O’Keeffe, 1887 yılında SunPrairie, Wisconsin’da bir çiftlik evinde doğmuştur. Ailesi Macar göçmeni çiftçi bir ailedir. Yedi kardeşin ikincisi olan sanatçı ilköğrenimine doğduğu Wisconsin’da başlamıştır. 1902 yılının sonbaharında Virginia kıyılarında bulunan Williamsburg’a taşınan aile, sanatçıyı liseyi bitirmesi için Chatham Episcopal İnstitute’ye göndermişlerdir.

Mezun olduğu 1905 yılında, Chicago Sanat Enstitüsü’ne kayıt yaptıran O’Keeffe, 1907 yılında New York’daki Sanat Öğrencisi Lig’ine (Art Students Leauge) katılmıştır. Burada William Merritt Chase ile çalışan sanatçı, 1908 yılında Lig’in William Merritt Chase ölü doğa ödülünü kazanmış ve yaz okuluna George Gölü’ne gönderilmiştir.

1908 sonbaharında kendine güvenmeye başlayan sanatçı okula dönmeyerek Chicago’ya taşınmış ve burada serbest olarak çalışmaya başlamıştır. Elinden fırçası düşmeyen sanatçı terebentin kokusu yüzünden hastalanır. Bir müddet ilkokulda öğretmenlik yapar ancak 1912 yılında tekrar üniversiteye geçer.

Virginia Üniversitesi’nde Arthur Wesley Dow ile tanışır ve onun sanatından çok etkilenir. Dow’a asistanlık yapan O’Keeffe, West Texas A&M Üniversitesi sanat bölümü hocalığına geçene kadar burada çalışır. 1916 yılında Anita Pollitzer, sanatçının çizimlerini Alfred Stieglitz’in 291 isimli galerisine götürür. Aynı yıl Nisan ayında 291’de 10 resmi sergilenen sanatçının, 1917’de burada kişisel sergisi yapılır.

O’Keeffe, New York’a gelir gelmez Stieglitz, onu çalışması için George Gölü’ne götür ve yeğeninin stüdyo dairesini ona tahsis eder. Kısa bir süre içinde birbirlerine âşık olan O’Keeffe ve Stieglitz birlikte yaşamaya başlarlar. Karısını terk eden Stieglitz, 1924 yılında boşanır ve O’Keeffe ile evlenir. Çift ilkbahar ve kış aylarında Stieglitz’in ailesiyle vakit geçirmek üzere George Gölü’ne gitmeye başlar.

Stieglitz, O’Keeffe ile tanıştıkları 1917 sergisinden sonra sanatçının fotoğraflarını çekmeye başlamıştır ve 1918–1937 arasında 300’den fazla -özellikle de erotik pozlar- fotoğraf çekmiştir. 1921 yılında 45 fotoğrafla Stieglitz, -ki bunlara O’Keeffe’nin çıplakları da dâhil-Anderson Galeri’de bir sergi açar. Sergide O’Keeffe’ye ait çıplaklar sansasyon yaratır.

O’Keeffe, özgür ve kendine güvenen bir yapıya sahiptir. Sanat çevresi ile de ilişkileri eşi sayesinde daha da sıkı bir hale gelmiştir. Ancak tüm bunların dışında özgür ruhu onu hayatınca boyunca hep sevdiği ve huzur bulduğu George Gölü’ne bağımlı kılar. Resimlerinin konusu bu nedenle doğa üzerine kurulur. 1924 yılında ilk büyük ölçekli çiçeği “Petunya No. 2”yi yapar. 1926–27’de ise taşındığı New York kenti ona ilham verir ve “City Night”, “New York Night”, “Radiator Bulding-Night”, “New York” isimli başyapıtlarını oluşturur. Bu resimlerde o döneme damgasını vuran gökdelenler yalın formlarla işlenmiştir. Bu yıllar sanatçının tanınmaya başladığı yıllardır. 1928 yılında altı resmi 25 bin Dolar’a satılan sanatçı, yaşayan hiçbir sanatçının almadığı parayı alarak basında da sıkça yer almıştır.

1929 yılında resminde yenilikler yapmak üzere Yeni Meksika adı verilen Amerika’nın güneyine, Meksika sınırına Pueblo uygarlığının bulunduğu prehistorik kültürlerin uzun yıllar yaşadığı yerlere geziler yapar. 1929 yılından itibaren ise yılın birkaç ayını burada geçirmeye başlar. Sanatçı Yeni Meksiko’da incelediği ve ilham aldığı hayvan kemikleri ve kafatasları ile çalışmalarına yeni bir detay ekler.

Kurukafaları sık sık yapay çiçeklerle aranje eder ve tablolarına sürrealist bir karakter kazandırır. 30’ların sonlarına doğru, dünyevi her şeyden kopar ve çöl manzaralarının üstünde uçuşan kafatasları yapmaya başlar (Uzak Yakından, 1937). Meksika peyzajları, tıpkı çiçek resimleri gibi, tuvali kaplar ve doğanın heybetini öne çıkarır.

1930 ve 1940 yılları sanatçının pek çok üniversiteden ödüle layık görüldüğü ve Modern Sanatlar Müzesi, Chicago Sanat Enstitüsü gibi önemli müzelerde sergiler açtığı yıllardır.

40’lı yılların ortasından sonra geometrik, minimalist biçimleri ve indirgenmiş renkleriyle ayrıcalık kazanan bir dizi avlu resmi üzerinde çalışmıştır. 1940’ların sonlarında ise sanatçı kocasını kaybetmiştir ve yaşamını tümüyle New Meksiko’ya taşır. 50’lerle birlikte soyut tabloları anımsatan bulut tarlaları ve nehir akışları gelir. 70’lerde O’Keeffe, görme yetisini giderek kaybeder ve seramik çalışmalarına yönelir.

O’Keeffe, kübist bir alt yapıdan yola çıkıp zamanla bu akımdan uzaklaşarak nesneleri yapısal ve çizgisel formlara indirgeyen pürist bir yaklaşımla çalışmalarını sürdürmüş, tabloyu kaplayan nesneleri ile soyut ve somut arasında bir denge yakalamıştır.

1970 yılında ise sanatçıya Whitney Müzesi’nde O’Keeffe retrospektifi açılır. Bu retrospektif burada bir kadın sanatçıya açılan ilk retrospektif sergi olması nedeniyle de önemlidir.

Sağlığı iyiden iyiye bozulan sanatçı bir yıl sonra ciddi bir görme problemi çekmeye başlar ve yanına Juan Hamilton’ı yardımcısı olarak çiftliğe alır. Hamilton, sanatçıya ölümüne kadar hem seramik çalışmalarında hem de 1976 da sanatı üzerine yazdığı kitabında sanatçıya yardım eder.

Sanatçının konu ve üslupsal geçişleri yaşamıyla yakından ilişkilidir. Kocası galerici ve fotoğrafçı Alfred Stieglitz ile tanıştıktan sonra sık sık gittiği George Gölü onun sanatında önemlidir. Sanatçı için George Gölü romantik çağrışımlar yapar. Burada sebze yetiştirip, çiçeklerle ilgilenen ve doğayı gözlemleyen sanatçı resimlerinde de çiçekler ve sebzelerden oluşan natürmortlara ve göl manzaralarına yer verir. Pflaumen (Erikler) adlı ölüdoğa, ilk kez süjeyi büyütme hilesine başvurarak geleneksel natürmorttan ayrılması itibariyle yenidir. Sanatçı, soyut ile somut arasında bir senteze ulaşır. Resmi boydan boya dolduran çiçek resimleri daha sonraki yıllarda seksüel çağrışımlar ile feminist çalışmalarda da yerini alacaktır. Çoğu zaman sadece bir ya da iki çiçek, tuvali tümüyle kaplar. Çok yakın planda gösterilen çiçek yapraklarının dış kenarlarıyla sapları genellikle kesilmiştir. Sıkça resimlediği Kala zambağı ise sanatçının neredeyse amblemi olmuştur. 1986 yılında Santa Fe’de hayatını kaybeden sanatçı, burada 1997’de açılan George O’Keeffe Müzesi ile ölümsüzleştirilir

__________________

Emekleriniz sayesinde özel bir sanatçıyı daha tanımış oldum.
Çok çok teşekkür ederim efendim.

Tümüyle tuvali kaplayan ,bazen de tuvalin de dışına taşan çiçek tablolarını hayranlıkla izledim. Kullandığı renkler yürekten düşündürdü beni.

__________________

İlginç bir ressam... Çevresindekilere bakışı ve gördükleriyle ilginç sonuçlar çıkarmış özellikle kuru kafalar ve zambaklarla...
Ölü doğa ödülünü haketmiş

Teşekkürler ellerine sağlık

__________________

"Ey egosu boyundan büyük insan..
Bir gün ölüp toprak olacaksın. Bir tohum filizlenecek ot olacaksın, bir öküz seni yiyecek ve atık olacaksın.. Yani hep aynı kalacaksın."

__________________

"Ey egosu boyundan büyük insan..
Bir gün ölüp toprak olacaksın. Bir tohum filizlenecek ot olacaksın, bir öküz seni yiyecek ve atık olacaksın.. Yani hep aynı kalacaksın."

İlave resimler için teşekkürler Başakca.
Ellerine sağlık

__________________

__________________