Forum Gerçek

AnasayfaForumları Okundu Kabul Et Bugünkü Mesajlar
Geri git   Forum Gerçek > Gezelim & Görelim > Buram Buram Türkiye'm

Buram Buram Türkiye'm Gitmesek de, görmesek de o yer bizim yerimizdir...


Yeni Konu aç  Cevapla
 
Seçenekler
Eski 07.06.2011, 22:48   #1
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Anadolu'nun Şelaleleri




Marmaros Şelalesi
Marmaros Şelalesi - Gökçeada (Çanakkale)
Fotoğraf: Yıldırım Güngör


Türkiye’nin en büyük adası Gökçeada, dünyada üzerinde tatlı su kaynakları en fazla olan dört adadan biri olarak biliniyor. Bu gür su kaynaklarının en büyük kanıtı ada üzerindeki baraj göleti ve tropik adalarla yarışır güzellikteki şelale.

Çanakkale ilindeki Kabatepe Limanı’ndan arabalı vapurlarla ulaşılan Gökçeada’daki Marmaros Şelalesi, bir trekking cenneti. Uğurlu köyü yolundan Dereköy’e gitmek gerekiyor Marmaros’u görmek için. Köy çıkışında Marmaros Koyu’na giden yolun yedinci kilometresinde, sağ tarafta yeşillikler içinde bir vadi görülüyor. Orman içinde akan derenin kıyısından eğreltiotları eşliğinde yarım saatlik bir yürüyüş, ufak tefek birkaç çağlayanın ardından sizi Marmaros’a kavuşturuyor. Olanca ihtişamıyla 38 metreden dökülen şelale bir şaşkınlık duygusu yaratıyor önce. Arabalı vapurla gelirken çıplak boz tepeleri gördükten sonra böyle bir doğa harikasıyla karşılaşacağını pek beklemiyor insan doğal olarak. Yazın suları iyice azalan Marmaros Şelalesi, sularını dere aracılığıyla Marmara Denizi’ne gönderiyor. Bölge yaz aylarında yangın riski yüzünden ziyarete kapatılıyor. Yaz aylarında şelaleyi ziyaret etmek isteyenlerin kaymakamlıktan izin alınması gerekiyor.

Şelaleye gelmeden önce bir Yunan adası olan Semadirek manzaralı Marmaros Koyu’nda yüzenler, şelalenin oluşturduğu doğal gölette tuzlu sularından arınabilirler.
Sudüşen Şelalesi

Sudüşen ŞelalesiTermal (Yalova)
Fotoğraf: Hüseyin Ürkmez


Yaşamın kaynağı olan su, binlerce yıldan bu yana uygarlıkların devamını sağladığı gibi insanoğlunun ayakta kalabilmesinin başlıca nedenlerinden biri oldu. Yerkürenin engebeli yüzey şekillerinden doğanın özene bezene yaratığı şelaleler ve suyun yükseklerden süzülürken oluşturduğu o müthiş görsellik hepimizi derinden etkiler. Yerçekimine karşı koyamayarak kayalardan büyük bir süratle akan Sudüşen Şelalesi de seyredenleri kendine hayran bırakıyor.

Yalova ilinin Termal ilçesi Üvezpınar köyü sınırları içindeki şelalenin yolu tamamen asfalt. Üvezpınar’a 8 kilometre mesafedeki Sudüşen, Nacaklı Deresi üzerinde bulunuyor. Samanlı Dağları’nın eteğindeki Haydariye köyü ile Üvezpınar arasındaki vadiyi süsleyen dere yatağında, Sudüşen’den başka irili ufaklı birçok şelale yer alıyor. Üvezpınar’dan tepelere saran patika yoldan yürünerek de ulaşılabilen şelale, kayalık bir alandan dökülüyor.

Yükseldikçe baraj gölünün ve Marmara Denizi’nin seyredilebildiği panoramik manzaralı tepeden sonra, yürüyüş güzergâhı sık yeşil bir bitki örtüsünden geçiyor. Aynı zamanda bir piknik alanı olan şelalede, yaz aylarında serinlemek isteyenlerin yüzdüğü bir gölet var. Özellikle hafta sonları oldukça kalabalık olan bölge, İstanbul çıkışlı seyahat acentelerinin de yürüyüş programlarında yer alıyor. Sudüşen Şelalesi’nin üstünden devam eden patika, geniş yapraklı ağaçlardan oluşan bir orman içinde dere yatağını takip ediyor. Bu parkur, Armutlu-Esenköy-Çınarcık-Yalova hattındaki mavi yeşil rotanın bir ayağını oluşturuyor.

Sudüşen Şelalesi’ne gelenler termal tesislerde dinlenebilme olanağı da buluyor. Yalova il merkezine 12 kilometre mesafedeki Yalova Termal Tesisleri’nin suları, Samanlı Dağı doruklarındaki Delmece Yaylası’ndan geliyor.


Erikli Şelalesi

Erikli ŞelalesiYalova
Fotoğraf: Yıldırım Güngör


Yalova ve Bursa illerinin sınırları içinde kalan Termal-Hasanoba-Teşvikiye-Kocadere- Selimiye-Hayriye-Esenköy-Armutlu arasındaki alan “mavi-yeşil rota” ilan edildi geçmiş yıllarda. İsteyenlerin araçla geçebileceği, dileyenlerinse yürüyüş yapabileceği parkurlar bulunan Samanlı Dağları’ndaki bu alternatif turizm bölgesinde, Erikli Şelalesi gibi pek çok doğal güzellik yer almakta.

Çınarcık ilçesi Teşvikiye beldesinden Delmece Yaylası’na çıkılan yol üzerindeki Erikli Şelalesi, Yalova Kent Ormanı içerisinde bulunuyor. Ihlamur, kestane, kayın, meşe, gürgen ve çam ağaçlarıyla bezenmiş, asma köprüler ve seyir teraslarından geçilerek yapılan hoş bir yürüyüşle varılıyor şelalelere. İki ayrı kademede farklı çağlayanlar yapan Erikli, minik göletleriyle doğanın kucağında uzanan eşsiz bir güzellik olarak belleklerde yer ediniyor. Eğer kasım ayı civarlarında bölgeye giderseniz, şelale yolu üzerinde dallardan sarkan kestane, kocayemiş, muşmula ve cevizlerin tadına bakabilirsiniz. Yarım saatlik yürüyüşle yetinmeyenler, şelaleden yukarıya Delmece Yaylası’na kadar yolu uzatabilir. Esenköy yakınlarındaki Çalderesi Şelalesi de mavi-yeşil rota üzerinde yer alıyor.

Erikli Şelalesi’ne ulaşım için İstanbul’dan gelecekler Yalova-Çınarcık-Teşvikiye güzergâhını, Bursa üzerinden gelecekler ise Bursa-Gemlik-Hayriye-Selimiye-Delmece Yaylası yollarını kullanabilir. Yalova Kent Ormanı’nın il merkezine uzaklığı 29 kilometre.

Saitabat Şelalesi
Saitabat ŞelalesiKestel (Bursa)
Fotoğraf: Fatih Özenbaş


Karlı zirvesi ve zirvenin altındaki üç gölüyle Uludağ, bulunduğu ortam için gerçek bir yaşam kaynağı. Dev gövdesinden yolladığı sularla, Bursa ve çevresine hayat veriyor. Eriyen karların ve kaynak sularının oluşturduğu derin vadilerdeki dere yatakları, kimi zaman engebeli arazilerden geçerek, kimi zamansa şelaleler oluşturarak denize doğru yolunu buluyor.

Daracık ve bir o kadar da derin bir kanyonun ağzından fışkıran Saitabat, Uludağ’ın yarattığı bir şelale. Uzun süre soluksuz kalmış da can havliyle birden derin bir nefes alan insan edasıyla çıkıyor kanyonun ağzından. Doruklardan aşağıya inerken engebelerden yorulmuş sanki yayından fırlayan bir ok gibi dökülüyor kayalara şelale. Sonra uysallaşıp sakin sakin devam ediyor yoluna.

Bursa’nın Kestel ilçesindeki Saitabat Şelalesi Derekızık köyüne üç kilometre mesafede yer alıyor. Kestel’in içine girmeden sağa çimento fabrikasına dönüp, Uludağ’ın eteklerine doğru yol alıyorsunuz. Yol kenarındaki şişe suyu dolum tesisleri şelaleye yaklaştığınızın habercisi bir bakıma. Saitabat’ın kanyondan çıktığı nokta tam bir mesire yeri. Dere yatağına ve kıyıya masalarını kuran kır lokantalarıyla kaplı alan, uğuldayarak akan suyun serinliğinin hissedilebildiği bir cennet köşesi. Burada kiremitte tereyağıyla pişirilen alabalıkların tadına bakabilirsiniz.

Şelaleye 9 kilometre mesafedeki Cumalıkızık köyü, bir açık hava müzesi niteliğinde. Farklı renklere boyanmış asırlık Osmanlı evleri, aile pansiyonları ve yöreye özgü organik yiyecekleriyle özellikle hafta sonları yoğun bir ziyaretçi akınına uğruyor Cumalıkızık.
  Alıntı ile Cevapla
13 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 07.06.2011, 22:50   #2
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Anadolu'nun Şelaleleri

Oylat Şelalesi

Oylat Şelalesi İnegöl (Bursa)
Fotoğraf: Elif Duran


Oylat adının kökeni eski bir hikâyeye dayanıyor. İnegöl çevresine hâkim olan bir Bizans tekfurunun kızı onulmaz hastalığa yakalanır. Son çare olarak belki deva bulur diye bölgedeki ılıcaya gönderilir. Ancak sağlığından umut kesildiği için oraya bırakılır ve “öl-yat” denilir kıza. Günlerce kaplıcaların şifalı sularında dinlenen kız sonunda iyileşir. Halk arasında halen Ölyat olarak anılan bölgenin adı zamanla Oylat’a dönüşür.

Bursa’nın İnegöl ilçesine 26 kilometre uzaklıktaki Oylat kanyon, mağara, kaplıca ve şelaleden oluşan doğal güzellikleriyle karşılıyor konuklarını. Anayoldan kavak ağaçları arasındaki Oylat yoluna girdiğinizde, Sivrikaya Tepesi’nin oluşturduğu derin kanyonla karşılaşıyorsunuz. Merdivenlerle inilen kanyon ağzında üç galerili bir mağara yer alıyor. Birçok hastalığın tedavisinde yararlanılan Oylat Kaplıca Tesisleri, Uludağ’ın eteklerindeki ormanlık alanda konumlanıyor. İsviçre’den sonra özellikleri açısından dünyada ikinci sırada yer aldığı iddia edilen kaplıcanın çevresinde, Roma dönemine tarihlenen kalıntılar göze çarpıyor.

Oylat’ın son sürprizi büyük şelalesi. Çam, meşe, ıhlamur, kestane, gürgen ve çınar ağaçlarıyla bezeli bir vadi yatağında akan derenin kenarından iki saatlik bir yürüyüşle ulaşılıyor Oylat Şelalesi’ne. Ormanın serinliği ve suyun ritmik sesi eşliğindeki yürüyüş güzergâhı, Orman İşletmesi tarafından ahşap köprüler ve platformlarla düzenlenmiş. Sonbaharda muhteşem bir renk cümbüşü yaşayan, ilkbaharda ise menekşe bahçesine dönüşen Oylat Şelalesi yolu, irili ufaklı birçok çağlayanla süslü. Sık ağaçlar arasından geçen tahta platformu izleyerek, büyük bir gürültüyle düşen asıl şelaleye ulaşılıyor en sonunda. Doğanın kucağında saklı bir hazineye benzeyen Oylat, dinginliği arayanlara huzur ve şifa ortamı sunuyor.


Softboğan Şelalesi

Softboğan Şelalesi - Bursa
Fotoğraf: Halim Diker


Bursa-Uludağ’ın yarattığı bir başka şelale de Softaboğan. Uludağ oteller bölgesindeki telesiyej istasyonuna yaklaşık iki kilometre mesafede, Kırkpınarlar Deresi üzerindeki şelale, bu noktadan itibaren Deliçay ile birleşene kadar yarattığı akarsuyun adını Balıklı Deresi olarak değiştirir. Bakacak mevkiinde, tüm Bursa ovasının seyredilebildiği manzara noktasının yakınlarındaki dere yatağından aşağılara inilerek ulaşılıyor Softaboğan’a. Dere içindeki iri taşlar, ıslanmadan patikadan yürüyüş yapma olanağı sağlıyor. Yaklaşık 1800’lü metrelerden aşağılara indikçe suyun yarattığı taraça ve göletlerle karşılaşılıyor.

Yaklaşık iki kilometre sonra gelinen noktada, bir kayanın üzerinden üç metreden dökülen şelale çıkıyor karşınıza. Çok eski yıllarda bir medrese talebesinin boğularak ölmesinden dolayı Softaboğan denmiş şelalenin adına. Birçok Bursalının gençlik günlerinde yüzme öğrendiği şelalenin küçük bir de göleti bulunmakta. Şelaleden sonra Balıklı adını alan su, çılgın akışına Cumalıkızık köyüne kadar devam ediyor ve Bursa ovasına ulaştığı andan itibaren sakin bir dere yatağına dönüşüyor. Şimdi ne yazık ki izine pek rastlanmasa da, geçmiş yıllarda derede balık yaşamaktaydı.

Şelaleye giden patikalar, yine Uludağ’ın yamaçlarında bulunan Aras Şelalesi’yle birlikte hafta sonu trekking güzergâhı olarak kullanılıyor.


Sutüven Şelalesi

Sutüven Şelalesi Edremit (Balıkesir)
Fotoğraf: Balıkesir İl Müdürlüğü Arşivi


Kaz Dağları Milli Parkı içindeki diğer bir doğa harikası da Sutüven Şelalesi. Dünyanın en önemli oksijen depolarından Kaz Dağları, biyolojik çeşitliliği ve akarsularıyla dikkat çeken bir bölge. Edremit Körfezi manzaralı Sarıkız Tepesi yamaçlarından fışkıran pınarlar, denize doğru yol aldıkça derelere ve şelalelere dönüşüyor.

İzmir Çanakkale karayolunun Altınoluk Edremit bölümünün 20. kilometresinde, Zeytinli köyü levhası takip edilerek ulaşılıyor şelaleye. Beyoba köyünden iki kilometrelik toprak yolla gelinen şelale alanı, bir piknik ve mesire yeri olarak düzenlenmiş. Yükseklerdeki Sarıkız Yaylası’ndan doğan Kızılkeçili Çayı üzerindeki Sutüven Şelalesi’nin adı, “tüven” yani “sıçrayan” su anlamına geliyor. Dağların denize bakan yamacındaki şelale, isminin hakkını verircesine kayaların üzerinden sıçrayarak düşüyor küçük göletinin yüzeyine. Köpürerek, 17 metre yüksekten dökülen sular, çam ormanlarıyla kaplı vadiyi serinletiyor.

Şelalenin az yukarısındaki kaynağın çıkış noktasında yer alan Hasanboğuldu göleti, hüzünlü öyküsüyle biliniyor. Yavuklusunun aşkını sınamak isteyen Emine ondan tuz yüklü bir çuvalı taşımasını ister. Sıcaktan ve tuzdan sırtı yanan Hasan dayanamaz, gölete düşerek boğulur. Hasan’ın boynundaki yazmayı suda bulan Emine, sevgilisinin öldüğünü anlayıp kendini oracıktaki bir çınara asar. Bu hüzünlü aşk öyküsüne tanık olan şelale ve gölet, yüzyıllardır aynı devinimle akmaya devam ediyor.

Sutüven Şelalesi’nin bulunduğu alanda çeşitli doğal ürünlerin satıldığı tezgâhlara rastlayabilirsiniz. Ege’nin en önemli zeytin üretiminin yapıldığı bu bölgenin yakınlarındaki Akçay’da bir de termal kaplıca bulunuyor.


Güney Şelalesi
Güney ŞelalesiGüney(Denizli)
Fotoğraf: Denizli İl Müdürlüğü Arşivi


Denizli merkeze 70, Güney ilçesine 5 kilometre mesafedeki şelale, yeşillikler içinde beyaz kıyafetiyle uzaklardan görülebiliyor. Birinci dereceden sit alanı ilan edilen Güney Şelalesi, Türkiye’nin önemli doğa hazinelerinden biri olarak nitelendiriliyor.

Afyon Dinar dağlarından doğan Büyük Menderes Nehri, Çivril ve Çal yerleşimlerini geçtikten sonra Güney ilçesi yakınlarında derin vadilere giriyor. Bu noktadaki Cindere köyüyle aynı adı taşıyan tepeden doğan kaynak suları, yirmi metrelik bir şelale oluşturarak Büyük Menderes’e dökülüyor. Kireçli suyun yatağındaki kalkerli tabakayı beyaza boyamasından dolayı, yöre yemyeşil orman dokusuyla birlikte bir renk cümbüşü yaratıyor. Şelalenin gücü, yüzyıllardır altındaki kayaçları oyarak bir mağara haline getirmiş. Sarkıt ve dikitlerin yanı sıra içinde bir de göl bulunan mağaranın, biri büyük diğeri küçük olmak üzere iki ağzı var. Şelalenin serinlettiği ortamda, Damlataş Mağarası içindeki soğuk sularda yüzülebiliyor.

Denizli’den gelirken yaklaşık bin metrelik bir irtifa kaybederek aşağı inen asfalt yol, vadinin dibindeki Güney ilçesine kadar uzanıyor. Güney Şelalesi etrafında yer alan dinlenme tesisleri ve alabalık lokantaları, gelen turistlere hizmet veriyor.
  Alıntı ile Cevapla
11 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 07.06.2011, 22:53   #3
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Anadolu'nun Şelaleleri

Turgut Şelalesi
Turgut ŞelalesiMarmaris(Muğla)
Fotoğraf: Erdal Yazıcı


Muğla’nın Marmaris ilçesine bağlı Turgut köyünde bulunan şelale, çok büyük olmamasına karşın ilgi çeken bir yer. Dev sığla ağaçlarının bulunduğu bir alanda en büyüğü yaklaşık 10 metreden dökülen, peş peşe sıralanmış beş şelale var. Suları geçen yıllarda bir parça azalan şelale, yöre turizmine önemli bir katkı sağlıyor. Akdeniz ikliminin yaz sıcaklarında ortalığı kavurduğu günlerde, şelalenin göletinde serinlemek isteyenlerle dolup taşıyor yöre. Cip safari veya trekking etkinliğiyle gelen gruplar, şelale ziyaretinin ardından civardaki gözlemecilere veya alabalık lokantalarına akın ediyor.

Şelaleyi görmeye gerenler, Orhaniye’de denizin üstündeki ilginç oluşum Kızkumu’nu ziyaret edip Hisarönü’nün güzel sahillerinde yüzebilir. Marmaris’e 33 kilometre uzaklıktaki Turgut köyüne gitmek için iki alternatif var. İlki Marmaris-Datça yolunu takip edip Orhaniye sapağından sola dönen yolu izlemek. İkincisi ise Marmaris-İçmeler-Turunç güzergâhından Bozburun levhasına yönelmek ve Bayırköy’de sağa ayrılan kavşaktan yarım saatte Turgut’a ulaşmak.


Uçarsu Şelalesi


Uçarsu ŞelalesiKaş(Antalya)
Fotoğraf: Cüneyt Oğuztüzün


Toroslar’ın batı kolunu oluşturan Beydağları’nın ikinci yüksek noktası 3 bin 20 metre ile Akdağ-Uyluk Tepe’dir. Burası doruklarındaki geç eriyen karlar ve yamaçlarındaki pınarlarla Antalya bölgesi için önemli bir su kaynağı. Heybetli dağın eteklerine yayılan ona yakın göl ve Uçarsu Şelalesi, bu cömert sulak alanın en iyi kanıtları.

Uçarsu Şelalesi’ne Antalya ili Kaş ilçesine 70 kilometre mesafedeki Gömbe Yaylası’ndan 8 kilometrelik toprak bir yolla ulaşılıyor. Gömbe’nin üzerinde, Yeşilgöl’ün güneybatısına konumlanan Aygır Gölü’nden doğan suların 60 metreden dökülmesiyle oluşuyor şelale. Bulunduğu alanın bitki örtüsünden yoksun olması nedeniyle kilometrelerce uzaklardan bile seçilebiliyor Uçarsu. Şelale, kış aylarında donan ve buz sarkıtlarıyla kaplanan siluetiyle oldukça ilginç bir görünüme bürünüyor. Toprak yolun bittiği yerden, şelalenin aşağı döküldüğü noktayı seyretmek mümkün. Çok dik bir uçurumdan patlarcasına dökülen şelalenin zerrecikleri, havaya yayılarak bir bulut gibi ortalığı kaplıyor. Şelale sularının oluşturduğu Subaşı Deresi yeni kurulan Akçay Baraj Gölü’ne kavuşuyor sonrasında.

Gömbe yakınlarındaki Abdal Musa Dergâhı’nın bulunduğu Tekke köyü ve civarındaki Aleviler, her yıl haziran ayında düzenledikleri şenliklerde, şelalede dilek tutup sema törenleri düzenliyorlar. Deniz kenarındaki Kaş köylerinden yaz aylarında Akdağ eteklerinde yer alan yaylalara göçün başladığı dönem, bölgenin trekking sezonu aynı zamanda. Yürüyüş parkurları içinde en çok tercih edileni, Yeşilgöl’ün üzerindeki Subaşı Yaylası’ndan başlayan ve buzul göllerinden geçerek Akdağ zirvesine tırmanan rota.


Düden Şelaleleri

Düden ŞelaleleriAntalya
Fotoğraf: Cüneyt Oğuztüzün

Antalya’nın kıyısını şekillendiren falezler, Konyaaltı ile Lara arasında kalan bölümü denizden yüksek bir konuma getirir. Şehrin içinden geçen birçok akarsu falezlerin üzerinden küçük şelaleler yaparak Akdeniz’in derin mavisiyle buluşur. Bu şelalelerin en büyüğü, Aşağı Düden (Düden 2) Şelalesi 50 metreden gürültüler kopararak Lara’da denize iner.

Aşağı Düden’den 15 kilometre kuzeyde, asıl kaynak olan Düdenbaşı Şelalesi yer alır. Bazı kaynaklarda İskender, Düden 1 veya Yukarı Düden olarak da anılan bu şelale, Antalya merkeze 8 kilometre uzaklıktadır. Geniş bir tül gibi dökülen şelalenin suları, altındaki büyük bir mağarayı saklar. Sık ağaçlar arasında güneş ışıklarıyla oynaşan şelalenin çevresi, her daim nemli havasıyla ünlüdür. Kaya mezarlarına da rastlanan bu bölge geçtiğimiz yıllarda piknik ve mesire yeri olarak düzenlendi.

Düden Şelalesi’nin asıl kaynağı denizle buluşma noktasına varıncaya kadar bir görünüp bir kaybolur, yeryüzüyle saklambaç oynayarak yol alır. Düdenbaşı’ndan 20 kilometre uzaklıktaki Kırkgöz mevkiinden doğan su, Pınarbaşı’ndan gelen gözeyle birleştikten bir süre sonra Bıyıklı Düden’de tekrar yeraltına iner. Daha sonra Varsak yakınlarındaki bir çöküntüde gün ışığına kavuşan akarsu, önce Düdenbaşı’nda, ardından Koyunlar regülatöründe kollara ayrılarak en görkemlisi Aşağı Düden olmak üzere denize dökülen çeşitli şelaleleri oluşturur peş peşe


Kurşunlu Şelalesi
Kurşunlu Şelalesi - Antalya
Fotoğraf: Fatih Özenbaş


Antalya şelalelerinin en yeşili olan Kurşunlu, bir tabiat parkının içerisinde bulunuyor. Havaalanından üç kilometre sonra sola dönen Isparta Antalya karayolunun 7. kilometresinde yer alan Kurşunlu Şelalesi, 18 metre yükseklikten dökülüyor. Yaklaşık iki kilometrelik bir kanyon içinde kalan ve 1991 yılında hizmete açılan Kurşunlu Şelalesi Tabiat Parkı kızılçam, defne, harnup, zeytin, söğüt ve incir ağaçlarıyla bezeli.

Dinginliğin hüküm sürdüğü parkta sessizliği bozan yegâne ses, şelalenin önündeki gölete çarptığı anda çıkardığı gürültü. Merdivenlerden inip şelalenin arkasındaki mağaradan suyun süzülüşünü izlemek oldukça keyifli. Bu görsel şöleni izlerken az da olsa ıslanmayı göze almak gerekiyor. İnsana huzur veren suyun şırıltısını dinleyip, göletin üzerinde yüzen nilüferleri seyredebilirsiniz.

Seyir terasları ve yürüyüş yollarıyla gezilebilen 33 hektarlık alan, zengin bir bitki örtüsüyle kaplı. Suyun oluşturduğu gölet, restore edilen eski bir değirmen ve kır gazinolarıyla gerçek bir dinlenme mekânı Kurşunlu Şelalesi. Gökyüzünü kapatacak sıklıktaki “bitki tüneli” bölümünü, köprüler ve gezi patikaları yardımıyla dolaşabilirsiniz. Küçük bir arboretum görünümündeki alan, ağaç ve bitkiler hakkında bilgiler edinebilmek için kaçırılmayacak bir fırsat sunuyor.
  Alıntı ile Cevapla
12 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 08.06.2011, 20:24   #4
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Anadolu'nun Şelaleleri

Uçan 1 ve Uçan 2 Şelaleleri


Uçan 1 ve Uçan 2 ŞelaleleriSerik(Antalya)
Fotoğraf: Ersin Demirel

Genellikle hemen herkesin Antalya Kaş’taki Uçarsu ve yine Antalya Gündoğmuş’taki Alara Şelalesi’yle karıştırdığı Uçan Şelaleleri, çok yükseklerden düşmeleri nedeniyle almışlar bu adı. Antalya şelaleleri denilince hepimizin aklına Manavgat, Düden ve Kurşunlu gelir öncelikle. Oysa Antalya’nın en yüksek şelaleleri unvanını, Serik ilçesi Gebiz beldesine bağlı Kozan köyünde bulunan ve 62 metreden dökülen Uçan 1 ile, 78 metreden dökülen Uçan 2 taşır.

Türkiye’nin ikinci işaretlenmiş en uzun yürüyüş rotası Aziz Paulus (St. Paul) Yolu üzerindeki bu şelalelere kolaylıkla ulaşabiliyorsunuz. Gebiz yakınlarındaki Akçapınar köyüne 9 kilometre mesafede yer alan şelalelere, Kozan köyünün içinden de ulaşmak mümkün. Akçapınar’dan kırmızı beyaz çizgilerle işaretli orman yolunu yürüyenler biraz sonra, uzaklarda köpük köpük dökülen Uçan 2 Şelalesi’ni görecekler. Çam ağaçları arasından geçerek bu yüksek şelaleye varmak isterken, içinde yüzülebilecek kadar derin göletiyle Uçan 1 çıkar karşınıza. Kıyısında alabalık tesisi bulunan şelaleden ayrılıp bir patika vasıtasıyla 15 dakikalık bir yürüyüşün ardından Uçan 2’nin yanına gelirsiniz. Daha gür bir şekilde akan bu şelaleyi fotoğraflamak sık ağaçlar nedeniyle birincisi kadar kolay değil.

Kısa bir yolculuğun ardından Aksu Nehri’ne karışıp Akdeniz’e ulaşan bu çağlayanların hemen üzerinde Kozan köyü yer alıyor. Asfalt bir yolla varılan Kozan köyünden çağlayanlara ulaşım daha kolaydır. Kozan’da konaklama ve restoran hizmeti veren özel bir işletme de mevcut. Köyün içindeki tarlalar arasından geçen toprak yol, Uçan 2’nin hemen üzerinde, suyun çıktığı kaynak noktasına getirir konuklarını. Uçan 2 Şelalesi’nin düşmeye başladığı bu noktadan, Antalya ve Akdeniz sahillerini seyredebilirsiniz. Bir Pisidia kenti olan Pednelissos örenyerini ziyaret etmeden Kozan köyünden ayrılmayın.


Manavgat Şelalesi


Manavgat ŞelalesiManavgat(Antalya)
Fotoğraf: Şenol Durmuş


Antalya il merkezine 83 kilometre mesafedeki Manavgat Şelalesi, adını içinde bulunduğu ilçeden alıyor. Kış aylarında yoğun debisinden dolayı şelale özelliğini kaybederek delice akan bir ırmağa dönüşen Manavgat, bahar aylarından itibaren normal akışına kavuşuyor. Mayıs ayıyla birlikte beş metreden düşmeye başlayan şelale, yüksekliğinden çok geniş bir alana yayılan görünümüyle hayranlık uyandırıyor.

Manavgat Çayı antik dönemde Melas adıyla anılıyordu. Çayın kaynağı Batı Toroslar’ın Seydişehir ve Beyşehir gölleri arasında kalan yükseltisi Şeytan Dağı’nın (2130 metre) yamaçlarından geliyor. Sarp kanyonlardan geçen suyun yolculuğu, bir mağara içinden ansızın çıkan Dumanlı kaynağı ile birleşerek asıl gücüne erişiyor. Geçmiş yıllarda üzerine Oymapınar ve Manavgat barajlarının yapıldığı Manavgat Çayı, etkisinden bir şey yitirmeden adını verdiği şelaleyi besliyor yıllardır.

Şelale yakınlarındaki sukemerlerinin varlığı, bölgenin insanlık için önemini vurgulayan en önemli kanıt. Yüzyıllarca Pamphylia kentleri Seleukia ve Side’ye su taşıyan Manavgat Çağlayanı, günümüzde turizme hizmet ediyor. Ağaç dallarının kollarını sulara uzattığı şelale bölgesi restoranlar, kahveler ve hediyelik eşya satan mağazalarla dolu. Burada dinlenirken yemyeşil suyun küçük girdaplar yaparak yol alışını izlemek insana doyumsuz bir keyif yaşatıyor.


Alara (Uçansu) Şelalesi
Alara (Uçansu) ŞelalesiGündoğmuş(Antalya)
Fotoğraf: Halim Diker

Akdeniz’i bir bariyer gibi İç Anadolu’dan ayıran Toros Dağları’nın güneyindeki gözelerden çıkan akarsular, geçtikleri sarp ve dik bölgelerde inanılmaz güzellikte şelaleler yaratıyor. Bu şelalelerden biri de Alara Çayı üzerindeki Uçansu Şelalesi.

Şelaleye Antalya Alanya karayolunun Konaklı ayrımından, 70 kilometrelik Gündoğmuş ilçesi Kayabükü köyü yolu izlenerek ulaşılıyor. Uçansu kayalık bir yamacın farklı noktalarından yeryüzüne çıkıyor. Son 20 kilometresinde toprak bir yolla ulaşılan şelale Alara Çayı’na dökülüyor. Alara Çayı Orta Toroslar’ın en yüksek zirvelerinden 2 bin 800 metrelik Geyikdağ ve 2 bin 500 metrelik Akdağ’ın karlarıyla besleniyor. Köprülü beldesindeki çıkış noktasından sonra tekrar yeraltına inen Alara, yüzeye çıktığı noktada Uçansu Şelalesi’ni oluşturuyor. Ardından 70 kilometrelik bir yolculuk daha yaparak, Manavgat Boztepe köyü yakınlarında Akdeniz’e dökülüyor Alara Çayı.

2006 yılında Dünya Sağlık Örgütü tarafından “dünyanın en yaşanabilir alanı” seçilen Alara Çayı Havzası ve şelale bölgesinin ekoturizme kazandırılması için çalışmalar geçtiğimiz yıllarda başlatıldı. Turizm danışmanları tarafından dünyada kar suyuyla beslenen az sayıda çağlayandan biri olduğu ifade edilen Uçansu, yılın on iki ayı boyunca yerli ve yabancı gezginleri ağırlamaya hazırlanıyor.


Tarsus Şelalesi


Tarsus Şelalesi Tarsus (Mersin)
Fotoğraf: Ersin Demirel


Berdan Irmağı olarak da anılan Tarsus Çayı Bolkar Dağları’nda 2 bin metrenin üzerindeki pınarlardan doğuyor. Çayın üzerindeki Tarsus Şelalesi, Manavgat gibi fazla yüksekten dökülmemesine rağmen geniş yatağıyla dikkat çekiyor. Tarsus ilçe merkezinin üç kilometre kuzeyinde yer alan şelale, aslında Berdan Irmağı’nın yatağının değiştirilmesiyle oluşmuş. Tarsus Çayı antikçağda Tarsus kentinin ortasından geçiyordu ve sık sık sellere neden oluyordu. Bizans İmparatoru Iustinianus zamanında (527- 563) bir sel felaketi kenti mahvetti. İmparator da çayın yatağını değiştirip kentin dışına yönlendirdi; çay bugün de o yataktan akıyor. Çay antik bir mezarlığın bulunduğu yükseltiden düşerek çağlayan oluşturuyor. Şelale debisinin azaldığı yaz aylarında, suyun çekilmesiyle sığ derinliklerde kaya mezarlarını görebilirsiniz.

Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapan Tarsus, antik adı Kydnos olan Berdan Irmağı’yla hayat buldu. Tarsus ovasında 142 kilometrelik yolculuğu sırasında geniş yaylar çizen bu akarsu, taşıdığı alüvyonlar ile Çukurova deltasının oluşmasında önemli bir katkı sağladı.

Tarihi binlerce yıl öncesine uzanan Tarsus, Aziz Paulus Kilisesi, Bilal-i Habeşi Mescidi, Yedi Uyurlar Mağarası (Eshab-ı Kehf), Makam-ı Şerif Camii ve Danyal Peygamber’in Kabri gibi hazineleriyle inanç turizmine hizmet ederken, aynı zamanda bir mesire yeri olan şelalesiyle de doğal güzelliklerini sergiliyor. Şelale çevresinde yöresel lezzetleri tadabileceğiniz lokantalar var. Sıcak humus, patlıcandan yapılan babagannuş, muhammara gibi mezeleri deneyebilirsiniz.
  Alıntı ile Cevapla
12 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 08.06.2011, 20:26   #5
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Anadolu'nun Şelaleleri

Papazın Bahçesi
Papazın BahçesiÇamlıyayla (Mersin)
Fotoğraf: Cüneyt Oğuztüzün


Toroslar’ın gür çam ormanlarından adını alan Çamlıyayla ilçesi, yüksek tepelerdeki bol oksijenli havasıyla, Mersin ve Adanalıların kullandığı bir yayla. Bir zamanlar Tarsus ilçesine bağlı olan Çamlıyayla, daha sonra ayrılarak ilçe oldu. Bölge, yükseklerdeki bin yıllık anıt ardıç ağacı, Papazın Bahçesi, Cehennemderesi, Çini Göl ve Yazı Göl gibi doğal güzellikleriyle dikkat çekiyor.

Berdan Çayı’nın kaynağını oluşturan ve cennetten bir köşeyi anımsatan Papazın Bahçesi ve şelaleleri, Çamlıyayla’nın en çok ziyaret edilen mesire yeri. İlçe merkezine 13 kilometre uzaklıktaki şelalelere, Çakırlı Boğazı’ndan Fakılar köyüne devam eden stabilize bir yolla ulaşılıyor. Tam 27 sert dönemecin ardından inilen saklı vadi, dev çınar ağaçlarından çıkan gözeler ve oluşturdukları şelalelerle bir düş bahçesini anımsatıyor. Geniş bir alana yayılan pınarlar, onlarca gözeden çıkarak yemyeşil yosunların içinden aşağılara doğru süzülüyor. Çınar ağaçlarının engellediği güneş, dallar arasından yol bulduğunda ışık huzmeleriyle aydınlatıyor şelaleleri. Erguvan ağaçlarının renklendirdiği alan, dere şırıltılarının eşliğinde huzur bulacağınız bir ortam.

Yöreyi ziyaret edenleri ağırlamak için birkaç alabalık tesisinin de bulunduğu Papazın Bahçesi’nden çıkan sular, Kadıncık Vadisi’ni geçerek aynı isimli barajın ardından Berdan Irmağı’na karışıyor. Çukurova’da Tarsus Şelalesi’ni oluşturan bu kaynak, Tarsus, Yenice ve Mersin yerleşimlerinin su ihtiyacını da karşılıyor


Saklıkent Şelalesi

Saklıkent ŞelalesiYığılca (Düzce)
Fotoğraf: Özcan Budak

Doğaya ait birçok düş bahçesini barındıran Düzce ilinin yedi önemli şelalesinden biri olan Saklıkent, Yedigöller Milli Parkı güzergâhı üzerinde yer alıyor. Zengin bitki örtüsünün su sesiyle çevrelendiği tabiat alanında, yeşillikler içinde yürürken, sık ağaçların dallarından gökyüzü mavi mavi göz kırpıyor. Suyun sesinden şelaleye yaklaştığınızı hissettiğiniz anda, ağaçlar arasından bembeyaz siluetiyle birden karşınıza çıkıyor Saklıkent. Sarı yeşil kayalıklar içinden gelen şelale coşkun bir akışla dökülüyor.

Ormanın derinliklerine gizlenen Saklıkent Şelalesi, yeni keşfedilerek İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından turizme kazandırıldı. Düzce il merkezine 40, Yığılca ilçesine 5 kilometre mesafedeki şelale, özellikle sonbahar mevsiminin kendini göstermeye başladığı günlerde doğanın sunduğu görsel bir şölene dönüşüyor.

Yığılca ilçesinin doğal güzellikleri Saklıkent Şelalesi’yle sınırlı değil. Her yıl yelken yarışlarının düzenlendiği Hasanlar Baraj Gölü, Harmantepe mesire alanı ve anıt ağacıyla ünlü Kırık köyü ilçenin görülmesi gereken yerleri arasında. İçi damlataşlarla kaplı Sarıkaya Mağarası, göletler, şelaleler ve galerilerle bezenmiş Aksu Mağarası ve diğerlerine oranla daha küçük olan Gökçeağaç Mağarası da meraklıları için inanılmaz güzellikte ayrıntılar içeriyor. Yığılca’dan Yedigöller’e doğru devam edenler, Yoğunpelit köyündeki, köyle aynı adlı şelaleyi görebilir.

Güzeldere Şelalesi

Güzeldere ŞelalesiGölyaka (Düzce)
Fotoğraf: Özcan Budak


Doğanın gerçek sürprizlerinden biri olan Güzeldere Şelalesi’ne ulaşmak için Gölyaka’dan çıkıp Bıçkı Deresi Vadisi manzarası eşliğinde yükselen yol, dev kayın ve gürgen ağaçları arasından geçiyor. Vadinin sonunda karşı tarafa geçerek Efteni Gölü’ne dönen yol kıvrımında, yukarılardan gelen küçük bir dereciği geçiyorsunuz. Ardından vardığınız piknik alanında ise, üstünden geçtiğiniz derenin nasıl heybetli bir şelaleye dönüştüğünü hayranlıkla seyrediyorsunuz.

Elmacık Dağları’nın coşkun akan ırmaklarından biri olan Güzeldere, Bıçkıdüzü mevkiinde 120 metre yüksekliğindeki kayalardan dökülen kocaman bir şelaleye dönüşüyor. Şelale, Milli Parklar Müdürlüğü tarafından yaptırılan patika ve merdivenler sistemiyle gezilebiliyor. Ortamın sürekli nemli olmasından dolayı yürürken kaygan zemine dikkat etmek gerekiyor. Kışın kar altında dinlenen, ilkbaharda ise birbirinden güzel çiçeklerle canlanan Güzeldere Şelalesi’nde en etkileyici manzaralara renk cümbüşünün yaşandığı güz mevsiminde tanık olabilirsiniz. Deniz seviyesinden yaklaşık 600 metre yükseklikte yer alan ve yaban hayatı yönünden oldukça zengin olan şelale, özellikle hafta sonları ziyaretçilerin akınına uğruyor. Bölgede konaklamak isteyenler için bungalovlar ve bir de kır restoranı bulunduğunu hatırlatalım.

Düzce’ye 28, Gölyaka’ya 16 kilometre uzaklıktaki Güzeldere Şelalesi, bir mesire yeri olarak düzenlenmiş aynı zamanda. Ulaşım için Gölyaka-Hacıyakup-Hamamüstü veya DüzceÇınarlı- Gölormanı-Hamamüstü güzergâhları izlenebilir. Güzeldere’nin döküldüğü Efteni Gölü, Gölyaka ilçesinin 4 kilometre doğusunda yer alıyor. Göl, sukuşlarının göç yolu üzerinde bulunduğu için Orman Bakanlığı tarafından 2005’te “yaban hayatı koruma alanı” ilan edildi.


Aydınpınar Şelaleleri

Aydınpınar ŞelaleleriGölyaka (Düzce)
Fotoğraf : Özcan Budak

Sınırları küçük ama içinde barındırdığı doğal güzellikleri bir o kadar büyük olan Düzce kentini, “şelaleler şehri” olarak adlandırmak pek de yanlış olmasa gerek. Henüz yeni il olan Düzce, birbirinden güzel şelaleleriyle Rize’den sonra ülkemizin en çok bilinen bölgelerinden biri.

Aydınpınar köyü Yılankaya mevkiinde bulunan Aydınpınar Şelaleleri, kent merkezine 10 kilometre mesafede yer alan ve arka arkaya dökülen beş şelaleden oluşuyor. Köyden başlayan 1,5 kilometrelik bir patikayla ulaşılan Aydınpınar, bir takım şelalesi aslında. Birbirinden bağımsız beş şelaleden her biri, önce küçük bir gölete süzülüp arkasından diğer şelalelere sularını gönderiyor. Orman dokusuyla örülü bir vadinin yamaçlarından gelen su, siyah kayalar üzerinden beş farklı çağlayana dönüşerek akıyor.

Ağustos ayında böğürtlenlerle renklenen vadi yatağındaki patikalar, ıslanmadan şelalelere ulaşma imkânı tanıyor. Seyahat acentelerinin hafta sonu etkinlik programlarında yer alan Aydınpınar, bir trekking ve foto safari merkezi aynı zamanda. Ağaçlar arasından yükselen patikadan, küçük göletler yaparak peş peşe dökülen şelalelere ulaşıldığında, düşlenilenden daha güzel görüntülerle karşılaşılıyor. Suyun düşerken çıkardığı uğultu kulaklarınızda yankılanırken, seyrine doyum olmayan bir manzara sizi bekliyor. Daha çok Gürcü topluluğun yaşadığı Aydınpınar köyünde, ziyaretçilere hizmet veren iki alabalık tesisi bulunuyor.
  Alıntı ile Cevapla
12 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 08.06.2011, 20:28   #6
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Anadolu'nun Şelaleleri

Samandere Şelalesi
Samandere ŞelalesiDüzce
Fotoğraf: Özcan Budak


Orman Bakanlığı tarafından “tabiat anıtı” ilan edilen Samandere, Düzce’nin en güzel şelalelerinden biri kuşkusuz. Ulaşılamaz duygusu yaratan sarp görünüşü, birbiri ardınca sıralanan üç takım şelalesi, suyun anaforlar oluşturduğu derin cadı kazanları ve anıt ağaçlarıyla bu sıfatı fazlasıyla hak ediyor.

Düzce’nin güneydoğusuna konumlanan Beyköy beldesi Samandere köyündeki şelalenin il merkezine uzaklığı 26 kilometre. Deli yatağındaki mağarada kaybolup tekrar yeryüzüne çıkan şelale, kayalıklar arasında kaynayan bir su gibi adeta. Suyun coşkun akışı ve çıkardığı şiddetli ses, seyredenlerde ürküntü yaratacak kadar etkileyici kimi zaman. Etrafı korkuluklarla çevrili seyir terasından şelalenin muhteşem manzarasını izlerken, yanına ancak profesyonel kaya tırmanıcılarının yaklaşabileceğini düşünüyorsunuz. Akan suyun şiddetli debisinden dolayı uçuşan zerrecikler, insanı üşütecek kadar ıslatabiliyor bazen. Tabiatın tüm güzelliklerini cömertçe sergilediği bu yeryüzü harikasına yaklaşmak isterseniz, biraz cesaretinizi toplayıp merdivenlerden aşağıya inebilirsiniz. Yirmi metre yükseklikten dökülen şelalenin iki yanındaki sarp kayalar vahşi bir doğa görüntüsü kazandırıyor ortama. Oysa çılgınca akan su bir süre sonra sakinleşip Uğur Deresi aracılığıyla önce Efteni Gölü’ne, daha sonra da Büyük Melen Çayı vasıtasıyla Karadeniz’e yol alacak.

Çam, köknar, kayın, ıhlamur ve fındık ağaçları arasında günübirlik bir mesire yeri olan Samandere’de konaklamak için iki pansiyon var. Çevre düzenlemesi yapılan şelalede, kır lokantaları, alabalık tesisi ve doğal köy ürünlerinin satıldığı tezgâhlar bulabilirsiniz. Düzce-Abant yol bağlantısı üzerindeki tabiat alanı, yemyeşil yaylalara geçiş güzergâhında yer alıyor.


Ulukaya Şelalesi

Ulukaya ŞelalesiUlus (Bartın)
Fotoğraf: Nuray Türker


Ulukaya şelalesi “aşk acısını dindiren şelale” olarak da tanıtılıyor broşürlerde. Söylenceye göre Aşk Tanrısı Eros, eşinin kendisini artık sevmemesi nedeniyle intihar eden Selamnos’un bedenini kutsayarak bir şelaleye dönüştürür. Bir daha sevgililerin acı çekmesini istemeyen Eros, böylece şelale suyuyla bedenlerini ıslatanların ya da bu suyu içenlerin aşk acılarından arınmalarını sağlar.

Aşk acısını dindirir mi bilemeyiz ama görenleri büyüleyen bir güzelliğe sahip olduğunu söyleyebiliriz Ulukaya Şelalesi’nin. Bartın ili Ulus ilçesine 17 kilometre uzaklıktaki şelale, Ulukaya köyü yakınlarındaki Ulus Çayı üzerinde. Şelale 20 metrelik bir yükseklikten düşüyor, bir kilometre uzunluğundaki kanyonun içinde yaratıyor doğal güzelliğini. Kanyonun orta yerinde on metre genişliğindeki bir kaya oyuğundan yeryüzüne çıkıp, şırıltılar içinde akan dere yatağına düşüyor. Yaz aylarının en sıcak günlerinde suyu biraz azalsa da, hiçbir zaman kurumuyor. Şelale suyunun bir kısmını içmek amacıyla borularla köylerine getiren Ulukayalılar, aynı zamanda kanyondaki başka bir kaynağı da kullanıyor su gereksinimleri için. Kastamonu-Pınarbaşı’daki Valla Kanyonu ve Ilıca Şelalesi yolu üzerindeki Ulukaya Şelalesi’ne, Bartın’dan veya Karabük’ün Safranbolu ilçesinden ulaşmak mümkün.


Göldere Şelalesi

Göldere Şelalesi Kurucaşile (Bartın)
Fotoğraf: Cüneyt Oğuztüzün


Amasra’dan başlayarak Sinop’a kadar uzanan sahil yolu, sol yanında Karadeniz’in, sağ yanında yemyeşil yüksek dağların yer aldığı bol virajlı bir asfalttan devam ediyor. İnişler sırasında vadiden çıkan bir derenin denize döküldüğü noktada kurulan yerleşimlerle karşılaşılıyor ve bu akarsuların yarattığı şelalelerden de geçiliyor zaman zaman. Keşfedilmemiş bu coğrafi güzelliklerden biri de Kurucaşile yakınlarındaki Gölderesi Şelalesi.

Bartın ili Kurucaşile ilçesi Kanatlı köyündeki şelale, Armutçuoğlu Dağları’ndan doğan ve toplam uzunluğu 12 kilometreyi bulan küçük bir çayın üzerinde yer alıyor. Köye üç kilometre mesafedeki şelaleye önce kayın ağaçlarıyla bezeli orman yolundan geçen, ardından kocaman yapraklı kabalak bitkilerinin arasından ilerleyen bir patikayla ulaşılıyor. İlkbaharda ormangülleriyle süslenen şelale, ağaçların gölge oyunlarına katıldığı öğle saatlerinde ışıl ışıl parıldıyor. Gölderesi çayı 300 metrelik bir yükseltiden başlıyor ve yarattığı şelalenin ardından Çambu Koyu’nda Karadeniz’e karışıyor.

Yüzyıllardır ahşap tekne yapım merkezi olan Kurucaşile’nin yakınlarında Değirmenderesi, Taşlıboğaz ve Gökyar çağlayanları ziyaret edilebilir. Ulaşımın sadece denizyoluyla sağlandığı Gökyar Çağlayanı, Kanatlı köyü yakınlarında 70 metrelik bir yükseklikten Karadeniz’e dökülmesiyle ayrı bir önem taşıyor.


Ilıca Şelalesi

Ilıca Şelalesi Pınarbaşı (Kastamonu)
Fotoğraf: Cüneyt Oğuztüzün

Türkiye’deki en ünlü şelalelerden biri olan Ilıca, aslında çok yüksek bir şelale değil. Ancak görünümü ve oluşturduğu muhteşem göletiyle zihinlere kazınmış. Horma Kanyonu’nun dik ve yüksek duvarlarından ansızın ortaya çıkıp, on metre yükseklikten doğal havuz niteliğindeki bir gölete dökülen şelale, zengin bir bitki örtüsüyle sarmalanmış. Özellikle gölet kıyısındaki plaj görünümlü kumsalı, yaz aylarında yüzmek isteyenlerle dolup taşıyor. Doğaseverler, Küre Dağları Milli Parkı sınırları içinde kalan bu bölgede kanyonu yukarıdan seyreden patikalarda yürüyüş yapıp, şelaleyi tepelerden fotoğraflayabilir.

Şelale Kastamonu ili, Pınarbaşı ilçesi Ilıca köyü sınırları içinde yer alıyor. Ilıca Şelalesi, sık bitki örtüsü nedeniyle tropik bir ortam yaratan dört kilometrelik Horma Kanyonu’ndan gelen Zarı Çayı üzerinde bulunuyor. Pınarbaşı’ya 11 kilometre uzaklıktaki Ilıca köyünden on dakikalık bir yürüyüşle ulaşılıyor şelaleye. Köy içerisinde Devrekani Çayı ile buluşan Zarı Çayı, Valla Kanyonu içinden geçerek Karadeniz’e taşıyor şelalenin getirdiği suları. Dağdan döküldüğü noktada ikiye ayrılan sular, şelalenin “çift başlı” olarak nitelendirilmesine yol açmış.

Özgün yerel kıyafetleriyle kadınların sokakları renklendirdiği Pınarbaşı ilçesi, Ilıca Şelalesi’nin yanı sıra Valla Kanyonu’yla da tanınıyor. Pınarbaşı’ya 26 kilometre uzaklıktaki kanyon, sarp yamaçları ve vahşi doğasıyla Cide ilçesine kadar 12 kilometre boyunca devam ediyor. Kanlıçay ile Devrekani Çayı’nın buluştuğu noktada başlayan Valla’nın duvarları, kimi zaman 1200 metreye yaklaşarak karanlık bir dehliz haline dönüştürüyor kanyonu. Ilıca Şelalesi’nin çevresinde, içinde bir kilise kalıntısı bulunan Ilgarini Mağarası, değişik kalker yapılarıyla dikkat çeken Mantar Mağarası ve geniş ağızlı Kuyluç Mağarası görülebilir.
  Alıntı ile Cevapla
12 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 08.06.2011, 20:32   #7
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Anadolu'nun Şelaleleri

Azdavay (Başdeğirmen) Şelalesi
Azdavay (Başdeğirmen) ŞelalesiAzdavay(Kastamonu)
Fotoğraf: Çağlar Karaset


Kastamonu’nun Daday ve Azdavay ilçelerini yüksek bir bariyer gibi birbirinden ayıran Ballıdağ, gür su kaynakları, ormanları ve envai çeşit bitki türüyle yöreye hayat verir. Akşamları güneşin batışıyla birlikte Azdavay ilçesine gölgesini yansıtan 1700 metrelik Ballıdağ, eteklerinde sayısız doğal güzellikler saklar. Bunlardan biri de, sınırları içinde olduğu ilçenin adını alan Azdavay Şelalesi.

Etrafındaki asırlık değirmenler nedeniyle “Başdeğirmen” olarak da anılan şelale, ilçeye 13 kilometre mesafede yer alıyor. Çevresi şimdilerde bir mesire yerine dönüşen değirmenlerden günümüze pek bir şey kalmamış. Saray köyü yakınlarındaki bu küçük çağlayana, Daday-Azdavay karayolunun 5. kilometresindeki ayrımdan Gümürtler köyü yoluna sapılarak ulaşılıyor. Sarpun ve Çalca derelerini iki koldan birleştiren ve düştüğü yerde küçük bir havuz oluşturan su, aşağı mevkilerde Devrekani çayı ile buluşuyor. Sonbaharda bir renk cümbüşünü andıran görüntülere sahne olan şelale, kimi zaman da sis bulutunun altında gizemli bir atmosfere bürünüyor.

Geniş ormanlar ortasında yöreye özgü asırlık kütük evlerle bezenmiş Saray köyü, doğa yürüyüş parkurları projesiyle geçmişine ve şelaleye sahip çıkmaya çalışıyor bugün. Özellikle Samancı köyü Tekke Mahallesi’ndeki Halil Tekşen Konağı, etnografik bir müze konumunda. Doğaseverleri ekoturizmle buluşturmayı hedefleyen Saraylılar, her yıl bir festival düzenliyorlar köy meydanında. Bir zamanlar tarihi kalıntıların yer aldığı köy göçten dolayı boşalırken, geleneksel kıyafetleri olan renkli önlüklerini giyinmiş yaşlı teyzeler görülebiliyor tarlalarda sadece.

Azdavay Şelalesi yakınlarındaki Medil Mağarası ve Çatak Kanyonu ziyaret edilmesi gereken yerler arasında. İki bölümden oluşan yaklaşık on iki kilometrelik kanyonun yedi kilometrelik birinci etabı biraz zorlu ama geçilebilir.


Erfelek (Tatlıca) Şelaleleri

Erfelek (Tatlıca) ŞelaleleriErfelek (Sinop)
Fotoğraf: Cüneyt Oğuztüzün


Türkiye’de “takım şelalesi” kavramına uyan şelalelerin en başında geliyor Erfelek (Tatlıca). Art arda sıralanan 28 farklı çağlayandan oluşuyor. Yedibasamak, Yeşilmerdiven, Saçaklısu, Birincigöze, Değirmenaltı, Saklıseki, Belikliduvar, Deliktaş, Mavigöl bunların bir kısmı. Sinop il merkezine 28 kilometre uzaklıktaki Erfelek ilçesinde bulunan şelaleler, doğa turizminin yeni adreslerinden biri.

Şelalelerin debisinden yararlanmak amacıyla 1997 yılında kurulan Erfelek Barajı’nın oluşturduğu derin havuzun arkasında başlıyor şelaleler. Son şelalenin büyükçe bir göl yarattığı alan kamp yeri olarak da hizmet veriyor. İki kilometrelik bir vadi boyunca sıra sıra dizilen şelalelere, suyun akış yönünün tersine yürüyerek iki saatlik bir tırmanışla ulaşmak mümkün. Yörede 1600 metrelere kadar yayılan orman dokusunun büyük kısmını kestane ve kayın ağaçları oluşturuyor. Yukarı doğru tırmanış sırasında şelale ve göletler birbirini izliyor. Batı Karadeniz’in nemli ortamında yetişen sık çalılar ve sarmaşık bitkileri arasında döne kıvrıla ilerleyen patika, özellikle sonbahar aylarında farklı renklere bürünerek muhteşem görüntüler sunuyor konuklarına. Şelalelerin bir kısmı, oluşturdukları göletlerle yüzme imkânı sağlıyor yaz aylarında. Şelaleleri Erfelek ilçe merkezine yakın bir noktadan başlayıp, yukarıdan aşağıya doğru yürüyerek de gezebilirsiniz.

Yıllar önce ekonomisi kestane ve arıcılığa dayanan Erfelek ilçesi, son yıllarda şelalelerin varlığından dolayı turizme yönelmiş durumda. Doğal sit alanı ilan edilen bölge, meraklılarına trekking ve kamp yapma olanakları da sunuyor.


Tomara Şelalesi

Tomara ŞelalesiŞiran (Gümüşhane)
Fotoğraf: Cüneyt Oğuztüzün


Yörede “Kırk Gözeler” olarak da bilinen Tomara Şelalesi ilginç bir öyküyle birlikte anılıyor. Seydibaba köyü çobanı, her gün öğle saatlerinde sürüyü ıssız bir yere götürüp orada aptes alarak namazını kılıyormuş. Durumdan hoşnutsuz olan köylüler, sürüyü susuz bırakıyor diye çobanı dava etmiş. Bir gün çobanı gizlice takip ettiklerinde, yine aynı yere gittiğini görmüşler. Köylünün izlediğinden habersiz değneğini yere vuran çoban, çıkan suyla hem aptes almış hem sürüyü sulamış. Bu arada köylülerin kendisini seyrettiğini fark edince, öfkelenip kavalını ve bıçağını iki ayrı yere fırlatmış. Bu iki noktada kırk gözeler kaynağı ve Tomara Şelalesi meydana gelmiş.

Gümüşhane’nin Şiran ilçesine bağlı Seydibaba köyü sınırlarındaki şelalenin genişliği 15, yüksekliği ise 25 metre. Bir tepenin eteklerindeki kayalık alanda farklı gözelerde kaynayan sular, biraz ileride bir set oluşturan kayaların üzerinden düşerek Tomara Şelalesi’ni meydana getiriyor. Şelale bu setten aşağılara doğru akarken genişleyerek etkileyici bir manzara yaratıyor. Gerek doğal ortamı gerekse dinlenme tesisleriyle tercih edilen bir mesire yeri şelale alanı. Şiran’a 15 kilometre mesafedeki şelale, debisinin yüksek olması ve suyun aktığı vadinin yaptığı kıvrımlar nedeniyle rafting meraklılarının gözde mekânları arasında.


Bulut Şelalesi

Bulut Şelalesi Çamlıhemşin(Rize)
Fotoğraf: Ersin Demirel


Bulut Şelalesi’ne Kaplıca köyü Tolikçu Mahallesi’nden 3 kilometrelik bir patikayla ulaşılıyor. Köy Rize’nin Çamlıhemşin ilçesine 9, Ayder Yaylası’na ise 5 kilometre mesafede yer alıyor. Şelalenin altına gelindiğinde ise neden bu adı aldığını anlıyorsunuz. Yaklaşık 280 metrelik bir yükseklikten üç kademe halinde düşen şelalenin tamamını görmek neredeyse imkânsız. Sis olmadığı günlerde bile bulutlarla yarışıyor gibi görünüyor.

Tar Deresi üzerindeki Bulut Şelalesi’nin maceralı yolculuğu Kaçkar Dağları’ndan başlıyor. Kaçkar dağ silsilesinin önemli doruklarından 3 bin 542 metrelik Kemerli Kaçkar zirvesinde eriyen karlar Ergiş, Çift ve Ambarlı göllerini oluşturuyor. Kaçkarlar’ın en büyük gölü Ambarlı’dan çıkan sular farklı dereciklerle birleşerek Tar Deresi’ni meydana getiriyor. Yukarı Kaçkar Yaylası’na hayat veren Tar Deresi, yareni Hala Deresi’ne çabuk kavuşabilmek adına, yüksek kayalar üzerinden düşen Bulut Şelalesi’ne dönüşerek hızla yol alıyor. Ayder Yaylası tarafından gelen Hala Deresi ise Tar Deresi’ni de yanına alıp Çamlıhemşin’de Fırtına Deresi’yle buluşarak denize kadar yolculuğuna devam ediyor.

Kestane ballarının satıldığı Tolikçu ayrımından başlayan patika, Tar Deresi yatağını izleyerek ıslak bir koridordan Bulut Şelalesi’nin altına kadar geliyor. İsteyenler burada dere yatağından ayrılan patikayı takip ederek Yukarı Kaçkar Yaylası’na yürüyebilir. Aynı zamanda eski bir göç yolu olan patika Yukarı Kaçkar, Aşağı Kaçkar ve Guant yaylalarında yaşayanların yüzyıllardır kullandığı tarihi bir güzergâh.
  Alıntı ile Cevapla
10 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 08.06.2011, 20:36   #8
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Anadolu'nun Şelaleleri

Palovit Şelalesi
Palovit ŞelalesiÇamlıhemşin(Rize)
Fotoğraf: Cüneyt Oğuztüzün


Kaçkar Dağları Milli Parkı içerisindeki Palovit Şelalesi, Karadeniz’in debisi en yüksek şelalesi unvanına sahip. Gür bir orman içindeki bu ünlü şelale dere yatağına doğru, yaklaşık 15 metre yükseklikten köpük köpük çağıldıyor. Şelale, kayalık mevkideki yüksek bir noktadan seyredilebiliyor ancak.

Rize’nin Çamlıhemşin ilçesinden çıkan yol önce tarihi Çinçiva (Şenyuva) kemer köprüsüne ardından da Zir Kale’ye ulaşıyor. Vadiyi yüzyıllardır kontrol eden ve geçtiğimiz yıllarda restore edilen eski kalenin ardından, parke taş döşeli yol bir köprüden karşı yakaya geçerek çeşme başına kadar uzanıyor. Çamlıhemşin Çat yolunun 19. kilometresindeki çeşmeden sola ayrılan dört kilometrelik toprak yol sizi heybetli Palovit Şelalesi’ne kadar götürüyor. Şelaleden sonra yola devam etmek isteyenler biraz zahmetli bir patikadan Hazindak, Pokut ve Sal yaylalarına çıkabilirler. Hazindak’tan devam eden bazı yerleri taş döşeli antik yol Samistal ve Amlakit’e, oradan da Palovit Yaylası’na kadar ulaşıyor.

Son yıllarda başlatılan baraj çalışmaları ve her yaylaya yol yapma projesi, ne yazık ki Palovit Yaylası’nı da olumsuz etkiliyor. Yeni açılan ve Amlakit Yaylası’na kadar devam etmesi planlanan orman yolu, şelaleye bir kilometre kala iyice bozulduğundan arabalardan inerek yürümek gerekiyor. Var olan Çamlıhemşin Çat- Elevit-Tirovit-Palovit-Amlakit araç yolunu kısaltmak isteyen bu yeni yol projesi Palovit Şelalesi’ni ve çevresindeki doğal hayatı tehdit ediyor.


Gelintülü Şelalesi

Gelintülü ŞelalesiÇamlıhemşin(Rize)
Fotoğraf: Turgut Tarhan


Kaçkar Dağları Milli Parkı sınırları içinde yer alan şelalelerin en dikkat çekicilerinden biri. Berrak bir havada yukarıdaki yeşil yamaçları aşarak ince beyaz bir duvak gibi yüzlerce metreden süzülen Gelintülü Şelalesi son kademesinde 23 metredeki kayalardan kendini boşluğa bırakıyor. Masmavi bir gökyüzü, yemyeşil orman dokusu ve bembeyaz şelalenin oluşturduğu renk kontrastı görenlerde hayranlık uyandırıyor.

Rize’ye 85 kilometre uzaklıktaki Ayder Yaylası’nda yer alan şelale Kaçkar zirvesinden beslenen Kavran (Kavrun) Deresi’ne müthiş bir ivmeyle düşer. Ayder ile Samistal Hazindak yaylalarını birbirinden ayıran kuzey güney doğrultusundaki dağların sırtından doğan şelalenin ana kaynağı yükseklerde eriyen kar kümeleri. Doğu Karadeniz’in olağan görüntüsü sayılan sislerin ardında şelalenin ancak dereye katılan son bölümü görülebilir. Türkiye’nin en uzun şelalelerinden Gelintülü Şelalesi’nin tümünü seyredebileceğiniz en iyi nokta Ayder’in üstündeki Huser Yaylası. Ağaç örtüsünün bittiği Huser sadece şelalenin değil Altıparmak Dağları’na kadar tüm Kaçkar dağ silsilesinin ve Pazar ilçesinden Batum’a kadar uzanan Karadeniz kıyılarının izlenebileceği bir seyir terası.

Ayder Yaylası Kaçkar Dağları’na düzenlenen yürüyüşlerin başlangıç noktasıdır aynı zamanda. Kavran-Göller Bölgesi-Yaylalar- Dilberdüzü-Deniz Gölü-Kaçkar ZirveÖküzyatağı- Kavran rotasını oluşturan Trans Kaçkar geçişi her yıl binlerce doğasever tarafından yürünüyor. Ayder Yaylası’nda kalabileceğiniz küçük pansiyonlar ve çeşitli hastalıklara iyi geldiği söylenen bir kaplıca da bulunuyor.


Ağaran Şelalesi

Ağaran ŞelalesiÇayeli(Rize)
Fotoğraf: Ersin Demirel

Dağlardan doğan ve yatağını doldurarak akan sular, sert kaya tabakalarıyla karşılaştıkları dik ve engebeli bölümlerde ya da uçurumlarda yollarına devam edebilmek için şelaleler oluşturur. Şelaleler düşerken yarattıkları görsel güzellikle veya yağmurdan sonra gökkuşağını sarınan bedeniyle insanoğlunu derinden etkiler. Estetik görünümüyle Ağaran Şelalesi, Türkiye’deki şelalelerin en etkileyicilerinden biri.

Rize ilinin Çayeli ilçesine 12 kilometre mesafedeki Ağaran Şelalesi, Sırtköy sınırları içerisinde. İlçe merkezinden Şairler Deresi yoluyla ulaşılıyor. Şelaleye giden yolun son üç kilometresi çay bahçeleri arasından devam ediyor. Çok uzaklardan bile görülebilen şelale yüksek ve sarp bir kayadan etrafa bembeyaz köpükler saçarak düşmesinden dolayı bu isimle anılıyor. Bir gölet de oluşturan Ağaran Şelalesi’nin en güzel fotoğraflarını karşısındaki küçük tepecikten çekebilirsiniz. Ancak kendine güvenenlerin izleyebileceği şelale yatağından yukarılara doğru giden yürüyüş rotası dört kilometre sonra Orta Şelale’ye, altıncı kilometrede ise Beyazsu Şelalesi’ne ulaşıyor. Ağaran Şelalesi aşağılarda Isırlık ve Çadavur çaylarını da bünyesine katarak Şairler Deresi’ni oluşturup tarihi bir kemer köprünün altından geçerek Karadeniz’e dökülüyor.

Çayeli ilçesindeki Ağaran Şelalesi’ni ziyaret edenler, merkezden kuzeye yönelen Madenli- Kaptanpaşa-Çukurluhoca yolunu izleyerek Karap Şelalesi’ni de görebilir.


Vandri Şelalesi

Vandri Şelalesi Kalkandere(Rize)
Fotoğraf: Cüneyt Oğuztüzün


Doğu Karadeniz’in dağlarından doğup denize dökülen akarsuların hikâyesi hep aynıdır. Doruklardaki karların erimesiyle oluşan hırçın dereler, aşağılara doğru inerken her kademede yanlarına yeni çayları katarak büyüyor. Dik yamaçları aşıp kaya duvarlardan süzülüyor, önlerine çıkan taşları yuvarlıyor, bazen sel olup köprüleri yıkıyor, bazen denize yaklaştıkça uysallaşıyor ve her uçurumun kenarında şelale olup köpürüyorlar.

İşte bu şelalelerden biri de Rize’nin Kalkandere ilçesi yakınlarındaki Vandri Şelalesi. Pek az kimsenin bildiği, çoğu yerde adına bile rastlanmayan doğanın bu saklı hazinesi, yüzyıllardan beri aynı ritimle akmakta. Doğu Karadeniz Dağları’nın denize yaklaştıkça alçalan tepelerinden biri olan Haremi Dağı’nın (1750 metre) eteklerinden doğan Karadere’nin üzerinde çağıldıyor bu yüksek şelale. Kestane, gürgen, ıhlamur ve kayın ağaçlarıyla çevrili alabildiğine nemli bir ortamda köpürerek akan Vandri Şelalesi, yağmur ormanı olarak nitelendirilen ılıman bir bölgede yer alıyor. Karadere’nin buz gibi sularında çoğalan yöreye özgü denizalaları, serpme yöntemiyle avlanıyor Kalkandereli balıkçılar tarafından. Şelalenin sularını içine alan Karadere, kısa koşusunun ardından İyidere’ye karışarak Karadeniz’e dökülüyor.

Adını yatağındaki siyah taşlardan alan Karadere, içinden geçtiği Kalkandere ilçesine getirdiği bol sudan dolayı “kabaran dere” olarak da anılıyor yöre halkınca. Rize merkeze 33 kilometre uzaklıktaki Kalkandereliler, çay ve likapa (yabanmersini) üretimiyle geçimlerini sağlıyor. Yöreye özgü, ön cepheleri geometrik şekillerle bezenmiş ahşap ve taş karışımı “bağdadi” tarzı evler dikkat çekiyor.
  Alıntı ile Cevapla
11 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 08.06.2011, 20:39   #9
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Anadolu'nun Şelaleleri

Akırgel Şelalesi
Akırgel Şelalesi İkizdere(Rize)
Fotoğraf: Cüneyt Oğuztüzün


Rize iline 40 kilometre uzaklıktaki İkizdere ilçesinin yer aldığı vadi, farklı dünyalara açılan bir kapı gibi. Rize-İkizdere asfaltından düz devam ederseniz 2 bin 600 metreyle Rize’yi Erzurum’a bağlayan Türkiye’nin ikinci en yüksek geçidi Ovit’e, sağa dönerseniz Kabahor Deresi eşliğinde balıyla ünlü Anzer Yaylası’na, sola dönerseniz bulutlarla dost olmuş Cimil Vadisi’ne ulaşırsınız.

Soğanlı Dağları’yla Kaçkar Dağları arasında yer alan Çapans Tepeleri’nin keskin yamaçlarındaki Cimil Vadisi’nin yolu, artık kullanılmayan eski bir kemer köprünün yanından başlıyor. Yaklaşık 40 kilometrelik toprak yol Başköy, Ortaköy ve Yetimhoca köylerinden oluşan Cimil Yaylası’na kadar devam ediyor. Tarihi İpek Yolu üzerindeki Çağırankaya ayrımında ormanla kayalar arasına saklanmış bir şelaleyle karşılaşıyorsunuz. Eğvane (Avvane) Şelalesi, ormanı ikiye bölen dar bir yarıktan olanca gücüyle akıyor. Asıl sürpriz ise Yetimhoca’ya varmadan güleç yüzüyle karşılıyor konuklarını. Çam ağaçları arasından setler yaparak dökülen Akırgel Şelalesi, vadinin en büyüğü. Bahar aylarından itibaren etrafı sarı ve mora boyayan ormangülleriyle düşsel bir görüntü yaratıyor Akırgel. Buluntu Dağı ile Demir Dağı arasında kalan Cimil Deresi, şelalelerden geçtikten sonra İkizdere ilçesinde Köhçer Deresi’yle buluşarak Karadeniz’e dökülmeden önce, Şimşirli yakınlarında 15 metreden düşen Manle Şelalesi’ni oluşturuyor.

İki bin metrelerde yer alan Cimil köylerinin ardından yüksek yaylaların başladığı yöre, doğaseverler için sayısız macera rotası sunuyor. Bu rotaların en önemlisi Cimil Vadisi’ni Fırtına Vadisi’nden ayıran geçitte yer alan Çirmaniman Yaylası’ndan başlıyor.


Maselevat (Ketekalivi) Şelalesi

Maselevat (Ketekalivi) ŞelalesiÇamlıhemşin(Rize)
Fotoğraf: Sabri Aslışen

Sislerin arasından bir görünüp bir kaybolan dağ sıralarından kopup gelen dereler, şelaleler yaratarak koşuyor Fırtına Vadisi’ne. Su, Kemerli Kaçkar (3 bin 642 metre) ile Altıparmak Dağları’nın (3 bin 334 metre) gölgesindeki göllerden aşağılara doğru hızla salınırken önüne çıkan engellerden şelale olup atlıyor. Komatti Yaylası ile Maselevat mezrası arasında oluşan Eğrisu, Çopuni ve mezrayla aynı adı taşıyan Maselevat şelalelerinin yükseklikleri oldukça fazla. Bin bir renge boyanmış kır çiçekleriyle süslenen Alpin çayırların kokularını taşıyan sular, iki yanı ağaçlarla çevrili kayaların üzerinden köpük köpük uçuyor. Özgün formlarıyla her üç şelale gürgen, çam ve ladin ağaçlarının arasından nefis görüntüler sergiliyor.

Çamlıhemşin merkezindeki Fırtına Deresi üzerinde yer alan köprü, şelalelere ulaşmak için ilk çıkış noktası. Bu yol Topluca köyü ve Maselevat mezrasını geçerek 48. kilometredeki Komatti Yaylası’na kadar uzanıyor. Yöreye özgü evleri ve serenderleri ile Topluca köyü şirin bir yerleşim. Şelalelerin ilki 32. kilometredeki Maselevat mezrasının sonundaki evlerin arkasına konumlanıyor. Yaklaşık 25 metreden dökülen ilk şelale Maselevat’ın ardından, yaklaşık üç kilometrelik bir yürüyüşle en az onun kadar görkemli Eğrisu ve Çopuni çağlayanlarına ulaşılıyor. Arıcılığın yaygın olduğu Komatti Yaylası’nda konaklama olanağı sağlayan bir de pansiyon bulunuyor.

Komatti’de biten toprak yolun ardından dereye paralel eski göç patikaları takip edilerek Büyük Yayla da denilen Topluca Yaylası’na kadar çıkılabiliyor. Yaylanın üzerinde Ambar, Büyük, Ergiş, Kapri, Zeluan, Kaçkar ve Çifte Göller olmak üzere toplam sekiz göl görülebiliyor. Bu noktadan Avusör veya Sırt yaylalarına geçilebilecek trekking rotaları mevcut.


Ciro Şelalesi

Ciro Şelalesi Yusufeli(Artvin)
Fotoğraf: Yıldırım Güngör



Bir bölümü Kaçkar Dağları Milli Parkı sınırları içinde kalan Artvin’in Yusufeli ilçesi, Türkiye’nin trekking cennetlerinden biri. Kaçkarlar’ın arka bahçesi olarak gösterilen Altıparmak Dağları’yla Karmovut, Davut ve Güngörmez dağları arasında kalan bölüm üç bin metrenin üzerindeki zirveleri, buzul gölleri, şelaleleri, debisi azalmayan dereleri ve endemik bitkileriyle dağcıların ve seyahat acentelerinin rağbet ettiği bir coğrafya.

Türkiye’deki en yüksek rakımlı şelalelerden biri olma özelliğini taşıyan Ciro Çağlayanı, bu trekking rotalarından birinin üzerinde yer alıyor. Şelale, Yusufeli ilçesine yaklaşık 41 kilometre mesafede bulunuyor. Ulaşım için önce Yusufeli-Sarıgöl (Taşkıran)-Barhal istikametindeki asfalt yolun Balhıbar köyü kavşağından sağdaki stabilize yol takip edilerek Özgüven köyüne geliniyor. Yaklaşık iki kilometre daha devam eden yol İntkor Yaylası’nda sona eriyor. Bu noktadan rahatlıkla görülebilen şelale, keskin bir sırtın üzerinden, tam 166 metre yükseklikten dökülüyor. Altıparmak Dağları’nın güneydoğu tarafına konumlanan Karataş 2 (3 bin 253 metre) zirvesiyle Gudashevsivrisi (3 bin 406 metre) arasında çağıldayan Ciro’nun denizden yüksekliği 2 bin 348 metre. İntkor Yaylası’ndan oldukça sert bir eğimle yükselen patika, yaklaşık 25 dakikalık bir yürüyüşün ardından şelaleye ulaşıyor. Temmuz-ağustos arası şelaleyi görmek için en uygun zaman. Yine de yola çıkarken Doğu Karadeniz yaylalarının özelliği olan yağmur ve aniden bastıran yoğun sis akılda bulundurulmalı.


Mulona Şelalesi

Mulona ŞelalesiArdeşen(Rize)
Fotoğraf: Hasan Önder

Fırtına Deresi’nin Karadeniz’e döküldüğü noktada bulunan Rize’nin Ardeşen ilçesi, atmaca yetiştiriciliği ve Türkiye’nin en uzun şelalelerinden biri olarak anılan Mulona Şelalesi’yle tanınıyor. Yaz aylarında sahilin nem ve sıcaklığından kaçan Ardeşenliler, Tunca Vadisi’ndeki yaylaları şenlendiriyor. Yaklaşık 48 kilometrelik Tunca TURGUT TARHAN yolundan sırasıyla Seslikaya köyü, Çirihinci, Tunca beldesi, Deremezra, Neknari ve ardından Mulona Yaylası’na kadar araçla gidilebiliyor.

Anzer ile yarışacak kalitede bal üreten yaylalar, yöreye özgü ahşap evlerle süslü. Araç yolunun bittiği Mulona Yaylası’ndaki son evin 200 metre ilerisinde yaylayla aynı ismi taşıyan şelale dökülüyor. Yaklaşık 350 metre yükseklikten altındaki kayaları yıkayarak süzülen Mulona Şelalesi’nin tamamını görebilmek için karşısına konumlanmak gerekiyor. Dik bir uçurumdan aşağı değil de kademeli olarak ve kayalarla seksek oynayarak akıyor şelalenin suları. Orman dokusuyla kayalar arasında kalan kısımdan yukarı tırmanarak şelalenin üst bölümlerini de fotoğraflamak mümkün. Mulona’nın hemen yakınında cilt hastalıklarına iyi gelen bir maden suyu kaynağı bulunuyor.

Yukarıdaki yaylalara doğru çıktıkça Mulona’dan başka irili ufaklı ona yakın şelale daha görebilmek mümkün. Bu şelalelere ancak yürüyerek ulaşılıyor. Movri, Dereyayla, Kayadibi, Intkor, Şorah ve Büyük Yayla olarak sıralanan yerleşimlerin her birinin ayrıca kendi isimleriyle anılan gölleri de bulunuyor. Altıparmak ile Marsis Dağı’nın doğusuna konumlanan vadi, bakir ormanları, gölleri ve şelaleleriyle keşfedilmeyi bekliyor.
  Alıntı ile Cevapla
11 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Eski 08.06.2011, 20:40   #10
Çevrimdışı
Basakca
Müdavim

Kullanıcıların profil bilgileri misafirlere kapatılmıştır.
Standart Cevap: Anadolu'nun Şelaleleri

Mençuna Şelalesi
Mençuna Şelalesi Arhavi(Artvin)
Fotoğraf: Hasan Önder


Değişen tatil anlayışıyla birlikte bir bölgenin çekiciliği bedensel ve zihinsel dinlenmeden macera etkinliklerine kadar farklı yelpazede olanaklar sunmasıyla ölçülüyor. Doğa harikalarıyla Artvin ili gezginler için zengin seçenekler sunuyor. Kültürden tarihe, festivallerden saklı doğal cennetlere kadar her şeyi bulmak mümkün bu kentte.

Şehrin en önemli üç şelalesinden biri olan Mençuna, Doğu Karadeniz şelaleleri listesinin en büyükleri arasına adını yazdırıyor. Artvin ili Arhavi ilçesi sınırlarındaki şelaleye gitmek için öncelikle Ortacalar köyüne ulaşmak gerekli. Arhavi’ye 15 kilometre uzaklıktaki bu köy Çifte Köprü’süyle ünlü. Giresun’dan itibaren bölgede yaygın bir şekilde görülen tarihi kemer köprülerin belki de en güzeli olan Çifte Köprü, birbirini dik kesen iki farklı dere üzerine kurulu. Ortacalar’dan devam eden toprak yol, Küçükköy’ü geçip üçüncü kilometrede bir tahta köprüye geliyor. Bu noktadan sonra iki kilometrelik patika yürüyüşünün ardından varılan Mençuna Şelalesi, Arılı köyü sınırları içindeki Kamilet Vadisi’nde bulunuyor. Şelale ilk basamakta 60 metreden, daha sonraki iki basamakta 20’şer metreden dökülerek yüzülebilecek genişlikte bir havuz oluşturuyor. Yeryüzünde benzeri pek az bulunan bu şelale özellikle bahar aylarından itibaren mor ormangülleriyle renkleniyor.


Maral Şelalesi

Maral ŞelalesiBorçka(Artvin)
Fotoğraf: Yıldırım Güngör


Karçal Dağları’nın (3 bin 415 metre) üç koldan kuşattığı Maçahel Vadisi’ni süsleyen Maral Şelalesi, 65 metreye yakın yükseklikten düşüyor. Ladin ve kayın ağaçları arasından rengârenk kelebekler eşliğinde dik bir yamaçtan aşağı doğru inen şelale yolu oldukça zorlu. Bazen ağaçların iri kökleri, bazen de köylülerin yaptığı ahşap merdivenler yardımcı oluyor yürüyüşe. Düz bir alana gelindiğinde, olanca zarafetiyle bir tablo gibi karşınızda duran Maral Şelalesi bütün yorgunluğunuzu unutturuyor. Metrelerce yüksekten dökülen su, yüzülebilecek büyüklükte bir göl oluşturuyor.

Kültürel ve biyolojik zenginlikleriyle dikkati çeken Maçahel, Artvin ilinin Borçka ilçesi sınırlarında yer alıyor. İlçe merkezine yaklaşık 55 kilometre uzaklıktaki bu cennet köşe, UNESCO’nun “İnsan ve Biyoküre Programı” çerçevesinde Türkiye’nin ilk biyosfer rezervi ilan edildi 2005 yılında. Maral Deresi üzerinde oluşan şelaleye gidebilmek için iki alternatif güzergâh var. Bunlardan ilki Borçka-Camili yolu. Camili’den sonra Maral köyüne kadar olan kısım oldukça bozuk. Diğer alternatif ise Artvin-Şavşat karayolunun Meydancık yol ayrımından kuzeye dönmek. Ancak hava koşullarına göre kapanma riski olduğundan bu seçenek pek tercih edilmiyor.

Düzenli, Efeler, Maral, Uğurlu ve merkez yerleşim Camili olmak üzere beş köyden oluşan Maçahel Vadisi, Gürcistan sınırına komşu. Kış aylarının çetin koşulları yolları kapattığı zamanlarda, Gürcistan üzerinden Artvin merkeze geçiyor Camili köylüleri. Tarihi ahşap camisiyle ünlü Maçahel’de, Gorgit ve Beyazsu gibi yaylalar da gezilebilir.

Yerköprü Şelalesi

Yerköprü ŞelalesiHadim(Konya)
Fotoğraf: Fatih Özenbaş


Suyun önlenemez akışı hiçbir engel tanımıyor. Önüne çıkan her bariyeri bir şekilde aşıyor güçlü akarsular. Kimi zaman derin bir çatlağa kimi zaman ise bir mağaraya karışıp yoluna devam ediyor su. Toroslar’ın bağrından doğan Göksu Nehri, Akdeniz’e uzanan yolculuğu boyunca iki kez yeraltına batıp çıkıyor. Göksu’nun batış çıkışlarından ilki Bozkır ilçesi yakınlarında, ikincisi ise Konya’nın 116 kilometre güneybatısında Hadim’in Bademli köyü yakınlarında Çiftepınar mevkii. Burada yeraltında yaklaşık 500 metre uzunluğundaki karanlık bir dehlizin içinden geçerek gökyüzüyle yeniden buluşuyor. Tam bu noktada, kollarından biri olan Karasu, kavak ağaçları arasından kıvrılıp 20 metrelik uçurumdan düşerek Göksu’ya karışıyor. İki akarsuyun birleştiği noktada, şelale ve mağara ağzı oluşumlarıyla bir doğa harikası ortaya çıkıyor.

Buz gibi berrak suların çağıldadığı Yerköprü Şelalesi’nin sol tarafından mağaranın içine geçmek ve kayalara tırmanmak mümkün. Ancak yanınızda gerekli malzemeleri bulundurmak, yağmurluk veya dalgıç elbisesi kullanmak gerek. Sarkıt ve dikitlerden oluşan mağara duvarları, suyun yüzyıllardır sabırla yarattığı ilginç detaylar olarak karşımıza çıkıyor. Şelalenin arkasındaki vadinin tıkanması sonucu oluşan doğal bir baraj göleti de var. Küçük bir elektrik santralının kurulduğu bu alanda şifalı olduğuna inanılan Karasu kaynağı yeryüzüne çıkıyor. Yerköprü Şelalesi, yılın her günü gürül gürül akıyor.

Konya ili Hadim ilçesi sınırlarında bulunan Yerköprü Şelalesi’ne üç farklı rotadan ulaşılıyor. Birinci alternatif Konya Karaman istikametinde sağa dönülüp Güneysınır Gürağaç kasabası üzerinden ulaşan 110 kilometrelik yol. İkinci yol ise Konya Hadim asfaltı takip edilerek Aladağ Bademli köyü üzerinden giden 150 kilometrelik yol. Son alternatif ise Karaman-Pınarbaşı-Kızılyaka- Alanözü-Hadim-Bademli güzergâhı izlenerek Yerköprü’ye varıyor.


Kapuzbaşı (Barazama) Şelaleleri

Kapuzbaşı (Barazama) ŞelaleleriYahyalı(Kayseri)
Fotoğraf: Bünyad Dinç


Aladağlar’ın Niğde-Çamardı-Kapuzbaşı veya Adana-Pozantı-Kapuzbaşı güzergâhlarını yürüyen doğaseverler, Türkiye’nin en yüksek şelalelerinden biri olan Kapuzbaşı’nda bitirirler etkinliklerini. Buzul göllerine ve kayalık doruklara tırmanan bedenler, şelalenin karşısında kurulan çadırlarda günlerin getirdiği tatlı yorgunluğu bir anda unutur.

Aladağlar Milli Parkı sınırları içerisindeki Kapuzbaşı Şelaleleri, yükseklerdeki kar ve buzulların erimesiyle oluşan Aksu ve Aladağ çayları üzerinde yer alıyor. Denizden yaklaşık iki bin metre yükseklikte bulunan Hacer Ormanları bölgesindeki Ensenin Tepe’nin yekpare kaya yüzeyinden inanılmaz bir basınçla fışkıran bu şelaleler yedi ayrı noktadan yeryüzüne çıkıyor. Şelalelerin en küçüğü 30, en büyüğü 70 metre yükseklikten dökülüyor. İki farklı çay şelalelerin döküldüğü bu noktada birleşiyor ve aşağılarda Zamantı Irmağı’yla buluşarak Çukurova Bölgesi’nde Seyhan Nehri’ne karışıyor.

İçinde kırmızı benekli alabalıkların yaşadığı şelalenin çevresinde piknik alanları, bungalovlar, gezi patikaları ve otopark mevcut. Kapuzbaşı Şelaleleri’nin kavuştuğu Zamantı Irmağı’nda rafting yapma olanağı da var. Kayseri çıkışlı şelale güzergâhı tam 165 kilometre. Şelalelere Yahyalı-Kapuzbaşı arasındaki son 76 kilometrede orman içi virajlı toprak bir yoldan geçilerek ulaşılıyor. Yahyalı ilçesi yakınlarındaki Yeşilköy ve Derebağ şelaleleri de görülmeye değer.
__________________
"Ey egosu boyundan büyük insan..
Bir gün ölüp toprak olacaksın. Bir tohum filizlenecek ot olacaksın, bir öküz seni yiyecek ve atık olacaksın.. Yani hep aynı kalacaksın."

  Alıntı ile Cevapla
11 Üyemiz Basakca'in Mesajına Teşekkür Etti.
Cevapla

Bu Sayfayı Paylaşabilirsiniz

Etiketler
anadolunun, türkiye'deki, türkiyenin, şelaleler, Şelaleleri


Konuyu Toplam 1 Üye okuyor. (0 Kayıtlı üye ve 1 Misafir)
 

Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı

Hızlı Erişim


WEZ Format +3. Şuan Saat: 10:17.


Powered by vBulletin® Version 3.8.8
Copyright ©2000 - 2024, Jelsoft Enterprises Ltd.
Önemli Uyarı
www.forumgercek.com binlerce kişinin paylaşım ve yorum yaptığı bir forum sitesidir. Kullanıcıların paylaşımları ve yorumları onaydan geçmeden hemen yayınlanmaktadır. Paylaşım ve yorumlardan doğabilecek bütün sorumluluk kullanıcıya aittir. Forumumuzda T.C. yasalarına aykırı ve telif hakkı içeren bir paylaşımın yapıldığına rastladıysanız, lütfen bizi bu konuda bilgilendiriniz. Bildiriniz incelenerek, 48 saat içerisinde gereken yapılacaktır. Bildirinizi BURADAN yapabilirsiniz.