Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Müzik > Türkülerimizin Hikayesi

Türkülerimizin Hikayesi Türkülerimizin hikayesi, sözleri


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 28.02.2009, 05:38   #1
Çevrimdışı
ReaL
Deniz Sevengillerden

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Çanakkale İçinde Aynalı Çarşı Türküsü

Çanakkale İçinde Aynalı Çarşı Türküsünün Hikâyesi ve Sözleri


Ressam: Mehmet Ruhi Arel - Tablo: Uyuyan Anne ve Çocuklar (1922)




Çanakkale İçinde Vurdular Beni
Bu türkü Türk insanının hafızasında derin izler bırakmış bir olayın, yani büyük bir savaşın atmosferinde meydana gelmiştir. Dolayısıyla bu türkünün bir doğuş zamanı vardıır. Ancak Çanakkale türküsünün doğuş zamanına ilişkin bilgiler şu soruları sormamıza neden olmaktadır.

Çanakkale türküsü ne zaman doğmuştur? Yani bu türkü Çanakkale savaşları başlamadan önce mi yoksa harp sırasında mı yakılmıştır? Aslında bize bu soruları sorduran elimizdeki bir mektuptur. Söz konusu mektup Emrullah Nutku’nun “Çanakkale Şanlı Tarihine bir Bakış” adlı eserinde yer elmaktadır.

Mektubu yazan Emrullah Nutku’nun kardeşi Seyfullah’tır. 1903 doğumlu olan Seyfullah savaşın arifesinde Çanakkale
Sultanisi (lisesi) 1. sınıf öğrencisidir. Seyfullah, Çanakkale’den gönderdiği ve üzerinde 29 Eylül 1914 tarihi yazılı olan muktubunda şöyle der:

Sevgili Anneciğim,

Canımıza tak diyen iki yıllık gurbet hayatından artık kurtuluyoruz. Sana ve aileme kavuşacağım için seviniyorum.

Mektebimizi alıyorlar., hastane olacakmış, bizi de İstanbuldaki mekteplere dağıtacaklarmış. Hocalarımızın çoğu da askerlik hizmetine gidiyorlar, büyük sınıflar da gönüllü yazılacaklarmış. Bugün Türkçe hocamız sınıfa geldi, ama çok kalmadı, bize veda etti. Bize; “Zamanı gelince cephede yapılacak vatan hizmetinin mektepte yapılan hizmetten kutsi olduğunu” söyledi.

Birkaç günden beri Çanakkale sokaklarından askerler geçiyor. “Çanakkale içinde Aynalıçarşı, Anne ben gidiyorum düşmana karşı” şarkısını söylüyorlar. At üstünde zabitler, top arabaları, mekkare ve deve kervanları sokağımızı doldurdu. Harp olacakmış. İngiliz ve Fransız harp filoları boğazın dışında dolaşıyormuş. Buraları bombardıman edeceklermiş. Bu bombardımanı görmek isterdim, ama yakında Çanakkale'den ayrılacağız. Ama size kavuşacağım ben.

Beybabamın, sizin ellerinizi öper kardeşlerime selam ederim.

Oğlunuz Seyfullah.

Mektuptan öğrendiğimize göre henüz Çanakkale savaşı başlamadan önce Çanakkale’de harbe hazırlanan askerler tarafından Çanakkale Türküsü söylenmektedir. Bu da bize türkünün doğuş zamanını harp öncesine götürmemiz gerektiğini haber vermektedir. Türk müzik tarihi ve halk türküleri üzerine önemli çalışmaları bulunan Mahmut Ragıp Kösemibal!in görüşleri de bu belgeyi destekler mahiyettedir. Kösemihal, Musiki Mecmuası’nda bu türkünün Çanakkale savaşları sırasında yeniden hazırlanmış ve zamana uygun mısralar araya katılmış bir türkü olduğunu, asıl türkünün “ilk iki kıtadan anlaşıldığı gibi” (Çanakkaleiçinde vurdular beni/Nişanlımın çevresiyle sardılar beni; Çanakkale içinde aynalı çarşı/Ana ben gidiyorum düşmana karşı) daha eski olup Çanakkale’de öldürülen bir delikanlının ağzından yakılmış bir ağıt olduğunu hatta Bay Vahit Lütfi’nin bu türkünün 1. Dünya Savaşı’ndan çok önce söylendiğini kendisine anlattığını bildirir.

O zaman bu bilgiler ışığında şimdilik şöyle bir ara tespitte bulunabiliriz; Çanakkale türküsünün meydana gelmesi savaş öncesine kadar uzanır. İlk iki kıtadaki sözler de bu kanaatimizi doğrulayan işaretlerdir.

Araştırmalarımız sırasında bulduğumuz başka belge ve bilgiler ise bu türkünün savaş başladıktan sonra meydana geldiği yönündedir. Şimdi de sırayla bunlara bakalım.

Şamlı Selim tarafından 1915 yılında yayımlanan ve üzerinde Risale-i Musikiyye yahut Musiki Gazetesi yazan eserin on üç numaralı nüshasında şu ifadeyi okuyoruz. Çanakkale Marşı bestekarı Kemani Kevser Hanım .

Kevser Hanım tarafından bestelendiği belirtilen ve ikişer mısralı on iki bentten oluşan marşın sözleri şöyledir:

Çanakkale Kahramanlarının Hatırası

Atar çavuş atar vururlar seni
Ölmeden mezara koyarlar seni
Of gençliğim eyvah

Çanakkale içini duman bürür
Kırk altıncı fırkanın namı yürür
Of gençliğim eyvah

Çanakkale içinde dolu bir testi
Analar babalar ümidi kesti
Of gençliğim eyvah

Çanakkale içinde sıra serviler
Altında yatıyor aslan şehitler
Of gençliğim eyvah

Çanakkale boğazı dardır geçilmez
Kan olmuş suları bir tas içilmez
Of gençliğim eyvah

Çanakkale içinde bir sarı yılan
Osmanlının tayyaresi durdurur divan
Of gençliğim eyvah

Çanakkale sende vurdular beni
Nişanlımın mendiline sardılar beni
Of gençliğim eyvah

Çanakkale sende yatar bir selvi
Kimimiz nişanlı kimimiz evli
Of gençliğim eyvah

Atar ingiliz atar pişman olursun
Kan alıcı fırkaya kurban olursun
Of gençliğim eyvah

İstanbul’dan çıktım başım selamet
Çanakkale’ye varmadan koptu kıyamet
Of gençliğim eyvah

Çanakkale seni duman bürüdü
Ali Kemal Bey’in namı yürüdü
Of gençliğim eyvah

Tayyare ile uçarız, dağlar aşarız
Bize tayyareci derler, düşmanları yıkarız
Of gençliğim eyvah.

Sözlerin üstünde yazan “ Çanakkale Kahramanlarının Hatırası” ibaresi, bize bu marşın Çanakkale’deki askerlerimizin kahramanlıklarının hatırasını yaşatmak amacıyla bestelenmiş olduğnu düşündürmektedir. Zira Çanakkale Harbi sırasında Harbiye Nezareti’nin teşvik ettiği “harp edebiyatı” kapsamında kimi şiirlerin marş olarak besteletildiğini biliyoruz.

Harbiye Nezareti bu kampanya dahilinde Çanakkale’deki askerlerimizin kahramanlık ve fedakarlıklarını anlatan eserlerin yazılmasını teşvik etmiş hatta bu maksatla Temmuz 1915’de edebiyatçı, müzisyen ve ressamlardan oluşan bir heyeti Çanakkale harp sahasına götürmüştür.

İşte bu kampanya dahilinde yazıldığını düşündümüğümüz ve yine bugünkü Çanakkale Türküsünün sözlerini hazırlatan bir diğer şiir Destancı Mustafa’ya aittir. Destancı Mustafa’nın tek sahife halinde bastırıp “30 Para’dan sattığı “Çanakkale Şarkısı’ biraz daha uzun olup ondört kıtadan oluşmaktadır. Bu şiirden de birkaç mısra okuyalım:

Çanakkale Şarkısı

Çanakkale’sine vardım selamet
Anafartalar’da koptu kıyamet,
Nakarat
Anafartalar’da oldu kıyamet
Çanakkale’sinde büyük çarşı
İşte ben gidiyorum düşmana karşı
Nakarat
Borular çalıyor ileri arşı
Çanakkale’sinde bir uzun servi
Kimimiz taşralı kimimiz yerli
Nakarat
Askerde rahatla geçirdik devri
Çanakkale’sinde bir yeşil direk
Ölen düşmanlar asevinmek gerek
Nakarat
Harbin dehşetine dayanmaz yürek
Çanakkale’sinde yapılır testi
Düşmanlar çekilip ümidi kesti
Nakarat
Kahraman askerin yorulmaz desti
Çanakkale’sinde sıra serviler
Sanki yağmur gibi iner mermiler
Nakarat
Düşmanın üstüne düşer mermiler
Çanakkale’sinde elektirikler
Kumanda ediyor liva ferikler
Nakarat
Düşman cesediyle doldu tarikler
Çanakkale’sinde büyük çınar
Duymasın anam ölürsem yanar
Nakarat
Sağ kalır isem her daim anar
Çanakkale’sinde sıra söğütler
Zabitler bir yandan asker öğütler
Nakarat
Vadesi gelerek ölen yiğitler
Çanakkale’sinde akıyor dere
Hesapsız düşmanlar döküldü yere
Nakarat
Bomba yarasıyla açıldı bere
Çanakkale’sinin çoktur furunu
Osmanlı askeri arslan torunu
Nakarat
Asla unutulmaz Arıburnu
Çanakkale’sinde toplar inliyor
Topların sesini herkes dinliyor
Nakarat
Topçular düşmanı görüp mimliyor
Çanakkale’sinde yanar löküsler
Kahraman askerler durmaz göğüsler
Nakarat
Korkarak kaçar hemen öküsler
Çanakkale’sinde kurulur Pazar
Aslan askerlere değmesin nazar
Nakarat
Ecel geldi ise kısmetimde yazar.

Destancı Eyüblü Mustafa Şükrü Efendi’nin şiiri ile Kevser Hanım’ın bestelediği sözler arasında da kimi benzerliklerin olduğu görülmektedir. Özellikle şu dizeler arasındaki yakınlık oldukça dikkat çekicidir:

Çanakkale’sine vardım selamet
Anafartalar’da toptu kıyamet
(Destancı Mustafa)

İstanbul’dan çıktım başım selamet
Çanakkale’ye varmadan koptu kıyamet
(Kevser Hanım Bestesi)

Çanakkale’sinde yapılır testi
Düşmanlar çekilip ümidi kesti
(Destancı Mustafa)

Çanakkale içinde dolu bir testi
Analar babalar ümidi kesti
(Kevser Hanım Bestesi)

Çanakkale’sinde bir uzun servi
Kimimiz taşralı kimimiz yerli
(Destancı Mustafa)

Çanakkale sende yeter bir selvi
Kimimiz nişanlı kimimiz evli
(Kevser Hanım Bestesi)

Aslında bu benzerlikler geleneğin ortak olarak kullandığı ve pek çok halk şiirinde de rastlayabileceğimiz söz kalıplarından kaynaklanmaktadır. Çünkü halk şiiri ve türküleri meydana getirilirken daha önce bilinenlerden ‘söz kalıpları’ alınır adeta yenilere monte edilir. Bu yüzden yeni türkülerde mevcut ses ve söz kalıplarından sıkça faydalanıldığı görülür. Değişik türkülerden aldığımız şu örnekler bune birer kanıttır:

1897 Türk-Yunan Harbi ile ilgili bir türkünün şu dizelerinin daha sonra da kullanıldığı anlaşılmaktadır:
(….)

Yunan’ın içinde bir sıra selvi
Kimimiz nişanlı kimimiz evli Sılada bıraktım saçları telli

‘Köy Halk Türküleri’ adlı kitaptaki türkülerin birinde restladığım şu dizeler bir hayli tanıdık geliyor.

Isparta’dan çıktım başım selamet Köy yoluna döndüm koptu kıyamet.

Hasan Ali Yücel’in “ürk Edebiyatına Toplu Bir Bakış” isimli eserinde gördüğüm bir halk şiirindeki şu mısralar da oldukça dikkat çekicidir:


Karakoldan çıktım yan basa basa Ciğerlerim toptu kan kusa kusa
(…….)

Yarin çevresine sardılar beni, Erdoğan Gökçe, “1897 Türk-Yunan Savaşlarında Yakılan Türküler”, Folklör Araştırmaları, Nu:303, Ekim 1974, s. 7119,7121


Ölmeden toprağa koydular beni, Vay koydular beni!.......

Örnekler daha da çoğaltılabilir. Bu türkülerdeki bazı söz kalıplarının Çanakkale türküsünde kullanıldığı açıktır. Bu noktada yukarıda yaptığımız tespimizie bazı ilaveler yapabiliriz: Çanakkale Harbi sırasında bestelenen “Çanakkale Marşı” yazılan “Çanakkale Şarkısı”, veya yakılan Çanakkale türküsü” tamamen orijinal olmayıp kendinden önceki halk şiiri birikiminden izler taşımaktadır. Bu durum bir eksiklik değil halk şiirlerinin/türkülerin meydana gelme sürecinde gelenekteki devamlılığın tabii bir sonucudur. Dolayısıyla bu bilgiler Çanakkale türküsünün harp öncesi doğmuş olduğu yönündeki düşüncemizi biraz daha kuvvetlendirmektedir.

Çanakkale türküsüne ilişkin bulduğumuz ve Sabah gazetesinde 1916 yılı başlarında yayınlanan bir diğer metin de Flarinalı Nazım’ım kaleme aldığı “Çanakkale Türküsü” adlı şiirdir. Ancak bu şiirin adının dışında bugünkü türkü ile bir ilgisi yoktur. Şiirin yanına yazılan nottan öğrendiğimize göre bu şiir bestelenmek ümidiyle yazılmıştır.

Çanakkale türküsünün doğuş zamanına ilişkin belge, bulgu ve tespitimizi belirttikten sonra, türkünün 1915 yılından günümüze doğru geliş veya yayılış öyküsüne bakabiliriz.



Türkünün Sözleri

Çanakkale içinde aynalı çarşı
Ana ben gidiyom düşmana karşı of gençliğim eyvah...

Çanakkale içinde bir uzun selvi
Kimimiz nişanlı kimimiz evli of gençliğim eyvah...

Çanakkale üstünü duman bürüdü
On üçüncü fırka harbe yürüdü of gençliğim eyvah...

Çanakkale içinde bir dolu testi
Analar babalar ümidi kesti of gençliğim eyvah...

Çanakkale içinde vurdular beni
Ö
lmeden mezara koydular beni of gençliğim eyvah...

Kastamonu Yöresi

__________________



Tüm katılımcı arkadaşların okumasını rica ediyorum... Lütfen Tıklayınız..
* * *
  Alıntı ile Cevapla
14 Üyemiz ReaL'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 28.02.2009, 06:21   #2
Çevrimdışı
LaLe
Ne Mutlu Türküm Diyene

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Çanakkale İçinde Vurdular Beni

Belgesel gibi olmus. Ellerine saglik ReaL..
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz LaLe'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 27.09.2009, 18:29   #3
Çevrimdışı
**EMEL**
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Çanakkale İçinde Aynalı Çarşı Türküsü | Hasan Mutlucan'ın Yorumuyla

Emeğine sağlık ReaL..
__________________
Hayat dediğiniz 1 çay
İnsan ise sadece 1 şeker
Karıştırdıkça hayattan tat aldığını sanırsın
Oysaki;
Hayatın seni erittiğini çay bitince anlarsın..




  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz **EMEL**'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 27.09.2009, 21:09   #4
Çevrimdışı
Smyrna
Okunuşu: Simirna

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Çanakkale İçinde Aynalı Çarşı Türküsü | Hasan Mutlucan'ın Yorumuyla

Harika bir sunum olmuş Real ellerine sağlık...
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Smyrna'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 28.09.2009, 01:00   #5
Çevrimdışı
LoDoS
Uzman Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Çanakkale İçinde Aynalı Çarşı Türküsü | Hasan Mutlucan'ın Yorumuyla

Teşekkürler.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz LoDoS'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 29.09.2009, 01:52   #6
Çevrimdışı
Efsane
Üye
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Lightbulb Cevap: Çanakkale İçinde Aynalı Çarşı Türküsü | Hasan Mutlucan'ın Yorumuyla

Ben bu siiri ise ilk 5. sinifa giderken okuyordum vaybe ne günler gecti ama türkum yine ayni kaldi ellerinize saglik
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Efsane'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 21.12.2010, 20:06   #7
Çevrimdışı
Öykü
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Çanakkale İçinde Aynalı Çarşı Türküsü | Hasan Mutlucan'ın Yorumuyla

Teşekkürler Real.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Öykü'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 18.03.2014, 12:22   #8
Çevrimdışı
Cansuyu
« Gün Batımı »

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Çanakkale İçinde Aynalı Çarşı Türküsü

En iyi hikayesi olan türkü emeğine sağlık güzel bir sunum olmuş teşekkürler ReaL..
__________________
“Gittin mi büyük gideceksin!
Ayrılık bile gurur duyacak seninle..



  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Cansuyu'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 24.04.2015, 13:36   #9
Çevrimdışı
Deniz
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Çanakkale İçinde Aynalı Çarşı Türküsü


Çanakkale Cephesi o kadar önemlidir ki, dünya tarihini etkilemiştir ve bu savaş sırasında ortaya çıkan bir türkü yıllardır söylenmektedir. Peki, Çanakkale Türküsü ne zaman doğmuştur? Bu türkü Çanakkale savaşları başlamadan önce mi yoksa harp sırasında mı yakılmıştır? Aslında bize bu soruları sorduran elimizdeki bir mektuptur. İşte Çanakkale Türküsü'nün nasıl ortaya çıktığına dair bilgiler...

Çanakkale türküsünün hikayesi bir mektuptan kaynak almaktadır. Bu mektuptan Emrullah Nutku’nun “Çanakkale Şanlı Tarihine Bir Bakış” adlı kitabında bahsedilmektedir.

Mektubun sahibi, kitabın yazarı Emrullah Nutku’nun kardeşi Seyfullah’tır. 1903 yılında doğan Seyfullah savaştan önceki dönemde Çanakkale Sultanisi adı verilen o dönemin lisesinde 1. sınıf öğrencisidir. Seyfullah’ın mektubu üzerinde 29 Eylül 1914 tarihi bulunmaktadır ve Çanakkale’den gönderdiği mektupta annesine seslenir.
Bir Savaş, Dört Mektup: Çanakkale
Sevgili Anneciğim;

Bana göre, yarımadada pek çok şey yaşanmasına rağmen, bugüne kadar üç çok önemli olay oldu...''

Çanakkale savaşlarında işgalci güçlerin saflarında savaşan Lance isimli bir asker annesine Gelibolu'dan yazdığı mektubuna bu sözlerle başlıyor.

Osmanlı tarihinin Birinci Dünya Savaşı'ndaki en büyük zaferi olarak görülen savaş deniz ve kara çarpışmaları olmak üzere iki aşamadan oluşuyordu.

9 ay süren kara harekatında binlerce Osmanlı, İngiliz, Fransız, Hint ile Avustralya ve Yeni Zelanda askeri (Anzaklar) hayatını kaybetti. Lance kanlı çarpışmaları, özellikle de çıkarmayı anlatırken şöyle devam ediyor:



Lance imzalı mektup. (Kaynak: Genelkurmay ATASE Yayınları'ndan 'Çanakkale Muharebeleri'nin Esirleri İfadeler ve Mektuplar')

''Birincisi, tarihin uzun yıllar unutamayacağı çıkarma harekatı. İnsanın bunun değerini, muhteşemliğini ve mucizeviliğini anlayabilmek için çıkarmanın gerçekleştirildiği noktayı mutlaka görmesi gerekir. Elbette bu harekat çok iyi düşünülmüştü.

İkincisi ise, geçtiğimiz 11 Mayıs'ta binlerce Türk'ün bizim hatlarımıza yaptığı karşı taarruzdu. Karşılaştırdığımızda bizim kayıplarımız çok azdı, tüm hat boyunca yaklaşık 500 kişi. Çıkarma harekatından bu yana üzerimize böylesine çok sayıda geldikleri ilk ve tek andı.

Üçüncüsü ise 6. Takviye kuvvetimizin planladığı ve çok ağır kayıplar verdiği Tekçam taarruzuydu. Belki de bu harekata katılmadığım için çok şanslıyım. Tekçam'da hemen hemen en şiddetli muharebe yaşandı. Tanıdığım o kadar çok dostumu kaybettim ki…

12 Kasım 1915, Gelibolu, Lance"

Birinci Dünya Savaşı'nın başındaki bu harekat, savaşın genel gidişi açısından kritik bir aşama olarak görülüyor ve Birinci Dünya Savaşı'nın akışını değiştirdiği kabul ediliyor.

Tarih kitaplarında, Birinci Dünya Savaşı'nın en kanlı muharebelerinden biri olarak kabul edilen Çanakkale savaşlarında, Müttefik kuvvetleri başarı olsaydı, Rusya'daki insan kaynağının silah ve malzemeyle donatılacağı, Rusya'da ihtilal ortamı oluşmayacağı, Almanya'nın müttefiki Osmanlı, erken saf dışı kalacağı için de savaşın daha çabuk biteceği görüşü yaygın şekilde dile getiriliyor.
  • Süveyş'ten Sonra
İngiltere'nin başını çektiği Müttefikler, Rusya'nın isteği üzerine Çanakkale'de cephe açılmasına karar vermişti. Kimi kaynaklara göre bu fikir çok daha önce düşünülmüştü. Ancak savaş başladığı sırada Osmanlı tarafsızlığını ilan ettiği için böyle bir harekat, Osmanlı'nın savaşa girişini sağlayacağı için ertelenmişti.

1915 yılı başında Avrupa'daki mücadele, siper savaşlarına dönüşünce İngilizler, Balkanlar ve Çanakkale'de yeni cephelerin açılmasını düşünmeye başladı. Türklerin Şubat 1915'in ilk günlerinde Süveyş Kanalı'na yaptıkları taarruzları başarısızlıkla sonuçlanınca İngilizlere, Mısır'da bulunan kuvvetlerinin en azından bir kısmının yeni açılacak Çanakkale Cephesi'nde kullanma olanağı doğdu.
Plana göre, Çanakkale önce donanma ile geçilecek, donanma Marmara'ya ulaşınca arkadan kuvvet yetiştirilecek ve İstanbul işgal edilecekti.

  • 19 Şubat'tan 18 Mart'a
Deniz savaşı planı gereği, Müttefik Donanması'na bağlı gemiler, 19 Şubat'ta Ertuğrul, Seddülbahir, Kumkale, Orhaniye bölgelerini saatlerce ateş altına aldı. Ancak Osmanlı kuvvetlerinin bölgedeki bataryalarının tamamı susturulamayınca istenilen sonuç elde edilemedi. Ertesi gün yeniden saldırı planlanıyordu, hava koşulları buna izin vermedi.

25 Şubat'ta ikinci bombardıman yapıldı. 7 saat süren saldırı sonrası o bölgedeki Methal Grubu olarak adlandırılan Türk bataryaları tamamen susturuldu.

Müttefiklerin büyük taarruzu ise 18 Mart sabahı gemilerinin boğaza girerek bombalarını karaya atmasıyla başladı. Boğazın o bölümündeki Türk bataryaları da karşılık verdi.

Türk bataryalarının karşı atışlarında ilk isabeti Gaulois aldı ve battı. Ardından Fransız gemisi Suffren büyük yara aldı. Akşama kadar süren savaşta bunları Bauvet, İrresistable, Ocean izledi.

Saat 19.00'u gösterirken Müttefik donanmasının, boğazı terk ettiği görüldü. Böylece Çanakkale Savaşı'nın deniz çarpışmaları Osmanlı'nın zaferiyle sonuçlandı.

  • Kara Harekatı Başlıyor
18 Mart'ta geri çekilen Müttefik kuvvetleri bu kez karaya asker çıkararak bölgeyi zapt etmeye karar verdi.

Esas çıkarma bölgesi olarak Seddülbahir seçildi. İngiliz ve Fransız tümenleri buraya çıkarılırken ikinci çıkarma bölgesi Arı Burnu da Anzak kolordusuna ayrıldı.

Osmanlı ordusunun savunma planı ise kıyıda gözetleme için yeterli asker bırakmak, ihtiyattaki kuvvetlerin taarruzlarıyla da karaya çıkan Müttefik kuvvetlerini denize sürmekti.

Çıkarma, 25 Nisan şafağında başladı. Bundan sonraki gün ve aylarda oldukça kanlı çarpışmaların yaşandığı cephede mücadele kısa sürede siper savaşlarına döndü. Kimi noktalarda siperlerde her iki kuvvetin askerleri zorlanmadan birbirleriyle sohbet edecek kadar yakındı.

'Yoldan bir an önce çekilmelisin'

Gelibolu'da cephede sabah kahvaltısındaki askerler (Kaynak: Başbakanlık Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü tarafından tıpkı basımı yapılan, Osmanlı Devleti'nce yayımlanan Harb Mecmuası, sayı 1, 1915)

Genelkurmay Yayınları arasından çıkan "Çanakkale Muharebelerinin Esirleri/İfadeler ve Mektuplar" isimli eserde "B. Jamie" isimli asker, 13 Ekim 1915'te Anzak koyunda "Sevgili Eric" diye başladığı mektubunda savaşı şöyle anlatıyordu:

"Senin sık sık savaşta olmanın daha doğrusu muharebede bulunmanın nasıl bir şey olduğunu merak ettiğini düşünüyorum. Gerçeği söylemek gerekirse Avustralya'da evde olmaya hiç benzemiyor. Pat pat pat diye her yerde makineliler çalışıyor, büyük top mermileri havayı acı, ince ve korkunç bir çığlık atarak yarıyor, büyük bir gürültü ile yere iniyor, toprağı parçalayıp kocaman çukurlar açıyor.
Siperdeki Türklerle aramızdaki mesafe bazı yerlerde 18 metre kadar. Onlar da bizimle aynı şeyleri yapıyorlar. Bütün gün biz onlara onlar da bize bakıyor. Bazı özel günlerde onlar bizim vadideki siperlerimize her çapta top mermileri atarak hatları bozmayı ve mümkün olduğunca çok zarar vermeyi amaçlıyorlar. 'Jack Johnson' adını verdiğimiz büyük toplar 8-10 inç gibi çeşitli çaplarda. Mermilerinin havada gidişlerini duyabiliyor, bir sığınağa veya bir tünele girip patladıktan ve şarapnel parçaları yarımada üzerinde uçuşup dağıldıktan ve düşmesinden sonra tekrar açığa çıkıyor ve kaldığımız yerden devam ediyoruz.

Bir de '15'lik' adını verdiğimiz küçük kardeşleri var, bunların çapı ise 75 milimetre. Bunlar hemen hemen tüfek mermileri gibi peş peşe geliyorlar, bunlar yağmaya başlar başlamaz yoldan bir an önce çekilmelisin."

  • Türk Tarafından Mektup
Savaşın en başında her iki tarafın askerleri de kendilerinin kazanacağı yönündeki inançlarını koruyor ve mektuplarında bu hislerini ayrıntılı anlatıyorlardı.

Bugüne ulaşan Türk askerlerinin mektuplarında bu hisler savaşın ilerleyen aşamalarında da yoğunluğunu koruyordu.

Milli Savunma Bakanlığı tarafından yayınlanan ve baskısı tükenen "Cepheden Mektuplar" isimli kitapta, 24 Temmuz 1915'te bir bölük komutanın 4 askeriyle ilgili yazdığı mektupta bu net olarak görülüyor:




Osmanlı askerinin mektubu (Kaynak: Milli Savunma Bakanlığı'nın yayımladığı 'Cepheden Mektuplar' kitabı.)

"Sabah güneşin doğmasıyla birlikte yüzlerce topun soğuk namlusundan müthiş seslerle çıkan mermilere asabiyetle yumruklarını sıkan askerin, düşman üzerine atılmak ve onları toprağa sermek için dört gözle bekletilen ileri hareketin emrini aldı. Gaziler'i takviyeye gidiyorduk.

İlderesi, düşmanın yüzlerce mermisinin düştüğü yer olup buradan geçmek biraz tehlikeli ise de düşmandan intikam için bütün bedenleri titreyen askerim, din kardeşlerine yetişmeye mani olan her şeye bir alaka bakışla fırlayarak ileri atıldılar.

Yol üzerinde her nasılsa düşman mermisinden ateş alan bir sandık cephane, yolu bütün bütün kapamış, dini, vatanı, milleti için yoldan geçmeye çırpınan bu Türk kalpleri, civardan tedarik ettiği kum torbalarını omuzlayarak yanan sandık üzerine hemen dördü birden atıldı. İki saniye sonra sandık, torbalar altında kalmış ve yolumuza mani olacak müşkülat ortadan kaldırılmıştı.

Bu dört askerin cesareti ve fedakarlığı sayesinde İlderesi yolu açıldı. Tam zamanında Gaziler'de bulunan silah arkadaşlarına yetişmek mümkün oldu ise de Ethem Onbaşı ismindeki nefer bu vazifeyi yerine getirirken sol kalçasından şarapnel misketiyle yaralanarak şu sözleri söyledi.

'Bir senedir kullandığım silahımla hunhar düşmana bir kurşun atmadan hastaneye gidiyorum. Bari benim intikamımı siz alın' diye ellerime kapandı ve sulu gözlerinden yaşlar akıtarak ayrıldı."

Türk asker mektuplarının çoğunluğu, babası da Çanakkale'de çarpışan Necati İnceoğlu'nun 2001 yılında Remzi Kitabevi'nden çıkan "Siper Mektupları" isimli kitabında aktardığına göre, genel olarak içe dönük, dış dünyayla ilişkileri sınırlı, anne babaya saygıyla başlayıp, ülke için özveride bulunmanın mutluluğunu belirten, dost ve akrabalara selamla biten mektuplardı.



'Bir haftadır ölüleri gömüyorlar'

Müttefik kuvvetleri, aylar geçmesine rağmen Çanakkale'de çıkarma yapılan bölgelerden çok fazla ilerleyemeyince çekilme gündeme geldi.

7 Aralık 1915'te Suvla ve Anzak bölgelerinin tahliyesi kararlaştırıldı.

Savaşın uzaması ve binlerce cana mal olması, askerler arasında da yılgınlığa sebep oluyordu. 4. Müfreze 6. Bölük'ten mektubun sonuna adını yazmayan bir asker, 15 Kasım 1915 tarihli mektubunda şöyle diyor:


Sevgili Babacığım

Bir süreden beri Limni'deki hastanedeydim. Ateş hattına yeni döndüm. Dizanteri yüzünden çok zor günler geçirdim. Şimdi daha iyiyim.Savaşın bitmesini istiyorum. Artık canıma yetti. 1. Tugayın Tekçam mevkiine yaptığı taarruzu okumuşsundur. Ben de o taarruzda yer aldım. Daha fazlasını görmek istemiyorum. Türk siperlerine ulaştığımızda her şeyin ve hepsinin deniz topçu atışıyla paramparça edildiğini, Türklerin orada burada üçerli dörderli üst üste yığıldığını gördüm. Burada bir Connaught Taburu var. Bir haftadır ölüleri gömüyorlar.

Çekilme 12 Aralık'ta başladı. Bir haftada Anafartalar ve Arı Burnu tamamen boşaltıldı; bir ay sonra da İngiliz donanmasının Seddülbahir'den ayrılmasıyla Türkler savaşın galibi oldu.
  • Türklerin Kayıpları



Gelibolu harp sahasında: Taarruzdan evvela ihtiyat kıtalarının istirahati Gelibolu'da siperdeki Osmanlı askerleri. (Kaynak: Başbakanlık Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü tarafından tıpkı basımı yapılan, Osmanlı Devleti'nce yayımlanan Harb Mecmuası, sayı 1, 1915)

Birçok kaynakta Çanakkale'de özellikle Türk kayıplarına ilişkin çelişkili rakamlar veriliyor.

Osmanlı Genelkurmayı'nın genel kabul gören verilerine göre ise Türklerin kayıpları 55 bin ölü, 100 bin yaralı, 10 bin kayıp, 21 bin hastalıktan ölüm, 64 bin hasta olmak üzere 250 bin kişi olarak gösteriliyor.

İngiliz ve Fransızlar, savaşın başından sonuna kadar Çanakkale'ye 489 bin asker gönderdi.

İngilizlerin 43 bin ölü ve haber alınamayan, 72 bin yaralı, 90 bin hasta olmak üzere 205 bin kaybına Fransızların 47 bin kişilik kaybı da eklenince Müttefiklerin kayıp sayısı da 252 bin kişiye ulaşmıştı.

Oğlunuz Seyfullah.




Albay Mustafa Kemal, zaferle çıkacağı Çanakkale Savaşı'nda silah arkadaşlarıyla... (7 Eylül 1915); (Soldan Birinci Binbaşı İzzeddin (Çalışlar), ikinci Yüzbaşı Tevfik (bıyıklıoğlu), üçüncü Yüzbaşı Cevdet, dördüncü Mustafa Kemal, Beşinci Doktor Yarbay Hüseyin, altıncı Yüzbaşı Saim, yedinci Yüzbaşı Neşet (Çopur)
__________________
Bağımsızlıktan yoksun bir ulus,Uygar insanlık karşısında uşak olmaktan kurtulamaz.


MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz Deniz'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 24.04.2015, 15:07   #10
Çevrimdışı
ReaL
Deniz Sevengillerden

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Çanakkale İçinde Aynalı Çarşı Türküsü

Çanakkale Savaşlarının 100’üncü yılında Türk Deniz Kuvvetlerinin farklı gemi ve birliklerinde, Candan Erçetin ve Deniz Kuvvetleri personeli tarafından Çanakkale Türküsü seslendirilerek, Şehitlerimiz yad edilmiştir.

www.youtube.com/watch?v=LPXalJeo6BY
__________________



Tüm katılımcı arkadaşların okumasını rica ediyorum... Lütfen Tıklayınız..
* * *
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz ReaL'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
vurdular


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 01:49.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.