bir bilim dünyasının ilk yaratıcılarından biridir. 1657'de vefat etti.
Kavalalı Mehmed Ali Paşa
Kavalalı Hüseyin Ağa'nın yeğeni, derbend ağası İbrahim Ağa'nın oğludur. Hüseyin Ağa'nın oğlu Halil Ağa'nın, serçeşmeliğiyle Mısır'a başıbozuk askeriyle gidip, Halil Ağa havası ve suyuyla uyuşamayarak dönünce serçeşme olmuştur. Gittikçe güç kazanarak, Hüsrev Paşa ve Hurşid Paşa'nın valilikleri sırasında sivrildi. 1805 yılı başlarında vezirlikle Cidde valisi tayin edildiyse de, uzaklaştırılması mümkün olamayıp Mısır valisi olmuştur. 1806'da Selanik valiliğiyle alınarak Musa Paşa tayin edildiyse de o da girmeye muvaffak olamayıp, Ekim-Kasım 1806'da yeniden vali oldu. Vehhabi meselesinin bitirilmesinde hizmet gördü. Yunan üzerine, oğlu İbrahim Paşa'yı ve yeterli kuvvet gönderip devlete bağlılık gösterdi. Mora'dan askeri geri alması, 1831-32'de Ağa Hüseyin Paşa'nın Mısır valiliğiyle serdar-ı ekremliğini ve sonra Reşid Paşa'nın serdar-ı ekremliğini doğurmuşsa da, 1832-33'de Konya'da itaat ederek o yıl, Beriyetü'ş-Şam ve Halep eyaleti ek olarak kendisine verildi.
Vilayetlerin gelirlerini vermede yavaşlığı 1839'da Mısır'ın kopma arzusunu bir daha göstermiş, 1841'de Beriyetü'ş-Şam, Adana ve Cidde eyaletlerinin Mısır'dan ayrılması ve Akka'nın ömür boyu verilmesi ile Mısır valiliğinin babadan evlada geçmesini ve ardından sadarat payesinin verilmesini de yanında getirmiş, 1846 yılında donanmanın iadesinden sonra İstanbul'a gelerek padişahın ayağına yüz sürmüştür. Kavalalı Mehmed Ali Paşa'nın hastalığı ve yaşlılığı sebebiyle Mısır valiliğine Eylül 1848'de oğlu İbrahim Paşa geçti. Mısır'da askeri ve siyasi idarede birçok ıslahat ve ayrıca birçok da hayır eseri meydana getiren Kavalalı Mehmed Ali Paşa 1849 yılı Eylül-Ekim'inde vefat etti.
.
Kazıklı Voyvoda
Kazıklı Voyvoda olarak tanınan Eflak Prensi Dördüncü Vlad, Voyvoda Dracola'nın oğludur. Fatih Sultan Mehmed zamanında Osmanlılara karşı savaştı. Ele geçirdiği Türk esirlerini kazığa vurarak ve türlü işkencelerle öldürerek Balkanlarda kanlı bir iz bıraktı. Vidin Bey'i Hamza Paşa'yı ve beraberindekileri kazığa vuran kişi de O'dur. Esirlerin derilerini yüzdürerek üzerine tuz sürdürüp keçilere yalatmak, kendisine gönderilen Osmanlı elçilerinin çıkartmak istemedikleri sarıklarını kafalarına çaktırmak, annelerin memelerini kestirip yerlerine çocukların başlarını sokturmak gibi akıl almaz işkence usullerini icat etmiş vahşi bir liderdir. Fatih Sultan Mehmed tarafından yakalanmaya çalıştıysa da kaçmayı başarmış, nihayet kendi adamlarından biri tarafından 1462 yılında öldürülmüştür.
Koca Mimar Kasım Ağa
Arnavut asıllı Koca Kasım Ağa, devşirme olarak İstanbul'a getirildikten ve belirli devlet kademelerini geçtikten sonra hasbahçeye alındı. Mimarlığı Davud Ağa'dan öğrendi. Adı ilk defa 1597 yılında Dikilitaş yakınındaki Valide Sultan Hamamı'nın onarımı sırasında duyuldu. Mimarbaşı Hasan Ağa'nın ölümü üzerine 1622 yılında başmimarlığa getirildi. Altı ay süren bir çalışmadan sonra Topkapı Sarayı'nın en güzel kasırlarından biri olan, Sepetçiler Köşkü'nü yeniden yaptı.
1598'de Mimar Davud Ağa'nın planı ile başlanan ve dört mimar tarafından tamamlanan Yeni Camii'nin yapımına yardımcı oldu. Yaşının ilerlediği yıllarda "Koca Mimar" adı ile anılan Kasım Ağa, mimarlık yeteneği ve çalışmalarından çok, o devirde saraydaki siyasi faaliyetleriyle ve vezirlere öğütler vermesiyle tanındı. Sultan Birinci İbrahim zamanında sadrazam Kara Mustafa Paşa'nın yakın dostluğunu kazandı. Kara Mustafa Paşa, Sultan Birinci İbrahim'in yönetimi sırasında öldürülünce, Kara Mustafa Paşa'nın yakınlarıyla birlikte Kasım Ağa'nın da malı mülkü elinden alındı ve Mimarbaşılıktan azledilerek, 1644 yılında Gelibolu'ya sürüldü. Sarayda nüfuzu artan Cinci Hoca'nın aracılığıyla, bir yıl sonra İstanbul'a döndü. Köprülü Mehmed Paşa'nın sadarete getirilmesine ve böylece Osmanlı tarihinde Köprülüler devrinin açılmasına sebep olan Koca Kasım Ağa'nın bu siyasi etkisi, mimar olmasından çok siyasi kişiliğinin ön planda kalmasına neden oldu. 1659 yılında vefat etti.
Koca Ragıp Paşa
Osmanlı Sadrazamı Koca Ragıp Paşa, 1698 yılında İstanbul'da doğdu. Babası defterhane katibi Şevki Mustafa Efendiydi. Yetenekli ve zeki bir insan olduğundan, küçük yaşta babasının yanında Doğu dillerini öğrenmiş, iyi bir öğrenim görmüştü.
Bağdat defterdarlığı, Sadaret mektupçuluğu gibi memurluklarda bulunmuş, 1740'ta Reisülküttaplığa, 1743'te de Mısır valiliğine atanmıştı. Bağdat defterdarlığı sırasında bilim, edebiyat ve idare işlerinde gösterdiği başarı, Bağdat valisi Ahmet Paşanın takdirini kazanmış, vali için yazdığı kaside de para bağışı ile mükafatlandırılmıştı. 1756 yılında Sultan Üçüncü Osman'ın sadrazamı olarak sadarete geldi. Sultan Üçüncü Mustafa zamanında da sadrazamlığa devam etti.
Devlet memurluklarının alt kademelerinden başlayarak sadrazamlığa kadar yükselen Koca Ragıp Paşa, İmparatorluğunun çözülmeye yüz tuttuğu bir dönemde sadrazamlığı başarıyla yürütmüştür. 1753 yılında Sultan Üçüncü Mustafa'nın dul kız kardeşi Saliha Sultan ile evlenmiş, bu evlilik kendisini padişaha daha da yakınlaştırmıştır. Sadrazamlığı sırasında imparatorluk sürekli barış içinde yaşamıştır.
Vilayetlerde asayişin korunması, maliyenin düzeltilmesi, askerin disiplinli eğitimi, savaş gemileri yapımı, Laleli Camii inşası, Koca Ragıp Paşa devrine rastlar. Devlet adamlığını ve edebi kişiliğini bir arada yürüten Koca Ragıp Paşa, yaşarken şiirlerini toplayamamış ancak ölümünden sonra Müstakimzade'nin yardımı ile şiirleri düzenli bir divan halinde toplanmıştır. Koca Ragıp Paşa'nın günümüze kadar gelen ve İstanbul kütüphanelerinin bazılarında asıllları bulunan diğer eserleri ise Münşead Mecmua, Tahrik ve Tevfik, Safinat al Ragıp'tır. 1763 yılında ölen Koca Ragıp Paşa, İstanbul Koska'da kendi adını taşıyan kütüphanenin yanında gömülüdür.
Koca Sinan Paşa
(Mimar Sinan)
Koca Sinan Paşa 1520 yılında Arnavutluk'ta doğdu. Küçük yaşta devşirme olarak saraya alınan Sinan Paşa, Kanuni Sultan Süleyman'ın Çaşnigirbaşılığına kadar yükseldi. Malatya Sancakbeyliği ile saraydan ayrıldı. Kastamonu, Gazze ve Nablus Sancakbeyliklerinde bulundu. Erzurum, Halep ve Mısır'da beylerbeylik görevini yaptı. Yemen'de çıkan isyanı bastırıp "Yemen Fatihi" olarak ün kazandı. 1504 yılında Tunus'un fethini tamamladı. İran'a savaş açılmasını savundu. Sokullu Mehmed Paşa'nın karşı koymasına rağmen, bu isteği kabul edildi.
İran savaşının ikinci yılında ölen Mustafa Paşa'nın yerine İran serdarı oldu. Sokullu Mehmed Paşa'nın öldürülmesinde sonra 1580 yılında sadrazam oldu. İran savaşlarındaki başarısızlığı yüzünden serdarlıktan ve sadrazamlıktan azledildi. 4 yıl süren sürgün hayatından sonra Şam beylerbeyliğine tayin edildi. 1588 yılında ikinci defa sadrazam oldu. Kanal projelerini gündeme getirdi fakat başarılı olamadı. 1591 yılında azledilen Sinan Paşa, Malkara'ya sürüldü. 18 ay sonra Siyavuş Paşa'nın yerine üçüncü kez sadrazam oldu. Avusturya savaşlarında Tata ve Yanık kalelerini aldı. Bu sırada Osmanlı tahtına Sultan Üçüncü Mehmed'in geçmesi ile görevinden azledildi.
Ancak aynı yıl dördüncü defa sadrazamlığa getirildi. Ferhad Paşa'yı idam ettirdi. Avusturya cephesi serdarlığına, oğlu Mehmed Paşa'yı getirdi. Eflak Voyvodası Mihail'in üzerine yürüyen Sinan Paşa, başarı gösteremediği için tekrar azledildi ve Malkara'ya sürüldü. 10 gün sonra tekrar sadrazam oldu. Avusturya seferine hazırlanılırken, 1596 yılında öldü.
|