Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Müzik > Grup ve Müzik Adamlarının Biyografileri > Ülkemiz Grup ve Müzik Adamları


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 24.02.2012, 14:31   #1
Çevrimdışı
LaLe
Ne Mutlu Türküm Diyene

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Thumbs up Pir Sultan Abdal | Yedi Ulu Ozandan Biri | Halk Ozanımız

Pir Sultan Abdal | Halk Ozanımız Alçakta yüksekte yatan erenler
Yetişin imdada aldı dert beni

Başımı alıp hangi yere gideyim

Gittiğim yerlerde buldu dert beni


Abdal Pir Sultan'ım gönlüm hastadır

Kimseye diyemem gönlüm yastadır

Bilmem deli oldu bilmem ustadır

Şöyle bir sevdaya saldı dert beni



Pir Sultan Abdal'ın yaşamı üzerine, yazılı kaynaklarda pek bilgi yoktur. Doğum ölüm yılları bile bilinmiyor. Yaşamı üzerine bilgiler, genellikle, kendi şiirlerinden, halk söylentilerinden, kuşaktan kuşağa anlatıla gelen menkıbelerden, bir de yakınlarının ya da başka ozanların onu anlatan şiirlerinden çıkarılır.

Gene de bu yollardan epeyce bilgi edinilmiştir, çünkü Pîr Sultan, bağlandığı tarikatın din anlayışını, dünya görüşünü yansıtmakta ya da derinleştirmek için soyut şiirler yazan bir sanatçı değildir, doğrudan doğruya başından geçenleri, kavgasını, özlemlerini, katlandığı acıları, yaşamının türlü yönlerini yansıtan somut şiirler yazmıştır.

Şiirlerden, halk söylentilerinden çıkarılan bilgilere göre, Pîr Sultan Sivas'ın Yıldızeli ilçesinin Çırçır Bucağına bağlı Banaz köyünde doğmuştur. Yıldız dağı eteklerinde, Çırçır'a kırk sekiz kilometre uzaklıkta, denizden bin yedi yüz metre yüksekte, çoğu tek katlı kerpiç evleri, soğuktan korunmak için yarı yarı yarıya toprağa gömülü bir köy...

Banaz'da bugün de Pîr Sultan'ın olduğu söylenen bir ev, önünde şairin yaşadığı dönemden kaldığına inanılan bir söğüt ağacı, ağacın altında, asâsının ucuna takıp Horasan'dan getirildiğine inanılan bir değirmen taşı vardır. Pîr Sultan yaz aylarının güzel havalarında bu taşın üstüne oturup karısıyla sohbet edermiş. Köylüler bu evi, ağacı, taşı kutsal sayarlar.

Kızının yaktığı ağıtta uzun boyluluğuna, biçimliliğine değinilen şairin asıl adı, şiirlerinde belirttiğine göre, Haydar'dır. Bir yerde soyunun Yemen'li olduğunu, bir yerde Peygamber'in öz torunu olduğunu söyler, bir yerde de İmam Zeynel-Âbidin'den "Zeynel dedem" diye söz eder. Uzmanlara göre, Pîr Sultan'ın bu sözleri söylemesinin nedeni halk üzerindeki etkisini arttırmak içindir. Muhammed peygamber soyundan geldiklerini, "seyyid"liklerini ileri sürmek tarikat uluları arasında bir gelenektir. Genel kanı, şairin İran'ın doğusundaki Türk yurdu Horasan'dan, önce İran Azerbaycan'ında ki Hoy kasabasına, oradan da Anadolu'ya göçüp Sivas'a yerleşen bir Türkmen soyundan geldiği yolundadır.

Çocukluğu çobanlıkla geçen Pîr Sultan'ın okuma yazma bildiği anlaşılıyor, ama bilgin bir kişi olduğu söylenemez. Tekke eğitimi çerçevesinde kalmıştır. Halifeler tarihini, peygamber menkıbelerini, evliya menkıbelerini, tarikat kurallarını, Yunus Emre'yi, Hatâyî'yi bilir. Bunlar dışında, çağının bilimleriyle ilgilenmediği gibi, divan edebiyatı ile de ilgilenmemiştir. Şiirlerinde Yunan mitolojisinin, Iran mitolojisinin izleri pek yoktur. Ayrıca, genel olarak bütün tarikatların kaynaklandığı Tasavvuf felsefesinin yüksek konularına da girmez.

Söylentiye göre, Pîr Sultan'ın üç oğlu, bir kızı varmış. oğullarından Seyyit Ali Banaz köyünün üst yanındaki çam korusunda,Pîr Muhammed Tokat'in Daduk Köyünde, Er Gaib de Dersim'de gömülüymüşler. Adi Sanem olan kızının Pîr Sultan asıldığı zaman söylediği ağıt çok ünlüdür. Bazı uzmanlar bu ağıtı Sanem'in ağzından bir tarikat ozanının yazmış olabileceğini belirtirler. Pîr Muhammed ise babası gibi sairdir. Delikanlı iken attan düşerek öldüğü, Pîr Sultan'in "Allah verdiğini almaz dediler / Bana verdiğini aldı n'eyleyim" derken bu olaya değindiği söylenir. Şiirlerinden uzun yasadığı, çok çocuğu bulunduğu açıkça anlaşılan şairin, sağlığında iki oğul acısı görmüş olduğunu ileri sürenler de vardır.

Pîr Sultan Alevî-Bektaşî tarikatındandır. Tarikata girme arkadaşı, yani musaibi, Ali Baba'dır. Bağlandığı tekkenin pîri ise, Ahmet Yesevî'nin Anadolu'ya gönderdiği dervişlerden Koyun Babanın tekkesinde, Bektaşiliğin kurucusu Hacı Bektaş Veli'nin tekkesinde posta oturmuş, yani en üst makamlara getirilmiş Şeyh Hasan'dır.

Pîr Sultan, bağlandığo tarikatça yalnız dinsel önder değil, devlet başkanı olarak da görülen İran S
Şahları adına, Anadolu halkını Osmanlılar'a karşı kışkırttığı, ayaklanmaya çağırdığı, belki de bir ayaklanmaya öncülük ettiği için, Sivas Valisi Hızır Paşa'nın emriyle tutuklanmış, yolundan dönmeyeceği anlaşılınca da asılmıştır.


Söylentiye göre, asıldığı yer Sivas'da eskiden Keçibulan adını taşıyan, sonra uzun süre Darağacı diye anılan, şimdi ise Kepçeli denilen yerdir. Bugün Sanayi Çarşısı'nın karşısında Mal Pazarı olarak kullanılan bu alanın Gazhane bitişiğinde, sıra söğütlerin bitiminde bulunan, boyu beş metre, eni bir metreden fazla, bakımsız toprak yığını onun mezarıdır. Üstündeki moloz taşlar, asılması sırasında Hızır Paşa'nın emriyle halkın attığı taşlardır.

Mezarının, bir menkibeye göre Erdebil'de, Bektaşi geleneğine göre de Merzifon'da olduğu söylenir. Daha başka söylentiler de vardır, ama gerçege en yakın görünen söylenti asıldığı yere gömüldüğü, yakınlarının, tarikat erlerinin, hükümet baskısı yüzünden ölüsünü alıp köyüne bile götüremedikleridir.

Şiirlerinden, halk söylentilerinden çıkarılan bu dağınık bilgileri değerlendirebilmek için, önce, Pîr Sultan'ın ne zaman yaşadığını saptamak gerekir.


Ne Zaman Yaşadığı

Uzmanlar "Yürüyüş eyledi Urum üstüne" diye başlayan şiirindeki sözlerine bakarak, Pîr Sultan Abdal'ın Şah Tahmasb zamanında yasadığını söylüyorlar. Bu şiirinde şöyle sözler var:

Aslını sorarsan Şah'ın oğludur
(...)
Koca Haydar Şah-ı cihan torunu
Ali nesli güzel imam geliyor


"Koca Haydar Şah-ı cihan" diye anılan, Şah İsmail'in babası Şeyh Haydar'dır. "Şah" diye anılan ise, Akkoyunlu Devleti'ni yıkıp Safevioğulları Devleti'ni kurarak Şîî mezhebi başkanlığı ile devlet başkanlığını birleştiren, Şah İsmail'in kendisidir. Şeyh Haydar'ın torunu, Şah İsmail'in oğlu da Şah Tahmasb'dır.

Şah Tahmasb'ın saltanat döneminin (1524-1578) büyük bir bölümü, Kanunî Sultan Süleyman'ın saltanat dönemine (1520-1566) rastlar. Bu iki hükümdar geçmisteki acı olaylar yüzünden, uzun süre ülkeleri arasında barışı sağlayamamışlar, İranlılar ile Osmanlılar, 1534'den 1554'e kadar, tam yirmi yılı anlaşmazlıklar, çatışmalar, savaşlarla geçirmişlerdir. Kanunî Sultan Süleyman 1534'de yaptığı doğu seferinde, İranlılar'ın elinde bulunan Bağdat'ı Osmanli topraklarına katmış, Şah Tahmasb 1548'de Anadolu'ya girerek Kemah'a kadar ilerlemiş, 1552'de Erciş, Ahlat kalelerini geri almıştır.

Pîr Sultan'ın şiirlerindeki olayların Şah Tahmasb dönemindeki olaylara uyması, daha sonraki İran şahlarının Anadolu üzerine "yürüyüş eylemiş" olmaları, bazı uzmanların kesin konuşmalarına, şairin bu dönemde yaşadığından şüphe edilemeyeceğini söylemelerine yol açar.

Oysa bu dönemde Sivas'da valilik etmiş bir Hızır Paşa yok, ama 1552'de Köstendil, 1554'de Şam, 1560'da Bağdat beylerbeyliklerinde bulunmuş bir Hızır Paşa var. Uzmanlar 1567'de ölen bu Hızır Paşa'nın, Bağdat'a giderken, Sivas'a uğrayıp oradaki ayaklanmayı bastırmış olabileceğini söylüyor. Bu görüş doğruysa, Pîr Sultan 1560'da asılmış demektir.

Pîr Sultan'in dili on altıncı yüzyilin ikinci yarısının dilidir, diyen bazı uzmanlar ise şairin 1560'da asılmış olabileceğini kabul etmiyorlar. Onlar halk söylentisini değerlendirerek başka bir yoldan gidiyor, Sivas'da valilik etmiş Hızır Paşa'yi arıyorlar.

Sofi Aziz Mahmut Hüdâyi Efendi'nin I. Ahmed'e yazdığı bir mektupta, Alevîler ile Şeyh Bedreddin'e bağlı olanları iyi tanıyan, onlarla uğraşmasını bilen bir Hızır Paşa'dan söz ediliyor. Belgenin ilgili bulunduğu dönemde ise iki Hızır Paşa yaşamış. Birinin özellikleri şöyle:

Deli Hızır Paşa, Van Beylerbeyi (1582), Kars Beylerbeyi olarak İran seferine katılma (1587), Erzurum Beylerbeyi (1588), Sivas Valisi (1588), Diyarbakır Valisi (1589), gene Sivas Valisi (1590), Tuna Muhafızı (1602), Budin Muhafızı (1605), ölümü (1607).

Deli diye anılması, gözü pek, acımasız bir kimse olduğunu gösteriyor. Ayrıca İran seferine katılmış, yani Safevîlere karşı savaşmış. Safevî yanlısı Alevîlere düşmanlık besleyebilir. İki kere Sivas'a vali gönderilmiş, ikincisinde oldukça uzun kalmış. Alevîleri iyi tanıdığı, onlarla uğraşmasını bildiği anlaşılıyor.

Pîr Sultan'ı astıranın Sivas Valisi Deli Hızır Paşa olduğunu söyleyen uzmanların görüşü doğruysa, şairin ölümü 1588'de, ya da 1590'dan sonradır.

Gene uzmanlara göre, Pîr Sultan 1534'de Bagdat'ın Osmanlılar'a geçişi üzerine, İran Şahına;


Güzel Şah'ım çok yerlerden görünür
Aslı nedir niye verdin Bağdat'ı



diye şiir yazmıştır. 1534 ile 1590 arasında 56 yıl var. Pîr Sultan bu şiiri yazdığında, diyelim 20 yaşındaysa, 76 yaşında ölmüş olur.

Böyle uzun bir ömür sürdügü kabul edilirse, uzmanlar arasındaki görüş ayrılıkları da sona erebilir. Çünkü bu uzun ömre hem Pîr Sultan'ın şiirlerindeki olaylara uygun düşen Sah Tahmasb dönemi, hem de Deli Hızır Paşa sığdırılabiliyor.

Gene de bazı durumların açıklanması kolay değil. Örnekse, Pîr Sultan'ın şiirlerinde bir Alevî ayaklanmasından söz ediliyor, oysa Deli Hızır Paşa döneminde Sivas'da böyle bir ayaklanma olmamış.

Uzmanlar arasındaki görüş ayrılıklarının ötesinde, kesin olan şudur: Pîr Sultan Abdal on altıncı yüzyılda Anadolu'da, Sivas yöresinde yaşadı.

  Alıntı ile Cevapla
16 Üyemiz LaLe'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 24.02.2012, 15:02   #2
Çevrimdışı
LaLe
Ne Mutlu Türküm Diyene

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Pir Sultan Abdal - Halk Ozanımız | Yedi Ulu Ozandan Biri

Sanatı



Halkın benimsediği, destan kahramanı durumuna getirdiği şairlerin alınyazısını Pîr Sultan da paylaşmıştır. Uzmanlar yazmalarda gördükleri ya da ağızdan ağıza sürüp gelen Pîr Sultan şiirlerinden hangilerinin gerçekten onun olduğunu, hangilerinin onun adına başkalarınca söylendiğini ayırmakta güçlük çekiyor, çaresiz kalıyorlar. Görünüşe bakılırsa, halkımız Pîr Sultan'ın şiirlerini çoğaltma çabasını günümüzde bile sürdürüyor.

On altıncı yüzyılda yazıldığı bilinen genellikle eski yazmalardaki Pîr Sultan şiirleriyle sonradan bulunanlar arasında, gerek dil, gerek söyleyiş yönünden büyük ayrılıklar olduğu gerçektir.

Bu durumu gözönünde tutan uzmanlar, Pîr Sultan'ın sanatı üzerine konuşurken, özellikle eski yazmalardaki şiirlerinden, onun söylediğine kesin diye bakılan şiirlerden yola çıkıyorlar. Görüşleri şöyle özetlenebilir:

Pîr Sultan Halk edebiyati geleneklerinden hiç ayrılmamış, ölçü, uyak, biçim, dil, söyleyiş özellikleriyle, bir halk ozanı görünümünü hep sürdürmüştür. Şiirlerini genellikle hece ölçüsünün 11'li (4+4+3 ve 6+5) ya da 8'li (4+4 ve 5+3) kalıplarıyla yazmış, arada 7'li kalıbı da kullanmıştır. Aruz ölçüsüyle şiiri yoktur. Yalnız, gene heceyle yazdığı bir şiirinde gazel düzenini denemiştir. Bunun dışında şiirleri hep dörtlükler biçimindedir, koşma ya da semaî biçiminde... Çoğu zaman yarım uyak kullanmış, ses azlığını rediflerle giderme yoluna da sık sık başvurmuştur.

Şiirlerinden Pîr Sultan'ın saza bağlılığı açıkça anlaşılıyor. Iyi bir çalgı ustas olduğu da düşünülebilir.

Konularını yalnızca dinsel inançlardan, mezhep ya da tarikat inançlarından almamış, yaşamın çeşitli yönleri üzerine kesinlikle din dışı şiirler de söylemiştir. Tarikat şiirlerinde ise, Ali, On İki İmam gibi genel konuların yanı sıra, kendi kavgasını, yaşadığı günlerdeki çatışmaları, ayrıntılarıyla yansıtmış olması çok ilginçtir. Kurumsal konulara, örnekse Tasavvufun derin sorunlarına girmemiş, yaşam karşısında hep sonut, hep dışa dönük kalmıştır. Inançlarının,kavgasının yılmak bilmez, sözünü sakınmaz bir propagandacısıdır.

Onun şiirlerini okurken Anadolu'nun toplumsal tarihi üzerine bilgiler ediniriz. devlet düzenini bozukluğunu, mezhep ayrılığından doğan iç kavgalaı, bu yüzden Alevîlere yapılan zulümleri, kadıların haram yediğini, müftülerin yalan yanlış fetva verdiğini,
Şiilerin karşilaştığı güçlüklerin Sünnî halktan değil, Sünnî Osmanlı Devleti'nden geldiğini ögreniriz. Alevî Türkmenlerin, yönetimi durmadan bozulan, dinsel hoşgörüden uzaklaşan Osmanlılar'dan nasıl kopup, Mehdî diye, kurtarıcı diye Iran Şahlarına sarıldıklarını, siyasal kaygılara nasıl araç edildiklerini görürüz. Bu bağlanışın altındaki çaresizlikleri, giderek bu bağlanışın yarattığı umut kırıklıklarını sezeriz.


Pîr Sultan din dışı konular işlerken halk ozanlarının kalıplaşmış sözlerini kullandığı gibi, zaman zaman bunlardan bütünüyle uzaklaşmış köy yaşamını tertemiz, katkısız bir gözlem gücüyle yansıtan şiirler de söylemiştir. İnsan, hayvan, doğa sevgisiyle örülmüş şiirler...

Kullandığı dil çağının konuşma dilidir. Yabancı sözcükler, din, mezhep, tasavvuf, tarikat aracılığıyla yaşadığı günlerin konuşma diline girdiği oranda onun şiirlerine de girmiştir.



Kitaplar

Pîr Sultan abdal üzerine ilk önemli çalışmayı 1929'da Sadettin Nüzhet Ergun yapmış, 105 şiir yayımlayarak, şair üzerine bilgiler verilmiştir: XVII Asır Saz Şairlerinden Pîr Sultan Abdal.

Konuya ikinci önemli yaklaşım Pertev Naili Boratav ile Abdülbâki Gölpınarlı'nın birlikte hazırladıkları, 1943'de yayımlanan Pîr Sultan Abdal adlı kitaplar olmuştur.

Diğer yayınlar:


Pîr Sultan Abdal,Abdülbâki Gölpınarlı, Varlık Yayinevi
Pîr Sultan Abdal, Cevdet Kudret, Yeditepe Yayınevi
Pîr Sultan Abdal, Cahit Öztelli, Milliyet Yayınevi
Sabahattin Eyüboğlu'nun, ölümünden önce hazırlayıp bitiremeden bıraktığı bir seçmeler kitabı, dostlarınca tamamlanıp Cem Yayınları arasında basıldı.

Türküler Sitesinden alıntıdır
  Alıntı ile Cevapla
17 Üyemiz LaLe'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 24.02.2012, 16:40   #3
Çevrimdışı
LaLe
Ne Mutlu Türküm Diyene

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Pir Sultan Abdal | Halk Ozanımız | Yedi Ulu Ozandan Biri

Eserlerinden bazıları


Alçakta Yüksekte

Alçakta yüksekte yatan erenler
Yetişin imdada hangi yere gideyim
Başım alıp hangi yere gideyim
Gittiğim yerde de buldu dert beni

Oturup benimle ibadet kıldı
Yalan söyledi de yüzüme güldü
Yalın kılıç olup üstüme geldi
Çaldı bölük bölük böldü dert beni

Üstümüzden gelen boran kış gibi
Seherin sabahındaki düş gibi
Yavru şahin pençesinde kuş gibi
Çağırta çağırta aldı dert beni

Abdal Pir Sultan’ım gönlüm hastadır
Kimseye diyemem gönlüm yastadır
Bilmem deli dolu bilmem ustadır
Şöyle bir sevdaya çaldı dert beni



Sultan Suyu Gibi Çağlayıp Akma

Sultan Suyu Gibi Çağlayıp Akma
Erilir Gam Yeme Divane Gönül
Er Başımda Duman, Dağ Başında Kış
Erilir Gam Yeme Divane Gönül

Yıkılır Mı Hakk’ın Yaptığı Havuz
Şah-ı Merdani' nin, Biz De Kılavuz
Üç Günlük Dünyada, şu Yahşi Yavuz
Erilir Gam Yeme Divane Gönül

Pir Sultan Abdal’ım, Sırdan Sırada
Bu İş Böyle Oldu, Kalsın Burada
Cümlemiz Niyetlendiği Murada
Erilir Gam Yeme Divane Gönül



Bugün Yardan Haber Geldi

Bugün Yardan Haber Geldi
Bir Bir Yandan Bir Bir Yandan
Eğildim Bir Buse Aldım
Bir Bir Yandan Bir Bir Yandan

Güzel Olanı Severler
Yanağından Gül Dererler
Kulakta Mengiç Küpeler
Bir Bir Yandan Bir Bir Yandan

Baş Koydum Yarin Dizine
Uykular Girmez Gözüme
Ağ Ellerin Sür Yüzüme
Bir Bir Yandan Bir Bir Yandan

Şekerden Şerbet Ezerler
İnce Tülbentten Süzerler
Dört Yanım Almış Güzeller
Bir Bir Yandan Bir Bir Yandan

Pir Sultanım Gel Yanıma
Seni Sarayım Canıma
Dola Kolların Boynuma
Bir Bir Yandan Bir Bir Yandan


Bilene Danış

Bilirim Bilirim Dersin Bilene Danış
Danışan Dağları(Hey Dost) Aşar Mı Aşar
Danışmadan Yola Çıksa Bir Kişi
Akıbet Yolundan(Hey Dost) Şaşar Mı Şaşar

Cahile Irak Ol Kamile Yakın
Bir Mana Söyleyim(Hey Dost) Darılma Sakın
Hasmın Karıncaysa Merdane Takın
Ummadık Taş Başa (Hey Dost) Düşer Mi Düşer

Pir Sultan Abdalım Böyle Mi Olur
Kişi Ettiğini(Hey Dost) Elbette Bulur
Yırtıcı Kuşların Ömrü Tez Olur
Zararsız Akbaba(Hey Dost) Yaşar Mı Yaşar

Bu Yıl Bu Dağların Karı Erimez

Bu Yıl Bu Dağların Karı Erimez
Eser Bâd-ı Sabâ Yel Bozuk Bozuk
Türkmen Kalkıp Yaylasına Yürümez
Yıkılmış Aşiret İl Bozuk Bozuk

Kızılırmak Gibi Çağladım Aktım
El Vurdum Göğsümün Bendini Yıktım
Gül Yüzlü Cerenin Bağına Çıktım
Girdim Bahçesine Gül Bozuk Bozuk

Elim Tutmaz Güllerini Dermeye
Dilim Tutmaz Hasta Hâlin Sormaya
Dört Cevabin Mânasını Vermeye
Sazım Düzen Tutmaz Tel Bozuk Bozuk

Pir Sultan'ım Yaratıldım Kul Diye
Zalim Paşa Elinden Mi Öl Diye
Dostum Beni Ismarlamış Gel Diye
Gideceğim Amma Yol Bozuk Bozuk



Gurbet Elde

Gurbet elde bir hal geldi başıma,
Ağlama gözlerim Mevlâ kerimdir.
Derman arar iken derde düş oldum,
Ağlama gözlerim Mevlâ kerimdir.

Hüma kuşu suya düştü ölmedi,
Dünya Sultan Süleyman'a kalmadı.
Dedim yâre gidem nasip olmadı,
Ağlama gözlerim Mevlâ kerimdir.

Kağıda yazarlar ufak yazılar,
Anasız olur mu körpe kuzular.
Yürek yaralıdır, ciğer sızılar,
Ağlama gözlerim Mevlâ kerimdir.

Pir Sultan Abdal'ım böyle buyurdu,
Ayrılık donları biçti giydirdi.
Ben ayrılmaz idim felek ayırdı
Ağlama gözlerim Mevlâ kerimdir.

Kul Olayım Kalem Tutan Ellere

Kul Olayım Kalem Tutan Ellere,
Kâtip Arzuhalim Yaz Yare Böyle.
Sekerler Ezeyim Şirin Dillere,
Kâtip Arzuhalim Yaz Yare Böyle.
Güzelim Ey Güzelim Ey Güzelim Ey Ey.

Sivas Ellerinde Sazım Çalınır,
Çamlı Beller Bölük Bölük Bölünür.
Yardan Ayrılmışam Bağrım Delinir,
Kâtip Arzuhalim Yaz Yare Böyle.
Güzelim Ey Güzelim Ey Güzelim Ey Ey.

Pir Sultan Abdal’ım Ey Hızır Paşa,
Gör Ki Neler Gelir Sağ Olan Basa.
Beni Hasret Koydun Kavim Kardaşa,
Kâtip Arzuhalim Yaz Yare Böyle.
Güzelim Ey Güzelim Ey Güzelim Ey Ey.

Dostun Bahçesine Bir Hoyrat Girmiş

Dostun Bahçesine Bir Hoyrat Girmiş
Korudur Da Benli Dilber Korudur
Gülünü Dererken Dalını Kırmış
Kurudur Da Benli Dilber Kurudur
Neredesin De Dudu Dillim Nerede
Neredesinde Kömür Gözlüm Nerede

Bu Meydanda Serilir Postumuz
Çok Şükür Mevlaya Gördük Dostumuz
Bir Gün Kara Toprak Örter Üstümüz
Çürüdür De Benli Dilber Çürüdür
Neredesin De Dudu Dillim Nerede
Neredesinde Kömür Gözlüm Nerede

Pir Sultan Abdal’ım Başımdan Başlar
İyisini Korda Kemini Taşlar
Bin Çiçekten Bir Kovana Bal İşler
Arıdır Da Benli Dilber Arıdır
Neredesin De Dudu Dillim Nerede
Neredesinde Kömür Gözlüm Nerede



Gelmiş İken Bir Habercik Sorayım

Gelmiş İken Bir Habercik Sorayım
Niçin Gitmez Yıldız Dağı Dumanın
Gerçek Erenlere Yüzler Süreyim
Niçin Gitmez Yıldız Dağı Dumanın

Alçağında Al Kırmızı Taşın Var
Yükseğinde Turnaların Sesi Var
Ben De Bilmem Ne Talihsiz Başın Var
Niçin Gitmez Yıldız Dağı Dumanın

Benim Şah'ım Al Kırmızı Bürünür
Dost Yüzün Görmeyen Düşman Bilinir
Yücesinden Şah'ın İli Görünür
Niçin Gitmez Yıldızdağı Dumanın

El Ettiler Turnalar Bazlara
Dağlar Yeşillendi Döndü Yazlara
Çiğdemler Taşınsın Söylen Kızlara
Niçin Gitmez Yıldız Dağı Dumanın

Şah'ın Bahçesinde Gonca Gül Biter
Anda Garip Garip Bülbüller Öter
Bunda Ayrılık Var Ölümden Beter
Niçin Gitmez Yıldız Dağı Dumanın

Ben De Bildim Su Dağların Sahisin
Gerçek Erenlerin Nazargâhısın
Abdal Pir Sultan’ın Seyrangâhısın
Niçin Gitmez Yıldız Dağı Dumanın


Çeke Çeke

Çeke Çeke Ben Bu Dertten Ölürüm
Seversen Ali’yi Değme Yarama
Ali’nin Yoluna Serim Veririm
Seversen Ali’yi Değme Yarama

Bu Yurt Senin Değil Konar Göçersin
Körpe Kuzulardan Nasıl Geçersin
Ali’nin Dolusun Bir Gün İçersin
Seversen Ali’yi Değme Yarama

Ilgıt Ilgıt Oldu Akıyor Kanım
Pir Yoluna Kurban Verilir Serim
Benim Derdim Bana Yeter Efendim
Seversen Ali’yi Değme Yarama

Abdal Pir Sultanım Deftere Yazar
Hilebaz Yar ile Olur Mu Pazar
Pir Melhem Çalmazsa Yaralar Azar
Seversen Ali’yi Değme Yarama



Yürü bire yalan dünya

Yürü bire yalan dünya
Yalan dünya değil misin
Hasan ile Hüseyini
Alan dünya değil misin

Ali bindi Düldül ata
Can dayanmaz bu firkata
Boz kurt ile kıyamete
Kalan dünya değil misin

Tanrı'nın Aslan'ın alan
Düldül'ü dağlara salan
Yedi kere ıssız kalan
Kalan dünya değil misin

Bak şu kışa bak şu güze
Ciğer kebab döndü köze
Muhammed'i bir top beze
Saran dünya değil misin

Pir Sultan'ım ne yatarsın
Kurmuş çarhını dönersin
Ne konarsın ne göçersin
Kalan dünya değil misin




  Alıntı ile Cevapla
16 Üyemiz LaLe'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 24.02.2012, 17:06   #4
Çevrimdışı
Türkü
...> Ata'm İzindeyiz <...

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Pir Sultan Abdal | Halk Ozanımız | Yedi Ulu Ozandan Biri



Önüme Bir Çığır Geldi
Bir Ucu Var Şar İçinde
Abdallar (Arifler) Dükkanın Açmış
Ne İstersen Var İçinde

Gir Dükkana Pazar Eyle

Hersin İndir Hezar Eyle
Aya Güne Nazar Eyle
Ay Muhammed Nur İçinde

Ay Alidir Gün Muhammed

(Ali Ali Ali Ali Ali Ali Medet)
Okunan Seksen Bin Ayet
Balıklar Deryaya Da Hasret
Çarha Döner Göl İçinde

Göl İçinde Çarha Döner

Susuzluktan Bağrı Yanar
Alemler Seyarana İner
Seyir Var Seyir İçinde

Kudretten Verdi Balı

Bahanesi Oldu Arı
Şimdi Dinle Ah-U Zarı
Allah Allah Allah Allah
Arı İnler Bal İçinde

Pir Sultanım Ey Gaziler

(Ali Ali Ali Ali Ali Ali Medet)
Yürekte Yara Sızılar
Talipler Pirin Arzular
Bülbül Öter Gül İçinde

Pir Sultan Abdal




__________________
  Alıntı ile Cevapla
17 Üyemiz Türkü'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 24.02.2012, 17:13   #5
Çevrimdışı
Türkü
...> Ata'm İzindeyiz <...

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Pir Sultan Abdal | Halk Ozanımız | Yedi Ulu Ozandan Biri

İnsan sevgisiyle yoğrulmuş,dostluk bağını her defasında ön plana çıkarmış,ayrımsız insan seven,adaletli halk ozanımızı yad ediyor olmaktan kıvanç duydum.

Yolu yolumdur.

Teşekkürler Lale.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
13 Üyemiz Türkü'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 24.02.2012, 17:49   #6
Çevrimdışı
Duayen
Huysuz ve Tatlı Kadın

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Pir Sultan Abdal | Halk Ozanımız | Yedi Ulu Ozandan Biri

Şu an yurt dışında yaşayan bir arkadaşım vardı,tam bir Pir Sultan aşığıydı kendisi.
Anlatırken konuşurken mutlaka gözünden iki damlada olsa yaş akardı ve bu beni çok etkilerdi..
Hepimizin bildiği,sevdiği bu değerli ozanımızla ilgili o zamanlar pek çok hikaye dinlemiştim.
Konu başlığını görünce bu paylaşımdan çok mutlu oldum. Kopyalayıp arkadaşıma göndericem bu yazıyı,eminim onunda çok hoşuna gidecektir..

Ellerin dert görmesin Lalecim..
Türkü'de güzel paylaşımıyla renk katmış doğrusu..
Teşekkürler arkadaşlar..
  Alıntı ile Cevapla
15 Üyemiz Duayen'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 24.02.2012, 17:57   #7
Çevrimdışı
LaLe
Ne Mutlu Türküm Diyene

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Pir Sultan Abdal | Yedi Ulu Ozandan Biri | Halk Ozanımız

Pir Sultan Abdal, halk arasında Yedi Ulular olarak bilinen Yedi Ulu Ozan'dan biridir. Başlığı da buna istinaden yazdım.


Yedi Ulu olarak anılan şairlerin isimleri de şöyledir:



  • Fuzûlî (16. yy.)
  • Şah İsmail Hatayi (16. yy.)
  • Kul Himmet (16. yy.)
  • Virani (16. yy.)
  • Yemini (15. yy.)
  • Seyyid Nesimi (14. yy.)
  • Pir Sultan Abdal (16. yy.) 'dır.


Yedi Ulu Ozan tarihsel süreçte Alevilik, 12 İmamlara bağlılık, dönemin siyasi sorunları hakkında halkı aydınlatan ve o dönem için önemli olan Arapça ve Farsça gibi dilleri de bilmelerine rağmen eserlerini halkın anlayacağı Türkçe dilinde veren ozanlardır.

İnanışa göre hem Alevi inancı uğruna verdikleri mücadele ve katlandıkları zulüm, hem de edebi eserlerindeki insanları cezbeden içerik nedeniyle kendilerinden sonra gelen tüm ozanları etkilemiş ve artlarında iz bırakmıştır. Sayılan bu sebeplerin yanı sıra bir çoğunun Ehli Beyt soyundan gelmesi de bu ozanların bugüne Yedi Ulular olarak gelmesine yol açar.

  Alıntı ile Cevapla
14 Üyemiz LaLe'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 24.02.2012, 18:11   #8
Çevrimdışı
Canan
Çiçekci kız

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Pir Sultan Abdal | Yedi Ulu Ozandan Biri | Halk Ozanımız

Halk ozanlarımızın, yaşamları, eserleri hep ilgimi çekmiştir. Pir Sultan Abtal'ın da doğumundan tutun ölümüne kadar hep belirginsizlikler var.
Eserlerini biribirinden ayırmak zor.

Önemli olan, dostluk ve sevgiyle yoğrulmuş olması.

Alıntı:

Önüme Bir Çığır Geldi
Bir Ucu Var Şar İçinde
Abdallar (Arifler) Dükkanın Açmış
Ne İstersen Var İçinde


Dizeleriyle başlayan şiiri çok da güzel bestelenmiş, sevdiğim türkülerdendir.

Paylaşım için teşekkürler LaLe.

Türküyü dinleme fırsatı yarattığın için sana da teşekkürler Türkü.

__________________
  Alıntı ile Cevapla
14 Üyemiz Canan'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 24.02.2012, 23:06   #9
Çevrimdışı
ReaL
Deniz Sevengillerden

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Pir Sultan Abdal | Yedi Ulu Ozandan Biri | Halk Ozanımız

Selda Bağcan'ın yorumladığı "Kul Olayım Kalem Tutan Ellere" türküsünü bilmeyen yoktur herhalde..

Bazı türküler hakikatten çok anlamlı ve güzel.


* * *

Konu için ellerine sağlık, teşekkürler LaLe.


__________________



Tüm katılımcı arkadaşların okumasını rica ediyorum... Lütfen Tıklayınız..
* * *
  Alıntı ile Cevapla
14 Üyemiz ReaL'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 24.02.2012, 23:21   #10
Çevrimdışı
Kardelen26
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Pir Sultan Abdal | Yedi Ulu Ozandan Biri | Halk Ozanımız

Teşekkürler Lale, emeğine sağlık...
__________________
  Alıntı ile Cevapla
12 Üyemiz Kardelen26'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
ali ekber, bahçesine, banaz, başıma, çırçır, dinsel, dostun, edebiyat, girmiş, gurbet, kanuni, tarikat


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 03:06.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.