Tekil Mesaj gösterimi
Eski 25.01.2009, 06:56   #2
Çevrimdışı
ReaL
Deniz Sevengillerden

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: 30 Ağustos Zafer Bayramı Kutlu Olsun

Zaferin Anlamı
Dün 30 Ağustos Zafer Bayramı'nı kutladı Türkiye… Türkiye'de kim ne kadar kutladı, kim kutlamadı, kim kerhen kutladı, kim laf olsun diye kutladı, kim kutlar gibi yaptı, kim içinden lanetler okudu bilinmez, ama dün 30 Ağustos'tu.

Büyük Taarruz'la düşmanın denize döküldüğü zafer "30 Ağustos" sadece bir zafer midir?

Mustafa Kemal'e göre "hayır."

O daha bir yıl önce Sakarya zaferi günlerinde, hiçbir zaferin bir amaç olmadığını söylüyordu. Zafer, ancak kendinden daha büyük bir hedefe ulaşmak için gereken bir araç olabilirdi.

Amaç ise bir fikirdi.

Zafer de fikrin elde edilmesine katkısı ölçüsünde bir değer ifade edebilirdi. Bir fikrin elde edilmesine dayanmayan bir zafer kalıcı olamazdı. Boş bir çaba olarak kalırdı.

Mustafa Kemal'i haklı çıkaran o kadar tarihsel örnek vardı ki… Anadolu'yu baştan başa fethedip Yunan topraklarına dayanan Persler, zafer üstüne zafer kazandılar ama, zaferlerine rağmen heba olup gittiler. Kartacalalılar da Roma kapılarına zafer naralarıyla girdiler ama, sonunda kendi ülkelerinde taş üstünde taş kalmadı.

Çünkü fikirleri yoktu.

***

30 Ağustos, bir fikrin zaferidir. Aydınlanma fikrinin zaferidir. Kendinden daha büyük bir amacın, bir idealin, çağdaşlık fikrinin gerçekleşmesi yolunda büyük ve önemli bir araçtır. Büyük Taarruz'un 26 Ağustos'ta başlayıp 9 Eylül'de düşmanın İzmir'de denize dökülmesiyle sonuçlandığı sanılır. Teknik olarak bu belki doğrudur ama, gerçekte, çok daha uzun bir sürecin ifadesidir.

O gün, yenilen dış düşmanların amacı, artık, Marmara'yı, İstanbul'u ve Trakya'yı Türklere kaptırmamaktır belki, ama iç düşmanların amacı çok daha vahimdir: 30 Ağustos'u sadece bir askeri zafer olarak tarihe hapsetmek.

Çünkü onlar, Mustafa Kemal'in gözünde, 30 Ağustos'un, kendinden daha büyük bir amaca hizmet eden bir araç olduğunu görmüşlerdi. Bu zaferin ardından, bu ülkede yaşayan insanların, padişah ve saray zorbalığından, şeriat zincirlerinden kurtarılması için yeni bir savaşın başlayacağını biliyorlardı.

Ne yapıp edip, bu zaferi Mustafa Kemal'in elinden almalıydılar.

Ankara'da, Meclis'te, iktidarı bir biçimde eline geçirmiş olan bir grup, daha İzmir'in dumanları tüterken, İzmir'de bulunan Mustafa Kemal Paşa'ya telgraf çekip, "Senin işin bitti, artık gerisini bize bırak" diyebilmişlerdir.

Gerçi Mustafa Kemal'den gereken cevabı o gün de almışlardır; bir yıl sonra Cumhuriyetin ilanı ile almışlardır, peşpeşe sıralanan Aydınlanma devrimi ile almışlardır, ama onlar da, "rövanş" yeminini o gün etmişlerdir.

Rövanşı aldılar mı dersiniz?

Hikmet BİLÂ
  Alıntı ile Cevapla
19 Üyemiz ReaL'in Mesajına Teşekkür Etti.