23.01.2011, 23:17 | #1 |
Çevrimdışı
|
Carl Orff (1895-1982)
Carl Orff 10 Temmuz 1895 günü Münih'te dünyaya gelir. Ailesi subay kökenli olup Bavyera nın soylu ailelerinin başında gelmektedir. Ailesinin katı disiplini altında geçtiği tahmin edilen bir çocukluk dönemi geçirmiştir. Kendi kimliğini bulması bir dizi olayın ardarda gelmesiyle olur. Bunlardan ilki, tiyatrolarda yönetmenlik yapmaya başlamasıdır. Çocukluğu hakkında kesin olarak bildiğimiz tiyatro düşkünlüğü yüzünden girdiği bu yönetmenlik işinin, onun ileriki yıllarda yapacağı bestelerinin ilk birikimlerini oluşturduğudur. Asker kökenli bir aileden gelmesi yüzünden disiplinli bir hayat yaşayan Orff, bu düzeni sadece işlerini planlamada değil, kendi iç dünyasında da kullanmıştır. Orff un kendisini herkesten gizlemeyi başardığı söylenebilir. Hayatı ve yaptıkları hep gizli kaldı çünkü... Öte yandan geleneklerin baskısı ile araştırmacılık yönü arasındaki çatışma onu sıkboğaz etmeye başlamıştı. Attığı her adımı acımasızca eleştirdi ve sonunda olan oldu: Genç yaşta bestelediği (ona göre acemi olduğu dönemde) bütün eserlerini yok etti. Kendi iç dünyasına uymayan hiç bir besteyi bastırmadı ve bu konuda asla ödün vermedi. 1925 yılında "Ateşrenkli" müzikal oyunu ve orkestra için "Prelud"u, 1927 yılında üflemeliler ve klavsen için "Konçertino"yu besteledi. 1920 yılında Münih te Heinrich Kaminski ile çalıştıktan sonra tiyatro dünyasına veda etti ve bir daha tiyatro yönetmenliği yapmayarak sadece müzik üzerine yoğunlaştı. Orff un "Uyanmak ya da kendini bulmak" olarak nitelendirdiği olaylar dizisinin ikincisi 1925 yılında gerçekleşti. Münih te müzik okulu sahibi olan Dorothea Günther'le tanışması ve burada Ritmik Jimnastik Bölümü'nü yönetmesi kendini bulmasında ikinci adım oldu. Çocuklarla birlikte olması onun araştırmacı yönünü öne çıkarttı ve çocuklar için müzik eğitimine yöneldi. Müzik eğitiminde yeni yollar arayan Orff, çocukların hemen kavrayabileceği en basit çalgılama biçiminin, vurmalı çalgılar olduğunu düşünüyordu. Ona göre ilk çağlardan bu yana kullanılan vurmalı çalgılar, müzik eğitiminde başlangıç olabilirdi. Sanatçı buradan yola çıkarak "Schulwerk" (Okullarda Müzik Eğitimi) adlı projesini hazırlamaya başladı. Garip bir insandı Orff, çağdaşı olan bir çok bestecinin yaptığı gibi müzikte kulağa aykırı gelecek tonlar yerine, ilk çağların ilkel müziğini ortaçağın mistik müzikleriyle birleştirdi. Tiyatro, dans ve orkestrayı ustalıkla birleştirerek bestelediği "Catulli Carmina" 1943 yılında ortaya çıktı. 1935 yılı Carl Orff'un altın yılı oldu. "Catulli Carmina" ile yakaladığı ilkel temalar içeren müziği, 1936 yılında bitirdiği "Carmina Burana" ile son noktasına ulaştı. İlk kez 1937 yılında Frankfurt'ta seslendirilen "Carmina Burana" başlıklı kantatını "yeniden doğuşu" olarak nitelendirdi. İlginç olan nokta; "Catulli Carmina" ve "Carmina Burana" gibi daha sonra besteleyeceği "Trionfo di Afrodite" nin de eski Roma ve Yunan şairlerinin metinlerinden bestelenmiş ve konu olarak başyapıtı Orff'a uymayacak kadar müstehcen olmasıdır. Yine söylentilere göre kilise, içinde kilise karşıtı temalar bulunan yapıtların bestelenmesine göz yummamış ve Carl Orff'u afaroz etmiştir. Her ne kadar bu olay bir söylentiden öteye gitmemişse de, katı kuralları olan kilisenin böyle bir tepki verebileceğini düşünmek pek de yanlış sayılmaz. Garip bir insandı Orff, çağdaşı olan bir çok bestecinin yaptığı gibi müzikte kulağa aykırı gelecek tonlar yerine, ilk çağların ilkel müziğini ortaçağın mistik müzikleriyle birleştirdi. Tiyatro, dans ve orkestrayı ustalıkla birleştirerek bestelediği "Catulli Carmina" 1943 yılında ortaya çıktı. Yine söylentilere göre kilise, içinde kilise karşıtı temalar bulunan yapıtların bestelenmesine göz yummamış ve Carl Orff'u afaroz etmiştir. Her ne kadar bu olay bir söylentiden öteye gitmemişse de, katı kuralları olan kilisenin böyle bir tepki verebileceğini düşünmek pek de yanlış sayılmaz. Carl Orff ( 1940-1941 ) yılları arasında "Bir küçük dünya tiyatrosu" başlığında topladığı "Ay" ve "Akıllı Kız" adlı masal oyunlarını, 1947'de de "Bernaulu Kız" adlı tarihsel oyunlarını besteledi. "Carmina Burana"dan sonra adı uluslararası platformda duyulmaya başlamıştı artık. Felsefesi de yerine oturmuştu: "Yeni bir şey yaratmak istiyorsan mutlaka eski olanı kullan". "İsa'nın yeniden dirilişi" 1956'da Münih'te, "Tiran Oidipus" 1959'da Stuttgart'ta, "Mucize bebeğin doğuşu" 1960'da yine Stuttgart'ta oynandı. Ama bütün bu eserler "Carmina Burana", "Catulli Carmina" ve "Trionfo di Afrodite" den oluşan üçleme ile perçinlenen ününe daha fazla birşey katmadı. 60 yaşıma bastığı 1955 yılında Tübingen Üniversitesi Carl Orff'a Fahri Doktor ünvanını verdi. 1956 yılında da "Pour la Merite" nişanı verildi. 1940 yılında bir sahne üçlemesi olarak Monteverdi'nin eserlerinden düzenlediği "Yakarışlar" adlı oyunu, 70. doğum yılı dolayısıyla 1965 yılında sahneye kondu. Carl Orff eserlerini tiyatro yönetmenliğinden gelen deneyimle hep teatral bir üslupla yazdı. Müziğe getirdiği yeni akımla yapılmayanı yaptı ve eski müziği günümüz sahnelerine taşıdı. Yaptığı yenilik sadece müzik alanında değil, oyuncu alanında da oldu. Orff'un ideal oyuncusu şarkı söylemeyi bilen, tiyatro yapabilen, düzgün konuşan, ama aynı zamanda dans edebilen bir sanatçıydı. Oyuncu bunu yapmak zorundaydı, çünkü Orff'un besteleri bunu gerektiriyordu. |
23.01.2011, 23:25 | #2 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Carl Orff (1895-1982)
Carl Orff'un Eserleri Carmina Burana, Catulli Carmina ve Trionfo di Afrodite adlı kantatlarını birleştirerek oluşturduğu Trionfi üçlemesi Başta Almanya olmak üzere pek çok ülkede bestecinin en çok seslendirilen yapıtıdır: |
24.01.2011, 01:02 | #3 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Carl Orff (1895-1982)
Antalya'da her yıl yapılan Aspendos Opera ve Bale Festivalinde Carmina Burana'nın bale versiyonunu izlemiştim.
Paylaşım için teşekkürler Lili, ellerine sağlık. |
24.01.2011, 10:38 | #4 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Carl Orff (1895-1982)
Carmina Burana....
Bu eserin; 15 ve 22 partlarını gençlerden oluşan küçük bir koro seslendirmekte. İzmir Devlet Opera Ve Balesi'nde, bu Gençlik Korosunda 90'lı yıllarda ben de vardım... Benim için çok özel bir eser. Teşekkürler Lilium. |
14.12.2013, 06:19 | #5 |
Çevrimdışı
|
Cevap: Carl Orff (1895-1982)
Hayat felsefesi akılcı ve düşündürücü olmasına rağmen, ortaya çıkarmış olduğu eserlerin ölümsüzlüğü ve dünya çapındaki başarısı ile hedeflere çalışmayla varılabileceği konusunda örnek olabilecek bir kişilik.
__________________
"Ey egosu boyundan büyük insan.. |
Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti |
Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz |
Etiketler |
carl, orff |
Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir) | |
|
|
Önemli Uyarı | |
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz. |