Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Müzik > Grup ve Müzik Adamlarının Biyografileri > Yabancı Grup ve Müzik Adamları


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 24.01.2009, 08:24   #1
Çevrimdışı
Smyrna
Okunuşu: Simirna

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Farid Farjad (1938 - ..... )

Farid Farjad (1938 - ..... )

Kemanı Ağlatan Adam





İran asıllı keman virtüözü.
Farid Farjad, 1938 yılında Tahran’da (İran) doğdu. Fars Halk Müziği’nde çok derin bir birikime sahip olan Farjad, keman ile Batı Klasik Müziği üzerinde de çalışmalarda bulundu. Batı Klasik Müziği üzerindeki çalışmaları Fars müziğinin gelişiminde büyük öneme sahiptir.

Parçalarında kendisine piyanoda eşlik eden isim Abdi Yamini'dir. Anroozha serisinin ilk dördünde işittiğimiz piyano ezgileri de Abdi Yamini'ye aittir. Daha sonraları ise kendisine piyanoda eşlik eden bir başka isim de eşi Mitra Tavakkoli Farjad'tır.
Şu anda dünyanın en iyi keman virtüözlerinden biri olan Farjad’ın An Roozha I, An Roozha II, An Roozha III, An Roozha IV ve An Roozha V olmak üzere beş albümlük albüm serisi yayımlandı. Ayrıca sanatçının Golha Orkestrası adlı kolektif bir albüm de eserleri arasında yayımlandı.
Anroozha 1 (1989)
Plak Şirketi: Taraneh Records
Keman: Farid Farjad
Piyano: Abdi Yamini
Prodüktör: Houshang Motazedi

Anroozha 2 (1989)
Plak Şirketi: Taraneh Records
Keman: Farid Farjad
Piyano: Abdi Yamini

Anroozha 3 (1990)
Plak Şirketi: Taraneh Records
Keman: Farid Farjad
Piyano: Abdi Yamini

Anroozha 4 (1997)
Şarkı Listesi:
1. Taghtam Deh
2. Goleh Pamchal
3. Beyaad Giti
4. Pari Kojai
5. Robabeh Jaan
6. Sang Khaara
7. Safar
8. Aamad Amma
9. Soratgar Naghash Chin
Plak Şirketi: Taraneh Records

Anroozha 5 (2006)
Şarkı Listesi:
1. Golha Örnek Dosya
2. Soltane Ghalbha
3. Esfahan Örnek Dosya
4. Davigh
5. Gnossienne Örnek Dosya
6. Ashegh Shodam Man
7. Goftegoo Örnek Dosya
8. Aashegham Man
9. Kordi Örnek Dosya
10. Bahar Delneshin
Aranjman & Prodüksiyon: Mitra Tavakoli Farjad

Eserleri hüzünlü bir hava estirir. An-Roozha'nın 4.cdsindeki "Taghtam deh" adlı eseri çok ünlü olup,dinleyen insanı kendinden geçirir.



Konu Ekin tarafından (15.06.2016 Saat 00:34 ) değiştirilmiştir.. Sebep: ..
  Alıntı ile Cevapla
18 Üyemiz Smyrna'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 24.01.2009, 08:27   #2
Çevrimdışı
Smyrna
Okunuşu: Simirna

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Farid Farjad - Kemanı Ağlatan Adam

19 Eylül 2008 Cuma akşamı ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi Kemal Kurdaş Salonu’nda Ankaralılarla buluşan İranlı usta keman virtüözü Farid Farjad GazeteODTÜLÜ’ye verdiği röportajda sanat hayatından politikaya pek çok alanda çarpıcı açıklamalarda bulundu.

www.gazeteodtulu.com'dan alıntıdır...

“Türkiye’den İran’ı soluyorum!” ya da “Ülkeniz ülkem kokuyor!” gibi sade ama tonlarca, yıllarca hüzün taşıyan cümleleri kemanın tellerine ustalıkla “yazdığı” mütevazı hayatına o kadar çok benziyor ki… O kadar sade, o kadar derin! Beş tane albümüne de aynı ismi vermiş: “An Roozha” yani “O Günler”… Tüm eserlerini “devrim diye anılan o şeyden (İslam Devrimi’nden) önceki günlere” adamış. Besteleriniz neden hep gam ve keder taşıyor dediğimizde, “hüznün de güzel yönleri var” deyip yaşamaktaki toyluğumuzu gülümseyerek bize hatırlatan, sevgililerinden birine “keman” demiş bir usta… “Benim ülkeme de sizin ‘babanız gibi bir baba’ gelir elbet” deyip her fırsatta Atatürk’e hayranlığını dile getiren bir Üstad, Farid Farjad! Ne desek toy, ne desek çocuk kalır üstadın derinliği karşısında, “müziğin olduğu yerde çok da konuşmamalı” deyip sözü üstada bırakalım... Hüznü üstada…

Röportaj: İskender Özatlı – Hilal Fidan

Sanatçılar zorbalığa karşı inatçı insanlardır. Teslimiyet istendiğinde ilk başkaldıranlar onlar olur. Sizin 1979 yılındaki İran İslam Devrimi’ne karşı tutumunuz ne oldu? İran devrimi ile sanatınız arasında nasıl bir ilişki kurarsınız? Devrimden dolayı hem yer değiştirmeden kaynaklı bir sürgünün hem de ruhunuzun yaşadığı sürgünün, benimsediğiniz değerlere ve vatanınıza karşı gurbetliğin, kimi eserlerinizin ruhuna işleyen “hüzün” duygusuyla bir bağlantısı olduğunu düşünüyor musunuz?


İran’da 1979’da yaşanan olay bence bir devrim değil çünkü devrim kökten ve “iyiye doğru” bir değişimdir. İran’daki olayda ise beğenmedikleri sistem yerine kendi sistemlerini getirme söz konusudur, her sistem değişikliğine devrim denmez. Devrimin bir anlamı olmalı, İran’da “devrim diye anılan” olay sadece bir sistem değişikliğidir ve benim düşünce tarzıma göre bir devrim değildir. Teslimiyet istendiğinde, haklısınız, ilk sanatçılar tepki gösterir, muhalefet olur. Ayrıca “devrim denilen” olay gerçekleştirildikten sonra, bu olayın başaktörleri, bu sistem biz sanatçıları, müzisyenleri istemedi. Hatta Ruhullah Humeyni “bu olayın” hemen ardından müziğin haram olduğu gerekçesiyle müziği yasakladı. Ben bu olayların yaşanacağını daha 1 yıl öncesinden sezdiğimden, 1978 yılında ülkemden çıkarak California’ya gittim. Sanatımı ve hayatımı devam ettirebilmek için ülkemden uzak kalmayı göze aldım. Benim yaşadığım bizim tarihimizden çok küçük bir örnek, sizi bir şeye zorluyorlar, siz de sizi zorladıkları şeyi yapmamak için, özgür olmak için çok zor şartlara katlanmak zorunda kalıyorsunuz. Sürgün hayatı yaşıyorsunuz. Evet, sizi götüren sizin ayaklarınız, ama memleketinizden uzakta yaşamak zorunda bırakılıyorsunuz. Elbette bu hüznü besleyecektir ve elbette bu hüzün eserlere yansıyacaktır.

“Burası ülkem kokuyor dedim”… Bu cümleyi ODTÜ’deki konseriniz sırasında, Ankara’ya ayak basar basmaz söylediğinizi ifade ettiniz. Başka bir toprağın, üzerinde yaşamadığınız bir toprağın, dolayısıyla daha önceden bağlanmadığınız bir toprağın ülkeniz kokması nasıl bir duygu, tarif edebilir misiniz?

Türkiye’ye ilk geldiğimde çok büyük bir sevgiyle karşılaştım, bu beni çok mutlu etti. Türkiye insanının samimiyeti, içtenliği yakınlığı beni hakikaten çok mutlu ediyor. Kültürel açıdan, dil açısından ve sanatsal açıdan da düşündüğümüzde, zaten geçmişimiz birbirine çok yakın. Bu yakınlık beni memleketime, ülkeme yakın hissettirdi. Ayrıca, çok çok uzak yerlerden geldim buraya, bu topraklardan yıllardır gitmediğim memleketimi kokluyorum, sanki oraya bakıyorum, ülkemin havasını soluyabiliyorum. Türkiye’den İran’ı solumak ne kadar güzel bir şey anlatamam.

Üstadım, kemanınız anlatıyor her şeyi, “solumak” kelimesi hiç olmadığı kadar derin bir anlama sahip oldu “an itibariyle”. Derler ki eskiden keman virtüözleri genç yaşta vereme tutularak ölürlermiş. Bu tür bir söylenti var. Kemanın sesindeki keder fazla yaşatmazmış sahibini. Sizin gibi bir üstadın 70 yaşına kadar yaşamış olması müzik dünyası için gerçekten büyük bir lütuf. Umarız ki daha uzun yıllar yaşarsınız ve biz yeni eserlerinizi de keyifle dinleriz. Ancak şunu merak ediyoruz, uzun yaşamınıza bu kadar keder ve gam taşıyan şarkıları sığdırmanızın sırrı nedir?

Öyle demeyin, 100 yaşına kadar yaşayan keman virtüözlerimiz var. Baktığınız zaman, evet, benim şarkılarımda gam çok yoğun bir şekilde anlatılıyor. Ama ben bu hüznün ve gamın güzel tarafına da bakıyorum. Çünkü bence aslında o da çok güzel bir şeydir. Hani bunun da birtakım sebepleri vardır ama hüznün de güzel taraflarını yansıtmaya çalışıyorum. Ayrıca keman çok hareketli veya sert bir enstrüman değil. Çok hafif, çok sade ve bu bana keyif veriyor. Keman aslında zor bir enstrüman gibi gözükse de ben daha hafif bir tarzı benimsiyorum.

Sadeliği ve hüznün güzelliğini eşine az rastlanır bir şekilde müzik severlere aktardığınız ODTÜ’deki konserinizde, “Türkiye ülkem kokuyor” dedikten sonra dinleyicilerin gönlünde yara açan bir ses tonuyla “Ama ülkem burası kadar şanslı değil. Sizin babanız, Atatürk’ünüz var. Umarım bir gün benim ülkem de bu kadar şanslı olur.” dediniz. Atatürk’e olan sevginizi besleyen duygu ve düşüncelerinizi öğrenmek istiyoruz.

Ben Türkiye’ye geldiğimden beri bir şeyden çok etkilendim. O da her yerde Atatürk’ün resmi ve heykellerinin olması. Bu hakikaten çok güzel bir şey… O insana çok büyük bir saygı duyuyorum. Türk insanına, Türk milletine, geleceğe yaptığı şeylerle... Hakikaten bu konuda çok şanslısınız, çünkü benim ülkemde böyle bir insan yoktu. Bu görüşte, bu cesarette, bu mantalitede bir insan yoktu. Biz bu yüzden kaybettik. Çukurdan çıktık ama dereye düştük. O yüzden ümit ediyorum ki o resimler, o heykeller hep kalır. Türk insanı da Atatürk’ün Türk milletine armağan ettiği değerlerin kıymetini bilir ve bizim ülkemizde olduğu gibi o heykeller çekilmez. Umarım bundan sonra her şey Türkiye için daha da güzel olur. Bugün de gururla o büyük insanın mezarına gidip çiçek koyacağım. Ve önünde eğileceğim. Ümit ediyorum ki bir gün böyle bir şahsiyet benim ülkemin başına gelir.

Atatürk’ten bahsetmişken, Atatürkçülükten konuşalım istiyoruz. Atatürkçülüğün günümüze yansıması ile ilgili siyasi bir soru soracağız. Çağdaşlığı savunan biri sizce Türkiye’nin aday olduğu Avrupa Birliği üyeliğine karşı nasıl bir tavır takınmalıdır? Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmesine nasıl bakıyorsunuz? Günümüzde bazı Atatürkçülerin Avrupa Birliği konusunda soğuk bir tavır sergilemesinin, Atatürk’ün Batı’yı ve çağdaşlığı savunan yönüyle çeliştiğini düşünüyor musunuz?

Buna, Avrupa Birliği’ne, karşı çıkmak çok da doğru değil. Sonuçta inkâr edilemeyen çağdaş bir medeniyet ve sürekli değişiyor. Ancak ille de olmalı gibi bir anlayışı da benimsemiyorum. Bizim gibi ülkelerin, tarih ve kültürümüzle iftihar edip kendi içimizde bir modernite yaratması da mümkündür. Bu kesinlikle iktisadi ve idari bir şeydir. Olsa iktisadi açıdan ok güzel olur. Çok ısrar edilmemeli, çok da karşı çıkılmamalı. Böyle bir şey olacaksa da kültürünüze ve tarihinize sahip çıkmanız gerekiyor. Türkiye çok istiyorsa olur ama olmuyorsa da Türkiye’nin kaybedeceği hiçbir şey yoktur. Türkiye’nin kültürü var, gücü var, milletinin gücü var. O yüzden bu konunun üzerinde pek de durulmaması gerekiyor bence. Dediğim gibi, Türkiye için en iyisinin olmasını temenni ediyorum. Sonuçta her ülkenin kendine ait bir kültürü var. Mesela İran’ı bir Arap ülkesi olarak tabir ediyorlar, Suudi Arabistan, Kuveyt gibi ama kesinlikle öyle bir şey yok. Türkiye’nin kendine özgü tarihi, kültürü ona yeter. Olursa olur, olmazsa olmaz.

Milliyetçilik üzerine bir sorumuz olacak. Eserlerini Fars, Azeri, Ermeni ve Kürt kültürleri gibi köklü kültürlerden beslenerek oluşturan bir sanatçı olarak milliyetçiliğe bakış açınız nedir? ODTÜ konserinizde, konser bittikten sonra kuliste yanınıza gelen İranlı bir dinleyicinizin sahnede sadece İngilizce konuşmanıza, Farsça konuşmamanıza tepki gösterdiğine şahit olduk. Bu tepkiyi nasıl karşılıyorsunuz? Bundan sonraki İzmir, Eskişehir, Ankara Nefes Bar konserlerinizde Farsça konuşmayı düşünüyor musunuz?

Milliyetçilik çok güzel bir şeydir aslında vatan sevgisinin ve o kültürü sahiplendiğinizin bir simgesidir. Ama aşırıya kaçmaması gerekiyor. Ben burada aramızda hiçbir fark görmüyorum. Sonuçta herkesin kendine göre bir milliyetçiliği var. O Türkçe konuşur, öteki İngilizce konuşur, bunlar önemli değil. Onu aşırıya kaçırmamak gerekiyor. ODTÜ konserinde ben İranlıların geldiğini bilmiyordum. Bilseydim de konuşmazdım, ben buraya Türk insanı için geldim. Türkçe bilseydim Türkçe konuşurdum zaten. Ama çoğunluğa göre konuşmak zorundayım. Bundan sonra da İranlı dinleyicilerin, Türkiye’deki konserlerime geldiğini öğrenirsem Farsça bir selam veririm, o kadar, fazlası değil! Beethoven’ın da işaret ettiği bir hususu da paylaşmak isterim: “Müziğin olduğu yerde çok da konuşmamak gerekir”.

Hep sadık dostunuz, sırdaşınız, sevgiliniz kemanınız ve müziğiniz hakkında sorular sorduk. Ama sizin Türkiye’ye gelir gelmez Türkiye için bir beste yapan sanatçı eşiniz de var. Eşinizin sanatınıza etkisinden bahsedebilir misiniz? Kemanınızı çalarken dalıp onu düşündüğünüz oluyor mu? Bir başka deyişle iki sevgilinizi de aynı anda düşünebiliyor musunuz? Bir de eşinizin “ülkeniz kokan” ülkemiz için bestelediği parçaya bir isim verip vermediğini merak ediyoruz.

Benim için eşimin ve kemanımın çok ayrı yerleri var. Ama eşim bana hayatta her konuda çok büyük destek vermiştir, her zaman beni teşvik etmiştir. Çaldığım zamanlar tabii ki onu düşündüğüm olmuştur, sonuçta o benim eşim, hayatta belki de en önemli kişi benim için. Bestesini de son gün bize gönderdi, biz de onu çaldık. Umarım bu besteyi ben de küçük bir karşılık olarak kayda ******* ve Türk milletine ve özellikle Türklerin babasına, Atatürk’e armağan ederim. Şarkının da adı “Kader”.

Eşinizin yanı sıra yıllardır beraber çalıştığınız bir dostunuz daha var, üstat Abdi Yamini. Hayatınızda oldukça geniş bir yer kaplayan bir üstat… Kendisi burada olsaydı ona da bu soruyu soracaktık. Albümlerinizde piyano ve kemanın etle tırnak gibi bir birlikteliği var. Kemanın en iyi anlaştığı enstrüman olarak piyanoyu gördüğünüz yorumuna varabilir miyiz buradan? Piyano ile kemanın kardeşliğini üstat Yamini ile dostluğunuzla özdeşleştirmek mümkün mü? Hayata Yamini gibi bir profesyonelle kafa tutmak nasıl bir his?

Piyanoyla kemanın kardeşliği kesinlikle doğru… Bizim albümlerimizde Sayın Yamini’yle olan dostluğumuzun çok büyük etkisi olmuştur. Biz 1984’ten bu yana dostuz, konserlerimizde ya da çalışmalarımızda bizim için birbirimize fırlattığımız tek bir bakış yeterli. Sanki elektriklenme gibi bir şey oluyor. Hislerimiz çok yakın çünkü. Dört albümü birlikte yaptık, çok da güzel çalışmalardı. Beşinci albümü de eşimle yaptım. Bütün düzenlemeleri o yaptı. Ona da çok teşekkür ediyorum.

Albümlerinizden bahsetmişken, isimleri neden “An Roozha”, An Roozha ne demek?

An Roozha, “O günler”. İslam devrimi olarak anılan “o şeyden” önceki günler.

Ülkemizdeki bazı sanatçılarla birlikte çalıştınız. Kayhan Kalhor, Erdal Erzincan gibi. Özellikle Avrupa Caz müziğinde son zamanlarda doğulularla çalışma gibi bir moda var. Biraz da batının, doğunun müziğini keşfi olarak nitelendirilebilecek bir şey. Batıyla Doğuyu birleştirmek gibi bir sentez çalışma yaptınız mı, buna taraftar mısınız?

Bakmak, denemek lazım. Enstrümanlar, fikirler veya besteler… Bunların hepsi bir uyum içinde olursa çok güzel olabiliyor. Bunu dinlemek lazım… Kayhan Kalhor dediniz mesela, ben aslında onu çok iyi tanımıyorum. Sadece birkaç defa gördüm ve çok iyi kemençe çalıyor. Birkaç defa da çok ünlü bir viyolonsel sanatçısıyla çalıştığını gördüm, ama uyumu yoktu. Ne sazı ona uygundu, ne de yaptığı müzik. Dediğim gibi mantalitenin, düşüncenin bir uyum içinde olması lazım. Yapılır, dinlenir, eğer gerçekten o hissi aktarıyorsa, uyum sağlanmışsa neden olmasın?

Müziğiniz oldukça ruhani. Özellikle film müziklerinde, bu tip müziklerle çok güzel kaynaşmalar olabiliyor. Ülkenizde de çok yetenekli filmciler var, Abbas Kiarostami, Mohsen Makhmalbaf ve onların kızları gibi. Film müziği yapmak gibi bir düşünceniz ve çalışmanız oldu mu?

Böyle bir şey düşünmedim. Bu benim eşimin işidir, zaten bu konu üstünde uzmanlaştı kendisi. Mesela bahsettiğiniz Sayın Makhmalbaf böyle bir iş için bunu yapabilecek insanları bulur. Ha birçok filmde, İranlı olsun başka bir ülkeden olsun benim müziklerim kullanılmıştır. Ben en fazla bir film içinde keman çalabilirim, o kadar. Ve esasında her şeyi yapmak isteyen, her şeyi yapan insanlardan da pek hoşlanmıyorum.

Üstadım, müziğin yanında eserlerinizi besleyen edebiyat gibi uğraşlarınız var mı? Ve dünyaca ünlü, sizin gibi evrenselliği yakalamış piyanistimiz Fazıl Say ve edebiyatçımız Orhan Pamuk hakkında bir şeyler söylemek ister misiniz?

Bir Türk yazarının Nobel almasından ötürü çok mutluyum. İranlı bir bayanın (Şirin Ebadi, 2003 Nobel Barış Ödülü’nü kazanan bayan avukat) almasından ötürü ise çok üzgünüm. Böyle büyük bir ödülü böyle küçük bir insanın almasından ötürü üzgünüm. Bunun için sebeplerim var. Kendisi Nobel’i alana kadar demokrasiyi gerçek anlamda savunuyordu, ancak Nobel’i aldıktan sonra “İran İslamı’nın (Şii) demokrasiyle hiçbir çelişkisi yoktur” dedi. Fazıl Say’ı çok iyi tanımıyorum. Açıkçası günümüzde müzik, bir his aktarımından ziyade bir bilim halini aldı. Bir ülkeye gittiğimde konser başladığında bakarım, oradan bir ülkede iyi sanatçılar ve müzisyenler olup olduğunu tahmin ederim. Gittim, gördüm, Türkiye’de çok iyi sanatçılar yetiştiğine eminim. Tanımıyor olabilirim. Dediğim gibi, Türkiye’nin bu yolda çok iyi sanatçılar yetiştireceğine de inanıyorum. Ben herkesin kendi kendisini örnek almasını, kendi tarzını belirlemesini öneriyorum.
  Alıntı ile Cevapla
17 Üyemiz Smyrna'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 24.07.2009, 12:48   #3
Çevrimdışı
LaLe
Ne Mutlu Türküm Diyene

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Farid Farjad (1938 - ..... )

Farid Farjad'ı zaman zaman dinlerim. Kafanızı rahatlatmak için birebirdir.

Teşekkürler Smy ve Emel, ellerinize sağlık..
  Alıntı ile Cevapla
13 Üyemiz LaLe'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 08.08.2009, 01:59   #4
Çevrimdışı
emrhturan
Yeni Üye
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Farid Farjad (1938 - ..... )

Merhaba "Sang Khaara" bu kelımenın anlamını bılıyomusunuz ?
__________________
Forum Gerçek Türkiyeli'nin Resmi Forumu
  Alıntı ile Cevapla
8 Üyemiz emrhturan'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 08.08.2009, 02:07   #5
Çevrimdışı
ReaL
Deniz Sevengillerden

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Farid Farjad (1938 - ..... )

Alıntı:
Orjinal Mesaj Sahibi emrhturan Mesajı göster
Merhaba "Sang Khaara" bu kelımenın anlamını bılıyomusunuz ?
Öncelikle hoşgeldin...

Nece ki bu?
__________________



Tüm katılımcı arkadaşların okumasını rica ediyorum... Lütfen Tıklayınız..
* * *
  Alıntı ile Cevapla
8 Üyemiz ReaL'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 08.08.2009, 02:11   #6
Çevrimdışı
emrhturan
Yeni Üye
Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Farid Farjad (1938 - ..... )

Teşekkurler. İranca olabilirmi ?
__________________
Forum Gerçek Türkiyeli'nin Resmi Forumu
  Alıntı ile Cevapla
7 Üyemiz emrhturan'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 08.08.2009, 04:19   #7
Çevrimdışı
LaLe
Ne Mutlu Türküm Diyene

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Farid Farjad (1938 - ..... )

Alıntı:
Orjinal Mesaj Sahibi emrhturan Mesajı göster
Merhaba "Sang Khaara" bu kelımenın anlamını bılıyomusunuz ?
Merak ettim arastirdim Emrhturan, ama maalesef bulamadim Fars'ca sözlüge bile baktim, karsiligini bulamadim.

Farid Farjad'in bir parcasi olarak geciyor sadece.

Bulursan sen ekle lütfen
  Alıntı ile Cevapla
9 Üyemiz LaLe'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 31.03.2010, 14:51   #8
Çevrimdışı
Nazlı
Süper Üye

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Farid Farjad (1938 - ..... )

Bende bu adamı araştırıyordum meğer forumcağızımızda varmış

Teşekkürler smyrna ...

Çok hoş ama değil mi ?
__________________
  Alıntı ile Cevapla
8 Üyemiz Nazlı'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 31.03.2010, 16:17   #9
Çevrimdışı
Lilium
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Farid Farjad (1938 - ..... )

Dinlendiriyor bu ses beni tüm stresimi alıyor... Teşekkürler konu için..
__________________
  Alıntı ile Cevapla
16 Üyemiz Lilium'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 20.04.2010, 15:45   #10
Çevrimdışı
SuLTaN
Fosforlu

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Farid Farjad (1938 - ..... )

Ruhumu dinlendiren iki ses var: birincisi ney, diğeri de Farid Farjad'ın kemanı... Tüm sinirimi, stresimi çekip alıyor bu sesler vücudumdan...

Benim de en sevdiğim eserlerinden biri Robabeh Jan'dır

Konuda emeği geçenlere çok teşekkürler








__________________
"Dostlar bizi hatırlasın..."
  Alıntı ile Cevapla
14 Üyemiz SuLTaN'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
ağlatan, kemanı


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 
Seçenekler

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 00:19.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.