Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Türkiye ve Dünyadan Haberler > Ülkemiz ve Dünya Gündemi

Ülkemiz ve Dünya Gündemi Ülkemizde ve Dünyada yaşanan gelişmelere dair haberler


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 08.12.2018, 21:18   #1
Çevrimiçi
Canan
Çiçekci kız

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Sarı Yelekler'in 'Büyük Protestosu' Başladı: 500'e Yakın Gözaltı, 222'si P


Sarı Yelekler'in 'Büyük Protestosu' Başladı: 500'e Yakın Gözaltı, 222'si Polis 1000 Kişi Yaralı



Fransa'nın başkenti Paris'te Sarı Yelekler'in düzenleyeceği gösterilerden önce 32 kişinin gözaltına alındığı belirtildi. Öte yandan polis, toplanan kalabalıklara göz yaşartıcı gaz ile müdahale etti, şu ana kadar 500'e yakın kişi gözaltına alınırken 222'si polis 1000 kişi yaralandı.

Fransa'nın başkenti Paris'te Sarı Yelekler'in düzenleyeceği gösterilerden önce 32 kişinin gözaltına alındığı belirtildi.

Fransız basınında yer alan haberlere göre, Sarı Yelekler, başta Paris olmak üzere ülke genelinde akaryakıt zamlarını ve kötüleşen ekonomik koşulları protesto ediyor.

Geçen haftaki şiddet olayların tekrarlanmaması için yoğun güvenlik önlemleri alındı. Ülke genelinde 89 bin polis görevlendirildi. Paris'i ise 8 bin polis ile 12 zırhlı araç koruyor.

Eylemciler, Paris'in sembolleri arasında yer alan Champs-Elysees Caddesi'ne gelmeye başladı. Polis, göstericilerin üst aramasını yaptıktan sonra caddeye girmesine izin veriyor.

Sarı Yelekler'in Paris'te düzenleyeceği gösterilerden önce 121 kişi ifadeleri alınmak üzere polis merkezlerine götürüldü, 32 kişi gözaltına alındı.

Gözaltına alınan kişilerin üst aramasında çekiç ve taş bulunduğu ifade edildi.

Fransız yetkililer, geçen hafta düzenlenen protestolarda dükkanların yağmalanması, camların kırılması, araçların ve bazı binaların ateşe verilmesi gibi şiddet olaylarının tekrarlanmasından endişe duyuyor. Bu nedenle Champs-Elysees Caddesi'nde mağaza ve restoranlar kepenkleri indirdi.

Gösteriler Paris'in kültür hayatını da etkilerken, Champs-Elysees yakınlarındaki müzeler kapalı. Benzer şekilde Paris'in Garnier ve Bastille Opera binalarındaki programlar da iptal edildi.

Fransa 1. Futbol Ligi'nde Paris Saint-Germain (PSG) ile Montpellier arasında başkentte oynanması planlanan karşılaşma da ertelendi.

Paris'in sembollerinden Eyfel Kulesi de gösteriler nedeniyle ziyarete kapalı olacak. Geçen haftaki gösteriler sırasında zarar gören Zafer Takı da kapalı kalmaya devam edecek.

Paris'teki eylemler nedeniyle 30 civarında metro hattı durdurulurken, Champs-Elysees Bulvarı'nın çevresindeki birçok yol ve cadde trafiğe kapalı olacak.



GÖSTERİLER POLİS MÜDAHALESİ İLE BAŞLADI

Bugünkü eylemlerde şu ana kadar 500 kişinin gözaltına alındığı belirtilirken; sabah saatlerinden bu yana Paris’in Şanzelize Meydanı’nda binlerce protestocunun toplandığını açıkladı.

Fransa genelinde yaklaşık üç hafta önce başlayan ve akaryakıt fiyatlarına yapılan zamların protesto edildiği eylemler sürüyor. Eylemler kapsamında şu ana kadar 1,500’den fazla kişinin gözaltına alnıdığı; en az üç kişinin hayatını kaybettiği ve 222’si polis olmak üzere 1,000’den fazla kişinin de yaralandığı belirtildi.

Fransa Başbakanı Edouard Phillippe, 4 Aralık’ta yaptığı açıklamada akaryakıta ilişkin 1 Ocak’ta uygulamaya girmesi planlanan vergilerin altı ay boyunca geçici olarak ertelendiğini açıklamış; fakat söz konusu ertelemenin olumsuz tepki almasıyla Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, zammın tamamen iptal edildiğini duyurmuştu.

Açıklamaların ardından eylemlerin etkisini azaltmasının ardından bugün Fransa genelinde gerçekleşecek olan protestolarda 8 bini Paris’te olmak üzere toplam 89 bin polis görev alacak ve Eyfel Kulesi, çeşitli mağaza ve müzelerin bugün kapalı olacak.

Fransa İçişleri Bakanı Christophe Castaner, hükümet karşıtı protestoların bir “canavar” oluşturduğunu söyledi.

Paris'te sarı yeleklilerin eylemleri ağırlıklı olarak Zafer Takı çevresi ve Şanzelize Caddesi'nde sürüyor. Polis, birçok noktada göstericileri biber gazı ile uzaklaştırmaya çalışıyor. Polisin attığı gaz kapsüllerini alan eylemciler ise bunları polise atıyor. Polis ve eylemciler arasındaki 'gaz kapsülü' uzaklaştırma anları ise ilginç görüntüler oluşturuyor. Yaşanan socak gelişmeleri Demirören Haber Ajansı ekipleri birçok noktada takip ediyor. Şu ana kadar olaylarda 500'e yakın göstericinin gözaltına alındığı belirtiliyor.

EYLEMCİLER TAHTA PLAKALARI ATEŞE VERDİ

Paris'teki eylemciler, iş yerlerini korumak için döşenen tahta plakaları ateşe verdi.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
2 Üyemiz Canan'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 08.12.2018, 21:50   #2
Çevrimdışı
Aquila
Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Sarı Yelekler'in 'Büyük Protestosu' Başladı: 500'e Yakın Gözaltı, 22

İşte millet budur, bunlar 1789 fransız ihtilalini yapanların torunları.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
Eski 09.12.2018, 15:08   #3
Çevrimdışı
Aquila
Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Sarı Yelekler'in 'Büyük Protestosu' Başladı: 500'e Yakın Gözaltı, 22

Suya Florür Atılması

Florür hakkında kısaca bilgi vermek gerekirse, diş macunlarının içeriğine, diş minesinin mineral yapısını güçlendirdiği ve dayanıklılığını artırdığı düşünülerek eklenen kimyasal bir etken maddedir. Ancak, florürün olumsuz etkileri son yıllarda çok daha fazla ortaya çıkmaya başladıkça, Avrupa’da da bir çok diş macunu üreticisi florür yerine geçecek yenilikçi ve yüksek etkili içerikler geliştirmeye başladı.

http://www.birlesikbasin.com/modules...C02-68D47C.jpg

Nazi Almanyası florürü ölüm kamplarında test etmişti. İçme suyunu attıklarım yüksek miktarda florür Mahkumları öldürüyor ayrıca onları sakinleştiriyordu.
Aynı şekilde Sovyet Rusya suda içme suyuna yüksek miktarda florür atmaya devam etmiş ve Rus halkı yıllarca yüksek miktarda florür almıştır.

Peki tüm diş macunlarında bulunan florür maddesi hakkında neden tehlikeli iddaalar var. Florür, tehlikeli bir kimyasal olduğu bir gerçektir. Yüksek dozda alınırsa ölümcül etkilere sebep olmaktadır. Bunun yanısıra FLORÜR vücutta birikmekte ve beyin hasarına neden olduğu uzmanlarca ortaya konmaktadır. Özellikle hazır içecekler ve Gazlı içecekler olmak üzere pek çok hazır yiyecek ve bebek mamalarında dahi bulunan florür maddesi üzerinde yapılan araştırmalarda, klorürün kemik erimesinden tutun, tiroid hastalıklarına, hormonsal bozukluklardan, romatizmaya ve erken ergenliğe kadar pek çok önemli hastalığa ve bozukluğa sebep olduğu ortaya konmuştur.

Peki niye hükümetler ve devletler halklarını bilerek zehirliyor sorusu akıllara gelince işte iddialar burada başlamaktadır. Suya florür atılması hakkında en yoğun İddia ise az miktarda ve sık alınan florür maddesi, zaman içerisinde kişinin beynindeki belli bir bölgeyi yavaş yavaş uyuşturarak mücadele etme gücünü kırdığı ve iradeye Boyun eğmesine sebep olduğudur. Yani insanlar otomatik sakinleşiyor, florür sayesinde bireyler otoriteye rahatlıkla boyun eğiyor. Kişilerin zayıflatması ve zehirlenmesinin yanısıra teorisyenleri üstünde durduğu olay budur. Yani Suya atılan florür ile kitlelerin bu yolla kontrol edildiği ve günümüz insanlarının sürekli sıkkın, depresif ve mücadele ruhunu kaybetmiş bir şekilde olmalarını Suya atılan florür, kullanılan diş macunu gibi ana silahının etkili olduğunu öne sürmektedirler. Suya atılan florürün insanları aptallaştırdığı ve kitlelerin sorgulama yeteneklerini kaybettirdiği öne sürülmektedir.

Soğuk savaş döneminde Amerika'da, suya florür atılması komünist komplosu olarak nitelendirilmiş, Hatta Rus ajanlarının Amerikan halkına sürekli florürlü su içirilmesi gerektiği fikrini destekledikleri söylenmiştir.
Florür maddesi bugün sakinleştirme etkisi sebebiyle antidepresanların yüzde 20 gibi yüksek bir oranında bulunmakta. Ayrıca Alaska'da 1990'larda yanlışlıkla florür denize dökülmüş, Bu sebepten bir kişi hayatını kaybetmiş 300 kişi de yaralanmıştır. Bugün Amerikan halkının %70'İ florürlü su içmekte ve Amerika'da hakkında konuşulan en güçlü Komplo Teorisi suya florür katılmasıdır. Hatta çoğo zaman filmler ve TV programlarında konuya atıp yapılmakta ve bazen espri malzemesi olmaktadır. Amerikalılar suya katılan florür maddesiyle beyinlerinin uyuşturulduğu ve hükümetin bu sayede kitleleri rahatça yönettiği fikrini öne sürmektedirler.


https://www.tarihkomplo.com/2017/02/...orisi-suya.htm
__________________
  Alıntı ile Cevapla
Eski 09.12.2018, 15:11   #4
Çevrimdışı
Aquila
Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Sarı Yelekler'in 'Büyük Protestosu' Başladı: 500'e Yakın Gözaltı, 22

Ben de etrafımdaki insanların neden aptallaştığını, sorgulama yeteneklerini neden kaybettiklerini, mevcut iktidarın bu milleti nasıl rahatça yönlendirip, yönettiğini merak ediyordum, demek ki insanları uyutup yönetmenin birtakım yolları varmış.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
Eski 09.12.2018, 15:15   #5
Çevrimdışı
Aquila
Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Sarı Yelekler'in 'Büyük Protestosu' Başladı: 500'e Yakın Gözaltı, 22


555 K


Şimdi Bursada ipek çeken kızlar
Bir karasevda halinde söylemektedir:
Görmeğe alıştığımız nice yazlar
Kimleri alıp götürdüler ama kimleri
Karanfil bıyıklı genç teğmenleri
Ak saçlı profesörleri, öğrencileri
Adları şuramıza işlemektedir
Ah dayanmaz dayanmaz bakmaya gözler
Bir karasevda halinde söylemektedir
Şimdi Bursada ipek çeken kızlar

Şimdi Erzurumda çift sürenlerin
Geçit vermez kaşlarının altında
Derindir, ıssızdır, korkunçtur gözleri
Sabanın demiri girdikçe toprağa
Sınçlarını gömmektedir içine yerin.
Çünkü millet hayınları Ankaralarda
Çünkü İzmirlerde, çünkü İstanbullarda
Çünkü başka yerlerinde memleketin
Kanına girdiler masum gençlerin
İşte onun için karanlıktır gözleri
Şimdi Erzurumda çift sürenlerin.

Şimdi saat sekizdir başlar gecemiz
Gündüzü kısalttılar geceyi uzattılar
Şimdi acının ve hüznün göklerinde
Umudun yıldızı sarı yıldız mavi yıldız
Uykumuzun bir ucunda bombalar
Bir ucunda hürriyet inancı sabaha kadar
İngiliz usulü piyade tüfekleriyle
İnsanca yaşamanın onuru arasında
Milletcek bir gidip bir geliyoruz
Şimdi saat sekizdir başlar gecemiz

Şimdi ay doğar bulutlar arasından
Kavat derebeyleri yüreksiz Bolu beyleri
Hırsızlar, yüzde elliciler, kumar erleri
Cebren ve hile ile haklarımızı alan
Zulmü ve alçaklığı yöneten murdar üçgen
Biliyor musunuz bir orman gelişiyor şimdi
Türküleri duyuyor musunuz nice derin
Yakılmış çoban ateşleriyle dağlarda
Karanlığı tutuşturup bir köşesinden
Geceyi gündüze çevirenlerin

Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya
Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya
Anamız çay demliyor ya güzel günlere
Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa
Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız
Bu, böyle gidecek demek değil bu işler
Biz şimdi yan yana geliyoruz ve çoğalıyoruz
Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını
İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz.

C.SÜREYA

İlhan İLMENÖZ
__________________
  Alıntı ile Cevapla
Eski 09.12.2018, 15:17   #6
Çevrimdışı
Aquila
Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Sarı Yelekler'in 'Büyük Protestosu' Başladı: 500'e Yakın Gözaltı, 22

Direnmek yaşamak demektir.

Yerden biter gibi imam hatip okulları, Kuran kursları, tekkeler, zaviyeler açılıyor.

Türkiye Cumhuriyeti’nin ordusu, yargısı, polisi, AKP ile Cemaat arasında ikiye bölünmüş görünümde...

Şimdi AKP kesimi, Cemaat kesimini temizlediğini iddia ediyor.

Oysa, devletimizin varlığı bu kurumlara dayandığı için, bunların bir an önce bu bölünmüş ve AKP’nin veya Cemaat’in emrinde olan görünümden kurtulup demokrasinin, temel insan hak ve özgürlüklerinin yanında olduklarını kamuoyuna göstermeleri gerekirken bu kurumlarda yaprak kımıldamıyor,herkes birbirinden korkuyor.

Şu anda Türkiyede kurulan korku imparatorluğu Abdülhamit devrini geçmiş durumdadır.

Her çeşit şeriatçı ve faşist saldırıya karşı cumhuriyeti ve vatanı korumak artık her Türk vatandaşının görevi ve boynunun borcu haline gelmiştir. Bu nedenle, baskıya, sömürüye, cumhuriyet yıkıcılığına direnmek insanların en doğal hakkıdır.

Baskıya, işkenceye, sömürüye boyun eğmek ise, yaşarken ölümü kabullenmek demektir. Çünkü toplumların ilerlemesi, yücelmesi kötü koşulların değişimi ile olur. Değişim ise her çağda direnme ve devrimlerle gerçekleşmiştir.

Mustafa Kemal Atatürk şöyle diyordu:

Direnmek yaşamak demektir.

1789 Fransız Devrimi olmasaydı, bugün ne kardeşlikten ne özgürlükten ne de eşitlikten söz edebilirdik. Feodal zulüm sürüp giderdi. 1923 Devrimi ve Mustafa Kemal olmasaydı, Türkiye Arabistan ya da Nijerya olurdu… Aydınlanmayı yaşayamazdık.

Kimse kimsenin yaşam hakkını elinden alamaz. Kimse canı istediği için Ortaçağ düzenini, Osmanlılığı geri getiremez. Cumhuriyeti yıkamaz… Kişi, “Kendi yurdunda sürgün” olmamak için, “Hak bildiği yolda yalnız” da olsa yürümesini bilmelidir.

Hiçbir koşul, “Ulusal Kurtuluş Savaşı” koşullarından daha ağır ve kötü değildir.

Türk ulusu o karanlık dönemi aşıp, aydınlığa nasıl ulaştıysa, bugün de ulaşacaktır. Bundan kimse kuşkusu duymasın. Çünkü “Devrimin kanunu mevcut kanunların üstündedir. Bizi öldürmedikçe, bizim kafalarımızdaki cereyanı boğmadıkça, başladığımız yenilikçi devrim bir an bile durmayacaktır. Bizden sonraki devirlerde de hep böyle olacaktır.” (Mustafa Kemal Atatürk)

“Türkiye yedi düvele karşı kanla, canla, başla gerçekleştirilen bir mücadelenin sonucunda, şanlı bir “Kurtuluş Savaşı” ile kurulmuş, yüce bir ulustur. 1923 Cumhuriyet devriminin ürünüdür. Tarihi kökleri olan yedi bin yıllık bir devlettir.

Kimse bu vatanı sokakta bulmamıştır ve göz göre göre de onun parçalanmasına, şeriat cumhuriyetine dönüşmesine göz yummayacaktır…

Yeniden ateşten gömleği giyme zamanı gelmiştir. Bu ülke sapıklardan, şeriatçılardan, Cumhuriyet yıkıcılarından, sömürgecilerden ancak bir İkinci Kurtuluş Savaşı ile kurtulabilir.


http://www.forumgercek.com/serbest-k...-demektir.html
__________________
  Alıntı ile Cevapla
Eski 09.12.2018, 15:18   #7
Çevrimdışı
Aquila
Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Sarı Yelekler'in 'Büyük Protestosu' Başladı: 500'e Yakın Gözaltı, 22




Atatürk'ün gençleri nerede?

İnternette dolaşanlara, yazışanlara dikkat ediyorum, hep magazin konuları ile ilgileniyorlar. Kim nerede, kim kiminle ne yapmış, kim kimin hakkında ne söylemiş, kim kiminle yakalanmış, nasıl giyinmiş, saçını, makyajını nasıl yapmış… Bu haberlere bayılıyorlar…

Solcusu da sağcısı da bir “Günaydın” ya da “İyi akşamlar” diyor, ardından yüzlerce beğeni, yorum geliyor…
Araştırma, inceleme, düşün yazılarına ilgi duymuyorlar… Hele hele yazı, makale biraz uzun oldu mu dönüp bakmıyorlar bile… Ama saatlerce söyleşiyorlar, onun bunun dedikodusunu yapıyorlar. Doğruyu, gerçeği bulmak için azıcık çaba göstermiyorlar… Duydukları, gördükleri, dinledikleri ile yetiniyorlar…

Bu nedenle dünyaya dar bir açıdan ve tek pencereden bakıyorlar. Bazıları da pembe bir tül perde arkasından seyrediyor evreni… Güllerle, çiçeklerle, böceklerle vakit öldürüyor…

Dünyayı ya ak, ya kara olarak görüyorlar, bir de grinin olduğunu, olabileceğini hesap etmiyorlar… İnsanları yargısız, yorumsuz, eleştirisiz seviyorlar… Sevdiler mi tam seviyorlar, hata yapacağını asla kabul etmiyorlar… Siyasal partileri futbol takımı tutar gibi tutuyorlar…

Onların sözlüklerinde “eleştiri – özeleştiri” diye bir kavram yok… Onların sevdiğini sen de kayıtsız koşulsuz seveceksin… Övgüler dizeceksin……

Herkes suskun, pısırık ve korkak. Özellikle 12 Eylül'den sonra korkutulan, önüne sunulan şeylere kadercilikle razı olan bir toplum modeli yaşıyoruz. Ben bu ülkenin bireyiyim, bu yapılan yanlıştır diyebilen bir topluluğu az görüyoruz. Kaderci bir toplumuz. Hele hele şimdiki gençlik acayip.

Erkekler topçu olmak için, kızlar da manken olmak için kuyrukta. Çünkü televizyonlarda topluma öyle sahneler sunuluyor ki, manken dediğiniz zaman cebinde dolarlar, eurolar, 50 çeşit ayakkabısı, elbisesi olan insanlar algılanıyor. Bunu doğuda gören insanlar da "Mankenlik çok güzelmiş" deyip evlerinden kaçıp İstanbul'a geliyor. Sadece bu yüzden bir sürü genç kızımız istismar edilip kadın tüccarlarının eline düşüyor. Magazin ve gece hayatı çok güzel gösteriliyor. Gerçek hayat öyle değil işte.

Tepkisizliğimizle, sessizliğimizle bu günlere geldik…

Cumhuriyeti, Atatürk’ü laikliği yok ettiler…

Sustuk…

Ulusal bayramlarımızı, ulusal marşımızı, Türk bayraklarını, Türk adını yasakladılar, devlet tabelalarından TC’yi kaldırdılar…

Sadece izledik…

Atatürk’ün öğretim Birliği yasasını çiğneyerek, küçücük çocukları Kuran kurslarına gönderdiler…

Cemaatlerle, tarikatlarla kol kola girdiler, tarikat militanlarını resmi kurumlara yerleştirdiler…

Sadece baktık.

Suçsuz, günahsız Komutanlarımızı kumpaslarla, tertiplerle, sahte CD’lerle zindanlara attılar…

Muhalefet liderlerimiz, bu faşist uygulamalara karşı çıkacağı yerde, iktidarın yanında yer alıp, “Tarafsız yargı gereğini yapar…” dediler

Bir kısmı, zor hapishane koşullarına dayanamadı… Hastalandı…

Bir kısmı, bu nedenle yaşamını, sağlığını yitirdi…

Bir kısmı öldürüldü…

Bir kısmı böyle bir onursuzluğu, onuruna yediremeyip, intihar etti.

Muhalefet Başkanına sordular:

“Küçücük çocuklara türban giydirilip, Kuran kurslarına gönderiyorlar, normal liseleri imam hatiplere dönüştürüyorlar…

Cemaatler yerden biter gibi çoğalıyor…

“Ne dersiniz, laiklik tehlikede mi?” Başkan yanıt verdi:

“Hayır, tehlikede değil… Cemaatlere de yaşam hakkı verilmelidir, yeter ki politikaya karışmasınlar…”

PKK davullarla, zurnalarla Habur sınır kapısından ülkemize girdi…

Onların serbest dolaşmasını sağlamak üzere TC mahkemeleri ayaklarına götürüldü…

Çadır mahkemeleri kuruldu…

Yargılama yapılırken duvarlardan Atatürk posterleri, Türk bayrakları indirildi…

Sonra da bebek katilleri zaferlerini kutlamak için, kent sokaklarında, caddelerinde yüzbinlerle birlikte turlar attılar, APO posterleri önünde, meydanlarda halay çekip, PKK marşları söylediler…

Biz yapılanlara aptal aptal, şaşkın şaşkın baktık…

Sadece baktık…

Diyarbakır meydanında devlet büyükleri ile PKK türkücüleri el ele türkü çağırdılar…

Bebek katili APO’nun bildirileri okundu…

Biz yapılanlara sadece aptal aptal, şaşkın şaşkın baktık…

Tepki yok… Karşı çıkan yok…

Ne bir ses, ne bir nefes…

Gele gele bu günlere geldik…

Ve birisi tek ve muktedir başkanlığa doğru yol alıyor şimdi… Hem de son sürat… Adli yıl sarayda açıldı. 10 Kasım Anma Töreninin de sarayda yapılacağı söyleniyor… Giderek Saray Türkiye’nin beyni, kalbi, can damarı oluyor… TEK KARAR MERKEZİ OLUYOR…

Devlet adamları Atatürk’e, laikliğe, Cumhuriyete sataşmayı bıraktılar, şimdi artık dünya devrimcilerini hedef tahtasına yatırdılar…

Rahat rahat, gözümüzün içine baka baka, tüm okulları türbanlarla donatıyorlar… Hatta Anaokullarını bile…

Dört parti birleşip, Bülent Ecevit’in kapıdan kovduğu Türbanlı milletvekillerini, bacadan, TBMM’sine soktu… Neymiş, ülkeye özgürlük getiriyorlarmış…

Polisin, yargıcın, savcının, sağlık görevlisinin, öğretmenin başına türban geçiriyorlar şimdi…

Böylece devlet memurları da ayrıştırılıyor…

Artık, türbanlı bayan devlet memurları dönemi başlatılıyor…

Sevgili vatanımız adım adım şeriat ülkesine doğru yol alıyor…

Ve bir sabah kalkıp bakacağız ki, her taraf kapkara çarşaflı kadınlarla, kız çocukları ile dolmuş…

Bütün bu işlerin yapılmasına, uygulanmasına karşı çıkması gereken yargıçlar, Cumhuriyetin savcıları, partili Cumhurbaşkanını ayakta alkışlıyorlar…

Darbe koşullarını da bahane ederek, AKP, saldırıya geçti… Cumhuriyete, çağdaşlığa, laikliğe, evrensel yasalara savaş açtı…

Devrimci, demokrat kardeşim, senin bu tepkisizliğin, sessizliğin böyle devam ederse, 2023’te İslam Cumhuriyetini hep birlikte kutlarız!!!…

Neredesin, devrimci, demokrat kardeşim? Neredesin? Sağ mısın?

Neredesin Atatürk'ün gençliği neredesin? Atatürk bu memleketi sana emanet etmedi mi?

Atatürk sana:

memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

Demedi mi?

Atatürk'ün işaret ettiği gün bu gün değil mi?

Şimdi ne oldu sana,damarlarındaki asil kan bozuldu mu?

Sözlerimi Neyzen Tevfik'in iki dizesi ile bitirmek istiyorum:

Kime sordumsa seni doğru cevap vermediler;
Kimi alçak, kimi hırsız, kimi deyyus dediler.
Künyeni almak için partiye ettim telefon,
Bizdeki kayda göre, şimdi o meb’us dediler!

Hayliden hayli kalınlaştı yobazlık yeniden,
Softalık zorlu anırtı ile aldı yürüdü.
Kara bir kinle taassup pusudan çıktı yine,
Yurdu şâhâne cehâlet yeni baştan bürüdü.


http://www.forumgercek.com/serbest-k...ri-nerede.html
__________________
  Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
222i, 500e, başladı, büyük, gözaltı, protestosu, sarı, yakın, yeleklerin


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 14:04.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.