Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Türkiye ve Dünyadan Haberler > Ülkemiz ve Dünya Gündemi

Ülkemiz ve Dünya Gündemi Ülkemizde ve Dünyada yaşanan gelişmelere dair haberler


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 28.02.2013, 18:15   #1
Çevrimdışı
No Pasaran
« Çapulcu »

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Türkiye'de Siyasal İslamın Gelişimi

Forumda gördüğüm bir tartışmada yer alan bazı yorumlardan ötürü aklıma daha önce yazmış olduğum bir yazı geldi.

Konu başlığında da belirtildiği üzere Türkiye'de siyasal islamın gelişimi ile ilgili bazı araştırmalarımı paylaşmak istiyorum. Ve elbette sınıfsal eksende...

Türkiye'nin en büyük sorunu nedir denildiği zaman herkes kendince göreceli olarak birçok gerekçe sıralayabilir. Kimisi kürt sorunu der, kimisi alevilik, kimisi eğitimsizlik kimisi de insan emeğinin sömürülmesi diyebilir... Kuşkusuz bunların çoğunu birbirinden bağımsız düşünemeyiz. Tartışmasız bir biçimde ele alınabilecek en büyük sorunlardan bir diğeri de gericiliktir.

Efendim gericilik nedir?

Kavramlar ona yüklediğiniz anlamlarla birşey ifade eder. Kavram karmaşasının önüne geçmek adına biraz açmak gerekir.

İnsanoğlu tarihsel olarak düşünce yapısı açısından sürekli ilerler ve birtakım düşüncelerden vazgeçerler. Bu ilerleme diyalektik bir çerçevede gelişir. Fakat tüm ilerlemelere rağmen çağdışı olan, geçmişte savunulan argümanları kullanmak gericiliktir. Örneğin kadın erkek eşitliğini yok saymak dinci gericiliktir. Yada bir ırkın başk bir ırktan üstün olduğunu savunmak milliyetçi gericiliktir. Gerici derken; eşitliğin, özgürlüğün ve emeğin sömürülmesine çanak tutanlardan söz ediyoruz.

Siyasal islam, gericiliğin bir çıktısıdır. Emperyalizme içkin bir kavramdır. Sınıfsal çelişkilerin üzerini örter. Dinin siyasallaşması, siyasetin de dinselleşmesi retoriğine oturur. Kapitalist sömürü düzeninde, egemen sınıf olarak iktidarı elinde tutan burjuvazi/sermaye , ezilen sınıf olan proletaryayı/işçiyi kontrol altında tutmak için kullandığı başlıca aygıtlardandır. Gazetelerde yer alan ''cennetten arsa vaadi'', ''muska'', ''büyü'', ''fal'', ''cinler'', ''periler'', ''ruhlar'' vs. gibi argümanlarla beraber, her olayı dini eksenle ele alan açıklamalar halka yönelik dinselleştirme operasyonunun bir parçasıdır. Örneğin geçenlerde Siirt'de bir evde cinlerin olduğunu, bu cinlerin sürekli yangın çıkarttığı, buna karşı önlem almak için üniversiteye ve din adamlarına başvurulması, aileyi okutup üfletilmesi gibi yaşananlar durumu özetliyordur. Yada Rusya'ya düşen bir meteoru Sait Nursi'nin kitaplarının yasaklanmasına bağlamak da gericiliğin ne boyutlarda ve ne şekilde işlediğini gözler önüne sermesi açısından öğreticidir.

Siyasal islam, kapitalizmle uyumlu olan insan modelini dönüştürme misyonunu üstlenir. Zaten işin özünde maddi çıkarlara alet edilme durumu vardır. Sorgulamayan, işi Allah'a havale eden, şükreden, boyun eğen, itiraz etmeyen insan modelini üretir. Gerçeklerin üzerini örten ideolojik bir maske görevi görür. Gericiler zenginlik-fakirlik meselesine kader işi der. Bunların sorgulanmasını istemez. Bu Allah'ın takdiridir derler ve öteki taraf için imtihan koşullarının bu olduğunu söylerler ve düzenin asla değişmeyeceğini savunurlar. Düşük ücretle işçi çalıştırılmasına ''şükret'' denilmesi, sigortasız çalıştırılmaya din kardeşliği kılıfı kullanılması, işçi ölümlerine ve kazalarına kader denilmesi gibi işçi haklarının gasp edilmesinin onlarca dinsel yolunu bulurlar. Bunlar işin soyut/ideolojik yönüdür.

Bunun bir de fiziksel yönü vardır. Fiziksel yön ile toplum üzerinde baskı kurarlar. Bunu da çokça örnekleyebiliriz. Sivas'ta insanların diri diri yakılması, kadın erkek eşitliğinin yok sayılması, kızların okula gönderilmesi kampanyalarına karşı çıkılması, kadınların eve hapsedilmesi, mahallelerde namus bekçiliğine soyunulması daha önce yaşanan olaylardır ve tamamı siyasal islamla ilişkindir.

Şu ana kadar siyasal islamın işleyişi ve bazı kavramlara değindim. Bunlar hem güncel yönleriyle hem de teorik yönüyle çokça uzatılabilir. Fakat bu kadarını yeterli görüyorum.

Siyasal İslamı düzen içerisinde yüklendiği misyonuna göre radikal islamcı hareket ve ılımlı islamcı hareket olarak ikiye ayırmak mümkündür. Bunun Türkiye'de tarihsel olarak ilerleyişine daha sonra uygun vaktimde değineceğim. Şimdilik burada bırakıyorum.

No Pasaran

*Kullandığım kaynakları bir sonraki yazımda ekleyeceğim.
__________________
''Işık, daha çok ışık!''
  Alıntı ile Cevapla
5 Üyemiz No Pasaran'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 01.03.2013, 12:48   #2
Çevrimdışı
Mustafa Akten
Abdülmelik Hankendi

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Türkiye'de Siyasal İslamın Gelişimi

Elinize emeğinize ve gönlünüze sağlık. Okuduk ve bilgi dağarcığımıza eklemeler yaptık. Paylaşım budur ve böyle olmalıdır. Teşekkürler Sn. No Pasaran.
__________________
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz Mustafa Akten'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 01.03.2013, 14:06   #3
Çevrimdışı
No Pasaran
« Çapulcu »

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Türkiye'de Siyasal İslamın Gelişimi

Siyasal İslamı düzen içerisinde yüklendiği misyonuna göre radikal islamcı hareket ve ılımlı islamcı hareket olarak ikiye ayırmak mümkündür.

Siyasal islamın çıkış noktası 2. dünya savaşından sonra, emperyalizmin ortadoğuya dayattığı ''yeşil kuşak'' projesine dayanır. İslamcı hareketler bu proje sayesinde geniş yayılma alanı buldu. Ortadoğu ülkelerinin dinamikleri buna uygun olsa da Türkiye'nin dinamiklerinden ötürü yaygınlaşması biraz zaman aldı.

1950'li yıllarda Türkiye için radikal islamcı hareketlerden söz etmek mümkün değildir. Dini motifleri kullanan DP'nin iktidara gelişi yeşil kuşak projesi ile uyumluydu. Fakat Arap ülkelerindeki gibi, radikal bir tutum olmadı. Söylemlerimde dini jargonlar yer alıyordu. Menderes'in iktidara gelir gelmez ilk yaptığı uygulamanun ezanı arapçalaştırmak olmasınu bu açıdan değerlendirmek gerekir. Çok partili düzene geçişte DP'nin iktidara gelişini aynı zamanda siyasal islamın önünün ilk açtığı evre olarak değerlendirmek gerekir.

1960'larda Türkiye'de siyasal islam iktidar perspektifinden yoksundu. Ara sıra sokaklara solculara saldırmak için toplanmaları dışında pek bir etkinlik göstermiyorlardı. Örnek olsun. 1968-69 larda Deniz Gezmişler ''6. filo Defol'' demeye çıktığı zaman karşısında ABD'li askerlerden önce eli sopalı yobazları görmüşlerdir. Devlet'in kolluk güçlerinin yetmediği çoğu durumlarda bu islamcılar kullanılıyordu. Tabiki bu 1960'ların sonlarına doğru daha da gelişti ve adı Komünizmle Mücadele Dernekleri olarak değişti.

1970'lerde İslamcı hareketin ilk örgütlenme dönemlerine rastlarız. Bu konuda en yaygın hareket ise Erbakan'ın Milli Selamet Partisi idi. Sokak çatışmalarında da yerlerini alıyorlardı fakat sağ cenahta yer alan ülkücüler kadar güçlü değillerdi. Mısır, İran gibi ülkelerde siyasal islamın yükselişi Türkiye'yi de etkiledi ve Türkiye'de siyasal islam ivme kazandı. Özellikle Mısır'da Hasan El Benna önderliğinde kurulmuş Müslüman Kardeşler çok etkili olmuştur. MSP nin gençlik örgütü Akıncılar Hareketi, yine MSP'nin güdümünde olan MTTB(Milli Türk Talebe Birliği) bu dönemlerde önemlidir. 70 ler siyasal islam için bir milattır. Fakat yükseliş dönemi 80'lerdir. AP ve DP nin destekleri ve MSP nin çizdiği sınır 70 li yıllarda yaygınlaşmak adına dardı fakat başlangıç ve kadro oluşturma evresi olduğu için önemlidir.

12 Eylülcülerin en önemli saldırılardan birincisi solun örgütlenme alanını tıkamaktı. Bunu zaten siyasi partileri, sendikaları ve dernekleri kapatarak yaptılar. İkincisi halkı apolitikleştirmekle oldu. Apolitizmle beraber bir de ideolojik saldırılar gerekiyordu. Bu ideolojik saldırılar içersinde toplumun islamileştirilmesi en önemli parçalardan birini temsil etmekteydi. Diğer bir deyişle darbe öncesi kendini ''işçi'' olarak tanımlayanlar, darbe sonrası kendilerini ''kul'' olarak tanımlamalıydı.
12 Eylül siyasal islamın önünü alabildiğince açtı. Zaten Sızıntı dergisinin Ekim 1980 sayısına baktığımız zaman Fetullah Gülen'in de faşist darbecilere selam çaktığı görülür.

Ekonomik yönden, liberalizmin yarattığı toplumsal hoşnutsuzluğu ortadan kaldırmak için siyasal islam önemli rol oynuyordu. Bastırılmış, darbe yemiş bir solun yerini doldurabilecek en güçlü aday da siyasal - radikal islamdı. Diğer bir deyişle ''abdestli kapitalizm''.

Radikal islamcı hareketin mücadele tarzları itibarıyla üçe ayırmak mümkündür:

  • 1)Doğrudan devlet destekli faaliyet gösteren örgütler;
  • 2)Düzene karşı şeriat için mücadele veren örgütler;
  • 3)Düzen karşıtlığı söylem düzeyinde kuvvetli olup henüz örgütlenme ayağını güçlendirememiş olan gruplar.

Birincisi, burjuva siyasetine alan açacak alanlarda, kritik yerlerde kullanılıyordu. Örnek olarak Hizbullah verilebilir. Kürt illerinde yaptığı propagandalar dışında onlarca cinayete, faili meçhullere imza atmıştır. Bir başka örnek de İslami Hareket Örgütüdür. Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Çetin Emeç gibi cinayetleri ne devletten ne cemaatten ne de bunların oluşturduğu siyasal islam ideolojisinden bağımsız düşünemeyiz. Bir başka örnek ise günümüzden Gülen Cemaati. Hanefi Avcı'nın dediği gibi ''Dün Devlet, Bugün Cemaat''.

İkincisi için İBDA-C örnek verilebilir. Kent yoksulları tabanında islami ideolojinin alıcı bulmasını sağlamak açısından önemli bir işleve sahip olmuştur. Fakat her ne kadar düzene karşı olsalar da somut sorunlara cevap üretemediklerinden ve küçüklüğünden dolayı burjuvazi için herhangi bir tehlike oluşturmuyordu.

Üçüncüsü ise daha çok dergi çevreleridir. Küçük gruplar olsa da önemli işlevleri olabilmektedir. Buna örnek olarak Müs-Genç(Müslüman Gençlik) ve Hak Söz dergisi verilebilir. Bunlar daha çok üniversiteler de örgütlenmektedirler. Örnek olsun, bundan birkaç ay önce sivas davasının düşmesini protesto eden öğrencilere taş ve sopalarla saldırmış, ''daha daha sivas'', ''yaktık yine yakarız'' şeklinde sloganlar atmışlardır.

Uygun vaktimde ılımlı islamcı harekete de değineceğim. Şimdilik burada bırakıyorum.

No Pasaran

--------------------------------------------

Kullandığım kaynaklar:


Gelenek Dergisinin 55. sayısı -TÜRKİYE'DE RADİKAL İSLAMCI HAREKET - Ülker Boralı

Soner Yalçın - Siz kimi kandırıyorsunuz? - sf 73 -74

Ahmet Çınar - Siyasal İslâm, niçin antiemperyalist olamaz?

Ekşi sözlük - siyasal islam

Uludağ sözlük - siyasal islam

__________________
''Işık, daha çok ışık!''
  Alıntı ile Cevapla
3 Üyemiz No Pasaran'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
gelişimi, islamın, kimisi, olarak, siyasal, türkiyede


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 14:53.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.