Çevrimdışı
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
|
Cevap: Canım Aliye Ruhum Filiz | Sabahattin Ali
Herkeslerden Sevgili Aliye,
İnsanların hepsi bir değildir. Ben kendim iyi insan olmak isterim, fakat kötü olanlara da hayretle bakmam. Hatta kızmam bile, ancak kötülükleri bana taalluk ederse kendimi müdafaa ederim. Şunu esas olarak kabul etmeliyiz ki, insanların hemen ekserisi yalnız kendilerini düşünür. Dünyadaki bütün felaketlerin, uygunsuzlukların, bayağılıkların sebebi işte bu her şeyden evvel kendini düşünmek illetidir. İlk bakışta insana bir kurnazlık ve akıllılık gibi görünen bu hal hakikatte aptallıktır. Çünkü dünyada bir insanın yardım ve alakasına muhtaç olmadan yaşaması mümkün olmayacağına, hatta en kötü hayvanlarda bile birbirlerine yardım hissi mevcut bulunduğuna göre, sadece kendini düşünmek ve başkalarının da böyle yapmasını istemek kendi kendisinin kuyusunu kazmaktır. İnsan başkalarına yardım ettiği, başkalarını sevdiği kadar yükselir. Dünyada hayatın bir tek manası varsa o da sevmektir. Hatta mukabele edilmesini bile beklemeden sevmek. Başka bir insanı bahtiyar edebilmek, kendini bahtiyar edebilmekten daha güç fakat daha insancadır. Bugün böyle düşünenlere saf, hatta enayi derler. Fakat ne derlerse desinler, biz kalbimizin ve kafamızın doğru bulduğu şeyleri etrafın ne dediğine bakmadan yapmalıyız. Hayatta en büyük vazife, en büyük saadet olarak şunu almak lazımdır: Bize yakın ve uzakbütün insanlara yardım etmek, bütün insanların iyiliğine çalışmak…
Sabahattin Ali, Canım Aliye Ruhum Filiz Sayfa: 17 (25 Mart 1935)
Çok Sevgili Aliye,
Sana neler yazayım ki sen neşe içinde yüzesin. Ben neşeyi senden öğreneceğim. Hayat ve felaketler beni o kadar gülmekten ve neşeden uzaklaştırdı ki kendimi, senin getirdiğin bu saadet dünyası içinde bile şaşkınlıktan kurtaramıyorum. O kadar talihin kahrına uğramışım ki hayatta bana da mesut olmak nasip olabileceğine inanamayacağım geliyor. Evde iki resmini de karşıma alarak saatlerce bakıyorum ve saadet adeta beni sarhoş ediyor. Sevinçten ağlamak istiyorum. Ben son zamanlarda her şeyden ümidimi kesmiş, kendimi gülen, oynayan hayattan ayırarak birkaç türlü kitabın arasına atmış bulunuyordum. Sen bu karanlık ömrümün içine bir sevinç ışığı gibi, kurumaya yüz tutan ekinlere can veren bir nisan yağmuru gibi birdenbire geldin. Ben bu kadar bol hayat ve saadet yağmuru altında kendimi unutmuş gibiyim. Şimdi ömrümün tek bir gayesi var: bir gün evvel sana kavuşmak, seni kollarımın arasına almak, güzel, temiz yüzüne saatlerce, senelerce hiç doymadan bakmak. Ancak o zaman tam neşeli, senin istediğin gibi neşeli olabileceğim. Senden ayrı, senden uzak bulunurken benden nasıl neşeli şeyler istiyorsun?
Bana yaz Aliye’ciğim. Sayfalarca mektuplar yaz. Her şeyden, hayattan, insanlardan, bahardan, kendinden bahset. Asıl sen bana neşe ver. Ben buna muhtacım.
Seni binlerce defa kucaklar, güzel gözlerinden, dudaklarından öperim.
Sabahattin Ali, Canım Aliye, Ruhum Filiz. Syf:25
Ankara, 3.IV.1935
"Ben kendim iyi insan olmayı isterim, ancak kötü olanlara da hayretle bakmam. Hatta kızmam bile, ancak kötülükleri bana taalluk ederse kendimi müdafaa ederim. Şunu esas olarak kabul etmeliyiz ki insanların hemen ekserisi yalnız kendilerini düşünürler. Dünyadaki bütün felaketlerin, uygunsuzlukların, bayağılıkların sebebi işte bu her şeyden evvel kendini düşünmek illetidir. İlk başta insana bir kurnazlık ve akıllılık gibi görünen bu hal hakikatte aptallıktır.”
"Şimdi ömrümün tek bir gayesi var: bir gün evvel sana kavuşmak, seni kollarımın arasına almak, güzel, temiz yüzüne saatlerce, senelerce hiç doymadan bakmak. Ancak o zaman tam neşeli, senin istediğin gibi neşeli olabileceğim.."
"İnsanların hemen hepsi hayatı karın doyurmak ve gelişigüzel biriyle yatmaktan ibaret farz ederler. Halbuki bu takdirde insanın diğer hayvanlardan ne farkı vardır, onların akılları da karınlarını doyurmak ve kendilerine bir eş bulmak hususunda kâfi derecede hizmet görüyor, ancak bunları düşünmek, onlardan hiç ayrı olmamak demektir, halbuki insanın bir de aklı vardır ki, yemek, yatmak, eğlenmek gibi şeylerle alakadar olmayan bir takım ihtiyaçlar taşır. Kendine yakın bir arkadaş arar. Kendisine yardım edecek diğer bir insan ister ve bunun mümkün olabilmesi için yardım isteyen diğer insanlara yardıma hazır bulunur. Sonra muhakkak sevilmek ister, bunun için de başkalarını sever. Düşün, dünyada yalnızlık kadar feci bir şey var mıdır, tabii yalnızlıktan kafa yalnızlığını kastediyorum, yoksa dünya bir sürü kuru kalabalıkla dolu…”
Sabahattin Ali
(1935’te eşi Aliye’ye hapishanede yazdığı mektuplardan.)
Bunu okuduktan sonra, yalnızım sanıyordum. Dünyanın bir yerlerinde ‘yalnız’ yaşayan balina’nın hikayesini okuyana kadar. İşte o müthiş hikaye.
Dünyanın en yalnız canlısı..
1992’den beri takip edilen ve 2004’te New York Times tarafından makalesi yayımlanan yalnız balina..
Diğer balinaların aksine ne bir arkadaşı, ne de bir ailesi var. Hiç bir gruba veya çeteye dahil değil. Hiç bir zaman sevgilisi ya da eşi olmamış, olmayacak.. Aslında o da diğer balinalar gibi, şarkısını 2’li veya 6’lı çağrılar halinde söylüyor, her bir çağrısı yaklaşık 6 saniye sürüyor, ama onun bir farkı var..
Diğer balinalar 12-25 Hertz frekanslarında haberleşirken, yalnız balinanın şarkılarını 52Hz’de söylüyor.. Bu yüzden hiç bir diğer balina onu duyamıyor, iletişim kurmak için söylediği bütün şarkılar cevapsız kalıyor, her yakarışı boşlukta kayboluyor.
Yalnız söylediği her şarkıyla biraz daha depresyona giriyor, biraz daha sinirleniyor, biraz daha umutsuzlaşıyor. Söylediği şarkılar gittikçe daha derinlerde kayboluyor..
Şimdi söyle bakalım, -y a l n ı z mısın?(Alıntı)
“Etrafın seni sıktığı zaman kitap oku… Ben şimdiye kadar her şeyden çok kitaplarımı severdim. Bundan sonra her şeyden çok seni seveceğim ve kitapları beraber seveceğiz. İnsan muhittin bayağı, manasız, soğuk tesirlerinden kurtulmak istediği zaman yalnız okumak fayda verir. Bana en felaketli günlerimde kitaplarım arkadaş oldu. Fakat bu yetmiyor. Şiirlerimde de gördün ki, kitaplara rağmen çok ıstırap çektim. Çünkü candan bir insanım yoktu. Sen benim yarım kalan tarafımı ikmâl edeceksin.”
Sabahattin Ali hapishanede Aliye‘ye -henüz nişanlıyken- yazdığı mektuplarından.
Altı çizili yazıyı kitabı araştırırken nette buldum.Hatta kitapla ilgili olduğunu bile düşündüm bir an.Okuduğumda öylesine beğendim ki sizlerle paylaşmak istedim.
İyi okumalar...
__________________
"Ama gerçek, aziz dostum, can sıkıcıdır."
|