Işıklı caddeleri ve gürültülü gece hayatıyla tanınan Bodrum’un 30 kilometre doğusunda, bir arka bahçe Mazı. Portakal ve zeytin ağaçlarıyla sarmalanıp, mavi bir atlası andıran Gökova Körfezi’ni tepeden seyrediyor. Onun birbirinden güzel koylarında kendinizi sonsuz bir aylaklığa bırakarak ruhunuzu mutlu edebilirsiniz.

Zamansızlığın hükmettiği bir çağda, çılgın bir koşturma içerisinde yaşıyoruz. İş, para ve zamanın getirdiği kısıtlamalarla dolu bir günlük hayat... Bu yüzden herkesin derinlerinden hep bir “gitme” çığlığı yükselir. İnsanın en mutlu anlarının başında, kendisiyle yalnız kaldığı ve özüne yaklaştığı dönemler gelir. Hangimizin böyle durumlarda sığınacak bir arka bahçesi var acaba? Her şeyi unutup yalnızca evrende bir nokta olduğumuzu anımsayacağımız dingin bir mekân... Zamanın yavaş aktığı, sonsuz bir aylaklığın içine dalınarak her şeyin sıfırlandığı bir ortam... Türkiye’de böyle bir yer kaldı mı diye soranlara… Mazı….

Bodrum - Mumcular ile Milas - Ören arasında kalan Yukarı Mazı, zeytin ağaçlarıyla sarmalanmış bir köy. Buraya ulaşmak için anayolun kenarındaki Aşağı Mazı tabelasını izleyin. Çam ormanı ortasından geçen asfalt, bir dönemeci geçince mavi bir halı gibi yayılan denizi, ardından beyaz gövdeli, kırmızı kiremitli evleriyle Mazı’yı serecek önünüze. Eski çağlarda korsan saldırılarından korunmak amacıyla yüksek bir tepeye konumlanan bu şirin köy, Gökova Körfezi’ni seyrediyor yüzyıllardır. Evlerin önünde kadınların imece usulü halı dokuduğu, kahvelerde eski günler anılarak hararetli çay sohbetlerinin yapıldığı, bir ritüel havasında gümüş yapraklı dallardan zeytinlerin toplandığı ve çocukların masum gülüşlerinin henüz kaybolmadığı sıra dışı bir yer Mazı.

Doğal sit alanı olan Kissebükü sahiline Mumcular karayolu üzerindeki Sarnıç mevkiinden toprak yolla ulaşılıyor. Kissebükü’nde hamam, sarnıç ve kilise kalıntıları görülebilir.

Köyü asıl çekici kılan, Ege Denizi’nin berrak sularıyla çevrelenen birbirinden güzel koyları. Koy deyip geçmeyin; arkanız portakal ve zeytin ağaçlarının egemenliğinde alabildiğine uzanan yeşillik, önünüz ise mavinin tonlarını kuşanan kıpırtısız bir deniz... Bahçeler arasında varlığı bile belli olmayan doğanın kucağına yerleşmiş birkaç pansiyon ile salaş lokantalar... Hepsi bu. İster köyün çıkışında sağdaki yolu takip ederek birbirine yarenlik eden İnceyalı veya Taşlıyalı koylarına inin, isterseniz soldaki yolun kılavuzluğunda Hurma sahiline gidin, karşılaşacağınız manzara aynıdır. Her şey, son derece doğal ve sade burada. Gözünüzü kamaştıran sadece doğanın uyumlu renkleri olacak. Hayatın her türlü dayatmasından uzakta sonsuz dinginlik ve derin bir sessizlikle kuşanacaksınız. Doğayla baş başa kalıp kendinizi dinleyeceğiniz bir saklı cennete kavuşacaksınız.

Bir zamanlar halı dokumacılığı ve balıkçılıkla geçimini sağlayan Mazı köyü, son yıllarda turizmin nimetlerinden faydalanıyor.

“Tatilim mutluluğa doğru bir yolculuk olmalı, asla kâbusa dönüşmemeli” diyenlerdenseniz, Mazı sizin için doğru adres. Burada tatil köyleri, beş yıldızlı oteller, gece kulüpleri, diskotekler ve lüks lokantalar aramayın sakın. Sadece 30 kilometre uzaklıktaki Bodrum’un kalabalığından ya da sabaha dek süren eğlenceli gece yaşantısından hiç eser yoktur Mazı’da. Bildik tatil yörelerinden oldukça farklı bu sahiller, gerçekten kafa dinlemek isteyenlere ve şehrin kaçkınlarına hitap eder.

Sabah horozların ötüşüyle veya denizden günlük rızıklarını toplamaya giden balıkçıların pancar motorlarının sesleriyle uyanmak istemez misiniz? Odanızın penceresinden içeriye dolan hanımeli ve gül kokularıyla uyanmak nasıl bir duygudur? Uzun zamandır güne böyle başlamamışsınızdır. Hemen 100 metre ileride, serin sularıyla davetkâr deniz sizi bekliyor. Üzerinizdeki miskinliği atmak ve bedeninizi tazelemek için bu fırsatı değerlendirin. Ardından, zeytin yapraklarının gölgelendirdiği bahçede, Ege’nin mis gibi kokan zeytinyağıyla lezzetlenen zengin bir kahvaltı sofrasına kurulabilirsiniz.

Canınız tembellik mi yapmak istiyor, o halde ağaç gölgesindeki hamaklara ya da kıyıdaki şezlonglara bırakın kendinizi. Durmaktan sıkıldıysanız eğer, şnorkelle mavi derinliklerdeki balıkların peşinde koşmanın heyecanını yaşayabilirsiniz. Fotoğraf tutkunları sahilin iki yakasındaki tepelerden birine yürüyüp unutulmaz manzaralar yakalayabilirler. Sonra kumsala inip dalgaların ritmik sesini dinleyin. Gün geceye dönüp denizin üzerinde yakamozlar ışıldamaya başladığında, hayatı yeniden yakaladığınızı hissedeceksiniz.

İnceyalı kumsalının ardına, sıcak insanların işlettiği sevimli pansiyonlar sıralanmış. Taş Pansiyon’un sahibi Mehmet Bey aynı zamanda bir şair. Yaşadığı coğrafyadan o kadar etkilenmiş ki, doğa âşığı bu insan, çakıl taşları üzerine bir şiir bile yazmış. Hırçın dalgaların sürükleyerek biçimlendirdiği bu taşlar, farklı şekil ve büyüklükleriyle şaşırtıyor. Oysa uzaktan bakıldığında hepsi birbirine benziyor. Tıpkı yaşam döngüsünün sınırsız olasılıklarla insan hayatını yönlendirdiği gibi, onlar da her saniye denizin tuzlu sularıyla yıkanıp, oradan oraya savruluyorlar birer çilekeş misali.

Rehabilitasyon çalışmalarında insana alışan
fok Badem sık sık Mazı sahillerini ziyaret ediyor.

Birden kumsalda bir hareketlenme başlıyor. Çocuklar çığlık çığlığa koşturuyorlar. Körfezin ünlü yavru foku Badem, tüm hünerlerini sergileyerek sevimlilikler yapıyor. Suda çocuklarla oynaşan bu şirin yaratık, insan sıcaklığına alışmanın çelişkisini yaşıyor belli ki.

Taşlıyalı sahili, İnceyalı’nın batı yakasına konumlanıyor. Sadece iki pansiyonun yer aldığı koy, yaz sıcağında kendini Gökova’nın köpüklü dalgalarıyla serinletmeye çalışıyor. Köye yönelip Mazı’nın doğu tarafındaki Hurma sahiline doğru yol alınca bu kez. İnceyalı ile Hurma’yı birbirinden çam ağaçları kaplı yüksek bir tepe ayırıyor.

Daha uzun bir kıyı bandına sahip olan Hurma kumsalının arkası, geniş bir düzlük. Zeytin ve narenciye bahçelerinin arasında beyaz badanalı küçük pansiyonlar göze çarpıyor. Hurma sahilinin sol tarafındaki tepe, köy halkınca “Gözyaşı Kayası” olarak adlandırılıyor. Eski çağlarda Lelegler ve Karialılar tarafından sunak olarak kullanılan tepe, doyumsuz güzellikte bir manzaraya sahip. Bir tarafında Hurma, diğer tarafında Ilgın Koyu’nun yer aldığı Gözyaşı Kayalığı, karşıdaki Datça Yarımadası’nın kuzey koylarını seyrediyor.

Kissebükü, tarihi dokunun mavi sularla kucaklaştığı
bir bölgede yer alıyor.

Mazı’da, Gökova’nın tertemiz deniziyle kucaklaşan Hurma, İnceyalı ve Taşlıyalı dışında birçok bakir koy var. Hurma sahilinin doğu yakasında Ilgın, Sedef ve Çökertme koyları sıralanıyor. Bu koylara tekneyle ya da Hurma’nın solundaki toprak yoldan yapacağınız minik bir “karadan mavi yolculuk” ile ulaşabilirsiniz. Taşlıyalı’nın batısında kalan Şeytan Deresi, Çamlık, Çatal, Akarca ve Alakışla Bükü’nü ise sahilden kiralayacağınız balıkçı tekneleriyle dolaşın. Alakışla Bükü, Adalıyalı ve Kissebükü koylarından oluşuyor. Yukarı Mazı-Mumcular karayolu üzerindeki Sarnıç mevkiinden toprak yolla ulaşılan Kissebükü’nde hamam, sarnıç ve kilise kalıntıları görülebilir.

Ilgın Koyunda Akşam

Kalabalıklardan sadece birkaç saat uzaklıkta, sessizliğin koynunda zaman geçirmek isteyenler için, masmavi denizi ve henüz el değmemiş doğasıyla Mazı en iyi seçeneklerden biri. Doğanın yeşil örtüsü beyaz beton binalarla kaplanmadan, denizden ya da karadan bu gizli bahçeyi keşfetmeye değer

Eğer bu sessizlikten sıkılır ve biraz harekete ihtiyaç duyarsanız, barların, diskoların ve canlı müziğin her çeşidini bulabileceğiniz Bodrum, sadece 50 km. uzaklıkta.

http://imageshack.com/a/img911/3068/GGR6eF.png

İnce Yalı Koyu

Mazı’ya özel aracınızla gidecekseniz Milas ve Güllük’ü geçtikten sonra Bodrum’a doğru yol alırken, Güvercinlik’ten sola Mumcular ayrımını göreceksiniz. Mumcular’a girip sağa dönünce "Yeniköy ve Yukarı Mazı" köylerinden sonra çam ormanı içinden geçen asfalt yolda son olarak karşınıza "Aşağı Mazı" köyü çıkacak. (Toplam 31 km.)
Pansiyon tabelalarının yanından İnceyalı sahiline inebilirsiniz. Mumcular-Aşağı Mazı köyü arası 20 km. Ancak Aşağı Mazı köyünden İnceyalı sahiline inen 2 km’lik asfalt yol oldukça virajlı. Milas-Mazı arasında çalışan minibüslerle de Mazı’ya ulaşmak mümkün.

http://imageshack.com/a/img912/4747/HklQdf.png

Akşamdan denize bırakılan ağlar, sabahın erken saatlerinde toplanıyor. Sahil restoranlarına canlı canlı gelen balıklar arasında, başta akvaryum balığı güzelliğinde iskaroz olmak üzere sokkan, akya, mercan, lagos, barbunya, karabida ve ahtapot gibi çeşitler bulunuyor. Çorbasına doyamayacağınız iskorpitin yanısıra, sütte bekletilip sodayla yumuşatılan sübyenin tadına bakmayı da unutmayın..

Tam kafa dinlemelik bir tatil yeri...

Güzel yermiş...

Ellerine sağlık, teşekkürler Başakça... :zgd: